mevlana’nın gay olduğu iddiası
benim anlamadığım ise yıllarca çesitli alimler, hocalar, tarihçiler vesaire gelip geçer de kimse bu gerçeği göremez. bir tek kıt ilminle sen görürsün. insan hayret ediyor.
devamını gör...
kitap satın alma hastalığı
kitap almak, aldığım kitabı koklamak* ve o kitabın sayfalarında kaybolmak benim için çok büyük bir mutluluk sebebi. bu yüzden zevkle sahip olduğum hastalıktır. ama kitaplar anlamlandıramadığım bir pahalılıkta. en ucuz şeylerin kitaplar olması gerekirken bu pahalılık bana saçma geliyor. keşke daha ucuz olsalar da kitaplığımızı rahatlıkla doldurabilsek.
devamını gör...
el salvador (yazar)
sözlüğü pek seven, sevdiğini hissettiren izmir sevdalısı japon yazarımız.
iyi ki var.
iyi ki var.
devamını gör...
david gilmour
dünyanın en iyi 3-5 gitaristinden biri. comfortably numb'ın pulse performansında gitarla sevişen adam.
devamını gör...
ösym
özellikle geçen senenin son ales, yökdil gibi sınavları ertelemesinin ardından sınav takvimi konusunda gayet bocalayan kurum. yaklaşık bir ay geçti, şimdiye kadar sağlık bakanlığı'yla gerekli bilgi alışverişini yapıp duruma ve gidişata göre bir yol haritası çıkarmaları gerekiyordu. eğer gelecek hafta da 2021'in sınav takvimini ya da en azından ertelenen sınavların tarihini açıklamazlarsa çok başları ağrır. o kadar insan bekliyor çünkü. hele bir de akademik kariyer üzerine yapılan sınavların (ales, yökdil, yds vs.) 2020'de yalnızca birer kere yapıldığını düşünürseniz.
devamını gör...
hafta sonu nasıl geçecek sorunsalı
erkin koray'dan 'fesuphanallah' ile cevap vereyim efenim.
"böyle gelmiş böyle gidecek korkarım vallah."
"böyle gelmiş böyle gidecek korkarım vallah."
devamını gör...
maide suresi 44'üncü ayet
üst edit: bu tanım, üstteki tanıma hitaben yazılmıştır. maide suresi 38.ayetin hükmü ile ilgilidir. maide suresi 44. ayet ile ilgili değildir.
ahkam ilmini bilmeden, ahkam kesmek bu olsa gerek.
hırsızın islami literatürde karşılığı; çalmayı adet haline getirmiş kişidir. yani kişi; ihtiyacı olmadığı halde, başka birinin malını çalıyorsa bu hırsızdır. eğer kişi; gücü yettiği halde, çalışma imkanı varken; çalışmak yerine, çalmayı tercih ediyorsa bu hırsızdır.
eğer kişi ihtiyacı var iken çalıyorsa, çalışmaya güç yetiremediğinden çalıyorsa, çalışamamasında yöneticilerin eksikliği söz konusuysa ve yönetici ihtiyaç sahibinin ihtiyacını karşılama noktasında noksanlık göstermişse, çalınan şey hırsızlık olarak değerlendirilemez. çaldığı şeyi ihtiyacından dolayı çalmışsa bu hırsızlık değildir. çaldığı şeyin değeri kadar ödemeyi devlet yapmak zorundadır. yani hırsızlığın faturası yöneticiye kesilir.
kur an, hırsızın elini kesin emri verir. sebebi hırsızlık yapmaya meyilli olan kişilere gözdağı vermektir. bunu insanların şahitliği önünde yapılmasının hikmeti budur.
her hırsızın eli kesilmiş olsa idi, dünya üzerinde hırsızlık oranının bir hayli düşeceği kanaati; yabana atılır bir iddia değildir.
ahkam ilmini bilmeden, ahkam kesmek bu olsa gerek.
hırsızın islami literatürde karşılığı; çalmayı adet haline getirmiş kişidir. yani kişi; ihtiyacı olmadığı halde, başka birinin malını çalıyorsa bu hırsızdır. eğer kişi; gücü yettiği halde, çalışma imkanı varken; çalışmak yerine, çalmayı tercih ediyorsa bu hırsızdır.
eğer kişi ihtiyacı var iken çalıyorsa, çalışmaya güç yetiremediğinden çalıyorsa, çalışamamasında yöneticilerin eksikliği söz konusuysa ve yönetici ihtiyaç sahibinin ihtiyacını karşılama noktasında noksanlık göstermişse, çalınan şey hırsızlık olarak değerlendirilemez. çaldığı şeyi ihtiyacından dolayı çalmışsa bu hırsızlık değildir. çaldığı şeyin değeri kadar ödemeyi devlet yapmak zorundadır. yani hırsızlığın faturası yöneticiye kesilir.
kur an, hırsızın elini kesin emri verir. sebebi hırsızlık yapmaya meyilli olan kişilere gözdağı vermektir. bunu insanların şahitliği önünde yapılmasının hikmeti budur.
her hırsızın eli kesilmiş olsa idi, dünya üzerinde hırsızlık oranının bir hayli düşeceği kanaati; yabana atılır bir iddia değildir.
devamını gör...
3 mayıs türkçülük günü
bütün insanlığı severiz. kendi ırkımızı daha fazla severiz. sevmek için çok nedenimiz varken, bu nedenleri sulandırmaya, yok etmeye çalışanlarladır mücadelemiz.bu önemli günde bizimle aynı görüşleri paylaşmayanlara hediyem, bugünün mimarı atsız ın ruh adam kitabı olsun. okuyun önyargısız. türkçülük günümüz kutlu olsun.
devamını gör...
michelangelo
‘’taşın içindeki davut’u gördüm ve ona ait olmayan ne varsa taştan söküp attım.’’ diyen rönesans dehası.
devamını gör...
kutup ayısı
ortalama 800 kilo ağırlığa sahip bir hayvan. buzda kaymaması için ayak tabanları dahi beyaz kürkle kaplı. çok iyi koku alma özelliğine sahip. bu özelliği sayesinde fok ve mors avlıyor. donmuş buz yüzeylerini kırarak balık da yakalıyor. aşırı soğuklarda da çukur kazarak içinde yaşıyor.
devamını gör...
kendimiz hakkında keşfettiklerimiz
yıllar yıllar önce develer pire, pireler tellal iken, facebook’un hala iyi günlerini yaşadığı zamanlarda bir sudoku vardı. hala var gerçi. varım, şimdilik. bildiğiniz gibi bir sn. sonra neler olacağı bilinmez.
belki, belki hatırlayan olur muhafazakar ailenin farklı düşünen çocuğu olmak başlığına yazmıştım. -miş gibi yaptığım, ailemle yaşadığım o dönemlerde sahuru beklerken bir yandan vakit geçsin diye okey falan oynuyorum. * kendi yaşıtlarım denk geliyor, herkesin fotoğrafı var, çok nadir fotoğrafsız insanlara denk geliyorum. konudan bağımsız bu detay. neyse efendim, o zamanlar bir hayalim var ama adı üstünde hayal, imkansız yani. psikolog olmak istiyorum ve sanki göklerden gelen bir misyon var omuzlarımda. tabiri caizse kendine müslüman’ın kendine peygamber versiyonuydum. ya da ikisi birlikte. cözülemeyen sudoku olmak taa o zamanlardan kalma anlayacağın...
bir psikologmuşum gibi dert dinliyor ve sorunlara çözüm üretiyordum. insanlara söylediklerimi yapmaları takdirde kaybedecek bir şeyleri olmayacak şekilde çare buluyordum. gerçekten köklü pozitif değişikler yaşıyorlardı o zamanlardaki sanal arkadaşlarım. inançlı biri olsam varya hesaplayamayacağım kadar çok sevap point yüklendi bana o sıralar derdim. kesinnnnn cennetlik oldum o ara, öyle söyliyim.
ve seneler geçti...
bir evlilik ve bir boşanma geçti başımdan.
ben yeniden sanal ortamda arkadaşlıklar kurmaya başladım. bu sefer “kendine peygamber/psikolog” yanlarımı rafa kaldırarak. havadan sudan, oradan, buradan ve hayata dair konuştuğum sanaldaki arkadaşımla aramda aydınlatıcı bir dialog geçti.
- kardeşim pikniğe gitti.
+ yaa öylemi? ne güzel, pandemide zor ama benim de canım pikniğe gitmek istedi şimdi.
- e git?
+ zamanım yok ki.
- zaman yarat!
telefonu saldım. gecenin bir yarısı balkonda sigara içerken zamanımın olmayışına ağladım. size dandik gelebilir ama o an çok doldum. hayat koşuşturmasında kendime bir pikniğe gitmelik imkanı bulamayışıma ağladım. bu kadar basit bi şeyi bile imkansız hale getirmiş olmama ağladım.
buna mı üzüldün? diyenler olabilir. istersem masa örtüsü yamuk duruyor diye üzülürüm. allah hallah!!! gerçi benim masamda örtü yok gereksiz atarlandım dur. devam ediyorum, sonrası çok(!) heyecanlı. *
sabah yine standart bi şekilde rutinimi yerine getirdim. sonrasında çocukları kreşe bıraktım ve yüzde on şarj ile kırk dakika trafikle cebelleşerek gittim o sahile. arabayı park edip, yürüdüm maviyi görebileceğim yere doğru. o sanatsal görüntü ile karşılaşınca, orada bir aydınlanma daha yaşadım.
meğerse ben çok uzun bir süredir, boşandığımdan sonra da diyebilirim, buraya gelmeyi içten içe reddetmişim. sanki artık güzel şeylerin beni bulması imkansızmış gibi bir bariyer* kurmuşum kendime. kendime güzel şeyler yaşamayı hak ve reva görüyordum tabii ki ama hareketlerim, davranışlarım tam tersi şeklindeymiş.
ben bunca zaman bu manzarayı kendime neden yasaklamışım sahi?
yazık etmişim kendime bir çok kez... o gün piknik yapmadım, şarjım az ve çocukların kreşinden ararlarda, ulaşamazlar diye yarım saat anca kalabildim bir bankta. o bile o kadar iyi geldi ki. o gece balkonda bir bariyeri aşmanın huzuru ile içtim sigaramı.
üstteki yazı ne alaka, niye okuduk orayı diye bağdaştıramayanlar için açıklıyım, tabi buraya kadar okuyan varsa;
benim yıllarca kendime misyon edinip, diplomasız yaptığım psikolog seanslarını, birisi çıkıp yıllar sonra bana yaptı. benim iyiliğimi enişten dilekleriyle* istedi ve farkında olmadan benim bariyerimi fark etmemi sağladı. kendisi de yazıyor burada.
okuduysan selam buddy.
belki, belki hatırlayan olur muhafazakar ailenin farklı düşünen çocuğu olmak başlığına yazmıştım. -miş gibi yaptığım, ailemle yaşadığım o dönemlerde sahuru beklerken bir yandan vakit geçsin diye okey falan oynuyorum. * kendi yaşıtlarım denk geliyor, herkesin fotoğrafı var, çok nadir fotoğrafsız insanlara denk geliyorum. konudan bağımsız bu detay. neyse efendim, o zamanlar bir hayalim var ama adı üstünde hayal, imkansız yani. psikolog olmak istiyorum ve sanki göklerden gelen bir misyon var omuzlarımda. tabiri caizse kendine müslüman’ın kendine peygamber versiyonuydum. ya da ikisi birlikte. cözülemeyen sudoku olmak taa o zamanlardan kalma anlayacağın...
bir psikologmuşum gibi dert dinliyor ve sorunlara çözüm üretiyordum. insanlara söylediklerimi yapmaları takdirde kaybedecek bir şeyleri olmayacak şekilde çare buluyordum. gerçekten köklü pozitif değişikler yaşıyorlardı o zamanlardaki sanal arkadaşlarım. inançlı biri olsam varya hesaplayamayacağım kadar çok sevap point yüklendi bana o sıralar derdim. kesinnnnn cennetlik oldum o ara, öyle söyliyim.
ve seneler geçti...
bir evlilik ve bir boşanma geçti başımdan.
ben yeniden sanal ortamda arkadaşlıklar kurmaya başladım. bu sefer “kendine peygamber/psikolog” yanlarımı rafa kaldırarak. havadan sudan, oradan, buradan ve hayata dair konuştuğum sanaldaki arkadaşımla aramda aydınlatıcı bir dialog geçti.
- kardeşim pikniğe gitti.
+ yaa öylemi? ne güzel, pandemide zor ama benim de canım pikniğe gitmek istedi şimdi.
- e git?
+ zamanım yok ki.
- zaman yarat!
telefonu saldım. gecenin bir yarısı balkonda sigara içerken zamanımın olmayışına ağladım. size dandik gelebilir ama o an çok doldum. hayat koşuşturmasında kendime bir pikniğe gitmelik imkanı bulamayışıma ağladım. bu kadar basit bi şeyi bile imkansız hale getirmiş olmama ağladım.
buna mı üzüldün? diyenler olabilir. istersem masa örtüsü yamuk duruyor diye üzülürüm. allah hallah!!! gerçi benim masamda örtü yok gereksiz atarlandım dur. devam ediyorum, sonrası çok(!) heyecanlı. *
sabah yine standart bi şekilde rutinimi yerine getirdim. sonrasında çocukları kreşe bıraktım ve yüzde on şarj ile kırk dakika trafikle cebelleşerek gittim o sahile. arabayı park edip, yürüdüm maviyi görebileceğim yere doğru. o sanatsal görüntü ile karşılaşınca, orada bir aydınlanma daha yaşadım.
meğerse ben çok uzun bir süredir, boşandığımdan sonra da diyebilirim, buraya gelmeyi içten içe reddetmişim. sanki artık güzel şeylerin beni bulması imkansızmış gibi bir bariyer* kurmuşum kendime. kendime güzel şeyler yaşamayı hak ve reva görüyordum tabii ki ama hareketlerim, davranışlarım tam tersi şeklindeymiş.
ben bunca zaman bu manzarayı kendime neden yasaklamışım sahi?
yazık etmişim kendime bir çok kez... o gün piknik yapmadım, şarjım az ve çocukların kreşinden ararlarda, ulaşamazlar diye yarım saat anca kalabildim bir bankta. o bile o kadar iyi geldi ki. o gece balkonda bir bariyeri aşmanın huzuru ile içtim sigaramı.
üstteki yazı ne alaka, niye okuduk orayı diye bağdaştıramayanlar için açıklıyım, tabi buraya kadar okuyan varsa;
benim yıllarca kendime misyon edinip, diplomasız yaptığım psikolog seanslarını, birisi çıkıp yıllar sonra bana yaptı. benim iyiliğimi enişten dilekleriyle* istedi ve farkında olmadan benim bariyerimi fark etmemi sağladı. kendisi de yazıyor burada.
okuduysan selam buddy.
devamını gör...
siddal
çizim başlığında çizimini görüp nutkumu tutturan yetenekli mi yetenekli yazar tanesi.. maşallah hocam ne yetenekler var.. umarım yeteneği fark edilir de türkiye'nin sayılı ressamlarından olur kendisi!
devamını gör...
iş arkadaşı
tabir-i caizse profesyonel kategorisinde yer alan, seç(il)me hakkının olmadığı ve iş yürüdüğü sürece sizinle aynı yolda yürüyecek arkadaşlardır.
en azından ilk etapta.
en azından ilk etapta.
devamını gör...
sağlıklı yaşamak için yapılması gerekenler
benim yaptığım şeyleri yapmayın yeter.
sigara içmeyin
kilo verin
sinir stresten uzak durun yeter dostlar.
sigara içmeyin
kilo verin
sinir stresten uzak durun yeter dostlar.
devamını gör...
can yaman'ın bölüm başı 925 bin tl alması
züğürdün çenesini yoran hadise.
can yaman'ın italyan yapım şirketiyle 10 bölümlük dizi için anlaştı. anlaşma şartlarına göre, sandokan isimli diziden her bölüm başı 100 bin euoro kazanacağı bildirildi.
can yaman 10 bölümlük diziden 9 milyon 250 bin tl kazanacağı düşünülüyor.
buradan
can yaman'ın italyan yapım şirketiyle 10 bölümlük dizi için anlaştı. anlaşma şartlarına göre, sandokan isimli diziden her bölüm başı 100 bin euoro kazanacağı bildirildi.
can yaman 10 bölümlük diziden 9 milyon 250 bin tl kazanacağı düşünülüyor.
buradan
devamını gör...
sıfır takipçisi olan bir yazarı ciddiye almak
tabii olum manyak mısın!!! bak 300 e yakın takipçim var millet beni bir ciddiye alıyor bir ciddiye alıyor! höt diyorum hött, kesss diyorum kessss! o kadarrrr!! saksı değiliz sonuçta! (bkz: başlık değil saçmalık)
devamını gör...
yaran nickler
devamını gör...
eşi tarafından yüzü parçalanan ukraynalı genç kadın
şiddetin ne kadar kötü bir şey olduğunu bizlere bir kere daha gösteren haberdir.
erkekliğimden utanıyorum bu tür haberleri görünce.
erkekliğimden utanıyorum bu tür haberleri görünce.
devamını gör...
hayatın anlamı
hayatın anlamı sanıyorum ki insan ilişkilerinde.
hayat kısa da uzun da olsa, gerçekleştirmek istediğimiz hayaller ve amaçlar da bulunsa kişinin diğer insanlarla ilişkileri sağlıklı olmayınca hayatın anlamı da kaybolmuş gibi oluyor.
ha ama demiyorum ki insan ilişkileri sağlıklı olmayan bireylerin hayatlarının anlamı yok. elbette var, ama kaybetmişler gibi hissetmeleri büyük olasılık dahilinde.
hayat kısa da uzun da olsa, gerçekleştirmek istediğimiz hayaller ve amaçlar da bulunsa kişinin diğer insanlarla ilişkileri sağlıklı olmayınca hayatın anlamı da kaybolmuş gibi oluyor.
ha ama demiyorum ki insan ilişkileri sağlıklı olmayan bireylerin hayatlarının anlamı yok. elbette var, ama kaybetmişler gibi hissetmeleri büyük olasılık dahilinde.
devamını gör...
