zaman tüneli

insanlar yetişkin gibi konuşup anlaşmak yerine neden çat diye engeller ki birbirini. gerçekten çok yazık...

muğladan dönerken karaca gördüm arabanın önünden zıplaya zıplaya geçti acayip heyecanlandım mutlu oldum, istanbul da kedi köpek martı karga görmekten yıldık ya.

olm, sözlükteki kaostan bağımsız olarak bir konuya değinmek istediğim başlık.
şimdi ben corson king diye bir grubu takip ediyorum. bunlar efenim ispanyol dark doom metal bir şey bi şey metal grubu işte. işin garip tarafı corson king'in vokalisti allah sahibine bağışlasın çok yakışıklı ve karizmatik bir adam ama anladığım kadarıyla instagram sayfasını yöneten de profesyonel bir ekip var. neyse.. mevzu şu ki corson king de beni takip ediyor. çok şanslıyım lanet olsun dostum o da beni takip ediyor.
benim bazı siksok fotoğraflarıma beğeni falan atıyor ki seviniyorum arada yalan yok.
efendim bir gün corson king'den mesaj geldi.
youtube'da yeni şarkılarını yayınlamışlar beğenir ve paylaşırsam çok mutlu olurlarmış. ben de pek tabi dedim ingilizce olarak ve gerçekten de beğenip paylaştım.
sonra da dönüp mesaja cevap verdim. dedim ki çok beğendim parçanızı başarılarınızın devamını diliyorum.
peki ne oldu biliyor musunuz.
bana kalp geldi.
ama nasıl kalp?
siyah kalp. hem de bir kaç tane.
metalci ya alüminyum sevgi göstercek ya emücüklediğimin profesyonel instagramcısı siyah kalp gönderdi bana.
çok içerledim.
saygılarımla.

" severken birini sen,
aslında evreni sevdin... "

1968 doğumlu türk şair ve yazar asuman susam imzalı eser; şiir türünde yer almakta iken 2001 yılında yayınlanmıştır.

bir unutuş olsun ve kemik inadı adlı eserlerinden sonra kendisinden okuduğum son kitap bu oldu.

kendisini okumaya devam etmemi salık veren bir şiiri ve üslubu var şairin, üzerine düşündüren, sorgulatan, hissettiren, etkisi altına alan, hatırlatıcı bir işlevi var şiirinin,
hayatı, ilişkileri, aşkı, hakikâti, acıyı, ölümü ve özlemi, yalnızlığı ve hiçlik mertebesine evrilmeyi, yok oluşu ve sarsılmayı derinden hissettiren şiirlerdi benim için.

aşkı bulmanın bir ihtimâl olup olmadığını sorgulatıyor bazı dizelerinde, insanın birini sevdiği zaman aslında bütün evreni sevmeye başladığını hatırlatıyor ve düşündürüyor kimi şiirinde, hayallerini kaybetmiş olmanın yarattığı keder ve hüzün, derinden hissediliyor bazı dizelerde.

en can alıcı bulduğum dizeler;
bizi öldürmeyecek bir düş bulmalı ve yok oluşu hatırlatır rüzgâr dizeleri oldu.

en düşündürücü bulduğum dize ise " kim korkmaz büyüttüğü ütopyadan? " dizesiydi; aşkın bir ütopya olmâ ihtimâlini, bu aşktan ve bir gün bitecek olmasından korkuyor olma olasılığı üzerine düşündüren bir dizeydi, gerçek bir aşktan sonra insanın bir daha eski kendisi olamayacağı üzerine düşündüren bir yanı vardı.

seçtiğim bazı dizeleri bırakarak burada bir son veriyorum.

engelleyen yazar sadece tek bir yazarın (ya da kendi seçtiği yazarların) mesaj atmasını istemezken, mesaj alımını kapatan kimsenin yazmasını istemiyordur.

çok çakal gördük.

onda ne var ya.
130 kg olup slip beyaz donuyla bilgisayarda yazanlar bile başardı bunu.

arkadaşlar hayatımda ilk kez buradan da birisinden engel yedim ve iki saattir "ya mesajlarım gitmiyor", diyorum. galiba engellenmek böyle bir şeymiş. bundan sonra engellediğim herkese haber vereceğim. boşu boşuna bana mesaj göndermeye uğraşmasınlar.

sabahtan beri bu muhabbet geçiyor ama ben bir şey anlamadım. sadece dahlvier kardeşim birisine kalp atmakla itham edilmiş. yani itham edilmiş ibaresini kullanıyorum çünkü öyle şeyler okudum ki sanki dahlvier '' emaneti dikeltmiş de vasili zaytsev'in tüfengi gibi karşıya yönelik poz vererek, gözünü kestirdiği hanım bayan yazar kişisine '' bu da benim küçük dahlvier yavrum'' diye mesaj atmış. bu arada ben de kalp atmak istiyorum ama dm'den nasıl emoji atılır bilmiyorum. hele bir öğreneyim diko kardeşimin bıyıkları için kalpler atacağım.

#3063261 ne dediysek o..

elimi öpmezler ki. adam geldiği zaman söylemişiz..

tanımlarınızı silmeyin..

insanları neden öldürüyorsunuz? biraz bekleyin, zaten ölecekler! *

1 ay sürüyo. fena değil.

dünyada yaklaşık 3.5 milyon camii var. bu camilerde beş vakit ezan okunuyor. 5x3.5 17.5 milyon yapar. her gün 17.5 milyon kez, çok fena telif gelebilecek bir yer hakikaten.

oha ya. adamın yaşattıklarından ve söylediklerinden o kadar çıkamıyorum ki, kendime dışardan bakıp kendimle dalga geçemedim.
püüüühhhhh
mevzu derin.

süreçler istediğimiz gibi gitmeyince veya gerçekleştirmeyince hissettiğimiz duygu. ama her zaman da olumsuz bakmamalı, belki de böyle olmasında bir sebep vardır mantığıyla * hareket edip o durumu değiştirmek için daha farklı hareket etmeliyiz.

apo bunu yakalanıp türkiye'ye getirildiğinde de söylemişti. herkes bunun korkudan söylendiğini falan sandı ama işin aslı öyle değil tabi. devletin türk'e ve kürt'e kanlı bir oyunudur apo.

“içeriğiniz 5651 kapsamında kayıt altına alınmış ve incelemeye yönlendirilmiştir.”

bir şey yazacağım şimdi ama apo sevdalısı olanları değil de gelip beni alırlar şurada oturmuş efendi gibi alkol alıyorum gerek yok allah sevdigine kavuştursun.