terk edilmemek için yalvarmak
insanın aciz durumuna düştüğü durumdur. genelde kendisinde olmadığı için böyle bir hata yapar. kendini hiçe sayıp sevgisine sığınır. sevdiği insanı kaybedecek olmanın verdiği korkuyla yalvarır sonra pişman olur o ayrı.
devamını gör...
an itibarıyla yazarların nerede olup ne yaptığı sorusu
akışta dolaşıyorum.
yani sözlükteyim evet.
canım sıkılmaya başladı.
malum kaç gündür koşuyordum araya bu hastalık girdi ve bırakın koşmayı yataktan zor kalkmaya başladım.
kendimi çok halsiz ve yorgun hissediyorum.
gerçi bugün biraz iyiyim ama olsun yine evdeyim ve canım sıkılıyor.
merhaba adım bla bla başlıkları bana malum sözlüğü hatırlattı. orada yapılıyordu bu etkinlik değil mi? tek farklı soru sorulanlar ünlü oluyordu.
neyse efendim akışla normalde pek ilgilenmiyordum ama bu ara yine düştüm akışa. hahah kötü yola düştüm gibi oldu. gerçi bazen başlıkları gördüğümde yav ne oluyor burada diyorum ama çok sorun değil. herkesin kendi tarzı diyelim. bu konu beni pek ilgilendirmiyor. akışı hızlıca tarayıp daha sonra beğendiğim başlığı başlıyorum okumaya.
burayı seviyorum. yani kendi içimi döküyor olmam bir yana bazen bir anda hiç beklemediğim bir başlıkla karşılaşıp hiç merak etmeyeceğim ya da özel tercihlerim nedeniyle hiç öğrenemeyeceğim konular hakkında bilgi ediniyorum. hatta bazen bir başlık hakkında araştırıp kendimde tanım giriyorum. tanım girmesem bile uzantıda başka fikirleri alabilmek için yine araştırıyorum. bazen tanım giren kişiye yazıyor detaylı bilgi alıyor ya da kendi fikrimi bildiriyorum.
ben pek haber, tv vs izlemem bazen güncel haberleri bile takip ediyorum buradan.
ya arkadaşlar bile ediniyorum. buraya bazen hiç olmayacak sırlarımı bırakmıyor muyum? ya da içimden geçenleri yazmıyor muyum? ee onu okuyanlarla bir bağ kurmam pek normal gibi görünüyor. yani arkadaşlık kurmaktan (burada kanka deniyor hah) bazı arkadaşlar korkuyor. tanımlardan öyle anlıyorum. buradan arkadaşlık mı kurulur, burada yakınlaşma mı olur vs vs bahsettiğimiz durum iletişim kurmak ve belli ölçüde onunla bir bağ kurmak buna arkadaş demiyelimde ne diyelim? kayınço mu? her bağ reelde kurulmuyor. ya da burada kurulan bağlar da reeldeki kadar yakın olmak zorunda değil. belli bir ölçüde, seviyede kurulan bağları ben arkadaşlık olarak değerlendiriyorum.
neyse efem konu buraya nasıl geldi hah? sözlükte takılmaca style modu. herkeslere çok selamlar öpüyorum canlar.
yani sözlükteyim evet.
canım sıkılmaya başladı.
malum kaç gündür koşuyordum araya bu hastalık girdi ve bırakın koşmayı yataktan zor kalkmaya başladım.
kendimi çok halsiz ve yorgun hissediyorum.
gerçi bugün biraz iyiyim ama olsun yine evdeyim ve canım sıkılıyor.
merhaba adım bla bla başlıkları bana malum sözlüğü hatırlattı. orada yapılıyordu bu etkinlik değil mi? tek farklı soru sorulanlar ünlü oluyordu.
neyse efendim akışla normalde pek ilgilenmiyordum ama bu ara yine düştüm akışa. hahah kötü yola düştüm gibi oldu. gerçi bazen başlıkları gördüğümde yav ne oluyor burada diyorum ama çok sorun değil. herkesin kendi tarzı diyelim. bu konu beni pek ilgilendirmiyor. akışı hızlıca tarayıp daha sonra beğendiğim başlığı başlıyorum okumaya.
burayı seviyorum. yani kendi içimi döküyor olmam bir yana bazen bir anda hiç beklemediğim bir başlıkla karşılaşıp hiç merak etmeyeceğim ya da özel tercihlerim nedeniyle hiç öğrenemeyeceğim konular hakkında bilgi ediniyorum. hatta bazen bir başlık hakkında araştırıp kendimde tanım giriyorum. tanım girmesem bile uzantıda başka fikirleri alabilmek için yine araştırıyorum. bazen tanım giren kişiye yazıyor detaylı bilgi alıyor ya da kendi fikrimi bildiriyorum.
ben pek haber, tv vs izlemem bazen güncel haberleri bile takip ediyorum buradan.
ya arkadaşlar bile ediniyorum. buraya bazen hiç olmayacak sırlarımı bırakmıyor muyum? ya da içimden geçenleri yazmıyor muyum? ee onu okuyanlarla bir bağ kurmam pek normal gibi görünüyor. yani arkadaşlık kurmaktan (burada kanka deniyor hah) bazı arkadaşlar korkuyor. tanımlardan öyle anlıyorum. buradan arkadaşlık mı kurulur, burada yakınlaşma mı olur vs vs bahsettiğimiz durum iletişim kurmak ve belli ölçüde onunla bir bağ kurmak buna arkadaş demiyelimde ne diyelim? kayınço mu? her bağ reelde kurulmuyor. ya da burada kurulan bağlar da reeldeki kadar yakın olmak zorunda değil. belli bir ölçüde, seviyede kurulan bağları ben arkadaşlık olarak değerlendiriyorum.
neyse efem konu buraya nasıl geldi hah? sözlükte takılmaca style modu. herkeslere çok selamlar öpüyorum canlar.
devamını gör...
başarının sırrı
en önemli argümanlar bilgi ve zeka. bu ikisini bir araya getirince otomatikman çekim merkezi oluyorsunuz.
devamını gör...
özenilen meslekler
tiyatro oyuncusu.
devamını gör...
misafire çık bir hoş geldin de diyen anne
asosyal evladını ininden çıkarmaya çalışan anne. genelde istediğini alamaz ama asla pes etmez. her misafir gelişinde bu kriz tekrarlanır.
devamını gör...
gölgelerin gücü adına güç bende artık
80'li yıllarda yayınlanan, he-man adlı çizgi filminde söylenen replik.
devamını gör...
yazılıma başlayacaklara tavsiyeler
dilden bağımsız olarak asıl öğrenmen gereken şey algoritmadır. çözümü bulduktan sonra implementasyon yapmak kolaydır. oop abartıldığı kadar mükemmel değildir.
bir dil seç ve o dilde uzmanlaş.
tavsiyem, öncelikli olarak c#
sonra java
sonra c++.
c# kodlaması kolay, iş olanağı fazla.
java yine kodlaması kolay, iş olanağı fazla.
c++ kodlaması zor ama bilirsen işsiz kalmazsın.
ama her şeyin başı algoritma.
bir dil seç ve o dilde uzmanlaş.
tavsiyem, öncelikli olarak c#
sonra java
sonra c++.
c# kodlaması kolay, iş olanağı fazla.
java yine kodlaması kolay, iş olanağı fazla.
c++ kodlaması zor ama bilirsen işsiz kalmazsın.
ama her şeyin başı algoritma.
devamını gör...
diyelim ki o bunu okuyor
neden hep böyle gitmelerin...
senin de ruhun benim gibi sürekli kaçmak mı istiyor her şeyden...
senin de ruhun benim gibi sürekli kaçmak mı istiyor her şeyden...
devamını gör...
her gün aynı saatte yatıp aynı saatte kalkan insan
bir de farklı saatlerde yatıp yine aynı saatte kalkabilen insan modeli vardır ki bunun bir üst modelidir. varsa ben de bunun sırrını bilmek isterim. saat 3 olmuş hala buradayız. *
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının okumakta olduğu kitaplar
(bkz: sokrates'in savunması)
devamını gör...
sözlük radyosunun yayına başlaması
şu an çalan parça pek bir manidar *
haydi bakalım hayırlı olsun şimdiden.
haydi bakalım hayırlı olsun şimdiden.
devamını gör...
engellemenin verdiği hafiflik
bu konuda müge anlı'ya kulak verelim, çok haklı çünkü:
"hiç kavga bile etmiyorum. hemen engelliyorum.
ay hayattaki en büyük lüksüm.
konuşmak istemiyorum, hiç ona bir şey bile söylemiyorum.
hiç ona nefesimi harcayıp da o değeri bile vermeyeceğim.
engel... bitti
bence bu telefonların en güzel özelliği bu.
beni mutlu ediyorsan, başımın üstünde yerin var.
beni mutsuz ediyorsan, git başkalarını mutsuz et.
çünkü beni mutsuz edemeyeceksin.
ben seni engellerim. bitti!"
"hiç kavga bile etmiyorum. hemen engelliyorum.
ay hayattaki en büyük lüksüm.
konuşmak istemiyorum, hiç ona bir şey bile söylemiyorum.
hiç ona nefesimi harcayıp da o değeri bile vermeyeceğim.
engel... bitti
bence bu telefonların en güzel özelliği bu.
beni mutlu ediyorsan, başımın üstünde yerin var.
beni mutsuz ediyorsan, git başkalarını mutsuz et.
çünkü beni mutsuz edemeyeceksin.
ben seni engellerim. bitti!"
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
yedi düvel öncem unutmuş beni
öyle bir gecenin sabahı bu
çok fena dayak yemişim, öyle bil
kimse sarmaz yaram acısı.
öyle bir gecenin sabahı bu
çok fena dayak yemişim, öyle bil
kimse sarmaz yaram acısı.
devamını gör...
geceye güzel bir kadın görseli bırak

bir gün setten dönmüşüm, torunum emre aradı: “anneanne, yolda araba çarpmış bir kedi gördüm,
veterinere götürdüm, tedavisini yaptırdım. anneme götürdüm, o da temizledi eve
aldı” dedi. peki, getir bakarım dedim. kediyi gördüm, bayağı çirkin bir şey, “ay niye
aldın bunu, pek de çirkinmiş” dedim. anneanne sen de çirkinsin, sana da araba çarpsa
bakmayacak mıyız? dedi. o an beynimden vurulmuşa döndüğümü anladım.
güzeli sahipleniyoruz ama çirkini dışlıyoruz, asıl onları anlamak lazım. - ayşen gruda
devamını gör...
hall of fame
danny o'donoghue, mark sheehan ve glen power'dan oluşan irlandalı rock müzik grubu the script'in 2012 tarihli #3 adlı albümünde yer alan ve grubun en bilinen şarkısıdır. burada kendilerine müzisyen will.i.am eşlik etmektedir. parçanın adı ise 'şöhret koridoru/geçidi' veya 'onur listesi' gibi bir anlama denk geliyor.
şarkının amacı genel olarak motivasyon vermek. 'bunu sen de yapabilirsin,her şeyi başarabilirsin,bir gün kupa dolabında ve onur listesinde adın; şöhret koridorunda portren yer alabilir', şeklinde*.
nightcore versiyonu daha enerjik olduğu için motivasyon bakımından daha etkili fikrimce;
şarkının amacı genel olarak motivasyon vermek. 'bunu sen de yapabilirsin,her şeyi başarabilirsin,bir gün kupa dolabında ve onur listesinde adın; şöhret koridorunda portren yer alabilir', şeklinde*.
nightcore versiyonu daha enerjik olduğu için motivasyon bakımından daha etkili fikrimce;
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının okumakta olduğu kitaplar
sözlüğün girizgahı kitapla yapıldı madem. böylesi bir başlığı da iliştirmemek olmazdı. herkes bir şeyler okuyor. neden biz de bilmeyelim?
ben başlayayım o zaman. şu aralar ferhan şensoy'dan kalemimin sapını gülle donattım okuyorum. keyifli, çok keyifli. spotify dan ustanın soru cevap podcast kayıtlarına da denk geldim. kitabı okurken samsun'a, istanbul'a, galatasaray lisesi'ne, ordan fransa'ya dolandım da dolandım. şunu anladım ki, öyle kolay kolay ferhan şensoy olunmuyor. (ona sorsak bi hassas.. tir çeker kesin) insanın istediğini yapmaktan geri durmamasına örnek bi hayat. yaptığında oluyor çünkü. gerisi ancak böyle geliyor.
çok güzel aşklar yaşamış usta. her fırsatta her dönemeçte bir aşk. hem de dibine kadar yaşamış aşkını öyle sıkılıp bırakma falan yok. şiirini yazmış, atmış zarfın içine, doğru postaneye. hiç usanmamış mektuplardan. aşk ve yazmak bir araya gelmiş ve sanırım yazma aşkı da buradan türemiş. ya da yazma aşkından, aşka yazmalar hiç son bulmamış. ne derseniz deyin. hepsi uyuyor çünkü.
her neyse, son sayfalar... bittiğinde araya başka birkaç kitap sıkıştırıp başkaldıran kurşun kalem ile devam edeceğim feranağbi'nin satırlarına. sanırım fransa dönüşü başlayacak orada da. çok beklemeyelim.
piyango günler!
ben başlayayım o zaman. şu aralar ferhan şensoy'dan kalemimin sapını gülle donattım okuyorum. keyifli, çok keyifli. spotify dan ustanın soru cevap podcast kayıtlarına da denk geldim. kitabı okurken samsun'a, istanbul'a, galatasaray lisesi'ne, ordan fransa'ya dolandım da dolandım. şunu anladım ki, öyle kolay kolay ferhan şensoy olunmuyor. (ona sorsak bi hassas.. tir çeker kesin) insanın istediğini yapmaktan geri durmamasına örnek bi hayat. yaptığında oluyor çünkü. gerisi ancak böyle geliyor.
çok güzel aşklar yaşamış usta. her fırsatta her dönemeçte bir aşk. hem de dibine kadar yaşamış aşkını öyle sıkılıp bırakma falan yok. şiirini yazmış, atmış zarfın içine, doğru postaneye. hiç usanmamış mektuplardan. aşk ve yazmak bir araya gelmiş ve sanırım yazma aşkı da buradan türemiş. ya da yazma aşkından, aşka yazmalar hiç son bulmamış. ne derseniz deyin. hepsi uyuyor çünkü.
her neyse, son sayfalar... bittiğinde araya başka birkaç kitap sıkıştırıp başkaldıran kurşun kalem ile devam edeceğim feranağbi'nin satırlarına. sanırım fransa dönüşü başlayacak orada da. çok beklemeyelim.
piyango günler!
devamını gör...
başlık açmayı hobi edinmiş yazar
başlık açacak konu bulamıyorum ve açanlara hayretle bakıyorum. açılanlara tanım girmek daha basit geliyor.
devamını gör...



