ülkeyi 15 gün kapatmaya maçası yememiş bir diktatörün çaresiz söylemleridir. önemsemeyiniz, prim vermeyiniz, gündeme getirmeyiniz.
devamını gör...

köyde sobalı evde oturma fantezisi (çocukluğunda sobalı evde oturan biri olarak, soba tütme korkusuyla bir gece geçirin veya kömürüyle odunuyla uğraşın, diğer odalarda donmayı yaşayın da o zaman göreyim ben sizin bu yaptığınız saçma sapan güzellemeyi) (bkz: tabi siz sobalı evde bir yerleri yanmamış insanlar olarak her bakımdan yetersiz gördüğünüz güzellemesiz kaloriferli evlerde oturmaya şiddetle karşısınız ama)
devamını gör...

"kuru ekmek yiyorlarsa aç değiller" diyen zihniyetin gerçekleştirdiği sazlı sözlü eğlencedir. "geçinemiyorum" diyen vatandaşa bu bana abartı geldi diyen zihniyetin başında olduğu bir eğlencedir bu. halkı ekmeğe talim ettirip kendileri ejder meyveli smothie içenlerin bulunduğu bir gecedir.
devamını gör...

pozitif bir fotoğraf bırakmak istiyorum.
aha da bırakıyorum
bıraaakıyoooruuuunm
bııı
rak
resimag.com/p1/2dbc8a5048cc.jpeg
tımmmm
devamını gör...

az bilinen değil sanırım ama bu aralar bunu dinleyerek yaşamımı sürdürdüğüm için paylaşmazsam olmayacak.
devamını gör...

kimsenin...cisimler şiirini ne zaman hatırlasam suratımda anlamsız bir gülümsemeye sebebiyet veren şair. hangi şair söylemişti şimdi hatırlamıyorum; "kederimin üstünde duran kan kızıl yakut taç", işte böyle bir şey bu şiir. ada vapuru, midem deli gibi bulanıyor ama çok renk vermeden yanımdaki arkadaşımla konuşmaya devam ediyorum. aniden durdu bir şiir vardı dedi, tek kişilik bandosuyum terkedişin neydi onun devamı? bütün dikkatimi o kadar verdim ki şiiri hatırlamaya ne midemin bulantısını hatırladım ne başka bir şey. küçük iskender öyle çok bilmezdim ama sonradan düşününce o arkadaşımın beni nasıl bildiğini fark ediyorum. beni ne kadar iyi biliyormuş aslında. o zaman anlamamıştım bunun dikkatimi başka bir şeye vermem için yapılan bir şey olduğunu durup on dakika şiiri hatırlamaya çalışmıştım. şimdi o kıymetli dostum başka bir ülkede belki ayda yılda bir duyuyorum sesini ama bazen ufacık bir anı buruk bir mutluluğa dönüşüyor tıpkı kederin üstünde duran kan kızıl yakut bir taç gibi. ne zaman hatırlasam istanbulu, küçük iskenderi ve gecenin huzursuz eden sessizliğini, biliyorum; " kimi yalnızlıklar boşunadır" ve bazı dostluklar daima hatırlanır.

şöyle buyuruyor kimsenin...cisimler şiirinde küçük iskender:


sıfırın içine giren bir cadıyım ben
anlaşılmaz olan yalnızca,
sonranın ilk bilançosu
tek kişilik bandosuyum terkedişin!
sabır.
ve sabır bir coğrafya hocası gibi
terliklerini giymekte mat saadettin!

kışkırtan soylu ölümün
gitgide sıklaşan soluk alış verişlerinde
gizlenen
dünsüz bir sen

kimsenin sözünü edemediği
yılan!
serüvenin çocuk yokeden güzelliği
yakalamış seni o sokakta, bıçak çekmiş, üzerine yürümüş
titrek ateşler arasından,
kimi babaların infilak etmiştir ya oğulları
kimi yalnızlıklar boşunadır
kimi aşklar bitmesi için yaşanır

sen bunları hiç önemseme
git gülümse başkalarına
beni burkulmuş bırak
beni ısırılmış
beni emilmiş
beni intiharlardan çokca korkulan ideolojilerde bırak
biliyorsun
istanbul'un koynuna ancak şarapla girilir
benim koynuma titrek ateşler arasından,
üzerine yürünmüş
alkol kileri oğlanlardan bana ninniler getir
bana eş zamanlı kırılganlıklar, kırmızı alınganlıklar
cumhuriyet sonrası sepyalar getir
konuşan eşyalar getir bana
koku alan cisimler, takla atan hacimler
normali hiç anlatma bana
uzak dursun sistemin kalıcı terimleri

ben zamanın en tuhaf geometrik şekli olarak
bütün otellerinde sevişerek bu sonrasız kentin
bütün aynalarında tükürdüm kendi yüzüme
yüzümü ayna üzerinde boyadım
ki ben gittikten sonra kalsın orada
sahte suretim,
bu suskunlugun ortayerinde başlayan şarkılar gibi
hani o çok sevildiği halde, dinlenirken hep ağlanılan
nedensiz,
ben olanların en fuzuli yanıtı olarak
verildim bütün sorulara,
önemsemediniz


yani
bir ayrılık sonrası suçlamaları
iade edilen buz tutmuş armağanlar
iade edilen öpüşmeler, sevişmeler
çok özlediğin birinin ölümünü duymak gibi aniden

çekip giden bir sevgili
çekip giden bir düş
çekip giden bir sıfır

iççekişler, dışçekişler içinden
sana uzatılan uslu bir gül peşinden
koşarak giden sen
kimsenin sözünü edemediği
yılan!
serüvenin çocuk yokeden güzelliği
yakalamışken seni o sokakta, hafif dokunulmuş
biraz okşanmış
titrek ateşler arasından, koşarak giden sen
kimsenin sözünü edemediği
yılan!
serüvenin çocuk yokeden güzelliği
yakalamışken seni o sokaktai, hafif dokunulmuş
biraz okşanmış
titrek ateşler arasından, koşarak giden sen
kims...

devamını gör...

eğer çocuğunuzun ikinci bir dili olsun istiyorsanız; ağaçtan atıp almanca konuşmaya başlamasını sağlayabilirsiniz.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

seramızdan güzel kaktüslerimiz...

kaktüslerimiz
devamını gör...

öyle içerden bir yerden maaal maaal bakan biri. *
abisi terörist, kendisi teröristlerle iş birliği içinde olan, ciğeri 5 para etmez biri. sözüm ona özgürlüğü savunuyoruz deyip terör destekçiliği yapanların göz bebeğidir.
devamını gör...

"yok yaa ne alakası var, sana öyle gelmiştir"

sana neyle gelmişse öyle olmuştur hep...
devamını gör...

"umutsuz durumlar yoktur.
umutsuz insanlar vardır.
ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim."
mustafa kemal atatürk
devamını gör...

lise hayatım ve daha öncesinde hep başka bir meslek hayal ediyordum ama sevgili ailem sağolsun (özellikle babam) başka bir bölüm seçtim. şimdi de kendimi okyanusta kaybolmuş gibi hissediyorum ne yapacağımı bilmiyorum, kariyerim nereye varacak kestiremiyorum. istediğim bölümün hayalini kurarken kesin gözüyle bakıyordum. b planı eksikliğinden ötürü mahvoldum denilebilir.
devamını gör...

bu ülke tarihinde yaşanan en korkunç olaydır.

evet daha önce de kötü olaylar yaşadık, yaşıyoruz. ama söz konusu olayların öyle veya böyle bazı sebepleri vardı. örneğin 6-7 eylül olayları gibi. kıbrıs türklerine yapılanlar, türk-yunan tarihi düşmanlığı, hepsinin üstüne gerilimi tetikleyen gizli eller de eklenince tatsız olayların yaşanması sürpriz değildi.

80 ve öncesindeki sağ-sol çatışması da benzer şekilde. tüm dünyada yaşanan bir kavganın bizdeki tezahürüydü. karşılıklılık vardı. ve elbette kavgalar büyüsün diye el ovuşturan, olaylara müdahale etmek yerine kızıştıran karanlık eller yine oradaydı.

bunlar gibi tarihimizde kötü olaylar var, var ama..

ama arkadaş, şu alevilerden ne istediniz? ta osmanlı zamanından beri itilip kakılmış, ayrıştırılmış, her türlü kötülüğe maruz kalmış insanlar bunlar. tüm bunlara rağmen işine gücüne bakmış, okumuş, çocuklarını okutmuşlar. emeklerinin hakkıyla geçinen, memleketine hizmet eden dürüst insanlar.

neyin düşmanlığıymış arkadaş. sırf farklı bir mezhebe mensup diye masum insanları otelde diri diri yakacak kadar gözü dönmüş insanlar, aklım almıyor bunu. ve fail derin devletin bir tetikçisi değil, dış mihrakların ajanı değil, failler bu ülkenin içinden çıkan, burada yetişen insanlar. unutmayalım bunu.

unutmayalım ki karanlık zihinlerin varacağı yeri görelim. kışkırtmanın, kutuplaştırmanın, düşmanlaştırmanın insanlara neler yaptırabileceğini görelim. bu ülke tarihi boyunca bu kadar zalimce bir şeye şahit olmamıştı. tarihimizde kapkara bir leke olarak kalsın, kalsın ki bir daha hiç yaşanmasın.
devamını gör...

insanın sürekli modu düşük olamaz. keyif aldığın anlarda olur, modunun düşük olduğu anlarda. değiştiremeyeceğim şeyler için kafa yormak yerine değiştirebileceğim şeyler için enerjimi harcıyorum ve gayette zevk alıyorum. *
devamını gör...

iradesizliğinizin yükünü sözlüğe yüklemeyin tembel veletler sizi.
devamını gör...

30 yıl aynı yatağa girdiği adamdan dahi utanan o kadar çok anadolu kadını var ki yazık. bu durum ciddi bir toplumsal baskı sonucu ortaya çıkan problemdir. cinselliği bir tabu haline getiren, konuşulmasından araştırılmasından hele ki evlenmeden deneyimlenmesinden sakınılan toplumlarda ortaya çıkması normal olan bir diyalogtur.
devamını gör...

antik mısır döneminde, piramitleri yapan kölelere günlük 3 litre bira ve 500 gram ekmek veriyorlardı. efesin 50’lik kutu bira fiyatı 11,75 tl. günde 3 litreden aylık 2.115 tl yapar. 500 gram ekmek 6 tl. bir ayda 180 tl yapar. totalde 2.295 tl’ye tekabül eder. eğer antik mısır kölelerinin ekmeğini ve birasını biraz daha artırırlarsa asgari ücretli türk vatandaşı olabiliyorlar.

edit: sendika benzeri bir şey de varmış antik mısır’da. güneş yılı ikramiyesi ödenmediği için iş bırakmalar, protesto ve yürüyüşler de yapılmış.*
devamını gör...

çaylakların özgüvenini düşürmemesi gereken başlık. ben okuyor, bilhassa onları artılamaya çalışıyorum. yazmadığı sürece, yazar olamayıp kısır bir döngüye mi girmeli çaylak? bu çaylıklık bazı egolu insanlara overdose oldu. siz onlara aldırmayın.
devamını gör...

''başka bir yer varsa orada tekrar görüşürüz belki. yoksa da, seni tanımak benim cennetimdi zaten.''

three bilboards outside ebbing
devamını gör...

5. sınıf fen bilgisi sınavında boş bıraktığım soruya arkadaşımın vişne suyu yazdığını söylemesi üzerine mantıklı gelen cevaptır. ben biraz salak bir çocukmuşum. (bkz: hemoglobin)
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim