berkin elvan
gerçekten ekmek almaya gittiğinde inanıyor musunuz dediğim çocuk.
devamını gör...
kitaplardaki cümlelerin altını çizmek
yapmaya kıyamacağım türden bi alışkanlık. geri dönüp bakmak ve o zaman nelere dikkat ettiğinizi ya da takıldığınızı görmek açısından güzel bir şey ama ben yapamam ya. onun yerine okurken onunlaymışım ve düşüncelerini paylaşıyormuşum gibi hissettireceği için hediye gelen bir kitapta altı çizili cümleler görmek çok daha mutlu ederdi beni.
devamını gör...
gomercan ile o gemi radyo programı
açılış neşet ertaş ile şereflendirildiğine göre harika bir yayın olacak şüphesiz. dinlemedeyim.
devamını gör...
süleyman soylu'nun ekşi yemedim karnım ağrımıyor sözü
bitirim jargonuyla verilmiş cevaplar. üsluba bakar mısınız. ülkeyi bu jargonla idare ediyorlar muazzam ya. herkes çukur, herkes kurtlar vadisi.
devamını gör...
normal sözlük rezaleti
ben şahsen sürekli sözlükle ilgili başlık görmekten hiç hoşlanmıyorum, bir sürü moderatör var, ne zaman yazsam anında cevap veriyorlar, derdiniz ne ise halledebilirsiniz,
kendinizce "orjinal" başlıklar açmak tanımlar girmek için buradasınız, sözlükle ilgili sorunların yeri burası değil bence, varsa bir sorun hemen cevap veriyorlar zaten, eğer yapamayacakları bir şeyse bunu admine vs ye iletip değerlendireceğiz demişlerdi bana ve gerçekten de yaptılar, sözlüğün formatına da eklediler, ben birebir bunu yaşadım, sözlükle ilgili her şeye alkış tutan biri de değilim bu arada...
fakat çarşaf çarşaf bana böyle yapılması, şöyle olması bilmemne diye başlıklar açılması buranın tabiatına aykırı, diğer sözlüklerde de varmı inanın bilmiyorum, hatırlamıyorum da ama, güya yazı yazmak için bir oluşuma katılıp, insanları zan altında bırakacak başlıklar atmak, sözlüğün yapısını bozuyor, bana hiç iyi niyetli gelmiyor,
"heilebilmemnesözlük" nick i de hiç masum değil, komik de değil... bu yaratıcılık da değil... sonraki nick de çok itici, böyle nickleri olanların genelde sulu seviyesiz tanımları oluyor, hiç şaşmıyor, ön yargılı olmayım diyorum, girip okuyorum, ama hep bel altı.. hep kaba saba laflar.. bazen beğendiğim tanımları da oluyor ama çok nadir, ben yine oyumu veriyorum, okumaya da devam ediyorum,
konuyu bilmiyorum ama, belki de açıklanmaması daha iyi olmuştur kendisi için...
kendinizce "orjinal" başlıklar açmak tanımlar girmek için buradasınız, sözlükle ilgili sorunların yeri burası değil bence, varsa bir sorun hemen cevap veriyorlar zaten, eğer yapamayacakları bir şeyse bunu admine vs ye iletip değerlendireceğiz demişlerdi bana ve gerçekten de yaptılar, sözlüğün formatına da eklediler, ben birebir bunu yaşadım, sözlükle ilgili her şeye alkış tutan biri de değilim bu arada...
fakat çarşaf çarşaf bana böyle yapılması, şöyle olması bilmemne diye başlıklar açılması buranın tabiatına aykırı, diğer sözlüklerde de varmı inanın bilmiyorum, hatırlamıyorum da ama, güya yazı yazmak için bir oluşuma katılıp, insanları zan altında bırakacak başlıklar atmak, sözlüğün yapısını bozuyor, bana hiç iyi niyetli gelmiyor,
"heilebilmemnesözlük" nick i de hiç masum değil, komik de değil... bu yaratıcılık da değil... sonraki nick de çok itici, böyle nickleri olanların genelde sulu seviyesiz tanımları oluyor, hiç şaşmıyor, ön yargılı olmayım diyorum, girip okuyorum, ama hep bel altı.. hep kaba saba laflar.. bazen beğendiğim tanımları da oluyor ama çok nadir, ben yine oyumu veriyorum, okumaya da devam ediyorum,
konuyu bilmiyorum ama, belki de açıklanmaması daha iyi olmuştur kendisi için...
devamını gör...
yayladağ lokumu
sözlüğü tanımlarıyla renklendirdiği gibi satranç takımımızı da varlığıyla renklendiren kafa sözlük yazarı.. keyifli sözlükler dilerim!
şu an çalan bu parça da benden size gelsin efenim.*
şu an çalan bu parça da benden size gelsin efenim.*
devamını gör...
kitap ve defter kaplamak
sonralarda hazır kaplar çıkmıştı hemen deftere giydirilebiliyordu.
önce çiçekli, desenli kaplayıp sonra üzerini şeffaf kapla yeniden korumaya aldığımı hatırlıyorum. zamanımız çokmuş demek ki.
önce çiçekli, desenli kaplayıp sonra üzerini şeffaf kapla yeniden korumaya aldığımı hatırlıyorum. zamanımız çokmuş demek ki.
devamını gör...
ben evlendiğimde 45 kiloydum
annem.
evlendiğinde 15 yaşındaydı, haliyle 45 kilo olması normal.
şu anda 63 yaşında, 80 kilo civarına vardı. gayet normal, yaşlı olup zayıf olunca, yüz göz çöküyor.
atalarımız, bir dirhem et kırk ayıbı örter diye boşuna dememişler.
ben evlendiğimde 52 kiloydum.
her çocukta 14 kilo aldım, verdim.
40'lara gelmeden 60 oldum, iki senedir 55 +/- 3 kilo civarındayım.
göbek olmasın bana yeter.
çok takılmayın, beden meden diye.
akşama kadar, canınızın istediğini yiyin, bol su için, akşamdan sonra yemeyin. kuşlar gibi aç uyanın, yeme işini sabah yapın.
bir süre uygulayın, sonra metabolizma alışıyor, acıkmıyor.
benim ki alıştı valla, öyle ki yesem, midem isyan ediyor, basıyor asidi, bir daha ye istersen.
evlendiğinde 15 yaşındaydı, haliyle 45 kilo olması normal.
şu anda 63 yaşında, 80 kilo civarına vardı. gayet normal, yaşlı olup zayıf olunca, yüz göz çöküyor.
atalarımız, bir dirhem et kırk ayıbı örter diye boşuna dememişler.
ben evlendiğimde 52 kiloydum.
her çocukta 14 kilo aldım, verdim.
40'lara gelmeden 60 oldum, iki senedir 55 +/- 3 kilo civarındayım.
göbek olmasın bana yeter.
çok takılmayın, beden meden diye.
akşama kadar, canınızın istediğini yiyin, bol su için, akşamdan sonra yemeyin. kuşlar gibi aç uyanın, yeme işini sabah yapın.
bir süre uygulayın, sonra metabolizma alışıyor, acıkmıyor.
benim ki alıştı valla, öyle ki yesem, midem isyan ediyor, basıyor asidi, bir daha ye istersen.
devamını gör...
psikolojik şiddet
duygusal istismar da denir. genelde güç olarak bir diğerinden daha güçlü kişilerce zayıf olanlara onları bastırmak, sindirmek, ezmek için uygulanır.
kimi zaman karşıdaki insanı kışkırtmak için, bir şeylerden vaz geçirmek için, belki sadece baskı altında tutmak için, egolarını güçlendirmek ya da komplekslerini gizlemek için denetimi altındaki veya sadece ilişki halinde bulunduğu kişilerce uygulanan duygusal şiddettir.
azarlama, kışkırtma, korkutma, küfür ve hakaret etme, sürekli eleştirel tavırlar sergileme, başkalarıyla iletişimini, giyimini, kontrol altında tutmaya çalışma, sürekli gözlem altında tutup her hareketini yargılama gibi devamlılığı olan psikolojik baskı uygulama tutumdur.
genellikle aile içinde, iş yerlerinde, duygusal ilişki içinde olan insanlar arasında rastlanır. bir çok insanın mağdur olduğu ama bazı zorunluluklardan dolayı sesini çıkaramadığı aslında sanıldığının aksine oldukça tehlikeli olan şiddet biçimidir.
ilginçtir ki çoğu zaman çok normal karşılanır. aile içinde babanın anneye, annenin ya da babanın çocuklara hatta bazen çocukların anneye babaya uyguladığı bu baskılama aile içi anlaşma, aileyi bir arada tutma gibi güzellemeler yapılarak göze hoş gösterilmeye çalışılır.
işyerlerinde yöneticilerin ya da üstlerin çalışanlara genelde egolarını palazlamak için yaptığı bu şeyin adı artık ast üst ilişkisi olarak algılanmakta.
hatta artık bu durum toplum içinde birbirini tanımayan insanlar tarafından bile birbirine uygulanan bir tutum haline gelmiştir. psikolojik şiddetle büyümüş insanlar ilk fırsatta buldukları ilk kişiye bunu uygulamaya koyulur. bu onların beyninde o kadar normal bir form kazanmıştır ki yaptıklarının başkasının haklarına tecavüz olduğunu algılayamazlar bile. ayrıca toplum içinde hemen taraf bulur bu kişiler kendilerine çünkü bu şekilde büyümüş yetişmiş ve bunu normal tavır olarak algılamış bir çok insan vardır. haliyle tavırlardaki aşırılık onlara normal gelir. toplum içinde minik minik kabul görmüş bu şiddetin fanları taşıdığı bayrağın vehametini kavrayamaz. neyse efem malesef sağlıklı ilişkiler kurmak artık gitgide zorlaşmıştır. malum sağlıklı insan pek kalmadı.
psikolojik şiddet, saptandığında ve gerekli şartların yerine gelmesi halinde eziyet ve tehdit suçu olarak yorumlanır ve cezai işlem uygulanır.
ama burası türkiye kocadır yapar, patrondur para veriyor ezerlerle geçiştirilir. pek karşılığı yoktur.
kimi zaman karşıdaki insanı kışkırtmak için, bir şeylerden vaz geçirmek için, belki sadece baskı altında tutmak için, egolarını güçlendirmek ya da komplekslerini gizlemek için denetimi altındaki veya sadece ilişki halinde bulunduğu kişilerce uygulanan duygusal şiddettir.
azarlama, kışkırtma, korkutma, küfür ve hakaret etme, sürekli eleştirel tavırlar sergileme, başkalarıyla iletişimini, giyimini, kontrol altında tutmaya çalışma, sürekli gözlem altında tutup her hareketini yargılama gibi devamlılığı olan psikolojik baskı uygulama tutumdur.
genellikle aile içinde, iş yerlerinde, duygusal ilişki içinde olan insanlar arasında rastlanır. bir çok insanın mağdur olduğu ama bazı zorunluluklardan dolayı sesini çıkaramadığı aslında sanıldığının aksine oldukça tehlikeli olan şiddet biçimidir.
ilginçtir ki çoğu zaman çok normal karşılanır. aile içinde babanın anneye, annenin ya da babanın çocuklara hatta bazen çocukların anneye babaya uyguladığı bu baskılama aile içi anlaşma, aileyi bir arada tutma gibi güzellemeler yapılarak göze hoş gösterilmeye çalışılır.
işyerlerinde yöneticilerin ya da üstlerin çalışanlara genelde egolarını palazlamak için yaptığı bu şeyin adı artık ast üst ilişkisi olarak algılanmakta.
hatta artık bu durum toplum içinde birbirini tanımayan insanlar tarafından bile birbirine uygulanan bir tutum haline gelmiştir. psikolojik şiddetle büyümüş insanlar ilk fırsatta buldukları ilk kişiye bunu uygulamaya koyulur. bu onların beyninde o kadar normal bir form kazanmıştır ki yaptıklarının başkasının haklarına tecavüz olduğunu algılayamazlar bile. ayrıca toplum içinde hemen taraf bulur bu kişiler kendilerine çünkü bu şekilde büyümüş yetişmiş ve bunu normal tavır olarak algılamış bir çok insan vardır. haliyle tavırlardaki aşırılık onlara normal gelir. toplum içinde minik minik kabul görmüş bu şiddetin fanları taşıdığı bayrağın vehametini kavrayamaz. neyse efem malesef sağlıklı ilişkiler kurmak artık gitgide zorlaşmıştır. malum sağlıklı insan pek kalmadı.
psikolojik şiddet, saptandığında ve gerekli şartların yerine gelmesi halinde eziyet ve tehdit suçu olarak yorumlanır ve cezai işlem uygulanır.
ama burası türkiye kocadır yapar, patrondur para veriyor ezerlerle geçiştirilir. pek karşılığı yoktur.
devamını gör...
rebel in the rye
danny strong tarafından yazıp yönetilen, kenneth slawenski'nin ''j.d salinger a life raised high'' adlı eserinden uyarlanan amerikan yapımı filmdir. türkçe'ye çavdar tarlasındaki çocuklar olarak çevrilen catcher in the rye adlı romanın yazarı j.d salinger'in romanı yazma hikayesi ve devam eden süreci anlatmaktadır. filmin baş rollerinde nicholas hoult ve kevin spacey gibi ünlü isimler yer alıyor.
romandaki holden karakterini ve olayları kendisinden yola çıkarak yazdığını bilenler ve filmi bunu bilerek izlemeye başlayanlar ayrıntıları direk farkedecektir.(kibrit yakmayı sevmesi, parti ve davetlerdeki insanları sahtekar bulması vs.) bilmeyenler içinse önce kitabı okumalarını tavsiye ederim. film içerisinde kitaptan alıntılar ve çok ince anektodlar da mevcut. j.d salinger'i hiç tanımayan birisi filmi izleyerek hayatı hakkında fikir sahibi olabilir.
yazdığı gibi yaşayan çok fazla yazar-şair olduğunu sanmıyorum. dehanın ve bu dehanın getirdiği başarının sıradan karakterler için imkansız olduğunu düşünüyorum. tolstoy-kafka-bukowski-nietszche hiçbiri normal bir hayat sürüp aynı zamanda büyük şaheserler yaratmamışlardır. kimisi kumar kimisi alkol kimisi melankoli bağımlılığının pençesinde sürüklenip gitmişlerdir. bu noktada j.d salinger yolun henüz başında biraz da takınçlı bir şekilde tüm bu keşmekeşten ve şöhretten kaçarak inzivaya çekiliyor ve yayınlamayı bırakıyor. filmde özellikle bu kısımlarda empati yaparsanız baş role hak verirsiniz, en azından ben verdim.
genel olarak izlemekten keyif aldığım bir film oldu. ne çok sıkıcı ne çok akıcı bir şekilde ilerleyen 7/10 kalitede bir film olduğunu düşünüyorum. ama başta da bahsettiğim gibi bence filmi izlemeden önce kitabı mutlaka okumalısınız. aşağıya filmde geçen ve çok beğendiğim iki cümleyi bırakacağım. şahsi görüşüm olarak 1. cümle dehanın bir insanı nasıl gerçek bir yazara dönüştürdüğünü ispatlarken 2. cümle ise j.d salinger'in nasıl gerçek bir yazar olduğunun kanıtı.
elinde ister tüfek ister kalem olsun; zihnin hep hikayeler üzerinde çalışıyor.
editör-muzbalığını ayrı yazmamız gerekmez mi
salinger- hayır.
editör- neden
salinger- öyle yazarsak mantıklı olur çünkü.
romandaki holden karakterini ve olayları kendisinden yola çıkarak yazdığını bilenler ve filmi bunu bilerek izlemeye başlayanlar ayrıntıları direk farkedecektir.(kibrit yakmayı sevmesi, parti ve davetlerdeki insanları sahtekar bulması vs.) bilmeyenler içinse önce kitabı okumalarını tavsiye ederim. film içerisinde kitaptan alıntılar ve çok ince anektodlar da mevcut. j.d salinger'i hiç tanımayan birisi filmi izleyerek hayatı hakkında fikir sahibi olabilir.
yazdığı gibi yaşayan çok fazla yazar-şair olduğunu sanmıyorum. dehanın ve bu dehanın getirdiği başarının sıradan karakterler için imkansız olduğunu düşünüyorum. tolstoy-kafka-bukowski-nietszche hiçbiri normal bir hayat sürüp aynı zamanda büyük şaheserler yaratmamışlardır. kimisi kumar kimisi alkol kimisi melankoli bağımlılığının pençesinde sürüklenip gitmişlerdir. bu noktada j.d salinger yolun henüz başında biraz da takınçlı bir şekilde tüm bu keşmekeşten ve şöhretten kaçarak inzivaya çekiliyor ve yayınlamayı bırakıyor. filmde özellikle bu kısımlarda empati yaparsanız baş role hak verirsiniz, en azından ben verdim.
genel olarak izlemekten keyif aldığım bir film oldu. ne çok sıkıcı ne çok akıcı bir şekilde ilerleyen 7/10 kalitede bir film olduğunu düşünüyorum. ama başta da bahsettiğim gibi bence filmi izlemeden önce kitabı mutlaka okumalısınız. aşağıya filmde geçen ve çok beğendiğim iki cümleyi bırakacağım. şahsi görüşüm olarak 1. cümle dehanın bir insanı nasıl gerçek bir yazara dönüştürdüğünü ispatlarken 2. cümle ise j.d salinger'in nasıl gerçek bir yazar olduğunun kanıtı.
elinde ister tüfek ister kalem olsun; zihnin hep hikayeler üzerinde çalışıyor.
editör-muzbalığını ayrı yazmamız gerekmez mi
salinger- hayır.
editör- neden
salinger- öyle yazarsak mantıklı olur çünkü.
devamını gör...
fil hafızası
fil hafızasından balık hafızasına doğru evrildiğim bir süreçten geçiyorum. sonumuz hayrola.
devamını gör...
okunması gereken kitaplar
reşat nuri güntekin - çalıkuşu
ferit edgü - hakkari'de bir mevsim
orhan pamuk - masumiyet müzesi
zülfü livaneli - son ada
nazım hikmet - 835 satır
harper lee - bülbülü öldürmek
ahmet ümit - istanbul hatırası
hasan ali toptaş - kuşlar yasına gider
paulo coelho - simyacı
halide edip adıvar -mor salkımlı ev
ferit edgü - hakkari'de bir mevsim
orhan pamuk - masumiyet müzesi
zülfü livaneli - son ada
nazım hikmet - 835 satır
harper lee - bülbülü öldürmek
ahmet ümit - istanbul hatırası
hasan ali toptaş - kuşlar yasına gider
paulo coelho - simyacı
halide edip adıvar -mor salkımlı ev
devamını gör...
küfür etkisi yaratan ama küfür olmayan sözler
devamını gör...
insanlar neden ölünce kıymete biner sorunsalı
ölünce kıymete binmez ,o kişinin yaşadığının kanıtıdır ölümü, ölene kadar farkına varmayız, ta ki ölür bir gün, işte o zaman radarımıza girer aa böyle bir insan vardı deriz, şahsen örnek vermem gerekirse ,küçük iskender ' in şair olduğunu biliyordum , adını biliyordum sadece ne zaman ki adam öldü, merak saldım , sevdim, okudum, ama iş işten geçti, istesem de konuşamam artık onunla, deseler ki iskender geri gelecek 5 dakikalıĝına , neyim var neyim yok verirdim . ama ölmeden anlamak gerek işte. o da zor...
devamını gör...
az bilinen görgü kuralları
yemek yerken ağız şapırdatılmaz.
devamını gör...
manuş baba'nın çok hızlı unutulması
bu havada gidilmez dedi ve gitti galiba.
devamını gör...



