zaman tüneli
geceye bir şarkı bırak
devamını gör...
ölüm
merhabalar sevgili yazarlar. 3 ay önce annemin dayısı vefat etti. ben kendisine hep “yukarı dede” derdim. dayımların üst katında yaşıyorlardı ve dede diye hitap ederdim ama dedemle aynı ortamdayken karışmasın diye yukardaki dede gibi söylerdim öyle de kalmıştı.
yukarı dedenin bi tekli koltuğu vardı hep orada otururdu. bayramlarda hep en çok harçlığı yukarı dededen alırdım. hatta ben çok çok küçüktüm, o zamanlar en kallavi harçlık 20 tl idi, bir gün onu ziyaretten dönerken otobüs durağında elime para sıkıştırmıştı. ayıp olur diye onun yanında bakmadım tabi avcuma. otobüse binene kadar düşündüm acaba 20 lira mı verdi yoksa 10 mu çünkü kesinlikle 5 lira vermemiştir hatta kesin 20 lira vermiştir. çünkü hep yüksek harçlık verir o.
otobüs geldi ve bindiğin gibi avcumu açtım. 50 tl. anneme doğru baktım, onun da eline sıkıştırmış. 50 tl. sizin için belki çok önemli değildir ama para sıkıntısı çektiyseniz hayatınızın bir döneminde, 2007 senelerinde 50 liranın evinizin market alışverişini ne denli karşılayabileceğini bilirsiniz..
o gün gözümde yukarı dede benim için bir yaslanılacak dağ oldu. zamanla büyüdüm ve ziyaretlerim seyrekleşti ama içimdeki değeri hiç değişmedi. nadir de olsa görüştüğümüzde bana nasıl baktığı ve gözlerindeki sevgiyi hep hissettim.
vefat ettiğini hâlâ daha algılayamıyorum. sanki o eve gittiğimde tekrar o koltukta oturuyor olacak.
ve dün, en yakın arkadaşımın babaannesi vefat etti. kendisi beni çok severdi. defalarca sofrasına oturdum. sürekli arkadaşımla bana selam gönderirdi halimi hatrımı sorardı. beni her gördüğünde de kuran okumayı biliyo kusun diyip arkadaşıma da öğretmemi isterdi. söz öğreticem derdim*, hay sen çok yaşa canım kızım derdi.
gönlü geniş, çok iyi bir insandı. ben sana örtü alıcam, sana örtü alasım var demişti. zahmet etme teyzem diyip geçiştirmiştim ama sonra arkadaşıma sorup hangi rengi sevdiğimi öğrenip bana o renk örtü almıştı..
en son arkadaşımın çeyizi için gittiğimiz eve bu sefer ismi gibi melek olan teyzemin kuran okunması için gittik. beni çok sevdiğini bilir ve hissederdim hep. umarım bundan sonrasında ben de ona dualarımla bunu hissettirebilirim.
bugün de en alt katımızda oturan alzheimer hastası teyzenin vefat ettiğini öğrendim.
ölüm uzun zamandır kendini bu denli hatırlatmamıştı bana. ve azrail uzun zamandır bu kadar çevremde dolanmamıştı.
büyümek bunu mu gerektiriyordu gerçekten? çevremde varlığını gördüğüm, bildiğim insanların ölümüne tek tek şahit olmam mı gerekiyor? ben küçükken herkes gençti ve kimse ölmüyordu. şimdi ben büyüyorum ve herkesin zamanı mı geliyor, cidden mi?
ben böyle mi devam edeceğim hayatıma? sürekli birilerinin ölümüne şahit olarak mı geçecek yani bu ömür?
ne büyük hayatlar yaşıyoruz güya, ne dünyevi dertlere sahibiz..
melek teyzem kirası iki katına çıktı diye üzülüyomuş, hiç ödeyemedi bile..
bu haftaki planımız iki yakın arkadaşımla oturup yeni yıla dair beklentilerimizi yazmaktı fakat biz cenaze evinde buluştuk.
“ölüm var, üzeri karla kapalı
ölüm var, bedeni kanlı yaralı
ölüm var, üzerime damladı yağmur
yar, elim azrail’e bağlı..”
open.spotify.com/track/5YhP...
yukarı dedenin bi tekli koltuğu vardı hep orada otururdu. bayramlarda hep en çok harçlığı yukarı dededen alırdım. hatta ben çok çok küçüktüm, o zamanlar en kallavi harçlık 20 tl idi, bir gün onu ziyaretten dönerken otobüs durağında elime para sıkıştırmıştı. ayıp olur diye onun yanında bakmadım tabi avcuma. otobüse binene kadar düşündüm acaba 20 lira mı verdi yoksa 10 mu çünkü kesinlikle 5 lira vermemiştir hatta kesin 20 lira vermiştir. çünkü hep yüksek harçlık verir o.
otobüs geldi ve bindiğin gibi avcumu açtım. 50 tl. anneme doğru baktım, onun da eline sıkıştırmış. 50 tl. sizin için belki çok önemli değildir ama para sıkıntısı çektiyseniz hayatınızın bir döneminde, 2007 senelerinde 50 liranın evinizin market alışverişini ne denli karşılayabileceğini bilirsiniz..
o gün gözümde yukarı dede benim için bir yaslanılacak dağ oldu. zamanla büyüdüm ve ziyaretlerim seyrekleşti ama içimdeki değeri hiç değişmedi. nadir de olsa görüştüğümüzde bana nasıl baktığı ve gözlerindeki sevgiyi hep hissettim.
vefat ettiğini hâlâ daha algılayamıyorum. sanki o eve gittiğimde tekrar o koltukta oturuyor olacak.
ve dün, en yakın arkadaşımın babaannesi vefat etti. kendisi beni çok severdi. defalarca sofrasına oturdum. sürekli arkadaşımla bana selam gönderirdi halimi hatrımı sorardı. beni her gördüğünde de kuran okumayı biliyo kusun diyip arkadaşıma da öğretmemi isterdi. söz öğreticem derdim*, hay sen çok yaşa canım kızım derdi.
gönlü geniş, çok iyi bir insandı. ben sana örtü alıcam, sana örtü alasım var demişti. zahmet etme teyzem diyip geçiştirmiştim ama sonra arkadaşıma sorup hangi rengi sevdiğimi öğrenip bana o renk örtü almıştı..
en son arkadaşımın çeyizi için gittiğimiz eve bu sefer ismi gibi melek olan teyzemin kuran okunması için gittik. beni çok sevdiğini bilir ve hissederdim hep. umarım bundan sonrasında ben de ona dualarımla bunu hissettirebilirim.
bugün de en alt katımızda oturan alzheimer hastası teyzenin vefat ettiğini öğrendim.
ölüm uzun zamandır kendini bu denli hatırlatmamıştı bana. ve azrail uzun zamandır bu kadar çevremde dolanmamıştı.
büyümek bunu mu gerektiriyordu gerçekten? çevremde varlığını gördüğüm, bildiğim insanların ölümüne tek tek şahit olmam mı gerekiyor? ben küçükken herkes gençti ve kimse ölmüyordu. şimdi ben büyüyorum ve herkesin zamanı mı geliyor, cidden mi?
ben böyle mi devam edeceğim hayatıma? sürekli birilerinin ölümüne şahit olarak mı geçecek yani bu ömür?
ne büyük hayatlar yaşıyoruz güya, ne dünyevi dertlere sahibiz..
melek teyzem kirası iki katına çıktı diye üzülüyomuş, hiç ödeyemedi bile..
bu haftaki planımız iki yakın arkadaşımla oturup yeni yıla dair beklentilerimizi yazmaktı fakat biz cenaze evinde buluştuk.
“ölüm var, üzeri karla kapalı
ölüm var, bedeni kanlı yaralı
ölüm var, üzerime damladı yağmur
yar, elim azrail’e bağlı..”
open.spotify.com/track/5YhP...
devamını gör...
dışardan sevgilisi var gibi görünmek
öyle duruyormuşum dışardan, nasıl oluyorsa artık. bu yüzden yalnızmışım. daha saçma bir teselli duyanınız varsa aşağıya yazıversinn.
devamını gör...
sürekli göz önünde olmak
algıda seçicilik duyarlığı olmasın.. (hayat sizi ne sebeple vıtrine oturtsun ki.. işte o "sebep" konusu üzerinde düşünün.)
devamını gör...
bir üstteki yazar hakkında düşünülenler
bir ara gerçekten inanılmaz salak saçma başlıklar vardı. şu an onları görmediğim için mutluyum. nedennnn çünkü minnoş depresif kız başlık üstüne başlık açıyor ...
teşekkürler
.
ülkenin de barışa ihtiyacı var ona da bir el atın pleaseeee muhtarımmm
teşekkürler
.
ülkenin de barışa ihtiyacı var ona da bir el atın pleaseeee muhtarımmm
devamını gör...
çünkü neden olmasın diye düşünerek başlık açmak
ben de yapıyorum, burası biraz da günlüğüm gibi
devamını gör...
yapay zekaya bulaşmamış eli yüzü düzgün fıstık gibi kız
tamam da anlayamadığım şu, 'eli yüzü düzgün fıstık gibi bir kız' yapay zekaya bulaşsa ne oluyor ki.. yapay zeka pavyon mu ki, kötü yola düşmüş gibi algılansın. doğru ve yerinde kullanıldığında yapay zeka, kişiyi geliştiren bir şey değil mi..
yanlış mı biliyorum.?
yanlış mı biliyorum.?
devamını gör...
çünkü neden olmasın diye düşünerek başlık açmak
canım ne isterse onu yapıca'm!
benim tüm başlıklar...
benim tüm başlıklar...
devamını gör...
geceye ağır bir söz bırak
“iyileştirdiğiniz herkes bir gün sizi hasta edecek.” *thomas stearns eliot
devamını gör...
çünkü neden olmasın diye düşünerek başlık açmak
bazen yaptığım şeydir. her zaman değil ama. burası çokomelli. her zaman öyle başlık açılmaz.
devamını gör...
sürekli göz önünde olmak
şu hayatta en nefret ettiğim ama bir türlü kurtulamadığım durum . odadaki herkes ders çalışır benim çalışmam konuşulur , göze batar. herkesin cildi parlar benim cildime sanki ekstra parlıyor gibi laf atılır ertesi gün sivilce dolar ( inanın asla abartmıyorum) . herkesin arkadaşları var ama benim çok çıkmam konuşulur, yurtta kalırım ona da laf edilir . abi beni bi salın ya , herkesin yaptığı şeyler neden ben yapınca dile getiriliyor sanki sadece ben yapabiliyorum , bu ulaşılamaz bir şeymiş gibi konuşuluyor . sebebini yıllardır anlamadım hâlâ anlamıyorum. ama çok yoruldum. yaptığım her şeyi saklamalıyım sanki. böyle nasıl yaşayacağım .
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının
ayakları taşa değmesin,
tuttukları altın olsun,
gök tengri onları korusun.
tuttukları altın olsun,
gök tengri onları korusun.
devamını gör...
sadettin saran ile rümeysa cebeci'nin konuşma kayıtları
corona bitti...
beline kuvvet, ne yaptıysa fenerbahçe içindir...
beline kuvvet, ne yaptıysa fenerbahçe içindir...
devamını gör...
pirus zaferi
verilen kayıpların kazanılan zaferden daha büyük olması durumu. medeni insanın hayal kırıklıklarının sebebi, kabusu. elde ettiği her şeyin değersiz olmasının nedeni. onu elde ederken öylesine çabalamıştır ki; elde ettiği ile çabasının arasındaki boşlukta yitip gider.
(bkz: bir zafer daha kazanırsak tamamen yok olacağız)
kazandıkları o kadar ufak ve uğrunda vazgeçtikleri o kadar büyük ki; artık itiraf edemese bile kazanmaktan korkuyor.
bu medeni insan 30 yılını tüketerek, ne kazanıyor? çiftleşme, yani evlenme şansı. bir kedinin doğuştan sahip olduğu şeyi 30 yılını vererek kazanmaya çalışıyor. ne kazanırsa kazansın bütün zaferleri pirus zaferi. kazandıkça daha çok kaybediyor. tamamen ölmeden ölüyor.
modern insan pirus bahtsızlığını yaşıyor. pirus en azından farkında, günümüz insanı farkında bile değil. kazandığı hiçbir şey için kaybettiklerine değmez. ben o yüzden kazanmaya çalışmayı bırakalı çok oldu, kazandığıma değil kaybettiğime değsin. hiçbir şey için çabalamaya değmez.
(bkz: bir zafer daha kazanırsak tamamen yok olacağız)
kazandıkları o kadar ufak ve uğrunda vazgeçtikleri o kadar büyük ki; artık itiraf edemese bile kazanmaktan korkuyor.
bu medeni insan 30 yılını tüketerek, ne kazanıyor? çiftleşme, yani evlenme şansı. bir kedinin doğuştan sahip olduğu şeyi 30 yılını vererek kazanmaya çalışıyor. ne kazanırsa kazansın bütün zaferleri pirus zaferi. kazandıkça daha çok kaybediyor. tamamen ölmeden ölüyor.
modern insan pirus bahtsızlığını yaşıyor. pirus en azından farkında, günümüz insanı farkında bile değil. kazandığı hiçbir şey için kaybettiklerine değmez. ben o yüzden kazanmaya çalışmayı bırakalı çok oldu, kazandığıma değil kaybettiğime değsin. hiçbir şey için çabalamaya değmez.
devamını gör...
kimseye asla yaranamamak
yaranmak için değil de iyilik olsun hoşluk olsın diye bişiler yapıyorsun bazen birine, o da tutup bunu götünden anlıyor ya, böle bi tane çakasım geliyo ağzına.
devamını gör...




