anlamak

valla 20 senedir cozmedim.
aglayana mı gitmeliydik, gulene mi?
artık bi onemi de kalmadı tabi.
ama yıllarımı yedi be:)
cok uzun yıllar kafayı kırmıstım.

anlamıyor degildin. kimsenin anlamadıgı kadar iyi anlıyordun. beni korkutan da buydu.

bazen de aklamak

anlıktır. güvenilir değildir. güven kodlama ile sağlanır. uyum oluşturulur ve anlayış her zaman belirli bir öneme sahiptir. uyum bozulur ise, anlayış ile, kendinizi okşayabilirsiniz. bu da bir yere kadar işe yarar.

anlamayan insan yoktur. yanlış anlayan ve numara yapan insan vardır..

.

anla artık. sevmiyor seni, hiç istemedi. seni tanımadan sana kötü bir insansın demesinin de bir sebebi var, anla: seni reddetmenin vicdanında yaratacağı rahatsızlığı önlemek için atılmış bir adımdı o. senin kötü olman gerekiyordu - sen kötü bir insan olursan işler onun için kolaylaşacaktı çünkü ve sen hep zoru seçiyorsun diye insanların da zor yolu seçmesini bekleyemezsin, kabul et. insanlara iyi biri olduğunu kanıtlamak istemediğini de anla, yorgunluğunu hisset. bütün doğrularının yalan varsayıldığını gör ve vazgeç.

çünkü anlamak vazgeçmenin yarısıdır ve vazgeçmek anlamanın yarasıdır.

işte en zor olanı.. yani anlamak..
(işin kötüsü şu ki: aslında herkes bir şekilde 'anladığını' sanıyor.. ihtiyaç duyulansa: doğru anlamak.)
nereden mi biliyorum.? (yahu, beni anlamıyorsun diyen kadına, ben seni anlıyorum ama sen benim seni anladığımı anlamıyorsun diyen karı-koca diyaloglarından geçilmeyen dizilere kilitlenmiş, dahası bunlara gülüp eğleşen bir toplumda yaşıyor ve parçasıyız.)
anlamak ne, anlayan anlamayan anladığını sanan kim/ler..? anlayanların gerçekten de doğru anladığını anlayabiliyor muyuz.?
anlayan beri gelsin.. :)

anlamak, üzerine gerçekleştirildiği konu, kişi her ne ise ona büyük bir şiddeti içerir. bir kere anladığınızda artık o şey sizin için gizemi çözülmüş ve tamamen durağanlaşmış, adeta sizin tarafınızdan dondurulmuş hale gelir. beni anlamak bana yapılan en büyük kötülük olacaktır mesela. sürekli değişen beni, süreç içerisinde bir "an"da yakalayıp ardından da o anı dondurarak beni o şekilde etiketlemek, bir daha ne yaparsam yapayım, kendime yeni ne katarsam katayım beni anlayan kişi için değişemez olacağım. o yüzden yeni bir sen yaratmak istiyorsan, seni "anlayan"lardan uzaklaşmak başka yerlere gitmek zorundasın. zira değişsen bile seni anlayanlar seni anladıkları ana geri döndürmek için sürekli çabalarlar. bu da değişime ket vuran şeylerden birisi. sen başkasını anlamak istiyorsan eğer şunu unutma. anlamak tek seferlik gerçekleşen durağan bir şey değil. her seferinde tekrar tekrar anlaman gerekiyor ki bu çok yorucu ve zor bir şey. o nedenle çabanı gerçekten değerli olan kişiler için sakla.

ulus baker'in anlatımıyla..
anlayabildiğin kadarıyla..

konu insanı anlamaksa, taklidini muhteşem yapıyorum ve bu yeteneğim sayesinde karşımdaki mutsuz, huzursuz, depresif insanlar anlaşılmanın tadına varabiliyorlar. özel olan tarafı karşımdaki insan kendini benim onu anladığımı ifade ettiğim şekilde kabul edebiliyor. oysa ki duymak isteyebileceklerinden ibaret, zararsız, kısmen doğru kısmen yalan şeyler.

metafizik, felsefi yada dini konularda anlam bulabilmek için maneviyatının, imanının ve idrakının olması gerekiyor. materyalist bir yobaz değilsen, bilimsel metodu her bilgiye ulaşmada yeterli zannetmiyorsan bu konularda anlamak işinde daha mahir ve relaks olursun.

soyut şeylerden anlam çıkarabilmek dingin ve olgun ruhların işidir.

diğer türlü maddi şeyleri anlamak karakterinin, zekanın, öğreniminin, tecrübenin, algılama ve yorumlama kapasitenin sana sunduğu kadardır.