karakomik filmler
karakomik filmler serisi, hak ettiği değeri görememiş ancak sinemanın kaçınılmaz adaleti ile hak ettiği değeri görecek bir film serisidir. iki film, toplam 4 bölümden oluşur. cem yılmaz'ın üstte yazar arkadaşımızın söylediği gibi deneysel olarak türkiye'de bir ilk ile standart film anlayışından çıkarak ürettiği güzel bir eser olan filmde karakter tahlilleri ve gözlemler çok çok iyi seviyede yapılmıştır. cem yılmaz, komedide türkiye tarihinin zirvesinde bir isimdir. buna rağmen yeni bir şeyler denemeye çalışması ve "röntgen filmi çeksem 1 milyon izleniyor" dememesi çok önemli bir şey benim kanaatimce. çünkü bunu yapan "komedyenler" var, senelerdir tutmuş bir şeyi ciğerci peşkiri gibi önümüze getirerek hasılat rekoru kırmak da mümkün. filme gelirsek, ilk filmde 2 arada ve kaçamak adlı iki bölüm var. 2 arada, metafor kullanarak çok şey anlatan güzel bir film. kaçamak ise yine göndermelerle eğlendirebilen ama çerezlik bir film. ikinci filmde de iki bölüm var. ilki deli, ikincisi emanet. deli, çok iyi düşünülmüş ve sonu da mükemmel bağlanmış duygusal bir film. emanet de karakter analizi dikkatlice yapılmış ve televizyon dünyasını eleştiren ancak sonunu beğenmediğim bir film. umarım bu serinin 3. kısmı da gelir. anıra anıra güleceğiniz veyahut sizi derin düşüncelere sürükleyecek uzun metrajlı filmler değiller ama sinemamız için değerli bir deneyimdir diyebiliriz. 

devamını gör...
yengeç dönencesi
23° 27' kuzey enlemidir. ayrıca 21 haziran'da güneş ışınlarının dik açıyla geldiği enlemdir.
kuzey yarımküre'de güneş ışınlarının dik açıyla gelebildiği en son noktadır.
yengeç dönencesi dünya üzerinde 17* ülkenin üzerinden geçmektedir.
kuzey yarımküre'de güneş ışınlarının dik açıyla gelebildiği en son noktadır.
yengeç dönencesi dünya üzerinde 17* ülkenin üzerinden geçmektedir.
devamını gör...
steam
güzel bir platform bizden önceki nesil pek oyunlara para verilmesini anlamasada alışmak lazım. birincisi güvenlidir virüs saçma sapan şeylerle uğraşmazsınız . bilgisayarınızı güvenle kullanırsınız. ikincisi oyunlarınız güncelleme alır steamden satın aldıysanız link aramak zorunda kalmazsınız . üçüncüsü fiyatı pahalı değildir oyunların ayrıca sık sık indirimler oluyor onları kovalamak lazım. her oyunu çıkar çıkmaz oynama hastalığınız yoksa memnuniyetle kullanırsınız. dördüncüsü oyun dediğimiz şey her gün çıkan bir şey değil insanlar bir oyunu tasarlamak için yıllarını veriyorlar sende bir zahmet 250-300 lira ver yahu . zaten bir oyunun hayranıysan o oyun çıksın diye günler sayarsın gelince de alırsın verdiğin paranın önemi yoktur. ayrıca o oyunun sana verdiği keyifi hiç bir parayla satın alamazsın. ve evet farkındayım türkiye’de oyunlar yurt dışına göre pahalı ama ne ucuz ki . kimisi parasını dışarda harcamayı sever (kafe restaurant) kimisi oyun oynayarak parasını harcar . konudan dağıldım ama steam iyidir böyle oyun platformlarının olması desteklenmesi oyuncular için avantajdır .
yeni kuşak için oyun oynamak son derece kıymetli ve önemli bir şey haline geldi. o yüzden böyle oyun platformlarının varlığı ve diğer platformlarla rekabet etmesi her zaman oyuncunun lehine olan bir gelişmedir. zaten yıllardır süregelen bu durum artarak devam edecektir. insanların kütüphane oluşturması ve oyun oynaması hem steame katkı sağlıyor hem de oyun oynayan kitleye avantaj sağlıyor. tabi her bütçeye göre olamayabiliyor. ama insanın sevdiği oyunun ortaya çıkması uzun yıllar uğraş gerektiriyor. para biriktirip o oyuna kavuşmanın verdiği keyif çok büyük oluyor.
yeni kuşak için oyun oynamak son derece kıymetli ve önemli bir şey haline geldi. o yüzden böyle oyun platformlarının varlığı ve diğer platformlarla rekabet etmesi her zaman oyuncunun lehine olan bir gelişmedir. zaten yıllardır süregelen bu durum artarak devam edecektir. insanların kütüphane oluşturması ve oyun oynaması hem steame katkı sağlıyor hem de oyun oynayan kitleye avantaj sağlıyor. tabi her bütçeye göre olamayabiliyor. ama insanın sevdiği oyunun ortaya çıkması uzun yıllar uğraş gerektiriyor. para biriktirip o oyuna kavuşmanın verdiği keyif çok büyük oluyor.
devamını gör...
#osmancurtutuklansın
katılıyor ve artırıyorum; kutlama yapan akrabaların da çaldıkları enstrümanların üzerine oturtulmasını talep ediyorum. hoş bunlar ondan da zevk alır. başkasının başına gelen felaketi bile keyifle kutladıklarına göre...
devamını gör...
kitap okuyan insanı belli eden detaylar
empati yapabilme, rahat odaklanabilme, iyi bir dinleyici olma, geniş ve farklı fikirlere açık olabilme
devamını gör...
arandığı zaman bulunmayan şeyler
heves
devamını gör...
fonksera
aile içi özel alan yokluğu (özellikle covidle birlikte artan) ve maddi sorunlar sebebiyle yaşadığım motivasyon düşüklüğü, işe güce odaklanamama gibi problemlerim için doktorum yazdı. ülke zaten zıvanadan çıktı fakat yeterince çalışabilirsem kendime alan yaratabilirim diye düşünüyordum ama sonuçta hiçbir istek ya da motivasyon yoktu. 10 mg ile başladık. yaklaşık 1.5 ay oldu.
motivasyon artışı olmadı ama bir işe başladığımda daha fonksiyonel hale geldiğimi söyleyebilirim. agresif tavırlarda azalma var, ilaç daha bir rasyonelite kattı.
kaşınma, iştahsızlık, mide bulantısı gibi yan etkileri hiç olmadı. ilacın yan etkisi olduğu söylenen, iki üç hafta sonrasında gelen bir intihar takıntısı oldu. bunu da aslında ilacın etkisiyle çözdüm diyebilirim. uzun araştırmalarım ve çıkarımlarım sonucu intiharın mantıksız olduğuna karar vermemle bu konu aradan çıktı.
diğer bir yan etki ise hala devam ediyor: uykusuzluk. uykuya dalmakta çok zorlanıyorum. yapmam gereken ama ertelediğim şeyler yatıp uzanınca zihnime hücum ediyor. düşünerek çözüm yolu arıyorum. buluyorum fakat sorun o an çözülmediği için içim rahat etmiyor ve biraz sonra tekrar aklıma geliyor. geçenlerde yine yattığımda aklıma gelen bu düşünceleri deneme olarak bir kenara yazdım madde madde. daha rahat uykuya daldım diyebilirim çünkü artık tüm sorunları bir arada bir sayfada görebiliyordum. belirsizliğin azaldığı hissi iyi geldi. fakat yine de geç dalıyorum uykuya, tam çözemedim. sabah ise yataktan çıkma isteğim olmuyor çünkü uykumu alamamış oluyorum. akşamki sorunları düşünmemin tam tersine sabah uyandığımda geri plana attığım özlemlerimi hatırlıyorum ve daydreaming modunda harika bir rahatlık içinde gözlerimi kapatıp sonsuza kadar keyif yapasım geliyor. sonuç olarak, güne zor başlıyorum ama kalktığımda iyi akıyor. bilişsel olarak daha aktif hissediyorum çalışırken.
sonuçta, doğal olarak ilaç tek başına çözüm değil. her zaman eylemlerimiz ve aldığımız kararlarla bu ilaçları kullanmamız lazım. yoksa bağımlılıktan ve suni bir iyileşmeden hiçbir farkı kalmaz. hayat çaba göstermek demek, kişinin çevresini değiştirmesi demek. çalışıp üretmek ve ortaya koyduklarımızla kendi varlığımızı hissedebilmek her şeyden önce geliyor. pasif bir şekilde hayatın akışına seyirci kalmamız bizi daima psikolojik anlamda eksik hissettirecektir; yaşamın doğası gereği bu böyledir. varlık eylemsizlik eğiliminde olsa da, bu rüzgara karşı harcadığımız enerji kadar ödüllendiriliriz. bu anlamda tavsiyem şudur, ne olursa olsun devam edin.
motivasyon artışı olmadı ama bir işe başladığımda daha fonksiyonel hale geldiğimi söyleyebilirim. agresif tavırlarda azalma var, ilaç daha bir rasyonelite kattı.
kaşınma, iştahsızlık, mide bulantısı gibi yan etkileri hiç olmadı. ilacın yan etkisi olduğu söylenen, iki üç hafta sonrasında gelen bir intihar takıntısı oldu. bunu da aslında ilacın etkisiyle çözdüm diyebilirim. uzun araştırmalarım ve çıkarımlarım sonucu intiharın mantıksız olduğuna karar vermemle bu konu aradan çıktı.
diğer bir yan etki ise hala devam ediyor: uykusuzluk. uykuya dalmakta çok zorlanıyorum. yapmam gereken ama ertelediğim şeyler yatıp uzanınca zihnime hücum ediyor. düşünerek çözüm yolu arıyorum. buluyorum fakat sorun o an çözülmediği için içim rahat etmiyor ve biraz sonra tekrar aklıma geliyor. geçenlerde yine yattığımda aklıma gelen bu düşünceleri deneme olarak bir kenara yazdım madde madde. daha rahat uykuya daldım diyebilirim çünkü artık tüm sorunları bir arada bir sayfada görebiliyordum. belirsizliğin azaldığı hissi iyi geldi. fakat yine de geç dalıyorum uykuya, tam çözemedim. sabah ise yataktan çıkma isteğim olmuyor çünkü uykumu alamamış oluyorum. akşamki sorunları düşünmemin tam tersine sabah uyandığımda geri plana attığım özlemlerimi hatırlıyorum ve daydreaming modunda harika bir rahatlık içinde gözlerimi kapatıp sonsuza kadar keyif yapasım geliyor. sonuç olarak, güne zor başlıyorum ama kalktığımda iyi akıyor. bilişsel olarak daha aktif hissediyorum çalışırken.
sonuçta, doğal olarak ilaç tek başına çözüm değil. her zaman eylemlerimiz ve aldığımız kararlarla bu ilaçları kullanmamız lazım. yoksa bağımlılıktan ve suni bir iyileşmeden hiçbir farkı kalmaz. hayat çaba göstermek demek, kişinin çevresini değiştirmesi demek. çalışıp üretmek ve ortaya koyduklarımızla kendi varlığımızı hissedebilmek her şeyden önce geliyor. pasif bir şekilde hayatın akışına seyirci kalmamız bizi daima psikolojik anlamda eksik hissettirecektir; yaşamın doğası gereği bu böyledir. varlık eylemsizlik eğiliminde olsa da, bu rüzgara karşı harcadığımız enerji kadar ödüllendiriliriz. bu anlamda tavsiyem şudur, ne olursa olsun devam edin.
devamını gör...
yazarların bedava olmasını istediği 3 şey
elektrik su ve internettir. düşünün böyle gelişmiş bir çağda internet gibi bir nimet artık devletlerin vatandaşlarına sağlamasıyla mükellef olmalıdır.
devamını gör...
kiminle ne konuştuğunu unutmak
kafam doluyken anı kurtarmak adına yaptığım eylemdir. hee, tamam diyip onaylıyorum, sonra da unutuyorum. bir süre sonra aydınlanma gelse de son pişmanlık fayda etmiyor.
devamını gör...
kasa kuyruğunda az ürünü olan müşteriye sırayı vermek
hiçbir yerde yazmayan ufak ama güzel bir nezaket kuralı.
devamını gör...
insanın ne ile ilgileneceğini şaşırması
entry'nin sahibi biraz haklı olsa da bence insan hayatında mecbur olduğu şeyler kadar istediği şeyleri de yapmalı -yani tabiki yaşamak için paraya, çalışmaya ve eğitim görmeye ihtiyacımız var ama günün 10 saati bunları yapıyorsak 3-4 saati de kendimize ayırmalıyız. bu zamanı dinlenerek,müzik dinleyerek,hobilerimize ya da sevdiklerimize zaman ayırarak geçirebiliriz ama hayatta dengeyi bulmak, planlı ve mutlu olmak için kendimize zaman ayırmalıyız. böylece ne yapacağımıza şaşırmak yerine nasıl bu kadar mutlu olduğumuza şaşırma aşamasına geçebiliriz bence.
devamını gör...
hiçbir şeye tahammülü kalmayan insan
kabak çekirdeği yerken parçalandığı için kabuguyla birlikte ağzına atan insandır aynı zamanda.
bir şeyler için cabalayacak gücü kalmamıştır.
bir şeyler için cabalayacak gücü kalmamıştır.
devamını gör...
erta ale
etiyopya'nın kuzeydoğusunda, afar bölgesindeki danakil çöküntüsü'nde bulunan, ismi "tüten dağ" anlamına gelen yanardağ.
biraz ilginç bir dağ bu. aktif lav göllerinin sayısı bazen 2 iken bazen 1'e düşüyor. türünün dünyadaki 8 örneğinden biri.
foto
yer kabuğunun birbirinden ayrıldığı ve rift adı verilen bir jeolojik yapı nedeniyle burada bir yarık oluşmuş. bu yarık, manto katmanını göreceğimiz şekilde kabuğu soymuş denebilir ve ortaya da bu görüntü çıkmış:
biraz ilginç bir dağ bu. aktif lav göllerinin sayısı bazen 2 iken bazen 1'e düşüyor. türünün dünyadaki 8 örneğinden biri.
foto
yer kabuğunun birbirinden ayrıldığı ve rift adı verilen bir jeolojik yapı nedeniyle burada bir yarık oluşmuş. bu yarık, manto katmanını göreceğimiz şekilde kabuğu soymuş denebilir ve ortaya da bu görüntü çıkmış:
devamını gör...
ölüm denince ilk akla gelen şeyler
mezar ve toprak altında yalnız kalma düşüncesi.
devamını gör...
özleyen
mükemmel bir yahya kemal beyatlı şiiridir. bestelenerek zeki müren, melihat gülses, nesrin sipahi gibi sanatçılar tarafından söylenmiştir.
zeki müren yorumu için;
gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde,
sen nerdesin, ey sevgili, yaz günleri nerde!
dağlar ağarırken konuşurduk tepelerde,
sen nerde o fecrin ağaran dağları nerde!
akşam, güneş artık deniz ufkunda silindi,
hulyâ gibi yalnız gezinenler köye indi,
ben kaldım, uzaklarda günün sesleri dindi,
gönlümle, hayâlet gibi, ben kaldım o yerde.
zeki müren yorumu için;
gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde,
sen nerdesin, ey sevgili, yaz günleri nerde!
dağlar ağarırken konuşurduk tepelerde,
sen nerde o fecrin ağaran dağları nerde!
akşam, güneş artık deniz ufkunda silindi,
hulyâ gibi yalnız gezinenler köye indi,
ben kaldım, uzaklarda günün sesleri dindi,
gönlümle, hayâlet gibi, ben kaldım o yerde.
devamını gör...
amélie mauresmo
eski bir fransız tenisçidir.

amelie simone mauresmo dünya eski bir numarası olmasının yanı sıra emekli olduktan sonra da andy murray’in kişisel antrenörlüğünü yapmıştır.

mauresmo çok iyi bir tenisçi olmasını tekniği ve oyunu okuma ve kurma becerileri kadar fiziksel gücüne de borçludur. özellikle öldürücü servisleri ve sağ backhandleri ile rakibini çaresiz bıraktığına defalarca şahit olmuşluğum vardır.

mauresmo tenis oyunculuğunun önüne geçen, daha doğru bir tabirle söylemek gerekirse rakipleri tarafından önüne geçirilen cinsel yönelimi ile de oldukça fazla polemiğe malzeme edilmiştir. haksız bir şekilde sık sık eleştirilen mauresmo’nun kadınlarla değil erkeklerle maça çıkmasını önermeye kadar gitmiştir iş.
bütün bu saçma itiraz ve eleştirilere rağmen mauresmo’nun kız arkadaşı kendine ayrılan kutudan yetenekli tenisçinin bütün maçalarını izleyerek ona destek olmaktan asla vaz geçmemiştir.
kariyeri boyunca iki grand slam zaferi kazanan tenisçi bu zaferlerden birini wimbledon’da diğerini ise avustralya açık tenis turnuvasında kazanmıştır.

eski bir numaralardan martina hingis’in yarım adam diye nitelediği mauresmo 2009 yılında tenisi bırakırken arkasında oldukça fazla tartışma da bırakmış oldu.

amelie simone mauresmo dünya eski bir numarası olmasının yanı sıra emekli olduktan sonra da andy murray’in kişisel antrenörlüğünü yapmıştır.

mauresmo çok iyi bir tenisçi olmasını tekniği ve oyunu okuma ve kurma becerileri kadar fiziksel gücüne de borçludur. özellikle öldürücü servisleri ve sağ backhandleri ile rakibini çaresiz bıraktığına defalarca şahit olmuşluğum vardır.

mauresmo tenis oyunculuğunun önüne geçen, daha doğru bir tabirle söylemek gerekirse rakipleri tarafından önüne geçirilen cinsel yönelimi ile de oldukça fazla polemiğe malzeme edilmiştir. haksız bir şekilde sık sık eleştirilen mauresmo’nun kadınlarla değil erkeklerle maça çıkmasını önermeye kadar gitmiştir iş.
bütün bu saçma itiraz ve eleştirilere rağmen mauresmo’nun kız arkadaşı kendine ayrılan kutudan yetenekli tenisçinin bütün maçalarını izleyerek ona destek olmaktan asla vaz geçmemiştir.
kariyeri boyunca iki grand slam zaferi kazanan tenisçi bu zaferlerden birini wimbledon’da diğerini ise avustralya açık tenis turnuvasında kazanmıştır.

eski bir numaralardan martina hingis’in yarım adam diye nitelediği mauresmo 2009 yılında tenisi bırakırken arkasında oldukça fazla tartışma da bırakmış oldu.
devamını gör...


