zaman tüneli

boncuğunu dağıtır, ekmeğine bakar. bu tür insanları sürekli irdeleyen yancılara sitemkarım ben aslında. bir çeteye yancı olarak katılıp bu tür şeyleri incelemek yerine, hoş bir hanımın ayak parmağını emzik gibi emmek daha mantıklı geliyor bana. winner karakterine bürünmek tepki çeker sözlüklerde ve toplumda. halkımız, mağdur kisvesinde sinsilik yapan küçük enişteleri sevmiştir hep. bunlardan birisi de ülkeyi yönetiyor mesela. sürekli mağdur. bu olaylara karşıyım. verelim boncuğumuzu, alalım memeleri. para-çokomel kadar basit bir mantık.
mavi boncuk > meme

bu iyiymiş...

en sevdiğim ikililerden.

yağmur geliyormuş.

beni de o kadar hırpalasalar
pelte gibi yatağa bıraksalar
ben de üşenir direkt uyurum
demem o ki
anlaşılması gereken insandır

boncukcu olabilir. hemen yargilamayin. evet.

türkiye gibi her kadının %1'lik adam istediği ülkelerde kurulmaz canlarım.

çok muhatap olmamaya çalışıyorum diye cevapladığım sorunsal.

ama işte hala, dayı, teyze olunca öylece kestirip atamıyorsun, siyasi tartışmalara girmek de bir sonuç kazandırmıyor, çünkü mantıklı şekilde tartışınca en azından orta yolu bulacak kalibrede olsalar akp'li, mhp'li yada genel olarak tayyipçi olmazlardı. bayramlarda mecburen denk geliyoruz, ve hayatım hakkında hiçbir şey anlatmamaya çalışıyorum, tolere edip fazla uzatmadan bir dahaki bayramda görüşmek üzere bir an önce ortamdan ayrılmaya çalışıyorum.

atatürkçü ve görece idealist biri olduğum için gerçekten çok tuhaf bir duygu içindeyim bu bayram. düşünsene bir zamanlar ailem dediğin insanlar terörist destekçisi birer faşist. siyasi fikrimi açıkça söylesem beni polise şikayet etmeyeceklerine güvenemiyorum, çünkü onlar bizi vatan haini olarak görüyor, biz de onları...kim olursa olsun, türk düşmanlığına, arap seviciliğine, terör sempatizanlığına dair ifadelerde bulunduğunda aslında yapılması gerekenler belli. insanca sağ duyuyla tartışılamıyorsa, normal bir ülkede dava açarsın, vatana ihanetten sorgulanır, yargılanır vs. ama resmen işgal kuvvetlerinin muhbirleri, ülkücü militanları evimizin içine kadar girip çay kahve içebiliyorlar. ve ben rol yapmak, maske takmak, benim varlığıma ve geleceğime tehdit olan insanları tolere etmek zorunda kalıyorum. israil karşıtıyım, ama bu sebeple, "sanırım yahudiler de nazi partisi döneminde böyle hissediyorlardı." diye düşünüyorum bazen. bu bayram saray destekçisi akrabalarıma karşı şans dileyin sözlük.

ablacım * ben seni yerim. iyi bayramlar olsun, canımsın. anarşik de olsan, gominis de olsan bizdensin, kafasın, çete düşmanısın, sinsilerin ve poserların korkulu rüyasısın. gelecek bizim meleğim. göğe bakalım. yere de baksak olur aslında. o şiirin klişesinden usandım.

eğilip bükülür, oynar başlı tıraş bıçağı gibi bir insan türüdür.

bilmem kaç yıldır futbol izlerim

var'ın böyle bir pozisyona müdahale ettiğini ve rakibin kırmızı görmesini sağladığını

ve aynı zamanda e.topçu - sanchez mücadelesinde var'ın sesini bile çıkartmadığı

ve toplamda 2 var skandalının bir takımın lehine tek maçta olduğunu ilk kez görüyorum. bahsettiğim orta hakem ya da yan hakem değil, direkt olarak var dikkatinizi çekerim

neyse yine bir futbol skandalıyla daha gündemi değiştirme çabaları başarılı oldu. geçen sene 40 küsur puan bu sene de lig bitmeden 20 küsur puan fark attığımız takıma da başarılar. yalnız diğer kanatlı camia gibi randomlu twitler atmayın biraz özgün olun

iki insan, ikisinin de geçmişten gelen farklı hayat tecrübesi, farklı yaşanmışlıklar, farklı çevreler, farklı karakterler…

bu iki ayrı dünya insanının oturup tek bir dünya yaratması, gerçekten çok çok zor. fakat imkansız değil.

önce; “biz ruh eşiyiz, doğuştan birbirimize yazılmışız” gibi safsataların gerçek olmadığını kabullenmek gerekiyor.

sonra, çatışmalara sebep olan farklılıkları aynı noktaya yavaş yavaş taşımak gerekiyor. bir adım siz, bir adım o… törpülenerek uyumlanmak gerekiyor.

ancak dengeyi hiçvir zaman şaşırmamak lazım. aldığınız ve verdiğiniz her zaman eşit olmalı.

günün sonunda; birbirine uyum sağlamak için karşısındakiyle yarışan iki insan göreceksiniz. o ilişkide dünyanın en büyük sorunları bile en basit şekilde çözülür.

keyfine kurban senin..

valla buralarda içi pek dolmadığı için
hani yeşilmiş, pembeymiş çok da önemli değil

ilişkileri sekteye uğratacak, sakata gelmesini sağlayacak olası bir soru cümlesi türüdür.

‘o’nu niye favladın?’ şeklinde varyasyonları da vardır.

yeni yazarım. evet seçerek begeniyorum. ama bu güzel bisey. seçtigime göre okuyorum demektir.

benim dikkatimi çekmeyen durumdur.
ya zaten ben çok oylanma derdinde değilim. ben cidden çok uzun yazıyorum çünkü. bunun için eleştirenlere acayip uyuz oluyorum bu arada, arkadaşım sal beni ya, sana ne, ama üfff işim gücüm yok bunu mu okicam yea deyip tercih etmeyen herkese saygı duyuyorum. niye okusun abi çünkü? bazen benim de kafam kaldırmıyor ya da bi konuda vasat bulduğum uzun bi tanım gördüysem devam etmiyorum okumaya. kimseye de uzun yazma demiyorum ama. tercihlere çok saygım var.

ben beğeni işinde biraz daha duygulardan uzak kalmaya çalışıyorum ya. kekliğimi bile beğeniyorum yer yer, sinir etmek için yapmıyorum. cidden beğendiysem basıyorum artıyı. öyle yani, yeni, eski, dost, düşman fark etmez bana.

zaten benim sosyal anksiyetem de var, yemin ederim ilk portakal'a düştüğümde ufak bi gerildim.
şimdi kalmadı o tabi bu arada.

herkesin bir okur kitlesi olmasını da sadece kankacılıkla bağdaştırmıyorum ben. olacak tabii ki herkesin beğeneni beğenmeyeni. kankacılık da elbette ki etkilidir, hiç etkisi yok demiyorum. mesela ben ayı beye nükleer silahlarla falan yardırmadıysa basıyom favı. karşıdakine içim cız ettiyse basmayabiliyorum :d öyle bi yaklaşımım var.

kız arkadaşının mini etek giymesine izin vermek, bikini giymesine izin vermek