zaman tüneli

sözlüğü olabildiğince azaltmak.

saçma sapan atışmalar, mizah yaptığını sanan sapıklar, ırkçılar, yobazlar, kankacılıkla yanlışı savunmalar... midem kaldırmıyor artık.
kitap, şiir, haber, fotoğraf gibi güzel tanımlar da giriliyor elbet ama yukarıda saydıklarım çok fazla olmaya başladı.
insan gibi fikir belirtemiyoruz, içimizi dökemiyoruz. her an linçlemeye ve laf vurmaya hazır bir tayfa var. tabii ki gülüp eğlenelim ama bunu yaparken de bencil olmayalım, saygı çerçevesinde yapalım.

siz buna "normal sözlük" demişsiniz ama ne normal ne de sözlük.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşayan asgari ücretliye, emekliye, memura; aracı esnafa sömürülen köylüye isyan ettirmeden, sorun çıkarmadan yaşamayı öğreten sanata dönüşmüş inanç.

esasta her devrim sorgulama ve isyanla başlar oysa ki.

takva, sorumluluğunu bilmektir. devletin ve kurumlarının başındakilerin ve sermaye sahiplerinin kur'an'daki sorumluluğu neydi, diyen yok!
devamını gör...

hakkındaki iddialara inanmayanlar, ela rümeysa cebeci’yi imam hatip mezunu olduğu için savunuyor ve ortada bir itibar suikasti olduğunu düşünüyor. sanki imam hatipten mezun olan herkes otomatik olarak dört dörtlükmüş gibi ya da bu zihniyete uymayan tek şey uyuşturucu kullanmakmış gibi bir bakışa sahipler.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

eheheh...
devamını gör...

işçi haklarından bahsedilmiş. katılmakla beraber arttırıyorum, kadın haklarına da inanılmaz önem veren bir ülkeydi. kadın-erkek kanun önünde eşitti ve kadınlara oy kullanma hakkı verildi(1917 gibi bir yılda) ayrıca kürtajı da yasallaştıran ilk ülkelerdendi.

aşağıdaki afişte "mutfak kölesi olmaya son! yaşasın yeni yaşam biçimi!" yazıyor.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

maradona'dan, ronalhindo'ya, messi'den ronaldo'ya, zidan'dan totti'ye ünlü fitbolcuları ülkeye getiren aşağılık yalancı ekip. yedikleri içtikleri haram, sattıkları yalan.
devamını gör...

(bkz: termiye)*
devamını gör...

istiklal

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

#3825183
daikichi’nin ilgili tanımını gördüğüm andan beri…

1.20’den itibaren:
devamını gör...

'rümeysa'lığı ipucuymuş aslında.. gözden kaçtı demekki..
devamını gör...

devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

isminde hem rumeysa hem de ela geçiyor, üstelik bir de imam hatipli ama uyuşturucu kullanıyormuş.

çok tanıdık geldi nedense.
devamını gör...

yüzyıllar öncesinin otantikliğiyle seslenen bir gırtlak olarak ölümsüzleşir türkülerimizin sesi, çekiç ali haykırışında. (o yüzdendir ki anadolu insanı türküyü seslendirme değil 'çığırma' olarak adlandırır.)
anısına saygıyla..
devamını gör...

bir ernst jünger kitabıdır.

elimde başka kitapları olsa da bu kitabıyla birlikte ilk kez tanıştığım bir yazar oldu ernst jünger. bu kitabı okuduktan sonra da kütüphanemde bulunan diğer kitaplarını da yeni yılda okuma listeme almaya karar verdim.

yazar bu kitabında, hakkında okuduğum bazı yazıları göz önünde bulundurarak söylüyorum, otobiyografik ögelerden fazlasıyla yararlanmış. yazarın kendisi de tıpkı kitabın baş kahramanı frederick baroh gibi eski bir asker. aynı zamanda da bir düşünür.

yazarın karanlık yanı ise nazilerin fikir babalarından biri olarak görülmesi. buna rağmen nazilerle arasına koyduğu mesafe de herkes tarafından bilinmekte.

doğu alman bir subay olan frederick baroh memleketine geri döndüğü zaman amcasının cenazesine yetişir ve onun için yaptıracağı mezar bir nekropol inşaasına evrilir.

lambayı bulan ve onun içindeki cini çıkarmaya başaran alaaddin'in bile kendine göre çözüm bekleyen sorunları olduğunu söyleyen eser özellikle insanın yalnızlığı üzerine odaklanır.

yazarın çok geç bir yaşta kaleme aldığı bu kitabın her köşesinden felsefi akıl yürütmeler fışkırır. roman sanatı açısından muhteşem olmasa da bence okunmaya değer bir kitaptır.
devamını gör...

güzel bir barış manço şarkısında da geçen bir tür dua.
devamını gör...

allahın yasakladığı şeylerden kaçınmak.

hz. mevlana, mesnevi-i şerifinde bir kıssa anlatıyor: bir gün mecnun leylasına kavuşmak için deveye binip yola çıkmış. yolda her durduğunda, dizginleri bıraktığında deve arkada bıraktığı yavrusuna doğru gidiyormuş. birinin sevgilisi önde, diğerininki arkada. tabi mecnun bir türlü ilerleyememiş. hz. mevlana bu kıssayı anlattıktan sonra nefis ve ruhun çelişkisinden bahsediyor. nefis(id) bu dünyayı sever. maddeyi sever. ruh ise bu dünya ile tatmin olmaz. manayı ve hakikati arar. bu şekilde açıklıyor.

nefsine esir olan insan, hz. yunus'un balık karnındaki durumundan daha tehlikeli bir haldedir. çünkü onun balığı o'nun yüz senelik hayatını tehdit ediyordu. oysa bizim nefsimiz ebedi bir hayatı tehdit ediyor. bu yüzden nefsin ve şeytanın şerrine karşı daima allah'a sığınmalıyız.

insan, nefsine uyarsa hakikat yolunda ilerleyemez. gerçek aşkı bulamaz.

takva
- kalbi korur,
- aklı korur,
- imanı korur,
- hayatı korur,
- nefse zulmetmeyi engeller.
devamını gör...

sahi yaa.. ta eskiden bile, hukuk ilkesi denilen şeyler vardı değil mi. (her ne kadar çoğu roma hukuk özdeyişlerinden arak, alengirli adaptasyonlar olsalar da vardı yani.)
ve işte 'ehven-i şer' (kötülerin iyisi) seçim merakımız -yani iyiyi (illada) kötüler arasında arama- anlayışımızdan dolayı gele gele ta bugünlere geldik..
ne kadar ilginç değil mi..?
devamını gör...

kulağına zeytin ve kaşar diye fısıldanmış poaça.
devamını gör...

"mutluluk, hazların çokluğundan değil; acıların azlığındandır."

- arthur schopenhauer
devamını gör...
daha fazla yükle

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim