saatler sonra
-spoiler içerir-
1985 yapımı, abd menşeili, absürd komedi tarzında çekilen martin scorsese filmidir. başrolü giriffin dune oynar. rosanna arquette, linda fiorentino, teri garr, catherine o'hara ve jhon heard gibi isimler eşlik eder. aynı zamanda scorsese de filmde yer almıştır.
ilk başta, paul adında başrolümüzün sıkıcı hayatına odaklanırız. kendisi bir bilgisayar programcısıdır, iş çıkışında rastgele gittiği bir kafede okuduğu kitap (henry miller - yengeç dönencesi) sonucu bir kadınla tanışır. ayrılmalarının ardından evine gider ve kadından aldığı numarayı arar. davet edilmesi üzere yola çıkar. daha yola koyulduğunda bile ilk talihsizliğini yaşar. parasını rüzgara kaptırması sonucu taksiye parasını ödeyemez. ardından, yeni tanıştığı kadının evine gider. orada kendisini tanıştığı kadının arkadaşı karşılar. heykaltıraş olan bu kadın, pek de normal biri değildir. paul bu tuhaflığı başından sezmiştir fakat sonunda beklediği kişi geldiğinde bunun üzerinde durmaktan vazgeçer. tanıştığı kadının adı marcy'dir. fakat paul bu kadının da çok tuhaf, gelgitlerle dolu olduğunu anlamıştır. bir süre dayanmaya çalışır, onunla bir ilişki yaşamak istemektedir. fakat bunun olmayacağını anladığında kaçar ve metroya gider. kendini nasıl dışarı attığını bilmediği için yağmurun farkında değildir. ıslanarak metroya koşar, ama bir talihsizlik daha onu bulmuştur. evine dönmek için parası yeterli değilidir. bu yüzden kendini bir bara bırakır. orada işinden memnun olmayan bir kadın yardım ister ama paul buna kulak asmaz. sonradan, barın sahibi kendisine evine dönmesi için para ödeyeceğini söyler, fakat bunun için adamın evinden anahtarı alması gerekmektedir. paul bunu da yapar, anahtarı alırken hırsız olduğundan şüphe edilse de bundan sıyrılır. fakat yolda ilerlerken bir olaya şahit olur, kendini yine marcy'nin evinde bulur. marcy'nin arkadaşının uyarısı üzerine kendini affertirmek üzere marcy'nin karşısına geçer ancak kadın intihar etmiştir. paul polisi aradıktan sonra evden ayrılır ve yolda yürürken barda gördüğü kadının işten ayrıldığını öğrenir. bu kadının da evine davet edilir. fakat oyalanmak istememektedir, biraz kalıp bara geri döner. barın sahibine anahtarını verir ancak kendi anahtarını alamaz, çünkü adam aldığı haberle yıkılmıştır. sevgilisinin intihar haberi gelmiştir. ne yazık ki, bu kişi paul'un takılmak istediği marcy'dir. bunun üzerine oradan ayrılır.
oradan sonra bir kadınla daha tanışır. bu sefer bu kadın, paul'u evine götüreceğini söyler ancak bir yanlış anlaşılmayla tüm mahalle paul'un peşine düşer. bardaki kadın ondan intikam almaktadır. paul kaçarken kendini oradan oraya atar, sonunda bir kadın daha bulur. film boyunca tanıştığı tüm kadınlar sarışındır. tanıştığı son kadın sayesinde pek de iyi bir şekilde olmasa da kurtulur. ve kendini filmin başladığı ilk yerde, iş ofisinde bulur.
-spoiler içerir-
1985 yapımı, abd menşeili, absürd komedi tarzında çekilen martin scorsese filmidir. başrolü giriffin dune oynar. rosanna arquette, linda fiorentino, teri garr, catherine o'hara ve jhon heard gibi isimler eşlik eder. aynı zamanda scorsese de filmde yer almıştır.
ilk başta, paul adında başrolümüzün sıkıcı hayatına odaklanırız. kendisi bir bilgisayar programcısıdır, iş çıkışında rastgele gittiği bir kafede okuduğu kitap (henry miller - yengeç dönencesi) sonucu bir kadınla tanışır. ayrılmalarının ardından evine gider ve kadından aldığı numarayı arar. davet edilmesi üzere yola çıkar. daha yola koyulduğunda bile ilk talihsizliğini yaşar. parasını rüzgara kaptırması sonucu taksiye parasını ödeyemez. ardından, yeni tanıştığı kadının evine gider. orada kendisini tanıştığı kadının arkadaşı karşılar. heykaltıraş olan bu kadın, pek de normal biri değildir. paul bu tuhaflığı başından sezmiştir fakat sonunda beklediği kişi geldiğinde bunun üzerinde durmaktan vazgeçer. tanıştığı kadının adı marcy'dir. fakat paul bu kadının da çok tuhaf, gelgitlerle dolu olduğunu anlamıştır. bir süre dayanmaya çalışır, onunla bir ilişki yaşamak istemektedir. fakat bunun olmayacağını anladığında kaçar ve metroya gider. kendini nasıl dışarı attığını bilmediği için yağmurun farkında değildir. ıslanarak metroya koşar, ama bir talihsizlik daha onu bulmuştur. evine dönmek için parası yeterli değilidir. bu yüzden kendini bir bara bırakır. orada işinden memnun olmayan bir kadın yardım ister ama paul buna kulak asmaz. sonradan, barın sahibi kendisine evine dönmesi için para ödeyeceğini söyler, fakat bunun için adamın evinden anahtarı alması gerekmektedir. paul bunu da yapar, anahtarı alırken hırsız olduğundan şüphe edilse de bundan sıyrılır. fakat yolda ilerlerken bir olaya şahit olur, kendini yine marcy'nin evinde bulur. marcy'nin arkadaşının uyarısı üzerine kendini affertirmek üzere marcy'nin karşısına geçer ancak kadın intihar etmiştir. paul polisi aradıktan sonra evden ayrılır ve yolda yürürken barda gördüğü kadının işten ayrıldığını öğrenir. bu kadının da evine davet edilir. fakat oyalanmak istememektedir, biraz kalıp bara geri döner. barın sahibine anahtarını verir ancak kendi anahtarını alamaz, çünkü adam aldığı haberle yıkılmıştır. sevgilisinin intihar haberi gelmiştir. ne yazık ki, bu kişi paul'un takılmak istediği marcy'dir. bunun üzerine oradan ayrılır.
oradan sonra bir kadınla daha tanışır. bu sefer bu kadın, paul'u evine götüreceğini söyler ancak bir yanlış anlaşılmayla tüm mahalle paul'un peşine düşer. bardaki kadın ondan intikam almaktadır. paul kaçarken kendini oradan oraya atar, sonunda bir kadın daha bulur. film boyunca tanıştığı tüm kadınlar sarışındır. tanıştığı son kadın sayesinde pek de iyi bir şekilde olmasa da kurtulur. ve kendini filmin başladığı ilk yerde, iş ofisinde bulur.
-spoiler içerir-
devamını gör...
yüksek puanlı bölümlerin kadınlarının çirkin olması
neden her şeyi bir genelleme çabasındasınız, anlamış değilim. etrafınızdaki her şeyi tek bir olguya bağlamak çok mu zevkli geliyor ya da çok mu faydalı bir eylem? hani öyleyse biz de yapalım.
ama bence siz beni dinleyin ve bu tür genellemelerden uzak durun. size hiçbir artısının olmayacağı gibi kocaman bir önyargı hediye edecektir. bu benim naçizane tavsiyem.
ama bence siz beni dinleyin ve bu tür genellemelerden uzak durun. size hiçbir artısının olmayacağı gibi kocaman bir önyargı hediye edecektir. bu benim naçizane tavsiyem.
devamını gör...
devrim arabaları
tolga örnek'in vizyona iki kere sokmasına rağmen ikisinde de maalesef çakılan filmi. çok önemli bir konuyu, taner birsel, selçuk yöntem, halit ergenç, ali düşenkalkar, uğur polat, vahide gördüm, hatta konuk oyuncu olarak cengiz bozkurt, turgay tanülkü ve altan erkekli'li bir kadroyla işleyen ve kesinlikle harcanmış bir yapımdı.
"hiçbir başarı cezasız kalmaz" mottolu filmin yönetmeni tolga örnek'in babası, deniz kuvvetleri komutanlığı sırasında milgem projesine büyük emek veren özden örnek'in başına gelenler (darbecilikle suçlanarak yıllarca hapis yatması) de mottoya uyuyor sanki. yalnız bu kadar övgünün yanında eleştirilerimiz de olacak:
* karısı doğum yapan genç mühendis, sabaha karşı hastaneye gidecek vasıta bulamayıp askeriyenin jipini getirtiyor. halbuki gerek yok bence. çiftimiz lojmanda oturuyor (komşuları da bir türlü çocukları olmayan şef gündüz'le karısı, yani taner birsel'le vahide gördüm), hemen lojmanların yanındaki tcdd hastanesi'ne gidecekler, tıfıl mühendisimiz ufacık kadını kucağına alıp götürse ya.
* finali belirleyen benzin emri geldiği zaman halit ergenç, şef taner birsel'e "ne yapalım" diye sorunca "meclise gidecek kadar benzin bırakırız" cevabı geliyor. yalnız film boyunca bu araçlar fabrikadan çıkmadı ki? fabrika ne kadarlık bir yer de 100 kilometredeki ortalama yakıt tüketimi hesaplandı ve buna göre benzin konuyor? olayı "ankara garında çeyrek depo benzin koyalım, sonra bir benzin istasyonunda fulleyelim (tabii o zamanlar bu kelime yok ama tam dolduralım denir herhalde)" diye verip, sonra meclis önünde "ya krem rengi aracı benzinliğe götürdük ama siyah araç konvoyu ekemedi, aha ibre de sonda şimdi yandık" diye bir iki replikle toplamak daha düzgün olabilirmiş.
film için imal edilen iki devrim otomobilini de tolga örnek sanıyorum odtü'ye vermişti. orijinal otomobillerse çeşitli tcdd fabrikalarına dağıtılmış, sadece üretimin yapıldığı eskişehir tülomsaş'taki prototip korunabilmiş.
"hiçbir başarı cezasız kalmaz" mottolu filmin yönetmeni tolga örnek'in babası, deniz kuvvetleri komutanlığı sırasında milgem projesine büyük emek veren özden örnek'in başına gelenler (darbecilikle suçlanarak yıllarca hapis yatması) de mottoya uyuyor sanki. yalnız bu kadar övgünün yanında eleştirilerimiz de olacak:
* karısı doğum yapan genç mühendis, sabaha karşı hastaneye gidecek vasıta bulamayıp askeriyenin jipini getirtiyor. halbuki gerek yok bence. çiftimiz lojmanda oturuyor (komşuları da bir türlü çocukları olmayan şef gündüz'le karısı, yani taner birsel'le vahide gördüm), hemen lojmanların yanındaki tcdd hastanesi'ne gidecekler, tıfıl mühendisimiz ufacık kadını kucağına alıp götürse ya.
* finali belirleyen benzin emri geldiği zaman halit ergenç, şef taner birsel'e "ne yapalım" diye sorunca "meclise gidecek kadar benzin bırakırız" cevabı geliyor. yalnız film boyunca bu araçlar fabrikadan çıkmadı ki? fabrika ne kadarlık bir yer de 100 kilometredeki ortalama yakıt tüketimi hesaplandı ve buna göre benzin konuyor? olayı "ankara garında çeyrek depo benzin koyalım, sonra bir benzin istasyonunda fulleyelim (tabii o zamanlar bu kelime yok ama tam dolduralım denir herhalde)" diye verip, sonra meclis önünde "ya krem rengi aracı benzinliğe götürdük ama siyah araç konvoyu ekemedi, aha ibre de sonda şimdi yandık" diye bir iki replikle toplamak daha düzgün olabilirmiş.
film için imal edilen iki devrim otomobilini de tolga örnek sanıyorum odtü'ye vermişti. orijinal otomobillerse çeşitli tcdd fabrikalarına dağıtılmış, sadece üretimin yapıldığı eskişehir tülomsaş'taki prototip korunabilmiş.
devamını gör...
insanı en sakin anında bile sinir eden şeyler
ağzı şapırdatarak birşeyler yenmesi.
devamını gör...
beşiktaşlı sözlük yazarları
içimde coşkuyla aralarında olduğum yazarlardır. gelin bi' kucaklaşalım.
devamını gör...
nitimur in vetitum
yasaklanmış olana ulaşmaya çabalarız.
nietzsche felsefesinin şiarı, ecce homo eserinden.
nietzsche felsefesinin şiarı, ecce homo eserinden.
devamını gör...
porno izleyen kadın
masturbasyon yaparken keyif almak için izleyen kadındır. dümdüz kadındır. normal kadındır işte. nasıl tanım gireceğimi bilemedim ne saçma başlık lan bu. düz kadındır insandır yani . kadınların porno izlemediğini düşünmek mi lazım o yüzden mi açtınız bu başlığı .
devamını gör...
politik doğruculuk
çağımızın kanseridir.
devamını gör...
15 ocak 2021 hollanda hükümeti istifa etmesi
wilders falan gelirse ülkenin başına gurbetçiler ayvayı yedi. görürsünüz sağ hükümetini ondan sonra pek saygıdeğer gurbetçi abiler ablalar. (bkz: geert wilders)
devamını gör...
bulgaristan göçmenleri
ailem 7 kuşaktır köyde yaşıyor. hiç köyden ayrılmamış insanlar. ben eğitim nedenli köyden çıkan tek kişiyim. bizim köyde hiç bulgaristan göçmeni yok ama bizimkiler hiç sevmez. onlar çok cimridir, bir savaş durumunda ilk kaçacak olanlardandır, bizim gibi devlet sevdalısı değildir derler hep. ailem tarih boyunca hiç savaşa şahit olmamış, ailemizde hiç şehit bile yok ama şehirlileri terörist olarak görürler. aldığım eğitime rağmen kendimi hiç geliştiremediğim için aynı şekilde düşünüyorum.
yazılan olumsuz tanımların meali budur. hayatları boyunca belki 1-2 göçmen görüyorlar, hepsi bir anda sosyolog haline geliyor. sosyolog, avukat, hakim, asker, savcı, öğretmen falan ne ararsan hepsi olarak geziyorlar. küçük celal şengörler ya, bayılıyorum hepsine. ayküsü 80 olan insanların şu kendine ve bilgisine güveni beni hep şaşırtmıştır.
gerçek yorumuma gelecek olursam çoğunu severim. evlilik nedenli akrabam olan bulgaristan göçmeni insanlardan hiçbir yanlış görmedik onca yıldır. özgürlük anlayışları, sağlam içici olmaları, eğlence varsa kasılmıyor olmaları ve misafir ağırlama anlayışları nedenli hepsi aşkımdır. bunun yanında patronum yine bulgaristan göçmeni, adamla tanıştıktan sonra özel sektörün beni nasıl sömürdüğünü daha iyi anlamış oldum. sabah kahvaltı, aralarda meyve ikramı, öğle yemeği, bir süre sonra tatlı ikramı ve mesaiye kalınca pizza ile besliyor çalışanlarını. ara ara içmeye götürüyor, dans ettirip getiriyor. yine göçmen arkadaşlarımın hepsi yemeğini, evini, sevgisini paylaştıran insanlardı.
bitirmeden önce şunu söylemem gerekiyor. babam, annem, babaannem, büyükannem falan hep farklı ülkelerden gelmiştir. yine evlilik nedenli farklı farklı kültürlerden insanlar katıldı aramıza. hepsinin ortak özelliği sevmediği insanlara bir selamı, bir çayı, bir iyiliği çok görmeleridir. biz terslik görünce iyilik ile cevap vermeyiz. o yüzden bi de karşı taraf sorgulamalı acaba beni neden sevmediler de böyle ters davranıyorlar diye.
bulgaristan göçmenleri kalp siz ben.
yazılan olumsuz tanımların meali budur. hayatları boyunca belki 1-2 göçmen görüyorlar, hepsi bir anda sosyolog haline geliyor. sosyolog, avukat, hakim, asker, savcı, öğretmen falan ne ararsan hepsi olarak geziyorlar. küçük celal şengörler ya, bayılıyorum hepsine. ayküsü 80 olan insanların şu kendine ve bilgisine güveni beni hep şaşırtmıştır.
gerçek yorumuma gelecek olursam çoğunu severim. evlilik nedenli akrabam olan bulgaristan göçmeni insanlardan hiçbir yanlış görmedik onca yıldır. özgürlük anlayışları, sağlam içici olmaları, eğlence varsa kasılmıyor olmaları ve misafir ağırlama anlayışları nedenli hepsi aşkımdır. bunun yanında patronum yine bulgaristan göçmeni, adamla tanıştıktan sonra özel sektörün beni nasıl sömürdüğünü daha iyi anlamış oldum. sabah kahvaltı, aralarda meyve ikramı, öğle yemeği, bir süre sonra tatlı ikramı ve mesaiye kalınca pizza ile besliyor çalışanlarını. ara ara içmeye götürüyor, dans ettirip getiriyor. yine göçmen arkadaşlarımın hepsi yemeğini, evini, sevgisini paylaştıran insanlardı.
bitirmeden önce şunu söylemem gerekiyor. babam, annem, babaannem, büyükannem falan hep farklı ülkelerden gelmiştir. yine evlilik nedenli farklı farklı kültürlerden insanlar katıldı aramıza. hepsinin ortak özelliği sevmediği insanlara bir selamı, bir çayı, bir iyiliği çok görmeleridir. biz terslik görünce iyilik ile cevap vermeyiz. o yüzden bi de karşı taraf sorgulamalı acaba beni neden sevmediler de böyle ters davranıyorlar diye.
bulgaristan göçmenleri kalp siz ben.
devamını gör...
hz. davut
kudüs şehrinin kurucusudur. savaşta güçlü bir düşmanı öldürmüş bu ona krallık vermiştir. davut, orta boylu uzun ve kıvırcık saçlı, uzun kirpikli güzel yüzlü ve güzel sesli bir peygamberdir. sesinin gür, tok ve güzel olmasından davud-i ses denir. cennet sakinlerine kur'an-ı kerim okuyacağı söylenir. yine bir gün oruç tutup bir gün tutmamaya davut orucu denir. oğlu yine kendisi gibi hem kral hem peygamber olan hz.süleyman'dır. savaş zırhını ilk bulan kişi olarak anılır. onu rüyamda gören bir kişi olarak söylemeliyim ki kesinlikle bir peygamber sureti vardır. kendisine kitap indirilen dört peygamberden biridir. yine hz. davut duası vardır ki sık sık onun güzel duasıyla dualarımı taçlandırırım. şöyledir: "bismillahirrahmanirrahim allah'ım bana seni sevmeyi, seni sevenleri sevmeyi ve senin sevdiğin ameller işlemeyi nasip eyle. senin sevgini bize canımızdan, malımızdan ve buz gibi berrak sulardan daha ileri kıl. amin ecmain."
devamını gör...
sözlükteki regl ve ped muhabbetlerinden ikrah gelmesi
her ay kadınlar regl oluyor, ped kullanıyor. bu kadınların yaşamının bir parçası. sözlük yazarlarının yarısı kadınsa doğal olarak bu başlıklar olacaktır.
ikrah geldiyse, okumayın , geçin efendim.
ayrıca bu başlıkta regl ve ped muhabbetine örmektir.
ikrah geldiyse, okumayın , geçin efendim.
ayrıca bu başlıkta regl ve ped muhabbetine örmektir.
devamını gör...
claranın dağdan aşağı yuvarlanan tekerlekli sandalyesi
kendisine öğğkkk diyenlerin ve demek isteyenlerin hepsine düşman olduğum ponçik yazar. paralarım hepinizi.
devamını gör...
yazarların yazarlarla flörtleşmesi
külliyen asılsız, mesnetsiz iddia. ben en alttaki "© 2021" yazısıyla flörtleşiyorum.
devamını gör...
türkiye'nin yeni bir atatürk çıkaramaması
emre kongar'ın televizyondaki bir konuşmasında dinlemiştim. kongar'ın dediğine göre tarihin normal seyri osmanlı'nın dağılması ve bu topraklarda bir ya da daha fazla sömürge devlet kurulması yönündeydi. atatürk'ün büyüklüğü işte bu tarihin normal seyrini değiştirmesidir. bu yüzden böylesine büyük bir deha öyle her yıl değil, on yılda bir değil yüzyılda hatta daha uzun zaman aralıklarında ortaya çıkar. istatistik bilimi de bunu doğrulayacaktır.
büyük lider olmak işte budur. öyle duble yol yaparak falan büyük lider olunmaz.
büyük lider olmak işte budur. öyle duble yol yaparak falan büyük lider olunmaz.
devamını gör...
yazarlar büyüyünce ne olacak sorunsalı
gazeteci ya da haber spikeri. bakalım.
devamını gör...
manoel francisco dos santos
namı diğer garrincha. brezilyalılara pele mi büyük? garrincha mı? diye sorarsanız alacağınız cevap çok hoşunuza gider. pele büyüktür ama garrincha daha büyüktür. bunun en önemli nedeni ise bu adamın tabiri caizse tek başına 1962 dünya kupasını kaldırmış olmasıdır. zaten dünya üzerinde bu tarz bir performansı sadece (!) maradona da görebilirsiniz. ha pele mi? o garrincha ile birlikte 1958 dünya kupasını kaldırdı. 1962'de ise sakatlandı ve herkesin kararlar bağladığı dönemde ortaya ''küçük kuş'' çıktı. küçük kuş garrincha'nın lakabıdır bu arada.
peki neden pele dünya yıldızı oldu da garrincha sadece brezilyalıların gözünde büyük olarak kaldı? diye sorarsanız, bu hikayenin tüm ayrıntılarını, ruy castro'nun yazdığı'' garrincha: the triumph and tragedy of brazil's forgotten footballing hero'' adlı kitapta bulabilirsiniz.
ama özetle şu söylenebilir ki, garrincha keyif adamıdır. sahada eğlence için bulunur. hatta botafogo taraftarları, onun rakiplerini sirk maymununa çevirdiğini söyler ki, bunun sebebi de şu; adam aynı adamı defalarca çalımlar hıncını alamazsa bir kaç kere daha madara edermiş. kalecileri geçer topu çizgi de tutar, defans oyuncularının hamle yapmasını beklermiş. yani özetle adam eğlenmek için oynamış futbolu. seyirciyi de eğlendirmiş ama lakaytlığı başına bela olmuş. hayat hikayesi ise cidden trajiktir, futbolun hikaye kısmına da ilginiz varsa muhakkak okuyun derim. cidden büyük futbolcuymuş ve hikayesini okurken insan cidden üzülüyor. tabi beni tanıyanlar muhakkak tahmin edeceklerdir, evet kendisi ile sohbet imkanım olmuştu onu da ayrıca yazarım *
küçük kuşun cenazesinde mahşeri bir kalabalık varmış ve şöyle bir pankart açılmış; ''garrincha sen herkese gülmeyi öğrettin; oysa şimdi herkes senin için ağlıyor.''
eeee böyle adamların arkasından herkes ağlar lakin ağlayanların kahir ekseriyetinin gözünde başkaları kahramandır. bu da işin dramatik kısmı...
peki neden pele dünya yıldızı oldu da garrincha sadece brezilyalıların gözünde büyük olarak kaldı? diye sorarsanız, bu hikayenin tüm ayrıntılarını, ruy castro'nun yazdığı'' garrincha: the triumph and tragedy of brazil's forgotten footballing hero'' adlı kitapta bulabilirsiniz.
ama özetle şu söylenebilir ki, garrincha keyif adamıdır. sahada eğlence için bulunur. hatta botafogo taraftarları, onun rakiplerini sirk maymununa çevirdiğini söyler ki, bunun sebebi de şu; adam aynı adamı defalarca çalımlar hıncını alamazsa bir kaç kere daha madara edermiş. kalecileri geçer topu çizgi de tutar, defans oyuncularının hamle yapmasını beklermiş. yani özetle adam eğlenmek için oynamış futbolu. seyirciyi de eğlendirmiş ama lakaytlığı başına bela olmuş. hayat hikayesi ise cidden trajiktir, futbolun hikaye kısmına da ilginiz varsa muhakkak okuyun derim. cidden büyük futbolcuymuş ve hikayesini okurken insan cidden üzülüyor. tabi beni tanıyanlar muhakkak tahmin edeceklerdir, evet kendisi ile sohbet imkanım olmuştu onu da ayrıca yazarım *
küçük kuşun cenazesinde mahşeri bir kalabalık varmış ve şöyle bir pankart açılmış; ''garrincha sen herkese gülmeyi öğrettin; oysa şimdi herkes senin için ağlıyor.''
eeee böyle adamların arkasından herkes ağlar lakin ağlayanların kahir ekseriyetinin gözünde başkaları kahramandır. bu da işin dramatik kısmı...
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/06/19/zjk9owffwvvjw69y-t.jpg)
devamını gör...
istiklal marşını ezbere bilen ateist kemalist laik tip
yalnız araya dhkpc, pkk, çapulçu falan serpiştirmeyi unutmuşsun trol kardeş. maaştan kesmesinler sonra. bir de sen istiklal nedir, o marş niye yazılmıştır, önce onu bir öğren sonra seninle içeriği tartışalım.
devamını gör...
normal sözlük kelimelik turnuvası
arkadaşlar iyi akşamlar, bengarip ile beraber bu etkinliği yapmayı planlıyoruz. basit bir direkt eşleşmeli ve elemeli bir sistem olmasın dedik ve lig usulü olmasında karar verdik. toplam katılımcı sayısı 3 e bölünecek 3 ayrı grup olacak, grup üyeleri kendi aralarında 2 şer maç yapacak ve grubun ilk 3 ü gruptan çıkacak. çıkan 9 kişi yine bir grupta yine aralarında 2 şer maç yapacak ve 1. 2. 3. belli olacak.
1-2-3 olacak yazarlarımıza sembolik birer hediye düşünüyoruz. katılım süresini yarın akşam 22:00 olarak belirledik, o süreye kadar "kelimelik" kullanıcı adınızı, eksiksiz ve hatasız olarak bengarip e bildirmeniz gerekiyor, beni de alın diyen yazarlarda dahil kelimelikteki nikinizi bildirmeniz gerekiyor. maçları 72 saat üzerinden açarsak daha adil olur sanırım. ( iş güç) ama 72 saat diye oyunu yaymassak sevinirim. yapılan maçların sonucunu, taraflardan biri bu başlığa yazacak, hayır ben yenilmedim, ben yendim gibi itirazlar olursa, itiraz eden bir "ss" yollarsa sonuç anlaşılır. sonuçları bengarip tabloya girip yine bu başlık altında yayınlayacak.
bu arada bu başlığa yazdıklarımız yönetim tarafından flood olarak kabul edilmez ise seviniriz. sorularınız için ben ve bengarip yardımcı olacağız.
1-2-3 olacak yazarlarımıza sembolik birer hediye düşünüyoruz. katılım süresini yarın akşam 22:00 olarak belirledik, o süreye kadar "kelimelik" kullanıcı adınızı, eksiksiz ve hatasız olarak bengarip e bildirmeniz gerekiyor, beni de alın diyen yazarlarda dahil kelimelikteki nikinizi bildirmeniz gerekiyor. maçları 72 saat üzerinden açarsak daha adil olur sanırım. ( iş güç) ama 72 saat diye oyunu yaymassak sevinirim. yapılan maçların sonucunu, taraflardan biri bu başlığa yazacak, hayır ben yenilmedim, ben yendim gibi itirazlar olursa, itiraz eden bir "ss" yollarsa sonuç anlaşılır. sonuçları bengarip tabloya girip yine bu başlık altında yayınlayacak.
bu arada bu başlığa yazdıklarımız yönetim tarafından flood olarak kabul edilmez ise seviniriz. sorularınız için ben ve bengarip yardımcı olacağız.
devamını gör...