başlayalım bakalım.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

savunduğu pek çok "sane" şeyin yanında, kişinin ismini kendisinin belirlemesi gerektiğini savunan, yaratılmış en akıllı karakter. insanların ona koydukları isim john watson, kendini adlandırdığı isim, akıllı wonko. yaşadığımız toplumun tamamen delilerden oluştuğunu ancak kendisinin bir deli olmadığını söyleyip, evinin dışını iç mekan; içini dış mekan olarak dekore ederek, yaşadığı yeri ​tımarhanenin dışına dönüştürmüştür. bu deli toplumdan soyut bir hayat yaşar.

her zeki birey gibi kendisinin de bir kürdan anısı var ki, evini dekore ediş şeklini tamamen buna borçludur kendileri.


"karınız," dedi arthur, etrafına bakınarak, "bazı kürdanlardan bahsetmişti." bu sözleri endişeli bir bakışla, sanki karısı kapının ardından fırlayıp yine kürdanlardan bahsedecekmiş gibi söylemişti.

akıllı wonko güldü. bu hafif ve rahat bir kahkahaydı, kulağa daha önce sık sık kullanıp memnun kaldığı bir kahkaha gibi geliyordu.
"ha, evet," dedi, "bunun dünyanın tamamen çıldırdığını fark edip o zavallıyı içine koymak için tımarhaneyi inşa ettiğim ve iyileşmesini umduğum günle ilgisi var." bu noktada arthur içinde yine bir parça tedirginlik hissetmeye başladı.

"bakın," dedi akıllı wonko, "biz tımarhanenin dışındayız." yine tuğla duvarı, sıvasını ve olukları işaret etti. "şu kapıdan geçince," diyerek ilk girdikleri kapıyı gösterdi. "tımarhaneye girmiş olursunuz. içeridekilerin mutlu olması için orayı hoş bir şekilde dekore etmeye çalıştım, ama yapılabilecek çok fazla şey yok. ben oraya artık hiç gitmiyorum. arada bir bunu yapma isteği duysam bile, ki bugünlerde çok az böyle hissediyorum, kapının üzerinde yazılı olan tabelaya bakmam bu istekten vazgeçmeme yetiyor."

"şuna mı?" dedi fenchurch, biraz da şaşkın bir şekilde üzerinde birtakım talimatlar yazılı mavi bir plakayı işaret ederek.
"evet. bunlar bana en sonunda her şeyden el ayak çektiren sözcükler. bu oldukça ani oldu. o sözcükleri gördüğümde ne yapmam
gerektiğini biliyordum."

levhada şunlar yazılıydı:
çubuğu ortasına yakın bir yerinden tutun. sivri ucu ağzınızda ıslatın. iki diş arasındaki boşluğa sokun ve diş etine kadar ittirin. nazik bir şekilde ileri geri oynatın.

"bana sanki," dedi akıllı wonko, "bir kürdan kutusuna ayrıntılı bir kullanma kılavuzu koyabilecek ölçüde aklını kaybetmiş herhangi bir
uygarlığın içinde daha fazla yaşayıp da akıl sağlığımın yerinde kalması mümkün değilmiş gibi geldi."

douglas adams, so long and thanks for all the fish
devamını gör...

8. sınıfa gidiyordum. ergenliğin başlangıcı, homoseksüel olduğumu yeni yeni fark ediyorum ve zaten 'dışlanmış' bir çocuk olduğum için, uyum sağlama sorunum olduğu için bir tane yakın arkadaşım var, adı alper.
kendimi zar zor açtım, bir hafta kadar ve tepkisi, bir adım geri çekilerek "ben öyle değilim".
zoruma gitmişti, tabii ki öyle olmasını beklemiyordum ama bu tepki, sanki iğrenmiş gibi.
zaten sonra da koptu arkadaşlığımız.
ikimizde çocuktuk. keşke söylemeseydim.
devamını gör...

barış manço ile farklı görüşte olsalar dahi yakın dostlarmış, günümüzde siyasiler için düşman kesilen kardeşler varken, insan olmanın ne olduğunu bize gösteren büyük üstatlardandır kendisi.
devamını gör...
(tematik)

osmanlıca'da matematik
devamını gör...

alman mühendisliğinin efsane ürünlerinden biri olan anti-tank tanktir. anti-tank işte, tank avcısı tank.

75mm kwk40 (kampfwagenkanone 40) ve 54 top mermisini birincil silah ve cephane olarak kullanan tank, piyadeler ve hafif zırhlı hedefler için 7.92mm mg34 makineli tüfek ve 600 mermiden oluşan bir ikincil silah sistemine sahiptir.

önce silahını tanıyalım. kwk40 aslında bir anti-tank topu olan pak40'ın tank paletleri ve şasesi üzerine oturtulmuş hali. kampfwagenkanone ismi aslında çok açıklayıcı ve basit, fakat almanca olduğu için göz korkutuyor birazcık. alt tarafı bir topa bu kadar uzun isim vermek falan. neyse, dağıtmayalım konuyu da açıklayayım.

kampf: savaş
wagen: vagon, araç, araba gibi birşey. kabaca tekerlekli ve hareket edebilen kutu diyelim, aynı araba ve vagon gibi
kanone: top

parçaları birleştirince puzzle bize diyor ki, "yürüyen bir aracın içine monte ettiğimiz top". pak40 için ayrıca bir entry girerim, girince de buraya pak40 için bkz veririm.

bu top, ikinci dünya savaşı boyunca panzer iv orta zırhlı tank ile stug iii ve stug iv anti-tank tankları tarafından ana silah olarak kullanılmış. bir önceki modeli olan kwk37 topunun yerini alan kwk40, kullanılmaya başlamasıyla birlikte muazzam bir ateş gücü sağlamış alman ordusuna. l/43 ve l/48 olmak üzere de iki tipi var (büyük l harfi bunlar. lüleburgaz). 43 ve 48 sayıları tamamen kullandıkları top mermilerinin kalibresiyle alakalı. 43mm olanı 43mm top mermisi ateşliyor, diğeri 48mm işte.

bu tankların diğer tanklardan farklı olan bir diğer özelliği de fixed turret olarak üretilmesi, yani alışılagelmiş tanklardan farklı olarak taretleri dönmez. hatta stug iii ausf. a gibi modellerin taret sayılabilecek bir yapıları bile yoktur. namlusu çok kısadır falan. dışarıdan bakınca paletli, yürüyen çelik bir kutuya benzer ausf. a modeli. neyse. almanlar bu tanklara stuk40 ismini verdiler (sturmkanone 40). hatta kimi kaynaklara göre stug bir tank değil, saldırı topu idi.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
stug iii ausf. a

pak40 gibi toplar genellikle iki adet lastik tekerlek (bildiğimiz traktör tekerleği gibi tekerlek) üzerine inşa edilir ve genellikle savunma için kullanılırdı. motorlu bir taşıt olmadığı için taşıyıcı ataçlara ihtiyaç duyarlardı ve atış yapmadan önce sabitlenirlerdi. yani topu itip kakarak en fazla atış yapacağı yönü değiştirebilirsiniz, mobilite için ise bir araca bağlayıp çekmeniz gerekiyor. bu da şu iki sorunu beraberinde getiriyor; birincisi pak40 atış yaparken sabit bir hedef ve vurulması çok kolay, ayrıca taarruz için çok elverişli değil. düşman kovalarken falan işe yaramaz. ikincisi ise taşınma esnasında atış yapamaz. işte stuk40 bu sorunları aynı anda çözen bir yöntem, ve bu yüzden taarruz topu ismini alıyor kimi insanlar tarafından. fakat benim görüşüm, palet varsa tanktır aga. bu kadar. istisnalar var tabii ki, ona sonra şeyaparız.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
pak40 top

şimdi dedik ki bu tank devrim niteliğinde birşey. atış yaparken sabit hedef haline gelen toplarınız var, bu toplar hareket için başka araçlara ihtiyaç duyuyorlar, araca bağlayıp çektiğinizde de atış yapamıyorlar. öyle bir yöntem geliştiriyorsunuz ki hem kolayca hareket edip hem de kolayca pozisyon alabiliyorsunuz. dahice, gerçekten. hatta daha da dahice bir şey söyleyeyim. pak40 ulu orta duran bir top, yani açık havada. tabii ki kamuflajı, siperini, ne bileyim ıvır zıvırını kurarsınız ama cephaneyi koymak için sınırlı alanınız yok. stug iii getirdiği muhteşem avantajlarına rağmen bu konuda birşey yapamıyor diyecekken alman mühendisler tekrar yardımımıza koşuyor. klasik pak40 top mermilerini daha küçük hale getiriyorlar daha fazla taşınması için. böylece 54 tane mermi taşıyabiliyor stug iii. bu da beraberinde bir dezavantaj getiriyor tabii. stug iii sadece kendisi için tasarlanmış mermileri atabilir hale geliyor.

şimdi gelelim tankımızı tanımaya. eski panzer iii şasesini alıyor alman mühendisler, üzerine kwk40 topunu oturtuyor, etrafını da çelikle örüyor, ortaya stug iii adlı tank avcısı çıkıyor. asıl üretiliş amacı piyadeye destek olsun diye, zırhlı hafif silah olmasıyken zamanla geliştirilip düzeltiliyor, ana top değiştiriliyor falan, ortaya jagdpanzer falan çıkıyor, destek silahıyken tank avcısı tank yaratıyorlar.

fikir nerden çıkmış peki, kim düşünmüş bunu ona da bakalım. erich von manstein diye bi general var alman ordusunda. bu adam ilk dünya savaşında topçuların mobilite yetersizliğini görüyor, ayrıca zırhlı binaları, çeşitli yol tuzaklarını ve barikatları aşmakta zorluk çektiğine de şahit oluyor, sonra diyor ki "ulan ben bu topu alır paletin üzerine koyarım. patır kütür önüme gelenin üzerinden geçerim". bu fikri yüzünden "saldırı topu (ing. assault artillery, alm. sturmartillerie)" fikrinin babası kabul edilir.

bu abinin fikri doğrultusunda ihale daimler-benz şirketine patlıyor. yüce führer diyor ki "bana bi yolluk yap", bunun üzerine 75 mm top taşıyabilecek zırhlı, piyade destekçisi bir silah üretimine giriyor daimler. tankın yerden yüksekliği ortalama bir asker boyundan biraz daha yüksek olacak şekilde, ve normal tanklardan çok daha farklı tasarlanıyor. tepesinde taret olmadığı için görece düz sayılabilecek bir tavanı var.

neyse efendim, bu abiler 5 tane prototip yapıyorlar 1937 yılında. panzer iii şasesini ve paletlerini alıp üzerine kwk37 model top koyuyorlar. bu top kwk40 gibi uzun menzilli ve yüksek patlayıcı güce sahip bir top değil. tasarlanma amacına uygun olarak kwk37 koyuluyor, yani piyadeye destek. piyade dediğimiz adam 2 km ileri atış yapan biri değil sonuçta, o yüzden hayvan gibi uzak mesafelere atış yapmasına ihtiyaç yok denilerek bu topta karar kılınmış. ayrıca çelik zırhla örmüşler topun dört bir yanını, ortaya kampfwagen çıkmış, savaş arabası yapmışlar :)

yine tasarlanış amacına göre piyade tugaylarına verilen stug iii tankları, bir süre sonra fikir birliğiyle mekanize kanadına kaydırılıyor ordunun. baktılar ki bu toplar desteği bırak saldırı bile yapar, hemen stug müfrezeleri kuruyorlar. sonra bu müfrezelerden stug tugayları falan kuruluyor, iş cidden büyüyor.

rus kv-1 ağır zırhlı tankları ve t-34 tanklarıyla karşılaşmaya başladıktan sonra kwk37 topları kwk40 toplarıyla değiştiriliyor, 1942 baharında stuk40 l/43, sonbaharında ise stuk40 l/48 kullanılmaya başlanıyor. hatta 1942 aralığından itibaren mg34 7.92mm makineli tüfek de eklendi silahlara, çünkü o kadar can yakar hale gelmişti ki bu tanklar, piyadeler üzerlerine atlayıp bomba patlatır olmuştu. bunu engellemek için, yani düşman piyadeye karşı makineli tüfek eklenmesi ihtiyacı duyulmuş, zamanla o da geliştirilerek önüne siperlik alan eklenmiş.

23.9 ton ağırlığında olan tank 6.85 m uzunluğunda ve 2.95 m genişliğinde. yüksekliği ise 2.16 m olan tank 4 kişilik mürettebata sahip. zırh kalınlığı 16 ile 80 mm arasında değişen tank, gücünü 300 beygirlik maybach hl120trm v-12 benzinli motordan alıyor. bu da saatte 40 km hıza ulaşmasını ve 155 km operasyonel menzile ulaşmasını sağlıyor.

fixed turret olması, silah sistemleri, zırhı, hareketli akşamı vs derken tam bir fiyat/performans canavarı olan stug iii (ausf. g), 82.500 rm (reich mark) maliyetle üretilebiliyordu. panzer iii ausf. m ise 103.163 rm fiyata üretiliyordu (tareti falan dönebilen bir tank çeşidi). yaklaşık olarak 11.300 stug iii ve stuh 42 üretildi savaş sonuna kadar. bu da ne kadar etkili ve ucuz olduğunu gösteriyor aslında.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
güney sovyetlerden bir ausf. m, 1943.

tarihsel en bilinen başarısı ise stalingrad meydanlarında, sovyet tanklarına karşı girdiği savaşta stug iii ausf. f model 1 tane tankın (stug.abt.244) 20 dakika içinde 9 sovyet tankını havaya uçurmasıdır. hatta tank komutanı kurt pfreundtner, knight's cross madalyası ile ödüllendirilmiştir. ancak en büyük başarı 5 temmuz 1943 ile 17 haziran 1944 tarihleri arasında 2. ss panzer tümeni das reich'a bağlı sturmbannführer walter kniep komutasındaki 2. sturmgeschütz abteilung birliğinin elde ettiği başarıdır. bu birlik 2 adet kaybedilen stug'a karşılık toplamda 129 adet sovyet tankını imha etmiştir.

o kadar bahsettik, fotoğraflarını da koyalım.

ilk model olan stug iii ausf. a:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
son model olan stug iii ausf. g:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

edit. bu yazı daha önceden bir dergide yayınlanmıştı. havamı da atayım *
devamını gör...

en son nasa yorumumu beğenmişti, herkesin yorumunu beğendiğini fark ettiğimden beri iyi değilim soldan soldan geliyorlar :d
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

tam olarak öyle değil o iş. aklı başında bir insanın akplilere ne ayıracak zamanı ne de enerjisi vardır. eğer "aşağıladığını" düşündürecek bir şey söz konusuysa bu muhtemelen akplinin sataşması ve sonucunda mağdur edebiyatı yapmasıyla ilgilidir. bir başka ihtimal ise deşarj olmaya ihtiyacı vardır ve bu durumda kendisine en kaliteli malzemeyi sunan akpli onun için biçilmiş kaftandır.
devamını gör...


"bir müddet daha düşününce dünyada da hiçbir yere bağlı olmadığını hissetti ve içten içe bu kadar yabancı olduğu bu hayatta kendisini birçok kayıtların kuşatmasına, ondan istediği gibi hareket imkanlarını almasına müthiş içerledi."
kitaptaki en güzel yerlerden biri, bir his ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yazdıkları ile çoğu zaman vayy be dedirten, bilgi ve gülümseten yorumu ince bir şekilde harmanlayan sözlük yazarıdır. sözlükte varlığı daim olsun.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...


bülbüller bir şey yapmazlar. yalnız öterler. bahçedeki tohumları yemez, çiçeklere zarar vermezler. yalnız bizim için tatlı tatlı öterler. bunun için bülbülü öldürmek günahtır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

incelenecek dokunun, bazı kimyasallar kullanılarak ölümünü engelleyip kararlı halde kalmasını sağlayan koruma işlemi.
devamını gör...

ismail bir tuhaf adamdır
üç kuruş için hesap sorandır
uyanık geçinir amma yalandır
tüm mal varlığı cebinde olandır.
(bkz: çılgın çocuk iso)
ismail felsefe yapma. onu ben yapıyorum.
komik çocuk iso'yu, mor ve ötesi üyelerinden ve müzeyyen abla'dan özür dilemeye davet ediyorum. arada kaçırdıklarım da var onlar için ayrı bir gün artık. harun haber bekliyor iso. adamı delirtmişsin.

ismail, sen kocaman bir çılgınsın.
devamını gör...

lütfen yeni şeyler öğrenebileceğiniz birini sevin, beraber öğrenebileceğiniz birini. ne kadar yaş almış olursanız olun* yaşama karşı olan heyecanınıza ortak olacak* birini sevin. sizi ilgiyle dinleyen birini sevin.*. mutluluğunuz için emek veren birini sevin. size özel şeyler: size özel olarak korunsun, ne dostunuzu ne de başkalarını bunlara dahil etmekten kaçının. (özelikle tartışmalarınızı başkalarına açmak, fikir almak gibi bir düşünceye girmeyin, öncelikle kendi aranızda halletmeye çalışın sorunları beraber aşabilin.) size ait bir parkınız olsun mesela; yazını, kışını ve sonbaharını bildiğiniz ağaçlarla çevrili bir park. en büyük sözlerinizi orada verin ona, tabii öncelikle kendinize. hayata dair planlarınızı anlatın ona, saçmalamaktan korkmayın. ancak hayatın gücüne gidecek şeylerden kaçının; onsuz yapamam demeyin; o olursa daha iyisini yaparım, deyin. mutluluğumuzu hiçbir şey bozamaz demeyin; bu mutluluğun devamı için elimden geleni yapacağım, demeyi tercih edin. ve en iyi arkadaşlar olun: ona anlatın; düşüncelerinizi, duygularınızı, sevginizi olduğu kadar nefretinizi anlatın. farklılıklarınızdan (benzerliklerinizden olduğu kadar) mutluluk duyun, onu anlamaya çalışın. bu arkadaşlık ne kadar uzun sürer ya da ne boyuta gelirse gelsin, kişisel sınırlarınızı belirleyin. bir yerde farklı iki birey olduğunuzu unutmayın. yıllarca aynı espriye ilk gün ki gibi gülün. bol film izleyin ve ortak kitaplar okuyun, deneyimleriniz hakkında düşüncelerinizi paylaşın. onu yapıcı şekilde eleştirin; onun da bunu yapmasına izin verin ki gelişebilesiniz. benim için ne kadar zor olsa da; planlarla yaşamayın, hayatın sizin için olan planlarını göz ardı etmeyin. spontane gelişen olaylara kendinizi bırakın... *
devamını gör...

bir mekana sıklıkla gidip gelen kişiye verilen isim. müdavim, gittiği mekanı ayakta tutan kişidir. bu yüzden, müdavimlik eskiden gelen bir kültür.
devamını gör...

--- alıntı ---

zamanında bir gün mecliste laiklik tartışılıyordur. tanındık din adamlarından biri kürsüye gelir, alay etmeye başlar: "arkadaşlar, bir laikliktir gidiyor. afedersiniz ben bu laikliğin manasını anlamıyorum. nedir bu laiklik?"

o gün meclis başkanlığı görevini yürüten atatürk alaycı üsluba dayanamaz. oturduğu yerden elini kürsüye vurur ve şöyle söze karışır: "adam olmaktır hocam, adam olmak!"

--- alıntı ---

daha iyi bir alternatif tanımını görmedim daha.
(bkz: laiklik adam olmaktır)
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim