stanford jay shaw
1930 yılında abd'de doğan stanford j. shaw, ingiliz ve ortadoğu tarihi üzerine çalışmalar yaptığı stanford üniversitesi'nden 1951 yılında mezun oldu. ortadoğu tarihi alanında çalışırken türkçe, arapça ve farsça öğrendi. londra üniversitesi'nde bernard lewis ve paul wittek ile birlikte araştırmalar yaptı. 1956 yılında istanbul üniversitesi'nde osmanlı mısırı üzerine çalışmalar yaparken ömer lütfi barkan, halil sahillioğlu ve zeki velidi togan'la tanıştı. doktorasını princeton üniversitesi'nde tamamladı ve 1992 yılında emekli oldu. los angeles üniversitesi'nde profesör olarak ders vermeye devam ederken "ermeni soykırımı yoktur" dediği için ermeni örgütlerce tehdit edildi ve evi bombalandı. 1999'da bilkent üniversitesi'nde osmanlı ve modern türkiye tarihi uzmanı olarak çalışmaya başladı. 2006 yılında ankara'da vefat etti.
devamını gör...
bir kitaba başlama nedenleri
sahte insanlardan uzak gerçeğine yakın olmak için yaşadığın dünyanın dünya mı olduğunu anlamak için konuşmak için meydan okumak için hayata, aşka,sevgiye, şiire meydan okumak için.
kitap okumayan meydan okuyamaz.
"nuri pakdil"
kitap okumayan meydan okuyamaz.
"nuri pakdil"
devamını gör...
mantar kurabiye
bir diğer adı da "damat boğan"dır. hızlı bir şekilde yerseniz ufak çaplı bir boğulma hissi verdiğinden damadını çok seven*bir kaynananın severek yaptığı bir kurabiye çeşididir.
devamını gör...
mahkuma tecavüz edip videoya alan polisler
yaşadığımız ülkede bizi korumakla mükellef olan polislerdir. bir fetullahçı gözaltında iken polis tarafından tecavüze uğradını ve diğer polislerin bu tecavüzü kaydettiğini iddia etti. istanbul’da birol yıldırım’ın karakolda döve döve öldürüldüğünü biliyordum ama bu kadarı da olmaz dedim. lakin maalesef anayasa mahkemesi dava hakkında hak ihlali kararı vererek iddiaları doğrulamış oldu. yani bir kişi bu ülkede karakolda tecavüze uğrayıp kamera kaydına alınmış!!!! buradan
devamını gör...
ismet özel
yıkılma sakın
sana durlanmış kelimeler getireceğim
pörsümüş bir dünyayı kahreden kelimeler
kelimeler, bazısı tüyden bazısı demir
seni çünkü dik tutacak bilirim
kabzenin, çekicin ve divitin
tutulduğu yerden parlayan şiir.
zorlu bir kış geçirdim, seninki gibi neftî
acıktım, bitlendim, bir yerlerim sancıdı
sökmedi ama hoyrat kuralları faşizmin
çünkü kalbim aşktan çatlayıp yarılırdı.
her sabah çarpışarak çekilirdi karanlık alnacımdan
acılar bile duymadım kof yürekler önünde
beynim her sabah devrimcinin beyniydi
ayaklarım donukladı gelgelelim
sağlığın yerinde mi?
yaraların kabuğu kolayca kaldırılıyor
halkın doğurgan dünyasına dalmakla
onların güneşe çarpan sesini anlamayan
dört duvarın, tel örgünün, meşhur yasakların sahipleri
seyir bile edemezken içimizdeki şenliği
yılgı yanımıza yanaşmazken
bizi kıvıl kıvıl bekliyorken hayat
yıkılmak elinde mi?
boşuna mı sokuldu bankalara
petrol borularına kundak
kurşun işçinin böğrünü boşuna mı örseledi
varsın zindanların uğultusu vursun kulaklarımıza
yaşamak
bizim için dokunaklı bir şarkı değil ki.
bu yürek gökle barışkın yaşamaya alışmış bir kere
ve inatla çevrilmiş toprağın çılgarına
yazık ki uzaktır kuşları, sokaklarıyla bizim olan şehir
ama ancak laneti hırsla tırpanlayamamak koyuyor insana
öpüşler, yatağa birden yuvarlanışlar
sevgiyle hatırlansa bile hatta.
köpüren, köpürtücü bir hayatın nadasıdır kardeşim
bütün devrimcilerin çektikleri
biliriz dünyadaki yorgunluk habire mızraklanır
dağlarda gürbüz bir ölümdür bizim arkadaşlarınki
pusmuş bir şahanız şimdilik, ne kadar şahan olsak
ama budandıkça fışkıran da bizleriz
ölüyoruz, demek ki yaşanılacak...
sana durlanmış kelimeler getireceğim
pörsümüş bir dünyayı kahreden kelimeler
kelimeler, bazısı tüyden bazısı demir
seni çünkü dik tutacak bilirim
kabzenin, çekicin ve divitin
tutulduğu yerden parlayan şiir.
zorlu bir kış geçirdim, seninki gibi neftî
acıktım, bitlendim, bir yerlerim sancıdı
sökmedi ama hoyrat kuralları faşizmin
çünkü kalbim aşktan çatlayıp yarılırdı.
her sabah çarpışarak çekilirdi karanlık alnacımdan
acılar bile duymadım kof yürekler önünde
beynim her sabah devrimcinin beyniydi
ayaklarım donukladı gelgelelim
sağlığın yerinde mi?
yaraların kabuğu kolayca kaldırılıyor
halkın doğurgan dünyasına dalmakla
onların güneşe çarpan sesini anlamayan
dört duvarın, tel örgünün, meşhur yasakların sahipleri
seyir bile edemezken içimizdeki şenliği
yılgı yanımıza yanaşmazken
bizi kıvıl kıvıl bekliyorken hayat
yıkılmak elinde mi?
boşuna mı sokuldu bankalara
petrol borularına kundak
kurşun işçinin böğrünü boşuna mı örseledi
varsın zindanların uğultusu vursun kulaklarımıza
yaşamak
bizim için dokunaklı bir şarkı değil ki.
bu yürek gökle barışkın yaşamaya alışmış bir kere
ve inatla çevrilmiş toprağın çılgarına
yazık ki uzaktır kuşları, sokaklarıyla bizim olan şehir
ama ancak laneti hırsla tırpanlayamamak koyuyor insana
öpüşler, yatağa birden yuvarlanışlar
sevgiyle hatırlansa bile hatta.
köpüren, köpürtücü bir hayatın nadasıdır kardeşim
bütün devrimcilerin çektikleri
biliriz dünyadaki yorgunluk habire mızraklanır
dağlarda gürbüz bir ölümdür bizim arkadaşlarınki
pusmuş bir şahanız şimdilik, ne kadar şahan olsak
ama budandıkça fışkıran da bizleriz
ölüyoruz, demek ki yaşanılacak...
devamını gör...
zülfü livaneli
yiğidim aslanım.
devamını gör...
5 yıl önce sıradan olup şimdi lüks olan şeyler
araba sahibi olmak. en dandik arabalar bile ederinin 2-3 katı fiyat kazandı.
sonradan gelen edit: toplama bilgisayardan sonra toplama araba alıcak gibiyim.
sonradan gelen edit: toplama bilgisayardan sonra toplama araba alıcak gibiyim.
devamını gör...
fazla arkadaşı olmayan insan
fazla insan insanın çevresinde de zihninde de kaos oluşturur bence. özellikle günümüzde insanlar çoğunlukla anlatmak için arkadaş oluyor, paylaşmak için değil. bu nedenle de hem kaostan kaçmak için hem de ağlama duvarı olmamak için sadece bir şeyler paylaştığım insanları tutuyorum hayatımda. bundan da gayet memnunum.
devamını gör...
terk edilmemek için yalvarmak
insanın aciz durumuna düştüğü durumdur. genelde kendisinde olmadığı için böyle bir hata yapar. kendini hiçe sayıp sevgisine sığınır. sevdiği insanı kaybedecek olmanın verdiği korkuyla yalvarır sonra pişman olur o ayrı.
devamını gör...
iltifat mı hakaret mi olduğu belli olmayan cümleler
hayatımın her döneminde çok zayıf bir insan oldum. kilom hep insanların gözüne battı ve sürekli eleştirildim. son dönemde zorla ve kullandığım bir ilacın yan etkisiyle 2 3 kilo alabildim.
birkaç gün önce yolda yürüken uzun zamandır görmediğim bir arkadaşımla karşılaştım ve bana: 'kilo mu aldın sen, bak ne güzel olmuş normal insana benzemişsin' dedi.
normal insana benzemekten kastını mantığım hakaret olarak kabul etse de nezaketen iltifat olarak kabul etmek zorunda kaldım.
birkaç gün önce yolda yürüken uzun zamandır görmediğim bir arkadaşımla karşılaştım ve bana: 'kilo mu aldın sen, bak ne güzel olmuş normal insana benzemişsin' dedi.
normal insana benzemekten kastını mantığım hakaret olarak kabul etse de nezaketen iltifat olarak kabul etmek zorunda kaldım.
devamını gör...
normal sözlük'te herkesin fakir olması
halkın pek çoğu fakir, bu bir gerçek.
fakat bir çok insan ise fakir edebiyatı yapıyor, bu'da bir gerçek.
merak etmeyin kimse sizden borç para istemeyecek, yalan beyanlara gerek yok.
fakat bir çok insan ise fakir edebiyatı yapıyor, bu'da bir gerçek.
merak etmeyin kimse sizden borç para istemeyecek, yalan beyanlara gerek yok.
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
seninle beklediğim yarınlar bir türlü gelmedi
şansım hep kuytuda kaldı
toz pembe hayaller ömrümü çaldı
şimdi bana o diyorlar bilmiyorsundur
oysa, oysa ben seninle bir dalın yaprağı gibi tomurcuklanmak isterdim
oysa ben seninle bir dalın yaprağı gibi yeşermek isterdim
varsın sararsaydık
öyle ya, öyle ya
sen olaydın, taş olaydım, taş olaydım.
şansım hep kuytuda kaldı
toz pembe hayaller ömrümü çaldı
şimdi bana o diyorlar bilmiyorsundur
oysa, oysa ben seninle bir dalın yaprağı gibi tomurcuklanmak isterdim
oysa ben seninle bir dalın yaprağı gibi yeşermek isterdim
varsın sararsaydık
öyle ya, öyle ya
sen olaydın, taş olaydım, taş olaydım.
devamını gör...
okunması gereken kitaplar
(bkz: insan ne ile yaşar)(bkz: çocuk kalbi)(bkz: şeker portakalı)(bkz: çocukluğum) herkesin özellikle çocukların okuması gereken kitaplardır. hayatın içinden kitaplardır. empati duygusunu geliştirir. merhametli, iyi niyetli insanlar yetiştirmek için çocuklara okutulmalıdır.
devamını gör...
sözlük zirvesine katılmayan yazarlar
canı katılmak istemeyen, yeni insanlar tanıma zorunluluğu hissetmeyen, arkadaş edinmek gibi bir amacı olmayan bireyler de olabilecekleri ihtimali göz önünde bulundurulmalı dediğim kitle. bunlardan biri ya da hepsi birden olabilirim.
devamını gör...
anonim yazar
“crying mother blues" ve "streamline train” şarkılarıyla tanıdığımız kızıl nelson (nelson wilborn) blues şarkıcısı olarak epey ün kazanmıştı.
kafa sözlükteki kizilnelson nickli yazar da ilgi çekici anlatımları, kaliteli yazıları ve çalışkanlığı ile sözlükte ünlenmiş durumda. ziya paşa'nın "insanın aynası işidir¸ lâfa bakılmaz; bir kişinin aklının seviyesi¸ yaptığı işte görünür" sözüne en çok yakışan yazarlardan biri. yazarların tanımları bir bakıma onun aynasıdır. kizilnelson gibi değerli kafa sözlük yazarlarının takipçisi olmak insana mutluluk veriyor.
kafa sözlükteki kizilnelson nickli yazar da ilgi çekici anlatımları, kaliteli yazıları ve çalışkanlığı ile sözlükte ünlenmiş durumda. ziya paşa'nın "insanın aynası işidir¸ lâfa bakılmaz; bir kişinin aklının seviyesi¸ yaptığı işte görünür" sözüne en çok yakışan yazarlardan biri. yazarların tanımları bir bakıma onun aynasıdır. kizilnelson gibi değerli kafa sözlük yazarlarının takipçisi olmak insana mutluluk veriyor.
devamını gör...
beğeni bildirimlerini kapatan yazar
öyle bir özellik olduğunu bile bilmiyorum. ama niye kapatayım canım? zaten kafa sözlüğe girince mutlu olma sebeplerimin basında geliyor. beğeni olmayınca da bir üzüntü geliyor. öyle işte.
devamını gör...
okuduğun kitaptan bir alıntı bırak
'her zaman benden tutsak birisi vardır,' tümcesi o sıralar olanaklı tek umudu özetliyordu.
herşey etkili çözüm uğruna feda ediliyordu.
albert camus - veba
herşey etkili çözüm uğruna feda ediliyordu.
albert camus - veba
devamını gör...
askerlikte ilk sabah
"koğuş kaalk! haydi beyler, haydi!" şeklinde bağırılması sonucunda uykunuzdan uyanıp "rüya değilmiş" dediğiniz, ardından tarifi imkansız bir sıkıntı ve iç daralması yaşadığınız sabahtır.
devamını gör...
akan hücre ölçer
ing. flow cytometer
işim gereği sağ kolum olan milyon dolarlık cihaz. yeni teknolojiyle akustik fokus gibi çeşitli yöntemler çıksa da klasik cihazlarda 2 farklı sıvı akışının arasındaki basınç farkından yararlanılarak fokuslama sağlanır. temelde birçok bilim dalının bir araya gelerek geliştirdiği bir yöntem (ve cihaz). ağır mühendislik, fizik, elektrik, optik ve kesin unuttuğum birtakım başka bilimler yatar altında, bu yüzden her daim benim gözümde tanrısal bir düzeyde olacak bunu tasarlayan adamlar.
çok basitçe çalışma prensibi şu şekilde: hücre karışımı içeren sıvıyı cihazın sample acquisition probuna bağlarsınız. mikrofluidics ve pressure fokus ile hücreler her bir damlaya bir tane gelecek şekilde cihaz tarafından ayarlanır. yukarıdan aşağı, musluk gibi akan bir kılcal sıvı düşünün. bu sıvı çeşitli renklerdeki lazerlerin önünden geçer, geçiş sırasında oluşan gölge ve yansıma açısı pmt (photomultiplier tüp) ve dedektörler/filtreler/sensörler tarafından dijital hale getirilir. türkçesi: hücreyi yukardan aşağı akarken lazerle vuruyoruz. gölgesini ve ışığı yansıttığı açıyı, yansıtma şeklini, rengini vs analiz ediyoruz.
bu cihaz daha çok araştırma için ama rutin tanıda da çok güzel kullanıldığı örnekler var. örneğin 6 aydan sonra bebek sürekli tekrarlayan benzer bakteriyel enfeksiyonlarla kliniğe geliyorsa kan alıp bakarız. normal bir insanda bulunan bağışıklık sistemi hücrelerinin bir kısmı doğuştan olmadığını görürüz, scid tanısını yapıştırıp kemik iliği transplantasyonu için tedavisi planlarız vs.
görsel anlatım için şu linki bırakayım (ingilizce).
işim gereği sağ kolum olan milyon dolarlık cihaz. yeni teknolojiyle akustik fokus gibi çeşitli yöntemler çıksa da klasik cihazlarda 2 farklı sıvı akışının arasındaki basınç farkından yararlanılarak fokuslama sağlanır. temelde birçok bilim dalının bir araya gelerek geliştirdiği bir yöntem (ve cihaz). ağır mühendislik, fizik, elektrik, optik ve kesin unuttuğum birtakım başka bilimler yatar altında, bu yüzden her daim benim gözümde tanrısal bir düzeyde olacak bunu tasarlayan adamlar.
çok basitçe çalışma prensibi şu şekilde: hücre karışımı içeren sıvıyı cihazın sample acquisition probuna bağlarsınız. mikrofluidics ve pressure fokus ile hücreler her bir damlaya bir tane gelecek şekilde cihaz tarafından ayarlanır. yukarıdan aşağı, musluk gibi akan bir kılcal sıvı düşünün. bu sıvı çeşitli renklerdeki lazerlerin önünden geçer, geçiş sırasında oluşan gölge ve yansıma açısı pmt (photomultiplier tüp) ve dedektörler/filtreler/sensörler tarafından dijital hale getirilir. türkçesi: hücreyi yukardan aşağı akarken lazerle vuruyoruz. gölgesini ve ışığı yansıttığı açıyı, yansıtma şeklini, rengini vs analiz ediyoruz.
bu cihaz daha çok araştırma için ama rutin tanıda da çok güzel kullanıldığı örnekler var. örneğin 6 aydan sonra bebek sürekli tekrarlayan benzer bakteriyel enfeksiyonlarla kliniğe geliyorsa kan alıp bakarız. normal bir insanda bulunan bağışıklık sistemi hücrelerinin bir kısmı doğuştan olmadığını görürüz, scid tanısını yapıştırıp kemik iliği transplantasyonu için tedavisi planlarız vs.
görsel anlatım için şu linki bırakayım (ingilizce).
devamını gör...



















