hüseyin avni lifij
1886 - 1927 yılları arasında yaşamış, çerkes asıllı türk ressam. samsunda doğmuş, istanbulda yaşamını yitirmiştir.
türk resminde çallı kuşağı olarak da adlandırılan 1914 kuşağı ressamlarından bence en değerli olanlarından biridir.
okul zamanlarında aldığı resim dersleri harici, özel olarak resim üzerine bir eğitimi olmamasına rağmen resimde kendini geliştirmek için anatomi ve kimya derslerine katılmıştır.
fransızca üzerine iyi bir eğitim almıştır ve öğretmeni iskender ferit tüm hayatını değiştirecek bir olayda onu cesaretlendirmiştir: henüz 20'li yaşlarının başındayken amatör zamanlarında yaptığı pipolu otoportresini müze müdürü osman hamdi'ye göstermesi. osman hamdi tabloyu görünce ressamın yeteneğinin hemen farkına varmış ve bundan sonra yapacağı resimleri ona göstermesini istemiştir.
1909 yılında devlet himayesinde resim üzerine eğitim alması için fransa'ya gönderilir.
1912'de istanbul'a geri döndüğünde istanbul sultanisi şimdiki adıyla istanbul erkek lisesi'nde resim öğretmenliği yapmaya başlar. birçok sergide yer alır ve hatrı sayılır ressamlar arasında anılır.
lifij, avrupada gördüğü izlenimciliği kendine has bir üslupla romantizm ve sembolizmle karıştırarak harika eserler verir.
heykeltıraş nijad sirel’in kız kardeşi harika hanım'la evlenen lifij, eşi ve kayınbiraderi ile ekim 1922’de bursa’ya atatürk’ü karşılamaya giden öğretmenler arasında yer aldı.
avni lifij’i ankara’ya götüren mustafa kemal, onu erkan-ı harbiye’de dört ay misafir etti, burada fevzi çakmak’ın portresini yaptı, dönüşünde savaşın vahşetini, geride kalan yıkımı ve hüznü gösteren kara gün ve akgün tabloları üzerinde çalışmaya başladı.
bir figür ressamı olan lifij’in poşadları dışındaki büyük boyutlu kompozisyonları, simgesel bir kurguya sahiptir. rengi ve ışığı ustalıkla kullanan sanatçı, kendine özgü ışığı ile şiirsel, gizemli bir atmosfer yaratır. sanatçının ilham anını gösteren atölye, sembolik/romantik bir resimdir.
pipolu otoportre

balkonda 3 genç kadın

karagün
türk resminde çallı kuşağı olarak da adlandırılan 1914 kuşağı ressamlarından bence en değerli olanlarından biridir.
okul zamanlarında aldığı resim dersleri harici, özel olarak resim üzerine bir eğitimi olmamasına rağmen resimde kendini geliştirmek için anatomi ve kimya derslerine katılmıştır.
fransızca üzerine iyi bir eğitim almıştır ve öğretmeni iskender ferit tüm hayatını değiştirecek bir olayda onu cesaretlendirmiştir: henüz 20'li yaşlarının başındayken amatör zamanlarında yaptığı pipolu otoportresini müze müdürü osman hamdi'ye göstermesi. osman hamdi tabloyu görünce ressamın yeteneğinin hemen farkına varmış ve bundan sonra yapacağı resimleri ona göstermesini istemiştir.
1909 yılında devlet himayesinde resim üzerine eğitim alması için fransa'ya gönderilir.
1912'de istanbul'a geri döndüğünde istanbul sultanisi şimdiki adıyla istanbul erkek lisesi'nde resim öğretmenliği yapmaya başlar. birçok sergide yer alır ve hatrı sayılır ressamlar arasında anılır.
lifij, avrupada gördüğü izlenimciliği kendine has bir üslupla romantizm ve sembolizmle karıştırarak harika eserler verir.
heykeltıraş nijad sirel’in kız kardeşi harika hanım'la evlenen lifij, eşi ve kayınbiraderi ile ekim 1922’de bursa’ya atatürk’ü karşılamaya giden öğretmenler arasında yer aldı.
avni lifij’i ankara’ya götüren mustafa kemal, onu erkan-ı harbiye’de dört ay misafir etti, burada fevzi çakmak’ın portresini yaptı, dönüşünde savaşın vahşetini, geride kalan yıkımı ve hüznü gösteren kara gün ve akgün tabloları üzerinde çalışmaya başladı.
bir figür ressamı olan lifij’in poşadları dışındaki büyük boyutlu kompozisyonları, simgesel bir kurguya sahiptir. rengi ve ışığı ustalıkla kullanan sanatçı, kendine özgü ışığı ile şiirsel, gizemli bir atmosfer yaratır. sanatçının ilham anını gösteren atölye, sembolik/romantik bir resimdir.
pipolu otoportre

balkonda 3 genç kadın

karagün
devamını gör...
rafadan tayfa
favorim kamil. hem psikolojik, hem de fiziksel olarak bana en çok benzeyen karakter. ayrıca uzun zamandır bozmamış olması takdire şayan. karşıma çıktığı zaman zevkle izliyorum.
devamını gör...
sözlük dergi yazılarını bekliyor
bu sayede sözlük ortamına yeni bir kalite çıtası konularak başka sözlüklere de ufuk kazandırılmış oldu. edebiyat, kültür, sanat ve bilim dünyasına olumlu katkıları olacaktır. elbette katkıda bulunuruz.
devamını gör...
insana mutsuzluk veren kokular
ter kokusu.
devamını gör...
insana verilmiş üç mucize
akıl, aşk ve eller...
devamını gör...
benim amcam polis eniştem savcı
ülkemizin son zamanlardaki halini özetleyen bir söz öbeği. her başı sıkışan kullanıyor. işe yarıyorsa da asıl sıkıntı budur.
(bkz: bunu da söylemek isterim ki benim dayım mafya)*
(bkz: bunu da söylemek isterim ki benim dayım mafya)*
devamını gör...
hiyallamak
şüphelenmek anlamını taşır.
devamını gör...
mısır piramitlerini inşa eden işçilerin bir kez olsun şantiyede lahmacunla kola tüketmemiş olması
az önce evde pilatesimi yaparken aklıma gelmiş düşüncedir.
koskoca piramitler.. sen de 5 yıl ben diyeyim 10 yılda yapıldı. o zamanlar inşaat sektörü bu kadar ilerlemediği için megatonlarla ölçülecek ağırlıktaki taş blokları taşıyan işçiler bir kez olsun lahmacunla kola tüketmedi.... işçi dediğin nasıl lahmacun kola öğünü tüketmemiş olur yahu gerçekten anlamıyorum.. firavunun askerleri tarafından sürekli kamçılan, hayvandan beter muamele gör ama şantiyende bir lahmacun kola tüketeme.. üzüldüm onlar açısından..
koskoca piramitler.. sen de 5 yıl ben diyeyim 10 yılda yapıldı. o zamanlar inşaat sektörü bu kadar ilerlemediği için megatonlarla ölçülecek ağırlıktaki taş blokları taşıyan işçiler bir kez olsun lahmacunla kola tüketmedi.... işçi dediğin nasıl lahmacun kola öğünü tüketmemiş olur yahu gerçekten anlamıyorum.. firavunun askerleri tarafından sürekli kamçılan, hayvandan beter muamele gör ama şantiyende bir lahmacun kola tüketeme.. üzüldüm onlar açısından..
devamını gör...
yaşlanmanın bilincinde olmak
45 yaşındayım, saçımda bir miktar beyaz var ama boyaya ihtiyaç duymuyorum henüz. göz çevremde kırışıklıklar var, ilerde biraz botox yaptırırım heralde. aynaya bakınca yaşımı görüyorum ne daha az ne daha fazla.
iyi yanından bakıyorum hep. ben yaşlanıyorum elbet ama çocuklarımın yetişkinliğe gidişini görüyorum. onlarla arkadaş gibi sohbetler etmenin tadını çıkarıyorum. hayata dair daha çok şey biliyorum.
yaşlanmak kaçınılmaz ama kendimi büyümeye devam ediyorum diye avutuyorum. boydan değil de enden tabii.
iyi yanından bakıyorum hep. ben yaşlanıyorum elbet ama çocuklarımın yetişkinliğe gidişini görüyorum. onlarla arkadaş gibi sohbetler etmenin tadını çıkarıyorum. hayata dair daha çok şey biliyorum.
yaşlanmak kaçınılmaz ama kendimi büyümeye devam ediyorum diye avutuyorum. boydan değil de enden tabii.
devamını gör...
tekir kedi
son derece zeki ve muhtemelen en meraklı kedi cinsidir. değişen ve zorlu koşullara çabuk adapte olur. hastalıklar karşısında bağışıklığı ve direnci daha yüksektir. son derece hiperaktif olmalarına karşın insanlarla güçlü bağlar kurabilir ve kendisine ev arkadaşı olma şerefine erişen insancıkları gözlemleyerek buna bağlı yeni davranış biçimleri geliştirirler. gezegendeki baskın türü ele geçirip götü premium sürümde sağlama alarak adaptasyon kavramına yeni bir boyut kazandırmışlardır.
devamını gör...
bilgi sistemi
bilgi toplama işleme saklama amaçlarına göre sunma karar verme ve iletme işlerini desteklemek ve yürütmek için tasarlanmış bulunan ve insanı bilgisayarı ve iletişim araçlarını içeren yapıdır.
devamını gör...
vazgeçilemeyen alışkanlıklar
dudaklarımı yolmak. asla vazgeçemiyorum canım acısa da dudaklarım kurusa da ne kadar rahatsız olsam da istemsiz olarak devam ediyorum . iyiki blistex* gibi bi kurtarıcım var * .
devamını gör...
ingilizcedeki en güzel kelime
benim kendi namıma beğendiğim kelime unfortunately
devamını gör...
şarkılarda geçen etkileyici sözler
şarkılar seni söyler
dillerde nağme adın
aşk gibi, sevda gibi
huysuz ve tatlı kadın.
dillerde nağme adın
aşk gibi, sevda gibi
huysuz ve tatlı kadın.
devamını gör...
yazarların koleksiyonunu yaptığı şeyler
kazık. yiyorsun, sonra bir köşede biriktiriyorsun. sergisini açıcam yakında.
devamını gör...
varoluşçuluk
(bkz: egzistansiyalizm)
egzistansiyalist ne ahlaki değerlere ne de tanrıya inanır o insanın vicdanının olduğunu iyi bir iş yaparsa onu güzelleştirdiğini teskin edip huzurlu kıldığını ancak kötü işin vicdanı sızlattığını söylüyor. peki "varoluş özden önce gelir" diyen egzistansiyalizme şöyle bir soru yöneltirsek:
vicdan varlığın mı yoksa özün, mahiyetin, sıfatın mı bir parçasıdır?
çok açıktır ki vicdan özün bir parçasıdır ve sonradan kazanılan bir sıfattır. her insanda bulunan ve doğuştan gelen bir mahiyet değildir.
eylemden önce hiçbir şeyin varlığı yoktur. yani biz insanlar bazı şeyler yaparız ve bu, bu şekilde birikerek ilerler. daha sonra bu yaptıklarımızın bir kısmına iyi bir kısmına kötü deriz. iyilik ve kötülük eylem ve uygulamalardan sonra vücuda gelir. bu nedenle delilleri de eylemin kendisi yaratmıştır. yanisi şu:
iyiliğe ve kötülüğe karar veren "delilleri" yani "bu iyidir, bu kötüdür" dememizi sağlayan şeyleri zaman içerisinde insanların uygulamaları ortaya çıkartmıştır. ve toplumdan topluma doğru ve yanlış kavramları farklılık gösterir. bu yalnızca teizmde geçersizdir.
egzistansiyalizm'de neyin iyi neyin kötü olduğu belli değildir. bir dindar birey tanrı beğenmiyor diye şu iş kötü diyebiliyor, bir radikalist bu işi ahlaki değerler mekanizması ile ölçüp değerlendiriyor ve kötü ya da iyi olduğunu söyleyebiliyor fakat ne yargıya ne tanrıya ne alaka ne de maneviyata inanan egzistansiyalizm hiçbir işin iyi ya da kötü olduğunu söyleyemiyor. zira hiçbir şey insanın eyleminden önce yok ki insanın eylemini onunla ölçüp değerlendirelim.
egzistansiyalizm'in dediği gibi vicdan iyilikte ve kötülükte belirleyici delil olamaz.
egzistansiyalizm'de eylemleri, uygulamaları, işleri iyi ve kötü delillerle ölçmek mümkün değildir. çünkü eylemden önce hiçbir şeyin varlığı yoktur yani iyi ve kötü deliler de eylem veya uygulamadan sonra vücuda gelir bu nedenle delilleri de eylemin kendisi yaratmıştır.
eğer bir kimse kötü bir iş yapar fakat iyi bir niyeti varsa iyidir. sartre'dan hangi sebeple iyi niyetin kötü niyetten daha iyi olduğu sorulduğu zaman bir açıklaması yoktur. egzistansiyalist insana özgürlük verdiği ve sonra sorumluluğu arttırdığı ve sorumluluğun var dediği zaman bu sorumluluk kime karşı olmalıdır, kimin karşısında olduğunu söylemeksizin sorumluluğun bir manası yoktur. sorumluluk bir kişinin bir kimseden sorması ve neticede insanın sorumluluk hissetmesi demektir. egzistansiyalizme tanrının da vicdanında olmadığını söylendiği zaman insanı kime karşı sorumlu tutuyor. kimim karşısında olduğunu söylemeksizin sorumlu tutulmanın bir manası yoktur. egzistansiyalist sorumlu tutuluyor ama soran olmadan sorumlu tutan olmaksızın sorumlu tutuluyor.
kısaca egzistansiyalizm sıçmış sıvamış dolayısıyla evrensel ve toplumsal değer yargılarını ortaya koyamamıştır.
egzistansiyalist ne ahlaki değerlere ne de tanrıya inanır o insanın vicdanının olduğunu iyi bir iş yaparsa onu güzelleştirdiğini teskin edip huzurlu kıldığını ancak kötü işin vicdanı sızlattığını söylüyor. peki "varoluş özden önce gelir" diyen egzistansiyalizme şöyle bir soru yöneltirsek:
vicdan varlığın mı yoksa özün, mahiyetin, sıfatın mı bir parçasıdır?
çok açıktır ki vicdan özün bir parçasıdır ve sonradan kazanılan bir sıfattır. her insanda bulunan ve doğuştan gelen bir mahiyet değildir.
eylemden önce hiçbir şeyin varlığı yoktur. yani biz insanlar bazı şeyler yaparız ve bu, bu şekilde birikerek ilerler. daha sonra bu yaptıklarımızın bir kısmına iyi bir kısmına kötü deriz. iyilik ve kötülük eylem ve uygulamalardan sonra vücuda gelir. bu nedenle delilleri de eylemin kendisi yaratmıştır. yanisi şu:
iyiliğe ve kötülüğe karar veren "delilleri" yani "bu iyidir, bu kötüdür" dememizi sağlayan şeyleri zaman içerisinde insanların uygulamaları ortaya çıkartmıştır. ve toplumdan topluma doğru ve yanlış kavramları farklılık gösterir. bu yalnızca teizmde geçersizdir.
egzistansiyalizm'de neyin iyi neyin kötü olduğu belli değildir. bir dindar birey tanrı beğenmiyor diye şu iş kötü diyebiliyor, bir radikalist bu işi ahlaki değerler mekanizması ile ölçüp değerlendiriyor ve kötü ya da iyi olduğunu söyleyebiliyor fakat ne yargıya ne tanrıya ne alaka ne de maneviyata inanan egzistansiyalizm hiçbir işin iyi ya da kötü olduğunu söyleyemiyor. zira hiçbir şey insanın eyleminden önce yok ki insanın eylemini onunla ölçüp değerlendirelim.
egzistansiyalizm'in dediği gibi vicdan iyilikte ve kötülükte belirleyici delil olamaz.
egzistansiyalizm'de eylemleri, uygulamaları, işleri iyi ve kötü delillerle ölçmek mümkün değildir. çünkü eylemden önce hiçbir şeyin varlığı yoktur yani iyi ve kötü deliler de eylem veya uygulamadan sonra vücuda gelir bu nedenle delilleri de eylemin kendisi yaratmıştır.
eğer bir kimse kötü bir iş yapar fakat iyi bir niyeti varsa iyidir. sartre'dan hangi sebeple iyi niyetin kötü niyetten daha iyi olduğu sorulduğu zaman bir açıklaması yoktur. egzistansiyalist insana özgürlük verdiği ve sonra sorumluluğu arttırdığı ve sorumluluğun var dediği zaman bu sorumluluk kime karşı olmalıdır, kimin karşısında olduğunu söylemeksizin sorumluluğun bir manası yoktur. sorumluluk bir kişinin bir kimseden sorması ve neticede insanın sorumluluk hissetmesi demektir. egzistansiyalizme tanrının da vicdanında olmadığını söylendiği zaman insanı kime karşı sorumlu tutuyor. kimim karşısında olduğunu söylemeksizin sorumlu tutulmanın bir manası yoktur. egzistansiyalist sorumlu tutuluyor ama soran olmadan sorumlu tutan olmaksızın sorumlu tutuluyor.
kısaca egzistansiyalizm sıçmış sıvamış dolayısıyla evrensel ve toplumsal değer yargılarını ortaya koyamamıştır.
devamını gör...
terapi yerine geçebilecek şey
uçan kuşlara bakıp onlarla beraber uzaklara gittiğimi hayal etmek.
devamını gör...
adolf hitler
faşizmin sebep olabileceği dehşetin ve de tiksindiriciliğin canlı kanıtı ve birebir örneğidir.
devamını gör...
uzak mesafe ilişkisi yaşayanlara tavsiyeler
hep kötücül bakıyorsunuz duruma.
asla yürümez gitmez ilerlemez diye bir şey yok. eğer kişi aldatmak istiyorsa bunun yakın mesafe uzak mesafeyle bi ilgisi yoktur.
sevip sevmememe isteyip istememe ile alakası vardır.
yakın mesafe ilişkisi nedir ayrıca.
gözünün ucunda olmak mıdır.
aldattı mı acaba şuan kimle y.tıyor acaba dur bi bakim yakınım zaten demek mi.
siz olayı çok başka yere götürmüşşünüz dostlar
aşın bunu.
sevgi varsa eğer her şey vardır.
asla yürümez gitmez ilerlemez diye bir şey yok. eğer kişi aldatmak istiyorsa bunun yakın mesafe uzak mesafeyle bi ilgisi yoktur.
sevip sevmememe isteyip istememe ile alakası vardır.
yakın mesafe ilişkisi nedir ayrıca.
gözünün ucunda olmak mıdır.
aldattı mı acaba şuan kimle y.tıyor acaba dur bi bakim yakınım zaten demek mi.
siz olayı çok başka yere götürmüşşünüz dostlar
aşın bunu.
sevgi varsa eğer her şey vardır.
devamını gör...
insanı en son bırakan şey
vicdan.
devamını gör...