yirmili yaşların çok hızlı geçmesi
bir rivayete göre yirmili yaşlar çitadan daha hızlıymış.
*
*
devamını gör...
duyulunca mutlu eden sözler
kargonuz yola çıkmıştır.
devamını gör...
arkadaşın ölmesi
bir arkadaşımı çok kötü bir şekilde kaybettim. yakın değildik ama yine de çok etkilendim. ölüm kimseye yakışmıyor.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar
devamını gör...
olası bir leopar saldırısında yapılacaklar
başlığı açan yazarımızın dediği gibi ağaca çıkın. leoparlar avlarını ağaçta daha büyük bir keyifle yerlermiş.
devamını gör...
hassas insanlar
benim açımdan hassas türk aile yapısı olan yazardır* . kendine uygun başlığı da hemencecik nasıl buluvermiş*.
asıl konuya gelirsem, aslında toplumun örnek insanlarıdır. emoati kurarlar, kırmamaya çalışırlar, bencil değil bizci olurlar ama toplumda azınlıkta oldukları için en çok kalpleri incinen de yine bu grup olur.
asıl konuya gelirsem, aslında toplumun örnek insanlarıdır. emoati kurarlar, kırmamaya çalışırlar, bencil değil bizci olurlar ama toplumda azınlıkta oldukları için en çok kalpleri incinen de yine bu grup olur.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
aylar boyu yazdım da yazdım buralara. hayatımdan hiç çıkmamasını dilediğim insanlar girdi hayatıma, ömrümün sonuna kadar çıkamayacak olan belki de.
haftalardır ne girdim ne de bir şeyler yazdım buraya. bir şeyler eksik ve fazla. içime sinmeyen bir şeyler ve anılar var çokça. sonunda bugün uğrayayım dedim
bir buralara.
/sokaklara, kaldırım taşlarına,
ağaçların solgun yapraklarına,
susmuş ve kendi sesini dinleyen;
insanoğlunu bir lanetmişcesine izleyen denize,
hayranı olduğum mavi sulara.
aşkından yanıp tutuştuğum
kavrulup kül olduğum
bir deli ege rüzgarlarına
nice şeyler yazmak geliyor içimden.
sözcüklerim susmuyor,
kalemim duramıyor sevişmeden kağıdımla.
boy boy çocuklar veriyorlar sonra bana
yüzlerce güzel mısra ve birkaç yüz kelime daha.
baharlar mürekkeple süsleniyor
kışın, o beyaz karları
beyaz bembeyaz bir çarşaf misali ötüyor sözcüklerimi
çocuğunun üşümesinden korkan bir anne gibi.
destanlara ve lisanlara sığmayan aşkım,
baharın bir ağaç dalında
kırmızı mı kırmızı bir elma misali
sunulurken kalbime, ben yine
iradesinden aciz ve aşkına:
imkansızlıkların ihtişamına yenik düşmüş
bitik bir insan olarak el uzatıyorum o dala./
haftalardır ne girdim ne de bir şeyler yazdım buraya. bir şeyler eksik ve fazla. içime sinmeyen bir şeyler ve anılar var çokça. sonunda bugün uğrayayım dedim
bir buralara.
/sokaklara, kaldırım taşlarına,
ağaçların solgun yapraklarına,
susmuş ve kendi sesini dinleyen;
insanoğlunu bir lanetmişcesine izleyen denize,
hayranı olduğum mavi sulara.
aşkından yanıp tutuştuğum
kavrulup kül olduğum
bir deli ege rüzgarlarına
nice şeyler yazmak geliyor içimden.
sözcüklerim susmuyor,
kalemim duramıyor sevişmeden kağıdımla.
boy boy çocuklar veriyorlar sonra bana
yüzlerce güzel mısra ve birkaç yüz kelime daha.
baharlar mürekkeple süsleniyor
kışın, o beyaz karları
beyaz bembeyaz bir çarşaf misali ötüyor sözcüklerimi
çocuğunun üşümesinden korkan bir anne gibi.
destanlara ve lisanlara sığmayan aşkım,
baharın bir ağaç dalında
kırmızı mı kırmızı bir elma misali
sunulurken kalbime, ben yine
iradesinden aciz ve aşkına:
imkansızlıkların ihtişamına yenik düşmüş
bitik bir insan olarak el uzatıyorum o dala./
devamını gör...
pusulalı sesli seccade seti
üniversiteden beri en büyük tutkularımdan biri olan doğrudan satış reklamlarından birinde denk geldiğim çağ açıp çağ kapayan, akıllara durgunluk veren, gerekliliği tartışılmaz muhteşem üründür.

reklamda da vurgulu vurgulu söylendiği gibi namaz öğrenmede gelinen son noktadır bu ürün. ötesi yok. bu ürünü alınca namaz esnasında şaşırma, duaların sırasını karıştırma gibi bir sorun asla yaşanmayacak çünkü ürün size bir camide imamın arkasında namaz kılıyormuş duygusu yaşatıyor.
yine reklamda söylendiği gibi hd ses kalitesi ile namaz kılarken size eşlik edip yol gösteriyor bu inanılmaz seccade. isterseniz kulaklık imkanı da var. ben şahsen kulaklıla namaz kılmanın zor olacağına düşünsem de reklamdaki çekirdek aile hiç zorlanmıyor gibi görünüyordu. yine ben yanılıyor olmalıyım.
üstüne üstlük doğrudan satış reklamına göre bu seccade ile namaz kılındığında sevaplar da katlanarak çoğalıyormuş. bu bilgiyi hangi hadis ya da ayetten aldıklarını bilmiyorum ama bir umuttur yaşamak.
feyz ve muhabbetin doruklarında bir ibadet ziyafeti vaat eden ürün cennete gitmek için daha kolay bir yol sunmakla kalmıyor elbette. çünkü bu asla yeterli değildir.
güllü yasin kitabı ve gül kokulu tespih de hediye olarak inananlara sunuluyor. böylelikle muhteşem bir setle sırat köprüsündeki dar alanda yaşanacak bir denge sorununun üstesinden gelineceğine inanılıyor belli ki.
allah kabul etsin!

reklamda da vurgulu vurgulu söylendiği gibi namaz öğrenmede gelinen son noktadır bu ürün. ötesi yok. bu ürünü alınca namaz esnasında şaşırma, duaların sırasını karıştırma gibi bir sorun asla yaşanmayacak çünkü ürün size bir camide imamın arkasında namaz kılıyormuş duygusu yaşatıyor.
yine reklamda söylendiği gibi hd ses kalitesi ile namaz kılarken size eşlik edip yol gösteriyor bu inanılmaz seccade. isterseniz kulaklık imkanı da var. ben şahsen kulaklıla namaz kılmanın zor olacağına düşünsem de reklamdaki çekirdek aile hiç zorlanmıyor gibi görünüyordu. yine ben yanılıyor olmalıyım.
üstüne üstlük doğrudan satış reklamına göre bu seccade ile namaz kılındığında sevaplar da katlanarak çoğalıyormuş. bu bilgiyi hangi hadis ya da ayetten aldıklarını bilmiyorum ama bir umuttur yaşamak.
feyz ve muhabbetin doruklarında bir ibadet ziyafeti vaat eden ürün cennete gitmek için daha kolay bir yol sunmakla kalmıyor elbette. çünkü bu asla yeterli değildir.
güllü yasin kitabı ve gül kokulu tespih de hediye olarak inananlara sunuluyor. böylelikle muhteşem bir setle sırat köprüsündeki dar alanda yaşanacak bir denge sorununun üstesinden gelineceğine inanılıyor belli ki.
allah kabul etsin!
devamını gör...
sultan
türkan şoray'ın başrolünde oynadığı film, ülkenin uzun süredir en önemli sosyolojik sorunlarından biri olan gecekondu gerçeğini, rant hırsını, ezilen bir kesimin bir kadın öncülüğündeki direniş ve mücadelesini anlatır.
devamını gör...
hz. ali'den hikmetler
"haksızlık karşısında eğilmeyiniz. çünkü hakkınızla beraber, şerefinizi de kaybedersiniz."
devamını gör...
sözlüğün demirbaşları tarafından oylanınca gelen his
maalesef kendimi oylayamıyorum.*
şaka bir yana demirbaşlarla sözlüğün başından beri burada olduğumuz için hepimiz, ben hiçbir şey hissetmiyorum. aynı devredeniz çünkü.*
bidebayilistersen ukdesi.
şaka bir yana demirbaşlarla sözlüğün başından beri burada olduğumuz için hepimiz, ben hiçbir şey hissetmiyorum. aynı devredeniz çünkü.*
bidebayilistersen ukdesi.
devamını gör...
ünlü sözleri pudra şekeri ile uyarla
kuş ölür, sen pudra şekerini hatırla
devamını gör...
savage sendromu
rezistan over sendromu olarak da bilinir.
primordial foliküller vardır;ancak fsh reseptörlerinin olmaması veya postreseptör defekt varlığı nedeniyle fsh'a karşı cevap yoktur,foliküler gelişim devam edemez.
kesin tanı over biyopsisi ile konulur.
tedavi olarak ise menopoza kadar hormon replasman tedavisi uygulanır.
primordial foliküller vardır;ancak fsh reseptörlerinin olmaması veya postreseptör defekt varlığı nedeniyle fsh'a karşı cevap yoktur,foliküler gelişim devam edemez.
kesin tanı over biyopsisi ile konulur.
tedavi olarak ise menopoza kadar hormon replasman tedavisi uygulanır.
devamını gör...
yazarların zor zamanlarında sığındığı kişiler
yok. karşımdaki duvar o da bazen!
devamını gör...
doğum yapan kadının erkeği artık umursamaması
umursamamak değilde doğal bir süreçtir bu. bizim ülkemizde cinsellik eğitimi yok,bireyler kendi vücudunu tanımıyor. bugün klitoris nerede diye sorsam o ne diyecek kişiler var. kadınların masturbasyon yapması bile ayıp sayılıyor,ülkemizde ‘hymen’ yani halk arasında kızlık zarı tartışması var ki böyle bir şeyin varlığı bile şüpheli. bu tarz ortamlarda büyüyen kişiler için ‘ayy kapat ışığı utanıyorum’ erkeğin haldır küldür içeri girmeye çalışmasını saymıyorum bile. taraflardan biri cinsel eğitim alsa tamam diyeceğim ama iki tarafda da olmayınca sorun yaşanıyor. bir kadının hamile kalması,yada kalabilmesi çok zorlu bir süreç. vajinusmus diye birşey var belli bir tabu içinde büyüyen kişilerin ilişkiden korkması ki bugün 10 kadından 5i bu korkuyu yaşıyor, herhangi bir destek de almıyor. erkek için ise evlilik tamamen kendi üzerine binen bir yük olduğu için sevişmeyi bir görev gibi biliyor. bugün boşanma davalarının çoğu erkeğin aleyhine sonuçlanıyor ve bu durumun %80 sebebi ‘erkeğin kocalık görevini yerine getirmemesi’ kocalıktan kasıt birlikte olmak. neyse fikir firar etmesin,bir kadının hamile kalabilmesi için ayda minimum 15-18 kez ilişkiye girmesi lazım. bunu bir düşünün türkiye şartlarında ? kadının çocuk isteyip,erkeğin çocuk istememesi yada tam tersi durumlarda ailelerin devreye girmesi,kuvvet macunları falan.
herşeyi geçtik ve kadın hamile kaldı diyelim asıl süreç burda başlıyor. hormonlar değişiyor,vücut değişiyor,bu da kadını doğal olarak da erkeği etkiliyor. bugün kadınların bile yanlış bildiği bir bilgi var ‘hamilelikte ilişkiye girersem çocuk zarar görür,yada düşük olur’ bu yanlış, erken düşük genel olarak kromozom anomalileri ya da gelişmekte olan bebekte görülen sağlık sorunlarına bağlı olarak ortaya çıkar. yani bu dönemde cinsel ilişki düşüğe etki etmez. fakat bu dönemde gebelik belirtileri yoğun olarak yaşandığı için çiftlerin geneli ilişki yaşamaz. (3 ay) herşeyi yolunda giden bir hamilelikte son 4 haftaya kadar ilişki yaşanabilir. hamilelik zaten başlı başına zor bir süreç, aş ermeler,sürekli değişen hormon değişiklikleri bla bla bla insanı yıpratır. herşey yolunda gitti ve bu 9 aylık süreci atlattınız lohusalık dönemi başlar. doğum eylemi bittikten sonra plasenta ve zarlarının ayrılmasından sonraki 6-8 (42 gün) haftalık dönemi kapsar. bu sürenin sonunda gebelikte meydana gelen tüm değişiklikler gebelik öncesine döner. lohusalık döneminde anne ve bebeğin hastalıklardan korunması için özenli bir bakıma ihtiyacı bulunmaktadır. çiftlerin çoğu için bu zor bir süreçtir. çünkü erkek,artık karısını ‘anne’ rolünde gördüğü için ilişkiden uzaklaşır ve ‘anne’ görür artık. yani aslında yaratılış amacı estetik kaygılardan ziyade çocuğu beslemek olan bir organ (bkz: ğöğüs) içinden süt çıktığını ve çocuğu emzirdiğini görünce erkek doğal olarak uzaklaşıyor,yaklaşırsam incitirim diye düşünüyor. kadınların çoğu, forumlarda bu durumdan şikayetçi, ‘kocam doğum yaptıktan sonra benimle ilişkiye girmiyor’ minvalinde bir çok şikayet mevcut. eğer destek alınmazsa bu durum ilerliyor ve çiftler boşanıyor, kaldı ki çocuk doğduktan sonra da ‘aman çocuk uyanacak,aman çocuk görür’ diye ilişki sürekli ertelenir. standart ilişki haftada 2 defadır,uzmanlar tarafından önerilen fakat bugün çoğu çift ayda 1 bile zor oluyor diyorlar. bu 5-10 yılı aşkın evliliklerde daha da artıyor. yani aslında bir canlının,içinde başka bir canlıyı barındırması,doğurması,büyütmesi bana göre mükemmel birşey,sırf şu olay bile kadınlara hayran bırakıyor beni ama bu durum herkes için geçerli değil. evlilik-çocuk-çocuk sonrası bunların hepsi yıpratıcı bir süreç. kısaca evlilik insanı yıpratır,arkadaşlar. duygusal aforizmaları bırakıp gerçeklerle yüzleşin.
herşeyi geçtik ve kadın hamile kaldı diyelim asıl süreç burda başlıyor. hormonlar değişiyor,vücut değişiyor,bu da kadını doğal olarak da erkeği etkiliyor. bugün kadınların bile yanlış bildiği bir bilgi var ‘hamilelikte ilişkiye girersem çocuk zarar görür,yada düşük olur’ bu yanlış, erken düşük genel olarak kromozom anomalileri ya da gelişmekte olan bebekte görülen sağlık sorunlarına bağlı olarak ortaya çıkar. yani bu dönemde cinsel ilişki düşüğe etki etmez. fakat bu dönemde gebelik belirtileri yoğun olarak yaşandığı için çiftlerin geneli ilişki yaşamaz. (3 ay) herşeyi yolunda giden bir hamilelikte son 4 haftaya kadar ilişki yaşanabilir. hamilelik zaten başlı başına zor bir süreç, aş ermeler,sürekli değişen hormon değişiklikleri bla bla bla insanı yıpratır. herşey yolunda gitti ve bu 9 aylık süreci atlattınız lohusalık dönemi başlar. doğum eylemi bittikten sonra plasenta ve zarlarının ayrılmasından sonraki 6-8 (42 gün) haftalık dönemi kapsar. bu sürenin sonunda gebelikte meydana gelen tüm değişiklikler gebelik öncesine döner. lohusalık döneminde anne ve bebeğin hastalıklardan korunması için özenli bir bakıma ihtiyacı bulunmaktadır. çiftlerin çoğu için bu zor bir süreçtir. çünkü erkek,artık karısını ‘anne’ rolünde gördüğü için ilişkiden uzaklaşır ve ‘anne’ görür artık. yani aslında yaratılış amacı estetik kaygılardan ziyade çocuğu beslemek olan bir organ (bkz: ğöğüs) içinden süt çıktığını ve çocuğu emzirdiğini görünce erkek doğal olarak uzaklaşıyor,yaklaşırsam incitirim diye düşünüyor. kadınların çoğu, forumlarda bu durumdan şikayetçi, ‘kocam doğum yaptıktan sonra benimle ilişkiye girmiyor’ minvalinde bir çok şikayet mevcut. eğer destek alınmazsa bu durum ilerliyor ve çiftler boşanıyor, kaldı ki çocuk doğduktan sonra da ‘aman çocuk uyanacak,aman çocuk görür’ diye ilişki sürekli ertelenir. standart ilişki haftada 2 defadır,uzmanlar tarafından önerilen fakat bugün çoğu çift ayda 1 bile zor oluyor diyorlar. bu 5-10 yılı aşkın evliliklerde daha da artıyor. yani aslında bir canlının,içinde başka bir canlıyı barındırması,doğurması,büyütmesi bana göre mükemmel birşey,sırf şu olay bile kadınlara hayran bırakıyor beni ama bu durum herkes için geçerli değil. evlilik-çocuk-çocuk sonrası bunların hepsi yıpratıcı bir süreç. kısaca evlilik insanı yıpratır,arkadaşlar. duygusal aforizmaları bırakıp gerçeklerle yüzleşin.
devamını gör...






