zaman tüneli

şanslı bir insanım ki, gittiğim ortamda böyle bir insan varsa bu insanla aramda bir elektrik oluyor ve hoop yakın arkadaş oluveriyoruz. hayat kalitemi ve standardımı yükseltiyorlar. danışacağım, derdimi anlatabileceğim ve mutluluğumu paylaşabileceğim(hasetle değil gururla bakıyorlar) en önemlisi mükemmel tavsiyeler alabildiğim insanlardır. umarım hayat karşıma hep böyle insanlar çıkarır.

mini etek.

merdümgiriz*

(bkz: modern köle)

erkek aylarca (belki daha da fazla süre) yalnız kalıp bunu mesele etmeyecekken kadın en fazla 1 ay falan yalnız kalacaktır. ve kadın yalnız kaldığı bu süreci de yeni kişilerle tanışmakla vs geçirir. bir hazırlık süreci gibi değerlendirir.
garibim erkekse bu süreçte kendini dünyadan soyutlamaya devam eder. oysa atı alan üsküdar'ı geçmektedir haberi yok. neyse kadın ve erkeğin yalnızlık direncinin çok farklı olmasından kaynaklı bir fark.

kitabını okumaktayım fetö kısmına henüz gelmedim ancak bazı sıkıntılar var. o yılların fetö ağzıyla paralel bir politika savunuyor fazla oryantalist.

1- insan haklarını ve demokratikleşmeyi tsknin önüne koyuyor ve buna avrupadan örnek veriyor. bugün tsk etkisi azaltılsa 4 yandaki düşman götümüzü keset.

2- politikacılardan çok çoğu şeyin sorumlusu onun için tsk

3- her kritik olayda kendisi var, bağımsız onurlu insanların hemen sürgün edilip mahkum olduğu arkası olmayanların hiçbir güç bulamadığı bu sistemde kendisini her kritik olaya veren güç ya da özelliği nedir bundan bahsedilmiyor

bu noktada hangi aksanla okumak istediğiniz çok önemli çünkü bir ingiliz ile bir amerikan aksanı arasında fark var. ikisininde telaffuzlarını duyunca, kelimenin orijinal telaffuzu hakkında aklınız karışabilir.

kelimeyi uzun ve kompleks buluyorsanız, başlangıç için kısaltmasını kullanabilirsiniz. kısaca " kongrets" ( congrats orijinal kelime kökünün kısaltılışı) diye okuyabilirsiniz. kısaltması fazlasıyla telaffuz ediliyor ayrıca yazı dilinde de ağırlıkla kullanılıyor. orijinal telaffuzu ise ; " "kongırcileyşıns" dır.

baltık denizi, kuzey avrupa'da bulunan, dünya'nın tuzluluk oranı en az olan bir iç deniz olup almanya'daki kiel kanalı aracılığıyla atlas okyanusu'na bağlanır. tarih boyunca "barış ve huzur bölgesi" olarak anılan baltık denizi'nin huzurunu rusya bozuyor çünkü rusların 1945'ten beri gayrimeşru bir şekilde işgal ettiği ve kendisine bağladığı kaliningrad[königsberg], rusya'nın elinden alınıp almanya'ya verilmelidir. königsberg'in etnik, demografik ve sosyolojik yapısını bozan varoş ruslar, geldikleri yer olan moskova'ya gönderilmelidir. hatta rusya dışındaki baltık ülkelerinde bulunan ruslar, rusya'ya gönderilmelidir.

tam bir duyar kasma başlığı.

duyar 1: izin vermek mi? ne haddine be izinmiş o kim oluyor?

duyar 2: pardon da mağarada mı yaşıyorsunuz? kadın istediğini giyer isterse çıplak gezer kime ne yhaa?

duyar 3: kanka kadınlara karışmayın yiaa karım mini giysin isterim ben. giymiyorsa kızarım hatta. öyle bir şeyimdir.

duyar 4: ayyh bırakın artık kadınları kadın kadar taş düşsün başınıza allah belanızı versin tamam mı? kadın kimsenin malı/ürünü değildir!

realite: erkekler hemen hemen her gördükleri kadına zaten bakar. açık giyinen kadına daha da fazla bakar. ha bakınca ne olur? %99 hiçbir şey olmaz. sadece izledikleri kadın için birkaç ufak, uygunsuz, zararsız düşünce üretirler falan. tamamen zararsız, masumane... tabii.

fakat bazı erkekler eşim dedikleri kadının başka erkekler tarafından seyredilmekten hoşnut olan biri olmasını istemeyebilir. bu da onun özgür seçimidir.

bu adama kızmayacaksınız. bu adama kızmak mağara adamlığıdır. yobazlıktır. allah belanızı versin tamam mı? bu adam hiçbir kadının kölesi/malı/ürünü değil. püh allah belanızı versinx2.

allah sizi ne etmesin... sabah sabah aklıma kolpaçino'daki karakol sahnesi geldi ya...
giymeyin beyler öyle şeyler. insanı kedi kadın olmaktan soğutursunuz...

47 numara olunca istediğin ayakkabıyı bulmakta zorlandığın uzuv.

yürümeye yaran, bacakların altında, parmakların bağlı bulunduğu uzuv.

eski türkçede adak olarak kullanılır, /d/ - /y/ ses nöbetleşmesi sebebiyle ayak olarak gelmiştir günümüze.

mankurt, "çeşitli nedenlerden dolayı kendi özüne yabancılaşmış ve soysuzlaşarak asimile olmuş kişiler" anlamına gelen, milliyetçi cenahta hakaret içerikli bir sıfat. mankurt sözcüğü, kırgız türk'ü efsanevi yazar cengiz aytmatovun gün olur asra bedel adlı romanında geçer.
vahşi bir işkence sonucu mankurtlaşan kişinin kafasının üstü işkenceciler tarafından yüzülmüş ve saçları içe çevrilerek yüzülen deri dikilmiştir. bu işkence sonucu normalde derinin dışına uzaması gereken saç kılları, işkencenin etkisiyle derinin içine doğru uzayarak beynin kıvrımları arasına girerek günden güne beyni küçültür. daha sonraları kişiyi efendisinin emirlerine itaat eden, kendisini, ailesini ve geçmişini tanımayan mankurtlaşmış bir zombiye dönüştürür. her mankurtun bir sahibi vardır ve köle mankurt, köle tüccarı sahibinin sözünden asla çıkmaz, istese bile çıkamaz çünkü beyni küçülen mankurtun düşünme yetisi yoktur.

dün ilk defa bir kediyle çok yakın temasta bulunmak suretiyle biraz olsun yendiğimi düşündüğüm fobidir. akşamüstü bankta oturmuş, telefonla konuşuyordum. minik bir kedi yanıma geldi, önce bankın arkasında dolanmaya başladı, ilk başta biraz irkildim, hatta üstüme atlayacak diyerekten yerimden kalktım. o sırada benden uzaklaştı ama ben, tekrardan banka oturunca, kucağıma çıkmak için bacağıma sürtünmeye başladı. yine bir irkilme daha yaşadım ama bir yandan da telefonla konuştuğum için pek tepki veremedim ona. o anda içimden ona dokunmak geldi, sırtını okşamaya başladım. öyle yumuşacık tüyleri vardı ki... hayatımda ilk kez bir kediye dokunuyorum, bu nasıl bir his allahım derken, birden kucağıma zıpladı. ben halen telefonla konuşurken bir yandan da sırtına dokunmaya devam ediyorum, kucağımda mayıştı kaldı öylece... bir süre sonra aşağı inip yerde yuvarlanmaya, bana oyunlar yapmaya başladı.

kısacası, korkuları maruz kalarak mı yeniyorduk? işte, bir yandan telefonla konuştuğumdan dolayı sesimi de çıkaramadığım için, ben dün maruz kalmanın dibini yaşadım. kedi fobisi olmayanlar ne diyordu? "kediden de korkulur mu?" işte ben de en azından bunu diyecek düzeye gelebildim gibi. artık tüm kedilerden korkmuyorum, o minik kedi gibi bazı kedilere dokunabilirim. yine o bankta oturup o minik kedinin yanıma gelmesini bekleyip onunla vakit geçirebilirim en azından.*

sözlük ahalisine yönelik iyi dilekte bulunma başlığı.(t)

hepinizin günü güzel geçsin ahali.

güzel sabahlarınız olsun sözlük.
çarşamba genelde vasat olur ama bizi şaşırtsa iyi olur.

(bkz: müzik telif şirketleri).

çok yerinde bir tespit yapmış yaykadını.
kendimi bildim bileli hassas bağırsak sendromu yaşıyorum. ve küçüklüğümden kalma çok ciddi öfke travmam var. bunlara bir de annemin beni penye zırhla donatma çabası var ki anlatamam. kadın terapistimin yapamadığı otohipnozu bana yapmış resmen. ne vakit atlet giymesem, temmuzun ortası bile olsa hasta olurum. tamamen psikolojik artık. her neyse, son bir aydır bunu kırmaya niyetliyim. hasta olup üşüsem de yine de giymiyorum o atleti. yetti artık be!

not: ufak ufak alışmaya başladım sanki...

siyasal islamcı akp'nin sağ stepnesi sözde milliyetçi mankurt bahçeli devlet yine şaşırtmadı. neymiş, güya boğaziçi üniversitesi öğrencileri zehirli(!) bir yılanmış(!) da kafaları ezilmesi(!) gerekiyormuş(!) da zart zurt. kişi, kendinden bilirmiş işi. zehirli yılan da sinsi çıyan da sen ve senin gibilerdir eyyy bahçeli!.. gerçi yılan, dincilerden çok daha masumdur; dinciler, en zehirli ve tehlikeli canlı türleridir. bu ülkede asıl başı ezilmesi gerekenler akp ve mhp'nin hastalıklı, şizofren zihniyetidir. boğaziçi üniversitesi bizim milli gururumuzdur, çekemeyen anten taksın.

her kıyafetin belirli bir yeri belirli bir düsturu vardır . eşim istanbulda sokakta kasığına kadar yırtmaçla geziyorsa tabiki izin vermem . bu konuda hiç boşu boşuna benim bedenim muhabbeti yapmayın. seven hiç bir erkek yanında yürüyen adamın karım dedigi insana eli bir yerinde ağzının suyunu akıta akıta baktığını görmeyi kaldıramaz.kan çıkartır . ondan sonrada aaa bu gerçekten kıskanıyormuş amacı beni kısıtlamak değilmiş beni sevdiği için bu duruma katlanamıyormuş dersiniz ama iş işten geçmiş olur.
ben kendim yanımda isterse çıblak kadın olsun bedeni yerine yüzüne bakarım . çünkü zekanızdan daha çok tahrik oluyorum. ama kaç sene aradığım ve hayatıma aldığım kadınında cıblak tenine baska bir adamın bakmasına katlanamıyorum. az daha uzun giyinince ,dekoltenizi toparlayinca, teninizi esinize saklayinca özgürluğunuz kisitlanmis olmuyor. hayatinizda sizi seven , sizden tahrik olan insani bulduktan sonra açıldıkça açılmaya çalışmanin manasi nedir bu mu norm yani ?