sözlüğü başkalarına sataşmak için kullanmak
bazılarının inatla yaptığı, uğruna 3 hesap uçurdukları eylem.
devamını gör...
klasik anne sözleri
" bu evin hali ne boyle, her yer her yerde..." su her yerin her yerde olmasi durumunu sorgulayip cozen bir filofoz cikmadi henuz, oylesine derin bir sozdur...
devamını gör...
kibar insanı zayıf görmek
günümüzde çok yaygın ne yazık ki kibar insanları küçük gören ve kullanan insanlar.
devamını gör...
türkçe yazıldığı gibi okunmaz
bir yargı cümlesi.
doğru. mansur yavaş yazılır, adam diye okunur mesela *
doğru. mansur yavaş yazılır, adam diye okunur mesela *
devamını gör...
söylenecek çok şey varken susmayı tercih etmek
olgunluk ve yorulmuşluk sebebi.
devamını gör...
osmanlı döneminde sözlük olsaydı alınabilecek nickler
vardarovasıvardarovası.
devamını gör...
israil'in mescid-i aksa'ya saldırması
kudüs, siyasal islam'a ve emperyalist siyonizme bırakılmayacak kadar simgesel bir yerdir. her iki tarafın argümanlarından bağımsız bir anlayışla yaklaşmak gerekiyor. temel hak ve hürriyetleri her iki tarafın da umursadığı yok, gövde gösterisi maksat ve olan mazlumlara oluyor.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının ayakları
şuraya biraz nefes alayım, rahatsızlığımı unutayım diye giriyorum manzaraya bak.
devamını gör...
unutulamayan reklam sloganları
tut şunun ucunu döşeyelim abi mutfağa banyoya ulaşalım abi hiç bi şey olmaz fırat bu abi.
devamını gör...
ismi merak uyandıran kitaplar
benim için en başta saatleri ayarlama enstitüsü geliyor. bir enstitü var ve görevi saatleri ayarlamak mı? okuyunca yanlış ayarlanan saatler için ceza olduğu bile görülüyor.
devamını gör...
ermolettin
trollüklerini beğenerek okuyoruz. nice trollüklere imza atması dileğiyle.*
devamını gör...
bir şehir bir kütüphane
(bkz: kraliyet kütüphanesi-black diamond)
kopenhag'da yer alan kraliyet kütüphanesi, iskandinav ülkelerinin en büyük kütüphanesi ünvanını taşımasının yanı sıra hem danimarka'nın milli kütüphanesi hem de kopenhag üniversitesi'nin kütüphanesidir.

1648 yılında kral ııı. frederik tarafından kurulmuş, 1793 yılında halka açılmış, 1989'da üniversite kütüphanesi ile birleşmiş ve 2005'te, danimarka tıp ve bilim ulusal kütüphanesi de kraliyet kütüphanesi'nin içine alınmıştır.
kütüphanede 17. asırdan bu yana basılan eserler mevcut olup otuz milyona yakın derleme bulunmaktadır. 1500 yılında yazılmış kitapların yer aldığı yapıda yer alan en eski eser 1482 yılında basılmış olan ilk danimarka kitabıdır.
kütüphane bugün, gothersgade, amager, norre alle ve slotsholmen olmak üzere dört yerde hizmet vermektedir. 1999 yılında slotsholmen'deki eski binanın yanına mermer ve camdan bir bina yapılmış siyah elmas black diamond adı verilmiştir. siyah elmas denmesinin sebebi de kullanılan mermerin içerisindeki maddedir.

kütüphanede yer alan birbirinden değerli ve nadide eserler bulunmaktadır, bunlardan bazıları: gutenberg incil'i, christian andersen'in el yazmaları ve mektupları, hamburg incil'i olarak da adlandırılan latin incil'idir.
dünyanın en büyük kitap hırsızlığının gerçekleştiği bu kütüphaneden o dönemlerde bedeli yaklaşık 50 milyon dolar olan içlerinde kant, thomas more ve john milton'un ilk baskılarının yer aldığı on altı bin tarihi kitap çalınmıştır.

daha sonraki dönemlerde kütüphane çalışanlarından şark kitapları bölümü başkanı olan frede moller kristensen'in bu kitapları çaldığı, ölümünden sonra ailenin bu kitapları satarken yakalanmalarıyla ortaya çıkmıştır. çalınan 16 bin kitabın yaklaşık 2,500 kadarı kütüphaneye geri verilmiştir.

kaynak 1: black diamond
kaynak 2: black diamondd
kaynak : black diamonddd
kopenhag'da yer alan kraliyet kütüphanesi, iskandinav ülkelerinin en büyük kütüphanesi ünvanını taşımasının yanı sıra hem danimarka'nın milli kütüphanesi hem de kopenhag üniversitesi'nin kütüphanesidir.

1648 yılında kral ııı. frederik tarafından kurulmuş, 1793 yılında halka açılmış, 1989'da üniversite kütüphanesi ile birleşmiş ve 2005'te, danimarka tıp ve bilim ulusal kütüphanesi de kraliyet kütüphanesi'nin içine alınmıştır.
kütüphanede 17. asırdan bu yana basılan eserler mevcut olup otuz milyona yakın derleme bulunmaktadır. 1500 yılında yazılmış kitapların yer aldığı yapıda yer alan en eski eser 1482 yılında basılmış olan ilk danimarka kitabıdır.
kütüphane bugün, gothersgade, amager, norre alle ve slotsholmen olmak üzere dört yerde hizmet vermektedir. 1999 yılında slotsholmen'deki eski binanın yanına mermer ve camdan bir bina yapılmış siyah elmas black diamond adı verilmiştir. siyah elmas denmesinin sebebi de kullanılan mermerin içerisindeki maddedir.

kütüphanede yer alan birbirinden değerli ve nadide eserler bulunmaktadır, bunlardan bazıları: gutenberg incil'i, christian andersen'in el yazmaları ve mektupları, hamburg incil'i olarak da adlandırılan latin incil'idir.
dünyanın en büyük kitap hırsızlığının gerçekleştiği bu kütüphaneden o dönemlerde bedeli yaklaşık 50 milyon dolar olan içlerinde kant, thomas more ve john milton'un ilk baskılarının yer aldığı on altı bin tarihi kitap çalınmıştır.

daha sonraki dönemlerde kütüphane çalışanlarından şark kitapları bölümü başkanı olan frede moller kristensen'in bu kitapları çaldığı, ölümünden sonra ailenin bu kitapları satarken yakalanmalarıyla ortaya çıkmıştır. çalınan 16 bin kitabın yaklaşık 2,500 kadarı kütüphaneye geri verilmiştir.

kaynak 1: black diamond
kaynak 2: black diamondd
kaynak : black diamonddd
devamını gör...
kafamıza göre diye program yapalım ünlüleri konuk edelim sözlükten soru soralım
daha zamanı olduğunu düşündüğüm fikir. yeni doğmuş bebeğin daha emeklemeden, yürüyüp, koşmasını beklemek doğru değil. ama ileride kafa sözlüğün büyüyüp, böyle bir programı hayata geçireceğine inanıyorum.
devamını gör...
çaresizlik
2012 senesinde, bir arkadaşımın halası ankara onkoloji hastanesinde tedavi görüyordu. birlikte hastaneye gittik. o halasının yanına çıktı ben de bahçede takılıyordum. keşke arkadaşımla hastaneye gitmeseydim ya da onunla yukarı çıksaydım şeklinde düşündürten cümleleri, 30-35 yaşları arası bir adamdan duydum. adam, telefonla, dayısı olduğunu sonradan öğrendiğim kişiyle sessizce konuşuyordu. bir anda gözlerinden yaşlar boşalarak “ dayı allah rızası için yardım et, çocuk ölüyor” dedi. sesinde, bu çaresizlik denen meret sonuna kadar vardı. dayısında belki de yardım edecek güç vardı. belki de daha önce de gitti kapısına ama son çare mi diyelim yoksa çaresizlik mi diyelim tekrardan ona yalvarmak zorunda kalıyordu. ben resmen koşar adım kaçtım ordan. elimden bir şey de gelmiyordu. o konuşmalara o kadar şahit olmak bile yetmişti çaresizliği anlamama.
daha kötüsü de günler geçiyor ama çaresizlik kavramına hiç mi hiç karşı koyan bir şey olmuyor. son zamanlarda ismini daha çok duyduğumuz, sma denen illet.
bir babasın, anasın. çalışıyorsun, vergi veriyorsun, sağlık için sigortanı ödüyorsun. sen tüm tedbirlerini almışken ve çalıştığın devlet çocuğunu kanunlarla ekstra güvence altına almışken, çocuğun sma oluyor. güvendiğin ve katkı sağladığın bu çark, bu derdine derman olmuyor.
bu hastalığın bir çözümü olmasa, başımızı öne eğip takdiri ilahi kelimesini kullanıp hep birlikte üzülelim. ama çözüm var ve birileri parayı bastırıp, ilaçları getirtip çocuğunu yaşatırken, kimilerinin de gözlerinin önünde, parasızlıktan göz göre göre ölüyor. sıra, bütün insanları da geçip “ bütün çocuklar eşittir, bazıları daha eşittir” e kadar mı düştü?
hem çare var hem de çaresizlik. bu sanki çaresizlikten daha kötü.
daha kötüsü de günler geçiyor ama çaresizlik kavramına hiç mi hiç karşı koyan bir şey olmuyor. son zamanlarda ismini daha çok duyduğumuz, sma denen illet.
bir babasın, anasın. çalışıyorsun, vergi veriyorsun, sağlık için sigortanı ödüyorsun. sen tüm tedbirlerini almışken ve çalıştığın devlet çocuğunu kanunlarla ekstra güvence altına almışken, çocuğun sma oluyor. güvendiğin ve katkı sağladığın bu çark, bu derdine derman olmuyor.
bu hastalığın bir çözümü olmasa, başımızı öne eğip takdiri ilahi kelimesini kullanıp hep birlikte üzülelim. ama çözüm var ve birileri parayı bastırıp, ilaçları getirtip çocuğunu yaşatırken, kimilerinin de gözlerinin önünde, parasızlıktan göz göre göre ölüyor. sıra, bütün insanları da geçip “ bütün çocuklar eşittir, bazıları daha eşittir” e kadar mı düştü?
hem çare var hem de çaresizlik. bu sanki çaresizlikten daha kötü.
devamını gör...
yazarlardan riyakarlık örnekleri
aldatan aldattım diyebilecek..
aldatıyor sonra_vallahi ben yapmadım/benle alakası yok/seni çok seviyorum handan-fuat_
yedin mi bir b.k..
söyleyeceksin adam gibi..ama öyle al sana bir kaya nerene dayarsan daya gibi değil..
bu itirafın ana fikri: karşındakine sana dair karar verme kabiliyeti vermen.. ayrılır mı devam mı eder?!?
en büyük riyakarlik aldatıp aldattığını inkar etmesi..
midem kalktı yine..
aldatıyor sonra_vallahi ben yapmadım/benle alakası yok/seni çok seviyorum handan-fuat_
yedin mi bir b.k..
söyleyeceksin adam gibi..ama öyle al sana bir kaya nerene dayarsan daya gibi değil..
bu itirafın ana fikri: karşındakine sana dair karar verme kabiliyeti vermen.. ayrılır mı devam mı eder?!?
en büyük riyakarlik aldatıp aldattığını inkar etmesi..
midem kalktı yine..
devamını gör...
persona
kolektif bilinçaltında yer alan eski deneyimlerimiz, tekrar eden temalar veya kalıplar aracılığıyla ortaya çıkar. carl gustav jung buna arketip adını verir. arketipler, sonraki nesillerde de tekrarlanarak kişiliğimize [jung kişiliğie psyche der] damgalanır. 4 arketip vardır, bunlar; persona, anima, animus ve shadow'dur.
persona, kendimizi ifade etme ve dünyaya sunma biçimimizdir. kendimizi başkalarına tanıtmak için giydiğimiz halka açık bir maskedir. bu arketip, insanların toplumdaki rol oynama ihtiyaçları nedeniyle gelişir.
çeşitli gruplar ve durumlar arasında taktığımız tüm farklı sosyal maskeler personadır. egoyu olumsuz imajlardan korumak için hareket eder. çünkü, toplumun beklentilerine ve normlarına uymak için belirli şekillerde davranmamız gerektiğini öğreniriz.
örnek:
- aile/arkadaş/iş ortamlarında farklı tutum/davranış sergilememiz
- başkaları tarafından ''centilmen'' olarak nitelendirilen kişinin evde eşine şiddet uygulaması.
persona aşırı kullanılırsa kendine yabancılaşma sendromu [self alienation syndrome] ortaya çıkar. bu kişiler asla doğru benliklerini diğerlerine gösteremez.
jung'un persona'sı dışında, edebiyatta ise yazar tarafından belirli bir amaç için seçilen sestir. yazarın sesidir ama yazardan farklıdır. persona, eserdeki bir karakter veya isimsiz bir anlatıcı olabilir.
persona, kendimizi ifade etme ve dünyaya sunma biçimimizdir. kendimizi başkalarına tanıtmak için giydiğimiz halka açık bir maskedir. bu arketip, insanların toplumdaki rol oynama ihtiyaçları nedeniyle gelişir.
çeşitli gruplar ve durumlar arasında taktığımız tüm farklı sosyal maskeler personadır. egoyu olumsuz imajlardan korumak için hareket eder. çünkü, toplumun beklentilerine ve normlarına uymak için belirli şekillerde davranmamız gerektiğini öğreniriz.
örnek:
- aile/arkadaş/iş ortamlarında farklı tutum/davranış sergilememiz
- başkaları tarafından ''centilmen'' olarak nitelendirilen kişinin evde eşine şiddet uygulaması.
persona aşırı kullanılırsa kendine yabancılaşma sendromu [self alienation syndrome] ortaya çıkar. bu kişiler asla doğru benliklerini diğerlerine gösteremez.
jung'un persona'sı dışında, edebiyatta ise yazar tarafından belirli bir amaç için seçilen sestir. yazarın sesidir ama yazardan farklıdır. persona, eserdeki bir karakter veya isimsiz bir anlatıcı olabilir.
devamını gör...
geceye bir söz bırak
elini kalbine götürdü
burası var ya dedi
taşa toprağa gerek kalmadan insanın gömüldüğü tek yer...
neşet ertaş
burası var ya dedi
taşa toprağa gerek kalmadan insanın gömüldüğü tek yer...
neşet ertaş
devamını gör...
kürtajın yasaklanması gerekliliği
olmayan ve olmayacak gereklilik. kadın bedeni üzerinde hak iddia eden hiçbir beyan kabul edilemez. halihazırda kürtaj hizmetinin ülkede ne kadar zorlukla verildiği ortadayken tamamen yasaklanmasını teklif etmek de ayrı bir kepazelik.
devamını gör...

