eritrosit süspansiyonu alerjik reaksiyonlar ve anafilaksi gelişmesini önlemek için uygulanan özel işlem sonucu oluşan süspansiyona verilen isimdir.
devamını gör...

vicdanlı olmak değildir. çocuklarda bu kavram gelişmemiştir, siz hiç mi küçükken akranlarınız tarafından zorbalığa uğramadığınız yahu? * çoğu çocuk fırsat bulduğu an zorbalık yapar ne yazık ki.
ve bence iyi oldukları şey hayal kurmaktır. çünkü tüm hayatı çocuğun önündedir, ciddi pişmanlıkları yoktur. daha ergenliği, yetişkinliği hakkında ciddi kararlar almak zorunda kalmamıştır. o yüzden hayal gücünü kullanarak kendilerine çok güzel bir gelecek hayal edebilirler.
devamını gör...

çokça sabredip basit bir şeyden patlayıp çirkinleşmem ve kontrolden çıkmam.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
öyle sanat düşkünü falan biri değilim. ancak bu adamı yeni tanıdım. fotoğraf çekercesine resimler çizmiş. danimarkalı ressam peter mork mönsted'e ait 1905 tarihli "bir dere ve geyik" tablosu.
devamını gör...

artık çıkmıyorum istiklale
sabah fatma hanım uyandırıyor.
helva, ekmek, çay bana onlar bakıyor.
odanın hali perişan, ben perişan kimse yok işime karışan.
devamını gör...

dogs, pigs ve echoes'la beraber "uzun olduğundan dinlenmeyen şarkılar" grubuna dahil olan, dinlemeyenin çok şey kaçırdığı bir pink floyd şarkısı.
devamını gör...

çoğu eserini okuduğum, öfkesi sert dâhi bir yazar.

"bir resme çok uzun süre bakmayın, bir kitabı derinlemesine okumayın, bir müzik parçasını en büyük yoğunlukla dinlemeyin, bunu yaparsanız her şeyi ve onunla birlikte de dünyadaki en güzel ve en faydalı şeyi berbat etmiş olursunuz.
sevdiğiniz şeyleri okuyun, ama bütünüyle içine girmeye kalkışmayın, ne seviyorsanız onu dinleyin ama tümden dinlemeyin, ne seviyorsanız onu seyredin ama tümden bakmayın."

thomas bernhard
devamını gör...

özellikle siyah beyaz efekt ile çekilmiştir.
buradan
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

varoluşçuluğun atası olarak bilinen danimarkalı filozof sören kierkegaard’ın varoluşçuluğun 3 aşmasından(estetik,etikve dini aşama) ilki olan estetik aşmayı ele aldığı kitabıdır.

yaklaşık 280 sayfadan oluşan kitap, baş karakter johannes’in cordelia’yı etkileme, nişanlanma ve ayrılma sürecini ele alan bir günlüktür.

johannes kendini bir “estet” olarak tanımlamaktadır. onun için estetik haz diğer tüm duygulardan öndedir.

cordelia ile ilk buluşmaları için beklerken şunlar geçmektedir aklından:


“mehtaplı bir gecede güzel göllerimizden birinde kayıkla açılmayı oldum olası sevmişimdir. yelkeni sarar, kürekleri toplar, dümeni çıkartır, boylu boyunca uzanırım ve gök kubbeyi seyrederim. tekne dalgaların kucağında sallandığında, bulutlar güçlü rüzgârın ardı sıra hızla geçip de ay bir an kaybolup sonra yeniden belirdiğinde bu huzursuzlukta huzur bulurum. dalgaların hareketi kucağında sallar beni, kayığa çarpışları tekdüze bir ninni gibi gelir. bulutların hızlı uçuşları, ışık ve karanlığın birbirini kovalaması beni öylesine sarhoş eder ki uyanık olduğum halde düş görürüm. aslında benim şimdi de yaptığım budur. fırtınalı bir gölde böyle bir aşağı bir yukarı inip çıkmak ne eğlencelidir. insanın içinde fırtınaların esmesi ne eğlencelidir.”


johannes cordalia’yı baştan çıkarmayı başarır ancak şimdi cordalia onunla nişanlanmak istemektedir. ancak johannes için nişanlanma, estetik hazzı bitirecek bir toplumsal baskıdır. burada cordalia’yı ikna etmeye çalışır:

“cordelia’cığım
[[alıntı]]
aşk gizliliği sever -nişan bir gizin açıklanmasıdır; aşk sessizliği sever- nişan herkese duyurudur; aşk fısıldamayı sever- nişan yüksek sesli bir ilandır. ama cordelia’nın sanatıyla nişan, düşmanı aldatmak için gereken şey olacak. karanlık bir gecede, öteki gemiler için, bir fener asmaktan daha tehlikeli bir şey yoktur, bu fener karanlıktan daha tehlikelidir.”

[[/alıntı]]

çabalaması nafiledir. cordalia ile nişanlanmıştır. johannes her ne kadar cordalia’yı çok sevse de onun estet prensibleri 6 aydan uzun bir ilişkiye izin vermez. bu aşamada cordelia’yı ayrılığa ikna etmeye çalışır, vicdani sorumluluğu üzerinden atmaya çalışır ve şu şekilde sonlandırır günlüğünü:


“onunla vedalaşmayacağım; hiçbir şey beni, her şeyi değiştiren ama sonucu etkilemeyen kadın gözyaşlarından ve kadın yakarışlarından daha fazla iğrendirmez. onu sevdim, ama şimdiden sonra ruhumu artık bağlayamaz. bir tanrı olsaydım neptün’ün bir su perisi için yaptığını yapardım ona: bir erkeğe dönüştürürdüm onu. yine de insanın kendini bir kızla şiirselleştirip şiirselleştiremeyeceğini; kızı, ilişkiden bıkanın kendisi olduğunu düşleyecek kadar gururlu kılıp kılmayacağım öğrenmeye değerdi gerçekten. oldukça ilginç bir epilog olabilir bu; kendi başına psikolojinin alanına girebilir, ayrıca inşam pek çok erotik gözlemle zenginleştirebilir.”
devamını gör...

öğretmenlerin normal insanlar olmadığı düşüncesi. daha doğrusu olağanüstü varlıklar ve hiç hata yapmazlar düşüncesi.

bir öğretmenimi sigara içerken gördüğüm için dünyam başıma yıkılmıştı. akşam yatağımda gizli gizli ağlamıştım.*
devamını gör...

her türlü bilgiyi her koşulda öğreten insandır. kişinin illa eğitim fakültesi mezunu olup diplomalı öğretmen olmasına gerek yoktur. bir insan bildiği herhangi bir bilgiyi öğretirken de öğretmen olabilir; yemek yapmak, örgü örmek, bir enstrüman çalmak gibi. ya da anneler ilk öğretmenlerdir. mesela oturmayı, adım atmayı, yemek yemeyi, oyun oynamayı, sevmeyi ilk onlardan öğreniriz.
devamını gör...

eyüp sabri tuncer.
devamını gör...

affedin ve unutun.

bunun yerine bosverin. affeder ve unutursaniz o kişilere ayni değeri ve anlami yüklemeye devam ediyorsunuz. ve ayni yerden ayni şekilde caninizi yakabiliyorlar yine. ama bos verirsenin nasil oldugunu benim de anlayamadıgim bir sekilde kendiliğınden çıķıp gidiveriyorlar hayatinizdan.
devamını gör...

insanların çevreye verdiği zararın karbondioksit emisyonu ile ölçümüdür. doğrudan ve dolaylı karbon ayak izi olmak üzere iki çeşittir. doğrudan karbon ayak izi ulaşımda ve diğer faaliyetlerde kullanılan fosil yakıtların çevreye verdiği zararın ölçümü iken dolaylı karbon ayak izi ömrümüz boyunca kullandığımız ürünlerin üretiminden bertarafına kadar olan süreçte çevreye verdiği zararın ölçümüdür.
devamını gör...

çileklerin üzerine pudra şekeri yerine nişasta dökmüştüm ve bu durumu çilekleri yediğim zaman fark etmiştim. neden bunun tadı böyle oldu diye bir anlam verememiştim bir süre.
devamını gör...

çok sevip, güvenip, bir takım olduğumuzu, ayrılmaz ikili olduğumuzu düşündüğüm insanların benim yerime başkasını önemsediği
durumlardır.
boşu boşuna guvendigine mi yanarsın, tercih edilmediğine mi yanarsın, onun gözünde kıymetsiz olduğuna mı yanarsın... fark etmez!
hangisine üzülsen anlatırken mutlaka ağlarsın.
devamını gör...

ezber gerektirmeyen düşünme gerektiren bir ders olması. (bkz: fizik ve geometri) eğitim sistemimiz ezbere dayalı olduğu için yıllarca bu mantıkla yaşayıp sonra bi anda matematik denilen şeyle karşılaşılıyor. (ilkokul matematiği de hariç tutulmalı zira o da çarpım tablosu ezberlemeye dayalı) e tabi hayli zor geliyor. ha bir de şu matematiğin her şeyi belirleme sıkıntısı var. edebiyat öğretmeni olmak istesen bile matematik yapmak zorunda olduğun için büyük bir ön yargı oluşmuyor değil
devamını gör...

30'lı yaşlar. şarap gibi oluyorsun. her şey yerine oturmuş oluyor. 20'li yaşlar da yaptığın hataların dersini aldıysan eğer sorun yok.
devamını gör...

kadirşinas. değerbilir anlamına gelir.


tanım: telaffuz etmeyi sevdiğimiz kelimeleri paylaştığımız başlık.
devamını gör...

kampa gitmeyi çok seviyoruz ama bir hafta on gün kampta kaldıktan sonra eve dönünce "ohh bee dünya varmış, evim gibisi yok" diyorum. oğlum bile evi özlüyor, hatta evdeyken kıymetini bilmediğimiz şeyler için şükretmeyi öğrendik. bir gün kamptan döndüğümüzde "anne evde kombi var ya banyomuzu özlemişim" dedi. *
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim