zaman tüneli

insanın özünde hem iyilik hem de kötülük olduğu için katılmadığım iddia. hangisini beslersen o yönün güçlenir.

tartışmalar, anlaşmazlıklar, belki kavga... bilemedim yani savaş biraz şey eömm... abartı olmamış mı dostum sence de? neyse; efenim izlemesi yer yer keyifli oluyor, şahsen ben okuyorum arada üç beş dal.

çamurun içinde debelenen rezillik seviyesindeki atışmalardan, kelime dağarcığımı sorgulatacak kadar rafine tartışmalara kadar geniş bir yelpazenin seyircisiyim-okuyucusuyum, yeter ki o cümlelerde hafif bir alev olsun. o pasif agresif tavrı hissedeyim, alt metnin attığı nabzı bulayım...

hak veriyorum ki enerji gerektiren bir olay. üstelik yalnızca enerjiyle de bitmiyor, zemini de iyi okumayı gerektiriyor kavgalar. her üslup her sahneye gitmez mesela. bazı yerlerde tartışmaya girmek, piyano sonatını pazar yeri gürültüsünde çalmaya benzer. bazen muhatabınız anlamaz, hevesiniz de kursağınızda kalır vs. ama izleyici için ayrı bir lezzettir efenim bu. uçurum olunca taraflar arasında, oradaki boşluğa bakmak, o cringe hissi... tarif edilemez.*

efenim gerçekten ciddi enerji, farkındalık, zeka meka, kıvraklık ne varsa gerekebilir duruma göre bu tartışmalarda ama tüm bu çabaya değer mi, gerek var mı gerçekten işte orası muamma. gerçi her şeyi de gerekli olduğu için yapmıyoruz, bazen zihnimizin kaşınması hoşumuza gidiyor sadece.

bir yere turist olarak gidip birkaç gün veya hafta geçirmekle, o şehirde yaşamak farklı şeylerdir. o yüzden de yaşadığınız şehirlerden örnek vermeye çalışın.
benim için eskişehir türkiye standartlarının üzerinde yaşam kalitesi sunar. diğer seçenek ise liege (belçika) olabilir.

bırakınız yapsınlar, bırakınız geçirsin şey geçsinler şeklinde sermayeye özgürlük(!) liberal şeysi değil miydi.. (kulağa da ne hoş geliyo dimi.. geliyosa kulağınızın arkasına kadar hoş getirileceğinden kuşkunuz olmasın. :)

tabi oğlum, boşuna mı 4 semavi kitabın tamamında cehennem var?

sokakta saga sola donup duran robot supurgeye
- "hadi temizle bu dunyanin pisligini. nereye gidecegini bilemedin degil mi" diyalogu ile biten bolumuyle bende iz birakmistir.

tepsi kebap (antakya)
acılı bulgogi (kore)

portakallı pekin ördeği ile uzak yakın ilgisi olmayan yumurta haşlaması.. (ama midesi kaldıran yumurtaya portakal da doğrayabilir. yalnız ben denemedim, bir lezzet fırtınası konusunda garanti veremem. bilginiz olsun. :)

dizi seyrederken bile elinde silah olan adama " hadi vur lan ibneyi , vur vur sık kafasına" diye tempo tutan varlıklarız. adam yanlış yaptıydı zaten gebersin itoğlu it iyi oldu diye sevinen insanlarız.

bu modelin nesi iyi olabilir ki? eline fırsat geçse her insan her tür kötülüğü yapar. özü, iyi falan da değildir. resmen ve cebren insan özü saf kötülüktür. insanoğlu bu kötü yönlerini sadece tırpanlayabilir. başka da bi nane olmaz insanoğlundan.

bitanem o benim tek sevdiğim en sevdiğim iki gözümün çiçeği neşe kaynağım

doğum gününüz kutlu olsun sayın yazar, istediklerinizin hep gerçekleşmesi dileğiyle, enerjiniz, neşeniz her daim böyle sürsün.

diğer -ateist olmayan- insanlar gibi cennetten değil de cehennemden kovulmuş olmaları.

(bkz: yusuf yusuf)

aniden gelen mesaj
hani o çarpıntı tedirginlik kırgınlık ne diyeceğini bilememe hali varya
öyle bir mesaj yani anlarsınız..

son zamanlarda aşırı detaycı olmaya başladı. ayrıca eskiden kesin cevap verirken şimdi olasılık üzerine cevap veriyor.

baya ders çalıştım ondan çok yorgunum

ne yazsak bilemedim.. hani malbeyanlı eş siteleri vs var duyuyoruz da, kayınpeder siteleri duymadık. (ayrıca evlilik sözleşmesi diye bir hukuki durum var.. canınızı sıkabilir. benden hatırlatması. :)

dakika 8 oldu hala fenere penaltı çalınmadı. kırmızı kart kesin de. neyse birazdan var'dan penaltı uyarısı gelir yeterki fenerli topçular rize ceza sahasına girsin. zınk penaltı.

benim için sakıncası yok.

tamamen itlik serserilik. başka neden yapalım? jfjdjfjdjd başlığa bak.

neden uzaklaştırıldı anlamadığım, sevdiğim, saygı duyduğum yazar.