9 nisan 2021 covid-19 tablosu

başlık başa kalmış.
sağlık bakanlığı'nın açıkladığı güncel corona virüsü verilerine göre semptom gösteren 2 bin 408 hastayla birlikte 55 bin 791 yeni vaka tespit edilirken 253 kişi hayatını kaybetti. düne göre hasta sayısı ve ağır hasta sayısında artış yaşanırken yeni vaka sayısı hâlâ kritik seviyede.
devamını gör...
(tematik)
kırtasiyeye girince gelen her şeyi alma isteği
bunu azaltmak ve kontrol etmek için (bkz: liste) tutuyorum:
1*alıp kullandıklarım
2*alıp kaldırdıklarım
3*almayı planladıklarım
4*araştırdıklarım
2. yöntem de,karşılaştırma yapmak:
özelliklerine göre farklı kalemler,
ihtiyaç veya eğitim veya yazı talimi veya tasarım gibi nedenleri sorgulamak da fayda veriyor.
1*alıp kullandıklarım
2*alıp kaldırdıklarım
3*almayı planladıklarım
4*araştırdıklarım
2. yöntem de,karşılaştırma yapmak:
özelliklerine göre farklı kalemler,
ihtiyaç veya eğitim veya yazı talimi veya tasarım gibi nedenleri sorgulamak da fayda veriyor.
devamını gör...
yazarların ruh hallerini anlatan bir söz
"bilinmedik bir hüzün var içimde. bir gariplik...
anladım ki, ya ben fazlayım bu şehirde
ya da biri eksik..."
can yücel
anladım ki, ya ben fazlayım bu şehirde
ya da biri eksik..."
can yücel
devamını gör...
maruz kalınmak istenmeyen sorular
birçok soru var böyle ama son zamanlarda, yani çalışmak durumunda kaldığım dönemin başından itibaren, çalıştığım her yeni iş yerinde ya da iş bünyesinde tanıştığım her insanla aramda geçen diyaloglar hep aynı. tahmin edileceği üzere karşı taraf bu söz konusu maruz kalınmak istenmeyen soruları soruyor:
birinci soru: "ee, madem meslek sahibisin, neden burada bu işi yapıyorsun?"
(cevap veririm)
ikinci soru: "anne baba neci, neredeler?"
(cevap veririm, detay vermesem de verdiğim genel cevaptan annemle babamın ayrı olduğu açığa çıkar)
üçüncü soru: "birbirlerine hayırları olmamış, sana da mı faydaları yok, yardım etmiyorlar da mı çalışıyorsun?"
(biraz sinirlenirim, yansıtmadan cevap veririm, diyalog soru cevap formatından çıkıp benim adıma "acıyan" ifadeler kullandıkları, benim de "yapacak bir şey yok, başımın çaresine bakıyorum" ana fikirli ifadeler kullandığım bir şekle bürünür, sonra da biter.)
yaklaşık on kez bu konuşmayı yapmışımdır, daha doğrusu kendimi bu konuşmanın içinde bulmuşumdur. bunların birçoğu meraklı ve işgüzar insanlardı, ama bir iki tanesi gerçekten beni merak ederek ve anlamaya çalışarak yaklaştı. geçenlerde müşterinin biri erken geldi, yanımdakilerle sohbet ederken dikkatini çektim, yine o klasik diyalog yaşandı. anlattım, benzer cümleler duydum ama adam halime yazıklanmak yerine benim ne kadar sorumluluk sahibi ve güçlü birisi olduğuma odaklandı. işletme sahibine beni övdü bir süre, biraz çekindim. lafını yarıda kesip bana döndü ve "sizi utandıracak bir şey söylemiyorum umarım?" dedi kibar bir şekilde. bilakis memnun olduğumu, çalışmaktan da utanmadığımı söyledim. hala her geldiğinde selam verip hal hatır sorar misal. ama herkes böyle değil işte. çoğunlukla sizin hikayenizdeki zayıflığınızı görüp, yarın öbür gün bunu size karşı kullanabilmek için bilmek isterler. böyle insanların sorduğu düz bir "nasılsın?" a bile maruz kalmak istemiyorum artık.
birinci soru: "ee, madem meslek sahibisin, neden burada bu işi yapıyorsun?"
(cevap veririm)
ikinci soru: "anne baba neci, neredeler?"
(cevap veririm, detay vermesem de verdiğim genel cevaptan annemle babamın ayrı olduğu açığa çıkar)
üçüncü soru: "birbirlerine hayırları olmamış, sana da mı faydaları yok, yardım etmiyorlar da mı çalışıyorsun?"
(biraz sinirlenirim, yansıtmadan cevap veririm, diyalog soru cevap formatından çıkıp benim adıma "acıyan" ifadeler kullandıkları, benim de "yapacak bir şey yok, başımın çaresine bakıyorum" ana fikirli ifadeler kullandığım bir şekle bürünür, sonra da biter.)
yaklaşık on kez bu konuşmayı yapmışımdır, daha doğrusu kendimi bu konuşmanın içinde bulmuşumdur. bunların birçoğu meraklı ve işgüzar insanlardı, ama bir iki tanesi gerçekten beni merak ederek ve anlamaya çalışarak yaklaştı. geçenlerde müşterinin biri erken geldi, yanımdakilerle sohbet ederken dikkatini çektim, yine o klasik diyalog yaşandı. anlattım, benzer cümleler duydum ama adam halime yazıklanmak yerine benim ne kadar sorumluluk sahibi ve güçlü birisi olduğuma odaklandı. işletme sahibine beni övdü bir süre, biraz çekindim. lafını yarıda kesip bana döndü ve "sizi utandıracak bir şey söylemiyorum umarım?" dedi kibar bir şekilde. bilakis memnun olduğumu, çalışmaktan da utanmadığımı söyledim. hala her geldiğinde selam verip hal hatır sorar misal. ama herkes böyle değil işte. çoğunlukla sizin hikayenizdeki zayıflığınızı görüp, yarın öbür gün bunu size karşı kullanabilmek için bilmek isterler. böyle insanların sorduğu düz bir "nasılsın?" a bile maruz kalmak istemiyorum artık.
devamını gör...
yalan olduğu bilinen sözler
her nasılsın diye sorulduğunda verilen "iyiyim" cevabı. iyi filan değiliz.
devamını gör...
mokasen
kuzey amerika'daki kızılderililer tarafından giyilen, tek parça deriden yapılmış, yumuşak ayakkabıdır.
orijinali algonkin dilinde makasin'dir.
orijinali algonkin dilinde makasin'dir.
devamını gör...
kahkaha
yüksek sesle gülmek. bulaşıcı olduğu kanıtlanmış mı bilmiyorum ama genellikle karşımda kahkaha atan insanlar olduğunda benim de baya baya gülesim geliyor. bir de her kahkaha farklı oluyor ya, insandan insana değişiyor o da ayrı bir güzel yanı.
devamını gör...
nickaltı
kendiminki dışında herkesinkinin dolu olduğunu gördüğüm kısımdır bgv.
devamını gör...
nadire kabinesi
rönesans döneminde avrupa'da yaygınlaşan, modern müzelerin temeli olarak kabul edilen koleksiyonlar. italya'da studiolo, fransa'da cabinet de curiosités, almanya'da kunstkammern** olarak biliniyor.
15. yüzyılda dünyada yeni yerlerin keşfedilmesiyle buralardan getirilen çeşitli objeler koleksiyonlara alınmaya başlandı. küçüklü büyüklü bir çok objenin bulunduğu kabinelerde elde edilen heykellerden, madalyalardan kurutulmuş bitkilere, pusula ve saatlerden çeşitli cüce ve canavarlara kadar ne kadar garip, ilginç, dikkat çeken şey varsa koleksiyonerler tarafından toplanıyordu. toplanan tüm objeler onlara özel ayrılmış olan geniş salonlarda ya da çekmecelerde, raflarda ve vitrinlerde sergileniyordu. aşağıdaki görseldeki gibi.
domenico remps - cabinet of curiosities (c. 1690)
bu koleksiyonların belli kategorileri vardı. bunların en bilinenleri naturalia* artificalia* scientifica* mirabilia* bibliotheca* ve exotica*.
peki kimdi bu koleksiyonerler? aristokrat ve burjuva kesiminden çeşitli gruplar, sanatçılar, şairler, rahipler, eczacılar ama özellikle imparatorlar ve hanedanlar topladıkları eşyalarla kendi nadireler kabinesini kuruyordu.
17. yüzyıla doğru avrupa'da popüler hale gelmiş kabineler imparatorlar tarafından güç gösterisi için kullanılıyordu. her imparatorluğun bir nadireler salonu bulunurdu. halil edhem'e göre topkapı hazineleri de nadireler kabinesine dahildir. topkapı'daki koleksiyonlarda 1530'larda venedik tarafından hediye edilen bir ''unicorn'' varmış mesela. ilginç.
johan zoffany - tribuna of the uffizi (1772-77)
belli kategorileri olsa da nadire kabinelerinde tasnif sistemi ve sistematik bir düzen yoktu. yukarıdaki tablodaki mekan uffizi galerisi, gördüğümüz üzere her yer her yerde. belli bir düzen yok modern müzelerdeki gibi. göze çok hoş geliyor ama.*
koleksiyon tamamen sahibinin zevkine göreydi ve herkes göremezdi, özel koleksiyonlar sonuçta. bu sebeple kabineler içinde barındırdıklarıyla sahibini, onun dünyaya bakış açısını ve özellikle gücünü de temsil ediyordu. imparatorların nadireleri ali artun'a göre ''hükümranların dünya üzerindeki egemenliklerini canlandırdıkları mikrokozmosları'' idi. imparatorların kendilerine özgü hayal mekanlarıydı. hayat imparatora güzel tabi.*
nadire kabineleri 19. yüzyılda açılan ilk müzelerin koleksiyonlarını oluşturdular. bizde de aynı dönemde müzeleşmenin öncüleri osman hamdi bey ve halil edhem olmuştur.
kaynaklar:
ali artun, “nadire kabineleri”, müze ve modernlik: tarih sahneleri–sanat müzeleri l, s. 25-43
kaynak 2 kaynak 3 kaynak 4
15. yüzyılda dünyada yeni yerlerin keşfedilmesiyle buralardan getirilen çeşitli objeler koleksiyonlara alınmaya başlandı. küçüklü büyüklü bir çok objenin bulunduğu kabinelerde elde edilen heykellerden, madalyalardan kurutulmuş bitkilere, pusula ve saatlerden çeşitli cüce ve canavarlara kadar ne kadar garip, ilginç, dikkat çeken şey varsa koleksiyonerler tarafından toplanıyordu. toplanan tüm objeler onlara özel ayrılmış olan geniş salonlarda ya da çekmecelerde, raflarda ve vitrinlerde sergileniyordu. aşağıdaki görseldeki gibi.
domenico remps - cabinet of curiosities (c. 1690)bu koleksiyonların belli kategorileri vardı. bunların en bilinenleri naturalia* artificalia* scientifica* mirabilia* bibliotheca* ve exotica*.
peki kimdi bu koleksiyonerler? aristokrat ve burjuva kesiminden çeşitli gruplar, sanatçılar, şairler, rahipler, eczacılar ama özellikle imparatorlar ve hanedanlar topladıkları eşyalarla kendi nadireler kabinesini kuruyordu.
17. yüzyıla doğru avrupa'da popüler hale gelmiş kabineler imparatorlar tarafından güç gösterisi için kullanılıyordu. her imparatorluğun bir nadireler salonu bulunurdu. halil edhem'e göre topkapı hazineleri de nadireler kabinesine dahildir. topkapı'daki koleksiyonlarda 1530'larda venedik tarafından hediye edilen bir ''unicorn'' varmış mesela. ilginç.
johan zoffany - tribuna of the uffizi (1772-77)belli kategorileri olsa da nadire kabinelerinde tasnif sistemi ve sistematik bir düzen yoktu. yukarıdaki tablodaki mekan uffizi galerisi, gördüğümüz üzere her yer her yerde. belli bir düzen yok modern müzelerdeki gibi. göze çok hoş geliyor ama.*
koleksiyon tamamen sahibinin zevkine göreydi ve herkes göremezdi, özel koleksiyonlar sonuçta. bu sebeple kabineler içinde barındırdıklarıyla sahibini, onun dünyaya bakış açısını ve özellikle gücünü de temsil ediyordu. imparatorların nadireleri ali artun'a göre ''hükümranların dünya üzerindeki egemenliklerini canlandırdıkları mikrokozmosları'' idi. imparatorların kendilerine özgü hayal mekanlarıydı. hayat imparatora güzel tabi.*
nadire kabineleri 19. yüzyılda açılan ilk müzelerin koleksiyonlarını oluşturdular. bizde de aynı dönemde müzeleşmenin öncüleri osman hamdi bey ve halil edhem olmuştur.
kaynaklar:
ali artun, “nadire kabineleri”, müze ve modernlik: tarih sahneleri–sanat müzeleri l, s. 25-43
kaynak 2 kaynak 3 kaynak 4
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar
devamını gör...
altın kurbağa
küçük, parlak sarı-turuncu renkli, kolombiya’nın nemli ormanlarında ve panama’nın ormanlık bölgelerinde yaşayan omurgalı hayvanlardır. ektotermik, amfibik canlılardır. günümüzde soyu tükendiği düşünülen bir kurbağa türüdür. altın dart kurbağası olarak da bilinir. kolombiyanın endemik bir türüdür. oldukça zehirlidir, bir miligram zehri on bin fare veya bir çift fili öldürebilir.
devamını gör...
fiziken hiç beğenilmeyen kişiyle mutlu ilişki
beğenmeme durumu “hiç” ise başlamaması gereken bir ilişkidir, dışını beğenmediğinin içini de merak etmiyor insan . mutlu olmak bir yana ilişki bile sürdürülemez.
devamını gör...
coco
9 yaşın altındaki çocukların izlemesi konusunda bence dikkat edilmesi gereken bir filmdir. animasiyon olsa da ölümden, ölülerden bahsedilen bir film ve küçük yaş çocukları için korkutucu olabilir. ayrıca yine çocuklarla izleniyorsa islam inancına aykırı bir ölüm ve ölümden sonra hayat tahayyül edildiği belirtilmelidir. tabiki akabinde farklı kültürlere de saygı duymak zorunda olduğumuzu anlatalım.
devamını gör...
çift sayıların tek sayılara göre daha olumlu hissettirmesi
insanların çoğu için doğru olan önerme.
çift sayılar ile tek sayılar arasında benim kendi adıma söyleyebileceğim en büyük fark "güven"dir.
evet çift sayılar daha güvenilir, aileden biri gibi.
mesela 2 sayısı çok şirin, çok candan. 4, 6, 8 kahvede çay ısmarladığımız hasan abi ya da komşumuz emine teyze gibi. 16 sayısı çok babacan bir sayı. tam anlamıyla ahmet amca gibi.
bir de 3, 5, 7 sayılarına bakın. yolda görsem yolumu değiştiririm.
neden acaba ?
çift sayılar ile tek sayılar arasında benim kendi adıma söyleyebileceğim en büyük fark "güven"dir.
evet çift sayılar daha güvenilir, aileden biri gibi.
mesela 2 sayısı çok şirin, çok candan. 4, 6, 8 kahvede çay ısmarladığımız hasan abi ya da komşumuz emine teyze gibi. 16 sayısı çok babacan bir sayı. tam anlamıyla ahmet amca gibi.
bir de 3, 5, 7 sayılarına bakın. yolda görsem yolumu değiştiririm.
neden acaba ?
devamını gör...
yayın önerisi
gündem hakkında iki kişinin karşılıklı diyalogları şeklinde bir program olsa ne güzel olurdu.
hatta interaktif olması için o iki kişi mesaj kutularından diğer radyoyu dinleyen dinleyicilerle iletişime geçip sadece iki kişiyle sınırlandırmaya bilirler.
hatta interaktif olması için o iki kişi mesaj kutularından diğer radyoyu dinleyen dinleyicilerle iletişime geçip sadece iki kişiyle sınırlandırmaya bilirler.
devamını gör...
kemalizm
ana odağında anti emperyalizm ve tam bağımsızlık olan, laiklik ve muasırlaşma ile desteklenen siyasal ideoloji.
siyaset bilimci ahmet taner kışlalı'nın hakkında kapsamlı araştırmaları ve yazıları vardır.
(bkz: kemalizm laiklik ve demokrasi)
siyaset bilimci ahmet taner kışlalı'nın hakkında kapsamlı araştırmaları ve yazıları vardır.
(bkz: kemalizm laiklik ve demokrasi)
devamını gör...
fırtınada sözlüğe sığınmak
yapmaya bayıldığım şey.
ne zaman dışarıda afet olsa hemen çayımı demler, sözlüğün başına kurulurum.
(bkz: 29 kasım 2021 istanbul’da çıkan fırtına)
ne zaman dışarıda afet olsa hemen çayımı demler, sözlüğün başına kurulurum.
(bkz: 29 kasım 2021 istanbul’da çıkan fırtına)
devamını gör...
güzelleşen kadın
kendini mutlu etmeyi öğrenmiş kadındır.
devamını gör...
ayrıldıktan hemen sonra başkasını bulan kişi
durup gelmeyeni mi bekleyecekti.. en doğru olandir..
devamını gör...

