eh işte katıldığım başlıktır.
öncelikle adam özenmiş değer vermiş fikir belirtmiş bir sayfa yazı ortaya çıkarmış hala adama şöyle yazmış bunu yanlış yazmış falan diyorlar gerçekten şaka gibi.
şimdi birisi doğru bir cümle söylediği zaman yaptığı yazım yanlışları o cümlenin doğruluğunu götürür mü ?
ama bu metin bir farkındalık yaratırken bence bir çözüm bulmalıdır.
şimdi bütün goy goy yapan insanlar günde 500 tanım giren yazarlar toplanıp yan tarafta başlık açalım ikiye bölünelim madem sonra birbirimize portakal fırlatırız.
insanların bir yere yaklaşım alanı farklılık gösterebiliyor.
mesela bazı insan buraya gerçek dünyadan kaçmak için geliyor siyaset gündem bunalıyor ve sıkılıyor o yüzden eğleneyim yazıyor ki çok normaldir kuralları ihlal etmediği sürece istediği gibi eğlenmeli insan.
bende uzun süredir gözlemlemelerime dayanarak burada bir yazar olarak şunları sormak ve söylemek istiyorum.
neden herkes bir şekilde çığırtkanlık yapmak yerine bir çözüm üretmeye çalışmıyor?
neden herkes adam akıllı başlıklar açıp sonra ilgi görmeyince pes ediyor ?
neden herkes son derece ciddi ve soğukkanlı takılmaya çalışıyor?
ben günde 500 tanım giren bir yazar olarak bir sürü inceleme yazısı yazdım ve hiç bir şekilde görülmedi görülmesin zaten.
son derece değerli bilgilerle donattım başlıkları tanımlar girdim ilgi görmedi görmesin zaten.
ben ilgi görmedi diye yazı yazmayı bırakayım mı?
öncelikle benden yaşça büyük bir abinin açtığı farkındalık başlığı için kendi adıma teşekkür ederim gerçekten ses çıkaran insanlar değerli insanlardır.
ama neden o adamı beğenen hak veren insanlar bir şeyler yapmıyorlar sıkılıp usanıp gidiyorlar.
herkes verimli başlıklar açsın madem herkes değerli tanımlar girsin herkes ciddi olsun madem.
çığırtkanlığa gelince en önde olanlar tuğla taşıyalım gelin dediğimizde hep geride kalıyorlar.
edebiyat topluluğunda insanlar kitap okuyorlar bu sözlüğe yorum giriyorlar ve ilgi görmüyorlar bıraksınlar mı yazmayı bırakalım mı yazmayı.
öncelikle bence haddim olmayarak mevzu tamamen böyledir.
ilgi istediği için yazı yazan yazarın yazarlığını seveyim.
tutsun diye yazsaydık atardık biz insan gibi önünüze koyuyoz.
devamını gör...

içerisinde bulunmaktan nefret ettiğim nesil.

dayak atılmazdı bizim okulda. adeta şölen havasında geçerdi her şey. trafik hocamız herkesi sıraya sokarak ve şarkı söylerek tokat atardı. şarkının her kelimesi tokat olurdu. gerçek ve yaşanmıştır. acısını halen hatırlarım.
devamını gör...

ösym için müdür yardımcılarının webcamle çektikleri rezil fotoğraflardır. allah kahretsindir.
devamını gör...

zeki müren- bahçevan filmi.
devamını gör...

*kimse kırlarda dolaşmıyordu. insanlar sanki konsolun üstüne bırakılan birer biblodan farksızdı.
* gülen, sohbet eden binlerce insanın içinde ben kendi içimdeki o kayıp insanı arıyordum.
devamını gör...

bunun gibi laflar yüzünden şimdi başörtüsünün siyasi malzeme olarak kullanıldığı bir siyaset ortamı var.
bunun gibilerin eksende simetrisi: inanmayan ve istemeyen kişilere başörtüsünü dayatan ahlak bekçileridir.
ikiside birbirini var ediyor

bacımın örtüsü batmışsa zalimin gözüne,
billah acırım tükürüğe,tükürsem yüzüne,
m. akif ersoy
devamını gör...

bol keseden sallayan yazar beyanı. hayır iki üç kişi görüp nasıl %80 gibi bir oran verebiliyorsunuz anlayamıyorum.

edit: başlığı açan yazarın tanımı silinmiş.
devamını gör...

imza atmak.
devamını gör...

gezegen terimini tanımlamak önemlidir, çünkü bu tür tanımlar güneş sistemimizin kökenleri, mimarisi ve evrimi hakkındaki anlayışımızı yansıtır.

bir gezegen üç şey yapmalıdır:

1-bir yıldızın yörüngesinde olmalıdır (kozmik mahallemizde, güneş).
2-küresel bir şekle sokmak için yeterli yerçekimine sahip olacak kadar büyük olmalıdır.
3-yerçekimi, güneş'in etrafındaki yörüngesine yakın benzer büyüklükteki diğer nesneleri temizleyecek kadar büyük olmalı.

evrende sadece sekiz gezegen vardır. güneş sistemimiz içerisinde yukarıdaki üç şartı sağlayan gök objelerine gezegen denir.
güneş sistemi dışında yer alan bu cisimlere öte gezegen denir.
devamını gör...

başlık açmadan önce o başlığın farklı yazılmış veya aynı şeyi kasteden versiyonu olup olmadığını kontrol etmek, ara sıra ukde listesine girip bilginiz olan başlıkları açmak,* yazım yanlışlı başlıkları yazarına yahut moderatöre yollayıp düzeltme talep etmek gibi şeyler geldi aklıma şimdilik.
devamını gör...

her sabah can ataklı'yı dinlemeden güne başlayamam.
sabah duşundan daha soğuktur.
sabah kahvesinden çok daha serttir.
özellikle abdülkadir selvi ve ahmet hakan gibi omurgasız kalemlerin yazılarına yaptığı yorumlar tadından yenmez.
tele 1'in akşam yayınlanan siyasi programları yorucu ve yıpratıcıdır, iç karartır.
yandaş medyadan temsilci çağırmadıkları için çok sıkıcı olmasının yanında hiç komik olmuyor.
devamını gör...

bir kişinin özgürlüğü, başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter.
kimse kimsenin küfürlü tanımını görmek zorunda değil .
devamını gör...

'aradım bakmadın' demek için yaptığım şey.
devamını gör...

(bkz: kafa sözlük ocak devrimi) sonucunda oluşmuş mağduriyetin* dışavurum cümlesi.
toplanın çaylaklar, anasunuculara yürüyoruz!
şimdi yoldaş düşünsün!
devamını gör...

gus van sant tarafından yönetmenliği yapılmış, senaryosu ben affleck ve matt damon tarafından yazılmış, başrollerinde robin williams ile birlikte oynamış oldukları 1997 tarihli abd yapımı dram filmidir.

film hakkında ufak bir özet geçecek olursam eğer;
will hunting, çok zeki ve öğrenmeye merakı olan massachusetts üniversitesi'nde çalışan genç bir temizlikçidir. bir gün temizlediği bir sınıfta tahtada yazılı bir matematik sorusu görür, bu soru neredeyse çözülmesi imkansız bir sorudur. fakat will için soruyu çözmek hiç de zor olmamıştır. soruyu yazan profesör tarafından will keşfedilir.

en yakın arkadaşları ile zaman zaman mahalle kavgalarına dahil olan will, bir gün bir kavga yüzünden hapis cezasına çarptırılmıştır. bu cezadan da kurtulabilmek için profesöre ihtiyacı vardır. fakat profesör'ün bir şartı vardı. bu şart ise will'in öfkesini kontrol etmesini böylelikle de iyileşmesini sağlamaktır.

bu sayede will, terapist sean maguire ile hayatını yeniden şekillendirmeye başlamıştır ve en yakın arkadaşı chuckie sullivan ve kız arkadaşı bu süreçte ona destek olmuşlardır.
devamını gör...

hayat boyu mutluluklar dostlar.
(bkz: merdumgiriz_)
(bkz: merdumkaptan)

not: ben mi dedim bacım git istifayı bas diye?
(bkz: merdumgiriz_)
devamını gör...

'...ve güzelleştirecek-keyifli hale getirecek öneriler' de diyebiliriz benimkine.

(bkz: kafa sözlük radyo)

edit not: bana kalırsa bu tür öneriler tek bir sade başlık altında olmalı ama. söylemekten yorulduk kanıksadık biraz.

şunlardan biri yeter bence:

(bkz: kafa sözlük için öneriler)
(bkz: sözlük hakkında öneriler)
devamını gör...

#504343 nolu tanımım.
kızımın da ismi olan, yıllar önce severek okuduğum, neslişah sultan'ın hayatını anlatan kitap.
devamını gör...

güzel yazılmışsa bayıldığım, muhakkak yazarına göre izlemeye çalıştığım film türü.
ekrandaki güzeller güzeli kadınla dünyalar yakışıklısı adamın "gerçek olamayacak kadar pembe ve tatlış" sorunları üstünde yükselen, çok katlı düğün pastasına zamanla akıp kokacak kremalardan, dantel ve fırfırlardan kaçak kat çıkan, birbirinin aynı pembe düğünler serisi içeren filmlerden içtenlikle nefret ediyorum okur. hayır konumuz onlar değil.

ve fakat çocukluğumdan bu yana bir aşk gerçeklemesini tane tane anlatan, ya da sıradanlığı can alıcı düzeyde romantize eden, az sonra tanışsam yadırgamayıp hemen kaynaşacağım doğallıkta karakterler kurgulayan, şov yapmadan naif hikayelerle hayatı ve aşkı sorgulayan filmlere bayılıyorum evet.
iflah olmaz komik-romantik doğama erken yaşlardan bu yana işlenen bu sinematografik ambiyansın baş mimarı olarak, kült filmlerin yazarı richard curtis'i öne sürsem yalan olmaz sanıyorum. kendisiyle henüz bir "yazar izleri" olduğumu keşfetmeden çok önce tanışmışım. çocukluğumdan beri filmleri o yazmış, ben bayıla bayıla izlemişim, hiç bilmeden fark etmeden kafasının içine içine çekilmişim. en bir yakın arkadaşım yine bir film sever, yönetmen seçer miko'nun aksine ben yazar seçer bir insana dönüşmüşüm. bu tercihin inşasında da, aşk olgusunu, birbirinin aynı dandik görsel şölenler tadında değil de, aslına yaraşır şekilde içkin ve samimi hikayeler, özgün karakterlerle anlatan romantik komedi yazarlarının payı büyük diye düşünüyorum.

bu yazar filmlerinden kişisel tarihimde adı anılası, tekrar tekrar izlenesi kadarlık yer kaplayan kült filmlerin birkaçını buraya da sıralamak isterim. aranızda muhakkak seveni vardır, anınca benim gibi duramaz o eski ahbaplarına koşup sarılıverir, belki de daha önce hiç duymamış ve merak edip açıp izleyenler olur.

yukarda richard curtis anıp burada romantik komedilerin şahı four weddings and a funeral anmadan geçmek olmaz. çeşitli yaş aralıklarından bir grup ingiliz arkadaşın -ve özellikle içlerinden biri olan iflah olmaz romantik bir adamın- hayatından bir kesiti, farklı dönemlerde hep birlikte katıldıkları 5 önemli sosyal hadise üzerinden anlatır. biz fonda eğlenir gülerken charles ve diğerleri bir düğünden başka bir düğüne, düğünden cenazeye koşturup gerçek aşkı, romantizmi, yaşamı, birlikteliği, anı paylaşmayı hem arayıp hem de sorgulamaya devam ederler.

yine kanımca kült ve nispeten çağdaş bir örneği de anmak istiyorum, çünkü jude law!* ve kate winslet
nancy meyers'ın yazıp yönettiği, iki bağımsız ve başarılı kadın karakter üzerinden aşkı, gerçekliğini ve rastlantısallığını sorgulayan filmin açılışında kate winslet'ın seslendirdiği aşk çözümlemesi tadındaki monologsa ayrıca bir yerlere not düşülüp dönüp dönüp okunası bence.

her şeyi 80ler 90lar atari oyunları görsel evreni üzerine tasarlayıp aşkı ve ilişkileri de benzer oyunsulukta bir macera diliyle işleyen scott pilgrim vs the world yine anılası bir örnek benim için. müzikleriyle, oyunculuklarıyla ve hayran olunası jump cutlarıyla olağanüstü bir tat bırakıyor damakta. bryan lee o'malley'in çizgi roman serisinden uyarlanan filmin yazar koltuğundaysa yine bryan lee o'malley'le birlikte filmin aynı zamanda yönetmeni de olan edgar wright oturuyor.

bu liste bitmez, ben anıp hatırladıkça editler geliştirir büyütürüm diye tahmin ediyorum bu tanımı. şimdilik oturup 17inci kez four weddings and a funeral izlemek istiyorum okur yüksek müsadenle.
devamını gör...

ilk izlenim çok önemlidir. ilk iki dakika kocaman bir yüreği var sanırsın. sonra bir ömür o yürekte ilk iki dakikayı ararsın.

ilhan berk.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim