yazarların en sevdiği atasözü
fakiri doyurda , s.çacağına karışma.
kaynak: babam...
kaynak: babam...
devamını gör...
sen kimsin lan çıkışına verilebilecek en etkili yanıt
kavga çıkmasını istiyorsak 'anan' şeklinde cevap verip ana bacı değerlerimizi çiğneyebiliriz.
şayet kavga çıkmasın, sadece hava atayım derdindeyseniz 'sen benim kim olduğumu nasıl bilmezsin?' şeklinde çıkışıp gözlerimizi düşmanımıza dikebiliriz.
son çare baktık ki pabuç pahalı, 'abi benim işte ya muzaffer abinin kayınçosu.' deyip karşı tarafı ufak çaplı düşünce denizlerine ittikten sonra yavaşça tüyebiliriz.
şayet kavga çıkmasın, sadece hava atayım derdindeyseniz 'sen benim kim olduğumu nasıl bilmezsin?' şeklinde çıkışıp gözlerimizi düşmanımıza dikebiliriz.
son çare baktık ki pabuç pahalı, 'abi benim işte ya muzaffer abinin kayınçosu.' deyip karşı tarafı ufak çaplı düşünce denizlerine ittikten sonra yavaşça tüyebiliriz.
devamını gör...
sevilen kişiye açılamamak
kırık ve bölük pörçük kalbimle beni kabul eder miydi ya da yalnız gözlerime eşlik edebilir miydi?
hiç sanmıyorum çünkü o kendi ışığı ile parlayan ve etrafında bir sürü kız bulunan bir çocuktu hep.
benim gibi birisinin sevgisi ona yetmezdi ki, sonunda pes ettim ve bitirdim içimde.
hiç sanmıyorum çünkü o kendi ışığı ile parlayan ve etrafında bir sürü kız bulunan bir çocuktu hep.
benim gibi birisinin sevgisi ona yetmezdi ki, sonunda pes ettim ve bitirdim içimde.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
merhaba karalama defteri,
biraz saçmalamaya geldim. anonim olmanın verdiği rahatlıkla saçmalama özgürlüğüm var diye düşünüyorum. zaten buraya geliş amacım da bu. içimi dökmek.
eskiden çok düzenli bir hayatım vardı. 12 oldu mu yatar 06.50 de uyanırdım. rahatça uyuyabilmek için haftasonunu beklerdim. şimdiyse savrulan bir yaprak gibi istediğim saatte uyuyup istediğim saatte kalkabiliyorum. kulağa hoş geldiğinin farkındayım ama değil. hele ki 2 yıldır bu şekildeyse. artık bir amacım olsun istiyorum. bir şeylere tutunmak. tamamen amaçsız değilim şuan. ama yetmiyor işte.
şu pandemi de bitsin artık allah aşkına! koronası bitmeden mutasyonlusu çıktı başımıza bir de. hayat normale dönebilir misin, bir şey deneyeceğim de?
biraz saçmalamaya geldim. anonim olmanın verdiği rahatlıkla saçmalama özgürlüğüm var diye düşünüyorum. zaten buraya geliş amacım da bu. içimi dökmek.
eskiden çok düzenli bir hayatım vardı. 12 oldu mu yatar 06.50 de uyanırdım. rahatça uyuyabilmek için haftasonunu beklerdim. şimdiyse savrulan bir yaprak gibi istediğim saatte uyuyup istediğim saatte kalkabiliyorum. kulağa hoş geldiğinin farkındayım ama değil. hele ki 2 yıldır bu şekildeyse. artık bir amacım olsun istiyorum. bir şeylere tutunmak. tamamen amaçsız değilim şuan. ama yetmiyor işte.
şu pandemi de bitsin artık allah aşkına! koronası bitmeden mutasyonlusu çıktı başımıza bir de. hayat normale dönebilir misin, bir şey deneyeceğim de?
devamını gör...
sabah seksi
(bkz: zabanan aç karna)
devamını gör...
hande yener
tezgahtar olarak bir konfeksiyon dükkanın da çalışırken keşfedilmiş şarkıcı. tarzı ve ışıltısı ile bu yaşında dahi bendenizi kendisine hayran bırakmayı başarabilen nadide bir şahsiyet.
devamını gör...
mucizelere inanan yazarlar
mucizelere inanmam ama belki birgün bir şey inanmama sebep olur. kim bilir dotlar zamandan başka?
devamını gör...
28 aralık 2020 soda şişesindeki örümceğe dava
haberi okurken elimde soda şişesi olması beni bir durdurdu. bu saatten sonra şişenin içini de kontrol etmek gerek.
edit: olay yeri de esenyurt. değişik olayların başında da bu güzide ilçemiz hep var.
--- alıntı ---
istanbul esenyurt'ta yaşayan metehan dağdelen, bir zincir marketten satın aldığı 6'lı maden suyundan kapağı açılmamış şişelerden birinin içinde örümcek görmesi üzerine tüketici mahkemesine başvurdu.
davacı metehan dağdelen'in avukatı burak temizer aracılığıyla bakırköy tüketici mahkemesine delil tespiti için sunulan dava dilekçesinde, dağdelen'in 1 kasım'da ikametine yakın bir zincir marketten 6'lı maden suyu aldığı anlatıldı.
dağdelen'in henüz kapağı açılmamış şişelerden birinin dibinde örümcek gördüğü kaydedilen dilekçede, ürünün kapalı olup olmadığı ve ait olduğu firmanın tespit edilmesi istendi.
bilirkişi incelemesi
mahkeme, dilekçeyle birlikte delil olarak sunulan maden suyunu gerekli incelemelerin yapılması için bilirkişiye gönderdi.
gıda mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan raporda, şişenin dibinde örümcek bulunduğu, ürünün bahsi geçen firmaya ait olduğu, kapağında ise hiçbir dezenformasyona rastlanmadığı belirtildi.
--- alıntı ---
buradan
edit: olay yeri de esenyurt. değişik olayların başında da bu güzide ilçemiz hep var.
--- alıntı ---
istanbul esenyurt'ta yaşayan metehan dağdelen, bir zincir marketten satın aldığı 6'lı maden suyundan kapağı açılmamış şişelerden birinin içinde örümcek görmesi üzerine tüketici mahkemesine başvurdu.
davacı metehan dağdelen'in avukatı burak temizer aracılığıyla bakırköy tüketici mahkemesine delil tespiti için sunulan dava dilekçesinde, dağdelen'in 1 kasım'da ikametine yakın bir zincir marketten 6'lı maden suyu aldığı anlatıldı.
dağdelen'in henüz kapağı açılmamış şişelerden birinin dibinde örümcek gördüğü kaydedilen dilekçede, ürünün kapalı olup olmadığı ve ait olduğu firmanın tespit edilmesi istendi.
bilirkişi incelemesi
mahkeme, dilekçeyle birlikte delil olarak sunulan maden suyunu gerekli incelemelerin yapılması için bilirkişiye gönderdi.
gıda mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan raporda, şişenin dibinde örümcek bulunduğu, ürünün bahsi geçen firmaya ait olduğu, kapağında ise hiçbir dezenformasyona rastlanmadığı belirtildi.
--- alıntı ---
buradan
devamını gör...
deneysel psikoloji
algı, bellek , duyum, öğrenme, motivasyon ve duygular gibi farklı konuları anlamak ve öğrenmek için denekleri test ederler.deneysel psikologlar şu anda gözlemlenemeyen olayları gözlemlere ve muhakemeye bağlayarak tanımlamaya çalışmaktadır.
devamını gör...
nejat altıntaş’ın mutasyonlu virüs görünmez oldu açıklaması
bu beyanı anlamak için aşı nedir, bağışıklık nasıl kazanılır bunu anlamak gerekiyor. şimdi özet geçersem corona virüs adını taç şeklinden alıyor. diken gibi çıkıntılı bir dış yüzeyi var ve bunlara mızrak adı veriliyor. bu mızrak dokuya sağlandığı sırada genetik dizilişi vücut tarafından daha önceden tanındığı zaman bu genetik dizilişi oluşturan nükleotidleri bağışıklık sistemi parçalıyor.
eğer bu diziliş mutasyon geçirdiğinde ki geçirdi, farklılaşma yaşarsa o zaman daha önceden aşı ile gelen antikor bunları tanımıyor yani başlıkta geçtiği haliyle görmüyor.
eğer bu diziliş mutasyon geçirdiğinde ki geçirdi, farklılaşma yaşarsa o zaman daha önceden aşı ile gelen antikor bunları tanımıyor yani başlıkta geçtiği haliyle görmüyor.
devamını gör...
kötü ilişki vs yalnızlık
kesinlikle yalnızlığın kazanacağı karşılaşmadır.
kötü ilişki size zarar verir karşıya zarar verir psikolojinize zarar verir ailenize zarar verir cebinize zarar verir saymakla bitmez.
yalnızlık ise kendinize bir nebze zarar verir ama halledersiniz.
kötü ilişki karşı tarafı yani başkası tarafından dünyaya getirilen bir insana verilen zarardır bir insanın hayatına gereğinden fazla müdahelede bulunmaktır gereği yoktur.
kötü ilişki size zarar verir karşıya zarar verir psikolojinize zarar verir ailenize zarar verir cebinize zarar verir saymakla bitmez.
yalnızlık ise kendinize bir nebze zarar verir ama halledersiniz.
kötü ilişki karşı tarafı yani başkası tarafından dünyaya getirilen bir insana verilen zarardır bir insanın hayatına gereğinden fazla müdahelede bulunmaktır gereği yoktur.
devamını gör...
sıfır faktöriyelin bire eşit olduğunun ispatı
açılın mühendis geldi öhm öhm.
şimdi formülde yerine koymuşsun ama yine tam mantığını açıklamamışsın dostum. şöyle söyleyim :
5! nedir ? beşten bire kadar olan sayıların çarpımıdır değil mi.
peki 2! nedir ? aynı şekilde ikiden bire kadar olan sayıların çarpımıdır. dolayısıyla 1! de direkt kendisi olduğu için eşittir 1 dir.
peki ama 0! neden bire eşittir hiç sayı yok ki , hiçbir sayıyı çarpmıyoruz ki ?
cevap kısaca biz öyle kabul ettiğimiz için. matematikte bazı şeyler tanım gereği kabul edilmek zorundadır ve bazı istisnaların tanımı bozmaması için öyle kabul görür. ben de şöyle bir yerleştirme yapayım :
n elemanlı bir kümenin n elemanlı al küme sayısı nedir ? tabiki kendisidir yani bir. formülde yerine yazarsak :
(n) = n!/n!.(n-n!), buradan da 1/0! elde ederiz
(n)
pekiii tanım gereği bu sonucun bire eşit olması için 0! in kaça eşit olması gerekir ? teşekkürler sağolun.
şimdi formülde yerine koymuşsun ama yine tam mantığını açıklamamışsın dostum. şöyle söyleyim :
5! nedir ? beşten bire kadar olan sayıların çarpımıdır değil mi.
peki 2! nedir ? aynı şekilde ikiden bire kadar olan sayıların çarpımıdır. dolayısıyla 1! de direkt kendisi olduğu için eşittir 1 dir.
peki ama 0! neden bire eşittir hiç sayı yok ki , hiçbir sayıyı çarpmıyoruz ki ?
cevap kısaca biz öyle kabul ettiğimiz için. matematikte bazı şeyler tanım gereği kabul edilmek zorundadır ve bazı istisnaların tanımı bozmaması için öyle kabul görür. ben de şöyle bir yerleştirme yapayım :
n elemanlı bir kümenin n elemanlı al küme sayısı nedir ? tabiki kendisidir yani bir. formülde yerine yazarsak :
(n) = n!/n!.(n-n!), buradan da 1/0! elde ederiz
(n)
pekiii tanım gereği bu sonucun bire eşit olması için 0! in kaça eşit olması gerekir ? teşekkürler sağolun.
devamını gör...
babalar günü
sene de 1 gün iyi ya da kötü aslında ailemizin kahramanı* olan babalarımızı anımsadığımız gün.

şimdi nereden başlasam bilemiyorum. değişik bir adamdı benim babam. öyle pamuklara sarıp sarmalamadı ama kimsesizde bırakmadı. arkamda hep gölgesini hissederdim. bu durum bazen korkutur bazen cesaret verirdi.
mesela seni seviyorum demezdi ama her gün arar saatlerce oradan burdan çene çalardı benle.
çok küçüktüm yani belki başkası çocuk olarak görüp muhatttap almazdı o yaşta ama o karşısına alır dükkanda ne yaptığını, demiri nasıl kaynattığını, tornadaki arızayı nasıl fark ettiğini, dükkana gelen adamın onu nasıl kazıklamaya çalıştığını anlatırdı. insanları da pek sevmezdi hep kızardım bu yönüne. herkesi eleştirir hep kötü yönlerini söylerdi beni de herkese överdi. o yaşlara daha gelmedim ama insanlar üzerinde yaptığı tespitleri bugün o kadar iyi anlıyorum ki. ben aşağılıyor diye kızarken meğer o durum tespiti, kişilik analizi yapıyormuş. *
bir gün dedemlerin evinde oturuyoruz. halamın kızı atıyla oynatmadı beni, itti. orda bir bakış attı bana ben hemen geri çekildim. kimse de demedi kızım bırak birazda kuzenin oynasın. * zaten hoş bizi aileden gibi görmezlerdi hiç. gittiğimiz zaman yalandan sevinirler sonra ne zaman kalkacağız diye gözlerimizin içine bakarlardı. neysem efem kalktık hemen normalde en az 1, 2 saat daha otururduk. çay koymuşlardı falan işte. babam işimiz var başka zaman dedi. onlarda pek ısrar etmedi zaten. ben hala içemediğimiz çaydayım yahu acaba yanında kek, kurabiye falan var mıydı diye düşünüyordum.* akşam vaktiydi babam evimizin yoluna dönmedi. kocaman ışıklı içinde koca koca oyuncakları olan bir dükkanın önünde durduk. beni bastı bir heyecan ama bir yandanda diyorum yok yahu işi vardır. elinde kocaman kırmızı bir atla geldi. sevincimi anlatamam. yahu dev gibi hem de kırmızı. ebrunun ki gibi gri değil. saatlerce inmedim üstünden nasılda mutlu olmuştum anlatamam.
edit: olaya konu olan at fotosu eklenmiştir.*

mahallenin çocuklarının anaları gelirdi dükkana 'kızın oğlumuzu dövmüş adam adam' derlerdi. bana bir kaş çatardı ben hemen kayıp. kadınlara da 'ne yapayım ben hanımlar benim ki kız sizin ki erkek dayak yemeselermiş' deyip gülerdi. 'aaa adama bak bir de arka çıkıyor' derler söylene söylene giderlerdi. ben de sakladığım yerden bir süre çıkmazdım. çıktığımda ters ters bakar hadi eve derdi. arkamdan güldüğüne yemin edebilirim ama kanıtlayamam.
sabahları yatağıma gelir yatar sıkı sıkı sarardı beni. ben hiç sevmezdim bunu. bazende kolumdan tutup zorla kucağına oturturdu. bu tabi ergen dönemlerim sevgi bu mu bu mu yani derdim kendi kendime. arkadaşlarımın babaları nasıl bir de benim kine bak. kendi şımarıklığımı onun sevgisizliğine yorardım. şimdi düşünüyorum evet bana bir kere bile seni seviyorum demedi ama hep yanımda arkamda durdu.
ailenin en küçüğüyüm benle ilgili bir olay olduğunda tüm kardeşler bu olayda söz sahibi olmak isterdi. karşı çıkanlar, hareketlerimi onaylamayanlar, gittiğim yerlere karışmaya çalışanlar falan filan. * 'ben ölmedim onlar geri dursun benim asabımı bozmasınlar şu kız onlardan küçük kıskanmayı bıraksınlar artık' derdi. * *
babamla farklı bir ilişkimiz vardı. sınırlarımız vardı birbirimize karşı ama ihtiyacımız olduğu an birbirimizin yanındaydık. aile içinde bu durum hep sorgulandı babam banuyu kayırıyor kavgaları çıktı. yahu ben adam için torunu gibiydim. benle yaşıt yeğenlerim var düşünün. ben doğduğumda bazı ablalarım evliymiş. sizle olan ilişkisiyle benle olan ilişkisi bir olabilir mi acaba? ayrıca genç babayla ortayaşlı baba arasında fark olur her zaman. genç daha çok çalışır daha çok yorgun olur yeri gelir eve geldiğinde çoluk çocuğu görmez bile. artık orta yaşlar emekliliğe hazırlıktır. tempo düşer evle çocuklarla daha fazla zaman geçirilir. yani fark bana tavrı değil beni tanımasıyla alakalı. sizi tanıyacak, iletişim kuracak kadar kalmamış evde adamcağız napsın. ee şimdi koca insanlarsınız benimle olan diyalogu sizle nasıl olsun. ben asi bir kızdım kendisine benziyordum o da bunu fark edip biraz taktik değiştirmiş olmalı. ee yaşın verdiği olgunlukta var artık aynı olaya aynı tavrı bile vermiyoruz yaşımız biraz ilerlediğinde. neyse efem çok uzattım bitiriyorum.*

ben hep senin küçük kızın olarak kalacağım...
ne elini tutabileceğim bundan sonra ne parka gidebileceğim seninle!
ama ben hep senin o küçük yaramaz kızın olarak kalacağım...
ister 33 ister 63 yaşına geleyim bu değişmeyecek!
babalar günün kutlu olsun. seni seviyorum babacığım...
hep benimle kal, hep kalbimde...
hasretle... *

şimdi nereden başlasam bilemiyorum. değişik bir adamdı benim babam. öyle pamuklara sarıp sarmalamadı ama kimsesizde bırakmadı. arkamda hep gölgesini hissederdim. bu durum bazen korkutur bazen cesaret verirdi.
mesela seni seviyorum demezdi ama her gün arar saatlerce oradan burdan çene çalardı benle.
çok küçüktüm yani belki başkası çocuk olarak görüp muhatttap almazdı o yaşta ama o karşısına alır dükkanda ne yaptığını, demiri nasıl kaynattığını, tornadaki arızayı nasıl fark ettiğini, dükkana gelen adamın onu nasıl kazıklamaya çalıştığını anlatırdı. insanları da pek sevmezdi hep kızardım bu yönüne. herkesi eleştirir hep kötü yönlerini söylerdi beni de herkese överdi. o yaşlara daha gelmedim ama insanlar üzerinde yaptığı tespitleri bugün o kadar iyi anlıyorum ki. ben aşağılıyor diye kızarken meğer o durum tespiti, kişilik analizi yapıyormuş. *
bir gün dedemlerin evinde oturuyoruz. halamın kızı atıyla oynatmadı beni, itti. orda bir bakış attı bana ben hemen geri çekildim. kimse de demedi kızım bırak birazda kuzenin oynasın. * zaten hoş bizi aileden gibi görmezlerdi hiç. gittiğimiz zaman yalandan sevinirler sonra ne zaman kalkacağız diye gözlerimizin içine bakarlardı. neysem efem kalktık hemen normalde en az 1, 2 saat daha otururduk. çay koymuşlardı falan işte. babam işimiz var başka zaman dedi. onlarda pek ısrar etmedi zaten. ben hala içemediğimiz çaydayım yahu acaba yanında kek, kurabiye falan var mıydı diye düşünüyordum.* akşam vaktiydi babam evimizin yoluna dönmedi. kocaman ışıklı içinde koca koca oyuncakları olan bir dükkanın önünde durduk. beni bastı bir heyecan ama bir yandanda diyorum yok yahu işi vardır. elinde kocaman kırmızı bir atla geldi. sevincimi anlatamam. yahu dev gibi hem de kırmızı. ebrunun ki gibi gri değil. saatlerce inmedim üstünden nasılda mutlu olmuştum anlatamam.
edit: olaya konu olan at fotosu eklenmiştir.*

mahallenin çocuklarının anaları gelirdi dükkana 'kızın oğlumuzu dövmüş adam adam' derlerdi. bana bir kaş çatardı ben hemen kayıp. kadınlara da 'ne yapayım ben hanımlar benim ki kız sizin ki erkek dayak yemeselermiş' deyip gülerdi. 'aaa adama bak bir de arka çıkıyor' derler söylene söylene giderlerdi. ben de sakladığım yerden bir süre çıkmazdım. çıktığımda ters ters bakar hadi eve derdi. arkamdan güldüğüne yemin edebilirim ama kanıtlayamam.
sabahları yatağıma gelir yatar sıkı sıkı sarardı beni. ben hiç sevmezdim bunu. bazende kolumdan tutup zorla kucağına oturturdu. bu tabi ergen dönemlerim sevgi bu mu bu mu yani derdim kendi kendime. arkadaşlarımın babaları nasıl bir de benim kine bak. kendi şımarıklığımı onun sevgisizliğine yorardım. şimdi düşünüyorum evet bana bir kere bile seni seviyorum demedi ama hep yanımda arkamda durdu.
ailenin en küçüğüyüm benle ilgili bir olay olduğunda tüm kardeşler bu olayda söz sahibi olmak isterdi. karşı çıkanlar, hareketlerimi onaylamayanlar, gittiğim yerlere karışmaya çalışanlar falan filan. * 'ben ölmedim onlar geri dursun benim asabımı bozmasınlar şu kız onlardan küçük kıskanmayı bıraksınlar artık' derdi. * *
babamla farklı bir ilişkimiz vardı. sınırlarımız vardı birbirimize karşı ama ihtiyacımız olduğu an birbirimizin yanındaydık. aile içinde bu durum hep sorgulandı babam banuyu kayırıyor kavgaları çıktı. yahu ben adam için torunu gibiydim. benle yaşıt yeğenlerim var düşünün. ben doğduğumda bazı ablalarım evliymiş. sizle olan ilişkisiyle benle olan ilişkisi bir olabilir mi acaba? ayrıca genç babayla ortayaşlı baba arasında fark olur her zaman. genç daha çok çalışır daha çok yorgun olur yeri gelir eve geldiğinde çoluk çocuğu görmez bile. artık orta yaşlar emekliliğe hazırlıktır. tempo düşer evle çocuklarla daha fazla zaman geçirilir. yani fark bana tavrı değil beni tanımasıyla alakalı. sizi tanıyacak, iletişim kuracak kadar kalmamış evde adamcağız napsın. ee şimdi koca insanlarsınız benimle olan diyalogu sizle nasıl olsun. ben asi bir kızdım kendisine benziyordum o da bunu fark edip biraz taktik değiştirmiş olmalı. ee yaşın verdiği olgunlukta var artık aynı olaya aynı tavrı bile vermiyoruz yaşımız biraz ilerlediğinde. neyse efem çok uzattım bitiriyorum.*

ben hep senin küçük kızın olarak kalacağım...
ne elini tutabileceğim bundan sonra ne parka gidebileceğim seninle!
ama ben hep senin o küçük yaramaz kızın olarak kalacağım...
ister 33 ister 63 yaşına geleyim bu değişmeyecek!
babalar günün kutlu olsun. seni seviyorum babacığım...
hep benimle kal, hep kalbimde...
hasretle... *
devamını gör...
yazarların en sevdiği ağaç türü
ceviz ağacı. kendini bırakır yanında uzun vakit geçirirsen seni uyuşturur hatta ölüme bile götürür ve altında başka bir bitkinin yaşamasına da izin vermez. bana insanları hatırlatan bu özelliği nedeniyle nedense çok derin bir anlamı olduğunu düşündüğüm ağaç türü.
devamını gör...
mersin
geniş caddeleri, palmiyeleri ve yelkenlileriyle farklı bir gezegen. türkiye'nin muz, çilek ve narenciye birincisi.
devamını gör...
babalar günü
amerikan iç savaş gazisi bir babanın kızı olan sonora smart dodd tarafından ortaya atılan babalar günü ilk kez 19 haziran 1910’da kutlandı. böyle bir günü kutlama sebebi ise annelere ithaf edilmiş bir gün olduğu gibi babalara özel bir günün de olması gerektiğini düşünmesiydi.
dodd’un babası, annelerinin yokluğunda 6 çocuğu bir başına büyütmüştü. dodd için babası özeldi ve onun gibi olan tüm babaların kendilerine adanmış bir günü hak ettiğini düşünüyordu. 5 haziran’ın babalar günü olarak anılması için çalışmalara başladı, çünkü 5 haziran babasının doğum günüydü. fakat bu çalışmalar o tarihe yetişmedi ve kutlamalar haziran ayının üçüncü pazar gününe ertelendi.
19 haziran 1910’da washington’un sponkane şehrinde gerçekleştirilen kutlamalar amerika birleşik devletleri’nin başkanı olan calvin
coolidge tarafından desteklendi fakat resmi olarak babalar günü ilan edilmedi.
1966 yılında ise o dönemin başkanı lyndon johnson, babalar günü’nü resmiyete kavuşturdu ve her yıl haziran ayının üçüncü pazarının babalar günü olarak kutlanacağını açıklayan bir bildiri yayımladı. 1972 yılında da başkan richard nixon’ın imzasıyla babalar günü abd’de resmi tatil ilan edildi.
katolikler ise babalar günü’nü dinî açıdan ele alarak hristiyanlık peygamberi olan isa’nın babasının anısına kutlarlar. mart ayının 19. gününü ise “st. joseph günü” adı altında babalarına armağan etmişlerdir.
kaynaklar: 1, 2, 3
devamını gör...
türkiye'nin son 10 yıllık gidişatını gösteren grafik
f(x)=x+1000 fonksiyonunu baz alırsak,-f(x) fonksiyonudur.
umarım yakın zamanda f(x)=x* doğrusuna dönüşür.
sözelcilerden özür diliyorum*
umarım yakın zamanda f(x)=x* doğrusuna dönüşür.
sözelcilerden özür diliyorum*
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
ben artık küstüm
beni de kırdılar içimde kırdılar
karanlık camlardan sular akıyordu
şimşekli bir boşlukta saat vurdu
beni de kırdılar belki yalnızdılar
belki onların da çocukluğu yoktu
bütün şarkılara kapalıydılar
bir genç kız değmemişti saçlarına
beni de kırdılar ben artık küsüm
yağmurları yağmıyor ağaçlarıma
sularından içmiyorum susadım ama
beni de kırdılar soğuk bir ölüm
çevik bir bıçak gibi çakıldı aklıma
oysa bir şarkıyım yeniden doğan günüm
bütün şarkılara kapalıydılar
atilla ilhan
beni de kırdılar içimde kırdılar
karanlık camlardan sular akıyordu
şimşekli bir boşlukta saat vurdu
beni de kırdılar belki yalnızdılar
belki onların da çocukluğu yoktu
bütün şarkılara kapalıydılar
bir genç kız değmemişti saçlarına
beni de kırdılar ben artık küsüm
yağmurları yağmıyor ağaçlarıma
sularından içmiyorum susadım ama
beni de kırdılar soğuk bir ölüm
çevik bir bıçak gibi çakıldı aklıma
oysa bir şarkıyım yeniden doğan günüm
bütün şarkılara kapalıydılar
atilla ilhan
devamını gör...
sevgilinin avuç içini öpmek
eski sevgilimin sürekli yaptığı şeydi. avuç içimi öperken onu izlemek dünyanın en güzel duygusuydu sanırım. oyy (bkz: özledim) yine.
devamını gör...
yazarların başına gelen doğaüstü olaylar
yan yana iki bankadan yanlışına girip hesap açmak istediğimde, o bankada hesabımın olduğunu ve içinde para olduğunu öğrenmem.
devamını gör...