alice cooper'ınki tertemiz bir bdsm şarkısıdır.

"i hear you calling and it's needles and pins,
i wanna hurt you just to hear you screaming my name."
devamını gör...

valla ben geldim diye biliyorum ama?!
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yıllardır demleme çayın yerini tutmadığı söylenen ama inatla tüketilen çaydır.
ulan bu kadar tüketiliyorsa satılıyorsa bir bildikleri vardır bir alıcısı vardır.
şimdi sallama çayı icat eden herife ayıp değil mi ne zaman sallama çay muhabbeti geçse abi demleme çayın yerini tutmuyor yaaaa muhabbeti dönüyor.
devamını gör...

tam bitti mi?
haber verin, helva kavuracağım. kokusu çıksın.

kaşkolnikov 'a katılıyorum. mesaj kutularından çıkalım. ikili etkileşim yerine toplu etkileşim yapalım. gizem falan bir yere kadar. vallahi beş on kişiyle aile oldum. ablam, abim, kardeşim demeye başladım. selam veriyoruz her sabah birbirimize akşam kapatıp çıkıyoruz. esnaf mıyız biz? farkımız belli olsun. yoldaş bizi maaş'a bağlasın. yeter be...
devamını gör...

bazen hevesimi kursağımda bırakan yazardır.
güzel bir entry girmiş ve sevmişim, üç noktaya heyecanla basıp bunun hakkında konuşmak istiyorum ama o da ne bomboş..
sadece şikayet kısmı var.
bayram sabahı şeker almak için heyecanla kapıyı çalarsında kimse açmaz ya...heh öyle bir his işte. *
devamını gör...

bir orhan kemal romanıdır.

okuduğumda onbir yaşındaydım sanırım. annemin hediyesi idi doğum günümde. o kadar sevmiştim ki kitabı. deli gibi okuyup bitirmiştim bir günde. hala da aklımdadır.

ilk bölümün adı -umarım doğru hatırlıyorumdur- serseri mayınlar’dı. genç bir adamın hikayesi anlatılır roman boyunca.orhan kemal’in toplumsal gerçekçiliğe bağlı kalarak yazdığı bir romandır. benim aklımda bir bildungsroman gibi kalmış hep. akıcı bir romandır da aynı zamanda ve diyaloglar yoluyla yazılmıştır.

romanın ismi ve ilk bölümün ismi o kadar çok çağrışımlar uyandırır ki. kaybolup gitmiş bir dönemin silik hatırasını yeniden renklendirir okuyanın zihninde. yaşamayan bilmez ama anlayabilir arkadaş ıslıklarını duymanın ne kadar önemli olduğunu.

kahvaltı sofrasında daha son çayı bitirmeden dışarından tanıdık bir ıslık duymak ya da isminizin çok samimi bir ses ile çağırılması o kadar önemli, o kadar cezbedici, o kadar güven vericidir ki anlatamam.

ama işte bu ıslıklar sizi iyiye de davet ediyor olabilir kötüye de. ne zaman kesilmesi gerektiğini bilmek önemlidir. zamanında kesilmediğinde ıslıklar sizi istemediğiniz yerlere ve zamanlara taşıyabilir çünkü.

kitabı okuduğunuzda bir film izliyormuş gibi hissedeceksiniz. ben kitabı sayfa sayfa değil sahne sahne hatırlıyorum.
devamını gör...

türkiye'nin en kaliteli dizilerinden bir olan 'ezel' dizisinde canlandırdığı 'ezel' karakteri ile aklıma kazınan oyuncudur.
devamını gör...

bozulmuş kol saatleri.
devamını gör...

neden ismimi yazmadınız?
devamını gör...

ailem orda ve aslen oralıyım sayılır mı?!?? möhüğğ özledim..
devamını gör...

yazdığı yazılar kadar, fotoğrafları da kalifiye olan yazar.
bazı başlıklarda karşılaşmaya devam edelim lütfen...
devamını gör...

kaba bir deyişle "soba" benzetmesine konu olan tecrübelerdir.

sebebi de yaydığı ısıya göre* belli bir mesafede durmak gerektiğidir.

yoksa insanı fazlasıyla yakabilir ya da soğuktan titretebilir.
devamını gör...

aşık olduğum dizi. hikayesini dinlemek isteyenlere şunu söyleyeyim, hayatta bazı şeylerin zamanı olduğunu düşünüyorum. bu zaman insanın lehine oluyor genelde. çünkü bazı şeylerin değerini anlamanız için vaktinden önce ona kavuşmamalısınız. eğer vaktinden önce elde ederseniz değerini bilemeyebilirsiniz, veyahut daha kötüsü hayatınıza etkisi olmayabilir.

bu dizi de benim için böyle bir hikayeye sahip. henüz fakültede bir lisans öğrencisiyken bir fakülte dersinde yunan hocamız bize iletişim ile ilgili bir ders veriyordu şimdi tam olarak ismini hatırlayamadım ancak dersin konuları arasında "etik" de vardı. dersin de bir asistanı var. hocamızın zor bir aksanı vardı anlaması biraz yorucu olabiliyordu, ders sırasında çoğu kişi dinlemiyordu. ben de biraz prensipli bir insan olarak asla ders kaynatmazdım, konuyu ve dersi sevmesem bile ilgilenirdim. çaba gösterirdim. derslerde bunalıyorduk ama asistan çok iyi birisiydi, oldukça da espirili bir kadındı. ders haricindeki "section" denen ek dersler vardı ve konu tekrarı, konuyla alakalı çeşitli uygulamalar vs yaptırıyordu ders harici bir gün 30-40 dakikalık ek derslerde.

neyse bir gün etik konusu gündemdeyken bu konu benim epey ilgimi çekmişti ve acaba bununla ilgili önereceğiniz bir şey var mı diye sormuştum, (dip not asistandan birazcık da hoşlanıyordum şimdi itiraf edeyim) o da bana aslında bununla ilgili bir dizi var ve çok eğlenceli izleyebilirsin diye bu diziyi önermişti.

sonrasında vize dönemi, dersler, iş güç ve üniversite hayatı derken bu diziyi netflix izlenecekler listesine ekleyip yüzüne bile bakmamış unutmuştum. zaman geldi geçti, üniversite bitti yüksek lisans dönemim başlamıştı, bir işim vardı, bir ders asistanı olmuştum yüksek lisansta ve sınıftaki ek derslerde ben ders anlatır olmuştum. ne kadar güzel gidiyor değil mi hikaye...

lanet olası pandemi başladı. korku, panik, hayatın sekteye uğraması, evlere kapanma, aile ile yaşanılan enteresan sorunlar derken ben hayattan bağımı ufak ufak koparıp derin bir depresyona düşmüşken (yüksek lisansı bıraktım, işsiz kaldım, asistanlık da mecburen bitti, pandemiye alıştım ama yakın zamanda ufukta askerlik var ve param yok.) listemde bu dizi ile karşılaştım. açtım, izlemeye başladım, ağladım da ağladım, güldüm de güldüm, düşündüm de düşündüm ve bu diziye aşık oldum.

diziyi duyup sonrasında izlemeye başlamam arasında tam 3 sene var arkadaşlar. koskoca 3 yıl. her şeyin çok güzel ilerlemeye başlaması ve yıkılması ile bu diziye başladım ve başladıktan sonra 7 gün içinde bitirdim bütün sezonları izledim. yeniden hayata bağlayan, mutluluk veren ve tekrar ayağa kalkıp mücadeleye sokan bu dizinin yeri benim için bambaşkadır.

edit: dizinin bendeki yerini yazdım ama giderken michael'a haksızlık ettiğimi hatırlayıp geri geldim. michael sen hayatta bir insanın başına gelebilecek en güzel şeysin, kalbine ölelim senin biz kalbine!
devamını gör...

öncelikle bu başlığı "hayvan hakları yasası" başlığından farklı bir şekilde açmamın sebebi o başlıkta bir istekten söz edilmesiydi. bu ise iki hafta içinde meclis gündemine gelecek gerçek bir mesele. bu başlığı yeni yasanın şuanki hali ve nihali hali hakkında bilgi vermek için açtım. yani taşınmaz ve arada kaynamazsa mod arkadaşlara minnettar kalırım.

ak parti grup başkanvekili özlem zengin'in söylediğine göre iki hafta içerisinde meclise getirilecektir. bu başlıkta siyasete hiç girmeden yeni yasanın şuanki halini ve meclise teklif edilip son halini aldığında neler getirdiğini editleyerek paylaşacağım.


özlem zengin'in ipuçlarına göre yeni yasa şimdilik şunları öngörüyor:


1. tanımlama değişikliği:

artık sahipli-sahipsiz olarak değil ev hayvanı ve evcil hayvan olarak adlandırılacaklar. eşya, mal yerine can olarak tanımlanacaklar.

2. hayvanı sokağa bırakmak:

bu konuda idari para cezaları getirilecek.

3. petshoplarda hayvan satışı:

küçük kafeslerde satılmaları yasaklanacak. yalnızca tarım ve orman bakanlığı denetiminde satılabilecek.

4. hayvan sahiplenme:

hayvan sahiplenmek şartlara bağlanacak. her hayvanın bir kimliği ve çipi olacak.

5. belediyeler:

bakımı ve korunması konusunda bir takım zorunluluklar getirilecek.

6. bir evde maksimum 3 köpek:

hem başka insanların rahatsız olmaması hem de hayvanların kötü şartlarda bakılmasını ve denetimsiz satışını engellemek için böyle bir düzenleme getirileceği söyleniyor.

7. kısırlaştırma:

hayvanların kısırlaştırılmasına yönelik bir çalışma başlatılması gerektiği söyleniyor. sanırım yeni kanunda bununla ilgili de bir düzenleme yapılacak.

8. işkence, kötü muamele ve cinayete hapis ve para cezaları:

a) kötü muameleye yönelik idari para cezaları;

b) canice öldürmeye yönelik 6 aydan 4 yıla kadar hapis cezası;

c) dövüştürmeye yönelik 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası;

d) eziyete yönelik ise 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası verilebileceği söyleniyor.

(doğrudan cinayete dair bir şey söylememiş.)

2 yıl üzerindeki cezaların da ertelenmeyeceğini ifade ediyor hanımefendi.


daha önce de dediğim gibi bildiklerimiz henüz zengin'in ipuçlarından ibaret. meclise gelip son haliyle çıkınca tekrar editleyeceğim.

özlem zengin'in açıklama haberi
devamını gör...

-mümkün mertebe kireçsiz su
-çaykur'un sarı ve mavi paketlerinin karışımı
-porselen çaydanlık
-çayı sıcak suyun üstüne dökmek olarak açıklanabilecek sırladır.
devamını gör...

sözlüğe girişimle beraber direkt hissettiğim olay.
sıcaktı, çok sıcak, sanki yüreği elimdeymiş gibi.*
devamını gör...

haklı tespittir. yoksul kimse pek görülmüyor. açlıkla imtihan oluyor millet artık.
devamını gör...

askerliğini bedelli yapmış olan fatih erbakan'ın, israil saldırılarına karşı bulduğu çözüm önerisidir.

yeniden refah partisi genel başkanı fatih erbakan, israil'in filistin'e saldırılarına ilişkin "kudüs'e yapılan saldırıları sonlandırmak üzere acilen türk silahlı kuvvetleri (tsk) öncülüğünde 'barış gücü' oluşturulmalıdır" dedi.

erbakan, yaptığı yazılı açıklamada, işgal altındaki doğu kudüs'te devam eden şiddet olaylarına dünyanın sessiz kaldığını ve harekete geçilmesi gerektiğini söyledi.

buradan
devamını gör...

sunay akın'ın ağzından umudu taşıyan vapur...

"bu ülke hepimizin ama esas siz gençlerin. mücadeleden yılmak yok, tamam mı?"

mustafa kemal atatürk

devamını gör...

arada hayatımda yansımasını gördüğüm etkidir. bir teyze teşekkür eder, ben tüm kötümser ruh halimden uzaklaşırım, markette ağlayan çocuğa gülümserim, o susar, annesi bana gülümser, adımlarım değişir, bir insana çarparım, tanışırız, en yakın arkadaşım olur.. kafamdan kısa bir senorya yazdım şuan ama anladınız siz bence.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim