41.
tsubasanın attığı bir şutun 2 bölüm boyunca rakip kaleye ulaşmasını beklemekle eş anlamlıdır bir yerde. ayrıca bu çocukluk yılları he man, şeker kız candy ve sailor moon gibi enteresan başyapıtları da kapsar.
ayrıca (bkz: sanal bebek)
ayrıca (bkz: sanal bebek)
devamını gör...
42.
90'larda çocuk olmak güzeldi. belki de biz salaktık ama yine de güzeldi.
devamını gör...
43.
90'lı yıllarda çocuk olan biri olarak çok güzeldi. bir kere hayat bu kadar bozulmamıştı. çocuklar sokaklarda sabahtan akşama kadar oynar, eve uğramazlardı bile. bayramlarda şeker toplamaya çıkar ve başlarına kötü şeyler gelmezdi. ortam güvenliydi. çocuklara genelde dokunulmazdı. evde ise trt'de (bkz: susam sokağı) oynardı. özel televizyonların gelişmesiyle türlü türlü çizgi filmler izlenirdi. şanslı bir dönemin çocuklarıydık. 90'lı yılların pop şarkıları bile çocukçaydı. bilhassa bizlere güzel güzel şarkılar yazan bir (bkz: barış manço) vardı.
şimdiki çocuklar için ortam güvenli değil. aileler de doğal olarak korkuyor. sokağa salamazsın, çocuk parkında bile başında durman gerekir. sonra aileler de yoruluyor ve çocuklar eve hapsolunuyor. en önemlisi çocuklara şarkı yazan sanatçı bile yok.
şimdiki çocuklar için ortam güvenli değil. aileler de doğal olarak korkuyor. sokağa salamazsın, çocuk parkında bile başında durman gerekir. sonra aileler de yoruluyor ve çocuklar eve hapsolunuyor. en önemlisi çocuklara şarkı yazan sanatçı bile yok.
devamını gör...
44.
sözlükte yaşlı dedektörü işlevi görecek olan sorunsaldır.
devamını gör...
45.
9 aylık, gol atan kale, japon kalesi, çelik çomak, yakartop, simiiiiiiit gibi efsane oyunları sabah akşam oynadığım güzel yıllardı 90'lar. (bkz: özledim)
devamını gör...
46.
çektiğin niyetten leblebi tozu çıkmasıyla dünyanın en mutlu-mesud insanı olmaktır.
devamını gör...
47.
sokakta simiiiiiiiiiiit diye yırtınarak can havliyle koşmaktır sonunda eşek sudan gelinceye kadar dayak yemektir...
devamını gör...
48.
o yıllarda kömürler 25 kg'lık torbalar halinde satılmazdı. ihtiyacı olan bi ardiyeye gider, 1-2 ton sipariş verir ve kapının önüne olduğu gibi yığarlardı. sonra da kovalarla apartmanın bodrumuna ya da kömürlüğüne taşınırdı. iş bittikten sonra ciğerlere dolan kömür tozu temizlenir ve şanslıysanız ebeveyniniz size gazoz alıp sevindirirdi. o kömürlüklerin de acayip bi kokusu olurdu.
devamını gör...
49.
oynayacak hiçbir şey bulamazlarsa bakkaldan 1 karton 10 lu kibrit alıp kibritlerle alev dominosu karton kısımlarını yırtıp güzelce toparlayıp kav-malazlar kart oyunu oynamalarıdır.daha atılmış yatakları istinat duvarının altına üst üste dizip elde şemsiyeyle duvardan atlama olayına hiç girmiyorum (güya semsiye düşüşü yavaşlatacak).yaratıcı çocuk olmaktır.
devamını gör...
50.
dönemin popüler bisikletleri, kızlara pinokyo, erkeklere bmx idi. bakkalda bozukluklarla alabileceğiniz türlü irili ufaklı abır cuburlar, para çikolatalar, leblebi tozları, bigbabollar, şıp sevdiler.koca mahallede özgürce dolaştığımız ve kimsenin korkusunun olmadığı zamanlardı.
hatta mahalle sınırının dışına çıkan cesur arkadaşlarda vardı. gece saklambaçları, yumurta savaşları, gündüz piknikleri. tüm gün güneşten ısınmış, sac kaydıraklarda pişmek.
yarım gün okullar. beyaz devasa yakalı üniformalar. zeki alasya metin akpınar tiyatroları, ulusta içilen muzlu sütler. her 23 nisanda tüm şehir okullarının katıldığı kortejler, geceleri fener alayları.
orduevlerindeki resepsiyonlar. annelerin muazzam kısır günleri. ankara yenimahalle yokuşlarından ahşap kızakla çığlık çığlığa kaymak. komşu bahçesindeki meyve ağacına dadanmak. arka bahçede hamakta sallanmak. şey vardı, kesilen boruların içine kağıttan ok yapıp üfleyerek birbirini vurmak. ucuna toplu iğne ekleyen sosyopatlar şimdi be yapıyordur acaba. ülkede her yerde pepsi vardı o yıllarda. cam şişe pepsiler. meybuzlar. kırmızı konservelerde nestle kakaosu vardı. annem sütümüze karıştırırdı akşamları.
o donem gokyuzu ayrı bır güzel, günler daha uzundu. uykular en derin ve dinlendirici yediklerimiz daha doyurucuydu. özlemişim
hatta mahalle sınırının dışına çıkan cesur arkadaşlarda vardı. gece saklambaçları, yumurta savaşları, gündüz piknikleri. tüm gün güneşten ısınmış, sac kaydıraklarda pişmek.
yarım gün okullar. beyaz devasa yakalı üniformalar. zeki alasya metin akpınar tiyatroları, ulusta içilen muzlu sütler. her 23 nisanda tüm şehir okullarının katıldığı kortejler, geceleri fener alayları.
orduevlerindeki resepsiyonlar. annelerin muazzam kısır günleri. ankara yenimahalle yokuşlarından ahşap kızakla çığlık çığlığa kaymak. komşu bahçesindeki meyve ağacına dadanmak. arka bahçede hamakta sallanmak. şey vardı, kesilen boruların içine kağıttan ok yapıp üfleyerek birbirini vurmak. ucuna toplu iğne ekleyen sosyopatlar şimdi be yapıyordur acaba. ülkede her yerde pepsi vardı o yıllarda. cam şişe pepsiler. meybuzlar. kırmızı konservelerde nestle kakaosu vardı. annem sütümüze karıştırırdı akşamları.
o donem gokyuzu ayrı bır güzel, günler daha uzundu. uykular en derin ve dinlendirici yediklerimiz daha doyurucuydu. özlemişim
devamını gör...
51.
ya bu ilk okul çıkışlarına oyuncakçı amcalar gelirdi sopada böyle absürt şeyler vardı efsaneydi, vampir dişi vs
devamını gör...
52.
sanal bebek,atari,topaç,lahana bebek,tasolarla oynamak;meybuz,balık kraker,taneyle satılan kaymaklı gofret yemek;walkman,kaset,teyp,dvd sahibi olmanın lüks sayıldığı;sabah saat 9 da susam sokağı,adam olacak çocuk,sevimli kahramanlar gibi programları izleyerek büyümektir.
devamını gör...
53.
zamanda yolculuk diye birşey olsaydı iki farklı zamanın iplerini elinde tutmak olurdu 90lar . hem çocuk gibi çocukluk yaşanılan, hem de teknolojik gelişimlerin insanı şaşırtığı zamanlardı.(cep telefonu,bilgisayar,msn,kameralı görüşme vb.) yani hem eskiye bağlısın hem de milenyum diye bişeyin yaklaşmasına şahit oluyorsun. güzel zamanlardı vesselam.
devamını gör...
54.
benim asıl özendiğim 40 larda, 50 lerde çocuk olmak. velhasıl eğer orta halli bir ailenin evladıysanız, çok asil bir çocukluk dönemi bence. erkek çocukların pantolonlarla, kızların şirin kabarık elbise ve kombinlerini tamamlayan kurdelelerle pıtı pıtı yürüyüşü hep özendirir beni. salon kadınlarının o uzun sigara tutacakları, inci kolyeler, yakut/zümrüt yüzükler, pırlanta küpeler, kadifeden koltuklar, arkada çalan hoş bir sanat müziği... büyüleniyorum. çocukların ellerinden tutarak dönem sanatçılarını aile gazinosuna dinlemeye giden ebeveynler, gazinonun masanızı çektiği ve zarfta verdiği siyah beyaz bir hatıra fotoğrafı... bana o dönemler daha doğru ve etik geliyor. spor ayakkabı göremiyoruz sporcular dışındaki kimsede. spor ayakkabı spora giderken giyiniyor, onun dışında erkekler kundura, hanımlar hafif topuklu yahut babet ayakkabı giyiyorlar. her şey usulüne münasip. her şey yerinde ve kararlı. saygı hat safhada. laubali olmadığı sürece herkes birbirine "siz" olarak hitap ediyor. telefondan beyinleri sulanmamış hiçbir çocuğun, erişkinin. çocuklarda bilyeler, arabalar, bebekler var. yahut top oynuyorlar. erişkinler canları sıkılınca televizyon veya telefona sarılmıyor. kitap okuyorlar. oradaki dünyalarda büyüleniyorlar. hem bu kadar özeniyor ve yapmaya çalışıyorum aynılarını, hem de günümüz koşulları beni yapmamaya mecbur bırakıyor. haberleşmenin her türlüsünü bu elektrik şeylere bağladıkları içim telefonu bırakmak mümkün olmuyor. en azından mektubu öldürmeseydiniz*
devamını gör...
55.
manyak bir dönem barış abimiz vardi mesela asam olacak cocuklara 10 puan 10 puan10 puan verirdi .okuldan geldikmi direkt cantayi firlat sokaga . bizim zamanimizda saat su oldu bu oldu falan yoktu anamiz camdan bagirmaya baslar zorla toplardi iceri . tabi terlik popoda patlardi bi kere. biz hocam demezdik öğretmenim derdik birde. eti de senin kemigi de senin diye öğretmene emanet edilen cocuklardik biz. ögretmene oyle sekil sukul aklimizdan gecmezdi saygi sevgiden olasi bi durumda zaten babamiz amel defterimizi kapatirdi. ögretmene saygisizlik büyük suçtu . gerci ögretmende keserdi cezamizi aninda görüntü show. annemiz bi yere yada işe gidince sokakta aç gezmeyelim diye komşu annemiz doyururdu kendi cocuguyla beraber. yani donemin saygi sevgisi nostaljisi hoşlugu herkesin herkese güveni ayri havasi vardi anlatabildim sanirim azda olsa . manyak bir dönem neoklasik barokumsu dnsnjjfnnzbsbbx
devamını gör...
56.
90'larda çocuk olmak sokaktır, bakkaldır, leblebi tozudur, jetgiller, pokemon ve en güzel çizgi filmlerin zamanında yaşamaktır. 90'lar rengarenktir. gökkuşağı gibi. hele ki bu çocukluk 2005'e kadar sürdüyse yeni çıkan teknolojik aletlerin hızlıca yayılmasına da şahitlik ettiniz demektir. onun da tadı bambaşkadır. atari'de tsubasa oynamak, internet kafelerde cs atmak, knight online oynamak çok tatlıdır.
her ne kadar klişeleri sevmesem de 90'lar klişelerine bayılıyorum. o halde benden size gelsin;
her ne kadar klişeleri sevmesem de 90'lar klişelerine bayılıyorum. o halde benden size gelsin;
devamını gör...
57.
yumiyum yemektir.
devamını gör...
58.
çocukluğun ,gençliğin dolu dolu geçmesidir.
sokakta oynanan oyunlardır.
cino çikolatanın zirvesidir.
herşeyin tadını alabilmektir.
sokakta oynanan oyunlardır.
cino çikolatanın zirvesidir.
herşeyin tadını alabilmektir.
devamını gör...
59.
bunu bir de hiç çocuk olma hakkı olmayanlara sormak lazım.
devamını gör...
60.
pokemon tasolarını biriktirmek için 250.000 liralık biftekli , ayak kokulu peynirli citos cipslerini yemek ve bazen o zamanlarda dandik olan ketçaplı cipsodan yiyip kusmak.
yavru kedi bulup ona salıncakla yatak yapıp ona bilimum işkence yaparmışcasına sevgi gösterisinde bulunmak.
bahçeye dalan vaaaarrrr!!! nidalarının son yankılandığı zamanlar.
ha bir de erik ve kiraz ağaçlarının henüz olmamış meyvelerinin çabucak bitmesi.
yavru kedi bulup ona salıncakla yatak yapıp ona bilimum işkence yaparmışcasına sevgi gösterisinde bulunmak.
bahçeye dalan vaaaarrrr!!! nidalarının son yankılandığı zamanlar.
ha bir de erik ve kiraz ağaçlarının henüz olmamış meyvelerinin çabucak bitmesi.
devamını gör...