yazar: ahmet oktay
yayım yılı: 1995
"mavi" hareketinden başlayarak kendi özgün şiir dünyasını yaratan ahmet oktay bu kitabında, geleneksel ve modern şiir tekniklerini bir araya getirerek, kişisel mitolojisini şiirlerinde somutlaştırmıştır.
yayım yılı: 1995
"mavi" hareketinden başlayarak kendi özgün şiir dünyasını yaratan ahmet oktay bu kitabında, geleneksel ve modern şiir tekniklerini bir araya getirerek, kişisel mitolojisini şiirlerinde somutlaştırmıştır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "zamansız kelebek" tarafından 14.08.2024 22:59 tarihinde açılmıştır.
1.
1933/ 2016 yılları arasında yaşamış türk şair, yazar ve gazeteci
ahmet oktay'ın 1963/ 2001 yılları arasında yazdığı toplu şiirlerinden oluşup 1995 yılında yayınlanan 427 sayfalık şiir kitabı.
ben kitabımı pdf olarak biraz okudum ama bitirmedim;
pdf baskısı daha kısaydı ve yarısına kadar okudum lakin şiiri hakkında genel bir kanıya varacak kadar okuduğumu düşünüyorum.
tanımı bitirdikten sonra kalanını da bitireceğim.
gel gelelim ahmet oktay'ın şiir anlayışına ve şiiri kullanma biçimine, iç dünyasına ve hayatı kavrayış biçimini estetik olarak edebileştirmesinin biz okurlarında uyandırdığı izlenimine.
öncelikle iyi bir şair olduğu galiba yadsınamaz çünkü yazdığı sadece bir şiir değil aynı zamanda soyut olanın şiirselleştirilmesi,
bir gerçekliği felsefik açıdan ele alıp bunu şiire dönüştürmesi muazzam bir yetenek.
örneğin bir şiirinde saatlerin ölümle bitişik olduğunu belirtiyor, zamanın insanı ölüme götüren bir sarkaç ve birim olmasını oldukça iyi analiz ederek ifade etmesi iyiydi.
diğer şiirlerinden söz etmek gerekirse; aşk ve ayrılık gibi hayatın akışını değiştiren duygulara dair şiirler ağırlıklıydı.
giden birine duyulan özlem, acı çekmek, ölüm, kendisinin ölümünün kimseye acı vermeyeceğine emin olması, insanın hayat boyu anımsaması, insanın yalnızlığı, yok oluşun sürüklediği melankoli, hayattan ve kendinden yorulmak, aşkın bitmemesini istemek, anılarla yaşamak ve her insanın en sonunda bir anıya dönüşmesi şiirlerde ustalıkla işlenen konu ve duygulardandı.
çok keskin bulmamakla birlikte iyi şiirler olduğunu da kendi adıma söyleyebilirim.
acıyı ve ayrılığı daha keskin daha derinden hissettirmesini dilerdim.
çünkü acı ve ayrılık bu dünyanın en keskin hislerindendir, acıyı tam olarak yansıtmak imkansızdır ama daha iyisi olabilirdi.
kitaptan birkaç dize bırakıp burada bitiriyorum.
iyi bir kitap gibi görünüyor.
en sevdiğim kelimeler gibisin.
soğudu mu çorbası
gelmedi mi son vapur?
gecikmezdi değil mi?
bekletmezdi değil mi?
ben unuttum, ağlama.
hatırlamak için aşkları şaraplar
unutmalı ölmek ve yitirmek korkusunu.
hiçbiri, hiçbiri ağlayamaz öldüğüme
ağaçlar, sular, bıçaklar bekler
ben beklemem.
tüketilen bir ormanda son ağaç
ne yakarış, ne dua, ne sen
belki de bir ölüyüm ben.
ahmet oktay'ın 1963/ 2001 yılları arasında yazdığı toplu şiirlerinden oluşup 1995 yılında yayınlanan 427 sayfalık şiir kitabı.
ben kitabımı pdf olarak biraz okudum ama bitirmedim;
pdf baskısı daha kısaydı ve yarısına kadar okudum lakin şiiri hakkında genel bir kanıya varacak kadar okuduğumu düşünüyorum.
tanımı bitirdikten sonra kalanını da bitireceğim.
gel gelelim ahmet oktay'ın şiir anlayışına ve şiiri kullanma biçimine, iç dünyasına ve hayatı kavrayış biçimini estetik olarak edebileştirmesinin biz okurlarında uyandırdığı izlenimine.
öncelikle iyi bir şair olduğu galiba yadsınamaz çünkü yazdığı sadece bir şiir değil aynı zamanda soyut olanın şiirselleştirilmesi,
bir gerçekliği felsefik açıdan ele alıp bunu şiire dönüştürmesi muazzam bir yetenek.
örneğin bir şiirinde saatlerin ölümle bitişik olduğunu belirtiyor, zamanın insanı ölüme götüren bir sarkaç ve birim olmasını oldukça iyi analiz ederek ifade etmesi iyiydi.
diğer şiirlerinden söz etmek gerekirse; aşk ve ayrılık gibi hayatın akışını değiştiren duygulara dair şiirler ağırlıklıydı.
giden birine duyulan özlem, acı çekmek, ölüm, kendisinin ölümünün kimseye acı vermeyeceğine emin olması, insanın hayat boyu anımsaması, insanın yalnızlığı, yok oluşun sürüklediği melankoli, hayattan ve kendinden yorulmak, aşkın bitmemesini istemek, anılarla yaşamak ve her insanın en sonunda bir anıya dönüşmesi şiirlerde ustalıkla işlenen konu ve duygulardandı.
çok keskin bulmamakla birlikte iyi şiirler olduğunu da kendi adıma söyleyebilirim.
acıyı ve ayrılığı daha keskin daha derinden hissettirmesini dilerdim.
çünkü acı ve ayrılık bu dünyanın en keskin hislerindendir, acıyı tam olarak yansıtmak imkansızdır ama daha iyisi olabilirdi.
kitaptan birkaç dize bırakıp burada bitiriyorum.
iyi bir kitap gibi görünüyor.
en sevdiğim kelimeler gibisin.
soğudu mu çorbası
gelmedi mi son vapur?
gecikmezdi değil mi?
bekletmezdi değil mi?
ben unuttum, ağlama.
hatırlamak için aşkları şaraplar
unutmalı ölmek ve yitirmek korkusunu.
hiçbiri, hiçbiri ağlayamaz öldüğüme
ağaçlar, sular, bıçaklar bekler
ben beklemem.
tüketilen bir ormanda son ağaç
ne yakarış, ne dua, ne sen
belki de bir ölüyüm ben.
devamını gör...