sezen aksu şarkısı, ardı hep hayal.

güzel hayaller ama, 'olsun"denilen hayaller..

siz hiç pembe yeşil güzelim açelyaların koşa koşa gelip gülümseyerek kalbinize sarıldığını gördünüz mü?

ben gördüm az önce, yaşadım.

kocaman bi' ege akşamıydı, o bahçede ala sarı ege gününü bitirmeye hazırlanırken bi yandan da bahçeyi suluyor, gülümseyerek çiçekleri ile konuşuyordu.
yanındaydım, ona bakıyordum, gözleri çiçeklerinde, benim gözüm onun izindeydi..
sonra açelya'larını bana yolladı.

daha sonra, hemen sonrası bu şarkı başladı, ben de duydum.
ege'nin her yanından duyuldu, geldi ortak kalplere girdi, kaldı.

bilmem kaç kilometre ötedeki biri benim evimin bahçesi kadar yakın bu şarkı ile geldi kalbimi bir kez daha yaktı. iyi ki!

açelyalara,hayallere,
sana....


devamını gör...

türkan'ımmm minik kızım, babanla bir gün tekrardan buluşman umuduyla... bu sevgi o kadar büyük o kadar yüce ki eminim tekrardan buluşacaksınız.

gittiğin yerde huzurlu ol emi? seni çok seviyoruz.
devamını gör...

kızgınlık zamanla çabucak geçer ama kırgınlık zamanla daha da artarak çoğalır.
devamını gör...

fransızca cadrer "çerçevelemek" fiilinden +age sonekiyle cadrage şeklinde türetilmiş kelimedir. türkçemize kadraj olarak geçmiştir.

kadraj; dijital kayıt aletlerinin vizöründe görünen, fotoğraf ve film karesinin çerçevesi içerisine dahil olan her şeydir.

halk arasında kare olarak kullanımı mevcuttur. fotoğraf çerçevesinde istemeyen bir kişi ya da bir cisim bulunması halinde 'kareden çık', 'onu kareden çıkartın' gibi söylemlerde kareden kasıt kadrajdır :)
devamını gör...

bir ömür sessiz, sakin yaşayan ve kendine yapılan bir yığın haksızlığa ve hatta saygısızlıklara, görmezden gelinmesine bile asla ses çıkarmadan, sırf ailesinin huzuru için kendini silik bir karakter yapıp yaşamını sürdüren walter white’ın hikayesi.
başta mecburiyetlerle girdiği bir yolun içinde zamanla önce değerlerini, sonra ise tamamen kendini kaybeden bir adam ve yanında yeni yetme heyecanlı ve dengesiz öğrencisinin yaşadıkları.

walter başta karısı ve çocuğu ile olan yaşamında kendini kaybetti ve kenara çekilde. sonrasında kendi yaptığı ve adeta kralı olduğu işte kendini tekrar keşfetmişken ve tam da kendini bulmuş ve ne istediğini, yaşama nasıl tutunmak istediğini farketmişken, aç gözlülüğü ile yeniden ve daha derinden bir kayboluşun içine girer. demek ki kendini bulmak mesele değil hayatta! duracağın yeri ve yanına alacağın kişiyi bilmekte mesele.

bizi tüketen insanlardan ve güzel görünse dahi, tüketen işlerden zamanında uzaklaşmanın önemini anlatıyor aslında. zira zamanında uzaklaşmazsak, çıkması zor olan derinliklere batma ihtimali nüksediyor.

eleştireni çok olsa da, son iki sezonu “acaba bu bataklığın içinden çıkabilecek mi?” diyerek, adeta sır kapısı izliyormuşcasına bitirdim. * ne boş, ne de overrated bir dizidir. hayatın içinde iyi niyetle çıkılan yollarda, insanın kendini nasıl kaybedebildiğini anlatan ve ciddi dersler veren bir dizidir.
devamını gör...

gayet olası bir iletişim.
a, çok teşekkür ederim diye cevaplar gülümserim.
gülümsedim hatta şu an.
hadi size iyi akşamlar.
devamını gör...

yönetimin aldığı en doğru kararlardan biridir. umarım geri dönülmeyecek şekilde karar alınmıştır. bir yazara seri beğeni yapıyor diye nick6’sına methiyeler düzülmez böylelikle.
devamını gör...

(bkz: anam)
devamını gör...

makarnanın binbir güzel hallerinden biri.

ben yiyeni arşa çıkaran tarifimle bunu başka bir boyuta taşıyorum. öyle makarnayı süz, iki peynir serpiştirmekle olmuyor bu işler.

bu verdiğim tarif en çok fiyonk makarnaya yakışıyor. adım adım antrenmanlarla makarna olayına değinmiyorum. makarnayı haşlarsınız yani. süzdüğünüz makarnanın suyunu süzmeden 1 su bardağı kadarını kenara ayırın. içine 3-4 yemek kaşığı dolu dolu labneyi boşaltın. (kremayla falan uğraşmayın boşuna) güzelce karıştırın yağla. sonra kremamsı kıvama geldikten sonra makarna suyunu ekleyin. 1-2 dakika da öyle kaynatın. en son 1-2 diş sarımsağı da koydun mu misss. tuz-karabiber işi sizde.sosu makarna ile iyice karıştırın. en son tercihinize göre kaşar peynir ve süzme peynir de ekleyin.

whis ile ramazana hazırlık...

ciddi ciddi peynirli makarna tarifi verdim ya*
devamını gör...

gelecek.
devamını gör...

erkek bireye verdiğiniz tepkilere göre değişecektir.
kadın sıcak ve ilgili ise erkek birey bir o kadar kibar ve cesur bir şekilde atağa geçer. ama kadın ilgisiz ve umursamaz ise işte o zaman içlerindeki canavar ortaya çıkıyor ve karşısızda ilkokul sıralarında saçınızı çeken ve acı çekmenizden zevk alan o küçük sadist velet ortaya çıkıyor.
devamını gör...

bugün dergimizi şereflendiren yazarımız:
gandalfgillerden. bir solukta okunacak bu güzel yazıya buradan ulaşabilirsiniz. iyi okumalar diliyoruz.

dergimize de buradan ulaşabilirsiniz.
devamını gör...

kaytsz ukdesi

yazara göre hareket edersek ohooo, ne tanım kalır ne başlık, iş başka, arkadaşlık başka, düşmanlık yok ama o bile başka.
devamını gör...

ölen kişinin günah ve kusurlarının affedilmesi için söylenen, bir nevi dua sayılabilecek cümle.

bazı kişiler tarafından "allah tahsilatını affetsin." şeklinde, yani çok yanlış bir biçimde kullanılır. taksirat "kusurlar, suçlar" anlamına gelirken, tahsilat "alacakların yasal yollardan alınması" anlamındadır.
devamını gör...

(bkz: guguklu saat)
devamını gör...

herhangi bir tarikat ile uzaktan yakından ilişkisi olmayan bir müslüman ıslamın merkezinde olamaz mı? bence olabilir. ben bu oluşumların ıslama her zaman zarar verdiğini düşündüm. gerek süleymancılar, gerek menzilciler gerekse cübbeliler din ve insanlık için tefrikadan başka ne yaptılar bu ülkede hiç bir şey.

adam süleyman hilmi tunahan'ın kabrine gidiyor duasını ediyor çıkarken saygısızlık olmasın diye geri geri çıkıyor. menzile gidiyorsun, gavs denilen adam tövbe kabul ediyor olaya bakar mısınız. adam bulunduğu makamı tövbe kapısı ilan etmiş. ınsanlar koşa koşa arınmaya, paklanmaya gidiyor. insanlar bir beşerden hatta bir ölüden medet umuyor. sonra islamı eleştirenlerden nefret ediyoruz. ıyi ama eleştiri bile bir şeyleri değiştirmiyor maalesef. ne diyor fatiha suresinin ilk ayeti " bütün hamd ve övgüler alemlerin rabbinedir." bir beşere, bir ölüye değil, bir put'a değil. malesef kendilerini putlaştırmaktan başka bir iş yapmayan bu oluşumları bizler yarattık. ne yaptı bu insanlar? daha fazla dogma, daha fazla sorgulanmayacak kural koymaktan başka ne verdiler müslümanlara hiç. iktidarlarını daim kılmak için dini kullanmaktan çekinmediler. bilime asla itibar etmediler. müslümanları sürekli kışkırtıp birbirine düşürmekten çekinmediler. "ilim çin'de bile olsa gidip alınız" diyen peygamber hadisini unutturdular. sadece kendilerine itibar edilmesini isteyerek adeta kendilerini putlaştırdılar. oysa mekke fethedilince o kabedeki bütün putları kendi elleriyle kırmıştı peygamber. böylece en güzel mesajı vermişti aslında bize. ne çabuk unuttuk.
devamını gör...

fındık ve antep fıstığıdir.
devamını gör...

(bkz: kill bill) / (bkz: hattori hanzo) kılıcı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

pierre mignard, 1694
"zaman, aşkın kanatlarını kesiyor"
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
zaman (kronos), kendisinin babası uranos'a(gökyüzü) yaptığı gibi çocukları gücü eline almasın diye bütün çocuklarını yutar. rhea, çocuklarının yutulmasına çok öfkelenir ve zeus'a hamile olduğu sırada annesi gaia'dan yardım ister. gaia( toprak), rhea'yı girit adasına gönderir ve zeus'u doğurur. kronos'a zeus'un yerine bir taşı yutturur. kronos, zeus'un yerini öğrenip onu yutmaya gider ve bunu fark eden eros, zeus'a haber verir. o yüzden kronos , eros'un kanatlarını keser. zaman, gerçekten de her şeyi, hepimizi yutuyor ve aşkı.
devamını gör...

nurhan damcıoğlu'nun değeri bilinmeyen hit parçası.

devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim