zaman tüneli

lapsmacun

lah: et (arapça)

zannediyorum betona dönüşmüş.

bunun için kötünün ve iyinin tanımını net yapabilmek gerekir.

sıcağın yokluğudur soğuk. buna göre her zaman soğuktur gerçek olan diyebilir miyiz? dememeliyiz.
sıcak olmasaydı soğuğu anlamlandıramazdın çünkü.
anlamlandıramadıkların da ne kadar gerçek olsa dahi senin için verimsizdir.

yani iyiliğin yokluğu kötülüktür demeye getirir sıfır bu yoldan bakarak meseleye. yani zemin soğuk, kötülük ise zeminin üstüne inşa edilen tüm yapılar da emektir diyor bu yoldan gidince. ne inşa ettin? kaç katlı gökdelen veya kaç ağaç diktin o zemine ve bunu hangi amaçlarla yaptın. bu, neyi beslediğini gösterir.

iyilik yapmak çaba, kötülük yapmak daha az zahmetidir. büyük şeylerden bahsetmeye de gerek yok.

düşünün ki size zarar vermiş bir insan var.
onun hakkında kötü düşünmek ne kadar basit bilirsiniz. zihin istemsizce yapar bu işi ve sizi zerrece yormaz ama nötr yahut iyi düşünmeyi bir deneyin ve işte o zaman görün düşünce yöntemiyle bile iyilik olarak adlandırdığımız şeylerin dahi ne kadar emek, ne kadar zor inşa edildiğini.

yani bir bakıma doğrudur başlık. elbette iyilik ve kötülük kavramının sizin üzerinizdeki göreceliliği dahilinde.

yeni fobi oluşmasına sebep olmuş olan kaka. ya benim kakam da 1200 sene sonra müzede sergilenirse!! millet arkamdan herifçioğlunda ne göt varmış falan derse. aman allah'ım sen koru yarabbim...

yeter-li-lik..

insanların çok abarttığı bir şey..
ayrıca doktora bitene kadar çektiğim işkencelerin yanında yeterlilik sınavı hatırlanmaya değer bile değildi.

aslen slav kökenli bir yemekmiş.
tr.wikipedia.org/wiki/Kapuska

i've got no poops musikisi eşliğinde sergilenmektedir.

ancak bunu lafmacunun tarihini bilenler ve gerçek gurmeler bilir..

yıllarca lahmacun dedikleri bu lezziz gıdanın gerçek adı lafmacundur. antepliler bu sözlerime hak vereceklerdir. vermezlerse onların antepli olmadıklarını düşünürüm.

kabız gibi geldi bana..

bunu düşünen biri varsa, kendisinin de kötü olduğunu düşünüyordur. bir aynaya bakması tavsiye olunur.

insan özünde neutral'dir. eğitilmezse güdüsel davranır. güdüsel davranmanın da birileri için iyi, birileri için kötü sonuçları olur. hangi tarafında olduğunuza bağlı olarak o kişiyi iyi ya da kötü diye yargılarsınız.

bir arpa boyu yol aldık sandık
doldu; hamdık ilkin piştik, yandık
buraları harcıâlem diye andık;
gerü tutarken dübürden çomağı
yoldaş’ın çöplüğüne attık somağı,
gören gözler kamaşır yâr ağı
yâran “ah!” der, görünce yâr ağı,
dar ağına düşene yâr ağın
-dar ağacı
gelmez idük geldik ya hacı!
bu lafızdan huccâc sananlar kendin’
damacıdır, damacı!

seninle şöyle olabilirdik. (sözelciler anlamayabilir)

en az 5 maç ceza alması gerekir...

azı olmamalı çoğu olabilir. ama hadi ben yine insaflı olup 5 maç diyorum..

yine bir şeyleri kurcalarken karşıma çıkan felsefi kavramdır efenim. anladığım kadarıyla yazayım bari dedim. *

qualia dediğimiz şey, içimizdeki saf his paketidir, hepsi senin özel, başkasına gösteremediğin, ölçemediğin, tamamen içsel deneyimlerin yani. ahmet kaya çok güzel özetlemiş aslında; “siz benim neler çektiğimi, nereden bileceksiniz?”... başkasının acısını, zevkini veya hissettiğini birebir anlamak mümkün değil. felsefede "öznel bilinçli deneyim” deniyor. meraklıları açsın okusun efenim tutan yok nasılsa.

daha iyi anlaşılması için bir de cümle içinde kullanalım:
kimisinin qualiası o şekildir, kimininki bu şekildir, kimsenin qualiasına kimse karışamaz.

bu günlük bu kadar felsefe yetsin çünkü dahasını bünye kabul etmiyor, şimdiden bi şey geldi böyle.. korkunç gibi? ay... biraz danzel pump it up dinlemeliyim. anlayamazsınız efenim, o köpürtmesi... benimki de böyle bi qualia işte... *