marmara denizi'ndeki salyaların kolera salgınını başlatabilecek olması
11 yaşında kolera olmuş, ölümden dönmüş, günlerce karantinada kalmış, ne kadar ağır, tehlikeli ve bulaşıcı bir hastalık olduğunu bizzat deneyimlemiş birisi olarak beni oldukça korkutan açıklamadır. üstelik açıklamayı yapan kişi de bülent şık gibi oldukça güvendiğim bir bilim insanı.
ama bırakın böyle bir salgın tehdidini ciddiye almayı, akp ve mhp deniz salyasıyla ilgili acil eylem planı ve araştırma önergesini dahi reddediyor. marmara denizi ya deniz deniz, koca deniz can çekişiyor ve yüzlerce çeşit canlı yaşamın ölmesine neden olan bu kirliliğin aynı zamanda korkunç bir salgına da neden olabileceği açıklanıyor ama yetkililerin umurunda değil.
bir taraftan da ülke bu denli büyük ekolojik ve ekonomik felaketlerle boğuşurken, 1000 odalı sarayında mutlu mesut yaşayan cumhurbaşkanı çıkmış cuma günü size büyük bir müjdem var diyor. şaka olmasını umuyorsun ama değil, gerçekten köy yanıyor deli taranıyor.
ama bırakın böyle bir salgın tehdidini ciddiye almayı, akp ve mhp deniz salyasıyla ilgili acil eylem planı ve araştırma önergesini dahi reddediyor. marmara denizi ya deniz deniz, koca deniz can çekişiyor ve yüzlerce çeşit canlı yaşamın ölmesine neden olan bu kirliliğin aynı zamanda korkunç bir salgına da neden olabileceği açıklanıyor ama yetkililerin umurunda değil.
bir taraftan da ülke bu denli büyük ekolojik ve ekonomik felaketlerle boğuşurken, 1000 odalı sarayında mutlu mesut yaşayan cumhurbaşkanı çıkmış cuma günü size büyük bir müjdem var diyor. şaka olmasını umuyorsun ama değil, gerçekten köy yanıyor deli taranıyor.
devamını gör...
müslümanlar kardeştir
"hepiniz allah ın ipine sımsıkı sarılın ve tefrikaya düşmeyin (ali imran 103)" buyuruyor allah.
"mümin, mümin kardeşinin derdiyle dertlenmediği müddetçe gerçekte mümin olamaz." buyurmuştur resulullah.
"insanlar ya dinde kardeşimizdir, ya da hilkatte(yaratılış da) eşinizdir." buyurmuştur imam ali.
müslümanlar dinin emrettiği şeyi yapmıyorsa bu müslümanın suçudur. dinin suçu değildir.
denilebilir ki; o zaman neden bu kan, savaş, katliam hep bu coğrafyadan çıkıyor?
bizim buna cevabımız satılık kukla krallar, kukla yöneticiler, gözünü hırs bürümüş dünyevi kaygıları olan liyakatsiz kişilerin lider olmasıdır. hz ali ye sorarlar hikmet nedir? diye. o da "hikmet herşeyi yerli yerine koymaktır" der.
toplumu bir arada tutan argümanları ön plana çıkarmaz isen, toplumu ayrıştıran argümanlar geliştirir isen, hikmetsiz, liyakatsiz kişileri lider olarak görür isen, kardeşlik beklemek ayı ikiye bölmekten daha zor hale gelir.
"mümin, mümin kardeşinin derdiyle dertlenmediği müddetçe gerçekte mümin olamaz." buyurmuştur resulullah.
"insanlar ya dinde kardeşimizdir, ya da hilkatte(yaratılış da) eşinizdir." buyurmuştur imam ali.
müslümanlar dinin emrettiği şeyi yapmıyorsa bu müslümanın suçudur. dinin suçu değildir.
denilebilir ki; o zaman neden bu kan, savaş, katliam hep bu coğrafyadan çıkıyor?
bizim buna cevabımız satılık kukla krallar, kukla yöneticiler, gözünü hırs bürümüş dünyevi kaygıları olan liyakatsiz kişilerin lider olmasıdır. hz ali ye sorarlar hikmet nedir? diye. o da "hikmet herşeyi yerli yerine koymaktır" der.
toplumu bir arada tutan argümanları ön plana çıkarmaz isen, toplumu ayrıştıran argümanlar geliştirir isen, hikmetsiz, liyakatsiz kişileri lider olarak görür isen, kardeşlik beklemek ayı ikiye bölmekten daha zor hale gelir.
devamını gör...
strikhedonia
son zamanlarda sıkça rast geldiğimiz kelimelerden biri olan strikhedonia “boş ver, ne olacaksa olsun, çok da tınn” anlamında kullanılmaktadır. colin mcleod’un bir parçasının da ismi olmuştur.

ingilizce bir kelime olan strike ve yunanca kökenli bir kelime olan hedonia’nın birleşiminden oluşan strikhedonia “bir durum karşısında olacakları göze alıp her şeyi boş vermişliğin keyfidir, umursamazlığın verdiği hazdır."
sizi tehditvari şekilde rahatsız eden hadsizlere karşı "gittir git" demek yerine strikhedonia derseniz karşınızdaki afallar, acaba ne dedi diye uzun uzun düşünür. *
“ölmüş eşek kurttan korkmaz”
“dünyayı sel basar, ördeğin umurunda olmaz”
“acı patlıcanı kırağı çalmaz”
benzeri sözler ile de açıklanabilir strikhedonia.
kıymetli yazarımız the matrix isn't real şu sahneyi daha iyi açıklar. sanal ortamdaki virüs benzeri trolleri "strikhedonia" diyerek umursamamak en iyisidir.
bize yüz vermeyenlere de strikhedonia der, son sözümüzü söyleriz. *
“kişisel bir tavır olarak alma. hayatın sahte olduğunu öğrendikten sonra sadece seni değil kimseyi umursamıyorum. hepsi bu” - gabriel garcia marquez.

ingilizce bir kelime olan strike ve yunanca kökenli bir kelime olan hedonia’nın birleşiminden oluşan strikhedonia “bir durum karşısında olacakları göze alıp her şeyi boş vermişliğin keyfidir, umursamazlığın verdiği hazdır."
sizi tehditvari şekilde rahatsız eden hadsizlere karşı "gittir git" demek yerine strikhedonia derseniz karşınızdaki afallar, acaba ne dedi diye uzun uzun düşünür. *
“ölmüş eşek kurttan korkmaz”
“dünyayı sel basar, ördeğin umurunda olmaz”
“acı patlıcanı kırağı çalmaz”
benzeri sözler ile de açıklanabilir strikhedonia.
kıymetli yazarımız the matrix isn't real şu sahneyi daha iyi açıklar. sanal ortamdaki virüs benzeri trolleri "strikhedonia" diyerek umursamamak en iyisidir.
bize yüz vermeyenlere de strikhedonia der, son sözümüzü söyleriz. *
“kişisel bir tavır olarak alma. hayatın sahte olduğunu öğrendikten sonra sadece seni değil kimseyi umursamıyorum. hepsi bu” - gabriel garcia marquez.
devamını gör...
yazarların çocukken en çok korktuğu şeyler
süt kardeşler filmindeki gulyabani.
devamını gör...
yazarların ağlama sıklığı
günde beş vakit farz eylemiş rabbim... nafilelerle bazen sekizi de bulduğu oluyor...
devamını gör...
şu an dinlenen şarkıdan bir cümle
drama köprüsü bre hasan, dardır geçilmez.
tanım: dinlediğimiz şarkıdan bir cümle paylaştığımız başlıktır.
tanım: dinlediğimiz şarkıdan bir cümle paylaştığımız başlıktır.
devamını gör...
amnezifobi
kişinin hafızasını kaybetmekten korkmasıdır.
devamını gör...
türk dizilerindeki gerçekçi olma takıntısı
fakat hala uyuduktan sonra nasıl öyle full makyaj kalktıklarını çözemedik. hani gerçekçilik?
devamını gör...
erkeklerin sakal bıyık bırakma merakı
insan gerçekten hayret ettiren meraktır. neden? nereden gelmiştir bu merak. belki evrime inansam maymundan derdim. zira kimi maymundan bir farkı yokmuşçasına dolaşıyor. şöyle model olsun böyle ucunda bırak ya da yok yok top olsun diyenler var. güzel kardeşlerim o sizi dürtmüyor mu? kuaförden çıkınca yüzümdeki o değişik hissi seven ben, bu duruma acayip merakla yaklaşıyorum. yüzünde kıl var güzel kardeşim. hem de na böyle görünüyor, hem de sert tüy falan değil yani ve bunu uzatıyor, bazen bakım yapıyor, şekilden şekle sokuyor, canın sıkılınca oynuyor ve hatta övünüyorsun. neden?
devamını gör...
en uzun entry
50000 sınırı garip geldi. en nihayetinde burası bir websitesi ve bir veritabanı var dolayısıyla maksimum karakter sayısının 2'nin üssü olması lazım. veritabanında varchar ya da text olarak alıyor olsalar 65535 karaktere kadar yazabiliyor olmamız gerekir. ne bu 50 bin? doğru mu yanlış mı? doğruysa niye doğru? test eder miyim? meh.
abi gerçek bir sosyal deney unsurusunuz ya. 41 kişi hiç okumadan beğenip portakallara soktunuz bu manasız tanımı tebrik ederim.
abi gerçek bir sosyal deney unsurusunuz ya. 41 kişi hiç okumadan beğenip portakallara soktunuz bu manasız tanımı tebrik ederim.
devamını gör...
refik saydam hıfzıssıhha enstitüsü
27 mayıs 1928 tarihinde kurulan bu enstitütünün amacı ülkemizin bulaşıcı hastalıklarla mücadelesinde aşı ve serum üreterek, tıbbi tahlil laboratuvarlarının geliştirilmesiyle hastaların teşhis ve tedavisine destek olarak, ilaç kontrol laboratuvarları ile standartlara uygun ilaç üretimini teşvik ederek, analitik toksikoloji laboratuvarlarının ve zehir danışma merkezinin oluşturulmasıyla halk sağlığının korunmasına katkıda bulunmaktı.
enstitü o kadar işlevseldi ki türkiye diğer ülkelere aşı satıyordu.
bünyesinde gıda kontrolü, ilaç kontrolü, farmakoloji, parazitoloji, su analizleri, mikoloji, bakteriyoloji, viroloji, kültür kolleksiyonu ve antijen-antiserum laboratuvarı, devlet’in hakem laboratuvarları tüberküloz referans, biyolojik kontrol, frengi teşhisinde tpi testi, toksoplazma laboratuvarları ve daha sonraları ilave edilen hematoloji, biyokimya ve immünglobülin üretimi laboratuvarları yer almıştır.
bu enstitüde gerçekleştirilen ilklerden bazıları şunlardır:
1931: ağız yoluyla uygulanan bcg aşısı üretimi.
1932: serum üretiminin ülke ihtiyacını karşılayacak düzeye gelmesi sonucu, dışarıdan serum ithali durduruldu.
1933: simple metodu ile kuduz aşısı üretimi.
1934: istanbul aşıhanesi'nin enstitü bünyesine nakli ve çiçek aşısı üretimi ülke ihtiyacını karşılayacak düzeye gelmesi.
1942: tifüs aşısı ve akrep serumu üretimi.
1948: boğmaca aşısı üretimi. influenza virüsü, new-castle virüsü ve tavuk vebası üzerine araştırmaların başlaması.
1950: influenza laboratuvarı'nın dünya sağlık örgütü tarafından uluslararası bölgesel influenza merkezi olarak tanınması, influenza aşısı üretimi.
1958: frenginin modern yöntemlerle teşhisi.
1965: kuru çiçek aşısı üretimi.
1970: fibrinojen, albumin ve gamma globulin üretimi.
1983: kuru bcg aşısı üretimi.
1987: aıds araştırma ve doğrulama merkezi'nin açılması.
1992: kan ürünlerinin viral inaktivasyonu
son derece sistemli, bilimsel ve faydalı çalışmalar yapan ve birçok bilim adamının yetişmesine katkı sağlayan ve köklü birikimleri olan kurum, en önemlisi ülkemizin aşı ve serum temini konusunda dışa bağımlılığını minimum seviyeye indirerek çok büyük bir katkı sağlamıştır. yabancı firmalara ödemek zorunda kaldığımız milli servetten de tasarruf edilmesini sağlamıştır.
2011 yılında ise kapatılmıştır.
enstitü o kadar işlevseldi ki türkiye diğer ülkelere aşı satıyordu.
bünyesinde gıda kontrolü, ilaç kontrolü, farmakoloji, parazitoloji, su analizleri, mikoloji, bakteriyoloji, viroloji, kültür kolleksiyonu ve antijen-antiserum laboratuvarı, devlet’in hakem laboratuvarları tüberküloz referans, biyolojik kontrol, frengi teşhisinde tpi testi, toksoplazma laboratuvarları ve daha sonraları ilave edilen hematoloji, biyokimya ve immünglobülin üretimi laboratuvarları yer almıştır.
bu enstitüde gerçekleştirilen ilklerden bazıları şunlardır:
1931: ağız yoluyla uygulanan bcg aşısı üretimi.
1932: serum üretiminin ülke ihtiyacını karşılayacak düzeye gelmesi sonucu, dışarıdan serum ithali durduruldu.
1933: simple metodu ile kuduz aşısı üretimi.
1934: istanbul aşıhanesi'nin enstitü bünyesine nakli ve çiçek aşısı üretimi ülke ihtiyacını karşılayacak düzeye gelmesi.
1942: tifüs aşısı ve akrep serumu üretimi.
1948: boğmaca aşısı üretimi. influenza virüsü, new-castle virüsü ve tavuk vebası üzerine araştırmaların başlaması.
1950: influenza laboratuvarı'nın dünya sağlık örgütü tarafından uluslararası bölgesel influenza merkezi olarak tanınması, influenza aşısı üretimi.
1958: frenginin modern yöntemlerle teşhisi.
1965: kuru çiçek aşısı üretimi.
1970: fibrinojen, albumin ve gamma globulin üretimi.
1983: kuru bcg aşısı üretimi.
1987: aıds araştırma ve doğrulama merkezi'nin açılması.
1992: kan ürünlerinin viral inaktivasyonu
son derece sistemli, bilimsel ve faydalı çalışmalar yapan ve birçok bilim adamının yetişmesine katkı sağlayan ve köklü birikimleri olan kurum, en önemlisi ülkemizin aşı ve serum temini konusunda dışa bağımlılığını minimum seviyeye indirerek çok büyük bir katkı sağlamıştır. yabancı firmalara ödemek zorunda kaldığımız milli servetten de tasarruf edilmesini sağlamıştır.
2011 yılında ise kapatılmıştır.
devamını gör...
yazarların ilgilendiği alanlar
ekonomi, felsefe, edebiyat, tarih, sosyoloji, psikoloji ve antropoloji.
devamını gör...
abdülaziz şukella
o artık bir kafa sözlük yazarı.
hoş geldi.*
hoş geldi.*
devamını gör...
fıstık ahmet
lakapsız adı ahmet tanrıverdi olan, doğma büyüme büyükadalı, "prinkipo" adlı bir meyhaneyi aynı dede ve babalarımızın anlattığı tarzda işleten muhteşem insan.
ayrıca bu kültürü ve meze tariflerini anlattığı kitapları da mevcuttur.
ayrıca bu kültürü ve meze tariflerini anlattığı kitapları da mevcuttur.
devamını gör...
cinnet geçirten yazım yanlışları
otomatikmen --> yanlış
otomatikman --> doğru
otomatikman --> doğru
devamını gör...
birhan keskin
devamını gör...
montesquieu
fransız bir barondur. kuvvetler ayrılığı'ndan bahsettiği söylense de louis althusser okumalarında aslında bahsetmediği yönünde epey eleştiriye tutulur. temelde bunun sebebi ise bir baron olan montesquieu'nun yürütme ve yasama erklerine gücü devretmesi ve yargıyı silikleştirmesidir. daha doğrusu yasama ve yürütme arasında bir dengeyi sağlamaya çalışırken yargıyı yok saymasıdır. halbuki günümüzde kuvvetler ayrılığı dediğimiz zaman aklımıza bu üç erkin birbirinden ayrıştığını görmeyi bekleriz.
montesquieu niçin böyle bir yola başvurmuş olabilir? madem montesquieu'nun gerçek niyeti kuvvetler ayrılığını sağlamak değildi, o halde neydi?
althusser bu soruya 2 şekilde cevap verir:
öncelikle kendisini bir arabulucu konumunda gördüğü ve yükselmekte, kendilerini göstermekte olan burjuvaziyle asilleri barıştırmak için. ikincisiyse mutlak monarşilere bir çözüm aradığı için.
bu mutlak monarşiye aradığı çözüm şüphesiz daha objektif bir değerlendirme olur montesquieu için fakat ilk söylenen şey de pek yanlış gibi gözükmüyor montesquieu için. nitekim sınıf ayrılığını daha en başından sanıklarla yargıçları aynı keseye koyarak kabul eder. asillerin ise ayrı mahkemelerde yargılanmasını talep eder. montesquieu kimdi? montesquieu bir asildi.
montesquieu niçin böyle bir yola başvurmuş olabilir? madem montesquieu'nun gerçek niyeti kuvvetler ayrılığını sağlamak değildi, o halde neydi?
althusser bu soruya 2 şekilde cevap verir:
öncelikle kendisini bir arabulucu konumunda gördüğü ve yükselmekte, kendilerini göstermekte olan burjuvaziyle asilleri barıştırmak için. ikincisiyse mutlak monarşilere bir çözüm aradığı için.
bu mutlak monarşiye aradığı çözüm şüphesiz daha objektif bir değerlendirme olur montesquieu için fakat ilk söylenen şey de pek yanlış gibi gözükmüyor montesquieu için. nitekim sınıf ayrılığını daha en başından sanıklarla yargıçları aynı keseye koyarak kabul eder. asillerin ise ayrı mahkemelerde yargılanmasını talep eder. montesquieu kimdi? montesquieu bir asildi.
devamını gör...
gardrop fuat
devamını gör...
