engelle butonunun işlevini çok güzel anlatmış abimiz.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

üç silahşörler- temel, dursun ve fadime kekolara karşı
devamını gör...

hiç öpülmemiş dudaklar.
edit : pardon bu o değildi.
devamını gör...

büyük iskenderin hayatını okur iken beni en çok etkilemiş kısım kesinlikle kleitos olayı ve iskender'in acılar çekmesidir.

nedir bu kleitos olayı anlatalım o halde.
kleitos, bizim iskender'in çok yakın bir arkadaşı ve orduda büyük bir komutan. granikos savaşında bizim iskender'i öldürmek üzere olan düşman askerlerini bertaraf ederek iskender'in hayatını kurtarıyor, normalde daha iyi olması gereken arkadaşlık illişkileri daha da kötü bi hale bürünüyor bu olay sonrası.

çünkü bizim iskender, komutanların baskısını hissetmeye başlıyor ensesinde.
sahi, neden böyle bir şey oluyor? onu da açıklayayım, komutanlar, savaşta mağlup edilmiş olanları bir köle olarak görür iken, iskender onlara bir şans vererek onları bünyesine katmak ve onlara asla köle gözüyle bakmak istemiyor idi... e durum böyle olunca, iskender ve komutanlar arasında büyük bir görüş ayrılığı çıkıyordu ortaya, en büyük görüş ayrılığı ise, iskender'in en yakın dostu kleitos'a aitti.

sonrası mı? iskender bunu sezerek, onu devam ettiği seferlerden uzaklaştırmak amacı ile başka işlere yönlendirince, bir anda kıyamet koptu ve sevgili iskender ile, minnoş dostu kleitos ana bacı küfürler ederek birbirlerine girdiler. tabi diğer komutanlar ve askerler olayı ayırdılar, ama iş burada bitti mi? hayır.

çok yakın zamanda, bir gece eğlence sofrası kuruldu, içkiler içilliyor, yemekler yeniyor ve büyük ihtimalle "tek başıma 10 kişinin arasına daldım, göreceksin" gibi absürt sohbetler de dönüyordu muhakkak.
o sırada, sarhoş olan kleitos, iskender'e dönerek "bak bu sağ elim seni kurtardı..." dedikten hemen sonra, "senin baban zeus değil, zeus-amon" diyerek, kendi çapında "sen saf yunan değilsin, asya genlerin de var ahauha" gibi espriler yapmaya başlamış.

e koskoca iskender bu aşağılamaların altında kalır mı? "bak güzel kardeşim, terbiyeli takın, yoksa..." diye devam etmiş söze, ama kleitos zil zurna sarhoş, durdurabilir misin onu? iskender'e dönerek, "asyalılara davrandığımız gibi davranmamız lazım sana, sen burada bizimle aynı sofrada olmak yerine köleler ile oturmalıydın." deyince, işler korkunç bi hale bürünmüş ve iskender eline geçirdiği mızrağı, bizim kleitos'un boğazına saplamış.

olaylar durulmuş ama iskender'in canı daha da çok yanmaya başlamış, en yakın dostunu, onu savaşta kurtarmış bir yiğidi öldürdüğünü düşünüyormuş, birkaç kez intihar girişimleri olmuş ama en yakınındakiler bunu engellemeyi başarmışlar. iskender çadırından hiç çıkmaz, uyumaz ve yemek yemez olmuş, baya adam depresyona girmiş... sonra da bir akşam çadırından çıkıp, makedonya savaş meclisi'nin kendisini adil bir biçimde yargılamasını istemiş.
başarmış da, adil bir şekilde yargılamışlar onu ama kleitos'ta suç bulunmuş, olay kapanmış gitmiş gündemden, ama iskender'in eminim ki son nefesine kadar aklında kalmıştır.
devamını gör...

aylık kültür, sanat ve edebiyat dergisidir. oldukça geniş yazar yelpazesi vardır. keyifle okunan derginin en sevdiğim yanlarından biride kapak resmi ve posterleridir. duvarlarımı süslüyor hepsi.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ev topuzumu yaptım, kekime de daldım!
şarkı ismini doğru bilene bir dilim kek, hadi bakalııım.
devamını gör...

valla mal değil geniustur, bu şartlarda bunu yapabilen cindir ve survivor olarak hayatına devam edecektir. en azından kanser olma riskini azaltmaktadır.
devamını gör...

yarın öleceğinizi bilseniz hâlâ üretmeye devam eder miydiniz?

hayatının baharında yitip giden bir matematikçidir o, hem de yirmisinde karnına isabet eden bir kurşunla.

kısacık yaşamında matematik adına yapmış oldukları dikkate değerdir. bu bilime uzak okuyucu için sadece soyut cebir alanında çalıştığını ve üç yüz elli yıl boyunca çözülememiş sorulara yanıt bulduğunu söyleyeyim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ah aşk! sen nelere kadirsin!
böyle bir deha senin yüzünden en verimli çağında aramızdan ayrıldı.
aşık olduğu kadın bir başkasıyla nişanlıydı ve incelenen mektuplarına göre sevdiceği stéphanie: ‘ne olacak évariste’ciğim altı üstü bir düello bu ‘ diyerek onu bile bile ölüme göndermişti. ( teşvik ettiği söylense de bu cümle tamamen bana aittir.)

évariste ise ertesi sabah öleceği halde matematik hakkında çizip karalamaya devam etmiştir. çizip karalama da öyle basit türden değil, üç adet çalışma içermekteymiş :

jacobi ya da gauss’a açıkça bu teoremler hakkında doğru olup olmaları konusunda değil, önermelerim hakkında fikirlerini sor. daha sonra, umarım, bu karmaşayı çözmenin kendi yararlarına olacağını anlayacak bazı kişiler olacaktır.” yazan notu matematikçi chavalier'e iletilsin diye kardeşine verecek, hüngür hüngür ağlayan alfred'e :

'ağlama alfred! yirmi yaşında ölecek bir adamın tüm cesaretine ihtiyacı vardır.' diyecektir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
daha önce iki çalışmasını cauchy' e göndermiş, üniversiteye alınması için referans vermesini istemiştir ondan. ancak hınzır matematikçi bu çalışmaları yitirdiğini söylemiş ve her nasılsa bir yayınında bu çalışmaları işaret etmiştir.
şansızlık göbek adı olan galois diğer seferinde de bir eserini fourier' e yollamış ,ancak ünlü matematikçi henüz okuyamadan ölünce bu eser de ortadan yok olmuştur. galois matematik ödülünü de böylece kaçırmıştır.

galois kısacık yaşamında babasının gözleri önünde intiharına tanık olmuş, okuldan atılmış, siyasi olaylara karışıp hapse düşmüş .

yaşamı talihsizliklerle dolu bu genç adamın daha farklı bir kaderi olabilir miydi? bütün zamanını ve enerjisini sadece matematiğe verseydi acaba daha neler yapabilirdi, diye düşünmeden edemiyor insan.

not : vikipedia’da o zamanki gazete haberlerinde düelloda karşı tarafta siyasi olaylar sırasında arkadaşlık ettiği biri tarafından vurulduğuna dair bilgi var, asıl katilin kim olduğu sanırım hiç bilinemeyecek.
kaynaklar:
vikipedia
buradan
şuradan
ve matematiğin aydınlık dünyası, sinan sertöz
devamını gör...

bugün de günlük terorist yaftamızı aldık çok şükür.
devamını gör...

1968'te kurulan deep purple adlı ingiliz hard rock/heavy metal grubunun ilginç bir havası olan şarkısıdır. sanki efkarlı bir günlerinde öylesine oturup yazmışlar ama ortaya bir efsane çıkacağını düşünmemişlerdir bence!

şarkı akıyor..
devamını gör...

doğum, yaşam ve ölüm. üçü de mucize. acı bir mucize.
devamını gör...

bunu olur olmadık yerde söylemeyin b denince dolara bir haller oluyor.
devamını gör...

asıl açıklanması gereken, neden aç insanın çaldığı ya da sömürülen adamın grev yaptığı değil, neden aç insanların çoğunun çalmadığı ve sömürülenlerin çoğunun greve gitmediğidir.
wilhelm reich *
devamını gör...

madem kadın denilip cinsiyetçilik yapılıyor o hâlde bakalım neler yapıyorlar?

bazı kadın yazarlar tespit ettiğim kadarıyla bir elimde cımbız bir elimde ayna umurumda mı dünya ben sözlüğümüze bakarım diyerek tanım girerler. haklarıdır. kimseye sataşmazlar. tebessüm ederler ve dahi ettirirler.

bazı kadın yazarlar ciddiyetle aydınlatmaya ve aydınlanmaya adamıştır kendilerini. pas atmazlar ama gerekince gol atarlar. kiminin içine oturur.

bazı kadın yazarlar sözlüğün muhtelif yerlerinde görevlidir kimi görünür, kimi görünmez. sistem işlediği için fark etmezsiniz onlar çalışırlar.

bazı kadın yazarlar da... aman efenim! hepsi çiçektir. kafa'da henüz böceğe denk gelmedim. geleceğimizi de sanmıyorum. olsa olsa uğur böceği olur kadın yazarlardan. işimize gücümüze bakalım biz.

unutmadan... bazı kadın yazarlar, iyi ki varlar...
devamını gör...

daha ana dili türkçe olanlar doğru düzgün eğitim alamıyor. bir de kürtçe ders müfredatı gelirse ortalık karışır.
devamını gör...

her giden ardında bir bekleyen bırakır.
her kalan yüreğindeki acısıyla bekleyeceğim der.
dönmeyeceğini bile bile, gelmeyeceğini bile bile, sevmeyeceğini bile bile.
bekler, neyi beklediğini bilememekle..

yanı başımızdayken fark etmediğimiz bir çok ayrıntı takılır hafızalara. oysa ne güzelmiş yaşanılanlar dersiniz. meğer ne çok sevmişim dersiniz. ve belki de hiç sevilmediğinizi fark edersiniz. en acısı da budur ya zaten. sevilmeden sevdiğinizi fark ettiğinizde beyninizi yer binlerce soru. başlarsınız cevabı besbelli olan sorulara kendinizce cevap aramaya. ve sorgulama zamanı gelir kendinizce. oysa unutursunuz bir şeyi. aşk, sorgulanmadan yaşanmalıdır..

baktığınız her yer o*nda biter. gördüğünüz her şey de o*nu ararsınız. aynadaki görüntünüzde bir yansıma, sokaktaki köşe başında bir kucaklaşmadır o*. yağan yağmurdur, denizdeki yakamozdur o*. gecelerin ayı, gündüzlerin güneşidir o*. ve son cümleler dökülür artık dilinizden, 'mutlu olsun yeter.'

diyebileceğiniz bir şey kalmamıştır çünkü. tıpkı yüreğinizi sizden aldığı gibi giderken, cümlelerinizi de götürmüştür yanında. sessizlik kalır geriye biten bir sevi'den. ve ayrılık urganı kalır boynunuzda, yağlı bir ilmek gibi. sanki biri ha çekti ha çekecek. durdu sanırsınız dünyayı ha battı ha batacak. ama ne dünya durur nede o ilmek çekilir. hayat devam ediyordur ve bu çarkın içinde sizi de bilmediğiniz başka diyarlara sürüklüyordur..

bitecek sanırsınız acınızı, bitmez.
sadece bir yerlere saklanır yüreğinizde.
bir şarkıda, bir şiirin içli mısralarında ve belki de bir sözde kanamaya hazır bir yaradır artık o*.
o*, sessizliğin içinde bir çığlık, karanlığın içinde bir ışık, yürekte kapanmaz bir yaradır artık...
- aro -
devamını gör...

vücutta iltihabın yayılmasına neden olan eylem.
devamını gör...

bir adet text box. içine herkes kendi kutsalını tanımlasın ve o kelime büyük harfle gözüksün ilgili kişide. bu geyik de bu şekilde bitsin.


başlıklar için şöyle bir önerim var hoşuma gitmeyen başlık olduğunda o başlığı kendi akışımda alta atabileyim üst bölümleri işgal etmesin. başlığın girdi ve tıklanma sayısı göz önünde tutularak da ana akıştaki konumu belirlensin.
kişilerden olumsuz geri dönüş alma noktasında genel akıştan uzaklaşsın.
örn,tıklanma ve girdi oranı göz önünde bulundurularak kullanıcılar %40 ya da %50.1 gibi bir oranda başlığı alta işlemi uygulandı diyelim. ana akıştaki yerini de kaybetsin.
devamını gör...

subliminal olarak bende bu listedeyim *
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim