acı biber

çocukken yaramazlık yaptığımız zamanlarda büyüklerimizin ağzımıza sürmekle tehdit ettiği şey.

bir ceza şarkısıdır.

(bkz: arnavut biberi)

bildiğim kadarıyla, reflü adlı rahatsızlıktan muzdarip olanların yememesi tavsiye edilen şey.

acı biber doğradıktan sonra dalgınlıkla yüzüne gözüne o eli sürmek yapılabilecek en büyük hata...
(bkz: ben yandım eller yanmasın)*

fazla gaza gelene dersini veren şey.

yemeksepeti'nde arada sırada sipariş verdiğim bir restoran var. her seferinde notlara yazarak kendilerinden acı biber rica ediyorum. cin biber gönderdiler, yeteri kadar acı değildi. bir sonraki siparişe biber turşusu yolladılar, acıydı ancak yetmedi.

son siparişte ise, şu acılı ezmeleri koydukları minik plastik kaplardan bir tanesini pul biber tarzı bir biberle doldurmuşlar. bir de pakete not iliştirmişler.

"abi bunu dikkatli ye, afiyet olsun"

"hadi len ordan ne olacak" diyerek yemeğe basmış bulundum.

ellerim kırılsaymış.

ağzıma sıçtı. artık carolina reaper'ı toz mu yaptılar bilmiyorum. bir saat acısı da geçmedi. üzerine salak gibi ellerimi gözüme sürdüğüm için yüzüm de yandı. ejderha gibi bir şey oldum. deathwing'e dönüştüm resmen.

ben dersimi aldım.

ben ettim siz etmeyin. gaza gelmeyin.

mesut yar'ın zayıflama amacıyla kullandığu ''samandağ biberi' hiçbir acı bibere benzemez.
kendisiyle yapılan bir röportajda; antakya'ya gittiğini, herkesin çılgınlar gibi yediğini, ancak herkesin zayıf olmasını farkettiğini dile getiriyor. nedenini ise samandağ biberine bağlıyordu.

www.hurriyet.com.tr/kelebek...

bununla ilgili bir yerde şey okumuştum; biberin düşmanlardan kendini korumak için acılaştığını ama insanoğlunun ne kadar psikopat olduğunu hesaba katmadığı.

kahvaltıda bile yiyebilecek kadar bağımlılıktır.

turşusu ayrı, orjinali ayrı güzel olan efsane sebze.

kış mevsiminde;

dalından taptaze koparıp yemek çok güzel.

biberin cildi özellikle de ağzı yakmasıyla cildin ateşte yanmasına vücut aynı tepkiyi verir. uyaranın (ateş ya da biber) cilde değmesiyle sinir hücreleri üzerindeki kalsiyum kanalları açılır, sinir uyaranın cildi yaktığını anlar ve beyne "yanıyorsun koçum" sinyali yollar.
bibere acılığını veren şey, biberin kendisini mantardan başlayıp bitki kurtlarına kadar giden bir dizi zararlıdan koruma amacıyla ürettiği kapsaisin adlı kimyasaldır. soğuk iklimlerde bitki zararlıları daha seyrektir; yani biberler daha az acıdır. sıcak iklimlere inildikçe acılık artar. tabi meraklılar çaprazlama yoluyla her gün daha acı biber üretmektedirler.
biberin acılığı scoville heat unit adlı bir birimle ölçülür.
bizim isot, yok halep biberi, yok süs biberi adını verip acılığıyla övündüğümüz biberler dünya çapında oyuncak olarak kabul edilir.
habanero, trinidad moruga scorpion, naga viper, infinitiy chilly, ghost pepper 750bin 1.5 milyon shu değerlerine sahipken, ortalama değeri 1.8 milyon, azami ölçülmüş değeri 2.4 milyon olan carolina azraili (carolina reaper) acılıkta halen dünya şampiyonudur. bir meksikalı tatlı kırmızı biberden yaptığımız 100kg salça içine tek bir carolina reaper koyduğumuzda tüm fıçı ağza alınmayacak kadar acı olmaktadır demişti.
polislerin biber gazı 3 milyon shu değerindedir.
acıyı gidermenin en etkin yolu yağlı süttür. yani gezi olayları sırasında bunu bilseydim, herkese yanlarına yağlı süt almalarını önerirdim.
eh acı yemekle övünülür de yarışması yapılmaz mı? yapılır gayet tabi:

akşam yemeği için hususi topladım. hepsi de benim bebeklerim.

bağımlısıyım.

ağzımı yakmasından haz aldığım amma velakin doğradıktan sonra ellerimi yakmasına ayar olduğum inişli çıkışlı duygular beslediğim, mental sağlığı şaibeli meyve.

on iki saattir yanıyor elim.
dokunduğum her yerim yanıyor, gözlerim, duduşum...
minnoş kalbim kırık.