varsa böyle bir detay (ki bence yok ), bir erkeği kezban yapan detaylar da diyebiliriz o zaman. bunu diyenlere boka bakar gibi bakmak istiyorum.
devamını gör...

bu konu zehirli bir ok sakın cevaplamayın dediğim konudur. ben eskiden hayatım diyenlerden nefret ederdim. şimdi herkese hayatım diyorum. geçen gün markette 'başka bir istediğiniz var mı' diye soran kasiyere ' yok hayatım' dedim. o kadar iğrenç bir hitap ki bu. sanki küçümser gibi. aynaya bakıp 'yapma güzel kızım sen bu değilsin, at o kelimeyi aklından ' diyorum ama nafile. yapıştı bir kere dilime.
devamını gör...

1998 yılında nobel edebiyat ödülünü almış olan portekizli yazar. o kadar muhteşem eserleri var ki, her birinin tadı birbirinden güzel. "körlük" adlı kitabını çoğu insan okumuştur mesela. sonrasında ise devamı niteliğinde olan "görmek" adlı kitabını okumanızı tavsiye ederim. ayrıca "körlük", beyaz perdeye de aktarılmıştır. kitabı okuduktan sonra filmi de izlemeniz, ımm, enfes olur. bunun yanında "ölüm bir varmış bir yokmuş" adlı kitabı da harikadır. azrail'in uğramadığı bir ülkedir kitapta bahsi geçen. ayrıca kitabın özelliklerinden biri, aynı cümle ile başlayıp bitmesidir. bunun yanında, "kabil" adlı eseri de insanı düşüncelere sevk eden nadide kitaplardandır. kısacası tüm eserlerini size sevdiren bir yazardır josé saramago..
devamını gör...

din

herkes kendi dinini oluşturmuş, haliyle en iyisini yine kendileri biliyor.
devamını gör...

içim yangın yeri.. sesini duysam geçecek gibi...bu kadar zor olmamıştı.
devamını gör...

susmak gereklidir bazen ve susar insan...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ankara'da biraz rüzgar var, yağmur yeni kesmiş ve her yer gül kokuyor isimli çalışmam.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

polnalyubvi*'nin nahif sesiyle seslendirdiği çok güzel bir rusça şarkı. her bir cümlesinin altını çizmek ve duvarıma asmak istiyorum. dinlemenizi ve anlamanızı tavsiye ederim. *

çeviri eşliğinde dinlemek isteyenler için:

sözleri:

как же так получается,
земля все же кончается
тот, кого ты нежно любил
сейчас от тебя отрекается

окутанный пледом тепла, что сгорает
вонзаясь, как тысячи гроз
своими глазами я сделаю море
чтоб ветер нас вместе унёс

я не чувствую больше ничего,
я никак и ничто

сердце отнимут затопчут и выкинут
и ты снова падаешь в жизнь
где люди не слышат, где люди не видят
где люди не умеют любить
и в комнате пыльной до пепла сгорает
ещё один бессмысленный день
все серое стало совсем безымянным
в безмолвном дыхании стен

я не чувствую больше ничего, я никак и ничто

как же так получается,
земля все же кончается
тот, кого ты нежно любил
сейчас от тебя отрекается


devamını gör...

çok kısa, bir solukta okunabilecek bir roman.
ölümden, delilikten ve aslında ölüm bilincinin hayatı anlamlandırışından bahseder.



veronika hayatı dışarıdan mükemmel gözüken bu kadındır. ancak bu kadın, kendi iç dünyasındaki kapana kısılmışlıkla boğuşmaktadır. ve aslında kendisinden, kendi benliğinden habersizdir. ölüm ona güzel bir seçenek sunar, bunu yapmak onu zihninden kurtaracaktır. ancak, uyandığında kendisini bir akıl hastanesinde bulur. ve kendisine, hayattaki son günleri olduğu söylenir...
bu hastanede çeşitli hikayelerle buluşulur ve bunlar, deliliğin ne demek olduğunu anlatır bize. toplumun görmek istediği bireyden farklı olmak, dışlanmışlık, delilik gerekçesidir. oysa ki, deliliğin garipsenmediği, farklılıkların normal karşılandığı bu yerde her şey mümkündür.
kimsenin söyleyemediği cümleleri 'delilik' adı altında anlatabilen soytarı buna en güzel örnektir.



(bkz: veronika decide morrer)
(bkz: veronika decides to die)
devamını gör...

bir aforizma dan feyz alarak oluşturduğum başlıktır.
başlıklarda bulunan tanımları okurken
yazarını da detaylı okuduğumu farkettiğim an düşünmeden ve bildirmeden geçmek istemedim.
aslında her ne kadar ınsanlardan yorulduğumuzu anlatmaya çalışsak da
hala iyi ve kaliteli oluşturulmuş donanım haline gelmiş kelimeleri görmeden geçmek istemiyoruz.
zaman kavramı ne olursa olsun
hangi devrin yada dönemin ruhuna sahip olursak olalım,
bir insanı bilmek
anlamak,
empati kurmak..icimizi herkesler haline getiren essiz bir duygu.

ama iyi ama kötü harf harf insanlar okuyoruz,
kitaplar dolusu...
devamını gör...

sadece ismim yazılarak atılmış mesaj.
devamını gör...

sadece ama sadece anne sevgisi. hiç tatmadım bu duyguyu, yanlış anlaşılmasın annem hâlâ yaşıyor. fakat bir kere bile sarılmadı bana, koklamadı ve öpmedi. ilk çocuğuyum, fazlasıyla güzel ve akıllı bir çocuktum. beni hiç sevmemesine bir türlü anlam veremiyorum. yani insan çocuğunu neden sevmez ki? 28 yıllık hayatımda bir kere bile ona sarılmak nasıl bir duygudur tadamadım. kimse anne yerini tutmuyor. kime sarılırsanız sarılın, bence o sevgiyi kimsede bulamayacaksınız. ömrüm boyunca da hep buna hasret kalacağım. bu yüzden ben kendi çocuğuma öyle bir sarılır öperim ki sevgisizliği benim yüzümden deneyimlemesin. sizden de ricam var lütfen çocuklarınıza çok çok sarılın, kırmayın, üzmeyin, çok iyi davranın onlara. bir çocuğun gözyaşlarının arkasında neler neler geçiyor inanın tahmin edemezsiniz. gözyaşlarının sebepleri, ömrü boyunca hayalet gibi peşinden koşacak.
devamını gör...

en az bir tırnağı kırık, kalan tırnakları iki haftalık uzun tırnaklı, 10 parmaklı 2 el.
tırnak uzatan kızlar, nasıl başarıyorsunuz o tırnakları kırmadan uzatmayı.
ben bu işi 46 yıldır başaramadım.
illa bir iki tanesi kırılıyor.
tamam kabul ediyorum hızlı iş yapıyorum, elimi kolumu sağa sola kaldırıyorum ama bir kere olsun bir tanesi kırılmayabilirdi.
hala niye bana adapte olamadı bu eller, merak ediyorum.
devamını gör...

t: yazılanları okumaya geldiğim, sevgisini güzelce belli edemeyen babaları görünce üzüldüğüm başlık.

benim babam biraz değişik biridir. işi düşünce "bebeğim, babana x şeyini yapar mısın?" falan der ama suçum olursa (ona göre suçluysam) annemin başına kakıp "kızın, senin kızın" falan der. her türlü iltifatı etmiştir bugüne değin, başım derde girene kadar.

sonra mesela "biri bir şey derse susmayın, dövün, karşıma dayak yemiş halde gelmeyin" vs. gibi sözleri de mevcut. bunlar da biz kavga ettikten sonra bulut olurdu. biz de saf saf inanıp artistlik yapardık. hey gidi hey.
devamını gör...

takılırsa uğraştırır,hasta eder.büyük olasılıkla gitmiştir artık.
devamını gör...

çağımızın en tehlikeli hastalığı diye sayılan birçok şey aslında her dönemde insanoğlunun muzdarip olduğu şeyler efendim. cehalet denmiş, partizanlık denmiş, kibir denmiş. oysa bunların hepsi insan olduğu sürece var olacak şeylerdir. bana göre en büyük hastalık sosyal medyada linç girişimidir. linç etme de her dönemde olan bir sorunsal elbette ama sosyal medya bunu artırdı iyice.
devamını gör...

alfa romeo*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ortalık çok takipçisi olup da zırvalayan insanlarla dolu
devamını gör...

günaydın sözlük...

ama öyle sosyopat derecesinde, her gün aynı saatte 'zınk' diye kalkan, bir beyaz yakalı dakikliğinde günaydın değil elbet...

'5 dakika daha' diye diye her sabah alarmını en az 5 kere erteleyen, bu yüzden geç kalmak üzere olduğu işine gitmek için koştur koştur evden çıkan, metronun yürüyen merdivenlerinin yürüme hızına isyan edercesine basamakları çifter çifter atlayan, tembel bir işçi aceleciliğinde bir günaydın...

gümüşlük'de relax bir günaydın değil, istanbul'da telaşlı bir günaydın...
stressli bir günaydın...
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim