31 mart 2024 yerel seçimleri

kavga gürültünün eksik olmadığı seçimdir. bizim köyde bile jandarma müdahele etmek zorunda kalmış, müşahitler kavga etmiş vs.

tekrardan ortadoğu bataklığından bir seçim görmekteyiz. bu sefer kimsede umut yok, çevremdeki çoğu kişi gitmedi oy kullanmaya. bakalım neler çıkacak.

tüm suriyeliler için kritik öneme sahip yerel seçimlerdir. kendilerinden yüksek katılım beklemiyoruz yani umarım.

bugün yanımda arapça konuşan insanlarla beraber oy kullandıktan sonra soğuduğum yerel seçimdir.

galatasaray'ın sıradan bir lig maçının olduğu gündeki kadar bile heyecanım yok. üşendiğim için hâlâ gidip oy kullanmadım. playstationı açıp oyun oynamak daha cazip geliyor. hararetli siyasi tartışmalar yaşar, biseyler anlatmaya çalışırdım ben; şimdi kendi oyumu bile atasım yok. pes ettim, kim kazanmış kim ne yapmış umrumda değil. titanik batarken çalmaya devam eden orkestra kafasındayım.

ya yaşlandık o gençlik enerjimiz kalmadı ya da çaresizliği kabullendik bilemiyorum.

sabah erkenden zafer'e atıp kaçtığım seçim. urfa'da kan gövdeyi götürmez umarım.

hayatımda ilk defa hiçbir umudum olmadan oy kullandım. bakın ben evimden cenaze çıktığında ''ben artık onu göremeyeceğim ama o hep benim yanımda yakınımda olacak'' diyecek kadar umut dolu, olaylara pozitif yaklaşmaya çalışan biriyim. pandemiyi ''her şeyi yıkama ve sosyal fobiyi yenme fırsatı'' olarak gören insanım ama ilk defa oy kullanmak bu kadar gereksiz, lüzumsuz ve bomboş geldi. geleceğe dair hiç umudum kalmadığını fark ettim. ve bu beni yaşama dair bir sorgulamaya yönlendirdi. gerçekten bunca debdebeye gerek var mı? giyinmek, evden çıkmak, okullara gitmek, sandığı bulmak... hiçbir şeyin değişmeyeceğini bile bile bir şeyler yapmaya çabalamak çok gereksiz değil mi? o zaman niye yapıyoruz bunu?

twitter.com/videotayfa/stat...

edit: bir seçimi kazanmamız için hiçbir umudum olmaması mı gerekiyordu cidden? hayır yani bunu açık açık söyleseydiniz geçmişteki tüm umutlarımı silerdim ben. hallederdim yani...

seçimler vatanımız, milletimiz için hayırlı uğurlu olsun.
hangi partiden olduğu önemli değil dürüst, çalışkan laf değil iş üretecek adayların kazanmasını diliyorum.
sonuçta türk milleti hür iradesiyle 5 yıl için yetki veriyor. başarılı olursa yeniden kazanır, başarırız olursa kaybeder gider.

ne olursa olsun, ailemle inatla oy vermeye ve umut etmeye devam ediyorum. istedikleri zaten önce umudumuzu kırmak ve sonra ne olursa olsun zaten kazanacaklarına inandırmak.

görüyorum ki bir çok kişi bu tuzağa zaten düşmüş. bir insanı çökertmenin en kolay yolu; onu manipule etmektir. zaten kazanacaklarını, bunca seyin boşuna olduğu izlenimini niye veriyorlar? halkın umudunu kırıp, yine halkın onların kazanmalarına izin vermesi için. sen gitmezsen, ben gitmezsem kim gidecek oy vermeye? kullanmadığınız oylar, nereye gidiyor düşündünüz mü?

keşke biraz akıllı ve ön görülü olsanız. savaşlar stratejiktir. hepsi zihinde döner. algınızı bunları anlamak için geliştirmek yerine, gördüğünüzün gerçek olduğuna inanıp hayat geçiriyorsunuz. sizin gibi coğunluk yüzünden 25 yıldır istediklerini yapıyorlar bu ülkede.

olay particilik yapmak değil. benim derdim bir partiyi savunup, diğerini kötü ilan etmekte değil. ben objektif olarak konuşuyorum. başta a-b-c partisi olsaydı ve ülke yine böyle yönetiliyor olsaydı, yine aynı şeyleri yazardım. olay particilik değil yani, var olan hükümet sisteminin halkı kötü koşullara sürüklemesi ve halkın buna gayet vicdani hür şekilde müdahale etmeyecek pişkinliğe sahip olması. siz yaşıyorsunuz bu ülkede, bir telefonu cebinize alamıyorsunuz, ev/ araba alamıyorsunuz, okulların yıllık ücretleri tavan olmuş okuyamıyorsunuz, markette her gün - her şeyin ücreti değişiyor. ülkedeki suç oranları, dolandırıcılık oranları almış başını gitmiş, kimse hukuktan/ mahkemeden/ yargılanmaktan çekinmiyor, pedofili/ kadın tecavüzleri/ cinayetler arşa çıkmış, ülke mültecilerle doldu, hepsine vatandaşlık hakkı dağıtılıyor, ab ülkeleri içeride ki göçmen nüfusunun fazlalığı sebebiyle vize ambargosu uyguluyor. nereden geliyor bu rahatlık size? nasıl gelebiliyor?


maalesef su an ki insanlığın coğu, gençliğe hitabeye hakaret. üzgünüm ama orada geçen her cümleye hakaret. en temel vatandaşlık görevini bile yerine getirmeye eriniyorsunuz ama siz koskoca 81 ili bir avuç insanla almış bir adamın hitap ettiği nesilsiniz. böyle mi hakkını veriyorsunuz size emanet edilen cumhuriyetin?

atatürk yaşasaydı, kaçınız gözlerinin içine bakıp "ben izinizdeyim, vasiyet ettiğiniz şeyleri yerine getiriyorum" diyebilirsiniz?

bu ülke laylaylom ile kazanılmadı. kan döküldü bu ülkenin sınırları için. bu devlet kanla kuruldu. bunu hatırlamanızı ve en azından vatandaş olarak sorumluluğunuzu yerine getirmenizi tavsiye ederim.

oy kullanmadan oturup, nasıl vicdanınızı rahat ettiriyorsunuz ben bilmiyorum. sizin sorumsuzluğunuz bir ülkeye mâl oluyor. bir de gögüsününüzü gere gere burada oy kullanmaya gitmediğinizi yazıyorsunuz. göğsüne bu ülkeyi almak için kurşun yemiş her asker mezarında dönüyordur. ayıp.

siz kendinizden vazgeçmişsiniz, vatan - bayrak - ulus ne ki.

son 20 yılki seçimler gibi kötü ve daha kotu arasında seçim yapmamız istenen seçim.

bizim ülke de seçimler hamile kalmak için mastürbasyon yapmaya benziyor.

sandıkların başında 2 tane vur emri bulunan asker ve 1 adet üstü olmadığı sürece, bu ülkedeki hiç bir seçim "adil" değildir.
yine toplu oy kullanmalar, yine yaşlılarla birlikte kabine girenler, yine telefonla fotoğraf çekenler vs...

yasaklayacaksın kardeşim.
herkes kendi oyunu kullanacak.
oy kullanma gibi basit bir işlemi yapamayan da kullanmasın. zaten beyni ölmüş, fikrinin ne önemi var?

anne ve babamla davutlar/kuşadası'nda gidip oy kullandığımız seçimlerdir. *

annem emekli öğretmen. sandık görevlilerinden biri anneme; "hocam, beni hatırladınız mı?" dedi ama böyle çok duygulu söyledi. biz de kendisini annemin eski öğrencisi sandık zira bayağı genç gösteriyordu. ben de, "tam hababam atmosferi oldu..." falan dedim, gülüştük. meğerse annemin son öğretmenlik senelerinde beraber öğretmenlik yapmışlar aynı okulda.

neyse, bundan bize ne dediğinizi duyar gibiyim. haklısınız. hayırlısı olsun diyorum o halde.

betimar araştırma'nın bugün sandıklar kapandıktan sonra yayınladığı anket sonuçlarına göre;

istanbul:
ekrem imaro: %48
kuru murad: %38

ankara:
mansur savaş: %61
target altınok: %28

izmir:
adını bile bilmediğim chp'li: %40,9
adını bildiğim akp'li: %40,6

kahkaha şelalesi tadında sonuçlar.
twitter.com/BetimarMerkez

urfadan gelecek taşlı sopalı absürt olaylar için twitter taymlaynımı sürekli yeniliyorum ama bu seçimde evrime bir adım daha yaklaştılar sanırım, sadece 1-2 haber gördüm şimdilik.

bu arada eko %1-2 farkla kazanır, mansur min %15 fark atar.

seçimlerden geçmişte umut beslemiş ya da umut besleyen inları gördükçe hem gülüyorum hem acıyorum. kolektif bir varlık olan devlet içinde yaşıyorsun ve bu kolektif varlığın düzelmesine* yönelik umudunu k**ı kırık yerel seçimlere mi bağlıyorsun? her seçim umut, umudumuz, umutlarımız diye ağlamayın kesin da. umut aramak istiyorsan onu iki seçim arasındaki zaman diliminde arayacaksın. bir de ampül gitse ok gelse, damla gelse, başak gelse her şey güzel mi olacak? sarı boktan kırmızı boka.

yaşadığın yerde belediye hizmetlerinden memnun değilsen diğer adayları incele hoşuna gidene bas geç, tatava yapma.

her seçim hayvan gibi oy pusulalarını katlayıp, minicik zarfa sokmaya çalışıyoruz. kabine giren çıkamıyor kardeşim. yok il, yok ilçe, yok meclis üyesi, yok muhtar derken üç pusula bir de el ilanı elimizde zarfa tıkıştırıyoruz. resmen insanlara zorla origami öğretiliyor.

dijital bir çözüm üretmek çok mu zor buna? kağıt masrafı ayrı, tek tek sayılması, elle yazılması ayrı eziyet. yok ıslak imza olacak. yok çuvalla zarflar taşınacak falan derken deli gibi insan gücü ve maliyeti var bu işin.

koyarsın tablet benzeri dijital cihazlar. oyunu kullanırsın direkt olarak sisteme de düşer. sonra deftere at yine imzanı. bu çağda saçma sapan maliyet ve insan gücüne ne gerek var yani?

bir de muhtar nedir arkadaş ya? bir tek tebligat kişiye ulaşmadığında muhtarlık alıyor sanırım. muhtarın havadan para kazanmak dışında başka bir görevi var mı hakkaten? hiçbirini tanımıyorum muhtar adaylarının. içlerinde sadece bir tane kadın aday vardı. verdim oyumu ona.

benim için en kritik yerler;
istanbul
ankara
tekirdağ

buralardaki seçimler kritik.

sabah uyandım ilk iş bu sene ilk kez oy kullanacak arkadaşlarıma yazdım hemen nasıl basacaklarını tarif ettim. çocuklara da oy kullandırtıyorlar diye de zorbaladım bi güzel. çünkü ben de böyle bi insanım. geçen seneki seçim kâğıtlarımı da hâlâ saklıyorum. nedeni yok öyle işte

şaka maka beni çok geriyo seçimler. ya yanlış karar verirsem düşüncesi oluyor hep. iyice araştırıyorum. yine de maalesef hiçbir aday ve ya hiçbir parti benim içime tamamen sinmiyor. kendimce en uygun gördüğüme basıyorum.

neden hala kaldırılmadığını ve cumhurbaşkanı tarafından belediye başkanlarının atama usulü belirlenmediğini düşündüğüm seçim. iktidar bu konuda demokrasi dersi veriyor resmen.

iyi partinin tarihin tozlu sayfalarına gideceğini düşündüğüm seçimlerdir.

mutluluk veren bir tarzı var.