askerliğini yapmamış erkeğin hayattan bahsetmesi

askerlik yapanların bahsettiklerini de görüyoruz.

bence askerlik yapmak bir kriter değil.

erkek kendi hayatını çok bilmiş gibi, başkalarına ders verdiğini sanarak, en büyük mevzuları kendinin yaşadığını savunarak anlatıyorsa, emin olun anlattıklarından bir cacık çıkmaz.

sessiz, sorulana kısa ve öz cevap veren, sadece sorulana cevap veren erkek adamın hasıdır, sek erkektir.

kaç hafta banyo yapmadığımı,kaç öğün yemeği geçiştirdiğimi bilirim. kokudan yenmiyordu yemek. koğuştaki uyuyamama,horlayanların ve kokunun bimbir türlüsü de cabası.nöbet sistemi,komutanların,askerlik denilen bu sistemin gereksiz mallığı da ayrı bir komedi zaten.

orada türkiyenin mini bir özetini görüyorsunuz. her erkeğin gitmesi,görmesi gerek. 6 ay değil ama en az 1 ay uzun dönemlerle aynı yerde,aynı şartlarda askerlik yapmaları gerek.sonra gelsin hayattan bahsetsin.

iyi de nasıl bir askerlik bu. teskerenin parasıyla şubeden alınabildiği, 15-20 gün yaz izninde yemin törenine kadar kışlada takılınan bedelli türünden mi. orduevi gazinosunda garsonluk, kantincilik yapılanından mı..
( yani ayrıntı önemli efenim. :)

gelin anlatayım size askerliğimi de her gün yaşadığınıza, aklınızın yerinde olduğuna şükredin.

saçmadır, ama hayat sadece askerlikten ibaret değildir. bu da bir gerçek. ama askerlik bir erkeğe çok şey katıyor mu? kesinlikle evet. bir erkek için "askerlik öncesi ve sonrası" dönemler vardır, ve bu dönemlerin arasındaki keskin farklar da çok net farkedilebilmektedir. zira ben askerlikten sonra belirgin şekilde karakter ve kişisel gelişim kazanmıştım.

biraz da şans işi bu askerlik işi. bazılarına tatil yeri çıkar, bazılarına da kabusu ve eziyeti dibine kadar yaşatacak yerler çıkar. ama genel olarak askerlik zordur ve çok farklı bir yerdir. yani bir erkeğin hayattan bahsedebilmesi için ben de askerlik yapmış olmasından yanayım. çünkü öyle ya da böyle çok şey katıyor insana.

yakın zamanda uzun dönem askere gidecek arkadaşlar varsa da, bedelli askerlik yapmış insanların çizdikleri tozpembe tabloları pek ciddiye almasın. uzun dönem askerlik çok farklı bir şey. 6 ay da olsa. bunu gidince farkedeceksiniz. ama tadını da çıkartın. çünkü gün gelir, o günleri de özlersiniz. garip bir paradoks biliyorum.

sadece tecrübe edin.

hayatı askerlikten ibaret zannedenlerin yadırgamasıdır.

hayat askerlikten ibaret değildir.

ama askerlik hayattan ibaretir.

askerlik yapmayan bu sözü tabiki anlamayacak.. ve yeni nesillere aktaramayacak.

oğluna kızına bu söz üzerinden hayat dersi veremeyecek. bi tarafı hep eksik kalacak.

lan oğlum altı üstü 6-12 ay izmarit toplayıp, tuvalet silip, yatak toplayıp üstüne çukur açıp hemen toprak doldurtup iş kitlediler. üstüne de ciğeri bıraktık. birine zatürre ötekine emboli attılar. emboli sebebiyle kullandığım kan sulandırıcı yüzünden saç döküldü 4 ay kel gezdim pasparlak kafayla.

burada askerlik şöyle böyle diye rollenen daltraklara sorsan sanki jitem'de özel harp dairsinde görev almış gibi rolleniyorlar. yaptıkları da benim altı ay yaptığımla aynı.

paran varsa bedelli git çok net. orada geçen 1 ay bile kayıp ama 5 aydan kurtarırsın. zaten askeri eğitim verdikleri de yok anca 1 ayda üç mermi attırıyorlar biz 6 diye beş mermi attık farkı o.

tek askerlik mi hayatı öğreten? aslında doğru bazılarının önündeki tek sınav askerlik oluyor. şanslı zavallılar...

#3711137 aha en azından böyle adamların, atatürk milliyetçisi kolpaların, klavye bordo berelilerinin ne kadar boş adamlar olduğunu anlamakta askerliğini yapmış biri için hayattan bahsetmek için yeterli sebeptir. bunlar boş teneke hep.

ben güneydoğu'da jandarma komando olarak yaptım. hem de 15 ay. bu kuru sıkıcı gibi tuvalet silip, yatak toplamadım. tuvalet ve yatakta görmedim zaten doğru düzgün ama şunu gördüm sen orada gebermekten beter şartlarda yaşarken, aha böyleleri oturdukları yerden vatan kurtarıp, milliyetçilik yapıp, prim kasıyorlar. gel de kusma. gel de askerlik yap böyle d.ll.amalarla dolu bir ülke için. gelmiş bir de bedelli tavsiye ediyor utanmadan. nickaltımda da sayfalarca türkçülük anlatıyor, yersen.

başkalarının kanıyla kahramanlık kolay tabii, he, he, her türk asker doğar ve vatan millet sakarya kısa dönem tuvalet temizlikçisi kardeş. madem çok arzuluydun tuvalet temizlemekten fazlasına, uzman olarak kalaydın büzüğün yiyorduysa, maaşta almayaydın.

askerlik sana hiçbir şey öğretmese kolpalık nedir, nasıl yapılır, onu öğretir.

mesela manisa kırkağaç'ta esnaf türk bayrağı astıkları dükkanlarda senin yüzüne bile bakmadan, iğrenç bir şeymişsim gibi davranarak, asker s.k.eye çalışırken, güneydoğu'da gittiğin köylerde aşağıladığın o kürtler(ben değil, ben asla kürt aşağılamadım, bu kolpacılar için dedim) karnını doyurmak için senin birbiriyle yarışıyordu. öyle güzel muhabbet ediyorlardı.

hem askerlik nedir bilmeyen erkek değil hayattan, erkeklikten bahsetmesin öncelikle. savaşmayı bilmeyen erkek komik zira.

ergenlikten sonradır, her zaman erkekte askerliği güzelce yapmış olanı bir ayrı gördüm. bedelliye gittiyse mesela biraz yüzüm ekşiyor.
ama şöyle dolu dolu hakkıyla yapan ne bileyim daha bir karizmatik geliyor.

o sertliğe dayanıklılık, o irade, o kuvvet.
hey maşallah

edit: durduk yere aklıma geldi. biri olsa da askerlik fotoğraflarını gösterse

belki yaşadığı şeyler vardır bilemezsin zaman karpuzu olgunlaştırır insanı değil.

bedelli yapın ve hayatlarınıza dönün. böyle genel geçer cümlelere de "heeeee" deyip geçin.

belki de adam yerine koyuldugu tek ortam askerlik hizmeti yaptığı zamanlar olanların yadırgadığıdır.
biraz da mitarist bir ülke olmamızdan kaynaklanır.
ucundan ben de aynı şeyi savunuyorum. hatta bet artıralım bence kadınlar da askerlik yapmalı.
belki en azından hayatın mekaniği onlar için de biraz anlaşılır olur.
bedelli denen şey bu ülkenin altına koyulmuş dinamittir.

askerliği herkese hakkıyla yaptırsalar, adam gibi çeşit çeşit silahı söküp takmayı, atış talimini, askeri stratejileri, fiziksel idmanları, doğada hayatta kalma yöntemlerini vs herkes öğrense, sonra herkes askerliğin son kısmında ciddi ateş hattında görev yapıp her an teröristlerin mayınına basma, çapraz ateşi altında kalma riskini görse, ne bileyim suriye'de kamplarını bassa...işte o zaman değerli olur. örnek olarak, şurada siyonistlerin askerlerini nasıl eğittiklerine bakın. daha lise çağında yahudi asıllı çocukları abd'den israil'e gençlik kampı adı altında getirip askeri stratejileri, emir-komutayı öğretiyorlar. sonraki yaşlarda gençlere sağlam bir eğitim verip direkt düşman olarak niteledikleri filistinlilere karşı etkili işgal, psikolojik harp ve kontrol yöntemlerini uygulatıyorlar. elbette onların yaptıkları şey insani değil, çünkü karşılarında bir ordu yok. apartheid rejiminin askerleri. ama asker yetiştirme yöntemlerini türkiye'ye uyarlayabiliriz bence. kadın erkek fark etmeden tarihimize ve şanımıza yakışır şekilde bir orduya ve her an harekete geçebilecek askerde iyi eğitilmiş vatandaşlara sahip olabiliriz.

ama güneydoğu'da jandarma komanda olarak askerlik yapanların sayısı zorunlu askerliğini izmarit toplayarak geçirenlerden çok az. bu sistemsel bir sorun. askerliği mecbur yapacak kişinin yarattığı hir sorun değil. yani her asker askerlik yaparken sağlam eğitimi bırakın eğitim almıyor. sadece bir kısmı pkk'lı teröristlerle çatışmaya girilecek türden bir askerlik deneyimi yaşıyor. hatta doğru düzgün eğitim almadan doğuya gönderilip şehit olanlar da var ki bu bir devletin askerine/vatandaşına yapabileceği en büyük bir ihanetlerden biridir bana göre.

türkiye'de zorunlu askerlik deneyimlerinin bu denli farklı olmasının sebepleri nedir bilmiyorum. ama komandonun yaşadığı zorluklar ve öğrendikleri de bir gerçek, izmarit toplayanın yaptığı şeyin bomboş bir vakit kaybı olduğu da bir gerçek. iki taraf da vatanını sevebilir. askerlikte tuvalet temizletilen adamın vatanını korumak istemesine rağmen fırsat verilmemesi onun suçu değil. yaşadığı şeyi ve ordunun eksiklerini ve yanlışlarını eleştirmek her vatandaşın hakkı. zira işin ucunda ordunun caydırıcı bir güç olması ve vatanın milletin güvenliği var.

bir de profesyonel ordu meselesi var. şu sıralar devlet ona geçmeye başlıyor gibi. her vatandaş illa askerlikle vatanına hizmet etmez görüşüne dayanıyor sanırım. herkes yeteneklerine göre yaptığı işte en iyisi olarak hizmet etsin. idealde böyle düşünülüyor sanırım. o ayrı bir konu. devlet vatandaşını hangi zihniyetle yetiştirmek ve kullanmak istiyorsa ona göre yönlendirir. bu da 5 yıllığına seçtiğimiz hükümetlerin ne kadar haddine yada bu devlet yönetim sistemi ne kadar mantıklı sorgulamak lazım. doktor, mühendis, öğretmen, terzi vs. olup yaşayanlar asker olup şehit düşenlerle aynı seviyede bir fedakarlık mı yapıyor, onun tartışmasını başka yerde yaparız.

ama bu başlık için herkesin askerlik deneyimi farklı, kimse bir diğerini küçümsemesin. hepsi vatandaşlara sunulmuş birer seçenek, adilane yada doğru olmasını tartışmak gerek. birbirimizle hangimiz gerçekten toplanıp terörist mağarası basabiliriz konusunda kavga etmek anlamsız.

neden bazılarımıza bunu yapacak eğitim veriliyorken çoğumuza verilmiyor sorusunu sormalıyız. bedelli yapan neden bedelli yapmış, devleti yönetenler neden böyle bir şey çıkarmış? böyle adaletsiz bir ortamda, her askere iyi eğitim ekipman mühimmat verilmeyen bir ortamda asıl sorgulamamız gereken bedelli yapanlar mı? yani metan gazıyla yada birliğinde susuzluktan ölen askerler varken toplum içinde bedelli yapanların küçük görülmesi haksızlık, milleti içerden bölen bir durum yaratıldı. bir de şunu sormak lazım, ülke işgal edilse cephede yanında tuvalet temizlemiş bir türk'e mi güvenirsin, yoksa pkk sempatizanı yada arapçıya mı? askerliğe böyle yaklaşımlarla bakmak daha doğru bence.

boş muhabbet vicdanı redçiler bunu kahkaha ile karşılar.

kime aykırı gelirse gelsin, gerçekten sağlık ve yaradılış kusuru olanları tenzih ederek.

askerlik yapmamış emir komuta zincire görmemiş, hayatın hızlı akan gençlik kanın verdiği özgüven ve özgürlüğün hiç de düşündüğü gibi olmadığını anlamayan biri!
benim için yarım adamdır.
askerlik yapmayan adamın. kişiliğinden düşüncesinden bakış açısı ve karakterinden şüphe ederim.

yav birader fransız yabancı lejyonu'nda 5 yıl geçiriyorsunuz sanki askerlik meşakkatli meslek doğrudur ama üzerinden prim kasmayın bir zahmet.

t: kişinin hayatla kurduğu ilişkiye göre çıktısı değişen olgu.