adam kayırma

(bkz: nepotizm)

birisini birinden önde tutmaktır . ona öncelik vermektir. türkiye’de çok fazla görülür. torpilde diyebiliriz.

akp dilinde 'liyakat' denir

herkesin bir gün bu olay hayatında yaşanırken izleyeceğine eminim oldukça yaygın olmasından dolayı. ben ilkini okulda bir öğretmenimde görmüştüm. her ne olursa olsun biri sırf size daha yakın geliyor diye yanlışına doğru diyemezsiniz. kayrılan kişi halinden memnunsa çok daha mide bulandırıcı bir hale bürünür.

heh bak bunda gerçekten dünyada ilk 3'e gireriz işte ne 3'ü hatta birinciye kafa atarız. tekrardan ver mehteri verrr, tüyler diken diken olsun.

bitirilmesi gereken davranışlardır. ülkede adam kayırma yüzünden insanlar hakkettiği makama gelemiyor. üniversite mezunları işsiz ama lise mezunu olup olmadığı şüpheli olan insanlar üniversite mezunu olan kişinin yerine iş yapıyor. asıl makamı hakeden kişi de alakasız işlerde çalışıyor veya iş arıyor.

tüü bu kadin dan bekleme sim afis isini kardesine vermis.

türkiye'nin hemen her devlet kurumunda görülen rezil uygulama.

liyakatı bitiren eşitlik ve adalet ilkelerine ters olan eylem.

türkiye özelinde sebepleri tarihsel süreçten gelen geleneklerden ve duygularıyla hareket eden millet olma özelliğindendir.

sadece kamu sektoründe istihdamda değil hayatın her alanında karşımıza çıkar. tanıdık kasaptan et alırken etin en güzel yerinden verir. tanıdık şarküteri ya da manav size en tazesini ayırır. aranızın iyi olduğu kuruyemişçi en sıcak en taze kuruyemişleri almanızı sağlar, bayatlamış ürünleri tavsiye etmez engel olur.

özel sektörde adı referanstır. torpil kelimesinin yanında bayağı bir masum durur referans kelimesi. üniversitede yüksek lisansa başvurduğunuzda bile karşınıza çıkar. aslında bu konu bazı yönleriyle evrenseldir de.

sözün özü adamcılık ve adam kayırmak dünya üzerinde bir çok ülkede olduğu gibi bu ülkenin de dna'sında vardır. mesele kesinlikle x partisi y partisi, a sektörü b sektörü değildir.

kısaca (bkz: kankacılık)

temelinde; tıpkı yahudilerin ve arapların yaptığı gibi kendi kanından olanı yüceltme ve geri kalanları ötekileştirme esaslı kabilecilik anlayışına dayalı yardımlaşmaya akrabadan başlama geleneği ve osmanlı'daki bahşiş dağıtma geleneği yatar. padişah bile tahta çıkabilmek için kölelerine rüşvet vermek zorundadır, aksi halde kazan kaldırılır ki, o kazanda şanslı ise paşalarını şanssız ise -genç osman örneğinde olduğu gibi- padişahı bile kaynatırlar.

vicdanı olmayanların yaptığı insan onuruna yakışmayan eylemdir. genelde yalakalar ve akrabalar hiç hak etmediği halde yüksek puan alır, terfi eder veya rahat ettirilir. ama günün birinde yenen hakların elbet acısı çıkar. unutmayın, hak etmeyerek bir şeyler elde eden kim olursa olsun, elde ettiği şeyin kıymetini bilemez. er veya geç tökezler.

başkasına serbest olanın size yasak olmasıdır.

geçmişten günümüze kadar gelmiş, yönetim hakkına sahip kişilerde olarak görülen bir hastalıktır. bu hastalığa yakalanmış insanlar, gerçek hayatta olduğu gibi dijital* mecralarda da görülmektedir.

türkiye'de her iş kolunun belası olan durumdur özellikle tayyip erdoğanın rejimi ile beraber aldı başını gitti bu durum. önceden suç ve iş etiği ihlali olan bu olgu, şimdi ayyuka çıktı açıktan açığa yapılıyor. herkes iş yerinde birbirinin kankası, akrabası , eşi falan..

bu insanlar yatarak gün geçirip, beleşe maaş + sigorta primi alırken, geriye kalan zavallılar köpek gibi çalıştırılıyor. torpille korunan insanların yapması gereken iş yükü, arkası olmayan- torpilsiz insanlara yığıldığı için, bu insancıklar haddinden fazla çalışıyor.

en rahatsız olduğum durumda bu iş bilindiği halde kimse reaksiyon almıyor. " aman her sektör böyle, yapacak bir şey yok." diyerek bunu geçiştirip, herkesin bunu kabullenmesini bekliyorlar. bu adaletsizliği eleştiren ve kabul etmeyen bir grup azınlıktan biriyim. değişmeyen bir sistem gördüğümde, çarkın içinden çıkıyorum. genelde o sektörde ya da iş yerinde çalışmaya devam etmiyorum. misal yeni iş yerim dünyanın en büyük adamcılığının döndüğü yer. değişebilmesi adına başvurmadığım yasal yöntem kalmadı, işe yaramadı. istifamı vereceğim. kimseyle uğraşamam.

ben genelde haksızlığa uğradığımda, kötülükle yanıt vermek yerine allaha havale ediyorum ve onun adaleti öyle güzel tecelli ediyor ki içinizin tüm yağları eriyor. sadizm olgusu yüksek bir kadın olmama rağmen, kendimi tutup zarar vermiyorum. tanrı'ya sığınıyorum çünkü biliyorum ki vereceğim en büyük karşılık dahi, tanrının onlara yapabileceğinin yanında hiç kalacak.

misal; şu an ki iş yerimde çok problemli bir kadın vardı. departman koordinatörü olarak çalışıyordu. sağı- solu belli olmayan, herkese kafasına ve moduna göre hareket eden, kaba tavırı olan bir kadındı. kendine ait bir ekibi vardı ve hep onları kollardı. kendisi bu kolladığı güruhu rahat ettirebilmek için çok hakkımı yedi ve yineliyorum kendi güruhunu koruyabilmek için, bir sürü iş yükünü benimde dahil olduğum kurban ordusunun üstüne yıktı.
ben kendi adıma, 1 yıldır saçma sapan şekillerde bir iş yoğunluğu ile çalıştırılıyorum ve çevremdeki herkes bu haksızlığın dozundan aşırı rahatsız olmaya başladı. herkes istifamı destekliyor hatta istifamdan sonra şampanya falan patlatma ihtimallerinden şüpheleniyorum. neyse konumuza dönelim; ben bu kadına hiç saygısızlık yapmadım, ağız dalaşına girmedim. sadece dua ettim ve hakkımı helal etmedim. allahıma havale ettim ve dedim ki;

" allahım ne olursun, bana yaptığı her şeyin acısının ondan çıktığını tez zamanda göreyim."

bir-iki hafta önce apar topar istifasını bile vermeden odasını boşaltıp, ortadan kayboldu. arkasından usulsüzlük yaptığı ile alakalı bir sürü dedikodu dönüyor. rabbim alaşağı etti onu hemde çok güvendiği pozisyonunu elinden alarak ve ben orada hala çalışan olarak bunu sadece izledim ve hala izliyorum. :) :)
kendisi kaçarak ortadan kayboldu. bu bilgi departmanda onun üstünde bulunan kişi tarafından tüm departmana duyuruldu. özellikle bu yaptığı şey bilinsin isteniyor. kimsenin yüzüne bakacak hali olduğunu düşünmüyorum. umarım daha ağırlarını da yaşar. kimin hakkı kaldıysa boynunda, bunu hızlıca öder umarım.

kısaca tanrı.. tanrı inanılmaz büyük.
ona güvenin, tanrı sizin yanınızdaysa, sizi yenebilecek hiç kimse yok.

unutmayın; tanrı ona söylediğiniz her şeyi duyar ve zamanı geldiğinde bunların gerçek olduğunu görebilirsiniz.
bu yüzden tanrı'ya güvenin.
iyi ki diyorum tanrıma sığınıp, adalet istemişim.

skor tablomuz:

ben 10
eski koordinatör -10

(bkz: en sevdiğim dayım)

beyaz yakalilar arasinda cok yapilir bu.