zaman tüneli

toledo okulu, on ikinci ve on üçüncü yüzyıllarda islam-yahudi literatürünün çeşitli dillerde çevirmek için toledo'da kurduğu okuldur. reconquista'dan sonra da bu işlevine devam etmiştir.

keyif. abim yılda bir iki defa geliyor, onda da evde nargilemizi hazırlayıp içiyoruz.

arkadaslar ben son 10 senedir tibette kesis oldum diyorum. cektim dunya islerinden elimi ayagimi. kimseyle yarismak, kimseye laf sokmak filan istemiyorum diyorum. neden inanmiyorsunuz?

dunyada yaratici olamayan insan cogunluktadir. cogunluk vasat. yaraticilik bir meziyettir ve az insanda vardir.

senin en yaratici halin bu mu?;)

bir polisin bana mukavemet uyguladılar, kurşun sıktılar açıklaması gibidir bu açıklama.

biliyoruz. o işleri yapan insanlara, başkana, zengine suikast yaparlar. biz vatandaşlara da yapıyorlar. çıkıp enformasyon gereği böyle bir açıklama yapar ise biri, karşıt görüşlü vatandaşlar da yine enformasyon gereği, yaw he he der..

normalde devlet sırrı olan bir şeyi açıklıyor bu insanlar. tayyip erdoğan da yaptı aynısını. 'yapmışlardır abi' diyene de söverler yani.. normal şeyler bunlar hep..

cenaze evine daha kapıdan girerken herkesin eline birer pide tutuşturulmuş ,ağızlarında yalandan bir başınız sağ olsun.
benim katılmadığım tek nokta konunun pideyle alakası yok ve bu geleneği ölenin hayrına dağıtılsın,ruhuna gitsin amacından saptıran yine bizim insanımız.(yani pidenin de pide dağıtmanın da suçu yok)
pidesi az gelen,gözü yandakinin ayranında kalan, kıymanın yağından kaç kere çekildiğine kadar sohbet konusu eden insanlar bunlar..
su dağıtılsa -musluk suyu mu bu? diyecek kadar da utanmazlar.
mendil mi lazım onu yalandan ağlayana ver çünkü gerçekten üzülen zaten sessizce kenarda durup içine içine ağlıyor.
çünkü bu ülkede acı bile vitrine konuluyor.

trendyol süper lig 33. hafta mücadelesi.
galatasaray'ın kazanması halinde son 3 maçında 1 beraberlikle dahi şampiyon olacağı karşılaşmadır. saat 19.00'da başlayacak.
buradan izlenebilir.

tam adı m. emel aksoy olan türk sanat müziği sanatçısı.

hakkında çok detaylı bilgi bulunamamış olsa da 2009 yılında verdiği bir röportajda 51 yaşında olduğu bilinen ve şimdilerde eğer hayattaysa 67 yaşında olan türk sanat müziği sanatçısıdır.

türk sanat musikîsinin önemli parçalarına da kendi yorumunu katmış ve bu şarkılara spotify üzerinden ulaşılabilmektedir.


okuduğu bazı parçalar

fikrimin ince gülü
bir demet yasemen
kimseye etmem şikayet



röportajı
spotify hesabı

yani genelde ölen kişinin hayrına yapılır deniyor ama hep böyle beleş yemek isteyen insanlar yüzünden cılkı çıkmış bir gelenektir. hem artık bu devirde her şey pahalı olmuş, şimdi yemek yaptırmak istesen cebinden tonla para çıkar. ayrıca şöyle bir şey daha var adamların acı kaybı olduğunda neden yemek yaptırılır? mevlüt sünnet falan olsa neyse.

nedense -kafamda hep bir ortadoğu veya uyuşturucu müptelalarını çağrıştıran imaj olarak yer almasından olmalı- kendime uzak ve itici buluyorum. oysa bir sigara bağımlısıyım.
içenin amacını düşünemeyecek kadar sevimsizlik simgesi. (istisnasına da tanık olmadım, duymadım.)

bi umut yenisi gelmiştir diye geldim
kandırıldık

aynı zamanda seat'ın c segment otomobilinin isim babası olan şehirdir.

işbiliye; ispanyolca sevilla'nın arapça'daki karşılığıdır ve tuleytula[toledo], kurtuba[cordoba] gibi adını endülüs emevi devleti döneminde almıştır.

dızzosu, kekosu kaçak yollardan bir şekilde bıçaktı, tabancaydı, tüfekti elde edip poz verirken, tiktokta yayın açıp etrafa rastgele ateş ederken silahsız her bireyin kendini savunma ihtiyacı hissetmesi normaldir.

5-6 ay önce başıma gelen olayı anlatayım. akşam 6'da mecidiyeköy trump'un hemen karşısındaki bir iş yerinden işten çıkmıştım, amacım beşiktaş'a kadar yürüyüp ordan vapurla karşıya üsküdar'a geçmek ve marmaray ile evime ulaşmaktı. iş yerimden çıkıp 200-300 metre yürüdükten sonra aslı börek'in orda karşıya geçmek için kırmızı ışıkta durdum. elimde sigara vardı. bi tane keko geldi, sigaran var mı dedi. sigaram olmasına rağmen vermek istemediğimden yok dedim. ne yalan söylüyon lan deyip küfretti, vurmaya kalktı. bi küçük tonda karşı çıkınca etrafıma üç beş kişi toplandı. ve bunların hepsi 1 dakika içinde şişli emniyet'in 300-400 metre ötesinde gerçekleşti. benden sigara isteyen dızzo, ben yok diyince cebinden sigara çıkarıp al lan benden iç amk çocuğu falan diyip üzerime yürüdü, el kaldırdı. o anda ses yükselttim, noluyo lan dedim. etrafımda toplanan it sürüsünü görünce kendime geldim, o ipnenin yancıları çevreme doluşunca geri işyerime doğru geri dönüp kayboldum. iş yerime döndüğüm istikamette bir polis arabası, iki yunus motosikleti olması da takip etmemeleri konusunda bana yardımcı olmuş olabilir.

bu olayı dediğim gibi 5-6 ay önce yaşadım. yaşadığım gibi 5 dakika sonra milke anlattım, sözlüğe ilk defa bugün yazıyorum. milk ve kız kardeşim dışında anam babam bile bilmiyor bu olayı. o gün o herifler beni sigara vermedim diye dövse, şişlese, bugün sözlükte adıma yas tutuyo olabilirdiniz. ben o heriflerle tartışıp herhangi birini vursam ertesi gün gazetelerde ya da internet haberlerinde beni gözüm siyah bantla kaplı bir şekilde görüp, olay hakkında üç beş boş yorum yapıp geçebilirdiniz.

bu tabanca taşıma işi böyle iki ucu boklu değnek bi iş. ama gerekiyor, lazım. ben öleceğime üç beş kımıl zararlısı keko ölsün, ben de toplumu iki üç kımıl zararlısından kurtarmanın bedelini hapis yatarak ödeyim yani nedir.

bireysel silahlanma bu ülkede artık legal olması şart olan bir gereklilik. madem devlet adaleti sağlayamıyor, bari bireysel silahlanmamın önünü açsın. silktiğimin kekosu eline bıçak, silah alıp icraat yaparken, sıradan vatandaş olan benim kendimi savunma hakkım engellenmemeli. ya o kekoların başı ezilsin, ezilmiyorsa bana kendimi savunma hakkı şansım verilsin. bakın savunma hakkı şansım diyorum. şu an o durumdayız. ölüyoruz ucuzca, öldüren ceza almadan. siniyoruz yok yere, bi bok yiyemeden. bireysel silahlanma haktır, tr gibi ülkelerde her vatandaşa bu hak tanınmalıdır. dızzoya kekoya dümdüz ölmektense kendimle beraber onu da götürmem şart.

sevilla, ispanya'nın endülüs bölgesinin en büyük şehri olup arapça'da işbiliye olarak bilinir ve sevilla'nın en ünlü futbol takımı sevilla fc'dir.

seneler önce haluk levent'e söylenmiş bir sözdü, zamanla meme oldu.

1.12 saniye dayanabildim, sonuna kadar dinleyeni selam ve saygıları mı iletiyor şapka çıkartıyorum.

aynısını amcamın cenazesinde yaşamıştık.

herkes üzüntülü,bitmiş halde babam hâlâ millete yemek yetiştirme derdine düşmüştü içten içe çok sinir olmuştum.

acilen yok olması gereken şeylerden biri,insanlar orada karın doyurmak zorunda değil.

eveeet bu gece kim fedekarlık yapıyor? dün coupe görevini başarı ile gerçekleştirdi. aranızda kura mı çekersiniz kısa çöp mü yaparsınız bilmem ben. saat 22:00'a kadar mühlet size. (bkz: swh)

rahmetli dayım, ilk kez silah gösterdiğinde kılıfına koymadan önce havaya sıkmıştı.
neden diye sorduğumda, silahı çıkartıyorsan sıkacaksın, sıkmayacağın silahı da taşımayacaksın demişti.
o günden beridir, her silah evde durdu bende, kullanmaya gerek kalmadı şükür.

on iki yaşındaydık ve hoca sıralarımızı ayırmıştı. hiç sevmediğim bir kızla oturtmuştu onu. çok kıskanmıştım ve çok üzülmüştüm. ama birbirimize not fırlatıyorduk. o benim adımla kağıtlara grafitiler yapıyordu. daha sonra hiçbir sevgilimden böyle el emeği hediyeler almadım. bak bu da üzdü şimdi.