"oy sevmişem ben seni" dedi mi biterim
devamını gör...
terk etmedi sevdan beni,
aç kaldım, susuz kaldım,
hayın, karanlıktı gece,
can garip, can suskun,
can paramparça…
ve ellerim kelepçede,
tütünsüz, uykusuz kaldım,
terk etmedi sevdan beni…

dizlerini yazan güzel yürekli şairlerimiz'den.
devamını gör...
bir anadolu şiiri vardır ki, bence nazım hikmet'in kurtuluş savaşı destanıyla birlikte, anadolu ile ilgili yazılmış gelmiş geçmiş en güzel dizeleri barındırır. bu toprakları seven her insanın göz pınarlarını nemlendirmeye and içmiş dedirtir.
devamını gör...
''seni sevmek felsefedir kusursuz'' diye bir dize nasıl aklına gelmiş acaba ve leyla bu söze neden cevaz vermemiş?

ah leyla
leylalar.

leylim leylim kitabında bir yerde leyla'ya ' eh be yeter' bir dize kullanır ki hak vermemek namümkün.
devamını gör...
-hasretinden prangalar eskittim-

“seni, anlatabilmek seni.
iyi çocuklara, kahramanlara.
seni anlatabilmek seni,
namussuza, halden bilmeze,
kahpe yalana.

ard arda kaç zemheri,
kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
dışarda gürül- gürül akan bir dünya…
bir ben uyumadım,
kaç leylim bahar,
hasretinden prangalar eskittim.
saçlarına kan gülleri takayım,
bir o yana
bir bu yana…”


ahmet kaya, cem karaca gibi sanatçılar tarafından birçok şiiri bestelenen şair.
devamını gör...
nerede bir can ölse,
oralı olur yüreğim.
olmalı zaten,
olmazsa insan olmaz yüreğim..
devamını gör...

bir akşam üstüdür şarabî
bahçeler ve dağlar üzre hükümran
tam dünyayı dolaşmak saatindesin
ay ışığı su içer birazdan.

kızarmış kalçalarını çanlar
alabildiğine vurur
manşetlerde kilometre kilometre yalan
sallanır durur.

sen çocuk tulumunda
matbaa mürekkebi
rüsva olmuş ellerin emeği
alıp götürmüşler dost dediğini
almış rüzgârlar içini.

ümide benzer
sevdaya
soğuk bir namludur
kör ve pusuda
ense kökünde zulüm
ve sermiş cânım sofrasını dört başı mâmur
burnun dibine
hürriyet.

seviyorsun mümkün
aranızda kurşun
yasak bölge var
sen genç
sevdan ölünecek kadar güzel
kanunu yapanlar ihtiyar.

muhteşem dizelerin yazarıdır.
devamını gör...
yeri gelmiş hapiste işkence görmüş, aşkı anlamak isteyenlere çare onun dizeleridir.

"biz ikimiz !
iki müthiş hasret, iki parça can..
ve canımda o ölüm namussuzu.."
devamını gör...
'' ben halkımın mazlum ve gariban bir ozanıyım. böyle olmak da yüce bir onurdur'' demiş şair.

ahmed arif’in 1954-1959 ve 1977 tarihinde şair ve yazar leylâ erbil’e yazmış olduğu mektupların ortaya çıkmasından sonra şiirlerinin kime atfen yazılmış olduğunu bilerek, şiirlerin başlangıç ve bitiş süreçlerine tanık olarak okumak, şiirlerden aldığınız hazzı daha da artırıyor.

ahmed arif’e her zaman dostça yaklaşan leyla erbil, şairin ölümünden sonra mektupları ailesinden de izin alarak yayınlamak ister. ancak kitap çalışması sırasında hayatını kaybeden erbil, leylim leylim kitabını asla göremedi.
(bkz: leyla erbil'e mektuplar)

''sus, kimseler duymasın.
duymasın ölürüm ha.
aydım yarı gecede
yeşil bir yağmur sonra...
yağıyor yeşil.''
devamını gör...
karanfil kokuyor cigaram
dağlarına bahar gelmiş memleketimin...
devamını gör...
diyarbakır'da dünyaya gelen ahmet arif (kendi tabiri ile lo ben diyarbekirliyem) lise yıllarından itibaren şiir yazmaya başlar. lise yıllarındaki bir şiirini örnek vermek gerekirse hepimizin de severek okuduğu 33 kurşun. sonraları işler biraz değişir. şiirleri dönemin iktidarının düşünce biçimine ters düştüğü için hapise atılır.
hapiste gerek fiziksel gerekse zihinsel işkencelere maruz kalır. bir defasında hapishane yönetimi ahmed arif'e annesinin ağzından bir mektup yazar ve ahmed arif'e ulaştırır. mektubun içinde oğlum baban öldü altında küçük bir not annen. mektubu okuyan ahmed arif gönlümüzü fetheden o müthiş dizeleri büyük bir hışımla yazar. şiirde tam olarak bu değil mi zaten? büyük bir hışım

haberin varmı taş duvar?
demir kapı kör pencere,
yastığım,ranzam,zincirim ,
uğruna ölümlere gidip geldiğim,
zulamdaki mahzun resim
haberin varmı?
görüşmecim, yeşil soğan göndermiş,
karanfil kokuyor cigaram.
dağlarına bahar gelmiş memleketimin.
devamını gör...

seviyorsun mümkün
aranızda kurşun
yasak bölge var
sen genç
sevdan ölünecek kadar güzel
kanunu yapanlar ihtiyar.''

''ve bir mavi şarap gözlerindeki
musiki gölgelerinde yorgun
sen hep öylesine güzel sevdalım
ben sana alahsızcasına vurgun''

''ve güneş yasak
duvarlar vardır
ve korkunçtur yalnızlığı ranzaların
sen yatağında yanüstü düşmüşsün
dudaklarında dost cıgaran
kaysılar belki bu gece çiçek açacaktır
çalmış kışlaların yat boruları
kalmışsın en güzel kavgaların haricinde
kalbin, zonguldak'ta çökmüş bir kuyu
kafan, sokak çarpışmasıdır çin'de''


mısralarının sahibi.
devamını gör...
sus, kimseler duymasın.
duymasın ölürüm ha.
aydım yarı gecede
yeşil bir yağmur sonra...
yağıyor yeşil.

en uzak, o adsız ve kimselersiz,
o yitik yıldızda duyuyor musun?
bir stradivarius inler kendi kendine,
yayı, reçinesi, köprüsü yeşil.
önce bendim diyor ve sonra benim...
ölümsüz, güzel ve çetin.
ezgisidir dolaşan bütün evreni,
bilinen, bilinmeyen ıssızlıkları.
canımı, tüylerimi sarmada şimdi
kendi rüzgarıyla vurgun...
sarıyor yeşil.

rüya, bütün çektigimiz.
rüya kahrım, rüya zindan.
nasıl da yılları buldu,
bir mısra boyu maceram...
bilmezler nasıl aradık birbirimizi,
bilmezler nasıl sevdik,
iki yitik hasret,
iki parça can.
çatladı yüreği çakmaktaşının,
ağıyor gök kuşaklarının serinliğinde
çağlardır boğulmuş bir su...
ağıyor yeşil.

yivlerinde yeşil güller fışkırmış,
susmuş bütün namlular...
susmuş dağ,
susmuş deniz.
dünya mışıl-mışıl,
uykular derin,
yılan su getirir yavru serçeye,
kısır kadin, maviş bir kız doğurmuş,
memeleri bereketli ve serin...
sağıyor yeşil.

aydım yarı gecede,
neron, çocuk kitaplarında çirkin bir surat,
ve sezarsa, bir ad, yıkıntılarda.
ama hançer taşı sanki
koca kartaca!
hani, kibrit suyu vermişlerdi üstüne
bak nasıl alıyor, yigit,
binlerce yıl da sonra
alıyor yesil.

vurur dağın doruğundan
atmacamın çalkara,
yalın gölgesi.
kuş vurmaz, tavşan almaz,
ama aç, azgın
köpek balıklarıydı parçaladığı
bak, tiber saygılı, suskun.
bak nilüfer dizisi zinciri.
bunlar bukağısı, kolbağlarıdır,
cihanın ilk umudu, ilk sevgilisi,
ve ilk gerillası spartakus'un.
susuyor yeşil.

sus, kimseler duymasın,
duymasın, ölürüm ha.
aymışam yarı gece,
seni bulmuşam sonra.
seni, kaburgamın altın parçası.
seni, dişlerinde elma kokusu.
bir daha hangi ana doğurur bizi?

ruhum...
mısra çekiyorum, haberin olsun.
çarşılarin en küçük meyhanesi bu,
saçları yüzümde kardeş, çocuksu.
derimizin altında o olüm namussuzu...
ve ahmedin işi ilk rasgidiyor.
ilktir dost elinin hançersizliği...
ağlıyor yeşil
devamını gör...

bir akşam üstüdür şarabî
bahçeler ve dağlar üzre hükümran
tam dünyayı dolaşmak saatindesin
ay ışığı su içer birazdan.

kızarmış kalçalarını çanlar
alabildiğine vurur
manşetlerde kilometre kilometre yalan
sallanır durur.

sen çocuk tulumunda
matbaa mürekkebi
rüsva olmuş ellerin emeği
alıp götürmüşler dost dediğini
almış rüzgârlar içini.

ümide benzer
sevdaya
soğuk bir namludur
kör ve pusuda
ense kökünde zulüm
ve sermiş cânım sofrasını dört başı mâmur
burnun dibine
hürriyet.

seviyorsun mümkün
aranızda kurşun
yasak bölge var
sen genç
sevdan ölünecek kadar güzel
kanunu yapanlar ihtiyar.


muhteşem dizelerin yazarıdır.
devamını gör...
genciz, namlu gibi,
ve çatal yürek,
barışa,bayrama hasret,
uykulara,derin,kaygısız,rahat,
otuziki dişimizle gülmeğe,
doyasıya sevişmeğe,yemeğe...
kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri,
asıl, bizim aramızda güzeldir hasret
ve asıl biz biliriz kederi.
devamını gör...
gözlerim maviliğin ruhudur.
fecirlerin tebessümü içer.
berraklığında ilah çocukları uyur
ve emer sükutu beyaz gölgeler.
devamını gör...
"suskun" şiiri leyla erbil'e düğün hediyesidir.
...
sus, kimseler duymasın,   
duymasın, ölürüm ha.   
aymışam yarı gece,  
seni bulmuşam sonra.   
seni, kaburgamın altın parçası.   
seni, dişlerinde elma kokusu.   
bir daha hangi ana doğurur bizi?
devamını gör...
‘ömrümün sebebi, ustam, sevgilim’
ne denilebilirki şöyle bir dizenin üzerine. güzel insan, güzel şair.
devamını gör...
hasretinden prangalar eskittim şiirini yazdığı leyla erbil'in bir röportajında '' sevilmek nasıl bir duygu?'' gibi bir soruya ''bilmem, ben hiç sevilmedim ki.'' demesi kadar nankör bu dünya.
devamını gör...
"çiçek gibi insanların kalplerini kırdınız, bahçeniz bahar görmesin." cümlesi içimi sızlatır hep.


bazılarının kalpleri hiç kırılmaz şu hayatta, sevilirler; el üstünde tutulurlar ya; inanılmaz bir durum.

peki ya biz niye ziyan edildik, sevilmedik; beş para etmezlere tüm kalbimizi açtık?

zaman geçti, fırsatlar tepildi.

bahçeleri bahar görmese ne olur ki?


eski biz bir daha olamadıktan sonra...
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ahmed arif" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim