10 sene içinde başlayacak olan su savaşları

yakın zamanda su sorununun etkisini artıracağını düşünüyorum.maalesef ki çoğu insan bunun farkında değil.su sorunu,beraberinde başka sıkıntıları da getirecektir.bunların en önemlisi de gıda sıkıntısı.alınacak önemlerin başında toplumun bilinçlendirilmeli.umarım alınan önlemler kısa süre içinde artırılır ve kapsamı genişler.

iklim değişikliği, salgın hastalıklar veya nükleer savaş insanlığı tamamen silip süpürmezse, su savaşları da başlayabilir.

nehirlerden su yerine kan akacağını düşündüren olay.
hollywood filmleri süsü verilmiş gibi değil.
çok daha kötü,burada anlatamam anladınız.

diyanetin yağmur duasıyla önlemeye çalıştığı savaştır

kimilerine göre kuraklık, bilinçsiz tüketim vb sebeplerden çok, küresel kapitalizm ve bu uğurda suyun ticarileştirilmesinden dolayı yaşanabilecek savaş.

konuyla ilgili ilginç bir makale

dünya bunun farkında ve çok ciddi tedbirleri araştırma uygulama gibi süreçleri çoktan devreye aldı bile.

(bkz: dünya güneşle oynarken, bizim yağmur dua'sına çıkmamız)

biz mi , biz her konuda olduğu gibi, bu konuda da mevzuyu geriden takip edip, her şeyin olup bitmesini bekliyoruz .

haa, haksızlık etmeyelim , bir de 3500 km. ötedeki katar ile su yönetimi anlaşması yaptık geçenlerde .

deniz suyunu arıtın ve atık suyu geri dönüştürün, ağaç dikin. savaşmaya gerek yok.

olabilecek bir felakettir.küçümsememek gerek.katar gibi kurak,deniz suyu arıtıp içen bir ülkeyle su yönetimini de kapsayan bir anlaşma imzalayan hükümetimiz varken bize birşey olmaz.artık ilerde kendi suyumuzu kullanmak için izin isteriz bizde.

ilk medeniyetler günümüzde musul, bağdat, basra gibi şehirleri de için alan mezopotamya bölgesinde kurulmuştur. bilindiği üzere bu bölge fırat ve dicle nehirleri arasında kalan, tarıma elverişli verimli topraklardan oluşmaktadır. medeniyet ve insanlık tarihinin en başından beridir, hatta çok daha öncesinden beri akmakta olan ve hala dünyadaki en değerli temiz su kaynaklarından olan bu iki nehrin başlangıç noktaları ülkemizin doğu kısmındadır. geçmişte bu nehirlerin kullanımı açısından doğan sıkıntılar ve anlaşmazlıklar düşünülürse, olası bir savaşta taraf olmamız ihtimal dahilinde. büyük resim çalışması gibi oldu biraz, yine de geleceğe dair endişe verici bir durum olduğu aşikar.

sözde birileri 2040 yılına kadar bu sorunu çözmüştü buda mı gol değil.

insanlığın ulaştığı tatlısuyun sonsuz ve rahatlıkla elde edebileceğine olan inancından kaynaklı durumdur.
gerçek anlamda türkiyenin tatlısu bakımından fakir olduğu gerçeği görülmekte ve bilinmektedir.
kimsenin umrunda mıdır? büyük olasılıkla değildir. olacak mıdır? seve seve olmuyorsa bir şekilde evet!
şu kullanımından çok çevre politasına dikkat edilmesi gereken konudur. politik olarak ses etmeyen ama suyu düzgün kullanan bireyler ben dikkat etmiş ve üstüme düşeni yapmıştım diyerek konudan kaçamazlar.
ekolojik olarak önlemler alınması gereken bir durumdur.
bir ara buraya kaynakları ekleyeceğim unutmazsam inş.

bu başlığı yaz gelince bahar şenliklerinin sonunda: "su savaşına kalmak isteyenler su tabancalarını ve su balonlarını hazırlasın senligin sonunda şu savaşı olacaktır" anonsu ile birleştirmek istiyorum. öbür türlüsünü düşünmek korkunç !

insanoğlu olarak salt tüketiciyiz ve umursamazca israf ediyoruz. ve bu israfçılığımız günden güne de artıyor. o kadar boş şeylere doğal kaynakları harcıyoruz, biraz hareket etmemek biraz konforumuzdan taviz vermemek için her an boş yere nasılda her şeyi harcıyoruz inanılmaz.
basit bir örnekle; ben 30 bloklu 300 haneli 1000den fazla otopark yeri olan bir sitede güvenliğim. sitenin her yerinde farklı bir ışıklandırma, her yeri farklı bir ışıklı tabela. özellikle geceyarısı herkes evindeyken kimse için gerekli değilken bile bu ışıklar aralıksız olarak yanıyor. kime ne faydası olduğu belli olmayan salt enerji tüketimi.
yanlış hatırlamıyorsam aylık yüz bin liradan fazla elektrik faturası ödeniyordu, varın harcanan elektrik miktarını siz hesaplayın.
elektrikte durum böyle iken suda inanılmaz tasarruf yok tabi. bu insanlar bizler gibi fatura ödemekte zorlanan, harcamalarına dikkat eden tipler değiller. boş boş işlere bile rahatça her şeyi savurabiliyorlar. eh bir sitede durum böyleyse şimdi koca dünyayı düşünün.
mesela dünyada her gün ne kadar yemek çöpe gidiyor kimbilir. yarısını yiyip doyduk diye yarısını çöpe attığımız yiyecekleri aslında herkes yiyeceği kadar almış olsa ve artık olmasa bence dünyada herkese yetecek kadar yiyecek var ve açlık olmazdı. tabi bunlar benim şahsi fikirlerim. bu konuda bir araştırmaya, bilgiye, uzmanlığa sahip değilim. belki de yanlış biliyorumdur bilemem.
yemek işi zaten şova dönüştü adam ocağın üstünde tutsa mesela 5 dakikada pişireceği yemeği, görsel şov yapıp havada tur attırdığından o yemek 10 dakikada pişiyor. o süreçte ocak boşa da yanmış oluyor. boşa enerji kaybı. böyle bir ton harcama vs bulunabilir.
sonra kuyruk sıkışınca bir süre kemer sıkmaya gidiyoruz. halbuki varken idareli kullansak hiç bunlara gerek kalmayacak. zaten kısa süre sonrada özümüze dönüyoruz ve bu kısır döngü devam ediyor.
4te 3ü su denilen dünyada kuraklık çekmemiz bile ne denli israfçı olduğumuzun kanıtı. tamam belki o su deniz suyu, içilmediği için denilecek olabilir ama ben o suyla arabasını yıkayan insan da biliyorum. tıpkı otel yapıp cebini doldurmak uğruna düşünmeden orman yokedenler gibi kendi malından kendi zevkinden başka kimseyi düşünmeyen insanlar o kadar çok ki.

kaldı sekiz yıl.

güzel olacaktır biz de yapardık ortaokulda.