dev yıldızlar
kütle ve yarıçapları son derece büyük olan yıldızlar.
bu tür yıldızlar genel olarak evrende daha nadir görülür.
mavi dev yıldızlar evrendeki en sıcak yıldızlardır. bu nedenle mavi görünürler. yüzey sıcaklıkları 10-20 bin kelvini bulur. en meşhurlarından biri avcı takımyıldızı'nda bulunan rigel'dir. bu yıldızın kütlesi yaklaşık 20 güneş kütlesidir.
tipik bir mavi dev ile güneş sistemi'nin temsili boyut kıyaslaması:

görselin alındığı kaynak
bir de kırmızı devler vardır ki bunlar ortalama olarak güneş boyutlarındaki yıldızların, ömürlerinin sondan biraz önceki aşamalarında aldıkları şekildir. bunların kütlesi 20 güneş kütlesinden de büyüktür. yarıçapları ise güneş yarıçapından 1500 kat daha fazla olabilir. bunların en meşhurlarından biri boğa takımyıldızı'nda bulunan aldebaran'dır.
aldebaran ile güneş'in temsili boyut kıyaslaması:

görselin alındığı kaynak
bunların dışında hiper ya da süper dev olaak adlandırılan çok daha büyük yıldızlar da vardır.
bu tür yıldızlar genel olarak evrende daha nadir görülür.
mavi dev yıldızlar evrendeki en sıcak yıldızlardır. bu nedenle mavi görünürler. yüzey sıcaklıkları 10-20 bin kelvini bulur. en meşhurlarından biri avcı takımyıldızı'nda bulunan rigel'dir. bu yıldızın kütlesi yaklaşık 20 güneş kütlesidir.
tipik bir mavi dev ile güneş sistemi'nin temsili boyut kıyaslaması:

görselin alındığı kaynak
bir de kırmızı devler vardır ki bunlar ortalama olarak güneş boyutlarındaki yıldızların, ömürlerinin sondan biraz önceki aşamalarında aldıkları şekildir. bunların kütlesi 20 güneş kütlesinden de büyüktür. yarıçapları ise güneş yarıçapından 1500 kat daha fazla olabilir. bunların en meşhurlarından biri boğa takımyıldızı'nda bulunan aldebaran'dır.
aldebaran ile güneş'in temsili boyut kıyaslaması:

görselin alındığı kaynak
bunların dışında hiper ya da süper dev olaak adlandırılan çok daha büyük yıldızlar da vardır.
devamını gör...
the doors
grubun güzel müziğine jim morrison'dan daha fazla etkisi olan üyesi ray manzarek'ti. bas gitaristi olmayan grubun bas melodilerini klavye ile ray manzarek çalıyordu. grubun müzikal kimliğini kazandıran kişidir. jim morrison ise söz konusunda grubu taşıyordu. robbie krieger ise underrated tanımına uyan bir gitaristtir. grubun müziğine çok uyumlu bir şekilde gitar çalardı.
devamını gör...
hz. osman
ilk islam devletinin üçüncü halifesi osman bin affan döneminde (644-656) (bkz: arap yarımadası)'ndaki bütün kuran el yazmaları toplatıldı ve halifenin basın danışmanlarından oluşan bir heyet (bkz: hattat) mukaddes kitabı yeniden yazdı, derledi.
üçüncü halife hz. osman da dördüncü halife hz ali gibi muhammed'in kızlarından rukiyye (rukiyye binti muhammed) ile evlenmiştir. eşi rukiyye ölünce yine muhammedin kızı olan ümmü gülsüm (ümmü gülsüm binti muhammed) ile evlenmiştir. osman, muhammed'in iki kızıyla evlendiği için ona "iki nur sahibi" sıfatı verilmiştir.
halife osman iktidarında çok sesliliğe yer yoktu, arap kabileleri islam çağrısıyla birleşeli 15 sene olmuştu. alimlerin elindeki kuran kopyaları birbirini tutmuyordu. ayet sayıları farklıydı, sıralaması farklıydı.
arap yarımadası'nın kuzey batısında zerdüşt sasani imparatorluğu hakim güçtü. islamiyetin yayılması bu iki devleti karşı karşıya getirmişti. son sasani hükümdarı şehinşah (krallar kralı) ııı. yezdigirt (632-651), ilk islam devleti ile girdiği savaşı kaybetmiştir ve zerdüşt sasani halklar islam propagandasına maruz kalmışlardır.
üçüncü halife hz. osman da dördüncü halife hz ali gibi muhammed'in kızlarından rukiyye (rukiyye binti muhammed) ile evlenmiştir. eşi rukiyye ölünce yine muhammedin kızı olan ümmü gülsüm (ümmü gülsüm binti muhammed) ile evlenmiştir. osman, muhammed'in iki kızıyla evlendiği için ona "iki nur sahibi" sıfatı verilmiştir.
halife osman iktidarında çok sesliliğe yer yoktu, arap kabileleri islam çağrısıyla birleşeli 15 sene olmuştu. alimlerin elindeki kuran kopyaları birbirini tutmuyordu. ayet sayıları farklıydı, sıralaması farklıydı.
arap yarımadası'nın kuzey batısında zerdüşt sasani imparatorluğu hakim güçtü. islamiyetin yayılması bu iki devleti karşı karşıya getirmişti. son sasani hükümdarı şehinşah (krallar kralı) ııı. yezdigirt (632-651), ilk islam devleti ile girdiği savaşı kaybetmiştir ve zerdüşt sasani halklar islam propagandasına maruz kalmışlardır.
devamını gör...
dolorex
birçok kişinin favori ağrı kesicisi olduğunu düşündüğüm ilaç. draje şeklinde küçücük kırmızı renklidir. etken maddesi diklofenak potasyumdur. hem çok etkilidir hem de bazı açılardan yan etkileri de düşüktür ve hızlı emilir.
devamını gör...
uşak
memleketim.
battaniyesi, tarhanası, eşme kilimi, sivaslı çileği ile meşhurdur.
ulubey kanyonu dünyanın 2. büyük kanyonudur.
tanım: ege bölgesi şehri
battaniyesi, tarhanası, eşme kilimi, sivaslı çileği ile meşhurdur.
ulubey kanyonu dünyanın 2. büyük kanyonudur.
tanım: ege bölgesi şehri
devamını gör...
midye dolma
şu sıralar, özellikle müsilaj sebebiyle kirlilik sorunu bulunan denizlerden çıkan midyelerden yapılmış olanlarının kesinlikle yenmemesi gereken yiyecek.
zira midyelerin denizdeki zehirli atıkları bünyelerinde toplamak gibi bir özellikleri var.*
ayrıca müsilaj öncesi orada burada satılanlarının ne derece temizlendiği de malumunuz.
zira midyelerin denizdeki zehirli atıkları bünyelerinde toplamak gibi bir özellikleri var.*
ayrıca müsilaj öncesi orada burada satılanlarının ne derece temizlendiği de malumunuz.
devamını gör...
anadolu'nun kapıları sonsuza kadar açılırken fazla açık tutmayın cereyan yapıyor diyen insan
tarih kitaplarında adı geçmeyen, realizmi doruklarda yaşayan insandır.
devamını gör...
sevilen kitabın en vurucu cümlesi
"kimse görmek istemeyen kadar kör olamaz" derler.
-james bowen
-james bowen
devamını gör...
meja (yazar)
(bkz: sen bize fazlasın üstad)
devamını gör...
türkiye’nin çok geri kalmış bir ülke olduğu gerçeği
zinhar doğrudur.
mesela 2003'e kadar mezun her eğitim fak. atanırmış.
mesela 2000lere kadar iş arama diye bir kavram yokmuş. çevremdeki büyüklerin ilkokul mezunları sümerbank, şeker, dsi, köy hizmetleri, karayolları vs rahat iş bulurmuş. şimdi hepsi satıldı.
mesela barajlar satıldı. (bir ülke işgal edilecekse ilk barajlar imha edilirmiş)
mesela apo gönderildiği dönemde tsk bir yarbay!!! sınıra gidip suriye savunma bak ayağına çağırıp sınır ötesi müdahale etmekten çekinmeyiz. apoyu verin diyor. şimdi alayı bize meydan okuyor.
mesela dolar, altın.
mesela daha ne olsun.
mesela 2003'e kadar mezun her eğitim fak. atanırmış.
mesela 2000lere kadar iş arama diye bir kavram yokmuş. çevremdeki büyüklerin ilkokul mezunları sümerbank, şeker, dsi, köy hizmetleri, karayolları vs rahat iş bulurmuş. şimdi hepsi satıldı.
mesela barajlar satıldı. (bir ülke işgal edilecekse ilk barajlar imha edilirmiş)
mesela apo gönderildiği dönemde tsk bir yarbay!!! sınıra gidip suriye savunma bak ayağına çağırıp sınır ötesi müdahale etmekten çekinmeyiz. apoyu verin diyor. şimdi alayı bize meydan okuyor.
mesela dolar, altın.
mesela daha ne olsun.
devamını gör...
20 mart 2021 türkiye'nin istanbul sözleşmesi'nden ayrılması
2008’den günümüze kadar hayatlarını kaybetmiş kadınların isimlerinin yazdığı ve maalesef sürekli güncellenen anıt sayaca bakıyorum. matrix filminde ekranda akan yeşil rakamlar değil bunlar. her isim yiten bir can. 2008’de 66, 2009’da 125, 2010’da 203, 2011’de 129, 2012’de 145, 2013’de 231, 2014’te 290, 2015’te 293, 2016’da 289, 2017’de 350, 2018’de 405, 2019’da 421, 2020’de 409, 2021’de ise (an itibariyle ben bunu yazarken) sadece seksen günde 82 kadın, toplamda ise 3438 kadın öldürülmüş. 3438 insan! (2021’deki gidişat böyle devam ederse yıl sonunda takribi 350 kadın öldürülmüş olacak) bir stadyum dolusu insan... sanırsın savaştayız. listeye sadece medyaya yansıyanlar, haber olanlar girmiş. tacize uğrayanlar, dayak yiyenler ve istismar edilen çocuklar bu sayaçta yok. bu gidişatın yükselen trendin ne kadar dehşet derecede olduğunu anlamak için türev integral bilmene gerek yok. biraz vicdanın olsa yeter.
www.anitsayac.com/?year=2021
toplumumuz maalesef bu hale, sistemli bir şekilde, 19 yıldır baştaki iktidar tarafından peyderpey getirildi. gönül isterdi ki, ülkesinde kadın vatandaşlarının da canını korumakla yükümlü olan devlet, spesifik bir sözleşmeye bağlı olmaksızın, yapması gerekeni yapsa. bizzat kendisinin imzaladığı ve kanun hükmünde yaptırımı olan bir sözleşmeyi uygulasa.
türkiye, istanbul sözleşmesi'nin ilk imzacı devletlerinden olup 24 kasım 2011'de türkiye büyük millet meclisi'nde 247 vekilden 246’sının kabul oyu, 1 vekilin çekimser oy vermesi ile sözleşmeyi uygun bulan 6251 sayılı kanunu "onaylayarak", parlamentosundan geçiren ilk ülke.
dışişleri bakanlığı yaptığı açıklamada, avrupa konseyi dönem başkanlığının türkiye'de olduğu sırada imzalanan sözleşmede "kadına karşı şiddet alanında ilk uluslararası belge olan söz konusu sözleşmenin müzakere sürecinde ülkemiz tarafından öncü rol oynanmıştır." ifadesine yer verildi. recep tayyip erdoğan tarafından tbmm'ye yollanan tasarının gerekçesinde de sözleşmenin hazırlanması ve sonuçlandırılmasında türkiye'nin "öncü rol" oynadığına dikkat çekildi.
insanların dilinde tüy bitti sözleşmeyi uygulayın diye, ama kalkıp gecenin bir yarısı yangından mal kaçırır gibi sözleşmeyi iptal etmek, ne kadar zavallıca. vatandaşını, kadını, çocuğu, sokaktaki hayvanı, doğasını, ağacını toprağını koruyamayan bir ülke çöker.
acil bir durumda önce kadınlar ve çocuklar kurtarılır hesapta. oysa gemi batıyor, önce terk eden kaptan. ilk aşıyı erkenden olan da kaptan. çünkü aynı gemide değiliz aslında. isminde adalet ve kalkınma olan bir partinin yönettiği ülkede adaletin a’sı yok. kalkınmadan kasıt ise üç beş yandaş şirketin milyar dolarları biraz daha cukkalaması son yirmi yılda ülke yüz yıl geriye gitti resmen. yapımda ve yönetimde emeği geçenleri eşek arıları soksun. kadını erkeğiyle topyekün mücadele edip kurtuluş savaşı’nı kazanmış, yeni bir devlet kurmuş, medeni kanunlar yapmış, kadını padişahın kulu kölesi olmaktan kurtarıp kanunlar önünde eşit ve hür bir yurttaş yapmış, seçme ve seçilme hakkı vermiş bir cumhuriyetin son yirmi yılına bakınca gel de isyan etme. siyasal islam kanserdir.
aynı iktidarın 19 yıldır yönettiği bir ülkede kadın cinayetleri bu kadar dehşet seviyede yükselmişse; sistematik bir şekilde siyasetçiler vasıtasıyla kadınlara karşı nefret dili ve ayrıştırıcı söylemler toplumu kutuplaştıracak bir şekilde artmışsa, verilen cezalar caydırıcı değilse ve hatta onca kanıta rağmen suçu işleyenler ellerini kollarını sallayarak herkesin gözü önünde serbest bırakılıyorsa, elbette kadın cinayetleri politiktir.
üç beş oy hesabı uğruna istanbul sözleşmesi’nden ayrılan ve insanların aklıyla dalga geçerek "akp'den önce kadının adı yoktu" diyenler, kadın ve aileden sorumlu devlet bakanlığından kadın ibaresini çıkaranlar sizsiniz.
(bkz: kadın ve aileden sorumlu devlet bakanları)
dillerinden örf adet türk aile yapısı ve dini düşürmeyenler, tarikat yurtlarında çocukların tecavüze uğramasına ses çıkarmıyor, görmezden geliyor. konuşulmasın istiyor. hatta tecavüzcü vakfı ödüllendiriyor, plaket veriyor. ahlaki yozlaşma almış başını gitmiş. türk kelimesini yasaklayanlar, türk demekten çekinenler, türkiyeli diyenler, işine gelince türk aile yapısı diyor utanmadan, riyakârlık diz boyu. istanbul sözleşmesi’nin türk aile yapısına uygun olmadığı bahanesiyle iptal edilmesi riyakârlığın ve yalanın daniskasıdır. hangi türk aile yapısı? istenilen türk aile yapısı nedir? çocuğunu internetten pazarlayan sapık baba mı? eski karısını işkenceyle öldüren adam mı? çocuk yaşta okula gitmesi gerekirken başgöz edilip zorla evledirilen kız çocukları mı? eski türkler’de kadınlar değer görür, erkeklerle ülke yönetir, savaşlara katılırdı. biraz tarih okusanız atalarınızı tanıyacaksınız. ama araplaşmayı seçtiniz. siyasal islam’ı benimsediniz.
internetteki yorumlara şöyle bir bakıyorum, bir çok insan okumamış bile sözleşmeyi. bilmiyor maddelerini. bilgileri yok ama fikirleri var. takip ettiğim bir youtube kanalında duydum, yeni akit paçavrasında yazan hüseyin öztürk isimli bir yazarımsı insanımsı şöyle demiş misal: “ben istanbul sözleşmesi’ni okumadım. sözleşmeyi destekleyenlere baktım, sözleşmenin karşısında olanlara baktım, onun için sözleşmeye karşı çıkmaya karar verdim.” işte yeni türkiye’deki cehaleti çok güzel özetleyen sözler. maddelerini okumadığı, bilmediği şeye karşı çıkmak. iptal edilmesini savunmak. maalesef bu zihniyettekiler ülkeyi yönetiyor, yalanlarıyla büyük kitleleri yönlendiriyor. bilgileri yok, fikirleri yok, vicdanları da yok.
istanbul sözleşmesi’ni lgbt tayfasının yaptırttığını sanan milli ve dini hassasiyetleri tavan yapmış delikanlılar. kandırılıyorsunuz. size yalan söylüyorlar. sözleşmede yer alan “cinsel yönelimleri nedeniyle insanlar ayrımcılığa uğrayamaz” ibaresi sözleşmeyi lgbt’ci yapmaz. istanbul sözleşmesini savunmak bir insanı, bir erkeği meriç yapmaz, lgbt’ci yapmaz, totoş yapmaz. 90’lı yıllarda tv’de ailecek huysuz virjin’i izlerdik. ben, annem, babam, dedem, babaannem. kahkahalarla. komikti çünkü. hiçbirimiz sonradan kafamıza sarı peruk geçirip castara castara castara cass diye dans edip lgbt’ci trans ya da totoş olmadık. rahmetli dedem ve babaannem beş vakit namazını kılmaya devam etti. milli dini hassasiyetleri yüksek olanlardan, aynı hassasiyeti çocuklar yurtlarda tecavüze uğrarken da göstermelerini beklerdik. istanbul sözleşmesini lgbt de destekliyor diye, sen de lgbt ya da totoş olmazsın. sırf bu yüzden olmazsın. velev ki bir gün totoş olursan, bu başka bir sebeptendir. belki kız arkadaşın, karın, kız kardeşin yok. o yüzden bu karar seni bağlamıyor sanıyorsun. ama unutma, her erkeğin bir annesi vardır. o sayaçta annenin ninenin isminin kurbanların yanında yazmasını istemezsin. daha iki hafta önce 92 yaşındaki bir kadın, yaşlı bir nine, tecavüze uğrayarak hunharca öldürüldü. yeni türkiye maalesef böyle bir bataklık. bu haberler, bütün bu olanlar, midenizi bulandırmıyor mu?
cb iletişim sözcüsü fahrettin altun, joe biden’ın türkiye’nin istanbul sözleşmesi’nden ayrılacağına istinaden yaptığı açıklamaya yalanlarla dolu bir cevap yazmış. özetle diyor ki, kadınları ve haklarını korumaya devam edeceğiz.
…
as known, türkiye was the first signatory to the ıstanbul convention by demonstrating a strong commitment to protect women’s status in society and fight any violence against women. the ıstanbul convention, originally intended to promote women’s rights, was hijacked by a group of people attempting to normalize homosexuality – which is incompatible with türkiye’s social and family values. hence the decision to withdraw.
…
the decision to withdraw from the ıstanbul convention by no means denotes that the state of the republic of türkiye “compromises the protection of women.” türkiye will not give up on its fight against domestic violence by quitting the convention.
…
ın relation to the issue, president erdoğan strongly emphasizes that türkiye will continue protecting the safety and the rights of all women and underlines that fighting domestic violence with the principle of zero tolerance will remain on top of the government’s agenda.
yazının tamamı:
www.iletisim.gov.tr/english...
ülkeyi yöneten bu zihniyet, sistematik ve düzenli bir şekilde yalan söylüyor. en üzücü olan ise, bu karara destek veren kadınlar. akp’li kadın milletvekilleri, bazı yandaş kadın gazeteciler. bu yalanlara ortak olmaları akla kabataş yalanını getiriyor.
kendi politik gündemleriyle örtüştüğü için bir zamanlar akp’ye destek vermiş, ama kürt açılımı yüzünden, ama diğer sebeplerden, yetmez ama evetçi kadınlar, ülkenin gidişatında, bugünlere gelmemizde onların da payları var. benim de böyle tanıdıklarım oldu. fikirlerimizin hiç örtüşmediği. akademisyen. beyaz yakalı. kariyerli. feminist ama atatürk’ün kadınlara seçme ve seçilme hakkı verdiğini görmezden gelen. atatürk’ün ismini ağzına almayan. cadılar bayramı’nı ekseriyetle kutlayan ama cumhuriyet bayramı’nı kutlamayan. sırf işid’le savaştı diye ypg’li pkk’lı kadın militanları kahramanlaştırıp, kobane tweet’leri atan. ama zafer bayramı’nı kutlamayan. kara fatma’nın adını anmayan. yeni türkiyeli. ülkenin gidişatından, kadınlara yönelik bu şiddetten bir parça onlar da sorumlu. bu zihniyete bir zamanlar onay verdikleri için.
serap eser’in adını hatırlayan var mı? 8 kasım 2009’da küçükçekmece’de iett otobüsündeyken pkk’lı teröristlerin otobüse attığı molotof kokteyli yüzünden ağır yaralaranak 17 yaşında hayatını kaybeden lise öğrencisi sarap eser’i? onu da hatırlayın istedim. yaşasaydı 29 yaşında olacaktı.
www.anitsayac.com/?year=2021
toplumumuz maalesef bu hale, sistemli bir şekilde, 19 yıldır baştaki iktidar tarafından peyderpey getirildi. gönül isterdi ki, ülkesinde kadın vatandaşlarının da canını korumakla yükümlü olan devlet, spesifik bir sözleşmeye bağlı olmaksızın, yapması gerekeni yapsa. bizzat kendisinin imzaladığı ve kanun hükmünde yaptırımı olan bir sözleşmeyi uygulasa.
türkiye, istanbul sözleşmesi'nin ilk imzacı devletlerinden olup 24 kasım 2011'de türkiye büyük millet meclisi'nde 247 vekilden 246’sının kabul oyu, 1 vekilin çekimser oy vermesi ile sözleşmeyi uygun bulan 6251 sayılı kanunu "onaylayarak", parlamentosundan geçiren ilk ülke.
dışişleri bakanlığı yaptığı açıklamada, avrupa konseyi dönem başkanlığının türkiye'de olduğu sırada imzalanan sözleşmede "kadına karşı şiddet alanında ilk uluslararası belge olan söz konusu sözleşmenin müzakere sürecinde ülkemiz tarafından öncü rol oynanmıştır." ifadesine yer verildi. recep tayyip erdoğan tarafından tbmm'ye yollanan tasarının gerekçesinde de sözleşmenin hazırlanması ve sonuçlandırılmasında türkiye'nin "öncü rol" oynadığına dikkat çekildi.
insanların dilinde tüy bitti sözleşmeyi uygulayın diye, ama kalkıp gecenin bir yarısı yangından mal kaçırır gibi sözleşmeyi iptal etmek, ne kadar zavallıca. vatandaşını, kadını, çocuğu, sokaktaki hayvanı, doğasını, ağacını toprağını koruyamayan bir ülke çöker.
acil bir durumda önce kadınlar ve çocuklar kurtarılır hesapta. oysa gemi batıyor, önce terk eden kaptan. ilk aşıyı erkenden olan da kaptan. çünkü aynı gemide değiliz aslında. isminde adalet ve kalkınma olan bir partinin yönettiği ülkede adaletin a’sı yok. kalkınmadan kasıt ise üç beş yandaş şirketin milyar dolarları biraz daha cukkalaması son yirmi yılda ülke yüz yıl geriye gitti resmen. yapımda ve yönetimde emeği geçenleri eşek arıları soksun. kadını erkeğiyle topyekün mücadele edip kurtuluş savaşı’nı kazanmış, yeni bir devlet kurmuş, medeni kanunlar yapmış, kadını padişahın kulu kölesi olmaktan kurtarıp kanunlar önünde eşit ve hür bir yurttaş yapmış, seçme ve seçilme hakkı vermiş bir cumhuriyetin son yirmi yılına bakınca gel de isyan etme. siyasal islam kanserdir.
aynı iktidarın 19 yıldır yönettiği bir ülkede kadın cinayetleri bu kadar dehşet seviyede yükselmişse; sistematik bir şekilde siyasetçiler vasıtasıyla kadınlara karşı nefret dili ve ayrıştırıcı söylemler toplumu kutuplaştıracak bir şekilde artmışsa, verilen cezalar caydırıcı değilse ve hatta onca kanıta rağmen suçu işleyenler ellerini kollarını sallayarak herkesin gözü önünde serbest bırakılıyorsa, elbette kadın cinayetleri politiktir.
üç beş oy hesabı uğruna istanbul sözleşmesi’nden ayrılan ve insanların aklıyla dalga geçerek "akp'den önce kadının adı yoktu" diyenler, kadın ve aileden sorumlu devlet bakanlığından kadın ibaresini çıkaranlar sizsiniz.
(bkz: kadın ve aileden sorumlu devlet bakanları)
dillerinden örf adet türk aile yapısı ve dini düşürmeyenler, tarikat yurtlarında çocukların tecavüze uğramasına ses çıkarmıyor, görmezden geliyor. konuşulmasın istiyor. hatta tecavüzcü vakfı ödüllendiriyor, plaket veriyor. ahlaki yozlaşma almış başını gitmiş. türk kelimesini yasaklayanlar, türk demekten çekinenler, türkiyeli diyenler, işine gelince türk aile yapısı diyor utanmadan, riyakârlık diz boyu. istanbul sözleşmesi’nin türk aile yapısına uygun olmadığı bahanesiyle iptal edilmesi riyakârlığın ve yalanın daniskasıdır. hangi türk aile yapısı? istenilen türk aile yapısı nedir? çocuğunu internetten pazarlayan sapık baba mı? eski karısını işkenceyle öldüren adam mı? çocuk yaşta okula gitmesi gerekirken başgöz edilip zorla evledirilen kız çocukları mı? eski türkler’de kadınlar değer görür, erkeklerle ülke yönetir, savaşlara katılırdı. biraz tarih okusanız atalarınızı tanıyacaksınız. ama araplaşmayı seçtiniz. siyasal islam’ı benimsediniz.
internetteki yorumlara şöyle bir bakıyorum, bir çok insan okumamış bile sözleşmeyi. bilmiyor maddelerini. bilgileri yok ama fikirleri var. takip ettiğim bir youtube kanalında duydum, yeni akit paçavrasında yazan hüseyin öztürk isimli bir yazarımsı insanımsı şöyle demiş misal: “ben istanbul sözleşmesi’ni okumadım. sözleşmeyi destekleyenlere baktım, sözleşmenin karşısında olanlara baktım, onun için sözleşmeye karşı çıkmaya karar verdim.” işte yeni türkiye’deki cehaleti çok güzel özetleyen sözler. maddelerini okumadığı, bilmediği şeye karşı çıkmak. iptal edilmesini savunmak. maalesef bu zihniyettekiler ülkeyi yönetiyor, yalanlarıyla büyük kitleleri yönlendiriyor. bilgileri yok, fikirleri yok, vicdanları da yok.
istanbul sözleşmesi’ni lgbt tayfasının yaptırttığını sanan milli ve dini hassasiyetleri tavan yapmış delikanlılar. kandırılıyorsunuz. size yalan söylüyorlar. sözleşmede yer alan “cinsel yönelimleri nedeniyle insanlar ayrımcılığa uğrayamaz” ibaresi sözleşmeyi lgbt’ci yapmaz. istanbul sözleşmesini savunmak bir insanı, bir erkeği meriç yapmaz, lgbt’ci yapmaz, totoş yapmaz. 90’lı yıllarda tv’de ailecek huysuz virjin’i izlerdik. ben, annem, babam, dedem, babaannem. kahkahalarla. komikti çünkü. hiçbirimiz sonradan kafamıza sarı peruk geçirip castara castara castara cass diye dans edip lgbt’ci trans ya da totoş olmadık. rahmetli dedem ve babaannem beş vakit namazını kılmaya devam etti. milli dini hassasiyetleri yüksek olanlardan, aynı hassasiyeti çocuklar yurtlarda tecavüze uğrarken da göstermelerini beklerdik. istanbul sözleşmesini lgbt de destekliyor diye, sen de lgbt ya da totoş olmazsın. sırf bu yüzden olmazsın. velev ki bir gün totoş olursan, bu başka bir sebeptendir. belki kız arkadaşın, karın, kız kardeşin yok. o yüzden bu karar seni bağlamıyor sanıyorsun. ama unutma, her erkeğin bir annesi vardır. o sayaçta annenin ninenin isminin kurbanların yanında yazmasını istemezsin. daha iki hafta önce 92 yaşındaki bir kadın, yaşlı bir nine, tecavüze uğrayarak hunharca öldürüldü. yeni türkiye maalesef böyle bir bataklık. bu haberler, bütün bu olanlar, midenizi bulandırmıyor mu?
cb iletişim sözcüsü fahrettin altun, joe biden’ın türkiye’nin istanbul sözleşmesi’nden ayrılacağına istinaden yaptığı açıklamaya yalanlarla dolu bir cevap yazmış. özetle diyor ki, kadınları ve haklarını korumaya devam edeceğiz.
…
as known, türkiye was the first signatory to the ıstanbul convention by demonstrating a strong commitment to protect women’s status in society and fight any violence against women. the ıstanbul convention, originally intended to promote women’s rights, was hijacked by a group of people attempting to normalize homosexuality – which is incompatible with türkiye’s social and family values. hence the decision to withdraw.
…
the decision to withdraw from the ıstanbul convention by no means denotes that the state of the republic of türkiye “compromises the protection of women.” türkiye will not give up on its fight against domestic violence by quitting the convention.
…
ın relation to the issue, president erdoğan strongly emphasizes that türkiye will continue protecting the safety and the rights of all women and underlines that fighting domestic violence with the principle of zero tolerance will remain on top of the government’s agenda.
yazının tamamı:
www.iletisim.gov.tr/english...
ülkeyi yöneten bu zihniyet, sistematik ve düzenli bir şekilde yalan söylüyor. en üzücü olan ise, bu karara destek veren kadınlar. akp’li kadın milletvekilleri, bazı yandaş kadın gazeteciler. bu yalanlara ortak olmaları akla kabataş yalanını getiriyor.
kendi politik gündemleriyle örtüştüğü için bir zamanlar akp’ye destek vermiş, ama kürt açılımı yüzünden, ama diğer sebeplerden, yetmez ama evetçi kadınlar, ülkenin gidişatında, bugünlere gelmemizde onların da payları var. benim de böyle tanıdıklarım oldu. fikirlerimizin hiç örtüşmediği. akademisyen. beyaz yakalı. kariyerli. feminist ama atatürk’ün kadınlara seçme ve seçilme hakkı verdiğini görmezden gelen. atatürk’ün ismini ağzına almayan. cadılar bayramı’nı ekseriyetle kutlayan ama cumhuriyet bayramı’nı kutlamayan. sırf işid’le savaştı diye ypg’li pkk’lı kadın militanları kahramanlaştırıp, kobane tweet’leri atan. ama zafer bayramı’nı kutlamayan. kara fatma’nın adını anmayan. yeni türkiyeli. ülkenin gidişatından, kadınlara yönelik bu şiddetten bir parça onlar da sorumlu. bu zihniyete bir zamanlar onay verdikleri için.
serap eser’in adını hatırlayan var mı? 8 kasım 2009’da küçükçekmece’de iett otobüsündeyken pkk’lı teröristlerin otobüse attığı molotof kokteyli yüzünden ağır yaralaranak 17 yaşında hayatını kaybeden lise öğrencisi sarap eser’i? onu da hatırlayın istedim. yaşasaydı 29 yaşında olacaktı.
devamını gör...
çocukken aşık olunan ünlüler
emre aydin.
hala da aşığım bu adama. kimlerden nelerden vazgeçtim de bi bu adamdan vazgeçemedim. posterlerini,rozetlerinide hala da saklarım.
şimdi ise her hafta düzenli şarkılarını tavaf eder, yeniden aşık olurum. ah emre aydin , soğuk odalarına yandığım*
hala da aşığım bu adama. kimlerden nelerden vazgeçtim de bi bu adamdan vazgeçemedim. posterlerini,rozetlerinide hala da saklarım.
şimdi ise her hafta düzenli şarkılarını tavaf eder, yeniden aşık olurum. ah emre aydin , soğuk odalarına yandığım*
devamını gör...
hayvancılık gezegene zarar veriyor iddiası
hayvanlar değil. hayvancılık zarar veriyor. yani insanlar zarar veriyor aslında. ancak hayvancılığın verdiği zarar fabrika, otomobillerin verdiği zarardan daha fazla.
devamını gör...
uzun ilişkinin bitmesi
ıssız bir adada kalakalmak gibidir.
etrafına bakarsın. arkadaşlarına, ailene gereken önemi verememişsin. çevrendeki insanlardan bir tık uzaklaşmışsın. sevgilin ve sen yetiyordur çünkü. her şeyin farkına yavaş yavaş varırsın. gerçekten sevdiysen uzun süre içinde kalacak bir sızı olur. onla beraber gittiğiniz yerlerde gözler onu arar hep. hatta ruh hastası olursanız arkadan ona benzetip koşar adım gidip yüzüne bakmaya çalışırsınız.(ben değil bir arkadaşım, yerseniz tabi)
neyseki tamamen bitti gitti bende. ama çok zor günlerdi. sevmeye tövbe ettirir insanı uzun ilişki sonrası günler.
etrafına bakarsın. arkadaşlarına, ailene gereken önemi verememişsin. çevrendeki insanlardan bir tık uzaklaşmışsın. sevgilin ve sen yetiyordur çünkü. her şeyin farkına yavaş yavaş varırsın. gerçekten sevdiysen uzun süre içinde kalacak bir sızı olur. onla beraber gittiğiniz yerlerde gözler onu arar hep. hatta ruh hastası olursanız arkadan ona benzetip koşar adım gidip yüzüne bakmaya çalışırsınız.(ben değil bir arkadaşım, yerseniz tabi)
neyseki tamamen bitti gitti bende. ama çok zor günlerdi. sevmeye tövbe ettirir insanı uzun ilişki sonrası günler.
devamını gör...
annelerin çöp diye attığı muhteşem şeyler
annem değil de babam atar bizde eşyaları daha çok. sony walkman ve onlarca kaset gitti. servet gitti servet.
devamını gör...
suriyelileri istemeyen tipler
suriyeli savunan tiplere hodri meydan diyerek referanduma gidilmesi lazım. fakat referanduma bir madde de ben eklemek istiyorum.
" eğer referandumda türk halkı ezici bir çoğunlukla mültecilerin ülkelerine geri gönderilmesinden yana oy kullanırsa, mülteci savunuculuğu yapanların da mültecilerle beraber gönderilmesine karar verilecektir"
yineliyorum.
hodri meydan.
getirin sandığı, görelim boyunuzu.
" eğer referandumda türk halkı ezici bir çoğunlukla mültecilerin ülkelerine geri gönderilmesinden yana oy kullanırsa, mülteci savunuculuğu yapanların da mültecilerle beraber gönderilmesine karar verilecektir"
yineliyorum.
hodri meydan.
getirin sandığı, görelim boyunuzu.
devamını gör...
ekmek arasına en çok yakışan yiyecek
kaşşar
devamını gör...