hem dersini bilmiyor hem de şişman herkesten
ülkü tamer şiiri. epey güzeldir. ben ülkü tamer severim.
devamını gör...
yeterli randıman almayan entrysini silen entel
ben silmek yerine sözlüğe küsüp geri geliyorum, arkadaşlara da tavsiyem bir iki saat hayata küsüp hiçbir şey olmamış gibi sözlüğe geri gelmeniz.
t: gururlu, artı almak için tanım atan yazar tipi.
t: gururlu, artı almak için tanım atan yazar tipi.
devamını gör...
kişinin aşık olduğunu anladığı an
insanı bir yandan mutlu ederken diğer yandan huzursuz eden bir his, çok sevip de kaybetme korkusu insanı yer bitirir.
devamını gör...
ülkeler hakkında ilginç bilgiler
(bkz: bhutan)
himalayalar'da daha çıkılamayan bazı zirveler var. çünkü belli bir yüksekliğin üstüne çıkmak, zirve yapmayı denemek, dağlara duyulan saygıdan dolayı burada yasak.
himalayalar'da daha çıkılamayan bazı zirveler var. çünkü belli bir yüksekliğin üstüne çıkmak, zirve yapmayı denemek, dağlara duyulan saygıdan dolayı burada yasak.
devamını gör...
imperactus
sözlük radyo'sunda ismail yk çalan yayıncı kişisi.
nokta.
daha ne deyim ki?
hayır, sen değil miydin daha dün bu radyoda hulusi gökmeşe çalan?
peki ya, yine sen değil misin kaçak yayınlarda ciğerimizi deşen?
neydi bu şimdi?
insafsız veled.
sürrealist çalışmaymış. sensin o. al sana sürrealistlik.
nokta.
daha ne deyim ki?
hayır, sen değil miydin daha dün bu radyoda hulusi gökmeşe çalan?
peki ya, yine sen değil misin kaçak yayınlarda ciğerimizi deşen?
neydi bu şimdi?
insafsız veled.
sürrealist çalışmaymış. sensin o. al sana sürrealistlik.
devamını gör...
en sevdiğin kişinin en sevdiği olmamak
insanı üzen bir durumdur.
devamını gör...
nedir bu kadar zor olan sorusu
belirsizlik, akademik kaygılar, insanların anlayışsızlığı, ülke meseleleri...
kısaca yaşamak
kısaca yaşamak
devamını gör...
yazar uçar entry kalır
sözlük formatını kamyon devirir gibi deviren yazarın ardından söylenecek özlü söz.
sen gidersin tanım kalır, dostlar seni hatırlamaz.
bak bu da güzel.
sen gidersin tanım kalır, dostlar seni hatırlamaz.
bak bu da güzel.
devamını gör...
sözlükte tanışıp sevgili olmak
2000 lerde sohbet sitelerinde sık rastlanan durum.
bana şu an saçma gelmektedir.
bana şu an saçma gelmektedir.
devamını gör...
gece vakti sokakta nara atan kedi
muhtemelen çiftleşme dönemine girmiş kedidir. yazıktır, günahtır. bırak istediği kadar nara atsın, belki gece gece kısmeti açılır.
devamını gör...
en iyi üniversitelerimizin dünya genelinde bir hiç olması
dünya genelinde ki kısmı maalesef doğru. örneğin kimse yunanistan, bulgaristan ya da herhangi bir ülkenin en iyi üniversitesini bilmez. cambridge, yale, oxford gibi üniversiteler isim yapmıştır. çünkü büyük araştırmalar, yayınlar yaparlar. yani bize özgü değil ve daha çok çalışmayla değiştirilebilir bir durum.
devamını gör...
zeig dich
göster kendini anlamına gelen almanca ifade. aynı zamanda rammstein'ın 2019 yılında çıkan 7. albümünden muazzam bir parça. şarkıda katolik kilisesi tabiri caizse yerin dibine sokulmuştur. şarkının girişindeki latince benzeri ifadeler aslında latince değildir ve kendi başlarına bir anlam ifade etmezler, kilisenin anlamsız latince aşkına taşlamadır.
"aus versehen sich
an kindern vergehen
verbreiten und vermehren
im namen des herren"
"yanlışlıkla çocuğu
taciz ettiğinde
yayıl ve çoğal
efendimizin adıyla"
"aus versehen sich
an kindern vergehen
verbreiten und vermehren
im namen des herren"
"yanlışlıkla çocuğu
taciz ettiğinde
yayıl ve çoğal
efendimizin adıyla"
devamını gör...
celladıma gülümserken çektirdiğim resmin arkasındaki satırlar
ismet özel'in ismet özel olduğu zamanlarda yazdığı muazzam şiiridir:
--- alıntı ---
ben ismet özel, şair, kırk yaşında.
her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar
ben yaşarken koptu tufan
ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat
her şeyi gördüm içim rahat
gök yarıldı, çamura can verildi
linç edilmem için artık bütün deliller elde
kazandım nefretini fahişelerin
lanet ediyor bana bakireler de.
sözlerim var köprüleri geçirmez
kimseyi ateşten korumaz kelimelerim
kılıçsızım, saygım kalmadı buğday saplarına
uçtum ama uçuşum
radarlarla izlendi
gayret ettim ve sövdüm
bu da geçti polis kayıtlarına.
haytanın biriyim ben, bunu bilsin insanlar
ruhumun peşindedir zaptiyeler ve maliye
kara ruhlu der bana görevini aksatmayan kim varsa
laboratuvarda çalışanlara sorarsanız
ruhum sahte
evi nepal'de kalmış
slovakyalı salyangozdur ruhum
sınıfları doğrudan geçip
gerçekleri gören gençlerin gözünde.
acaba kim bilen doğrusunu? hatta ben
kıyı bucak kaçıran ben ruhumu
sanki ne anlıyorum?
ola ki
şeytana satacak kadar bile bende ondan yok.
telaş içinde kendime bir devlet sırrı beğeniyorum
çünkü bu, ruhum olmasa da saklanacak bir şeydir
devlet sırrıyla birlikte insanın
sinematografik bir hayatı olabilir
o kibar çevrelerden gizli batakhanelere
yolculuklar, lokantalar, kır gezmeleri
ve sonunda estetik bir
idam belki!
evet, evet ruhu olmak
bütün bunları sağlayamaz insana.
doğruysa bu yargı
bu sonuç
bu çıkarsama
neden peki her şeyi bulandırıyor
ertelenen bir konferans
geç kalkan bir otobüs?
milli şefin treni niçin beyaz?
ruslar neden yürüyorlar berlin'e?
ne saçma! ne budalaca!
dört incil'den yuhanna'yı
tercih edişim niye?
ben oysa
herkes gibi
herkesin ortasında
burada, bu istasyonda, bu siyah
paltolu casusun eşliğinde
en okunaklı çehremle bekliyorum
oyundan çıkmıyorum
korkuyorum sıram geçer
biletim yanar diye
önümde bir yığın açalya
bir sürü çarkıfelek
gergin çenekli cesetleriyle
önümde binlerce çiçek
korkuyorum sıra sende
sen de başla ve bitir diyecek.
yo, hayır
yapamaz bunu, yapmasın bana dünya
söyleyin
aynada iskeletini
görmeye kadar varan kaç
kaç kişi var şunun şurasında?
gelin
bir pazarlık yapalım sizinle ey insanlar!
bana kötü
bana terkettiğiniz düşünceleri verin
o vazgeçtiğiniz günler, eski yanlışlarınız
ah, ne aptalmışım dediğiniz zamanlar
onları verin, yakınmalarınızı
artık gülmeye değer bulmadığınız şakalar
ben aştım onları dediğiniz ne varsa
bunda üzülecek ne var dediğiniz neyse onlar
boşa çıkmış çabalar, bozuk niyetleriniz
içinizde kırık dökük, yoksul, yabansı
verin bana
verin taammüden işlediğiniz suçları da.
bedelinde biliyorum size çek
yazmam yakışık almaz
bunca kaybolmuş talan
parayla ölçülür mü ya?
bakın ben, bir çok tuhaf
marifetimin yanısıra
ilginç ödeme yolları bulabilen biriyim
üstüme yoktur ödeme hususunda
sözün gelişi
üyesi olduğunuz dernek toplantısında
bir söyleve ne dersiniz?
bir söylev: büyük insanlık ideali hakkında!
yahut adınıza bir çekiliş düzenleyebilirim
kazanana vertigolar, nostaljiler
karasevdalar çıkar.
yapılsın adil pazarlık
yapılsın yapılacaksa
işte koydum işlemeyi düşündüğüm suçları
sizin geçmiş hatalarınız karşısına.
ne yapsam
döl saçan her rüzgarın
vebası bende kalacak
varsın bende biriksin
durgun suyun sayhası
yumuşatmayı bilen ateş
öğüt sahibi toprak
nasıl olsa geri verecek
benim kılıcımı.
(1984)
--- alıntı ---
--- alıntı ---
ben ismet özel, şair, kırk yaşında.
her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar
ben yaşarken koptu tufan
ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat
her şeyi gördüm içim rahat
gök yarıldı, çamura can verildi
linç edilmem için artık bütün deliller elde
kazandım nefretini fahişelerin
lanet ediyor bana bakireler de.
sözlerim var köprüleri geçirmez
kimseyi ateşten korumaz kelimelerim
kılıçsızım, saygım kalmadı buğday saplarına
uçtum ama uçuşum
radarlarla izlendi
gayret ettim ve sövdüm
bu da geçti polis kayıtlarına.
haytanın biriyim ben, bunu bilsin insanlar
ruhumun peşindedir zaptiyeler ve maliye
kara ruhlu der bana görevini aksatmayan kim varsa
laboratuvarda çalışanlara sorarsanız
ruhum sahte
evi nepal'de kalmış
slovakyalı salyangozdur ruhum
sınıfları doğrudan geçip
gerçekleri gören gençlerin gözünde.
acaba kim bilen doğrusunu? hatta ben
kıyı bucak kaçıran ben ruhumu
sanki ne anlıyorum?
ola ki
şeytana satacak kadar bile bende ondan yok.
telaş içinde kendime bir devlet sırrı beğeniyorum
çünkü bu, ruhum olmasa da saklanacak bir şeydir
devlet sırrıyla birlikte insanın
sinematografik bir hayatı olabilir
o kibar çevrelerden gizli batakhanelere
yolculuklar, lokantalar, kır gezmeleri
ve sonunda estetik bir
idam belki!
evet, evet ruhu olmak
bütün bunları sağlayamaz insana.
doğruysa bu yargı
bu sonuç
bu çıkarsama
neden peki her şeyi bulandırıyor
ertelenen bir konferans
geç kalkan bir otobüs?
milli şefin treni niçin beyaz?
ruslar neden yürüyorlar berlin'e?
ne saçma! ne budalaca!
dört incil'den yuhanna'yı
tercih edişim niye?
ben oysa
herkes gibi
herkesin ortasında
burada, bu istasyonda, bu siyah
paltolu casusun eşliğinde
en okunaklı çehremle bekliyorum
oyundan çıkmıyorum
korkuyorum sıram geçer
biletim yanar diye
önümde bir yığın açalya
bir sürü çarkıfelek
gergin çenekli cesetleriyle
önümde binlerce çiçek
korkuyorum sıra sende
sen de başla ve bitir diyecek.
yo, hayır
yapamaz bunu, yapmasın bana dünya
söyleyin
aynada iskeletini
görmeye kadar varan kaç
kaç kişi var şunun şurasında?
gelin
bir pazarlık yapalım sizinle ey insanlar!
bana kötü
bana terkettiğiniz düşünceleri verin
o vazgeçtiğiniz günler, eski yanlışlarınız
ah, ne aptalmışım dediğiniz zamanlar
onları verin, yakınmalarınızı
artık gülmeye değer bulmadığınız şakalar
ben aştım onları dediğiniz ne varsa
bunda üzülecek ne var dediğiniz neyse onlar
boşa çıkmış çabalar, bozuk niyetleriniz
içinizde kırık dökük, yoksul, yabansı
verin bana
verin taammüden işlediğiniz suçları da.
bedelinde biliyorum size çek
yazmam yakışık almaz
bunca kaybolmuş talan
parayla ölçülür mü ya?
bakın ben, bir çok tuhaf
marifetimin yanısıra
ilginç ödeme yolları bulabilen biriyim
üstüme yoktur ödeme hususunda
sözün gelişi
üyesi olduğunuz dernek toplantısında
bir söyleve ne dersiniz?
bir söylev: büyük insanlık ideali hakkında!
yahut adınıza bir çekiliş düzenleyebilirim
kazanana vertigolar, nostaljiler
karasevdalar çıkar.
yapılsın adil pazarlık
yapılsın yapılacaksa
işte koydum işlemeyi düşündüğüm suçları
sizin geçmiş hatalarınız karşısına.
ne yapsam
döl saçan her rüzgarın
vebası bende kalacak
varsın bende biriksin
durgun suyun sayhası
yumuşatmayı bilen ateş
öğüt sahibi toprak
nasıl olsa geri verecek
benim kılıcımı.
(1984)
--- alıntı ---
devamını gör...
yaşanmamış olayları yaşanmış gibi anlatmak
(bkz: bunama)
devamını gör...
cahil filozof
bir voltaire kitabıdır.
voltaire’in ölmeden on iki yıl önce, yetmiş iki yaşında yazmış olduğu kitaptır. sanki bu kadar zamandır yaşadıklarını, düşündüklerini, yazdıklarını ve yanıldıklarını anlatmak istemiş yazar ölmeye yaklaştığını düşünerek.
tanrının varlığı ya da yokluğu, özgür iradenin ne işe yaradığı, sonsuzluğun algılanabilir olup olmadığı ve insan ruhunun çözümlenmesi üzerine pek de uzun olmayan ve okurken insanı yormayan parçalar var kitabın içinde.
dünya üzerinden bu kadar uzun sayılabilecek bir zaman dilimi geçirmiş olan ve birçok insanı etkileyen yapıtlar ve fikirler ortaya koyan bir yazarın hala emin olmadığı bazı şeylerin olması ve yazarın bunları dürüst bir şekilde anlatması kitabı çok daha anlamlı bir hale getirmiş.
kitapta spinoza’ya ayrılmış üç tam sayfa olması da beni cezbeden noktalardan biri açmak spinoza ile ilgili yazarın yaptığı teknik bir hata biraz tat kaçırıyor.
bunun dışında ise benim edebiyat da en sevdiğim şeylerden biri olan kalem savaşlarını filozoflar arasında görmek de heyecan verici idi. bu biraz tek taraflı bir savaş olmuş dönem farkından dolayı ama voltaire’nin kitap boyu dönüp durup descartes’e sallaması kitabı eğlenceli bir hale getirmiş.
ne kadar cahil olduğumu anlamam için bunu bana cahil bir filozofun anlatması gerekti.
voltaire’in ölmeden on iki yıl önce, yetmiş iki yaşında yazmış olduğu kitaptır. sanki bu kadar zamandır yaşadıklarını, düşündüklerini, yazdıklarını ve yanıldıklarını anlatmak istemiş yazar ölmeye yaklaştığını düşünerek.
tanrının varlığı ya da yokluğu, özgür iradenin ne işe yaradığı, sonsuzluğun algılanabilir olup olmadığı ve insan ruhunun çözümlenmesi üzerine pek de uzun olmayan ve okurken insanı yormayan parçalar var kitabın içinde.
dünya üzerinden bu kadar uzun sayılabilecek bir zaman dilimi geçirmiş olan ve birçok insanı etkileyen yapıtlar ve fikirler ortaya koyan bir yazarın hala emin olmadığı bazı şeylerin olması ve yazarın bunları dürüst bir şekilde anlatması kitabı çok daha anlamlı bir hale getirmiş.
kitapta spinoza’ya ayrılmış üç tam sayfa olması da beni cezbeden noktalardan biri açmak spinoza ile ilgili yazarın yaptığı teknik bir hata biraz tat kaçırıyor.
bunun dışında ise benim edebiyat da en sevdiğim şeylerden biri olan kalem savaşlarını filozoflar arasında görmek de heyecan verici idi. bu biraz tek taraflı bir savaş olmuş dönem farkından dolayı ama voltaire’nin kitap boyu dönüp durup descartes’e sallaması kitabı eğlenceli bir hale getirmiş.
ne kadar cahil olduğumu anlamam için bunu bana cahil bir filozofun anlatması gerekti.
devamını gör...