vazgeçmesi için oluşan gerekli şartlarla baş edememe sonucu, bu kararı alan insandır.
doğru yapan insandır. zaten kimse ve hiçbir şey için, gereğinden fazla taviz vermemek hayat kalitesini arttıran, en önemli olgulardandır.
devamını gör...

zıtlıkların şairi louis aragon tarafından kaleme alınmış şiir. 1959 yılında koleksiyonlaşmış olan eserin bir parçası olan şiir; sait maden çevirisi ile elsa'ya şiirler kitabında bulunuyor. şiirin orijinal ismi je vais te dire un grand secret, neredeyse birebir çevrildiğini söylemek sanıyorum yanlış olmayacaktır. aragon'un şiirlerinde elsa'yı bambaşka bir gözle görüyoruz; azap ve tutkunun iki ayrı yüzü. mutlu aşk yoktur (il n’y a pas d’amour heureux) şiirini yorumlarken şairin elsa'yı anlattığı şiirlerine de göz atmak gerek, sana büyük bir sır söyleyeceğim şiiri bu şiirlerin başında geliyor çünkü aragon aşkın mutsuz yanının yitip gideceğini bilmek olduğunu; zamanın ne denli hızlı akıp her şeyi toza ve çamura bulayacağını biliyordu. bu şiir; insanın gözlerinin önünde duran güzelliğin ona yalnızca sevgi değil derin bir azap da hissettirebileceğinin bir portresi. aragon kelimeleri bıçak gibi keskin kullanmış, dizeler var olan tüm oyuntularımıza kan gibi doluyor ve elsa'yı aragon'un gözlerinden görmeye zorluyor bizi. attilâ ilhan'ın böyle bir sevmek şiirinde söylediği gibi: " böyle bir sevmek görülmemiştir."

--- alıntı ---

je vais te dire un grand secret le temps c'est toi
le temps est femme ıl a
besoin qu'on le courtise et qu'on s'asseye
a ses pieds le temps comme une robe à défaire
le temps comme une chevelure sans fin
peignée
un miroir que le souffle embue et désembue
le temps c'est toi qui dors à l'aube où je m'éveille

c'est toi comme un couteau traversant mon gosier
oh que ne puis-je dire ce tourment du temps qui ne passe point
ce tourment du temps arrêté comme le sang dans les vaisseaux bleus
et c'est bien pire que le désir interminablement non satisfait
que cette soif de l'oeil quand tu marches dans la pièce
et je sais qu'il ne faut pas rompre l'enchantement
bien pire que de te sentir étrangère
fuyante
la tête ailleurs et le coeur dans un autre siècle déjà
mon dieu que les mots sont lourds ıl s'agit bien de cela
mon amour au-delà du plaisir mon amour hors de portée aujourd'hui de l'atteinte
toi qui bats à ma tempe horloge
et si tu ne respires pas j'étouffe
et sur ma chair hésite et se pose ton pas

je vais te dire un grand secret toute parole
a ma lèvre est une pauvresse qui mendie
une misère pour tes mains une chose qui noircit sous ton regard
et c'est pourquoi je dis si souvent que je t'aime
faute d'un cristal assez clair d'une phrase que tu mettrais à ton cou
ne t'offense pas de mon parler vulgaire ıl est
l'eau simple qui fait ce bruit désagréable dans le feu

je vais te dire un grand secret je ne sais pas
parler du temps qui te ressemble
je ne sais parler de toi je fais semblant
comme ceux très longtemps sur le quai d'une gare
qui agitent la main après que les trains sont partis
et le poignet s'éteint du poids nouveau des larmes

je vais te dire un grand secret j'ai peur de toi
peur de ce qui t'accompagne au soir vers les fenêtres
des gestes que tu fais des mots qu'on ne dit pas
j'ai peur du temps rapide et lent j'ai peur de toi
je vais te dire un grand secret ferme les portes
ıl est plus facile de mourir que d'aimer
c'est pourquoi je me donne le mal de vivre
mon amour."

--- alıntı ---

--- alıntı ---

sana büyük bir sır söyleyeceğim. zaman sensin
zaman kadındır. ister ki
hep okşansın diz çökülsün hep
dökülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına
bir taranmış
bir upuzun saç gibi zaman
soluğun buğulandırıp sildiği ayna gibi
zaman sensin uyuyan sen şafakta ben uykusuz seni beklerken
sensin gırtlağıma dalan bir bıçak gibi
ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın
bu durdurulmuş zamanın işkencesi mavi çanaklarda kan gibi
bu göz susuzluğundan sen yürürken odada
bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini
daha beter seni kaçak
seni yabancı bilmekten
aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan
tanrım ne ağırdır sözcükler. asıl demek istediğim bu
hazzın ötesinde sevgim hiçbir zararın erişemeyeceği yerde bugün sevgim
sen ki benim saat-şakağımda vurursun
boğulurum soluk alıp vermesen
tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın
sana büyük bir sır söyleyeceğim. her söz
dudağımda bir dilenen zavallı
acınacak birşey ellerin için kararan birşey bakışının altında
işte bu yüzdendir sık sık seni seviyorum deyişim
boynuna takabileceğin bir tümcenin o parlakca kalp kristali
kaba konuşmamdan gücenme benim. bu konuşma
ateşte şu tatsız cızırtıyı çıkaran sudur o kadar
sana büyük bir sır söyleyeceğim. bilmem ben
sana benzeyen zamandan söz açmayı
bilmem senden söz açmayı bilir görünürüm
tıpkı uzun bir süre garda
el sallayanlar gibi gittikten sonra trenler
bilekleri sönerken yeni ağırlığından gözyaşlarının
sana büyük bir sır söyleyeceğim. korkuyorum senden
korkuyorum yanın sıra gidenden. pencerelere doğru akşam üzeri
el kol oynatışından söylenmeyen sözlerden
korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan korkuyorum senden
sana büyük bir sır söyleyeceğim. kapat kapıları
ölmek daha kolaydır sevmekten
bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
sevgilim.

--- alıntı ---
devamını gör...

denk gelinse sayfaların arasında,
güzel düşlü, hem de kitaplar kadar.
tutulsa elleri dolaşırken raflarda,
güzel yüzlü, hem de hayallerim kadar.

t: uğruna bir ömür şiirler yazdıracak kişiyle evlenmektir..
devamını gör...

ben iki dolmuş bir metroya indi bindi yapıp sonrasında 15 dakika yürüyerek sözlüğe tanım girmeye geliyorum. yedirmem hakkımı uleyn.
devamını gör...

tamam paşam, sen ölçütleri yaz kadınlar ona göre giysin bundan sonra. önemli olan senin mutluluğun ne de olsa.
devamını gör...

yıkıldım, sözlük. kırıldım, sözlük. okuyup okuyup beğeniyordum. onu da çok gördün bana. hiç mi için sızlamadı diye sorarlar ama.
devamını gör...

aklım.
devamını gör...

*kodlayan iko'nun adıyla yaz.!
devamını gör...

ben olabilirim. arkadaşım olmadığından değil, kafa dengi arkadaşlarım şehir dışlarında kaldı. insan sosyalleşmemeye alışıyor bi süre sonra. evde olmayı hep çok sevmişimdir. en sevdiğim yer evim ama sosyalleşmek iyidir. keşke sık görüşebilsek.
devamını gör...

onu bilmem anlamam , ikisi de büyük doğruluk ve cesaret ister.

artık ya kendine güveneceksin yada yine kendine.
devamını gör...

sesi çok huzur verici olan bir sanatçı. kendisini dinlerken ister istemez gülümsüyorum ve dinleniyorum. iyiki var.
devamını gör...

diğer adı "çütre" dir. çok tatlı bir görüntüsü vardır ama sakın ola buna kanmayın. çenesi parmağınızı koparabilecek kadar güçlüdür.
devamını gör...

insanın hiçbir yere ait olmadığını hatırlatan başlıktır. öleceğiz ve buralar bizim değil
devamını gör...

günün sonunda homeros amcam, celebrant hoşlandığım çocuğun dayısı oğlu, eyluling dayımın altıncı karısından olma kuzenim, bir bilen dayımoğlu, yoldaş benjamin franklin dedem, iko dedemin ahretliği, kafası kendinden güzel üvey abim, düşünüyorum öyleyse yokum eski sevgilimin kız kardeşinin arkadaşı falan çıkarsa hiç şaşırmam.

daha geçen iki başlık altında gördüm. her yazar birbirinin bir şeyi. şimdi de armysuzy yoldaş'ın fake hesabı sanılıyor. uğraşmamız gereken şeyler bunlar mı cidden? yemin ederim okudukça bana bir gülme geliyor. *

ispitçilik yapmak istemem ama ortada dönen başka bir oyun var. oyunun benjamin'le de alakası yok hemen gitmeyin aslan gibi adamın üstüne. *
devamını gör...

(bkz: anadoluda kızlar teklif ediyormuş)
devamını gör...

sene 2000'lerin başı filan. kırıkkale'de jandarma olarak vatani görevimi yapıyorum. akşam 6-8 nöbetinden yeni dönmüştüm. komutan 3 asker bulun göreve gidiyoruz demiş. beni de aldılar götürdüler. yav dedim nöbetten yeni geldim başkasını alın, yok. bölük komutanına yanlış selam verdim diye ben gidecekmişim, cezalıymışım.


ilçede bi cinayet olmuş. bi tane araba tamircisi kardeşiyle bi adamı öldürmüşler. ölen kişinin küçük çocuğuyla genç bir karısı varmış falan filan neyse. yapan kişi belli ama ortada ceset yokmuş. onu arayacakmışız. askersin komutanada diyemiyosun ki komutanım ben nöbetten yeni geldim, erzurum'lu devrem gelsin benim yerime.

neyse bindik 3 araç gidiyoruz. işte savcısı, doktoru polisi filan. kırıkkale'de ne kadar hayrat varsa hepsine gittik. lavuk karanlık diye bir türlü emin olamıyor amk. yok ağaç varmışta, çeşmenin ilersindeymişte... bide karanlık gerçekten hiçbişey görülmüyor. savcısı doktoru ayrı bi kafa zaten tarlaya boş boş bakıp paso sigara içiyorlar. iyice dellenmeye başladım ben. "ulan" diyorum kendi kendime "yemekte yemedik bari bi yemek yeseydik."

allah'tan savcı insaflı çıktıda adını şimdi hatırlamadığım bi köye gittik. oranın muhtarı eve aldı bizi. yemek filan hazırlamışlar savcı gelecek diye. oturduk yer sofrasına 12 adam açlıktan çıkmış gibi yiyoruz. muhtarda boş boş anlatıyor "vay efendim köyün morgu yokmuşta ölüler kokuyormuş". işte "köylü halkı bunun için paraları çalıyor" diye dedikodu filan çıkarmışlar anlatıyorda anlatıyor. hay allah kahretsin ya nereye düştüm ben dedim kendi kendime. ya saat sabah 3 ne anlatıyosun dayı sen. banane morgtan, köyün parasından.

pelinlerin selinlerin mervelerin memesine yaslanıp uyuyacağım yaşta olduğum ortamın saçmalığı psikolojimi iyice darmaduman etti o gece. şafakta o zamanlar iyice sıkıştırıyordu. hiç unutmam atarsa 147.

bide pelin selin filan diyince söylemeden edemeyeceğim. muhtarın kızı efsane güzeldi. savcı doktor filan olmasa yürürdümde durup dururken 2 ay daha askerlik yapmayalım dedim. neolur neolmaz. sonuçta nüfuzlu adamlar.

neyse işte çay may içtik iki dinlendik çıktık yollara. sabaha karşı bir yere geldik. dediler eminiz kesin burası. iki kazdık toprağı bulduk cesedi. dedim şükürler allahım sonunda... nasıl mutluyum ama anlatamam. hadi alalım gidelim cesedi. yok tutanak tutulacakmışta falan filan. hay ananı bi saat daha burdayız dedim.

adamı domuz bağıyla bağlamış p*zevenkler. hayatım boyunca ilk defa o zaman ceset gördüm. bidaha da görmedim zaten. allah göstermesinde kimseye. tutanak tutuldu, cesedin ipini çözdük filan cesedi alıp gidicez. ulan ceset arabaya sığmıyor. eviriyon yok, çeviriyon yok. girmiyor ceset bagaja. bide ceset domuz gibi ağır allah günah yazmasın. baktık olmuyor bizde domuz bağıyla bağladık cesedi öyle soktuk bagaja.

valla yapacak bişey yoktu başka türlü sığdıramadık. katillerde sığmadı diye bağlamışlar zaten.

bu da böyle garip bi askerlik anısı işte. geldi geçti.
devamını gör...

insan hafızasının hastalığı unutkanlığıdır, anlamına gelen özdeyiş. unutkanlığın bir maraz olmadığını, aksine bir nimet olduğunu düşünenler tarafından "hafıza-i beşer nisyan ile müsterihtir." şeklinde değiştirilerek söylenir.
devamını gör...

sözlükte herkes birbirine girerken, ben sessizce tanım giriyorum... kendimi yalnız hissettiğim bir durumdur. *
devamını gör...

en çok da güvendiğin insanlar tarafından kırılacaksın.
devamını gör...

türkiye’nin pek bilinmeyen, henüz keşfedilmemiş beldelerinin sıralanacağı başlık.

pek gizemli olmasa da akyaka bunlardan birisidir.

ama esas gizli cennet likya yoludur.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim