261.
1985’te çıkan ilk kaseti ağlama bebeğim idi.

ağlama bebek, ağlama sen de
umut sende yarın sende.
yağmur gibi gözlerinden akan yaş niye,
bu suskunluk, bu durgunluk, sıkıntın niye?
çok uzakta öyle bir yer var
o yerlerde mutluluklar
paylaşılmaya hazır bir hayat var.


bu albumde geçmiyor günler parçası ile 12 eylül tutsaklarının sesi oldu..
aynı sene acılara tutunmak kaseti çıktı.
bestelemek üzere seçtiği şiirler “içeriden dışarıya” sesleniyordu.nevzat çelik’in 12 eylül mahkemelerinde idamla yargılanırken yazdığı şafak türküsü içeriden dışarıya çıkarıldı.
bu duygu yüklü muhteşem şiir onun sesiyle milyonlara ulaştı. bir idam mahkûmu asılmayı beklerken devrimci inancını, özlem ve coşkusuna katıp annesiyle vedalaşıyordu:

ölmek ne garip anne
artık duvarları kanatırcasına tırnağımla
şaşkın umutlu şiirler yazamayacağım
mutlak bir inançla gözlerimi tavana çakamayacağım
baba olamayacağım örneğin
her kavgada ölen benim
bayrak tutan çarpışan
her kadın toprağı tırnaklayarak doğurur beni.
özlem benim, kavga benim, aşk benim
bekle beni anne.
bir sabah çıkagelirim
bir sabah anne bir sabah
acını süpürmek için açtığında kapıyı
adı başka sesi başka
nice yaşıtım
koynunda çiçekler
çiçekler içinde yeni bir ülke getirirler.


1987 yılında yorgun demokrat albümü çıktı piyasaya. şarkı, çaresizce geçmişine sırt çeviren, geçim derdine düşmüş bir kuşağın anılarını canlandırıyordu. köşelerine çekilen 70 kuşağını “susma artık yorgun demokrat” diye seslenerek yeniden mücadeleye davet ediyordu:

bu yolda dönenler oldu
mum gibi sönenler oldu
yar göğsüne baş koymadan vurulup düşenler oldu
bir sen kaldın geride
ah akıp gidiyor hayat
yüreğim anlıyor seni
artık susma yorgun demokrat!


1999’da magazin gazetecileri derneği ödül töreninde yılın en iyi sanatçısı ödülünü alırken bir konuşma yaptı ahmet kaya:
ben bu ödül için insan hakları derneği’ne, cumartesi anneleri’ne, tüm basın emekçileri ve tüm türkiye halkına teşekkür ediyorum. bir de bir açıklamam var: şu anda hazırladığım ve önümüzdeki günlerde yayımlayacağım albümde bir kürtçe şarkı söyleyeceğim ve bu şarkıya bir klip çekeceğim. aramızda bu klibi yayımlayacak yürekli televizyoncular olduğunu biliyorum, yayımlamazlarsa türkiye halkıyla nasıl hesaplaşacaklarını bilmiyorum.
ne olduysa ondan sonra oldu medyanın cahil ırkçı popçuları, ahmet kaya’ya çatal, bıçak, ellerine ne geçtiyse fırlattılar. dönem “kürt” diyeni linç etme dönemiydi.sırada ahmet kaya vardı..
görev burjuva medyaya verildi. fotomontaj bir kürdistan haritası önünde ahmet kaya resimleri hürriyet’in manşetindeydi. fatih altaylı ''vay şerefsiz” manşeti altında şöyle yazıyordu: “ahmet kaya yalancı haysiyetsizin biridir. avantayı nereden bulursa ona göre bağırır. bugün pkk’nın para dağıttığını görünce pkk’lı, yarın travestiler dağıtsın onlardan...
hürriyet’in başyazarı oktay ekşi ise “ahmet kaya, hançeresinden çıkan sesin ona para kazandırmasından başka, insan olarak hiçbir artısı olmadığı fizyonomisinden akan bir tip, türkü söylemeseydi kötü bir bar fedaisi olurdu.” yazmıştı..
akşam gazetesinde emin pazarcışerefsiz ahmet” diye başlık attı yazısına.
ahmet kaya’nın “saza niye gelmedin” şarkısının sözlerini alıntılıyor ve şöyle yorumluyordu: “oralarda saza ve söze kadın gitmez. demek ki, ahmet kaya’nın şarkısında hasret duyduğu insan bir erkek. sanat diye yaptığı iş homoseksüellik ilanı. peki, kimler kış yatıp, yaz uyanır, malum, balı ve armudu seven ayılar. bu sözler de kaya’nın ayılığının ilanı.
ahmet kaya linç kampanyası yüzünden yurt dışına çıktı. dgm’de açılan davalarda 3 yıl 9 ay hapis cezası verildi. yurt dışında henüz 43 yaşındayken kahrından öldü. onu psikolojik harp uzmanı ırkçı şoven medya kalemşorları öldürdü. beyaz türkler, hem kürt olduğu için hem de halkın içinden gelen biri olduğu için aşağılamaya çalıştılar onu.
devamını gör...
262.
abdullah ocalan diye okudugum baslik. ahmet kaya yaziyormus.*
devamını gör...
263.
çiğdem çiçek
devamını gör...
264.
annemin benim gibi çok karışık bir müzik zevki olduğundan dolayı* selda bağcan ile birlikte çokça şarkılarını duyduğum kişi. büyüdüm, hala dinlerim.
devamını gör...
265.
her durumdan kendine bir musibet çıkarabilen yönüyle beni her daim kazanmış bir protest müzik şarkıcısı. musibetten kastım,

"hadi bize gidelim yar, şişeleri dizelim yar, içelim içelim ölümüne içelim, karakola düşelim yar"
sözlerinden de anlaşılacağı üzere, eve hatun atarken bile işin sonunda karakola düşmeyi temenni eden bir şarkıcıdır.

kadın içtiği biralardan mütevellit son raddeye dek dolan mesanesini boşaltmak üzere tuvalete yöneldiğinde ahmet kaya telefonuyla oynaşarak vakit öldürmek yerine “allah'ım, şu an daha önemli bir işin yoksa lütfen hemen bu gece, burada benim bin türlü belamı verir misin?” minvalinde dualar ediyor; zira ahmet kaya olmak bunu gerektirir. ahmet kaya kapıyı çarpıp gitmektir. belaya atlayıp gitmektir. kafasına sıkıp gitmektir. ama en çok da kafasına sıkıp gitmektir.

bakın biz mezkur sözlerde geçtiği gibi ölümüne içsek kadının üstüne kusar, rezil rüsva olur, akabinde yatıp manda gibi uyur, sabah uyanınca dün geceyi anımsayıp kadına bir posta daha rezil oluruz. bizim bir gecede iki postamız işte bunlardan ibarettir. fakat ahmet kaya’nınki öyle mi? değil.
devamını gör...
266.
bu ülkenin içinden geçti...
guzuma gelsin...

devamını gör...
267.
öyle bir derya ki... bir aşk serüvenin her anına bir şey koyabilirsiniz...

devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ahmet kaya" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim