zaman tüneli

bebe belik elinde top olmuş olarak yorumluyorum ben. top oldu ya da. ne bileyim bir yuvarlaklık söz konusu ama.
devamını gör...

kargaların bile uyanmadığı saatlerde uyanınca gözün gördüğü karanlık tanımı…

tabiki fotosunu çektim.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...



yapay mı zeka mı bilinmez..

(bkz: sabahın körü)‘nde dinlemek de pek hoş değilmiş..

sanki birini özlüyormuş gibi hissettiriyor ama kimse yok tabi orada askıda kalan… ama yaşanabilecekken yaşanmamış olanlardan vurdu..

her şey çok sıkıcı, hayat çok saçma.
devamını gör...

hüzün var havada; buhar gibi hem var hem yok.

bu haftayı açarken, kocaman bir yılı kapatmaya bir adım daha,

günaydın sözlük!

kalan ömrün ilk gününde neş'e de biraz eksik, coşku da biraz yalan.

ne kadar yalansız yaşarsak o kadar hüzünbaz bu devran...
devamını gör...

üstteki arkadaş gibi sanat yapacak pozisyonda değilim. diğer arkadaşlar gibi alkol muhabbetine girebilecek pozisyonda da değilim.
eşek gibi çalıştım afedersiniz.
kıskanıyor muyum? evet.
devamını gör...

bu saat işte. çok üşüdüm yahu. sunny bile uyanmamıştı benim sanal kedi.

bu saatte dükkan bereketi mi olur allah 8'de yazmaya başlıyor.
devamını gör...

söylediklerinin yarısını ancak başarabileceklerini çünkü sahip olduklarını iddia ettiği şeylerin en fazla üçte ikisine sahip olduklarını düşünüyorum.
devamını gör...

acılı şalgam suyunun içine bolca limon sıkmak.
devamını gör...

çiçeğim solmasın

hani, her şey olması gerektiği zamanda olurdu.
diğer yarım senden neden bu kadar uzak zamanda durur?
iki doğru insan neden yanlış zamanda birbirini bulur?

öylesine iyi gelmek için mi?
“neden?” deyip hayatı suçlamak için mi?
neydi bu büyülü şeyin ismi,
sevgi mi?

varsın, sen yokken de gökyüzü aymasın.
sessiz de konuşsa, anlarım ben, çiçeğim korkmasın.
ne derin acıdır bu,
bırak, büyü bozulmasın.

susarken de konuştuğumuz zaman anladım;
her gün yaklaştık birbirimize birer adım.
ateşe dokundum sana yaklaştıkça,
gözlerimi alamadım çekik gözlerine baktıkça.

dalıp gittim her seferinde,
susarken de konuştun benimle.
sessizliğimin sesi,
benim biricik dert ortağım.
çiçeğin solsa da kokusu sarsın etrafını.

rüzgâr usulca fısıldar adını geceden.
gül, ayrı kalabilir mi dikeninden?
arı memnun değilse çiçeğinden,
soluversin en ince yerinden.

benim her bakışımda saklı,
yorgun, bitkin, kaybolan bir rüzgâr gibi.
gözlerinde hapsolsam da,
umudumu hayallerimle alıp gidiyorum şimdi.

belki başka bir hayatta açar çiçek arısına…

ℳᥫ᭡.
devamını gör...

hıristiyanların bursa'yı 2. kudüs olarak görmelerinin sayısız nedenlerine bir yenisinin daha eklenmesidir.
devamını gör...

gerçek yılbaşı 17 eylül'dür:

medium.com/@emre_1974tr/ona...
devamını gör...

kutsal kuran dinin tek kaynağı olduğundan, ayetler doğrultusunda olmalıdır:

www.kurandakidin.com/
devamını gör...

kodumun* yerinde bi illuminatimiz eksikti, o da oldu.
devamını gör...

aslında iskoç eteği değildir, irlandalılar icat etmiştir. hatta kelime bile iskoçça değil; “kıvırmak-katlamak” anlamına gelen danca “kilte” kelimesinden türemiştir.

hatta artırıyorum; gayda’da (bagpipes) iskoçlara ait değil orta asya’dan gelmedir. tarihte ilk gayda’dan bahseden eserler eski ahit(tevrat) ve mö 4. yüzyıla ait yunan şiirleridir. yani daha öncesinde romalılar gayda değer vermişlerdir. hatta o meşhur, roma yanarken keman çalan neron hikayesi de yanlıştır zira keman değil gayda çalıyordu. nihayetinde keman icat edilmemişti henüz.

bugün iskoçları yıkacağım ulan, bi bilgi daha; haggis aslında antik yunan sosisidir. yani haggis denen sakatatı mö. 423 yılında komedya yazarı aristofanes yazdığı bir oyunda kullanmıştır.

mesela viski de teknik olarak çin icadıdır. ilk damıtanlar iskoçlar değil, damıtma makinesi antik çin’de bulunmuş sonrasında batı’ya ulaştığındaysa ilk keşfedenler irlandalılar olmuştur. yani iskoçlar irlandalılardan görmüşlerdir. zaten kelime kökeni bile, uisge beatha(hayat suyu), irlanda kökenlidir.

yine ekose (tartan) desenleri de tamamen uydurmadır. yok aslında öyle şey. pazarlama uydurması yani. her iskoç klanının (aşiretinin) kendine ait özel deseni olduğu inancı aslında 1822’de kral ıv. george’un edinurgh’u ziyareti esnasında kralı etkilemek ve "turistik" bir hava yaratmak isteyen ingiliz garnizon askerleri ve tüccarlar tarafından uydurulmuştur. kraliçe victoria bu modayı çok sevince, 19. yüzyılda bir anda "geleneksel" ilan edilmiştir. 1745 isyanından sonra zaten iskoç kıyafetleri yasaklanmıştı, yani bugünkü desenlerin çoğu sonradan uydurulmuş tasarımlardır.

yani daha da garip olan bir şey söyleyeyim; chicken tikka masala yemeği hintlilere ait değil iskoçlara aittir. ulan onca şey çalıntı veya hazıra konma ama kendilerine ait olanı hintlilere kaptırıyorlar ne sığırsınız be kardeşim. efsaneye göre bu yemek, 1960'ların sonunda glasgow'da bir restoranda icat edildi. bir müşteri, sipariş ettiği tavuğun çok kuru olduğundan şikayet edince, şef doğaçlama yaparak tavuğun üzerine domates çorbası, baharatlar ve biraz krema ekledi. sonuç o kadar beğenildi ki, bugün ingiltere'nin en popüler yemeği haline geldi. hatta eski ingiltere dışişleri bakanı robin cook, bu yemeği "gerçek bir ingiliz ulusal yemeği" ilan etmiştir…

yani şu kadar diyeyim; buhar makinesini bile iskoç olan james watt değil 1600 yıl öncesinde iskenderiyeli hero icat etmiştir.
devamını gör...

şunu kabullenmek geriyor bu cümle genellikle sizi hayatında istemeyen insanın, sizi kırmadan hayatından çıkartma atağıdır.
açık açık söyleyemediği şeyi dolaylı yoldan aktararak, sizin mesajı alıp çekilmenizi bekler.

bence herhangi birine bunu söyleyebileceği haddi dahi tanımamalı. basit bir insanın başka bir insanın varlığını böylesine zedeleyebileceği fikrine inanılmaz tepkiliyim.

gülünç gelebilir ama kendilerini çok lütuf gibi gören tipler var. kendi varlıklarını fazla anlamlandırıp, vazgeçilmez olduklarına dair bir inanç geliştiriyorlar. hiçbir insan, diğeri için vazgeçilmez değildir. önce bu kafadan çıkmak lazım. çıkamayanlarda, terk edilerek öğreniyorlar zaten.

bu yüzden "basıp gitme" butonuna basın.
emin olun, ansızın bunları bıraktığınızda ve bir daha asla muhattap olmadığınızda, peşinizde dolanmaya başlıyorlar. - birde bir ilişki yaparsanız, oturun izleyin.
devamını gör...

dünya çapında kimsenin bu kategoriye girebildiğine inanmıyorum. kapitalist sistem bunu engellemek adına yaratıldı zaten. en zengininden en fakirine, herkesi kontrol ediyorlar.
devamını gör...

çok karşıma çıkan hususlardan biri olduğu için yazıyorum. genelde böyle insanları hayatıma dahil etmiyorum, çevremde dahi barınma şansları olmuyor çünkü kendi egomu ustaca kontrol edebilen biriyim. günlük hayatımda şans eseri, kendisini kontrol etmekten yoksun biri ile karşılaştığımda, nezaketen tolere etme sürem minimal oluyor. baktım ki karşımdaki kişi ısrarla ölçüsüz hareketlerini devam ettiriyor, o zaman anladığı dilden konuşarak; kendi egomu masaya koyuyorum. o saatten sonra, genelde geride kimseden eser kalmıyor.

bu başlığın cevabını şu şekilde verebilirim:

kibirli, ukala, egosunu yönetemeyen erkek gördüğümde, inanılmaz rahatsız oluyorum. insanın altı doluysa, kibir- ego bir noktaya kadar kabul edilebilir ama bomboş insanlar için bu hareketler çok pahalıya kaçıyor.
devamını gör...

devamını gör...

ölçülenbilen birşey miymiş?
devamını gör...

yavşayan ve yavşamayan olarak ikiye ayrılırlar. kimi aptallığıyla kimi entelektüel şekilde var olmaya çalışır. kimi kendi gibi, kimi başka biri gibi... ne gerek var böyle şeylere? he bir de kimileri klavye delikanlılığı yapar. kimseyle derdim yok, yanlış anlaşılmasın. zaten ben buraya, buradakilere hakim değilim. kendi kendime varlığımı sürdürüyorum, gözlemlerim bu yönde sadece.
devamını gör...
daha fazla yükle

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim