kitabı baskıdan okumak vs telefondan okumak
ikisi de neticede kitap okumaktır ancak kitaba dokunmalıyım, hissetmeliyim, kokusu vs diyen ve telefondan çok verimli bir şekilde takip edemem diyecekler için fiziki olarak okunması daha cezbecidir. diğer kesim için bir durum ağır bassa da çok da fark etmez herhalde diye düşünüyorum.
şahsım adına kitap okumayı çok sevmeme rağmen kitaba dokunmayı sadece dışardan olduğunda seviyorum milletin ölüp bittiği kokusu, sayfa sesi vs beni oldukça rahatsız ediyor ama kitaplara olan sevgim uğruna katlanıyorum. bu sebepten bazı zamanlar telefondan okumak oldukça cezbedici gelse bile takip etmek açısından fiziki olması daha kolay özelliklerde kalın kitaplarda işi zorlaştırıyor bana göre.
şahsım adına kitap okumayı çok sevmeme rağmen kitaba dokunmayı sadece dışardan olduğunda seviyorum milletin ölüp bittiği kokusu, sayfa sesi vs beni oldukça rahatsız ediyor ama kitaplara olan sevgim uğruna katlanıyorum. bu sebepten bazı zamanlar telefondan okumak oldukça cezbedici gelse bile takip etmek açısından fiziki olması daha kolay özelliklerde kalın kitaplarda işi zorlaştırıyor bana göre.
devamını gör...
mabel matiz
31 ağustos 1985 doğumlu türk şarkıcı ve besteci ve diş hekimi.
neredeyse bütün şarkılarının sözü ve müziği ve yönetmenliği kendisine ait olan, her şarkısı kısa metrajlı film tadı veren, işini en iyi şekilde yapan, albümüne annesinin adını * verecek kadar güzel bir insan. çukur isimli şarkısında da babasının fotoğrafı vardı sigara tablasında. o sıralar babası vefat etmişti sanırım... ne kadar duyarlı bir insan olduğunu bir kez daha anlamıştım... asıl adı fatih karaca...
neredeyse bütün şarkılarının sözü ve müziği ve yönetmenliği kendisine ait olan, her şarkısı kısa metrajlı film tadı veren, işini en iyi şekilde yapan, albümüne annesinin adını * verecek kadar güzel bir insan. çukur isimli şarkısında da babasının fotoğrafı vardı sigara tablasında. o sıralar babası vefat etmişti sanırım... ne kadar duyarlı bir insan olduğunu bir kez daha anlamıştım... asıl adı fatih karaca...
devamını gör...
8 mart 2021 rasim öztekin'in ölümü
maalesef büyük oyuncu rasim öztekin hayata gözlerini yummuş. huzur içinde uyusun.
twitter.com/cakir_rusen/sta...
twitter.com/cakir_rusen/sta...
devamını gör...
efendi erkeklerin çok sıkıcı olması
yine efendi ile silik erkeklerin karıştırıldığı durum.
efendi erkek sıkıcı olmaz arkadaşlar, hatta yaptığı her ince hareketten keyif alırsınız, güzel ahlakına hayran kalırsınız. sadece size değil bütün herkese gösterdiği güzel davranışları içinizi okşar. baktıkça ne kadar doğru bir adamı sevmişim/ arkadaş olmuşum dersiniz.
nereden mi biliyorum? canım pudingimden.
efendi erkek sıkıcı olmaz arkadaşlar, hatta yaptığı her ince hareketten keyif alırsınız, güzel ahlakına hayran kalırsınız. sadece size değil bütün herkese gösterdiği güzel davranışları içinizi okşar. baktıkça ne kadar doğru bir adamı sevmişim/ arkadaş olmuşum dersiniz.
nereden mi biliyorum? canım pudingimden.
devamını gör...
iyi ki silindi denilen başlıklar
adamsın sözlük. yeminle işte bu yüzden normal sözlük.
yönetim yeri geliyor sokarım sizin ifade özgürlüğünüze diyor.
t: yönetimin çat diye sildiği başlıklardır.
yönetim yeri geliyor sokarım sizin ifade özgürlüğünüze diyor.
t: yönetimin çat diye sildiği başlıklardır.
devamını gör...
kurallar aslında ne için vardır sorunsalı
kurallar niye var? bunun cevabını bulabilmemiz için, kuralların çıktığı yere bakmamız lazım.
neresi orası?
din olabilir,
mesela yerleşik hayata geçişte iklim değişikliği ve nüfus artışının etkili olduğu yönündeki genel kanaatin aksine dinin önemli bir payı olduğu göbekli tepe kalıntılarından yola çıkılarak ifade ediliyor. göbekli tepe'de bildiğiniz üzere bir tapınak var ve etrafında başka bir yerleşim yeri yok. ve bu tapınaklarda yapılan törenlerde çok fazla et tüketildiği, bu kadar et tüketiminin sadece avcılık ve toplayıcılık ile karşılanamayacağı bu sebepten tarım ve hayvancılığa geçildiği anlatılıyor.*
yani hem yerleşik hayata geçişte hem de kural dediğimiz şeyin kaynağında din olgusu yatıyor olabilir, sonuçta din dediğimiz şey de bir kurallar bütünü.
tabii ki bu yaratılışçı görüşü destekleyen bir bakış açısı.
ticarettir belki de mal canın yongası sonuçta. parayı bulmamıza gerek yok takas yaptığımızı düşünelim, işin içinde menfaat var. ve illa ki birimiz daha güçlüyüz. aramızda bir uyuşmazlık çıksa nasıl çözeriz? kaba kuvvet de bir yere kadar sonuçta.
kaynağına ister din diyelim; semavi dinlerde insanın doğası öngörülerek bir takım kurallar getiriliyor. şunu yapma bunu yapma. neden? çünkü insan doğası gereği günah işlemeye meyilli ve doğru yol ona gösteriliyor peygamberler aracılığıyla. gücünüzü kötüye kullanmayın diyor yani.
istersek de insanın tarihsel süreçte tekamülünü kendi başına gerçekleştirdiğini kabul edelim; böyle bir durumda da yine insanı insan yapan değerler, bilgi, güç, menfaat ilişkileri gibi kavramlar karşımıza çıkıyor. insan bir kurala ihtiyaç duyuyor nihayetinde.
kişilerden olaylardan bağımsız, eğilip bükülemeyen herkesin kabul ettiği bir kural arıyor ki huzuru kaçmasın.
(bkz: adalet)
sonuç olarak bize verilmiş bir güç var ve bu gücün kötüye kullanılmaması lazım ama kural koyanlar da uygulayanlar/uygulamayanlar da güç sahibi. yani bu gücün bir karanlık tarafı bir de aydınlık tarafı var.
may the force be with you!
edit: yazım hatası.
neresi orası?
din olabilir,
mesela yerleşik hayata geçişte iklim değişikliği ve nüfus artışının etkili olduğu yönündeki genel kanaatin aksine dinin önemli bir payı olduğu göbekli tepe kalıntılarından yola çıkılarak ifade ediliyor. göbekli tepe'de bildiğiniz üzere bir tapınak var ve etrafında başka bir yerleşim yeri yok. ve bu tapınaklarda yapılan törenlerde çok fazla et tüketildiği, bu kadar et tüketiminin sadece avcılık ve toplayıcılık ile karşılanamayacağı bu sebepten tarım ve hayvancılığa geçildiği anlatılıyor.*
yani hem yerleşik hayata geçişte hem de kural dediğimiz şeyin kaynağında din olgusu yatıyor olabilir, sonuçta din dediğimiz şey de bir kurallar bütünü.
tabii ki bu yaratılışçı görüşü destekleyen bir bakış açısı.
ticarettir belki de mal canın yongası sonuçta. parayı bulmamıza gerek yok takas yaptığımızı düşünelim, işin içinde menfaat var. ve illa ki birimiz daha güçlüyüz. aramızda bir uyuşmazlık çıksa nasıl çözeriz? kaba kuvvet de bir yere kadar sonuçta.
kaynağına ister din diyelim; semavi dinlerde insanın doğası öngörülerek bir takım kurallar getiriliyor. şunu yapma bunu yapma. neden? çünkü insan doğası gereği günah işlemeye meyilli ve doğru yol ona gösteriliyor peygamberler aracılığıyla. gücünüzü kötüye kullanmayın diyor yani.
istersek de insanın tarihsel süreçte tekamülünü kendi başına gerçekleştirdiğini kabul edelim; böyle bir durumda da yine insanı insan yapan değerler, bilgi, güç, menfaat ilişkileri gibi kavramlar karşımıza çıkıyor. insan bir kurala ihtiyaç duyuyor nihayetinde.
kişilerden olaylardan bağımsız, eğilip bükülemeyen herkesin kabul ettiği bir kural arıyor ki huzuru kaçmasın.
(bkz: adalet)
sonuç olarak bize verilmiş bir güç var ve bu gücün kötüye kullanılmaması lazım ama kural koyanlar da uygulayanlar/uygulamayanlar da güç sahibi. yani bu gücün bir karanlık tarafı bir de aydınlık tarafı var.
may the force be with you!
edit: yazım hatası.
devamını gör...
sözlükte atatürk'e hakarete izin verilmeye devam edilirse savcılığa bildirim yapılması
sözlüğü kendince tehdit eden bazı yazarımsıların yapmaya calıstıgı eylemdir.
bakın yapacak insan pzt gununu beklemez alır ss goruntuleri cimere bildirir.
burası insanların fikirlerini beyan ettiği yerdir 2 3 kişi atarlandı diye geri dönecek değilim varsa fikriniz adamın karşısına koyar fikri çürütürsünüz, her birinize ayrı ayrı sözlük tasarlayamam! oturun ya iletişim kurmaya calısın ya da elinizden geleni ardına koymayın ama yeter ki boş gürültü yapmayın kafam şişiyor.
bakın yapacak insan pzt gununu beklemez alır ss goruntuleri cimere bildirir.
burası insanların fikirlerini beyan ettiği yerdir 2 3 kişi atarlandı diye geri dönecek değilim varsa fikriniz adamın karşısına koyar fikri çürütürsünüz, her birinize ayrı ayrı sözlük tasarlayamam! oturun ya iletişim kurmaya calısın ya da elinizden geleni ardına koymayın ama yeter ki boş gürültü yapmayın kafam şişiyor.
devamını gör...
bir kitabın sizi ateist yapacağını bilseydiniz yine de okur muydunuz sorunsalı
başlıkta bahsi geçen kitabın dini bir kitap olup olmadığını merak ettim doğrusu. zira dini ve kutsal kitapların da böyle bir özelliği var.
devamını gör...
başlık açıp ilk entry'yi silip kaçmak
belki ben şikâyet etmişimdir, silinmiştir açanın entry'si*.
beni bekleyin tanımsız başlık açanlar. sizin için geliyoruuum!
beni bekleyin tanımsız başlık açanlar. sizin için geliyoruuum!
devamını gör...
klasik müziğin metal müziğe harmanlanması
kesinlikle bir şans verin.
devamını gör...
uyku baskısı
beynimizin ürettiği dost kimyasallara adenozin deniyor. uyanık kaldığımız süre ne kadar uzunsa beynimizde biriken adenozin miktarı o ölçüde artıyor. adenozin rezervi arttıkça da uyuma isteği, zirve noktasına ulaşıyor. uyku uzmanları, adenozinin oluşturduğu bu yoğun uyuma isteğine uyku baskısı adını veriyorlar.
devamını gör...
kill bill
bu adam çile çekse izlerim dedirten tarantino filmlerinden biri. uma thurman, darly hannah ve david carradine rollerinde adeta yükselmiştir. tarantino'nun kill bill'den 9 sene önce çektiği pulp fiction filminin bir sahnesinde kill bill hakkında ufak göndermeler olması gibi hoş bir detaydan da söz etmek isterim.
--- alıntı ---
"those of you lucky enough to still have their lives, take them with you! however, leave the limbs you’ve lost! they belong to me, now!"
--- alıntı ---
--- alıntı ---
"those of you lucky enough to still have their lives, take them with you! however, leave the limbs you’ve lost! they belong to me, now!"
--- alıntı ---
devamını gör...
zürefanın düşkünü beyaz giyer kış günü
varlıklı olduğu günlerinde giyimine özen gösteren kişi, eski durumunu yitirince mevsime, modaya uymayan şeyler giyer.
devamını gör...
gemileri yakmak
artık kaybedecek hiçbir şeyi kalmadığını düşünen insanların yaptığıdır. ne olacaksa olsun demektir.
devamını gör...
klişe youtube yorumları
yaşıtlarım aleyna tilki bilmem ne dinlerken ben bunları dinliyorum.
devamını gör...
sevilen kitabın en vurucu cümlesi
"kimse görmek istemeyen kadar kör olamaz" derler.
-james bowen
-james bowen
devamını gör...
yazarların unutamadığı çocukluk anısı
çocukluk arkadaşlarımdan biriyle ufak tefek yaramazlıklar yapmayı seviyorduk. en sevdiklerimiz arasında da küçük su balonlarını doldurup camlara ve duvarlara fırlatmak vardı. en çok kaçıncı kata kadar fırlatabileceğimizi görmek için kendi kendimizi test ediyorduk. yine bir gün bu küçük meydan okumamızı sevmediğimiz bir komşumuzun penceresi üzerinde denerken, arkadaşımın attığı son balon açık olan camdan içeriye uçuverdi. bir şeyleri kırıp döktü mü, yoksa direkt yere çarpıp ortalığı su içinde mi bıraktı bilmiyoruz. ilk kez başımıza geldiği için panikle kaçışmıştık.
devamını gör...



