protestanlığın kurucusu olarak kabul edilen bir devrimci. türkler hakkında görüşleri şöyledir:

söylemlerinde “ türk” kelimesi korku ve barbarlığı sembolize eder. bu nedenle almanca’da bazı şarkılar türkleri tanrı'nın cezası, tanrının kırbacı ve şeytanın hizmetçisi" olarak tanımlandı. hıristiyanlar günah işledikçe tanrıtürkler aracılığıyla onlarıcezalandınyordu. hatta luther türklerin truvalıların torunları olduğunu bile iddia etti. luther için türkler, dünyanın sonunun yaklaştığını haber veren daniel apokalipsann'i gerçekleşmesi anlamını taşımaktaydı. martin luther ayrıca, türk tehdidinin hıristiyanlar üzerinde ilahi bir kamçı olduğunu iddiasında da bulunmuştur. luther ayrıca yapıtlarında ıslâm'a ve osmanlı tehlikesinin yayılmasına ilişkin pek çok atıfta da bulunmuştur. örneğin, islam, ortaçağ'da deccal'in hizmetindeki bir şiddet hareketi olarak görülmüş, islâm'ın akla kapalıolduğu düşünülmüşve bu nedenle de dönüştürülemeyeceği kabul edilmiştir. o dönemdeki anlayışa göre, islâm'a ancak kılıçla karşıkonulabilirdi ve bundan da söz etmek her zaman mümkün de ğildi. fakat zamanla yaşanan değişiklikler sonucunda islâm'ın gerçek deccal olmadığı, asıl deccal'in başka bir yerde bulunduğu fikri kafalara yerleşmiştir. bu fikir, papa'nın (protestanlara göre) ve türklerin "isa'nın ve kutsal kilise'nin iki temel düşmanı" olarak algılanmalannı doğurmuştur. bu açıdan türkler deccal'ın bedenini, papa ise onun başını temsil etmekteydi. ızlanda'da kiliselerde okunmakta olan lutheryen dua kitabı, allah'tan, kendilerini "papa'nın kurnazlığından ve türklerin teröründen" korumasını diliyordu.

kaynak : avrupa aynasında türk kimliği.
devamını gör...

ben bu paylaşımda sonunu bildiğimden yüzüne bakmaya kıyamadım, sen babası olarak şu masumun boğazını nasıl kestin? gerçekten çıldıracağım artık şu çocuklara yapılan işlerden. ulan ben oğlumun tırnağını keserken aklım gidiyor biraz derine gider de etine gelir canı yanar diye. adam boğazını kesiyor.

zaten intihar etmek istemiş neden hastaneye götürdünüz? bıraksaydınız orada geberip gitseydi. haa şimdi "ne derdi vardı kim bilir" falan denir tabii. derdi olmayan mı var? el kadar bebeden mi çıkardın derdini, stresini?
devamını gör...

şairin ölümü şiirinin ataol behramoğlu çevirisi can acıtacak kadar güzeldir. şairin ölümü aynı zamanda lermontov'un şiir derlemelerini içeren kitaba da ismini vermiştir.

--- alıntı ---

intikam, çar, intikam!
kapanıyorum ayaklarına
adil ol ve katili cezalandır
ki onun idamı gelecek çağlara
senin haklı yargını duyursun
ve caniler örnek bulsun onda.

şair öldü! – kuluydu namusun.-
düştü, karalanmış, söylentilerle.
düştü intikam özlemiyle,göğsünde bir kurşun
eğerek gururlu başını yere!

utancını değersiz tahkirlerin
taşıyamazdı şairin kalbi
o başkaldırdı yargısına sosyetenin
ve öldürüldü! yapayalnız, önceki gibi..

öldürüldü! neye yarar şimdi gözyaşları..
neye yarar boş övgülerin gereksiz korosu..
neye yarar zavallı özür mırıltıları..
kader oynadı oyununu!

ilkin kinle kovan siz değil miydiniz
onun özgür ve cesur yeteneğini;
ve eglenmek için körüklediniz
bir yangını ki belli belirsizdi..

daha ne? eğlenin.. son ıstıraplara
dayanmaya artık gücü yetmezdi!
söndü bir meşale gibi eşsiz deha
soldu alnındaki zafer çelengi..

kurtuluş yok,soğukkanlılıkla
katil indirdi vuruşu.
titremedi elindeki tabanca
yüreği sanki donmuştu..

şaşacak ne var? uzaktan onu
o benzeyeni yüclerce kaçağa
fırlatmıştı bize kaderin buyruğu
talih ve rütbe avına..

gülerek, küstahça aşağlıyordu
yabancı bir toprağın göreneklerini
o bizim şanımızı esirgeyemezdi
ve bu kanlı an düşünemezdi
elini neye kaldırdıgını !

şair öldü ve girdi toprağa
o ünsüz, tatlı türkücü gibi
sağır bir kıskançlığın kurbanı.
onu eşsiz bir güçle betimlemişti
acımasız bir elin yere serdiği
o yazgı yoldaşı ozanı..

bırakarak barışçıl erinçleri ve saf bir dostluğu
özgür yüreğin ve ateşli tutkuların boğulduğu
bu kıskanc dünyaya niçin geldi?
niçin verdi elini değersiz kara çalıcılara?
niçin inandı yalan sözlere ve okşayışlara?
o ki genc yasından beri insanları bilirdi..

çıkarıp ilk çelengi alnından
dikenli ve denfeden bir çelenk taktılar ona,
ve gizli iğneler dalların altından
battılar şanlı alnına..
ve ağulandı son anları da
sinsi fısıltısıyla alaycı cahillerin.
ve öldü o -boşuna bir intikam susuzluğuyla-
ve gizli üzgüsüyle kırılmış ümitlerin..

sesleri o eşsiz şarkıların dindi
bir daha duyulmamacasına.
dar ve sevimsiz sığnağında simdi
susuyor şair , bir mühür ağzında..

ve sizler, kibirli çocukları
bilinen alçaklıkla ün salmış ataların!
köle topuklarıyla çiğneyen yıkıntılarını
bahtın oyunuyla incinmiş soyların!
özgürlük,defa ve şan cellatları!
tahtın yanındaki açgözü yığın!
susturun gerçeği ve yargıyı
gizlenin örtüsü altına yaslanın!
fakat ey ahlaksızlar,tanrısal bir yargı
ve müthiş bir yargıç bekliyor sizleri!
o’nu kandıramaz altın şıkırtısı
o bilir önceden her şeyi.
o zaman boşa gidecek ama
kötülemeler, basvuracağınız!
ve tüm kara kanınızla, şairin
haklı kanını yıkayamayacaksınız!..

--- alıntı ---
devamını gör...

hardal, palmiyeler, objektif, pentagram ve whisky
devamını gör...

(bkz: al kırdın kırdın)
devamını gör...

normalde çok zor kabul ederiz yenilgiyi, ama aşık olunca yenilgi o kadar güzelki sanırım erkekler bile tıpış tıpış evet yenildim teslim oluyorum moduna geçiyor, galiba hemen teslim alınmak istiyorlar, ondan bu hızlı ateşkes..

bu arkadaş burda güzel anlatmıştı,
tavsiye ederim izleyin, video komple çok iyi

devamını gör...

yarı-efsanevi bilge. (bkz: korkut ata) olarak da anılır. kendisinden bilindiği kadarıyla, ilk kez reşidüddin* (v.1318) bahseder. o, bazı oğuz beylerini sayar ve dede korkut'un da bunların şeyhi olduğunu söyler. yine bu gibi eski dönemlerde, korkud ata namında ehl-i hâl olan aziz bir adamdan bahsedilir. reşidüddin, dede korkut'un, oğuz hükümdarlarından birinin başmüşaviri olduğunu söyler. bu oğuz hükümdarı, kayı inal han'dır. hatta bir menkıbeye göre kayı inal han, hz. muhammed devrinde müslüman olmuş ve dede korkut'u, hz. muhammed'e elçi göndermiştir. velâyetnâme-i hacı bektaş-ı veli kitabında dede korkut bazı oğuz beyleri/hanları ile anılır ve bunların ölmesiyle birlikte oğuz topluluğunun da dağıldığı söylenir.

adam olearius (ö. 1671), dede korkut'tan imam korkut diye bahseder ve 1638 yılında onun mezarını gördüğünü söyler. hatta mezarın olduğu yeri anlatır ve nerde olduğunu bile söyler. adam olearius'un anlattığına göre korkut, putperest olan lezgileri, islam'a davet etmek için oraya gitmiş ama lezgiler tarafından öldürülmüştür. evliya çelebi (v.1682) de bu tarihten 9 yıl sonra, yani 1647 yılında dede korkut'un mezarını ziyaret etmiştir. ve eugene schuyler (ö.1890) de dede korkut'un mezarı hakkında bilgi verir. vasily barthold (ö. 1930) ise bölgeye gittiğini ama mezarı bulamadığını söyler.

dede korkut, ebülgazi bahadır han'a (v.1664) göre 295, bir halk rivayetine göreyse 100 yıl yaşar.

eğer dede korkut gerçekten yaşadıysa bile, göçebe türklerin onu kutsallaştırıp yücelttikleri kesindir.
devamını gör...

mal oluşumun yanında bir de enayi olduğumu anladım. bugün sizin için sıradan bir gündü ama benim için sıfatlarıma bir yenisini daha ekledigim gündür. 14 ekim gününü dünya enayiler günü ilan ediyorum kutlu olsun.
devamını gör...

çok sevdiğim bir yazar dostumdur. tanımlarının dikkatimi çekmesi ile kesfetmis daha sonrada yakın dostum olmuş kişidir. nickine bakmayın siz onun oldukça samimi ve güler yüzlü bir yazardir. hem çok anlamlı bir dizi keşfettim onun sayesinde hem de derdime ortak oldu. bende yeri çok ayrıdir. tanımlarını da severek takip ediyorum. yazarlığınız daim olsun efenim.*
devamını gör...

genelleme yapmadan şu söylenebilir;
türkiye’nin çok çok ilerisinde düşünce yapısına, yaşam tarzına sahip bir halk barındıran şehir. kültür karmaşasını zevkle yaşayacağınız, içerisinde araplar, kürtler, hristiyan araplar, ermeniler, türkler’i barındıran ve kardeşçe yaşamayı bilen insanlarla doludur. kendine has yemekleri ve içecekleriyle ünlü olup, gittiğiniz zaman mutlaka boğma ’yı denemeniz gerekiyor.
merkeze 15 dakikalık mustafa kemal üniversitesi serinyol kampüsü tam bir öğrenci semtidir. esnafı(geneli) kaliteli ve terbiyelidir.
dışarıdan gelen öğrencilere ev sahipliği yapmanın mutluluğu gözlerine yansır insanların...
devamını gör...

anneden anneye değişkenlik gösteren bir durum.

benim annem bana perde taktırmak, cam sildirmek gibi bir çok ev işini yaptırdı zamanında.

halen evde olduğum zamanlar o yorulmasın diye yükünü hafifletiyorum.

ve kesinlikle doğrusu budur, sorumluluk bilincini uygulamalı olarak öğretmektir.
devamını gör...

biraz önce denk geldim videosuna. içimden dolu dolu beddualar ve küfürler ede ede izledim. bir insanın, hayatını nasıl mahvederiz adlı çalışma. insan denen varlığın yaptığı ve yapmaya devam ettiği kötülüğü izledim resmen. tek hayali, bir ev alıp oturmak, evlenip çocuk sahibi olmak ve mutlu bir yuvasının olmasıydı. aşağılık teyzesi ve dayısının kurbanı oldu. sosyal medyanın gücü olmasa, sahip çıkılmayacak olan bir kadındı!



meliha türkgenç, kimsesiz ve çaresizdi. annesi doğum esnasında hayata gözlerini yumdu. babada sahip çıkmayınca dayısı ve teyzesinin yanında kalmak zorunda kaldı. onlarda biricik kızı; bir gece de ayran diye kandırılarak, zorla içirilen alkolle sarhoş edildikten sonra fuhşa sürükledi, genelevine sattı. kurtulmak istedi; ‘10 bin tl verirsen seni bırakırız’ dediler ve 45 yıl boyunca 10 bin tl’yi ödedi, ödedi, ödedi, ama kurtulamadı. işkence gördü, tehdit edildi, kurtulamadı. ta ki yaş alıncaya dek. yaşlanınca kapıya koydular. o şimdi mersin çarşısı’nda peçete, ‘yara bandı’ satarak yaşamını sürdürmeye çalışıyor. çarşı esnafının sevilen yüzü haline gelen cimcime (ufak tefek, becerikli, konuşkan ve sevimli kadın) gerçek adıyla meliha türkgenç’in tek hayali evlenip gelinlik giymek, sıcak bir yuvaya sahip olmaktı. o bu hayalini gerçekleştiremedi.
devamını gör...

pek tanıdık bir istektir.
ege'de olursa tadından yenmez.
bir dönem marmara'da bir köyde 5, 6 sene yaşamışlığım var.
su yoktu su, her yer çamurdu. dağda bayırda inek peşlerinde koştum hey heyyyy.
yani marmar'a deyince sanmayın ki tatil köyü.
neyse bir kaç sene içinde şehir değiştirmeyi düşünüyorum.* tavsiye alırım.*
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

diğer ismi ile; kepir evliliği. türkiye topraklarında hala varlığını sürdüren sapıkca ve istismara dayanan onca gelenekten biridir. özellikle hakkari civarlarında görülen bir evlenme biçimidir. aile arası husumetler, yoksulluk ve diğer sebepler ile iki erkek arkadaş, kız kardeşlerini akşam saatlerinde yanlarına alarak ıssız bir alana giderek* kardeşlerini değiştirirler. değişimin ardından korkunç bir tecavüze maruz kalan kadınlar kardeşlerinin arkadaşları ile gitmek zorunda kalır. bir değişim* durumu söz konusu olduğu için aileler bu duruma rıza gösterir ancak kardeşlerinin namusunun kirletilmesine sebep olan erkek çocuk ile bir süre görüşülmez.
devamını gör...

trabzon of'ta 11,7 ve 4 yaşlarındaki 3 kızını silahla öldüren emre g. kendisini ihbar etmiş.
masumlara kıyacağına kendini imha etseydi keşke.
buradan
devamını gör...

tıp dünyasında çaylak. evet tam olarak bu.
devamını gör...

bazı dolandırılma olaylarına bakılırsa "reenkarnasyon gerçektir, çünkü bu kadar aptal olmaya tek ömür yetmez" olarak değiştirilmesi gereken cümle.
devamını gör...

çürümenin kitabı
devamını gör...

bunda rahatsız olacak ne var ki ya?
aşırı tatlılar ya. umarım bebişleri sağlıkla dünyaya gelir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim