zaman tüneli

paralel evrim teorisi sözü.

her insan kendisini güdecek bir çoban aradığı gerçeği kabak gibi ortada iken çok daha mantıklı bir teori.

yayınları çok uzun sürmese tahammül edip söylediklerine kulak kabartabilirdim...

o kadar saatte bir kitap bitirirsin 2,3 saat yayın yapmak gerçekten iş değil.

1 saati aşmamalı. bence kıymetli, bilgili bir insan ama vakit ondan çok daha degerli.

insanlar sevgiliyken en güzel kıyafetler ini giyip kuşanır hoş kokular sürer en bakımlı halleriyle buluşmaya gider.

bir kere evlenince herkesin doğal hali ortaya çıkıyor. birbirini etkilemeye çalışmayı bırakmak da söz konusu.

nasılsa evlendik ve artık ne zaman istersek birlikte olabiliriz gibi gelse de birbirinin gönlünü yapmadan yakınlık da doğmuyor.

evli ve çocuklu olmak başlı başına bir konu. özellikle yeni doğum yapmış bir anne emzirme sürecindeyken bazı erkekler için kafalar karışabilir.

insanların çoğu borçlanarak evleniyor. ülkenin %65'i asgari ücretle veya bir tık üstü ile gelir elde ediyor ücretliyse.

enflasyon artarken satın alma gücü düşünce geçim derdi daha çok hissediliyor ve stres büyüyor.

sevgili olunan dönemde çoluk çocuk derdi, ev geçindirme derdi, kayın peder kayın valide derdi vs olmadığından herkes birbirine sevgi kelebeği gibi davrandığından her şey çok daha toz pembe.

tüm bunların dışında bilim insanları anlamak için hayvan deneyleri yapar. bu deneyler sonucunda elde ettiği verileri insanları anlamak için kullanır.

bu deneyler sonucunda yapılan değerlendirmelerin geçerliliği ayrı bir tartışma konusu ama fareler üzerinde yapılan bir çalışmada sürekli aynı fare ile sevişen erkek farenin sevişme süresi uzarken sevişme sıklığı azalıyor muş. kafese yeni bir fare geldiğindeyse birleşme sıklığı artarken süresi kısalıyormuş.

bugün için , övgü ve sövgü arasında gidip gelen düşünce biçimi. düşüncenin tamamen serbest bırakılarak özün gürlemesini ortaya çıkartacak bir düşünce biçimi yok.

herhangi bir düşünceye saldırı ve saldırıya karşı geliştirilmiş, yine bir anlamda saldıranın kavramlarını kullanan bir düşünce biçimi var. ambalajı değişmiş ama muhtevası aynı olan bir düşünce.

şu sözlüklerde zaten geceye bir şey bırak ve sözlük yazarlarının karalama defteri ve ya itirafları başlıkları kadar ayar olduğum başka başlık yok.

(bkz: sal gitsin)

bu dünyada hiç bir tak anlamadığım bir mevzu varsa o da budur.

hadi newton fiziği ve ya einstein fiziğinin aksiyomatik bir yapısı var ve anlaşılabiliyor ama aksiyomatik bir fizik düşünün ki bu yaşam koçlarının , içe dönmeci iç araycılarının bilmem necilerinin falan eline kadar düşmüş ve bu modellerin üfürükten tayyare aforizmaları arasında saçmalaşmış da saçmalaşmış. yok böyle bir şey müdür. bu kadar saçmalamacaya indirgenmiş bir şey yok.

yunanca bilmeyip felsefeciyim diye ortalıkta dolaşmaktan farkı yoktur.

arapça ve farsça bilmeden edebiyattan bahsetmek bile anlamsızdır hatta utanılacak bir durumdur. zaten bu dilleri bilmeyip de edebiyatçıyım diye ortaya çıkanların verdiği ürünler " kösnücül akşamların ölgün baharında sensizim" gibi
ucube tezeklerden başka bir şey değil.

kendi mağarasında yaşamak çok zevkli geldiği için, dış dünyaya dokunmak o'na korkutucu ve ürkütücü geleceğinden bu cümleyi kurmuş ruh hastasıdır.

bir yol varsa söyle, gideyim en iyimser yere.
çocuk akıllıyım hâlâ, vuruldukça yerden yere ve kapıldıkça köşeler, yangınım büyümekte.
verdiği söze kim ne kadar sadık, göreceğiz.
göreceğiz yarınlar nelere gebe...

zaten bu sosyal medya denilen şeyin neresi sosyal ben onu anlamış değilim. sanal medya denilse anlarım da sosyal medya ile uzaktan yakından alakası yok bu tabirin. dibine kadar asosyalliği yaygınlaştıran , teşvik eden ,önünü açan bir şeyin sosyal diye yedirilmesi very enterasan.

sorum şu sayın bilim abi.

bak "iğne yapraklı ağaçlar neden meyve vermez bana bunu açıkla" falan demiyorum. daha basitini soracam "fadime neden murteza'ya aşık oluyor da mahmut'a olmuyor?

okursun ama anlamanı beklemiyorum bebeğim.

hayretler ötesi bilimin garabetidir. sen git her şeyi rasyonel materyalizm ile temellendir ama iş psikoloji olunca ruhçu bir şeye inan. bu ne perhiz bu ne hıyar turşusu?

rasyonel akıl çerçevesinde deney, gözlem ve mantıktan başka hiç bir şeye yer vermeyen duyguyla gram alakası bile olmayan bilim nedense iş psikolojiye gelince en duygusal, ruhsal ve enerji yüklü bir varlığa dönüşüyor .

gerçi bilim ruhu inkar edince pişman olmuş gibi ama yine de erkekliğe bir şey dokundurmuyor ve ruh yerine enerji falan diyor. insan rasyonel bir varlıktır deyip, insanın irrasyonel yönleri olabileceği ihtimalini dahi düşünmeyen bilim bildiğin ruha boyun eğiyor. çünkü insan salt rasyonel değil , büyük bir oranda irrasyonel bir varlıktır. ama lafa gelince ruh yok. tabi kardeş haklısın.

amsterdam ışık festivali.

bayılırım böyle başlıklara.

ben ekran koruyucu ve kılıf da kullanmam. çok düz adamım.

edirne vakası ile tahttan indirilen 2. mustafa yerine tahta geçen, 23. osmanlı padişahı. devrinde önce prut savaşı yaşandı ve ruslar yenilerek, osmanlı'nın kırım'daki egemenliği yeniden kuruldu. ardından venedik, mora'dan çıkartıldı. venedik'e karşı kazanılan zaferden sonra avusturya, osmanlı'nın karlofça antlaşmasını ihal ettiğini belirtti ve garantörlük hakkını kullanarak savaş ilan etti. petervaradin savaşı'nda alınan yenilgi sonrası pasarofça antlaşması imzalandı ve osmanlı devleti için lale devri başladı. üçüncü ahmet ve sadrazamı damat ibrahim paşa'nın bir reform hareketine giriştiği bu dönemde osmanlı ilk defa avrupai ıslahatlara girişti. 12 yıllık süreçte, devlet-i aliyye avrupa siyasetinde barışçı bir politika izlemiş ve savaş yaşanmamıştır. ancak doğuda iran ile yapılan savaşların uzaması, damat ibrahim paşa'nın politikaları, ekonomik sıkıntılar, lüks ve şatafatın artması gibi sebepler istanbul 'da kazanın kaynamasına ve sonucunda patrona halil isyanına yol açtı. isyan sonucunda padişah tahttan indirilirken, damat ibrahim ise idam edildi ve lale devri sona ermiş oldu.

bu adam sürekli düşüncenin etos ve mitostan mutlaka kurtarılması gerektiğini söyleyip duruyor hatta bu ülkenin ismet özel gibi şair kafalı adamlardan aşırı çektiğini falan söylüyor. söylüyor da kendisi dibine kadar eleştirdiği duygudan, evhamdan, ön yargıdan, etos ve mitostan başka bir şey üretmiyor.

düşünce üretiyorum ayağına her tür şaklabanlığı millete yedirmeye çalışıyor. güya kendi geçmişine saldırıp bu saldırıyı büyük bir iştah ve şehvetle arzu nesnesi haline getirip rasyonel düşüncenin tamamen dışına çıktığını bile fark edemiyor.

aşırı simülatif ve kurgusal söylemlerle kendi kaygan zeminde dans edişine, oraya buraya hoplayıp zıplayışına kılıf arıyor. bunun adı gerçeği görmek falan değil düpedüz soytarılık. bunun düşünce diye yedirilmeye çalışılması ise etos mitosun tanrısı.

yahudiden madalya almış, aslında israilin o koltuğa oturttuğu adamdan, israile bir tepki beklemekde akıl işi yani.

ya ne olacaaaadı ????? peki ya en büyük ticareti kim yapıyor ? akapeli yobazlar bilmek dahi istemeyecektir.
o zavallılar israile anca tepki olsun diye milletin elinden kahvesini alı döker.