jorge semprun'un batılı sosyalistlerin geçirdiği dönüşümü, beş genç adamın * yaşamından kesitler sunarak aktardığı muazzam eserinin adıdır. kitap hesaplaşma adıyla da yayınlanmıştır. her ne kadar ''hesaplaşma'' adı kitap için uygun bir ad gibi gözükse de kitabın ana karakterlerinden birisi olan ''neçayev'' kod adlı roman karakterinin okurda bıraktığı iz, romana kattığı gizem ve sürükleyicilik sebebi ile ''neçayev dönüyor'' adı bana hem daha doğru hem daha çekici gelir.

romanın başlangıcında şöyle bir ifade yer alır; ''bir sabah, elie silberberg'in telefonu çalar. eski silah arkadaşı zapata'dır arayan, ''neçayev'le ilgili...'' der.

bu cümleyi okuduğunuz andan itibaren, kitap sizi içine alıyor. ondan sonra kendinizi kaptırıp gidiyorsunuz.

bahsedilen 5 genç ''proleter öncü'' adıyla bir örgüt kurarlar. şiir, felsefe ve politik yakınlıklarıdır onları bir araya getiren. içerisinden geçtikleri karşı devrimci sürecin önünde durmak için militan bir tutum izlerler. ancak bu süreç çok sancılı ve güven kaybına yol açan bir şekilde son bulur. örgütü fesih etme kararı alırlar. neçayev kod adlı roman kahramanımız ise buna karşı çıkar.

aslında arkadaşlarının fesih kararının arkasında yatan temel gerçek korkudur. başlarına gelecek olanlardan çekinmektedirler. beyinlerinde idealize ettikleri mücadelelerini, kalplerinde oluşan korkuya kurban vermişlerdir. ve bu korkuyu kutsallaştırmak için de sisteme bir adak adamaları gerektiğinin farkındadırlar. ve kurban bulunur. örgüt'ün feshine karşı çıkan ''neçayev'' hain ilan edilir. vicdanlarını rahatlatmak için ona bir seçenek sunarlar. derler ki; ''ya ülkeyi ve mücadeleyi terk edeceksin. ya da ihanetin cezalandırılacak.''

bu olaydan sonra ise neçayev'in intihar haberi duyulur ve diğer karakterler kendi yaşamlarında bu habere göre vaziyet alırlar. zira neçayev'in ölümü ve örgütün feshi hepsini rahatlatmıştır. bir dostu ve yoldaşı feda etmenin ağırlığını yaşamadan yollarına devam ederler. tabii burada elie'ye haksızlık yapmamak lazım. o korkularının esiri olmuş olsa da, vicdanının sesini bir türlü susturamamıştır.

diğer üç kafadar ise karşı çıktıkları her şeyin kölesi olurlar. kapitalizme entegrasyon süreçleri gayet başarılıdır. öyle ki; piramidin en üst seviyelerine kadar tırmanmışlardır. güç, para ve şöhret...

hepsine sahiptirler. çünkü düşmanlarını ona karşı mücadele ettikleri dönemden çok iyi tanıyorlardır. eski düşmanlarının tüm inceliğini bildikleri içinde, doğru kartları oynayarak sistem içerisinde başarılı olurlar.

işte tüm bu yaşananların ışığında zapata'nın elie'ye açtığı telefonu değerlendirdiğinizde içinizi kaplayan merak romana öyle bir tutunmanıza sebep oluyor ki, kitabı elinizden bırakamıyorsunuz. işlenen ilk cinayet de cabası...

neçayev'in intikamı mı ? yoksa kafadarların kendi içlerindeki ahlaki hesaplaşması mı ön plana çıkacak ?

ne olacağını ziyadesiyle merak ediyorsunuz. yazarın olayları anlatımı, karakterleri analizi ve kendi içerisinde gizemi tutarlı bir şekilde koruyabilmesi de romana keyif katıyor. asıl önemlisi kendinizi bu arkadaşların arasındaymış gibi hissetmeniz. söz hakkı sahibi olmak, bir şeyler söyleyebilmek, duruma müdahale etmeye çalışmak istiyorsunuz. hele ki, felsefi ve edebi tartışmaların/sorgulamaların içine katılabilme isteği duymak yok mu? işte o muazzam bir his. semprun'un bu hisleri okuyucuya aktarıyor olabilmesi ve kitabın derinliklerine dalıyor olabilmek, bir okur için dünyanın en keyifli şeyi.

elbette kitabı överken kendi penceremden gördüklerimi dile getiriyorum. siz pencereyi kapatıp, arkanızı dönüp çekip gidebilirsiniz. netice olarak herkesin farklı bir penceresi var.

benim içinse gerçekleşen; kitabı ne zaman okusam veya kitap ne zaman aklıma gelse, pencerenin önünde kalıp, uzun uzun düşünmek oluyor.

şu ayrıntıyı da vermek lazım; neçayev karakteri rastgele seçilmiş bir karakter değil. sergey neçayev'e bir gönderme var.

şöyle der ''devrimcinin anahtar kitabı''nda sergey neçayev;

devrimci adanmış bir insandır. kişisel çıkarları, işleri, duyguları, bağlılıkları, kişisel eşyaları, hatta kendi adı bile yoktur. ondaki herşey, biricik tek bir çıkar, tek bir düşünce, tek bir tutku devrim tarafından özümlenmiştir.”

karakterimiz de mi öyle ? bilemeyeceğim. * belki, yazar sadece adını ona olan saygısına binaen kullanmıştır. okur görürsünüz.

unutmadan şunu da söyleyeyim; kitapla ilgili elimde sağlam bir kamuoyu yoklaması var. yıllar önce kitabı önerdiğim 4 arkadaşımdan ikisi kitaba bayıldılar. diğer ikisi ise kitabı yarıda bıraktı. yani bu kitabı ya çok seveceksiniz, ya da hiç sevmeyeceksiniz. ortası yok...
devamını gör...

o zaman inci sözlükte yazın. kimse sizi iple bağlamadı buraya.
devamını gör...

crack dosyasını bulup indirirsiniz.
sonra içindeki text dosyasından gerekli metni dos ekranında gerekli yere yapıştırır, ardından interneti kesip etkinleştirirsiniz.
geçmiş olsun...
devamını gör...

lise yıllarımda sık sık yaptığım eylem. özellikle de kitaplar ucuz olduğu ve benim de fazla param olmadığı için daha çok sahafları tercih ederdim. tabi büyüyüp para kazanmaya başlayınca d&r vs. de gezmeye başladım. çoğu zaman kitap almasam da (ki çok ilgimi çeken bilgilendirici kitap olursa alırım) rafların arasında dolaşıp sarı sayfaları karıştırmak beni inanılmaz rahatlatır. kitapların kokusu mu desem, belki hayatımı değiştirecek ve daha mutlu edecek bir kitap bulurum umudu mu desem bilmiyorum ama gerçekten çok zevk aldığım bir eylem. hem avm'de boş boş gezmekten daha iyidir.
devamını gör...

soruyorum: pişman mısın?
devamını gör...

kafa sözlük moderasyon grubunun yeni lideridir, direktörümüzdür.
moderasyonda en üst mertebe artık kendisidir.
güvenim sonsuz.

(bkz: hayırlı olsun)
devamını gör...

friends.
devamını gör...

tabiki tavuk. bas.
devamını gör...

pîr sultan abdal asıl adı haydar olan, 16. yüzyılda yaşamış, alevi-bektaşi-türk[1] halk şairi ve ozanıdır.
kendisine ait bu şiir ruhi su, barış manço, zerrin özer, sabahat akkiraz, nurettin rencber başta olmak üzere pek çok sanatçı tarafından yorumlanmıştır.
sözleri:
şu karşı yaylada göç katar katar
bir yiğidin derdi serinde tüter
bu ayrılık bana ölümden beter
geçti dost kervanı eyleme beni eyleme beni
bu ayrılık bana ölümden beter
geçti dost kervanı eyleme beni eyleme beni
şu benim sevdiğim başta oturur
bu güzelin derdi beni bitirir
bu ayrılık bize zulüm getirir
geçti dost kervanı eyleme beni eyleme beni
bu ayrılık bize zulüm getirir
geçti dost kervanı eyleme beni eyleme beni
pir sultan abdal'ım dağlar aşalım
aşalım da dost diye nere düşelim
çok ekmeğin yedim helallaşalım
geçti dost kervanı eyleme beni eyleme beni
çok ekmeğin yedim helallaşalım
geçti dost kervanı eyleme beni eyleme beni
şahsi fikrim (şarkıyı ilk kimden dinlediysem onun söylemi ile aklımda kalması sebebiyle ) en iyi barış manço söylemektedir.
buradan
devamını gör...

her şey zamanında ,iyi ya da kötü o an ki durumuna göre yaşanmıştır ve bitmiştir geçmişin şöylesi böylesi sadece üzer. ne gerek var bitmiş gitmiş, şuan olmayan değmeyen biri için aklımızı yormaya. herkesin yolu açık olsun.
devamını gör...

fakir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

diğer adıyla günlük ağacı. jeolojik dönemlerden günümüze kalan miras. bir tür aramızdaki dinozor ağaçlar. çok büyük oranda muğla il sınırlarında yaşıyor ve ormanı da bulunuyor. endemik olan bu ağaç, türkiye haricinde rodos adası'nda bulunuyor. bu eşsiz ağacın orman vasfını kazandığı yer ise köyceğiz kavakarası sığla ormanı. ağacın kozalağı gürz denilen dikensi bir yapıdadır. dikkatle bakınca sanki covid-19 virüsünün mikroskobik şeklini andırıyor.

halk arasında şifa bitkisi olarak da kabul edilen sığla yağı, ağacın gövdesinden çıkarıldığı için son derece ilgi uyandırıcı ve kültürel açıdan da değerli. sindirim sistemi hastalıklarında, reflü, ülser ve başka mide rahatsızlıklarına tedavi edici etkisinden dolayı kavanozlarda satılan bir ürün. kıvam olarak yapışkan bir yapıya sahip olan yağın kokusu ayakkabı boyası ve mazot kokusu gibi de ağır bir kokuya sahip. bu yağdan antiseptik özelliğinden dolayı sabun da elde ediliyor. batı anadolu bölgesinde kabukları yakılarak, güzel koku amaçlı tütsü elde ediliyor ve kristal yapıdaki reçinesi şifa amaçlı kullanılıyor.
devamını gör...

okuyarak veriyorsa gerçekten melektir. bence verdiğimiz her oy o tanımın altına atttığımız imza gibi;ben bu yazıyı okudum, beğendim ve katılıyorum. verdiğim her oyu böyle düşünerek veriyorum. ha bir de bilgi tanımları oluyor, onları ayrıca okumaya çalışıyorum. çünkü her tanım bir emek olsa da bilgi tanımlarını girmek apayrı bir emektir. okumadan oy verirsem emeklerinin karşılığını tam olarak vermeyecekmişim gibi hissediyorum*. oy verdiğim tanımlar benim için değerlidir, umarım siz de oylarımı değerli görüyorsunuzdur.*

tanımımızı da yapalım şuraya:
t:okuyarak beğeni yapan bonkör yazarlara verilen sıfat.
devamını gör...

erkeklerin daha çok dedikodu yapması. kızmayın lütfen.
bireysel gözleme dayalı eminlik
devamını gör...

albert camus’nün müthiş sembolik öğeler barındıran kült eseri. 1940’lı yıllarda cezayir’in oran şehrinde farelerin getirdiği veba salgınına karşı verilen mücadelenin romanı. kitabın başında vebanın, fareler aracılığı ile yayılmasının tasvir edildiği kısımlar inanılmazdır. imkânınız varsa eve kapandığımız bu günlerde mutlaka okuyun.

yukarıda da belirtmiştim romanın sembolik öğeler barındırdığını. dolayısıyla oran şehrinde gerçekte yaşanmamış olan bu salgın, almanların fransa’yı işgalini veya fransızların cezayir’i sömürgeleştirmesini simgeliyor. yazar, ikinci dünya savaşında avrupalıların nazilere kara veba ismini vermesinden etkilenmiştir. albert camus, roland barthes’a yazdığı bir mektupta romanının, nazilere karşı direnişin tam bir tarihçesi olmadığını ancak bundan da geri kalmadığını belirtmiş. romanı bu gözle okuyunca benim en çok ilgimi çeken karakter cottard oldu. romanın bir yerinde bu anti kahraman; “benim için açık ve net olan bir şey vardır o da veba ile içiçe yaşadığımdan bu yana kendimi daha iyi hissediyorum." der. bu karakter, fransa’nın işgali sırasında inanılmaz boyutlara ulaşan nazi işbirlikçilerini temsil ediyor. romanın sonunda veba ile mücadele kazanılınca cottard polis tarafından tutuklanır ve halk tarafından dövülür. nazi işgali bitince de işbirlikçiler yargılanır ve idama mahkum edilir.

fransa’nın naziler tarafından işgali, cezayir’in fransızlar tarafından işgali, istanbul’un ingilizler tarafından işgali gibi spesifik olaylar anlatılmış olsa sıradan tarihi bir roman okumuş oluruz. ancak yazar romanda öyle bir sembolik dünya kuruyor ki; tarihin herhangi bir döneminde, herhangi bir zaman diliminde yaşanabilecek tüm “saçmalıklara” cuk diye oturuyor kitap.
devamını gör...

2006 new yorkta universiteye basladim, sinif arkadaslarimdan biri 64 yasinda bir amca. birgun merak edip sordum, dayi hayirdir yasin olmus 64 ne isin var burada diye, hep universite okumak istemis ama hem ailesine bakmak zorunda oldugundan hemde farkli sebeplerden oturu bir turlu bunu yapamamis, ama sonunda artik vaktim var ve bunu yapmadan olmek istemiyorum demisti. bunun gibi birden fazla insanla karsilastim okul hayatim boyunca, her biri beni cok etkilemistir ve hayata bakisimi degistirmislerdir diyebilirim.
devamını gör...

şu hayatımda 3 filmde ağlamışımdır. ayla, 7. koğuştaki mucize ve şampiyon: bold pilot*
devamını gör...

yaşam tarzı ve müziğe kattığı ruhla bütün ön yargıları parçalayan, özellikle ırkçılığa ve tür despotizmine karşı hunharca savaşan, yegane müzik dehası.
(bkz: queen)
(bkz: bohemian rhapsody)
devamını gör...

dönem sonuna kalmaz aşı bile bulur bunlar.


gaziantep'te sanko okulları öğrencileri, covid-19’dan şüphelenilen durumlarda hastanelere gidilerek pcr veya antikor testi yaptırılmadan önce uygulanabilecek güvenilir, maliyeti daha düşük, yapay sinir ağı kullanılan ve kesin sonuçlar alınabilecek test cihazı geliştirdi. testte kişiden tükürük testi alınıp, nişasta ile birleştirildikten sonra cihaza konulması ve sonuç alınması, yaklaşık 5 dakika sürdüğü belirtildi.

özel sanko okulları'nda eğitim gören lise öğrencileri ece güner, çiçek dilara kaya ve elif nida tahaoğlu, 'covid-19' projeleri ile tübitak 52'nci lise öğrencileri araştırma projeleri yarışması'nda bölge birincisi oldu. finalde türkiye birinciliği hedefiyle yarışacak öğrencilerin çalışması için patent başvurusu yapılacak.



sanko okulları genel müdürü fırat mümtaz asyalı, "covid-19 tüm dünyayı etkileyen bir süreç. öğrencilerimiz de geçen yıl kasım ayından itibaren covid-19 ile ilgili nasıl proje yapabiliriz, diye fikirler yürüttüler. projenin iki boyutu var. birinci boyut, teşhis boyutu; ikinci boyut ise kanıtlandırma boyutudur. yapay zeka ve bilgisayar kodlamasıyla sonuçlar doğrulanıyor. tüm dünyada teşhisler sürüntü testleriyle yapılıyor. projemizi ocak ayında tübitak'a ilettik. ilk elemelerden geçtikten sonra bölge finallerine davet edildik. bölgede biyoloji dalında sağlık ve medikal cihazlar alt dalında bölge birinciliği elde ettik. yapılan araştırmalarda şu ana kadar tükürük üzerinden bu enzimlerle covid-19'u teşhis etmeye yönelik akademik bir çalışma olmamış. kişiden tükürük testi alınıp nişasta ile birleştirildikten sonra cihaza konulması ve sonuç alınması yaklaşık 5 dakika sürüyor. ev ortamında herkes bunu kolaylıkla uygulayabilecek. sonucun pozitif çıkması durumunda daha resmi bir teşhis için hastaneye gidilip sürüntü testi verilebilir. yapay zeka üzerinden çalıştığımız için yüzde 95 seviyelerinde doğru sonuçlar alacağımızı düşünüyoruz" diye konuştu.



'insanlar bu testi evlerinde de yapabilecek'

test cihazını geliştiren ekipten 11'inci sınıf öğrencisi çiçek dilara kaya, "covid-19 salgınından yola çıkarak bu projeyi geliştirdik. bir test cihazı geliştirmek istedik. şu anda pcr ve antikor testleri var fakat bunlar uzun sürede sonuç veren ve maliyeti yüksek ve acılı testler. daha kolay uygulanacak bir test düşündük. tükürüğün kullanılması ile yapılan bir test bu. aynı zamanda tat ve koku kaybını da buna ekleyerek, yapay zekaya veriler girerek çok güvenilir sonuçlar almak istedik. güvenilirlik oranımız yüzde 95. hedefimiz ileride çok daha fazla kişiyle çalışarak yapay zekamıza da on binlerce veri girerek testin güvenilirliğini daha da artırmak. şu an testimizi derecelendirerek yapıyoruz. insanlar bu testi evlerinde de alıp yapabilirler" diye konuştu.





'tükürüklere nişasta ekliyoruz'

deneklerden aldıkları tükürüklerin içine nişasta ekleyerek, testleri uygulamaya koyduklarını anlatan 11'inci sınıf öğrencisi elif tahaoğlu ise "deneklerimizden tükürükleri alıyoruz. laboratuvar ortamında içine nişasta ekliyoruz sonra deneklerimizden bir de tat ve koku testlerimizden tatmalarını istiyoruz. bu değerleri de yapay zekaya giriyoruz. yapay zeka test için süreyi çok daha hızlandırıyor ve istatistiksel olarak da çok daha güvenilir. projemiz için patent başvurumuzu da yapacağız. tübitak bölge finallerinde birinci olduk, şimdi de türkiye finallerine gideceğiz. hedefimiz, bu projemizi tüm dünyaya ulaştırmak. testimiz deneklerden tükürük alma süreciyle birlikte ortalama 5 dakikada sonuç veriyor" dedi.


buradan
devamını gör...

sscb vs usa arasında yapılacak olan, bütün dünya halklarının heyecanla beklediği karşılaşmadır.

(bkz: in putin we trust)
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim