yalnızlık paylaşılmaz
“öncesinde yenidendim, sonrasında eskidendim. geldim gördüm betikleri, anladım bir nedendim. bir oyunda üşüdüm, bir oyunda terledim. birine merdivendim, öbürüne gidendim.”
devamını gör...
yazarların şu an olmak istedikleri yerler
çok felsefik ama cidden şu an kendim olmak isterdim. nasıl biriyim acaba?
devamını gör...
zombie
dolores o'riordan'ın cansız bedeni, londra'da bir otel odasında küvetin içinde bulunmuştu. 46 yaşında öldüğünde, aşırı derecede alkol aldığı ve kazara boğularak öldüğü açıklandı. şarkıcının intihar ya da kendine zarar verme amacında olmadığı belirtildi. (15 ocak 2018)
dolores 1994 yılında dünyayı kasıp kavuran 'zombie' parçasının yeni versiyonunu bad wolves grubuyla birlikte tekrar kaydedecekti, bunun için çalışıyordu. ölümünün ardından bad wolwes o'nun anısına ilk coverladıkları haliyle yayınladı.
klibi de apayrı bir güzellikte çekmişler. bad wolves'in solisti tommy vext, her saniyesinde dolores'in gözlerinin içine bakarak söylüyor şarkısını fakat bir türlü dokunamıyor ona. dolores' de orada, izliyor, dinliyor. orada olduğunu fakat artık ona kimsenin ulaşamayacağını anlatıyor bir camın ardından.
dolores 1994 yılında dünyayı kasıp kavuran 'zombie' parçasının yeni versiyonunu bad wolves grubuyla birlikte tekrar kaydedecekti, bunun için çalışıyordu. ölümünün ardından bad wolwes o'nun anısına ilk coverladıkları haliyle yayınladı.
klibi de apayrı bir güzellikte çekmişler. bad wolves'in solisti tommy vext, her saniyesinde dolores'in gözlerinin içine bakarak söylüyor şarkısını fakat bir türlü dokunamıyor ona. dolores' de orada, izliyor, dinliyor. orada olduğunu fakat artık ona kimsenin ulaşamayacağını anlatıyor bir camın ardından.
devamını gör...
birden fazla kitabı beraber okumak
birden fazla diziyi haftanın belirli günlerinde televizyondan izleyen insanların, birden fazla kitabı haftanın belirli günlerinde okumama şaşırmalarına anlam veremeyişim.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
içimde çocukluktan kalma bir boşluk,
gittikçe büyüyen,
büyüdükçe aksi ve hırçın yapan dünkü çocuğu,
büyüdükçe kendime kol kanat germek için yine kendi canımı yaktığım,
iç çekişlerime karışırken tuzlu gözyaşlarım,
ayakları gökyüzüne uzanmış bir çocuk salıncakta ruhum...
sonra sonra anlıyor insan;
gökten üç elmanın düştüğü masallar anlatılmamış çocuklar hiçbir zaman büyüyemiyormuş,
ve hiçbir şey ile dolmuyormuş o boşluk.
insan ona o masalı anlatıp, saçlarını okşayacak şefkati arayıp duruyormuş ömür boyu,
yine canını yakanda arıyormuş dermanı...
şanssız mücadeleci...
gittikçe büyüyen,
büyüdükçe aksi ve hırçın yapan dünkü çocuğu,
büyüdükçe kendime kol kanat germek için yine kendi canımı yaktığım,
iç çekişlerime karışırken tuzlu gözyaşlarım,
ayakları gökyüzüne uzanmış bir çocuk salıncakta ruhum...
sonra sonra anlıyor insan;
gökten üç elmanın düştüğü masallar anlatılmamış çocuklar hiçbir zaman büyüyemiyormuş,
ve hiçbir şey ile dolmuyormuş o boşluk.
insan ona o masalı anlatıp, saçlarını okşayacak şefkati arayıp duruyormuş ömür boyu,
yine canını yakanda arıyormuş dermanı...
şanssız mücadeleci...
devamını gör...
doğrusunu unutturan sözler
yumuklu sucurta
devamını gör...
don't breathe
2016 abd yapımı korku, gerilim türündeki film.
yönetmenliğini, fede alvarez üslenmiş oyunculuklarını ise, jane levy , dylan minnette, daniel zovatto, stephen lang
yapıyor.
bundan sonrasını spoi takıntısı olanlar okumasınlar.
''
''
sevgili arkadaşlar, bir kaç velet küçük soygunlar yapmaktadır. bir kaç yıl önce kızı trafik kazasında ölen, kör bir gazinin kendisine tazminat verildiğini duyarlarlar ve soyguna karar verirler.
burada adamın ''kör'' ve ''gazi'' olması, başrollere tiksinti duymamızı sağlıyor.
''ayıp değil mi ulan'' kavramı, beynimizde dönüyor.
inşalla ''götünüzü keser'' diyerek tarafınızı da belli ediyorsunuz.
hatta ilk hırsız öldüğünde ''eline sağlık'' diyorsunuz.
ortam karanlık, gazi çok ''ürkünç'' ancak; içimizdeki adalet savaşçısı halaa gazinin yanında yer almamızı sağlıyor.
filmde çıkarılan en ufak ''çıt'' sesi, ölüme neden olabileceğinden, oldukça sessiz bir film.
''kör'' gazi içeri giren hırsızları dışarı çıkarmayacak, hırsızlar da içeri girdikleri bu evden, amansızca dışarı çıkışı arayacaklardır.
evden çıkış yolu buldukları sırada, bodruma kapatılmış bir kadın görürler ve ''kör gazi'' daha da karanlık bir adam haline gelir. bu aşamada artık taraf değiştirmeye başlıyorsunuz.
ancak, sarı aşüftenin ikide bir ''money, money'' demesi sinirlerinizi zıplatıyor.
''ölcen aşüfte ne parası'' diye iç geçirmeye devam ediyorsunuz.
bodruma kapatılan kadının yıllar önce ''kızını kazada öldüren kadın'' olduğunu anlıyoruz.
kör gaziye göre; o evladını almıştır. ''adalet'' için, ona bir evlat vermelidir.
velhasılı arkadaşlar, kafadaki ''adalet'' duygusunu sersemleştirdiği için ben pek sevmedim.
bu benim için fazlaca sarsıcı.
yalnız filmin imdb puanın 7.1 olduğu ve 10 milyon $'lık bir bütçeye karşı 157 milyon dolar hasılat elde ettiğini söyleyelim.
kısacası film herkeslerce çok beğenilmiş.
yönetmenliğini, fede alvarez üslenmiş oyunculuklarını ise, jane levy , dylan minnette, daniel zovatto, stephen lang
yapıyor.
bundan sonrasını spoi takıntısı olanlar okumasınlar.
''
''sevgili arkadaşlar, bir kaç velet küçük soygunlar yapmaktadır. bir kaç yıl önce kızı trafik kazasında ölen, kör bir gazinin kendisine tazminat verildiğini duyarlarlar ve soyguna karar verirler.
burada adamın ''kör'' ve ''gazi'' olması, başrollere tiksinti duymamızı sağlıyor.
''ayıp değil mi ulan'' kavramı, beynimizde dönüyor.
inşalla ''götünüzü keser'' diyerek tarafınızı da belli ediyorsunuz.
hatta ilk hırsız öldüğünde ''eline sağlık'' diyorsunuz.
ortam karanlık, gazi çok ''ürkünç'' ancak; içimizdeki adalet savaşçısı halaa gazinin yanında yer almamızı sağlıyor.
filmde çıkarılan en ufak ''çıt'' sesi, ölüme neden olabileceğinden, oldukça sessiz bir film.
''kör'' gazi içeri giren hırsızları dışarı çıkarmayacak, hırsızlar da içeri girdikleri bu evden, amansızca dışarı çıkışı arayacaklardır.
evden çıkış yolu buldukları sırada, bodruma kapatılmış bir kadın görürler ve ''kör gazi'' daha da karanlık bir adam haline gelir. bu aşamada artık taraf değiştirmeye başlıyorsunuz.
ancak, sarı aşüftenin ikide bir ''money, money'' demesi sinirlerinizi zıplatıyor.
''ölcen aşüfte ne parası'' diye iç geçirmeye devam ediyorsunuz.
bodruma kapatılan kadının yıllar önce ''kızını kazada öldüren kadın'' olduğunu anlıyoruz.
kör gaziye göre; o evladını almıştır. ''adalet'' için, ona bir evlat vermelidir.
velhasılı arkadaşlar, kafadaki ''adalet'' duygusunu sersemleştirdiği için ben pek sevmedim.
bu benim için fazlaca sarsıcı.
yalnız filmin imdb puanın 7.1 olduğu ve 10 milyon $'lık bir bütçeye karşı 157 milyon dolar hasılat elde ettiğini söyleyelim.
kısacası film herkeslerce çok beğenilmiş.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
güzel dinlerim seni.
yargılamadan, eleştirmeden.
sözünü de kesmeden.
kestirmeden severim seni.
öyle dolambaçlı yollardan değil.
sevdiğim halinle kalırsın.
değişmek için yormazsın kendini
yormadan severim seni.
kanatlarını da kırmam,
uçarken çok güzelsin
kırmadan severim seni.
seni altın kafese koyamam ki
özgür halinle severim seni.
düşürmem de seni.
ayakta çok güzelsin.
yargılamadan, eleştirmeden.
sözünü de kesmeden.
kestirmeden severim seni.
öyle dolambaçlı yollardan değil.
sevdiğim halinle kalırsın.
değişmek için yormazsın kendini
yormadan severim seni.
kanatlarını da kırmam,
uçarken çok güzelsin
kırmadan severim seni.
seni altın kafese koyamam ki
özgür halinle severim seni.
düşürmem de seni.
ayakta çok güzelsin.
devamını gör...
yazarların yaşadıklarını hissettiği anlar
yükseklikten korkan biri olarak kesinlikle yüksek bir yere çıktığım an. bir de tek başıma bilmediğim bir semtte gezmek..
devamını gör...
konu neydi radyo yayını
müzelerde bulunan tabelaların içinde benim için açık ara en efsane olanı bolu müzesi girişinde bulunan; tarihi eserlere oturmayınız tabelasıdır. *
gülmekten kurabiyeler boğazıma takıldı, herkesin kafasına benden kalp* bu ikiliye kurabiye**
gülmekten kurabiyeler boğazıma takıldı, herkesin kafasına benden kalp* bu ikiliye kurabiye**
devamını gör...
gençlerde işsizlik diye bir kaygının bulunmaması
bence gençlere gelene kadar biraz daha geçmişten günümüze gelerek jenerasyonları incelemek gerekir.
jenerasyonlara baktığımızda x didindi, çalıştı, para kazanma önceliğiydi, siyasi çalkantılardan en çok onlar etkilendiler ve sorumlulukları fazlaydı. x jenerasyona kıyasla y jenerasyon nispeten rahat ve apolitik, neme lazımcı yetiştirildi, y ler şimdi prens prenses yetiştirmekle meşguller.
ben sosyal medyanın zaten şu an dünyanın afyonu olduğunu düşünüyorum, buraya harcanan enerjiyi doğru kanalize edebilseydik şu an dünyamızın çözemediği sorun kalmazdı. bu yüzden sadece gençler değil, gençleri maruz bıraktığımız dünyayı sadece izleyerek ya da en fazla bir yerlerde yorum yazarak içimizi rahatlatan bizler de suçluyuz.
çocukları, gençleri dört duvar arasında yaşamaya mahkum ettik, oyalanmaları için ellerine telefonlar ipad ler verdik, iyi bir eğitim veremedik, gelir dağılımındaki adaletsizlik aldı başını gitti. kısacası nasıl bir dünya bıraktık ve ne bunun karşılığında ne bekliyoruz?
şapkayı bütün jenerasyonların önüne koyması ve düşünmesi gerekiyor.
gençler konusunda genelleme yapılması da hakkaniyetli olmaz.
bazı gençler evet çok rahat, belki ömür boyu çalışmasalar da sorun olmayacak, maddi anlamda çalışmalarına gerek de yok (ki çalışmak sadece para kazanmak için gereklidir düşüncesine katılmıyorum) .
ama benim üzüldüğüm şu; pırıl pırıl gençler de var istihdam sağlanamadığı için amaçsızlık içinde boğulan ve çürüyüp giden.
jenerasyonlara baktığımızda x didindi, çalıştı, para kazanma önceliğiydi, siyasi çalkantılardan en çok onlar etkilendiler ve sorumlulukları fazlaydı. x jenerasyona kıyasla y jenerasyon nispeten rahat ve apolitik, neme lazımcı yetiştirildi, y ler şimdi prens prenses yetiştirmekle meşguller.
ben sosyal medyanın zaten şu an dünyanın afyonu olduğunu düşünüyorum, buraya harcanan enerjiyi doğru kanalize edebilseydik şu an dünyamızın çözemediği sorun kalmazdı. bu yüzden sadece gençler değil, gençleri maruz bıraktığımız dünyayı sadece izleyerek ya da en fazla bir yerlerde yorum yazarak içimizi rahatlatan bizler de suçluyuz.
çocukları, gençleri dört duvar arasında yaşamaya mahkum ettik, oyalanmaları için ellerine telefonlar ipad ler verdik, iyi bir eğitim veremedik, gelir dağılımındaki adaletsizlik aldı başını gitti. kısacası nasıl bir dünya bıraktık ve ne bunun karşılığında ne bekliyoruz?
şapkayı bütün jenerasyonların önüne koyması ve düşünmesi gerekiyor.
gençler konusunda genelleme yapılması da hakkaniyetli olmaz.
bazı gençler evet çok rahat, belki ömür boyu çalışmasalar da sorun olmayacak, maddi anlamda çalışmalarına gerek de yok (ki çalışmak sadece para kazanmak için gereklidir düşüncesine katılmıyorum) .
ama benim üzüldüğüm şu; pırıl pırıl gençler de var istihdam sağlanamadığı için amaçsızlık içinde boğulan ve çürüyüp giden.
devamını gör...
geceye bir tespit bırak
geçmişte evde tek kişi çalışır 7 çocuğu büyütürdü. şimdi anne baba çalışıp bir çocuğun masrafına yetişemiyor. ülke uçuyor yersen.
devamını gör...
sivas katliamı
"madımak katliamını biz kışkırttık"
bu katliamın bir takım güçler tarafından planlandığı ve halkın galeyana getirilerek olayların başlatıldığında dair iddialar ortaya atıldı, ancak bu iddiaların üzerine gidilmeyerek üstü örtüldü.
bu zihniyet aradan geçen yıllar içinde iktidara da taşındı. bu dönemde olayların aydınlanacağına dair bir umut yok. piyonlar göstermelik cezalarla kurtuldu, asıl suçlular ise hiç ortaya çıkmadı.
“helikopterle geldik ve sivas’a 11 km kala bir mezraya indik. askeri haritalarda koordinatları 58’e 47… 13 kişiydik herkes ikişerli gruplara ayrıldı… üç yazar özel hedefti başlarında da aziz nesin vardı… duyum jitem’den geldi… bizim bölgede yaptığımız en büyük olay insanların madımak oteli önünde toplandığı zaman taşı atmamız ve geri çekilmemizdir….”
kaynak
kaynak
halkı kışkırttılar diye katliam suçunu hafifletmeye çalışmak gibi bir amacım kesinlikle yok. kaldı ki iyi tanıyoruz bunları. her olayda mağdur, her olayda haklı. hep bir bahaneleri ve sebepleri var. bu sözlükte bile öncesinde şöyle oldu diye savunulmaya çalışıldığını dehşet içinde okudum.
1993 mayıs sonu ve haziran ilk haftası sivastaydım ve gerginlik elle tutulur seviyedeydi. içimde bir endişe ile dönmüştüm eve. arkadaşlarım oradaydı ve onlar için endişelenmiştim. üniversite öğrencileriydiler. katliam sonrası çok hikaye duydum ilk ağızdan. çaresizlik, kızgınlık ve acıyla dolu.
katliamın gerçek yüzü ortaya hiç çıkmadı. o davaların sanık avukatları üst düzey görevlere geldi, bakanlık verildi, milletvekili yapıldı. sanıklar affedildi. buradan
bu ülkenin aydınlık geleceğini yaktılar o gün. yazılmamış şiirleri, söylenmemiş türküleri yaktılar. geleceğimizi çaldılar.
bu katliamın bir takım güçler tarafından planlandığı ve halkın galeyana getirilerek olayların başlatıldığında dair iddialar ortaya atıldı, ancak bu iddiaların üzerine gidilmeyerek üstü örtüldü.
bu zihniyet aradan geçen yıllar içinde iktidara da taşındı. bu dönemde olayların aydınlanacağına dair bir umut yok. piyonlar göstermelik cezalarla kurtuldu, asıl suçlular ise hiç ortaya çıkmadı.
“helikopterle geldik ve sivas’a 11 km kala bir mezraya indik. askeri haritalarda koordinatları 58’e 47… 13 kişiydik herkes ikişerli gruplara ayrıldı… üç yazar özel hedefti başlarında da aziz nesin vardı… duyum jitem’den geldi… bizim bölgede yaptığımız en büyük olay insanların madımak oteli önünde toplandığı zaman taşı atmamız ve geri çekilmemizdir….”
kaynak
kaynak
halkı kışkırttılar diye katliam suçunu hafifletmeye çalışmak gibi bir amacım kesinlikle yok. kaldı ki iyi tanıyoruz bunları. her olayda mağdur, her olayda haklı. hep bir bahaneleri ve sebepleri var. bu sözlükte bile öncesinde şöyle oldu diye savunulmaya çalışıldığını dehşet içinde okudum.
1993 mayıs sonu ve haziran ilk haftası sivastaydım ve gerginlik elle tutulur seviyedeydi. içimde bir endişe ile dönmüştüm eve. arkadaşlarım oradaydı ve onlar için endişelenmiştim. üniversite öğrencileriydiler. katliam sonrası çok hikaye duydum ilk ağızdan. çaresizlik, kızgınlık ve acıyla dolu.
katliamın gerçek yüzü ortaya hiç çıkmadı. o davaların sanık avukatları üst düzey görevlere geldi, bakanlık verildi, milletvekili yapıldı. sanıklar affedildi. buradan
bu ülkenin aydınlık geleceğini yaktılar o gün. yazılmamış şiirleri, söylenmemiş türküleri yaktılar. geleceğimizi çaldılar.
devamını gör...
vedat türkali
bir gün tek başına romanıyla birçok gönlü fetheden, akıcı üslubu ve kurgusu basit gibi görünüp içinde derin anlamlar barındıran romanlar yazan ulu çınardır.
okuduğu bölümü sevmemesine karşın okuduğu bölümün hakkını sonuna kadar veren, bir kitabını bitirdikten sonra "diğer kitaplarını da okumalıyım." dedirtir insana...(bkz: vedat türkali) (bkz: bir gün tek başına)
okuduğu bölümü sevmemesine karşın okuduğu bölümün hakkını sonuna kadar veren, bir kitabını bitirdikten sonra "diğer kitaplarını da okumalıyım." dedirtir insana...(bkz: vedat türkali) (bkz: bir gün tek başına)
devamını gör...
90'ların özel şarkıları
yonca evcimik - abone.
devamını gör...
öğle arası
ülkemizde işçiyseniz uygulanmayan hatta ve hatta işveren tarafından iç edilen bir şeydir öğle arası. son zamanlar da çıkarılmaya çalışılan kanunlarla bunu daha nasıl esnetiriz onun derdine düşmüş bir hükümet herkesin malumu.
devamını gör...
beraber
teklikten çokluğa geçiş anaforu.
anafor çünkü bir kere içine girdiğinizde çıkması çok zor, bazen çok güzel bazen de çok yıkıcı bir anafor.
tehlikeli bir kelime biraz da "belli olmayan zamanlara ait verilmemiş sözler" içeriyor, bağlayıcı.
ama çok güzel, yaşayana, yaşatana, alttakine şükür.*
anafor çünkü bir kere içine girdiğinizde çıkması çok zor, bazen çok güzel bazen de çok yıkıcı bir anafor.
tehlikeli bir kelime biraz da "belli olmayan zamanlara ait verilmemiş sözler" içeriyor, bağlayıcı.
ama çok güzel, yaşayana, yaşatana, alttakine şükür.*
devamını gör...
kars
(bkz: ani harabeleri) gibi bir değeri barındıran şehir.
devamını gör...
seksten daha fazla zevk veren aktivite
gönülden sevdiğin birine sarılmak, onun bütün benliğini her hücrende hissetmek.
devamını gör...
25 ekim 1993 pkk'nın yolalan katliamı
25 ekim 1993 günü akşamı yolalan beldesine baskın yapan kürt terör örgütü pkk’nın militanları, vatan evlatlarına eğitim götüren 4 öğretmeni ve 2 yaşındaki kız çocuğunu vahşice katlettiler.
terör örgütünün kendi yayın organından da üstlendiği bu eylem, abdullah öcalan tarafından; bölgede pkk’dan izinsiz çalışan t.c. kimlikli herkesin, özellikle de öğretmenlerin öldürülmesi yönünde talimat verilmesi üzerine gerçekleşmiştir ve canilerin 4 öğretmenimizi ve 2 yaşında bir öğretmen çocuğunu vahşice katletmesiyle sonuçlanmıştır.
coğrafya öğretmeni abdurrahman nafiz özbağrıaçık ve din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni ergin komut‘u okul önünde makineli tüfekle tarayıp öldüren kürt faşistler ardından, beldeye bağlı düz köyü‘nde bir evde saklanan bayram ve yasemin çifti ile 2 yaşındaki kızları betül‘ü şehit etmiştir. tek amaçları vatan topraklarına eğitim götürmek olan, türlü zorlukları ve can tehlikesini türkiye‘nin çocuklarının aydınlanması uğruna göze alan şehitlerimiz pkk’nın belgeli(hem örgütün hem de devletin kabulü) onlarca vahşetinden sadece birine kurban gitmişlerdir.
cinayetten tam 9 yıl sonra pkk itirafçısının yazdığı kitapla bu olay biraz daha açığa çıkmış, teröristlerin beldeye girdiklerinde ilk bastıkları mekan olan sağlık ocağının kürt kökenli sağlık memuru celalettin toktaş‘ın, lojmana sığınmış özbağrıaçık ve komut ailelerini sığındıkları evlerden çıkmaları yönünde ikna etmiş ve cinayetlere sebep olmuştur. şu an kendisi de müebbet hapse mahkum edilmiştir.
1993 yolalan katliamı‘nda şehit olan 4 öğretmenimizin ismi yurdumuzun okullarına verilmiş, 2 yaşında sırtından kurşunlanarak 2 yaşındayken öldürülen betül kızımızın adı ise anaokuluna verilmiştir. şehitlerimizin ruhları ve ülküleri bizlerledir. onlar ölümsüzdür.
pkk katliamları




(bkz: şehit öğretmenlerimiz)
terör örgütünün kendi yayın organından da üstlendiği bu eylem, abdullah öcalan tarafından; bölgede pkk’dan izinsiz çalışan t.c. kimlikli herkesin, özellikle de öğretmenlerin öldürülmesi yönünde talimat verilmesi üzerine gerçekleşmiştir ve canilerin 4 öğretmenimizi ve 2 yaşında bir öğretmen çocuğunu vahşice katletmesiyle sonuçlanmıştır.
coğrafya öğretmeni abdurrahman nafiz özbağrıaçık ve din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni ergin komut‘u okul önünde makineli tüfekle tarayıp öldüren kürt faşistler ardından, beldeye bağlı düz köyü‘nde bir evde saklanan bayram ve yasemin çifti ile 2 yaşındaki kızları betül‘ü şehit etmiştir. tek amaçları vatan topraklarına eğitim götürmek olan, türlü zorlukları ve can tehlikesini türkiye‘nin çocuklarının aydınlanması uğruna göze alan şehitlerimiz pkk’nın belgeli(hem örgütün hem de devletin kabulü) onlarca vahşetinden sadece birine kurban gitmişlerdir.
cinayetten tam 9 yıl sonra pkk itirafçısının yazdığı kitapla bu olay biraz daha açığa çıkmış, teröristlerin beldeye girdiklerinde ilk bastıkları mekan olan sağlık ocağının kürt kökenli sağlık memuru celalettin toktaş‘ın, lojmana sığınmış özbağrıaçık ve komut ailelerini sığındıkları evlerden çıkmaları yönünde ikna etmiş ve cinayetlere sebep olmuştur. şu an kendisi de müebbet hapse mahkum edilmiştir.
1993 yolalan katliamı‘nda şehit olan 4 öğretmenimizin ismi yurdumuzun okullarına verilmiş, 2 yaşında sırtından kurşunlanarak 2 yaşındayken öldürülen betül kızımızın adı ise anaokuluna verilmiştir. şehitlerimizin ruhları ve ülküleri bizlerledir. onlar ölümsüzdür.
pkk katliamları




(bkz: şehit öğretmenlerimiz)
devamını gör...