anlık mutluluk veren şeyler
kıymet verdiğim biri tarafından halimin hatırımın sorulması, kediler, karikatürler ve şarkılar.
devamını gör...
bipolar insan
13 senedir benim. kimse bana kötü biri olduğumu da söylemedi şimdiye kadar.
ara sıra ben de sıkıntı çekiyorum ama alıştım artık.
bu hastalık yüzünden her türlü zorluğu çektim zamanında. ama geçti gitti o günler.
hastalıkla ilgili sorusu veya her türlü yazmak isteyen varsa ilgilenirim.
bizler kötü insanlar değiliz, yeter ki farkına varalım.
ara sıra ben de sıkıntı çekiyorum ama alıştım artık.
bu hastalık yüzünden her türlü zorluğu çektim zamanında. ama geçti gitti o günler.
hastalıkla ilgili sorusu veya her türlü yazmak isteyen varsa ilgilenirim.
bizler kötü insanlar değiliz, yeter ki farkına varalım.
devamını gör...
tekel 2000
tekel el değiştirmeden öncesi içenlerin marlboro ile kıyaslığı sigara markası.
el değiştirdikten sonra o da nispeten ucuz sigaraların arasında yerini aldı.
el değiştirdikten sonra o da nispeten ucuz sigaraların arasında yerini aldı.
devamını gör...
tiktok
özellikle gençlerin ben burdayım,kalçam burda aklımı tatile gönderdim. şeklinde çığlık attığı asosyal medya uygulamasıdır.
devamını gör...
lucifer (yazar)
yarın tevbe edip meleklik vazifesine geri dönecek yazar.
bilirsin ne kadar görmek isterdim
beyazlar içinde seni öylece
bilirsin ne kadar görmek isterdim
beyazlar içinde seni öylece
devamını gör...
erkeklerin sürekli saçlarını düzeltmeleri
nereleriyle tavlıyorlarsa oralarını düzeltirler.
beynini düzelten yok
beynini düzelten yok
devamını gör...
fiske vurmadan çocuk büyütmek
fiske vurmadan çocuk büyüttüm. ne psikopat oldu ne de saygısız. toplu taşımada boş yer varsa da oturmayan bir çocuk "nasılsa iki durak sonra yer vereceğim" diye düşünüp. (kimilerine göre psikopatça gelebilir). kitap okumayı seven bir çocuk yetiştirdim, kitap fuarına gittiğimizde bir aylık mutfak masrafını orada bırakmak pahasına. hem de fiske vurmadan yetişti. enteresandır, hayvanları seven bir çocuk oldu. fiske yemeden kapıya harçlığından aldığı mamayı bırakan. empatisi gelişkin bir çocuk yetiştirdim fiske vurmadan. ders çalışması için emir vermeden, çalışması gerekliliğini anlatarak. odasını toplaması için bağırmadan, neden toplaması gerektiğini anlatarak. dişlerini fırçalaması için dürtüp durmadım, fırçalamaması halinde olacakları anlattım, kendisi geliştirdi o alışkanlığını hem de fiskesiz.
anne baba umursamazsa, fiskesiz de psikopat olur, fiskeli de. anne babanın elinde herşey. çocuk yapmak kadar kolay değil yetiştirmek. zevkli de değil. pek çok şeyinden ödün vermeyi gerektiriyor. veremiyorsan, topluma faydalı bir birey yetiştirmeye çabalamıyorsan, 10 çocuk yapıp sokağa salanlardan çok bir farkın yok. ha sokağa salmışsın ha eline tableti tutuşturup büyümesini seyretmişsin. aynı şey.
ne fiske vurdum, ne odasına kilitledim, ne de buna benzer at eğitir türde ceza verdim. doğru yapıp yapmadığımı zaman gösterecek. yaşlandığımda* huzurevine mi paket eder ne yapar bilemem.
anne baba umursamazsa, fiskesiz de psikopat olur, fiskeli de. anne babanın elinde herşey. çocuk yapmak kadar kolay değil yetiştirmek. zevkli de değil. pek çok şeyinden ödün vermeyi gerektiriyor. veremiyorsan, topluma faydalı bir birey yetiştirmeye çabalamıyorsan, 10 çocuk yapıp sokağa salanlardan çok bir farkın yok. ha sokağa salmışsın ha eline tableti tutuşturup büyümesini seyretmişsin. aynı şey.
ne fiske vurdum, ne odasına kilitledim, ne de buna benzer at eğitir türde ceza verdim. doğru yapıp yapmadığımı zaman gösterecek. yaşlandığımda* huzurevine mi paket eder ne yapar bilemem.
devamını gör...
spor müsabakası saçmalığı
çok fanatik takılmamamızı ve futbolu sadece zevk için izlememiz gerektiğini hatırlatan başlık. hiçbir şey için kalp kırmaya değmez. hele başkalarının kazanç sağladığı bir spor dalı için.
devamını gör...
#ülkemdemülteciistemiyorum
taliban ele geçirdiği şehirlerdeki hapishanelerde bulunan tüm suçluları serbest bırakıyor.
video
şimdi ben ülkemde mülteci istemiyorum dediğimde ırkçı olacağım dimi? bu hapishanelerden çıkanların türkiye'ye gelmeyeceğinin güvencesi var mı? yok. büyük ihtimal gelecekler. ve ben sırf bu insanları ülkemde istemediğim için ırkçı addedileceğim.
dincilere sorarsan din kardeşiyiz, cihangir solcularına sorarsan insan hakları vs. başlar anlatmaya. gerçek dünyadan haberleri yok.
devamını gör...
güne bir söz bırak
elini kalbine götürdü:
"burası var ya" dedi
"taşa, toprağa gerek kalmadan insanın gömüldüğü tek yer..."
~neşet ertaş
"burası var ya" dedi
"taşa, toprağa gerek kalmadan insanın gömüldüğü tek yer..."
~neşet ertaş
devamını gör...
anneler günü
bu sene 9 mayıs pazar gününe denk geliyor. biraz hediye bakayım dedim, ilk karşıma çıkan şeyler: mikser, kahve makinesi, tost makinesi, elektrik süpürgesi, tava. arada bir elbise, ayakkabı falan çıkıyor.
annneeccciiiim sana süpürge ve çay makinesi aldımmm* hadi biraz evi süpür de sonra yeni mikserinle en sevdiğim kekten yapıver*. geçen sene aldığım kahve makinesiyle de kahve yapıverirsin olur mu canım annem.*
annneeccciiiim sana süpürge ve çay makinesi aldımmm* hadi biraz evi süpür de sonra yeni mikserinle en sevdiğim kekten yapıver*. geçen sene aldığım kahve makinesiyle de kahve yapıverirsin olur mu canım annem.*
devamını gör...
tunus

2015 yılı ramazan ayında, bir yardım derneğinin yardım faaliyeti için gidip, 6 gün kaldığım, kalbimin bir kısmını orda bıraktığım, çok güzel insanlar tanıdığım ülke.
dini, ilmi bir çok eseri olan bir ülkedir
zeytuniye camisi; 698 yılında emeviler döneminde yapılmıştır. dünyanın ilk üniversitesi olduğu düşünülmektedir.
746 yılında ebü’l-kāsım hasan eş-şeddâd’ın tunus’ta imal ettiği güneş saati de günümüze ulaşmıştır.
kayravan şehri, unesco dünya mirasları listesinde yer almaktadır.
kayravan, islam alemi için mekke, medine, kudüs’ün ardından gelen 4. kutsal kenttir.
yardım faaliyetlerinden kalan zamanda gördüğüm bu iki eser dışında, tarihi çarşıları bulunmaktadır. tarihi beyaz boyalı evlerinin, mavi boyalı pencereleri görülmeye değerdir. ayrıca eski yapıların her birinin, farklı dizayn edilen kapıları mevcuttur.
deniz tatili içinde önerilebilecek bir ülkedir.
ayrıca, roma döneminden kalma kaplıcaları bulunmaktadır.
tunuslular, sömürge ülkelerinde olduğu üzere, en az iki yabancı dil bilen insanlardır. mecburen çok iyi seviyede fransızca konuşurlar, az daha okuyan, iyi seviyede ingilizce de konuşabilir.
orda bulunduğum esnada, durumu çok iyi olan borsacı bir ailenin evinde bile bulaşık makinesi göremedim.
sadece, fakirliği ile bilinen bir takım afrika ülkelerinden, biraz daha iyi durumda olan bir ülke.
kendine has bir kültürü var. kendine has yemek alışkanlıkları var.
tüm iftarlarda en az bir deniz ürünü yemek oldu. içtikleri çay bizim yeşil çayımız gibi bir şeydi.
sokaklar, devrimlerine bile adını veren yasemin çiçekleri ile doluydu.
hemen her evde damıtılmış çiçek kokuları üretilmekteydi. bize de hediyelik olarak bidon bidon çiçek suyu verdiler.
zeytinlikleri ve kendine mahsus hurmalıkları ile meşhur bir ülkedir.
farklı bir cumhuriyet anlayışı olan, farklı badireler atlatan, birliklerine çok kıymet veren anlayışlı insanlarla ile dolu bir ülkedir.
çok çok sevdim. görmeyenlere tavsiye ederim. ölmeden önce, bir daha görmek isteyeceğim bir ülke.
devamını gör...
dışarlak
kelime anlamı, "dışarı doğru çıkıntılı" olsa da, dışarıya meyilli olan insanlar için de kullanılan bir sıfattır.
"senin bu çocuk dışarlak oldu iyice, eve geldiği yok." denirdi eskiden... şimdi pek bu kelimeyi kullanan yok.. ya çocuklar eskisi gibi dışarlak değil, ya bu kelime demode oldu ya da her ikisi de olmuş olabilir.
"senin bu çocuk dışarlak oldu iyice, eve geldiği yok." denirdi eskiden... şimdi pek bu kelimeyi kullanan yok.. ya çocuklar eskisi gibi dışarlak değil, ya bu kelime demode oldu ya da her ikisi de olmuş olabilir.
devamını gör...
kuark - gluon plazması
aşırı yüksek sıcaklıklar altında ortaya çıkabileceği ön görülen, bozulmuş atomlardan yayılan parçacıkların ortamda serbestçe dolaşabildiği teorik madde.
herhangi katı bir elementi düşünün. bunu, katı halde kalabildiği zamanki sıcaklığının biraz daha üstünde bir sıcaklığa kadar ısıtalım. madde yavaş yavaş erir. biraz daha ısıtırsak kaynar. diyelim ki azot atomlarından bahsediyoruz. bu durumda kaynadıktan sonra yavaş yavaş sıvıdan gaz fazına geçecek olan bu maddenin atomları ikişerli gruplar halinde n2 * molekülleri şeklinde bulunur ortamda.
fakat kaynama sıcaklığından daha yüksek sıcaklığa doğru ısıtmaya devam edersek, moleküller ayrılarak tek atomlara dönüşür. yavaş yavaş elektronlar atomdan kopmaya başlar. yani ortam artık yüksüz atomlar yerine yüklü olan iyon adlı parçacıklardan ibarettir. artık madde yavaş yavaş gaz fazından da çıkıp plazma fazına geçmeye başlamıştır.
diyelim ki azotumuzu 5 milyon kelvine kadar ısıttık. bu durumda ortam, atomun çekirdek ve elektronlar şeklinde ayrılmasıyla ortaya çıkan bir yapıya bürünür.
farz edelim ki 200 milyon kelvin sıcaklığa kadar çıktık. şimdi çekirdek de ayrışmaya başlar. artık çekirdek olarak değil, içindeki bileşimler olan proton ve nötronlar da ortalığa saçılmıştır.
gözümüzü kararttık ve ısıtmaya devam ediyoruz. 1 trilyon kelvine kadar ısıttık. artık proton ve nötronlar da parçalanır ve kendilerini oluşturan kuarklara ayrılırlar. işte teorik hesaplamalar sonucunda, mesela azot için hemen hemen bu sıcaklıkta ortaya çıkacak madde bir kuark - gluon plazmasıdır.
böyle bir sıcaklığa yıldızların merkezinde çıkmak bile pek mümkün değil. mesela güneş'in çekirdeğindeki sıcaklık yaklaşık 15 milyon kelvin. fakat parçacık hızlandırıcılarda çok yüksek enerjili 2 parçacığı çarpıştırarak, anlık da olsa böyle bir sıcaklığa erişebilirsiniz çünkü bu çarpışmalarda ortaya çıkan enerjiler son derece yüksektir.
herhangi katı bir elementi düşünün. bunu, katı halde kalabildiği zamanki sıcaklığının biraz daha üstünde bir sıcaklığa kadar ısıtalım. madde yavaş yavaş erir. biraz daha ısıtırsak kaynar. diyelim ki azot atomlarından bahsediyoruz. bu durumda kaynadıktan sonra yavaş yavaş sıvıdan gaz fazına geçecek olan bu maddenin atomları ikişerli gruplar halinde n2 * molekülleri şeklinde bulunur ortamda.
fakat kaynama sıcaklığından daha yüksek sıcaklığa doğru ısıtmaya devam edersek, moleküller ayrılarak tek atomlara dönüşür. yavaş yavaş elektronlar atomdan kopmaya başlar. yani ortam artık yüksüz atomlar yerine yüklü olan iyon adlı parçacıklardan ibarettir. artık madde yavaş yavaş gaz fazından da çıkıp plazma fazına geçmeye başlamıştır.
diyelim ki azotumuzu 5 milyon kelvine kadar ısıttık. bu durumda ortam, atomun çekirdek ve elektronlar şeklinde ayrılmasıyla ortaya çıkan bir yapıya bürünür.
farz edelim ki 200 milyon kelvin sıcaklığa kadar çıktık. şimdi çekirdek de ayrışmaya başlar. artık çekirdek olarak değil, içindeki bileşimler olan proton ve nötronlar da ortalığa saçılmıştır.
gözümüzü kararttık ve ısıtmaya devam ediyoruz. 1 trilyon kelvine kadar ısıttık. artık proton ve nötronlar da parçalanır ve kendilerini oluşturan kuarklara ayrılırlar. işte teorik hesaplamalar sonucunda, mesela azot için hemen hemen bu sıcaklıkta ortaya çıkacak madde bir kuark - gluon plazmasıdır.
böyle bir sıcaklığa yıldızların merkezinde çıkmak bile pek mümkün değil. mesela güneş'in çekirdeğindeki sıcaklık yaklaşık 15 milyon kelvin. fakat parçacık hızlandırıcılarda çok yüksek enerjili 2 parçacığı çarpıştırarak, anlık da olsa böyle bir sıcaklığa erişebilirsiniz çünkü bu çarpışmalarda ortaya çıkan enerjiler son derece yüksektir.
devamını gör...
yabancı kucak
ıan mcewan kitabıdır.
ayrıntı yayınlarının, gotik romanları bizle buluşturan kara ayrıntı setinin nadide bir parçasıdır yabancı kucak. ıan mcewan ingiltere’nin en büyük yazarlarında biri sayılmaktadır ve aldığı booker ödülü bu şanını pekiştirmiştir.
romanda mary ve colin bir tatile çıkarlar ve tatil mekanı olarak seçtikleri yer tam da gotik romanlara uygun bir kent olan venediktir. venedik sokaklarında gezinmeye başlayan çift sürekli birbirleriyle tartışırlar ama bu tartışmalar onların arasını açmaz aksine birbirlerine yakınlaştırmaya başlar onları. evli olmayan ama yedi senedir güzel bir birliktelik yaşayan çiftin birbirlerine olan bağımlılıkları yavaş yavaş alışkanlığa dönüşmüştür. colin oldukça yakışıklı bir adamdır. colin ve mary sokaklarda dolaşırken karşılarına robert isimli bir adam çıkar ve onları içmeye davet eder, çift bu daveti kabul eder. robert’tan ayrıldıktan sonra oteln yolunun bulamayan mary ve colin uykusuz ve yorucu bir gecenin sonunda robert’la tekrar karşılaşırlar.
robert’ın evine giden çift sabah kendilerine çıplak bir şekilde bulurlar. caroline -robert’ın karısı- onları karşılar bir türlü elbiselerini alamazlar. caroline çok garip bir kadındır. belindeki bir sorundan dolayı bir türlü rahatça oturamaz ve hareket edemez. evden ayrılmayı zorlanmadan başaran çift, okuyucuya bu esnada rahat bir nefes aldırır. zira caroline’le kaldıkları ve sohbet edilen bölüm oldukça gergin geçer. bu eve tekrar dönen çift bu sefer aynı rahat soluğu aldırmayacaklardır.
kitabın başında pavese’nin şu sözleri yer alır;
“yolculuk bir yabanıllıktır. sizi yabancılara güvenmeye, evinizde ve dostlarınızın yanındayken duyumsadığınız bütün o alışılmış huzurdan uzaklaşmaya zorlar. sürekli olarak başınız döner. temel şeyler dışında -yani hava, uyku, düşler, deniz ve gök dışında- hiçbir şey size ait değildir, her şey sonsuza ya da bizim sonsuz diye düşlediğimiz şeye yönelir.”
eğer dikkatli bir okursan bu sözleri okudaktan sohra kitabın sonunda seni affalatacak olan sahneye hazırlık yapmış olursun.başrollerinde oskar ödülü sahibi iki oyuncu vardır helen mirren ve christopher walken.
eğer kitabı okuyacak sabır ve incelik sende yoksa filmi mutlaka izlemelisin.
kitap 1990 yılında harold pinter’ın senoryolaştırmasıyla filme alınır. yönetmenliğini paul schrader yapar.
ayrıntı yayınlarının, gotik romanları bizle buluşturan kara ayrıntı setinin nadide bir parçasıdır yabancı kucak. ıan mcewan ingiltere’nin en büyük yazarlarında biri sayılmaktadır ve aldığı booker ödülü bu şanını pekiştirmiştir.
romanda mary ve colin bir tatile çıkarlar ve tatil mekanı olarak seçtikleri yer tam da gotik romanlara uygun bir kent olan venediktir. venedik sokaklarında gezinmeye başlayan çift sürekli birbirleriyle tartışırlar ama bu tartışmalar onların arasını açmaz aksine birbirlerine yakınlaştırmaya başlar onları. evli olmayan ama yedi senedir güzel bir birliktelik yaşayan çiftin birbirlerine olan bağımlılıkları yavaş yavaş alışkanlığa dönüşmüştür. colin oldukça yakışıklı bir adamdır. colin ve mary sokaklarda dolaşırken karşılarına robert isimli bir adam çıkar ve onları içmeye davet eder, çift bu daveti kabul eder. robert’tan ayrıldıktan sonra oteln yolunun bulamayan mary ve colin uykusuz ve yorucu bir gecenin sonunda robert’la tekrar karşılaşırlar.
robert’ın evine giden çift sabah kendilerine çıplak bir şekilde bulurlar. caroline -robert’ın karısı- onları karşılar bir türlü elbiselerini alamazlar. caroline çok garip bir kadındır. belindeki bir sorundan dolayı bir türlü rahatça oturamaz ve hareket edemez. evden ayrılmayı zorlanmadan başaran çift, okuyucuya bu esnada rahat bir nefes aldırır. zira caroline’le kaldıkları ve sohbet edilen bölüm oldukça gergin geçer. bu eve tekrar dönen çift bu sefer aynı rahat soluğu aldırmayacaklardır.
kitabın başında pavese’nin şu sözleri yer alır;
“yolculuk bir yabanıllıktır. sizi yabancılara güvenmeye, evinizde ve dostlarınızın yanındayken duyumsadığınız bütün o alışılmış huzurdan uzaklaşmaya zorlar. sürekli olarak başınız döner. temel şeyler dışında -yani hava, uyku, düşler, deniz ve gök dışında- hiçbir şey size ait değildir, her şey sonsuza ya da bizim sonsuz diye düşlediğimiz şeye yönelir.”
eğer dikkatli bir okursan bu sözleri okudaktan sohra kitabın sonunda seni affalatacak olan sahneye hazırlık yapmış olursun.başrollerinde oskar ödülü sahibi iki oyuncu vardır helen mirren ve christopher walken.
eğer kitabı okuyacak sabır ve incelik sende yoksa filmi mutlaka izlemelisin.
kitap 1990 yılında harold pinter’ın senoryolaştırmasıyla filme alınır. yönetmenliğini paul schrader yapar.
devamını gör...
özelden küfür yiyenlerin hep masum olması
katiyyen doğru olan önerme.
sözlükte iki kere başıma geldi.
ikisine de cevap yazmadım, ikisinide şikayet etmedim, ikisinide üstüme alınmadım.
yolda da oluyor her saçmalayana dönüp bakmaya gerek yok.
allah onların layığını versin.
sözlükte iki kere başıma geldi.
ikisine de cevap yazmadım, ikisinide şikayet etmedim, ikisinide üstüme alınmadım.
yolda da oluyor her saçmalayana dönüp bakmaya gerek yok.
allah onların layığını versin.
devamını gör...



