ilk hoş geldin beğenilerimi aldığım yazarlardan. tanımlar gayet okunmalık. günde bir iki üç uğrayıp okuyup favladığım bir yazar. keyifle okuyor ve takip ediyorum. tekrar moderatör olsun. saygılar.
devamını gör...

aklıma teoman'ın şarkısı geldi.
"sevgi anlaşmak değildir, nedensiz de sevilir.
bazen küçük bir an için ömür bile verilir."
devamını gör...

sioux kızılderili dilinde hehaka'dır.
devamını gör...

tarık akan / kadir inanır.
devamını gör...

ben ve esimdir. sonunda seve seve yaptık o düğünü ama. elalem ne der örgütünün çok güçlü bir lobisi var. edirne sınır kapısına kadar götürmüşlüğümüz var.
devamını gör...

dışarıda bir yasak olduğunu hissetmediğim için katıldığım tespittir.
marketler tıklım tıklım, yıllarda trafik var.
hani yasak ?
can sıkan durumdur.
devamını gör...

bu iki sıfat çoğu kez yanlış kullanılır. ölmüş müslüman, merhum diye anılır. müteveffa ise ölmüş gayrimüslümler için kullanılan bir tanımdır. hatta, ölen kişi daha ünlü ve zengin ise sanki daha iyi tanımlama gibi müteveffa kelimesini kullanıyorlar.
devamını gör...

12 nisan 1961 - 60 yıl önce bugün sovyetler birliği kozmonotu yuri gagarin uzaya çıkan ilk insan oldu. dünya yörüngesindeki yolculuğu 108 dakika sürdü.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

(bkz: anam)
devamını gör...

üst edit: yazarken insana uzun gibi gelmiyor yazı ama bitip de geriye bakınca görüyorum ne çok yazdığımı. bu kadar uzun yazıların yeri değil belki burası ama maksat bilgi vermek olunca kendimi tutamıyorum. kusura bakmayınız baylar bayanlar!

gezegenimizin kendi ekseni etrafında dönerken sahip olduğu hız.

son günlerde bu hız, bir artışla gündeme geldi. bunun ne anlama gelebileceğine de değineceğim yazının sonunda.

konuya geçmeden önce küçük bir bilgi eklemek isterim. dünya'nın güneş sistemi içerisindeki 2 ayrı hızından bahsedebiliriz. bunlardan biri ekseni etrafında dönerken sahip olduğu, diğeri de güneş etrafında dolanırken sahip olduğu hız. bu iki kavram birbirinden "dönmek" ve "dolanmak" olarak ayrılır. başlığı uzatmamak adına eksen kelimesini işin içine katmadım ama dönüş dediğimizde anlaşılması gereken şey, kendi ekseni etrafında dönmek; güneş etrafında dolanmak değil.

bundan başka, galaksideki hızımız da var ama bu yazının konusu değil.

***

eğer tam kuzey kutup noktasından uzaya yükselip aşağıya, dünyaya bakabilseydiniz, onun saat yönünün tersinde, batıdan doğuya doğru döndüğünü görürdünüz. astronomide buna prograt yönde dönmek de deriz. bu hareketin hızı, ekvatorda yaklaşık olarak saatte 1670 kilometre. kutuplara doğru gidildikçe bu sayı azalır ve tam kutuplarda, yani 0 noktalarında açısal hız da 0 olur.

bahsi geçen 1670 km/s sabit bir sayı değil. uzaydaki her şey gibi, sistemimiz de sürekli bir değişim içerisinde ve dünya oluştuğu günden bu yana dönüş hızının bir kısmını kaybetmiş durumda. bunda başlıca neden, ay'ın yılda 3,8 cm kadar uzaklaşıyor oluşu ve dünyada oluşturduğu gelgit etkileri. eldeki verilerle yapılan hesaplamalara göre milyonlarca yıl önce 1 günün 23,5 saat sürdüğünü tahmin ediyoruz.

ayrıca çok büyük depremlerin, eriyen buzulların ve benzer doğal afetlerin de dönüş hızımızı etkilediğini biliyoruz.

bu şekilde devam ederse çok ama çok uzak bir gelecekte dünya'nın tamamen duracağını hatta belki de ters yöne doğru dönmeye başlayacağını da söyleyebiliriz.

***

sabit olmayan hızımız nedeniyle, tıpkı artık yıl kavramına benzer bir kavramımız daha var: artık saniye.

atom saati adı verilen hassas saatler bize, dönüş hızımızın milisaniye mertebesinde değişime sahip olabileceğini gösterdi.

1 milisaniye = 0,001 saniye

meydana gelen bu değişimler, tıpkı yıllara eklenen artık yıl olayında olduğu gibi saatlerimize ekleniyor ve biz yine 1 günü 24 saat olarak yaşıyoruz. artık saniyeler bugüne dek, yavaşlamadan kaynaklı olarak hep pozitifti. belirli zamanlarda yıllara eklememizi gerektiren bir sayı...

popsci'den alıntı. yazının yazıldığı yıl 2017:

--- alıntı ---

dünya’nın dönüş hızı azalmaya başladığından dolayı eklenmeye devam eden ekstra saniyeler rastgele yıllara değil, belirli yıllara ekleniyor; bunun nedeniyse güneş zamanıyla aynı hizada kalabilmek. bahsi geçen dönüş hızı bir saniyeye tekabül edecek oranlarda azalmamaya başladığından beri fazladan saniyelerin her sene veya düzenli aralıklarla eklenme zorunluluğu ortadan kalkmış durumda. utc ve güneş zamanı arasında oluşan farkın 0.9 saniyenin üstüne çıkma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığımızda uluslararası dünya rotasyon ve referans sistemi (ıers) bu durumu saptıyor ve bahsedilen ekstra saniyeler bu uyarılar sayesinde ekleniyor. bu yıl eklenen saniyeyi saymazsak ıers, günümüze kadar 26 artık saniyeyi garip ve demode bir sistem aracılığıyla eklemiş durumda.

--- alıntı ---

***

geçenlerde yayımlanan bir araştırma, dünya'nın dönüş hızının yıllardır bilindiği gibi azalmayı bırakıp ufak bir artışa geçtiğini gösterdi. bu da ortaya negatif bir "artık" saniye durumu çıkarmış oldu. yani her zaman yapılan işlemin tersini yapmamızı gerektirecek.

***

dönüşümüz hızlanmaya devam ederse ne olur?

bu şekilde küçük artışlarla devam ettiği sürece hemen hemen hiçbir şey. en azından kısa vadede...

***

eğer aksine, hız bir anda, yüksek miktarlarda artarsa bu biraz daha karışık işlere yol açar.

öncelikle uydular bundan etkilenir çünkü bunların bazıları dünya ile eşzamanlı olarak dolanıyor çevremizde. bunu bozarsak, iletişim alanında kesintiler olur. gezegenin sahip olduğu merkezkaç kuvveti değişir, eğer çok büyük bir hızlanma söz konusu ise biyolojik saatlerimiz buna adapte olmakta zorlanır. jet akımı dediğimiz olaylarda sıkıntılar çıkar, mesela kasırgalar çok hızlı döneceğinden daha enerjik ve yıkıcı olur. kıyılar, hatta iç kesimler özellikle de ekvator yakınındakiler sular altında kalır. son derece büyük depremler ortaya çıkar.

sonuç olarak hızda dalgalanmalar olağan şeylerdir ve bu nedenle de en azından şu an endişelenmenizi gerektirecek bir durum yok.
devamını gör...

hareket halindeki arabada bir bacağımı bıraktım ya. yarısı içeride yarısı dışarıda "hooops aloo binmedim daha lan bi dur, anam bacağım" derken durdu. -çığlıklar, yardım çığlıkları, allah'ın belaları- daha ne olsun. bir de kardeş yani, mahalle de senin anladın mı sövemiyorsun. yoksa saçının her teline ayrı ayrı. velhasıl bacağım acıyor canlar, sebeb-i mutsuzluğum onunçün.
devamını gör...

snff, snff ahh din tüccarlığı kokusu alıyorum. devaaam! insanların inançları üzerinden bir yerlere gelmeye devam. inançları kullanarak kendinize destekçi toplamaya devaamm... asıl sorun bunu yapanda değil, bunlara destek verende.
devamını gör...

bir köşeyi parselleyip bir çırpı da gecekondu kondurmak.
devamını gör...

tercihlere karşı saygılıyım. herkes kendi hayatını, kaderini yaşar. sadece bu insanların çoğunluğu ilerde evlenip bir kız çocuğu sahibi olduklarında ve kızları “ baba-anne ben mervelerde kalcam bu akşam” dediklerinde izin vermezler. işte bu içsel ikiyüzlülüğe saygım yoktur.
devamını gör...

1912-1956 tarihleri arasında yaşamış. ressamdır, resimlerini, klasik olarak tuval üzerine fırça darbeleri ile yapmak yerine, tuvali yere koyarak veya duvara yaslayarak damlatma tekniği (drip painting) ile yapmıştır.

benimsediği soyut dışavurumculuk hareketi, ikinci dünya savaşının ardından amerikada başlamış, klasik resim tarzından farklı olarak anarşik, asi ve hatta nihilist bir imaja sahip olan bir akımdır.

ilginç kişiliği, alkol sorunları ve henüz 44 yaşındayken bir trafik kazasında hayatını kaybetmesi nedeniyle ünü öldükten sonra daha da artmıştır.

şu ana kadar satılan en pahalı tablolar listesinde 5. sırada olan eser kendisine aittir. yaklaşık 162 milyon dolara satılmış olan eserin adı no: 5, 1948 olup aşağıdaki gibidir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kaynak: en pahalı tablolar listesi
devamını gör...

satranç sevgimin alevlenmesi ile birlikte listeme aldığım ve çok hızlı bir şekilde biten dizi.

yetişme yurdunda büyüyen çocukların hem çok başarılı olabileceği aynı zamanda ister istemez psikolojik sorunlarının olduğunu gösterme konusunda başarılı olduğunu düşünüyorum.
ana karakterin saf güzelliği dizi esnasında izleyenlerin daha ilgili olmasına katkıda bulunduğunu düşünüyorum.

ruslar neden başarılı biliyor musun? çünkü onlar böyle turnuvalarda birbirine destek oluyor, biz amerikanlar gibi bize yardım etmek isteyenlerden uzaklaşmıyorlar
izlerken bu cümleye çok katılmıştım,malesef bireysellik yüzünden böyle fırsatlar kaçıyor.

bazı bölümlerde uzatmalar, sardırma gereksiniminde bulundum ancak bu sürükleyici değil anlamında değil, sadece bazı sahneler gereğinden biraz fazla uzun olduğunu düşünüyorum.

sonunun başlangıçtan tahmin edileceği aşikar yalnız sovyet tavırları güzel bir şekilde işlenmiş.

kaliteli bir dizi, keyifli seyirler.
devamını gör...

o kadar kötü bir başlık ki, o kadar kötü bir başlık. 54 kilonun üstündeki kadın 54 kilonun üstündeki kadındır. inanır mısınız 100 kilo üzerindeki kadınlar da vardır..
devamını gör...

periyodik tablonun 8b grubunda yer alan 6 metalden oluşur. kısaca "pgm" olarak adlandırılırlar. tamamı soy metal sınıfına giren bu metaller doğada beraber takılmayı severler. aralarında ise platin-paladyum, osmiyum-rutenyum, rodyum-iridyum olmak üzere ikili gruplara ayrılırlar.

doğada çok miktarda bulunmayan pgmler genelde bakır, nikel gibi metallerin yanında ya da ikincil kaynaklardan üretilirler. en büyük pgm üreticisi yüzde 60'a yakın oranla güney afrikadır.

genel kullanım alanlarına bakacak olursak ilk sırayı otomobil katalizörleri alır. bunun dışında, kuyumculuk, elektrik-elektronik, tıp ve kimya sektöründe de kullanımları mevcuttur.

üretimi sırasında beraber takılmayı sevdikleri için pgmleri birbirinden ayırmak oldukça zordur. rafinasyon işlemi genelde pgmlerin klorokompleksleri ile birlikte gerçekleşir.

en meşhurları tahmin edeceğiniz üzere platindir. en pahalısı ise aynı zamanda dünyanın en pahalı metali olan rodyumdur. dolayısıyla rodyum ile literatür araştırmalı gizli ve sınırlıdır. son olarak benim favorim olan osmiyum, uçucu tetra oksitlere sahiptir. bu gaz oldukça tehlikelidir, insan retinasına aniden yapışıp sizi kör edebilir. aman dikkat.
devamını gör...

biz ayığızzzz derken; o kaya benim kafama geldi.....kaldır o kayayı, aykut. nedir yani, devlete gelir sağladığım alkol haram olamaz.....
insanlar neden beni üzüyor?
valla ben kimseye engel olmadım, ben hep iyilikten kaybettim*
ahhh üzerimdeki kenafir gözler...
paylaşıp hafifleyeyim bari, tezimi bitiremedim ama ailem bitti sanıyor.
keep calm! kız çocuğu benden değil....doğurganlık ihtimalim yok, ben erkeğim.
mahmut olduğumu açıklamadığınız için teşekkür ediyorum.
ağzınıza sağlık.....
devamını gör...

genelleme yapmanın yanlış sonuçlara götüreceği konu.

"ilk olarak fiziksel bazı özelliklere bakılır" kısmını geçtim. o işin aşk kısmı değil çünkü ve hemen hemen hepimiz yapıyoruz, karşımızdakinin şurasına burasına bakma işini.

herkesin aşk tanımı da, algısı da, buna değer bulduğu kıstaslar da farklı. insanların çoğu anlayışlı, doğal davranan, güler yüzlü, öz güvenli kişilere aşık olurlar. bazen yanında olmaktan huzur duyduğunuz, sizi tamamladığına inandığınız, yokluğunu kuvvetli şekilde hissettiğiniz kişilere aşık olursunuz. bazen de uğruna, manevi dünyanızda mücadeleler vermek zorunda kaldığınız (lucifer morningstar'ın chloe decker'a olan ilgisi gibi), bir şekilde onu elde etmeye "zafer" gözüyle baktığınız insanlara aşık olursunuz. tipik av-avcı olayı yani... kimisi de sohbet bakımından iyi iletişim kurabildiği kişiyle bir de tutkulu bir cinsellik yaşayabilirse, o kişiye aşık olur.

özetle; bu konu herkes için değişebilecek bir konu.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim