geceye bir çelişki bırak
vurmayın yaaaaa. bu da bir çelişki sonuçta.
devamını gör...
günaydın sözlük
bu saate kadar göze uyku girmedi yine de günaydın. güzel bir hafta diliyorum hepimize buna çok ihtiyacımız var.
devamını gör...
yazarların duyduğu en kalp kırıcı söz
kapıcıydı babam istanbul kozyatağı'nda bir apartmanın alt katında.
(sarıkanarya sokak saygılı apartmanı )
berbat rutubetliydi, kömürler torbalarla gelmezdi koca kaya halinde gelirdi.
babam diğer hizmetleri bitince kömür kırmaya inerdi balyozla.
bitlerimiz,rutubetimiz ve benim öksürüğüm hiç bitmezdi.
okulun 2. ya da 3. günü öğretmenim dedi önümde ki kız, arkamdaki "sürekli öksürüyor" dedi ve herkes bana baktı
öksürmemek için nefesimi tuttum...
(sarıkanarya sokak saygılı apartmanı )
berbat rutubetliydi, kömürler torbalarla gelmezdi koca kaya halinde gelirdi.
babam diğer hizmetleri bitince kömür kırmaya inerdi balyozla.
bitlerimiz,rutubetimiz ve benim öksürüğüm hiç bitmezdi.
okulun 2. ya da 3. günü öğretmenim dedi önümde ki kız, arkamdaki "sürekli öksürüyor" dedi ve herkes bana baktı
öksürmemek için nefesimi tuttum...
devamını gör...
inanmak başarmanın yarısıdır
tek başına inanmak yetmez dediğim düşünce.
başarmanın yarısı; mantıklı bir plan yapmak, yol haritası çizmek, ve bu plana uyulduğunda başarıya ulaşılacağına inanmaktır.
kalan yarısı da bu planı düzgünce uygulamaktan ibaret.
başarmanın yarısı; mantıklı bir plan yapmak, yol haritası çizmek, ve bu plana uyulduğunda başarıya ulaşılacağına inanmaktır.
kalan yarısı da bu planı düzgünce uygulamaktan ibaret.
devamını gör...
cahil insanlarla baş etme yolları
önceleri açıklamaya çalışırdım ama karşındaki seni anlamaya açık olmadığı için boşa konuşurmuş gibi kalıyor insan. şimdi sadece tamam kardeşim diyip geçiyorum, zaman önemli.
devamını gör...
mutant virüs
koronavirüsten 1,5 kat daha hızlı bulaşabilen virüs. yayıldığı takdirde tedbir olarak mesafeyi 1,5 metreden 2 metreye çıkarmak, aynı ortamda bulunma süresini 10 dakikaya düşürmek, tek maske kullanımını çift maskeye çıkarmak gerekiyor.
devamını gör...
söylenecek çok şey varken susmayı tercih etmek
derin vazgeçmişlik içerir
devamını gör...
geceye bir alıntı bırak
aldığımız her nefes bir seçim. geçen her dakika bir seçim. olmak ya da olmamak. kendinizi merdivenden atmadığınız her an bir seçimdir. arabanızı duvara çarpmadığınız her an hayata yeniden başlıyorsunuz.
(bkz: gösteri peygamberi)
(bkz: gösteri peygamberi)
devamını gör...
18 mayıs 2021 ziraat türkiye kupası finali
duble kupa geldi oh mis. 2 kupayı alana 3. kupayı yanında versinler uğraştırmasınlar bizi.
zaten süper kupa, şampiyonla türkiye kupası sahibi arasında oynanmıyor mu? kendi kendimize maç mı yapacağız? *
maç öncesi beşiktaş otobüsüne taşlarla saldıran göztepeli holiganlar için de kaldırıyoruz bu kupayı.
açın gözlerinizi bakmayın şaşı alayınız gelse yıkamaz şanlı beşiktaşı!
zaten süper kupa, şampiyonla türkiye kupası sahibi arasında oynanmıyor mu? kendi kendimize maç mı yapacağız? *
maç öncesi beşiktaş otobüsüne taşlarla saldıran göztepeli holiganlar için de kaldırıyoruz bu kupayı.
açın gözlerinizi bakmayın şaşı alayınız gelse yıkamaz şanlı beşiktaşı!

devamını gör...
deli yusuf
ilginç bir filmdir bu 1975 yapımı atıf yılmaz şaheseri 
modern bir köroğlu uyarlamasıdır. başrollerde bütün karizması ile cüneyt arkın abimiz ve efsane güzelliği ile zerrin arbaş ablamız oynar. ama kadroda kimler yoktur ki ali şen, kadir savun, osman alyanak, erol keskin, kudret karadağ ....vb
konusuna gelecek olursak :
abbas bolulu(ali şen) yasadışı işler yapan bir fabrikatördür. çamlıbel’deki gecekonduları yıkmak ister. halk, bolulu abbas’a karşı deli yusuf'tan ( kadir savun) yardım ister. suikaste uğrayıp ölüm korkusuna düşen abbas da deli yusuf’a kendisi için kurşun geçirmeyen bir araba sipariş eder. yusuf araba karşılığında abbas’ın mahalleliye tapularını vermesini ister abbas bey kabul eder. deli yusuf ve oğlu ali (cüneyt arkın) araba için çalışmalara başlarlar fakat mahallelinin ilgi odağı olurlar. bu arada bolulunun kızı (zerrin arbaş ile) aralarında bir yakınlaşma başlar. deli yusuf arabayı bitirip boluluya götürdüğünde arabanın beğenilmemesi üzerine dayak yer oğlu alide bu olaylardan dolayı intikam mücadelesi başlatır. mahalleliden ilk önceleri herkes bolulu'dan korktuğu için kimse yanında yer almaz ama ali evi basar arabayı ve sevgilisini kaçırır bolulu ise ali ve arabayı teslim ederlerse tapuları vereceğini söyler. ali mahallelinin zulüm görmemesi için arabayı ve kızı teslim eder ama bolulu oyun yaparak tapular yerine aldın mı yazılı boş kağıtlar verir mahalleliye sonrasında ali tekrar bolulunun evini basarak arabayı ve kızı kurtarır ama bu sefer yanında bütün çamlıbel vardır.
filmde efsane komik sahneler vardır hele arabanın yaptıkları, gerdeğe giremeyen çift, araba yapılırken yayılan dedikodular, kudret karadağ ile cüneyt arkının kavga sahneleri.

modern bir köroğlu uyarlamasıdır. başrollerde bütün karizması ile cüneyt arkın abimiz ve efsane güzelliği ile zerrin arbaş ablamız oynar. ama kadroda kimler yoktur ki ali şen, kadir savun, osman alyanak, erol keskin, kudret karadağ ....vb
konusuna gelecek olursak :
abbas bolulu(ali şen) yasadışı işler yapan bir fabrikatördür. çamlıbel’deki gecekonduları yıkmak ister. halk, bolulu abbas’a karşı deli yusuf'tan ( kadir savun) yardım ister. suikaste uğrayıp ölüm korkusuna düşen abbas da deli yusuf’a kendisi için kurşun geçirmeyen bir araba sipariş eder. yusuf araba karşılığında abbas’ın mahalleliye tapularını vermesini ister abbas bey kabul eder. deli yusuf ve oğlu ali (cüneyt arkın) araba için çalışmalara başlarlar fakat mahallelinin ilgi odağı olurlar. bu arada bolulunun kızı (zerrin arbaş ile) aralarında bir yakınlaşma başlar. deli yusuf arabayı bitirip boluluya götürdüğünde arabanın beğenilmemesi üzerine dayak yer oğlu alide bu olaylardan dolayı intikam mücadelesi başlatır. mahalleliden ilk önceleri herkes bolulu'dan korktuğu için kimse yanında yer almaz ama ali evi basar arabayı ve sevgilisini kaçırır bolulu ise ali ve arabayı teslim ederlerse tapuları vereceğini söyler. ali mahallelinin zulüm görmemesi için arabayı ve kızı teslim eder ama bolulu oyun yaparak tapular yerine aldın mı yazılı boş kağıtlar verir mahalleliye sonrasında ali tekrar bolulunun evini basarak arabayı ve kızı kurtarır ama bu sefer yanında bütün çamlıbel vardır.
filmde efsane komik sahneler vardır hele arabanın yaptıkları, gerdeğe giremeyen çift, araba yapılırken yayılan dedikodular, kudret karadağ ile cüneyt arkının kavga sahneleri.
devamını gör...
joseph goebbels
gerçek mesleği sosyolog olup nazi almanyası’nın propaganda bakanlığı görevini yürütmüş bakanıdır. adolf hitler’in “führer” olma yolunda karizmatik bir lider seviyesine getirmesinde en büyük rolü sağlayan hasta ruhlu bir kişiliğe sahip deha kişilik. adolf hitlere bağlılığını canı pahasına ilan etmiş ve hitlerin en güvendiği adamıdır. hitlerin ölümünden sonra ona karşı bağlılığını canı pahasına savunarak 6 çocuğunu zehirledikten sonra eşiyle birlikte intihar etmiştir.
esmer, çelimsiz, kısa boylu ve çirkin bir görünüşü sebebiyle bahsettikleri uzun boylu, sarışın, kaslı vs vs. gibi “üstün ırk” kavramıyla kendi görünüşünün örtüşmemesi sebebiyle kendisinin alman olmadığı iddiaları vardır.
zeplin yayınları bünyesinde “büyük yalanlar” adlı kitabı mevcuttur.
esmer, çelimsiz, kısa boylu ve çirkin bir görünüşü sebebiyle bahsettikleri uzun boylu, sarışın, kaslı vs vs. gibi “üstün ırk” kavramıyla kendi görünüşünün örtüşmemesi sebebiyle kendisinin alman olmadığı iddiaları vardır.
zeplin yayınları bünyesinde “büyük yalanlar” adlı kitabı mevcuttur.
devamını gör...
atom
kimyasal maddelerin en küçük yapı taşına atom adı verilir. her maddenin kendine özgü atomları vardır. mesela altını oluşturan atomlar ve demiri oluşturan atomlar birbirinden farklıdır ama kendi içerisinde aynı atomlardan oluşmaktadır.
atomun yapısını güneş sistemine benzetebiliriz. güneş sistemindeki düzen nasıldır, merkezinde bir güneş ve güneşin etrafında düzen içerisinde dönen gezegenler vardır. atomun yapısı da aynı buna benzer. merkezinde proton ve nötron ve bunların etrafında dönen elektronlardan oluşur.
atomun tarihi ilk kez yunan filozoflar sayesinde ortaya çıkmıştır. milattan önce 400 yıllarında yaşayan demokritus maddeyi oluşturan en küçük yapı taşının atom olduğunu söylemiştir. atom kelimesi yunan kökenli olup bölünemez anlamına gelen "atomos" sözcüğünden gelir. demokritus maddelerin sürekli bölünerek en sonunda bölünemez ana yapı taşına ulaşılacağını savunmuştur. ve demokritusa göre bu atom adını verdiği yapı taşları farklı oranlarda birleşerek farklı maddeleri oluşturuyordu.
o zamanlar demokritusun maddenin oluşumuna ait görüşü kabul edilmemişti. demokritustan 2000 yıl sonra 19. yüzyılda cisimlerin atomlardan oluştuğunu ingiliz kimyacı john dalton kanıtlamıştır.
diğer kimyacılar daltonun yaptığı atom ağırlığını kullanarak atomları ağırlıklarına göre sıralamaya çalışmışlar. bu sınıflandırmayı ilk yapan rus bilim adamı mendeleyevdir.
1890 yılına kadar atomun bölünemez olduğu sanılıyordu. ta ki elektronu bulana kadar. o dönemlerde elektriğin varlığı biliniyordu. bildiğiniz üzere elektrik akımı elektronların hareketi sonucunda oluşuyor. ama o zamanlar elektrik akımını bilmelerine rağmen açıklayamıyorlardı.
j.j. thomson 1897 yılında katot tüplerindeki ışınların yanına elektrik yükü yaklaştırarak tüpün içerisindeki ışınların saptığını gözlemledi. bu gözlemi sonucunda ışınların içerisinde çok küçük eksi elektrik yüklü taneciklerin olduğunu kanıtladı.
elektronun bulunmasıyla birlikte topa benzer tek parça olan atom modelimiz çöpe atılarak yerine üzümlü kek modeli getirildi. üzümlü kek modelinde kek artı yükleri, üzümler ise eksi yükleri temsil ediyordu. kek ve üzümler bir bütün halinde nötr atomu oluşturuyordu. üzümlerin eksik veya fazla olduğu durumlarda ise atoma iyon adı veriliyordu.
rutherford ise alfa taneciklerini ince bir levhaya yöneltti. bazı tanecikler levhayı delip geçti bazıları yönlerini değiştirip devam etti bazıları ise levhaya çarpıp geri döndü. bu deneyinde rutherford üzümlü kek modelinin yanlış olduğunu düşündü. rutherford a göre atomun merkezinde proton ve nötron bulunuyordu. ve bunların etrafında dönen elektronlar vardı.
rutherford'un nötronu keşfetmesi ile birlikte yanlış hesaplanan atom ağırlıkları tekrar hesaplandı. ağırlığı doğru olan sadece bir atom vardı o da hidrojendi çünkü hidrojenin çekirdeğinde nötron bulunmuyor sadece bir proton bulunuyor. nötronun keşfi bu yüzden hidrojenin ağırlığını etkilemedi ama helyumun aslında önceden kullandıkları ağırlıktan 4 kat daha ağır olduğunu öğrendiler.
atomun yapısını güneş sistemine benzetebiliriz. güneş sistemindeki düzen nasıldır, merkezinde bir güneş ve güneşin etrafında düzen içerisinde dönen gezegenler vardır. atomun yapısı da aynı buna benzer. merkezinde proton ve nötron ve bunların etrafında dönen elektronlardan oluşur.
atomun tarihi ilk kez yunan filozoflar sayesinde ortaya çıkmıştır. milattan önce 400 yıllarında yaşayan demokritus maddeyi oluşturan en küçük yapı taşının atom olduğunu söylemiştir. atom kelimesi yunan kökenli olup bölünemez anlamına gelen "atomos" sözcüğünden gelir. demokritus maddelerin sürekli bölünerek en sonunda bölünemez ana yapı taşına ulaşılacağını savunmuştur. ve demokritusa göre bu atom adını verdiği yapı taşları farklı oranlarda birleşerek farklı maddeleri oluşturuyordu.
o zamanlar demokritusun maddenin oluşumuna ait görüşü kabul edilmemişti. demokritustan 2000 yıl sonra 19. yüzyılda cisimlerin atomlardan oluştuğunu ingiliz kimyacı john dalton kanıtlamıştır.
diğer kimyacılar daltonun yaptığı atom ağırlığını kullanarak atomları ağırlıklarına göre sıralamaya çalışmışlar. bu sınıflandırmayı ilk yapan rus bilim adamı mendeleyevdir.
1890 yılına kadar atomun bölünemez olduğu sanılıyordu. ta ki elektronu bulana kadar. o dönemlerde elektriğin varlığı biliniyordu. bildiğiniz üzere elektrik akımı elektronların hareketi sonucunda oluşuyor. ama o zamanlar elektrik akımını bilmelerine rağmen açıklayamıyorlardı.
j.j. thomson 1897 yılında katot tüplerindeki ışınların yanına elektrik yükü yaklaştırarak tüpün içerisindeki ışınların saptığını gözlemledi. bu gözlemi sonucunda ışınların içerisinde çok küçük eksi elektrik yüklü taneciklerin olduğunu kanıtladı.
elektronun bulunmasıyla birlikte topa benzer tek parça olan atom modelimiz çöpe atılarak yerine üzümlü kek modeli getirildi. üzümlü kek modelinde kek artı yükleri, üzümler ise eksi yükleri temsil ediyordu. kek ve üzümler bir bütün halinde nötr atomu oluşturuyordu. üzümlerin eksik veya fazla olduğu durumlarda ise atoma iyon adı veriliyordu.
rutherford ise alfa taneciklerini ince bir levhaya yöneltti. bazı tanecikler levhayı delip geçti bazıları yönlerini değiştirip devam etti bazıları ise levhaya çarpıp geri döndü. bu deneyinde rutherford üzümlü kek modelinin yanlış olduğunu düşündü. rutherford a göre atomun merkezinde proton ve nötron bulunuyordu. ve bunların etrafında dönen elektronlar vardı.
rutherford'un nötronu keşfetmesi ile birlikte yanlış hesaplanan atom ağırlıkları tekrar hesaplandı. ağırlığı doğru olan sadece bir atom vardı o da hidrojendi çünkü hidrojenin çekirdeğinde nötron bulunmuyor sadece bir proton bulunuyor. nötronun keşfi bu yüzden hidrojenin ağırlığını etkilemedi ama helyumun aslında önceden kullandıkları ağırlıktan 4 kat daha ağır olduğunu öğrendiler.
devamını gör...
norveç deyince akla gelenler
kapalı hava, bunu takip eden soğuk daha sonrasında kar, bunları takip eden depresyon hali ve sonuç olarak intihar etme düşünceleri.
devamını gör...
insanlar ikiye ayrılır
aptallara göre insanlar; ırk, cinsiyet, milliyet, yaş, statü, renk, din ve dil gibi kategorilere ayrılırlar. halbuki bu kadar karmaşık değildir. insanlar sadece ikiye ayrılırlar: iyi insanlar ve kötü insanlar.”
albert einstein
albert einstein
devamını gör...
siz aşktan ne anlarsınız bayım
didem madak ahlar ağacı kitabında yayınlanan şiirdir. senelerdir severek sık sık okurum.
--- alıntı ---
çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
alt katında uyumayı bir ranzanın
üst katında çocukluğum...
kağıttan gemiler yaptım kalbimden
ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.
aşk diyorsunuz,
limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!
allah’la samimi oldum geçen üç yıl boyunca
havı dökülmüş yerlerine yüzümün
büyük bir aşk yamadım
hayır
yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım
gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı
tesbih tanelerim bitse göz yaşlarım...
saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.
aşk diyorsunuz ya
ben istemenin allahını bilirim bayım
çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
balkona yorgun çamaşırlar asmayı
ki uçlarından çile damlardı.
güneşte nane kurutmayı
ben acılarımın başını
evcimen telaşlarla okşadım bayım.
bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum.
insan kaybolmayı ister mi?
ben işte istedim bayım.
uzaklara gittim
uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin
uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım
süt içtim acım hafiflesin diye
çikolata yedim bir köşeye çekilip
zehrimi alsın diye
sizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğiniz
ilahiler öğrendim.
siz zehir nedir bilmezsiniz
zehir aşkı bilir oysa bayım!
ben işte miraç gecelerinde
bir peygamberin kanatlarında teselli aradım,
birlikte yere inebileceğim bir dost aradım,
uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin
bir şiir aradım.
geçen üç yıl boyunca
yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım.
ülkem olmayan ülkemi
kayboluşumu aradım.
bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
bir ters bir yüz kazaklar ördüm
haroşa bir hayat bırakmak için.
bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
kimi gün öylesine yalnızdım
derdimi annemin fotoğrafına anlattım.
annem
ki beyaz bir kadındır
ölüsünü şiirle yıkadım.
bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım
öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım.
çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
acının ortasında acısız olmayı,
kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım.
kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım.
aşk diyorsunuz ya,
işte orda durun bayım
ıslak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım
kendimin ucunda
öyle ıslak,
öyle kötü kokan,
yırtık ve perişan.
siz aşkı ne bilirsiniz bayım
aşkı aşk bilir yalnız!
--- alıntı ---
--- alıntı ---
çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
alt katında uyumayı bir ranzanın
üst katında çocukluğum...
kağıttan gemiler yaptım kalbimden
ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.
aşk diyorsunuz,
limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!
allah’la samimi oldum geçen üç yıl boyunca
havı dökülmüş yerlerine yüzümün
büyük bir aşk yamadım
hayır
yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım
gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı
tesbih tanelerim bitse göz yaşlarım...
saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.
aşk diyorsunuz ya
ben istemenin allahını bilirim bayım
çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
balkona yorgun çamaşırlar asmayı
ki uçlarından çile damlardı.
güneşte nane kurutmayı
ben acılarımın başını
evcimen telaşlarla okşadım bayım.
bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum.
insan kaybolmayı ister mi?
ben işte istedim bayım.
uzaklara gittim
uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin
uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım
süt içtim acım hafiflesin diye
çikolata yedim bir köşeye çekilip
zehrimi alsın diye
sizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğiniz
ilahiler öğrendim.
siz zehir nedir bilmezsiniz
zehir aşkı bilir oysa bayım!
ben işte miraç gecelerinde
bir peygamberin kanatlarında teselli aradım,
birlikte yere inebileceğim bir dost aradım,
uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin
bir şiir aradım.
geçen üç yıl boyunca
yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım.
ülkem olmayan ülkemi
kayboluşumu aradım.
bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
bir ters bir yüz kazaklar ördüm
haroşa bir hayat bırakmak için.
bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
kimi gün öylesine yalnızdım
derdimi annemin fotoğrafına anlattım.
annem
ki beyaz bir kadındır
ölüsünü şiirle yıkadım.
bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım
öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım.
çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
acının ortasında acısız olmayı,
kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım.
kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım.
aşk diyorsunuz ya,
işte orda durun bayım
ıslak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım
kendimin ucunda
öyle ıslak,
öyle kötü kokan,
yırtık ve perişan.
siz aşkı ne bilirsiniz bayım
aşkı aşk bilir yalnız!
--- alıntı ---
devamını gör...
2000 parçalı puzzle
son parçayı koyduğunuz zaman istemsizce sizi saran "dünyayı kurtarmış insan" hissi,paha biçilemez. bayramda bi 2000 daha başlarım dediğim başlık.
devamını gör...
mutfakta sinir eden durumlar
biraz sakarsanız malzemeyi koyayım derken elinizden kayıp yere düşmesi, bütün tadınızın kaçmasıyla birlikte yeri temizlemek zorunda kalmak.
devamını gör...
ankara
yarın daha sıcak olacakmış şehri. yazamıyorum şu an telefon elimden kayıyor. yarın büyük ihtimalle hiçbir şey yazmam. esince görüşürüz.
devamını gör...