herakleitos
sayısız yanlış fragmanın kendisine atfedildiği bilge.
fragmanlarında iddia edildiğinin aksine, romantik öğeler pek bulunmaz. bu adamın türkçe tercümesini okudum, ingilizce tercümesini de, lakin ilişkiler ve öteki hakkında bir aforizmasını hatırlamıyorum. herakleitos ruh perdesinden seslenir, duygu değil.
ateş'in ve logos'un filozofunun, iç dünyanın en büyük kaşiflerinden birinin düşürüldüğü hale bakın; adam resmen şiir sokakta aforizmacısına döndürülmüş. *
neyse, kendisinden sevdiğim fragmanlar şu şekildedir, numara da vereyim:
"düşünmek kutsal bir hastalıktır ve görünen, aldatıcıdır." / fr. 46
"savaş her şeyin kralı ve babasıdır. kimini tanrı kılar, kimini insan. kimini özgür kılar, kimini ise köle." / fr. 52
"ölümsüzler ölümlü, ölümlüler ölümsüz. biri diğerinin ölümünü yaşar, diğeri de ötekinin yaşamını ölür." / fr. 63
"ateş gelecek ve her şeyi yargılayıp, mahkûm edecek." / fr. 66
"tanrı gündüz ve gecedir, yaz ve kıştır, savaş ve barış, genç ve yaşlıdır." fr. 67
"doğa gizlenmeye âşıktır." / fr. 123
fragmanlarında iddia edildiğinin aksine, romantik öğeler pek bulunmaz. bu adamın türkçe tercümesini okudum, ingilizce tercümesini de, lakin ilişkiler ve öteki hakkında bir aforizmasını hatırlamıyorum. herakleitos ruh perdesinden seslenir, duygu değil.
ateş'in ve logos'un filozofunun, iç dünyanın en büyük kaşiflerinden birinin düşürüldüğü hale bakın; adam resmen şiir sokakta aforizmacısına döndürülmüş. *
neyse, kendisinden sevdiğim fragmanlar şu şekildedir, numara da vereyim:
"düşünmek kutsal bir hastalıktır ve görünen, aldatıcıdır." / fr. 46
"savaş her şeyin kralı ve babasıdır. kimini tanrı kılar, kimini insan. kimini özgür kılar, kimini ise köle." / fr. 52
"ölümsüzler ölümlü, ölümlüler ölümsüz. biri diğerinin ölümünü yaşar, diğeri de ötekinin yaşamını ölür." / fr. 63
"ateş gelecek ve her şeyi yargılayıp, mahkûm edecek." / fr. 66
"tanrı gündüz ve gecedir, yaz ve kıştır, savaş ve barış, genç ve yaşlıdır." fr. 67
"doğa gizlenmeye âşıktır." / fr. 123
devamını gör...
sinirli bir insanı sakinleştirmenin yolları
ben sınırlı bir insanım. yapım böyle . gen mıdır karakter mıdır her ne haltsa böyle. bundan memnun da degilim. ve sadece şunu söyleyebilirim alttan alın , susun vs hiçbiri değil. zira konussan sus, sussan ne susuyorsun insanlarıyiz. o yüzden imkanınız varsa olabiliyorsa tek göz yerde değilseniz her iki tarafın selameti için lütfen gidin.
devamını gör...
mutfakta bulaşık yıkayan sevgiliye arkadan sarılmak
(bkz: feridun abi daha erken ama)
devamını gör...
1 mayıs marşı
ulusların gürleyen sesi, yeri göğü sarsıyor,
halkların nasırlı yumruğu, balyoz gibi patlıyor.
devrimin şanlı dalgası, dünyamızı kaplıyor.
yepyeni bir güneş doğar, dağların doruklarından,
mutlu bir hayat filizlenir, kavganın ufuklarından.
yurdumun mutlu günleri, mutlak gelen gündedir.
devamını gör...
türbidimetri
proteinlerin,sülfosalisilat veya tca gibi maddelerle oluşturduğu bulanıklığın içinden geçen ışığın absorbansının ölçümüne dayanan biyokimyasal metottur.
devamını gör...
atatürk'ün en sevilen sözü
bu kadar ileri görüşlü ve bir daha kimseye nasip olmayacak bir liderin sözleri arasında seçim yapmanın zor olduğu başlık.
birçoğu da yazıldığı için benden de aşağıdaki sözü gelsin.
“eğer ülkeni kurtaracak bir lider beklemekteysen, ben size hiçbir şey öğretememişim demektir.”
bu sözün ağırlığı altında ezilmemiz gerektiğini düşünüyorum.
birçoğu da yazıldığı için benden de aşağıdaki sözü gelsin.
“eğer ülkeni kurtaracak bir lider beklemekteysen, ben size hiçbir şey öğretememişim demektir.”
bu sözün ağırlığı altında ezilmemiz gerektiğini düşünüyorum.
devamını gör...
türkiye'nin en iyi üniversitesi
hacettepe üniversitesi.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının hissettikleri
her şey tükeniyor. biz dahil!
insanlık tarihine bir bakın;
savaşlar, kölelik, sömürgeler, sanayi devriminden sonra kurulan yeni ekonomik sistem.
bugün sizce bunlar geride mi kaldı?
yoksa daha da vahşetini artırdı mı?
bu entryi yazarken baktım. dünya nüfusu 7.8 milyar. 9 yıl sonra bu nüfusa 1 milyar daha eklenecegi hesaplanıyor.
sizce bugün doğan çocuklar, çok değil; 20 yaşlarına geldiklerinde nasıl bir dünyada yaşayacaklar?
daha bugünlerde aşıyı bile paylaşamayan, patentini tüm dünyaya, insanlığa açmayan, kâr hırsından insan hayatını önemsemeyen “bu büyük insanlık” elinde olan son değeri “vicdanı” da tüketmedi mi?
yarının dünyasında işsizlik, açlık arttığında, bugün aşıyı paylaşmayan, yarın ekmeğini paylaşacak mı?
doğayı betonla, denizi plastikle, havayı sera gazlarıyla, insanlığı para hırsıyla tükettik.
farklı ülkelerde yaşayan tanıdıklarım, avrupa basını, dünya gündemi hep aynı şeyleri belirtiyorlar. “gelecek pek de hoş gelmeyecek.”
açıkcası karamsar olmamak gerek ama konu itibariyle ben iyimser yerine, gerçekçi olmayı doğru buluyorum. umarım yanılırım. ve umarım akılcı çözüm önerileriniz vardır. çünkü, bendekileri de ben tükettim.
herkes dünya değişsin diyor ama kendini hiç değiştirmiyor. hayvan içgüdüleriyle yaşıyor insanlığın büyük bölümü. sadece tüketiyor.
elbette bu düzen böyle gitmeyecektir. değişecektir. ancak özellikle pandemi sürecinde iyice yalnızlaşan, zaten doğru düzgün örgütlenememiş insanlık, yeni düzeni nasıl kuracak?
sanırım yenisi, eskisinden daha kötü olacak.
öğrenemedik! ne paylaşmayı? ne sevmeyi? ne korumayı?
tüketmemeyi öğrenemedik.
insanlık tarihine bir bakın;
savaşlar, kölelik, sömürgeler, sanayi devriminden sonra kurulan yeni ekonomik sistem.
bugün sizce bunlar geride mi kaldı?
yoksa daha da vahşetini artırdı mı?
bu entryi yazarken baktım. dünya nüfusu 7.8 milyar. 9 yıl sonra bu nüfusa 1 milyar daha eklenecegi hesaplanıyor.
sizce bugün doğan çocuklar, çok değil; 20 yaşlarına geldiklerinde nasıl bir dünyada yaşayacaklar?
daha bugünlerde aşıyı bile paylaşamayan, patentini tüm dünyaya, insanlığa açmayan, kâr hırsından insan hayatını önemsemeyen “bu büyük insanlık” elinde olan son değeri “vicdanı” da tüketmedi mi?
yarının dünyasında işsizlik, açlık arttığında, bugün aşıyı paylaşmayan, yarın ekmeğini paylaşacak mı?
doğayı betonla, denizi plastikle, havayı sera gazlarıyla, insanlığı para hırsıyla tükettik.
farklı ülkelerde yaşayan tanıdıklarım, avrupa basını, dünya gündemi hep aynı şeyleri belirtiyorlar. “gelecek pek de hoş gelmeyecek.”
açıkcası karamsar olmamak gerek ama konu itibariyle ben iyimser yerine, gerçekçi olmayı doğru buluyorum. umarım yanılırım. ve umarım akılcı çözüm önerileriniz vardır. çünkü, bendekileri de ben tükettim.
herkes dünya değişsin diyor ama kendini hiç değiştirmiyor. hayvan içgüdüleriyle yaşıyor insanlığın büyük bölümü. sadece tüketiyor.
elbette bu düzen böyle gitmeyecektir. değişecektir. ancak özellikle pandemi sürecinde iyice yalnızlaşan, zaten doğru düzgün örgütlenememiş insanlık, yeni düzeni nasıl kuracak?
sanırım yenisi, eskisinden daha kötü olacak.
öğrenemedik! ne paylaşmayı? ne sevmeyi? ne korumayı?
tüketmemeyi öğrenemedik.
devamını gör...
van'da helikopterden iki köylünün atılması
bu ülkede faili meçhuller,işkenceler yoktur. kürtler hariç.
8 ay önce olan kimsenin sesini çıkarmadığı olaydır. 2 köylüden biri hayatını kaybetmiştir.
buradan
8 ay önce olan kimsenin sesini çıkarmadığı olaydır. 2 köylüden biri hayatını kaybetmiştir.
buradan
devamını gör...
leif erikson
christopher columbus'dan yaklaşık yarım milenyum önce kuzey amerika'ya ayak basan ilk avrupalı olduğu düşünülen izlandalı vikingdir.
devamını gör...
fra angelico
1395-1455 yılları arasında yaşamış, erken rönesans dönemi ressamı.
aynı zamanda rahip olduğu için eserleri dini konulardan oluşur. vasari'ye göre, resimlerini asla düzeltmeden, üzerinde oynamadan olduğu gibi bırakırmış. tanrı'nın resimlerinin böyle olmasını istediğini söylermiş. ayrıca dua etmeden fırçayı eline almazmış.
meryem'e müjde hikayesi, bir çok ressamın çizdiği sahnelerden birisidir. fra angelico'nun tablosunun en güzeli olduğunu düşünüyorum. özellikle renklerin uyumu ve güzelliği beni benden alıyor.
the annunciation (c. 1440)
aynı zamanda rahip olduğu için eserleri dini konulardan oluşur. vasari'ye göre, resimlerini asla düzeltmeden, üzerinde oynamadan olduğu gibi bırakırmış. tanrı'nın resimlerinin böyle olmasını istediğini söylermiş. ayrıca dua etmeden fırçayı eline almazmış.
meryem'e müjde hikayesi, bir çok ressamın çizdiği sahnelerden birisidir. fra angelico'nun tablosunun en güzeli olduğunu düşünüyorum. özellikle renklerin uyumu ve güzelliği beni benden alıyor.
the annunciation (c. 1440)
devamını gör...
gelmiş geçmiş en iyi kitap ismi
saatleri ayarlama enstitüsü
devamını gör...
ciddi ciddi futbol için duygu patlaması yaşayabilen insan
arkadaşlar kafanızı kaldırıp bir bakın yaşadığınız coğrafyaya. ve bana mutlu olmak için tek bir neden gösterin. var mı? yok. insanların herhangi bir şeyden (sizin için ama saçma ama değil) mutluluk duyması, coşkulu tepkiler vermesi neden sizi bu kadar incitiyor?
not : işbu entry, başkalarına zarar verecek uçarılıkta reaksiyon gösteren fanatikleri kapsamamaktadır.
not : işbu entry, başkalarına zarar verecek uçarılıkta reaksiyon gösteren fanatikleri kapsamamaktadır.
devamını gör...
doktor maaşı
çok okuyup çok çalıştıkları için değil, çok riskli bir iş yaptıkları için artırılması gereken paradır.
devamını gör...
köyde hiç yaşamayanların bilemeyeceği şey
negatif şeyler:eski ahşabın içinde yuvalanmış (bkz: tahta kurusu)'nun insanı sabaha kadar kaç kez ısırabileceği.
sırtda fare yürümesinin nasıl bir his olduğu.
sırtda fare yürümesinin nasıl bir his olduğu.
devamını gör...
madımak oteli
insanlık suçuna zaman aşımı olmaz. utanç müzesidir bizim için madımak oteli halen yanıyor..
devamını gör...
moda
kadıköy'ün şimdilerde özellikle gençler tarafından sıkça uğranan semti.
devamını gör...
dobralık ile patavatsızlık arasındaki ince çizgi
nedir o ince çizgi? önce bu soya odaklanıp cevaplayalım.
dobralık*; işler yolunda gitmediğinde veya beklenen bir sonucun dışında bir sonuç elde edildiğinde özeleştiri veya eleştiri sınırlarında kalmak şartıyla yapılacak açıklamadır. yani gelişim için yapılması gereken uyarı, açıklama diyelim kısaca.
patavatsızlık; ise bir durum veya olay karşısında, lafın nereye/kime dokunacağını düşünmeden akla gelenin süzülmeden dile getirilmesidir. yani aklına geleni akıl süzgecinden geçirmeden dillendirmektir kısaca.
şimdi konumuza bu iki tanım ışığında tekrar dönecek olursak aslında çok ince bir çizgi olmadığını görürüz.
özetle, ilim kendini bilmektir. kendini yani haddini bilirsen dobra olursun. kendini yani haddini bilmezsen de patavatsız…
(bkz: haddini bilmek)
(bkz: haddini aşmak)
(bkz: haddini aşmamak)
dobralık*; işler yolunda gitmediğinde veya beklenen bir sonucun dışında bir sonuç elde edildiğinde özeleştiri veya eleştiri sınırlarında kalmak şartıyla yapılacak açıklamadır. yani gelişim için yapılması gereken uyarı, açıklama diyelim kısaca.
patavatsızlık; ise bir durum veya olay karşısında, lafın nereye/kime dokunacağını düşünmeden akla gelenin süzülmeden dile getirilmesidir. yani aklına geleni akıl süzgecinden geçirmeden dillendirmektir kısaca.
şimdi konumuza bu iki tanım ışığında tekrar dönecek olursak aslında çok ince bir çizgi olmadığını görürüz.
özetle, ilim kendini bilmektir. kendini yani haddini bilirsen dobra olursun. kendini yani haddini bilmezsen de patavatsız…
(bkz: haddini bilmek)
(bkz: haddini aşmak)
(bkz: haddini aşmamak)
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
sözün siirlerin mükemmelidir..
senden başkasını seven delidir..
yüzün ciceklerin en güzelidir..
evet bu akşam hepimis sarhoşuz.. bu yayın mahvetti bizi. şarkılar sarhoş etti,şarkılar ağlattı.. hepiniz var olun *
senden başkasını seven delidir..
yüzün ciceklerin en güzelidir..
evet bu akşam hepimis sarhoşuz.. bu yayın mahvetti bizi. şarkılar sarhoş etti,şarkılar ağlattı.. hepiniz var olun *
devamını gör...
evli çiftlerin osurması
nereden biliyorsunuz acaba, kaç tane evli çiftin yanında bulundunuz, özeline girdiniz.
bırakın şu sağdan soldan duyduğunuz bilgilerle ahkam kesmeyi.
üstelik siz kimsinizki insanları eleştirebiliyorsunuz. benim karım hakkında bunu söyleyecek adamın aklını alırım.
bırakın şu sağdan soldan duyduğunuz bilgilerle ahkam kesmeyi.
üstelik siz kimsinizki insanları eleştirebiliyorsunuz. benim karım hakkında bunu söyleyecek adamın aklını alırım.
devamını gör...