1.
2002 türkiye genel seçimleri, 3 kasım 2002 günü türkiye genelinde yapılan erken genel seçimdir. bu genel seçim ile türkiye büyük millet meclisi 22. dönem milletvekilleri seçilmiştir.
devamını gör...
2.
o gün allah belamızı verdi.
devamını gör...
3.
bir devrin sonunu getiren seçim
devamını gör...
4.
çöküşün başladığı gündür.
hiçbirşeyin artık eskisi olmayacağı gün, o gün doğan ve sonra doğacak nesillerin bile türkiye cumhuriyeti kuranın konusunda çelişkiye düşüp (koyunlardan özür dileyerek) koyun mantığına hapsolacakları gündür.
"hak geldi batıl zail oldu" sloganın yan etki yaptığı panzehirin ancak nuh'un gemiyi cudi dağına oturtması gibi, (malum şahsiyet) iskeleyi uçurum tarafına açması ile son bulacak.
hiçbirşeyin artık eskisi olmayacağı gün, o gün doğan ve sonra doğacak nesillerin bile türkiye cumhuriyeti kuranın konusunda çelişkiye düşüp (koyunlardan özür dileyerek) koyun mantığına hapsolacakları gündür.
"hak geldi batıl zail oldu" sloganın yan etki yaptığı panzehirin ancak nuh'un gemiyi cudi dağına oturtması gibi, (malum şahsiyet) iskeleyi uçurum tarafına açması ile son bulacak.
devamını gör...
5.
bir yakışıklının çıkıp milletin gönlünü fethedip yükseldiği seçim .lanet olsun denilen seçim de olabilir *
devamını gör...
6.
2002-2010 dönemi türkiyenin en iyi dönemiydi inkar edilemez gerçek
devamını gör...
7.
beton devrinin başlangıcı.
devamını gör...
8.
ak parti'nin tek başına iktidarıyla sonuçlanan, 2002-2010 arası türkiye'nin refah dönemini bize aralayan; kemal derviş politikalarının devamı, ab ve batı ile uyum içerisinde yürüyen liberal politikaların kapısını açan genel seçimdir.
devamını gör...
9.
%10 barajı adı altında milletin yarısının seçme hakkının gasp edildiği sözde seçimdir.
akp'si, koalisyonu, miladı bir yana ülke demokrasisin yerlerde süründüğü en utanç verici seçimlerimiz arasındadır. seçimler (basit bir tabirle) halkın istediği kesimlerin, halkın istediği oranda devlet yöneticiliğine gelebilmesi için yapılır. şimdi insanlar o gün ne istemiş, günün sonunda ele ne geçmiş bir hatırlayalım.
34 milyon seçmenin iradesini yansıtmak için gittiği sandıktan çıkan oylarla seçilen 541 milletvekili, toplamda sadece 17 milyon oy almıştır. diğer 17 milyon kişinin iradesi 9 bağımsız milletvekili ile temsil edilmiştir. yüzdelerle bakacak olursak da oyların %34'ünü alan akp koltukların %67'sini, oyların %19'unu alan chp ise koltukların %31'ini almıştır.
seçmenin yarısının oylarını alan partiler baraj altı kaldı arkadaşlar, mecliste tek bir milletvekili ile temsil edilmedi! hem de öyle kırklarda ellilerde değil, ab'ye girmeye uğraştığımız 21. yüzyılın içerisinde.
akp'si, koalisyonu, miladı bir yana ülke demokrasisin yerlerde süründüğü en utanç verici seçimlerimiz arasındadır. seçimler (basit bir tabirle) halkın istediği kesimlerin, halkın istediği oranda devlet yöneticiliğine gelebilmesi için yapılır. şimdi insanlar o gün ne istemiş, günün sonunda ele ne geçmiş bir hatırlayalım.
34 milyon seçmenin iradesini yansıtmak için gittiği sandıktan çıkan oylarla seçilen 541 milletvekili, toplamda sadece 17 milyon oy almıştır. diğer 17 milyon kişinin iradesi 9 bağımsız milletvekili ile temsil edilmiştir. yüzdelerle bakacak olursak da oyların %34'ünü alan akp koltukların %67'sini, oyların %19'unu alan chp ise koltukların %31'ini almıştır.
seçmenin yarısının oylarını alan partiler baraj altı kaldı arkadaşlar, mecliste tek bir milletvekili ile temsil edilmedi! hem de öyle kırklarda ellilerde değil, ab'ye girmeye uğraştığımız 21. yüzyılın içerisinde.
devamını gör...
10.
rize'de bir aslanin siyaset arenasina ilk kez ciddi anlamda ciktigi secimdir.
devamını gör...
11.
bir baba, oğlunun futbolcu olmasını engellemeseydi, o tarihte o kişi başbakan olarak ülkeyi sömürmeye başlamayacaktı...
devamını gör...
12.
3 gün sonrasında, yani 6 kasım 2002'de, süper lig'in 6. haftasında, fenerbahçe'nin galatasaray'ı 6-0 yendiği maçın oynandığı seçim.
affedersiniz galatasaray yazmışım. 6alatasaray olacaktı.
affedersiniz galatasaray yazmışım. 6alatasaray olacaktı.
devamını gör...
13.
ülkece amansız bir hastalığa tutulduğumuz tarihtir.
devamını gör...
14.
allahın belamızı verdiği gün.
devamını gör...
15.
zamanda yolculuğa ve geçmişi değiştirmeye en çok ihtiyacımız olduğu olaydır bu!
devamını gör...
16.
14 mayıs 1950 türkiye genel seçimleri'nden sonra ilk kez sadece iki partinin meclise girebildiği ve neticesinde türkiye'de demokratik yollarla başlayan en uzun tek başına iktidarın kurulduğu seçim. seçime akp*, chp*, dyp*, mhp*, gp*, hadep*, anap*, sp*, dsp* ve ytp** girdi. akp 34 puan*, chp 19 puan* ve bağımsızlar 1 puan* aldı, akp muazzam bir çoğunlukla* iktidara geldi.
ilk gariplik, hükümeti alan partinin genel başkanının milletvekili olamamasındaydı. gerçi erdoğan'ın siyasi yasağı vardı ama mitinglere de katıldı, pusulalara resmi de basıldı*. 2003'te deniz baykal chpsi'nin desteği ile siirt'te seçimler yenilendi, erdoğan'ın siyasi yasağı kalktı ve erdoğan siirt'ten milletvekili seçildi. bu kısa dönemde erdoğan hiçbir resmi vazifesi olmamasına rağmen çeşitli ülke başkanları ile görüştü, başbakan ise abdullah gül'dü. bülent arınç ise meclis başkanlığındaydı*. 2003'ün diğer önemli olayı ise 1 mart 2003 tezkeresi idi. abd'nin ırak işgali için türkiye'ye asker sokma ve türkiye'de asker bulundurma talebi için yapılan oylama akp ezici çoğunluğu oluşturmasına rağmen reddedildi. buna abd'nin bir misillemesi olarak bugün bile çok tartışılan çuval olayı yaşandı.
akp'nin ilk yıllarında temel politikası liberal söylemlere yakındı, bu sebeple izlenen ekonomik ve dış politikalar genel manada avrupa birliği'ne kabul edilme yönündeydi. bu dönemde kemal derviş'in reçeteleri tek başına iktidarın verdiği rahatlıkla uygulanabildi ve dışarıya verilen güven ile ülkeye akan para sayesinde bir rahatlama, daha doğrusu lale devri yaşandı. bu bir lale devri idi çünkü yaşanan rahatlığı kalıcılaştıracak reformlar yapılmıyor, kurumlar kurulmuyor yahut halihazırda olanlara işlerlik kazandırılmıyordu*. yine de tüm bunlar akp'nin seçmendeki değerini kuvvetlendirdi ve 2007 seçimlerinde oy artışlarının birincil etkisi oldu.
akp'nin, daha doğrusu erdoğan'ın politikalarının bazıları ise tekleşme yönündeydi*. herkesin bildiği gibi erdoğan siyasi kariyeri boyunca siyasi yelpazenin sağında tek oldu. bu tekleşme ise ilk yıllarda akp'nin tekleşmesiyle, ilerleyen yıllarda akp içinde erdoğan'ın tekleşmesi ile sonuçlandı. bunun ilk eşiği ise 2002 seçimlerinde bir potansiyel göstererek akp'ye alternatif olabileceğini belli eden cem uzan ve genç parti idi. bu oluşuma ve uzanlar'a yönelik baskılar neticesinde cem uzan yurt dışına kaçmak zorunda kaldı. böylece erdoğan ilk alternatifini yemiş oldu ama yeni bir merkez sağ oluşumu mehmet ağar'ın dyp'si ve erkan mumcu'nun anap'ının diyalogları ile filizlendirilmeye çalışılıyordu. burada amaç bu iki partinin birleşmesiydi, barajı aşmaları akp'nin tek başına iktidarını kaybetmesini garantileyecekti ancak iki genel başkanın arasında yaşanan anlaşmazlıklar* bu birleşmeyi önleyerek merkez sağda alternatifi yok etti. bu akp'nin 2007'deki oy artışının ikincil sebebi oldu.
bir diğer durum ise 367 krizi idi. ahmet necdet sezer'in görev süresinin dolması üzerine akp abdullah gül'ü aday yaptı ve mecliste oylamaya gidildi. chp, anayasa mahkemesi ve tsk cumhurbaşkanlığına da akp ile aynı çizgide birinin gelmesini istemiyorlardı, bir diğer sebep de abdullah gül'ün eşinin başörtülü olmasıydı**. bu durumun önüne geçmek için sabih kanadoğlu tarafından cumhurbaşkanını seçmek için gerekli 367 sayısının cumhurbaşkanlığı seçimine zorunlu katılım sayısı da olduğu ortaya atıldı, akp'de bu sayı olmadığından muhalif vekiller katılmayınca oylama düşecek ve akp cumhurbaşkanı için chp ile uzlaşmak zorunda kalacaktı. hakikaten de chpliler oylamaya katılmadı, gül 350 küsür oy aldı. gereken sayı bulunmadığından chp iptal için aym'ye başvurdu, üstüne üstlük yaşar büyükanıt tarafından tsk sitesine bir bildiri yüklendi yani 27 nisan 2007 e-muhtırası verildi. tüm bunlar, erdoğan'ın "vesayet" söylemlerini korkunç güçlendirdi ve akp'nin 2007'deki oy artışının son ve en büyük sebebi oldu.
iktidarın elini güçlendiren bunca şey olurken tek muhalif parti olan chp ise yerinde saydığından herhangi bir sıçrama yakalayamadı. 2005'te bir değişim ihtimali sarıgül'ün kurultayda aday olması ile yakalansa da bu olmadı, sarıgül seçilemedi. chp hiçbir değişim yaşamadan, 2002 seçimlerine nasıl girdi ise 2007 seçimlerine de öyle girdi.
ilk gariplik, hükümeti alan partinin genel başkanının milletvekili olamamasındaydı. gerçi erdoğan'ın siyasi yasağı vardı ama mitinglere de katıldı, pusulalara resmi de basıldı*. 2003'te deniz baykal chpsi'nin desteği ile siirt'te seçimler yenilendi, erdoğan'ın siyasi yasağı kalktı ve erdoğan siirt'ten milletvekili seçildi. bu kısa dönemde erdoğan hiçbir resmi vazifesi olmamasına rağmen çeşitli ülke başkanları ile görüştü, başbakan ise abdullah gül'dü. bülent arınç ise meclis başkanlığındaydı*. 2003'ün diğer önemli olayı ise 1 mart 2003 tezkeresi idi. abd'nin ırak işgali için türkiye'ye asker sokma ve türkiye'de asker bulundurma talebi için yapılan oylama akp ezici çoğunluğu oluşturmasına rağmen reddedildi. buna abd'nin bir misillemesi olarak bugün bile çok tartışılan çuval olayı yaşandı.
akp'nin ilk yıllarında temel politikası liberal söylemlere yakındı, bu sebeple izlenen ekonomik ve dış politikalar genel manada avrupa birliği'ne kabul edilme yönündeydi. bu dönemde kemal derviş'in reçeteleri tek başına iktidarın verdiği rahatlıkla uygulanabildi ve dışarıya verilen güven ile ülkeye akan para sayesinde bir rahatlama, daha doğrusu lale devri yaşandı. bu bir lale devri idi çünkü yaşanan rahatlığı kalıcılaştıracak reformlar yapılmıyor, kurumlar kurulmuyor yahut halihazırda olanlara işlerlik kazandırılmıyordu*. yine de tüm bunlar akp'nin seçmendeki değerini kuvvetlendirdi ve 2007 seçimlerinde oy artışlarının birincil etkisi oldu.
akp'nin, daha doğrusu erdoğan'ın politikalarının bazıları ise tekleşme yönündeydi*. herkesin bildiği gibi erdoğan siyasi kariyeri boyunca siyasi yelpazenin sağında tek oldu. bu tekleşme ise ilk yıllarda akp'nin tekleşmesiyle, ilerleyen yıllarda akp içinde erdoğan'ın tekleşmesi ile sonuçlandı. bunun ilk eşiği ise 2002 seçimlerinde bir potansiyel göstererek akp'ye alternatif olabileceğini belli eden cem uzan ve genç parti idi. bu oluşuma ve uzanlar'a yönelik baskılar neticesinde cem uzan yurt dışına kaçmak zorunda kaldı. böylece erdoğan ilk alternatifini yemiş oldu ama yeni bir merkez sağ oluşumu mehmet ağar'ın dyp'si ve erkan mumcu'nun anap'ının diyalogları ile filizlendirilmeye çalışılıyordu. burada amaç bu iki partinin birleşmesiydi, barajı aşmaları akp'nin tek başına iktidarını kaybetmesini garantileyecekti ancak iki genel başkanın arasında yaşanan anlaşmazlıklar* bu birleşmeyi önleyerek merkez sağda alternatifi yok etti. bu akp'nin 2007'deki oy artışının ikincil sebebi oldu.
bir diğer durum ise 367 krizi idi. ahmet necdet sezer'in görev süresinin dolması üzerine akp abdullah gül'ü aday yaptı ve mecliste oylamaya gidildi. chp, anayasa mahkemesi ve tsk cumhurbaşkanlığına da akp ile aynı çizgide birinin gelmesini istemiyorlardı, bir diğer sebep de abdullah gül'ün eşinin başörtülü olmasıydı**. bu durumun önüne geçmek için sabih kanadoğlu tarafından cumhurbaşkanını seçmek için gerekli 367 sayısının cumhurbaşkanlığı seçimine zorunlu katılım sayısı da olduğu ortaya atıldı, akp'de bu sayı olmadığından muhalif vekiller katılmayınca oylama düşecek ve akp cumhurbaşkanı için chp ile uzlaşmak zorunda kalacaktı. hakikaten de chpliler oylamaya katılmadı, gül 350 küsür oy aldı. gereken sayı bulunmadığından chp iptal için aym'ye başvurdu, üstüne üstlük yaşar büyükanıt tarafından tsk sitesine bir bildiri yüklendi yani 27 nisan 2007 e-muhtırası verildi. tüm bunlar, erdoğan'ın "vesayet" söylemlerini korkunç güçlendirdi ve akp'nin 2007'deki oy artışının son ve en büyük sebebi oldu.
iktidarın elini güçlendiren bunca şey olurken tek muhalif parti olan chp ise yerinde saydığından herhangi bir sıçrama yakalayamadı. 2005'te bir değişim ihtimali sarıgül'ün kurultayda aday olması ile yakalansa da bu olmadı, sarıgül seçilemedi. chp hiçbir değişim yaşamadan, 2002 seçimlerine nasıl girdi ise 2007 seçimlerine de öyle girdi.
devamını gör...
17.
o zamanlar anasol-m koalisyon hükümeti'nde başbakan yardımcısı olan devlet bahçeli, dış güçlerin üst makamından gelen bir emirle bülent ecevit'in kendisine başbakanlık teklifini reddederek ve erken seçim çağrısı yaparak akp'yi başımıza bela ettiği o karanlık tarihtir. tabi, bu olayda deniz baykal'ın da büyük payı var. o dönemlerde recep tayyip erdoğan'ın siyasi yasağı olduğu için başbakan, abdullah gül oldu; 2003'tenise yerine tayyip erdoğan geçti. bu dönemde tarihe damgasını vuran olay, abd'nin türk askerinin başına çuval geçirmesi idi ve erdoğan, "efendim, abd'ye nota vermeyecek misiniz?" diye soran gazetecilere utanmadan ne notası bu müzik notası mı diyerek alay etti.
akp, ilk yıllarındaki avrupa birliği temelli bir dış politika güdüyordu, iş zaman içinde ortadoğu'nun hamiliğine geldi fakat bu da ellerinde patladı.
sabah gazetesi'nin 3 kasım 2002'de attığı "anadolu ihtilali" adlı manşeti
akp, ilk yıllarındaki avrupa birliği temelli bir dış politika güdüyordu, iş zaman içinde ortadoğu'nun hamiliğine geldi fakat bu da ellerinde patladı.
sabah gazetesi'nin 3 kasım 2002'de attığı "anadolu ihtilali" adlı manşeti
devamını gör...