mutluluk
mutluluk
ne ay ışığında
ne de güneşin doğuşunda
ne bir deniz kıyısında
ne de masmavi gökyüzünde
ne bir insanın kollarında
ne de herhangi bir maddede
hissedebildiğin kadar mutlusun
mutluluk zihninde.
ne ay ışığında
ne de güneşin doğuşunda
ne bir deniz kıyısında
ne de masmavi gökyüzünde
ne bir insanın kollarında
ne de herhangi bir maddede
hissedebildiğin kadar mutlusun
mutluluk zihninde.
devamını gör...
evlilik cüzdanı
nikahtan sonra madalya kazanmışçasına gelinin havaya kaldırmayı pek bir marifet sandığı devlet ve toplum onaylı yasal sevişme izninin belgesi
devamını gör...
sözlük yazarlarının ölüme bakış açısı
sonsuzluğun başlangıcıdır.
tanım: ölüme bakış açılarımızı paylaştığımız başlıktır.
tanım: ölüme bakış açılarımızı paylaştığımız başlıktır.
devamını gör...
butterflies are free
milton katselas'ın yönetmenlğini yaptığı 1972 yılına ait sımsıcak şeker tadında tiyatral esintiler ile süslü romantizm komedi ve dram'ı içerisinde barındıran defalarca izlsenizde sıkmayan bir film. başrollerde ise deli dolu, umursamaz ve yaramaz rollerin efsane güzelliği goldie hawn ,edward albert, michael glaser ve eileen heckart yer almaktadır. eileen heckart bu filmdeki perfomansı ile en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü almıştır.
filmimizin konusu:
doğuştan görme engelli müziğe yetenekli ve eski bir çocuk romanı yazarı olan annesinin kendisine çok düşkün olduğu adamımız don bu baskılardan sıkılıp kendi evine taşınır ama eve sürekli gelen en yakın arkadaşı ralph ve annesi sayesinde çok rahat edememiştir. sürekli balkonda otururken yan komşusu olan güzel bir kadın olan jill ile tanışır. aralarında arkadaşlık ile başlayan ilişki zamanla aşka dönecektir. aslında ilk zamanlar jill sürekli ron'un kendisini kestiğini düşünüyordur.
filmde efsane sahneler vardır jill'in ilk kez ron'un evine gelip bornozunu açtığı sahne başında komedi sonrasında ise hafif dram barındırır. bornozunu ron'un önünde açan jill ron'un tepkisizliği karşısında salakça bir ifade ile sorduğu sorular sonrasında ise ron'a aşık olması yavaş yavaş ne güzel sahnelerdir. bu arada öğrenmiş olduk edward albert abimizin sesi çok güzelmiş. goldie hawn ise bu filmde olabildiğine sevimli ve ponçiktir ısırasınız gelir.
filmimizin konusu:
doğuştan görme engelli müziğe yetenekli ve eski bir çocuk romanı yazarı olan annesinin kendisine çok düşkün olduğu adamımız don bu baskılardan sıkılıp kendi evine taşınır ama eve sürekli gelen en yakın arkadaşı ralph ve annesi sayesinde çok rahat edememiştir. sürekli balkonda otururken yan komşusu olan güzel bir kadın olan jill ile tanışır. aralarında arkadaşlık ile başlayan ilişki zamanla aşka dönecektir. aslında ilk zamanlar jill sürekli ron'un kendisini kestiğini düşünüyordur.
filmde efsane sahneler vardır jill'in ilk kez ron'un evine gelip bornozunu açtığı sahne başında komedi sonrasında ise hafif dram barındırır. bornozunu ron'un önünde açan jill ron'un tepkisizliği karşısında salakça bir ifade ile sorduğu sorular sonrasında ise ron'a aşık olması yavaş yavaş ne güzel sahnelerdir. bu arada öğrenmiş olduk edward albert abimizin sesi çok güzelmiş. goldie hawn ise bu filmde olabildiğine sevimli ve ponçiktir ısırasınız gelir.
devamını gör...
lord voldemort
devamını gör...
özlenen eski tv dizileri
yeşil deniz
leyla ile mecnun.
leyla ile mecnun.
devamını gör...
zeki kadınların genelde yalnız olması
güzel ya da çirkin olmalarından bağımsız bu kadınlar genelde yalnız. biz erkeklerin saçmalıklarına dayanamıyorlar sanırım.
devamını gör...
uluyan maymun
alouatta olarak da adlandırılan ve bilinen en büyük primat türleri arasındadır. güney ve orta amerikanın yağmur ormanlarında yaşamlarını sürdürürler. uluyan maymunlar için en büyük tehdit insandır ve doğal yaşam alanlarının tahrip edilmesidir.
uluyan maymunların sesleri yaklaşık 5 kilometre mesafeden duyulabilir. genel olarak meyveler ve yapraklar ile beslenirler.
uluyan maymunların sesleri yaklaşık 5 kilometre mesafeden duyulabilir. genel olarak meyveler ve yapraklar ile beslenirler.
devamını gör...
14 şubat için antik öyküler
(bkz: heyecanlıyız)
devamını gör...
feminizm
feminizm kavramı, 1870 yılında fransa'da louise michel'in kadınlar birliğini'ni kurmasının ardından ilk kez 1872'de fransız yazar alexander dumas fils tarafından kullanıldı. feminizmin ilk aşamasında cinsiyet rollerindeki eşitsizliğe değinilirken erkeklerin ekonomik alandaki üstünlüğünden çekinildiği için cinsiyetler arası ekonomik eşitsizliklerden bahsedilmedi. fakat ironiktir ki feminist akım, ilk ivmesini dünya savaşları'nda erkeklerin silah altına alınmasından ötürü onlardan boşalan ekonomik alana kadınların yerleşmesi ile kazanmıştır.
o dönemlerde "aman bütün kızlar toplanıp feminist olduk" gibi birleştirici bir tutum izlendiğini düşünmek, maalesef fazla romantik olacaktır. zira işçi kadınlar, cahil ve yetersiz oldukları gerekçesi ile orta sınıf feminist kadınlar tarafından dışlandı. ne de olsa feminizmin de bir vizyonu, gururu olmalıydı. türkiye'de cumhuriyetin kuruluşundan sonra devlet feminizmi oluşturuldu ki buradaki amaç da türk kadınını kayırmak filan değil, gelişmiş ülkelere kendini beğendirme çabasıydı.
feminist hareketin 2. dalgası 1960larda yükselince türkiye'de biraz gecikmeli de olsa 1982 yılında istanbul'da yazar ve çevirmenler yayın üretim kooperatifi (yazko) tarafından feminizm, ilk kez kamuoyu önünde bir sempozyum ile savunuldu. eşitlik istenen konular sırası ile beden, kimlik, emek, tarih ve gelecek idi.
1990larda başlayan 3. dalga feminizmde kadın erkek eşitliği ekseninden kopuldu ve artık bireysel istek ve farklılıklar üzerinde durulmaya başlandı. buradaki amaç, güya 2. dalga feminizmde çizilen "beyaz, orta sınıf kadınların feminizmi"nin daha geniş kitlelere yayılmasını sağlayabilmekti. türkiye'de de 3. dalga feminizm ile artık ev içi şiddet, bekaret, cinsel taciz gibi önceki dönemlerde tabu olarak kabul edilen konular konuşulmaya başlandı. şu an ise özellikle son 10 yıldır dijital feminizm olarak da adlandırılan 4. dalga gündemde. feministler bana kızar belki ama x dalga y dalga derken feminizm, en çok kadınların maddi manevi sırtına binmeye yer arayan erkeklerin işlerine yaradı.
o dönemlerde "aman bütün kızlar toplanıp feminist olduk" gibi birleştirici bir tutum izlendiğini düşünmek, maalesef fazla romantik olacaktır. zira işçi kadınlar, cahil ve yetersiz oldukları gerekçesi ile orta sınıf feminist kadınlar tarafından dışlandı. ne de olsa feminizmin de bir vizyonu, gururu olmalıydı. türkiye'de cumhuriyetin kuruluşundan sonra devlet feminizmi oluşturuldu ki buradaki amaç da türk kadınını kayırmak filan değil, gelişmiş ülkelere kendini beğendirme çabasıydı.
feminist hareketin 2. dalgası 1960larda yükselince türkiye'de biraz gecikmeli de olsa 1982 yılında istanbul'da yazar ve çevirmenler yayın üretim kooperatifi (yazko) tarafından feminizm, ilk kez kamuoyu önünde bir sempozyum ile savunuldu. eşitlik istenen konular sırası ile beden, kimlik, emek, tarih ve gelecek idi.
1990larda başlayan 3. dalga feminizmde kadın erkek eşitliği ekseninden kopuldu ve artık bireysel istek ve farklılıklar üzerinde durulmaya başlandı. buradaki amaç, güya 2. dalga feminizmde çizilen "beyaz, orta sınıf kadınların feminizmi"nin daha geniş kitlelere yayılmasını sağlayabilmekti. türkiye'de de 3. dalga feminizm ile artık ev içi şiddet, bekaret, cinsel taciz gibi önceki dönemlerde tabu olarak kabul edilen konular konuşulmaya başlandı. şu an ise özellikle son 10 yıldır dijital feminizm olarak da adlandırılan 4. dalga gündemde. feministler bana kızar belki ama x dalga y dalga derken feminizm, en çok kadınların maddi manevi sırtına binmeye yer arayan erkeklerin işlerine yaradı.
devamını gör...
cesaretin var mı aşka
severek dinlerdim. isadan önce 4.binde çıksa da eskimez.
devamını gör...
filozofların en sevilen sözleri
"zenginler fakirlere tanrıdan başka bir şey bırakmadılar."
(bkz: friedrich nietzsche)
(bkz: friedrich nietzsche)
devamını gör...
cinsel içerikli başlıkların verdiği rahatsızlık
insanı ergenlik günlerine götürür sadece. çok şükür büyüdük ama böyle sivilceli yazılar olmasın artık.
devamını gör...
pişmanlık garantili tavsiyeler
eski sevgilinizle tekrar deneyin.
devamını gör...
veraset sistemi
osmanlı imparatorluğunda devletin başına geçecek olan şehzadenin (padişahın oğullarından biri) yani tahtın varisinin belirlenmesi için koyulan kurallardır.
devamını gör...
herkesin sevdiği sizin sevmediğiniz şey
aşırı kalabalık arkadaş grupları. dışarıdan çok hoş duruyorlar, evet. ama içlerinde hepsi birbirinin dedikodusunu yapıyor, kuyularını kazıyorlar.
devamını gör...
ince memed
henüz daha serinin ilk kitabını okumuş olmama rağmen “ince memed 1” bende yazarın tüm kitaplarını okuma isteği yarattı.
yaşar kemal’in akıcı anlatımıyla ve dilde kullandığı kelimelerle, çukurova’da babasız ezilen bir çocuk olan memed’in, büyüyüp zalimin karşına dikilmesini anlatıyor.
yaşar kemal’in akıcı anlatımıyla ve dilde kullandığı kelimelerle, çukurova’da babasız ezilen bir çocuk olan memed’in, büyüyüp zalimin karşına dikilmesini anlatıyor.
devamını gör...


