kimliksiz hikayeler
1.
gün aydınlanmak üzereydi. balkona çıktı. güneş, tüm çirkinliği ile önünde uzanan beton yığınlarının arasından kendini göstermeye başlamıştı. saatine baktı. tüm şehir uyanmıştı ama adam yine uykusuz bir geceyi daha devirmişti. sigarasından derin bir nefes çekti. savurdu gökyüzüne doğru. içindeki tüm karamsarlıkla birlikte saldı nefesini. hepsi annemin suçu diye düşündü.
- çocukken o hayalleri satmasaydı bana bugün "onun gerçekten aşık olacağım kadın olduğunu" düşünmeyecektim.
çünkü annesi, tüm çocukluğu boyunca bir gün gelecek ve ruhunu gören bir kadın bulacaksın, o zaman çok sevildiğini hissedeceksin, üstelik tüm bu parasızlıktan kurtulacak iyi bir işin olacak, demişti. olmuştu da kendi işini kurmuş çok güzel para kazanmıştı. paranın satın alabileceği her şey elinin altındaydı. ve ruhunu gören ilk kadına da aşık olmuştu. demek ki annesinin sözleri tesir etmişti ruhuna yıllarca.
sesini düşündü kadının, kahkahalarını. onda hiç kimsede olmayan bir şey vardı. konuştukça hiç susmasın istiyordu. o anlatınca her şey kulağına masalsı geliyordu.
ben hiç masal dinlemedim çocukluğumda demişti kadına, sonra aynı gece telefonuna onun için yazılmış bir masalın kaydı gelmişti. yüreği titremişti. ne zaman canım sıkkın dese kadına, onu neşelendirecek başka bir hikaye ile geliyordu karşısına.
harbi kadındı. delikanlıydı. özü sözü birdi. öfkelendiğinde o küçücük bedenine rağmen önünde durmak oldukça güçtü.
gözlerini hatırladı sonra gülüşü gözlerine yansırdı, hüznü de. kırılgandı çok. çabuk acıyordu. küçük bir kız gibi küsüveriyordu da. öyle kaybetmişti zaten. küstürmüştü.
çok çabuk sinirleniyordu adam. sinirlendiğinde de karşısında kim olursa olsun istemsizce kusuyordu tüm öfkesini. kontrol edemiyordu kendini.
çok da kıskançtı.kadın demişti bir gün " sanırım sen beni bir cam kavonoza koyup kimselere göstermek istemiyorsun.", "hayır, ben seni etrafı kaplı bir kavonoza koyup içine atlayıp kapağını kapatmak istiyorum; senin ve benim dışımda kimsenin olmadığı bir dünya olsun istiyorum." diye yanıtlamıştı kadını. kadının gözlerinde sevgi aynı zamanda da bir korku görmüştü. zaten anlamıyordu kadını. bunu sürekli ona da söylüyordu. senin gibi sevgi dolu birinin, benim gibi kavgacı biri ile ne işi var anlamıyorum, diye. sevilmeye bu kadar alışkın birinin, bu kadar gel-gitleri olan hayata karşı acımasız duran bir adamla, onu acıtmak için ağzına geleni söyleyen bir adamla ne işi olurdu ki?
sanırım ben ona farklı geldim, diye düşündü. ona attığı bir mesajı hatırladı.
"aşık oldum sana anlıyor musun? bu hayatta tek bir kadına aşık oldum, bir kadını kıskandım, bir kadını sevdim, bir kadını kırdım. parçalıyorsun beni. bu da can yapma. sen bir söylüyorsun ben bin parçalanıyorum. gidiyorsun. tam toparlanıyorum. her dönüşünde ben tekrar dağılıyorum. bu da hayat. yapma." böyle yazıyordu. ama içten içe hep gelsin istiyordu. kadın gittiğinde her yerde onu takip ediyor hayatından asla çıkamıyordu.
"nasıl bir belaya bulaştım ben, nasıl kurtulucam bu boktan. cesaretim yok. gitsin istemiyorum o da tam olarak gelmek istemiyor. beni asla benim onu sevdiğim kadar sevmedi. bunu bile bile bir kenarda bekleyip duruyorum. her gelişinde dünyam aydınlanıyor, her gidişinde dünya kararıyor." diye düşünüyordu.
çokça dağıtmıştı kendini. uyuyamıyordu. günde birkaç saat uyuyabilirse, birkaç lokma yerse kendini iyi hisseder hala gelmişti. her gece ya bir şişe viski ya bir şişe votka ile başlıyor, gün aydınlanana dek bir sigara yakıp diğerini söndürüyordu. iki ayda on kilo vermiş 65 kiloya düşmüştü. geçmeyen mide ve baş ağrıları şimdilik tek arkadaşıydı. dayanamıyordu. kadının hayatını yaşamasını izliyor. öfkesi günden güne büyüyordu. en sonunda patladı. bütün ipleri koparmak istiyordu. biliyordu kadın ona her döndüğünde karşısında duramayacağını , ona hayır diyemeceğini.
bu yüzden kadına savurdu bütün öfkesini. kustu içinde ne varsa. çok sevmekten, çaresizlikten böyle ama nefret ediyorum artık bu durumdan, dedi. ağzından çıkanları kulağı duymaz hale geldi. bir küfürle taçlandırdı cümlelerini.
gitti kadın. bu kez gerçekten gitti. dönmemek üzere. aylar geçti. sesine hasret aylar.
artık güneş doğmuş, tüm şehir aydınlanmıştı. caddeyi arabaların gürültüsü, insanların sesleri kaplamıştı. kalabalıkların içinde yapayalnız hisseden adam, "mutluluk kapıdan şöyle bir başını uzattı, itiverdim onu ellerimle." diye düşündü.
gün aydınlanmak üzereydi. balkona çıktı. güneş, tüm çirkinliği ile önünde uzanan beton yığınlarının arasından kendini göstermeye başlamıştı. saatine baktı. tüm şehir uyanmıştı ama adam yine uykusuz bir geceyi daha devirmişti. sigarasından derin bir nefes çekti. savurdu gökyüzüne doğru. içindeki tüm karamsarlıkla birlikte saldı nefesini. hepsi annemin suçu diye düşündü.
- çocukken o hayalleri satmasaydı bana bugün "onun gerçekten aşık olacağım kadın olduğunu" düşünmeyecektim.
çünkü annesi, tüm çocukluğu boyunca bir gün gelecek ve ruhunu gören bir kadın bulacaksın, o zaman çok sevildiğini hissedeceksin, üstelik tüm bu parasızlıktan kurtulacak iyi bir işin olacak, demişti. olmuştu da kendi işini kurmuş çok güzel para kazanmıştı. paranın satın alabileceği her şey elinin altındaydı. ve ruhunu gören ilk kadına da aşık olmuştu. demek ki annesinin sözleri tesir etmişti ruhuna yıllarca.
sesini düşündü kadının, kahkahalarını. onda hiç kimsede olmayan bir şey vardı. konuştukça hiç susmasın istiyordu. o anlatınca her şey kulağına masalsı geliyordu.
ben hiç masal dinlemedim çocukluğumda demişti kadına, sonra aynı gece telefonuna onun için yazılmış bir masalın kaydı gelmişti. yüreği titremişti. ne zaman canım sıkkın dese kadına, onu neşelendirecek başka bir hikaye ile geliyordu karşısına.
harbi kadındı. delikanlıydı. özü sözü birdi. öfkelendiğinde o küçücük bedenine rağmen önünde durmak oldukça güçtü.
gözlerini hatırladı sonra gülüşü gözlerine yansırdı, hüznü de. kırılgandı çok. çabuk acıyordu. küçük bir kız gibi küsüveriyordu da. öyle kaybetmişti zaten. küstürmüştü.
çok çabuk sinirleniyordu adam. sinirlendiğinde de karşısında kim olursa olsun istemsizce kusuyordu tüm öfkesini. kontrol edemiyordu kendini.
çok da kıskançtı.kadın demişti bir gün " sanırım sen beni bir cam kavonoza koyup kimselere göstermek istemiyorsun.", "hayır, ben seni etrafı kaplı bir kavonoza koyup içine atlayıp kapağını kapatmak istiyorum; senin ve benim dışımda kimsenin olmadığı bir dünya olsun istiyorum." diye yanıtlamıştı kadını. kadının gözlerinde sevgi aynı zamanda da bir korku görmüştü. zaten anlamıyordu kadını. bunu sürekli ona da söylüyordu. senin gibi sevgi dolu birinin, benim gibi kavgacı biri ile ne işi var anlamıyorum, diye. sevilmeye bu kadar alışkın birinin, bu kadar gel-gitleri olan hayata karşı acımasız duran bir adamla, onu acıtmak için ağzına geleni söyleyen bir adamla ne işi olurdu ki?
sanırım ben ona farklı geldim, diye düşündü. ona attığı bir mesajı hatırladı.
"aşık oldum sana anlıyor musun? bu hayatta tek bir kadına aşık oldum, bir kadını kıskandım, bir kadını sevdim, bir kadını kırdım. parçalıyorsun beni. bu da can yapma. sen bir söylüyorsun ben bin parçalanıyorum. gidiyorsun. tam toparlanıyorum. her dönüşünde ben tekrar dağılıyorum. bu da hayat. yapma." böyle yazıyordu. ama içten içe hep gelsin istiyordu. kadın gittiğinde her yerde onu takip ediyor hayatından asla çıkamıyordu.
"nasıl bir belaya bulaştım ben, nasıl kurtulucam bu boktan. cesaretim yok. gitsin istemiyorum o da tam olarak gelmek istemiyor. beni asla benim onu sevdiğim kadar sevmedi. bunu bile bile bir kenarda bekleyip duruyorum. her gelişinde dünyam aydınlanıyor, her gidişinde dünya kararıyor." diye düşünüyordu.
çokça dağıtmıştı kendini. uyuyamıyordu. günde birkaç saat uyuyabilirse, birkaç lokma yerse kendini iyi hisseder hala gelmişti. her gece ya bir şişe viski ya bir şişe votka ile başlıyor, gün aydınlanana dek bir sigara yakıp diğerini söndürüyordu. iki ayda on kilo vermiş 65 kiloya düşmüştü. geçmeyen mide ve baş ağrıları şimdilik tek arkadaşıydı. dayanamıyordu. kadının hayatını yaşamasını izliyor. öfkesi günden güne büyüyordu. en sonunda patladı. bütün ipleri koparmak istiyordu. biliyordu kadın ona her döndüğünde karşısında duramayacağını , ona hayır diyemeceğini.
bu yüzden kadına savurdu bütün öfkesini. kustu içinde ne varsa. çok sevmekten, çaresizlikten böyle ama nefret ediyorum artık bu durumdan, dedi. ağzından çıkanları kulağı duymaz hale geldi. bir küfürle taçlandırdı cümlelerini.
gitti kadın. bu kez gerçekten gitti. dönmemek üzere. aylar geçti. sesine hasret aylar.
artık güneş doğmuş, tüm şehir aydınlanmıştı. caddeyi arabaların gürültüsü, insanların sesleri kaplamıştı. kalabalıkların içinde yapayalnız hisseden adam, "mutluluk kapıdan şöyle bir başını uzattı, itiverdim onu ellerimle." diye düşündü.
devamını gör...
ördek vs kaz
sen onu kovalarsan ve o senden kaçarsa o ördektir.
o seni kovalarsa ve sen ondan kaçarsan o kazdır.
o seni kovalarsa ve sen ondan kaçarsan o kazdır.
devamını gör...
şoför
karayollarında ticari olarak tescil edilmiş bir aracı kullanan kişidir.
devamını gör...
gününüz nasıl geçti sorunsalı
henüz günün ortasındayım ama iğrenç geçiyor.
evde tek başıma olduğum için sabah kendime özene özene tost yaptım, yapmaz olaydım. sucuk mideme dokundu, sürekli kusuyorum afedersiniz. şuan su içerek midemi rahatlatmaya çalışıyorum, umarım geçer bir an önce şu bulantı.
kısaca kötü bir gün. *
evde tek başıma olduğum için sabah kendime özene özene tost yaptım, yapmaz olaydım. sucuk mideme dokundu, sürekli kusuyorum afedersiniz. şuan su içerek midemi rahatlatmaya çalışıyorum, umarım geçer bir an önce şu bulantı.
kısaca kötü bir gün. *
devamını gör...
susmak
"sessiz kalmak, kırıldığını göstermenin en iyi yoludur"
-tomris uyar
ben de kızdığımda bağırır çağırırım da asıl kırıldığımda susarım.
-tomris uyar
ben de kızdığımda bağırır çağırırım da asıl kırıldığımda susarım.
devamını gör...
hayatın sorgulandığı en ilginç yer
kedinin tuvaletini temizlerken yapılandır. bir de uzaktan izler işin bitince de hortlak görmüş gibi kaçar?
devamını gör...
güler yüzlü olmak
salak yerine konulmanıza, ciddiye alınmamanıza sebep olan davranış biçimi. insanlara sınırlarını belirtmezseniz sizi bir nesne gibi görürler. güleryüz iyidir ama herkese karşı güleryüzlü olmak iyi değildir. özellikle bizim ülkemizde...
devamını gör...
aile tarafından üzülmek
üzmesi gelir geçer de açtığı yaralar bir türlü kapanmaz.
devamını gör...
uyuyan kişiyi uyandırma yöntemleri
su falan dokmek, yapmayin boyle seyler. bugun yine duygusal gunumdeyim oyumu operek, severek uyandirmadan yana kullaniyorum.
devamını gör...
hacerül esved
imanın şartlarında yada islamın şartlarında hacer-ül esved taşını kutsal bileceksiniz diye birşey görmedim. belkide imanın şartlarını tam öğrenememişimdir. bilen varsa öğretsin bu taşı kutsal görmemiz kuran'ın neresinde yazıyormuş.
devamını gör...
kaldırımlar
sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
yolumun karanlığa saplanan noktasında,
sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
gece sokaklarda tek başına gezen, korkan ve acı çeken bir insanın bazen yavaş bazen de koşaradım yürürken yaşadığı ruh halini hissettiren bir necip fazıl kısakürek şiiri.
"ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim
gündüzler size kalsın, verin karanlıkları"
yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
yolumun karanlığa saplanan noktasında,
sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
gece sokaklarda tek başına gezen, korkan ve acı çeken bir insanın bazen yavaş bazen de koşaradım yürürken yaşadığı ruh halini hissettiren bir necip fazıl kısakürek şiiri.
"ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim
gündüzler size kalsın, verin karanlıkları"
devamını gör...
the thirteenth floor
1999 yapımı bilimkurgu filmi. film genel itibari ile simülasyon teorisiyle ilgili. bu türden filmleri sevenlere tavsiye ederim. ayrıca netflix'te varmış, izlemek isteyenler için linkini bırakıyorum. netflix
devamını gör...
evrime inanmayan insan
evrim inanç konusu değildir, bir gerçekliktir. ya savunursun ya da tıpkı bir çomar gibi reddedersin.
devamını gör...
çift lavaşlı zurna dürümü yiyebilen kadın
bugün öğlen yedim daha ahshahahdhahhahaha. hem de iki tane.... ohh, çok güzeldi..
edit :buna rağmen 45 kiloyum...
edit :buna rağmen 45 kiloyum...
devamını gör...
libido yükselten şeyler
benim için seksi bir ses tonudur. bildiğin var olan libidom %89 artıyor.
devamını gör...
kondansatör
daha ayrıntılı bir tanım yapmak istedim kusuruma bakmayın, çok afedersiniz.
yapısı, iki iletken levha arasına koyulan, bir yalıtkandan ibarettir. bir kondansatörün değeri, levhaların yüzey alanı ve yalıtkan maddenin dielektrik sabiti ile doğru orantılı, levhalar arasındaki mesafe ile ters orantılıdır. bir kondansatörde depo edilen joule cinsinden enerji miktarı, kondansatörün farad cinsinden değerinin, üzerinde tuttuğu elektriksel potansiyelin volt cinsinden değerinin karesi ile çarpımının yarısına eşittir.
yapısı, iki iletken levha arasına koyulan, bir yalıtkandan ibarettir. bir kondansatörün değeri, levhaların yüzey alanı ve yalıtkan maddenin dielektrik sabiti ile doğru orantılı, levhalar arasındaki mesafe ile ters orantılıdır. bir kondansatörde depo edilen joule cinsinden enerji miktarı, kondansatörün farad cinsinden değerinin, üzerinde tuttuğu elektriksel potansiyelin volt cinsinden değerinin karesi ile çarpımının yarısına eşittir.
devamını gör...
dünya regl günü
28 mayıs dünya regli günü ,regli hijyenine dikkat çekmek için ilan edilmistir.
28 rakamı ,
28 günlük menstrüasyon döngüsünün ortalama uzunluğu olduğu varsayıldığı için seçilmiş.
dünyada ve ülkemizde hala regli hijyen ürünlerine ulaşamayan, hijyen ürünleri yerine gazete parçası, paçavra kumaşlar veya yaprak kullanan kadınlar var.bu yoksunluğun nedeni hem ekonomik (ülkemizde vergisi %18) hemde reglinin konuşalamayan bir konu olmasından ileri geliyor . bu nedenle kadınlar enfeksiyon ve ciddi sağlık sorunları yaşarken utandıkları için sosyal hayatada karışamıyorlar. regli hijyen ürünlerinden alınan vergilerin temel bir ihtiyaç olduğu için ülkemizdede kaldırılması bizler için önemli.
regli hijyen ürünleri :
hijyenik ped
tampon
adet kabı
regli kabı
28 rakamı ,
28 günlük menstrüasyon döngüsünün ortalama uzunluğu olduğu varsayıldığı için seçilmiş.
dünyada ve ülkemizde hala regli hijyen ürünlerine ulaşamayan, hijyen ürünleri yerine gazete parçası, paçavra kumaşlar veya yaprak kullanan kadınlar var.bu yoksunluğun nedeni hem ekonomik (ülkemizde vergisi %18) hemde reglinin konuşalamayan bir konu olmasından ileri geliyor . bu nedenle kadınlar enfeksiyon ve ciddi sağlık sorunları yaşarken utandıkları için sosyal hayatada karışamıyorlar. regli hijyen ürünlerinden alınan vergilerin temel bir ihtiyaç olduğu için ülkemizdede kaldırılması bizler için önemli.
regli hijyen ürünleri :
hijyenik ped
tampon
adet kabı
regli kabı

devamını gör...
bunların haricinde bir sebep girebilirsiniz
şikayet etme sayfasında isteğe özel girilen ek sebepteki yazı.
en sevdiğim kısımdır. az önce birini şikayet ederken şöyle yazdım mesela, "bu bana biraz mal gibi geldi."
daha güzel bir seçenek olamazdı.
en sevdiğim kısımdır. az önce birini şikayet ederken şöyle yazdım mesela, "bu bana biraz mal gibi geldi."
daha güzel bir seçenek olamazdı.
devamını gör...
sahibinin sesiyle okunan cümleler
chandler and monica!
chandler and moonica!!
oh my eyes my eyes!!!!!!!
chandler and moonica!!
oh my eyes my eyes!!!!!!!
devamını gör...
ilkokul öğretmeninin unutulmayan özellikleri
kendisini affedemiyorum maalesef. öyle bir psikolojik baskı uygulardı ki hayatımda derin yaralar açtı. misal gözlerime bakıp bizim sınıfın en çalışkanı diğer okulların en tembelinden daha tembel derdi. niyesi de onlar geriye doğru dörder dörder sayabiliyorlarmış* o yaşta benim için gerçekten zordu bunları duymak. tamam seviyorum kendisini ama böyle de yapılmaz ki.
devamını gör...