22
ingilizce'de içinden çıkılamayan çelişkili durumları ifade etmek için kullanılan catch 22 deyiminin kısaltılmış kullanımı. catch 22 yerine sadece 22 olarak kullanabilirsiniz; yani 22'lik bir durum gibi bir cümle ile karşılaşırsanız muhtemelen kastedilen bu durumdur. deyimin kökeni joseph heller'ın aynı isimli romanına dayanıyor.
devamını gör...
sözlük yazarlarının yaşları
cahit sıtkı tarancı'nın şiir yazdığı yaştayım. *
devamını gör...
olgunluk belirtileri
başkasının hayatı hakkında ileri geri konuşmamak
devamını gör...
elfida
omzumda iz bırakma, yüküm dünyaya yakın, elfida, hep aklımda kalacaksın dizeleriyle özdeşleşen haluk levent şarkısıdır.
devamını gör...
albert einstein
mutlu bir hayat yaşamak istiyorsanız hayatınızı bir amaca bağlayın. kişilere veya eşyalara değil. *
devamını gör...
uykusuzkahve
çok çalışkan ve iyi bir dinleyici olan değerli kafa sözlük moderatörü. ne zama yazsak hazır kıta'dır kendisi. kitaplara olan ilgisini öğrendiğimde kendisine olan dikkatim iki kat arttı.
devamını gör...
türk halkının yüzde 60'ı aptaldır
82 anayasası referandumu sonrası söylenmiş aziz nesin sözüdür. kenan evren anayasası %92 çoğunlukla kabul edildiği için, bu halkın %92’si aptaldır diyecektim de dilim varmadı der ayrıca.
devamını gör...
afife jale
her sene afife jale anısına türk tiyatrosundaki bir kadına ödül verilir efem... afife jaleyi bu kadar önemli kılan nedir bunun üzerine konuşmak istedim.
jale 1902 kadıköy doğumludur. orta halli, kültürlü bir ailede dünyaya gelir. asıl ismi afife olmasına rağmen sahnede oynadığı jale isimli bir karekterden dolayı jale olarak bilinir.
sevgili dostlar; jale 1918 yılında ailesinin de isteği ile istanbul kız sanayi mektebinde eğitim almaya başlar.
müslüman toplumlarda kadınların sahneye çıkması yasaktır malumunuz, ama ilerde edeceği mücadelelerin ilk adımını böylelikle atar.
osmanlı güzellikler ev yada orjinal ismiyle dârü’l-bedâyi-i osmânî'yeye de değinmeden geçmeyelim. osmanlı imparatorluğunda kurulan ilk konservatuvardır. daha sonraları okul kimliğinden çıkarılmış ve tiyatro topluluğuna dönüşmüştür. günümüzde istanbul şehir tiyatrolarının tam karşılığıdır. tiyatronun gelişmesini büyük katkıları olmuştur.
bu topluluk sadece kadınlara yönelik oyunlarda oynaması için sınav açar ve bu sınavı jale ve behire,beyza, memduha katılarak kazanır. toplamda 4 kadın.
daha sonra ikisi zaten müslüman kadınlara sahnenin yasak olduğunu, asla sahneye çıkamayacaklarını düşünerek bırakırlar.
2 kadın ise yollarına devam eder. jale ve refika...
refika suflör olarak, jale ise stajyer oyuncu olarak kadroya alınır.
1920'ye kadar sadece provalarda yer alır.
müslümanlar için yasak olan sahne, gayrimüslimler kadınlar için serbestti. o sıralar kadıköy tiyatrosunda ermeni tiyatro oyuncusu eliza binemeciyan hüsyin suatın eseri yamalar isimli oyunda ''emel'' rolünde oynuyordu. aileden oyuncu olan eliza ailesi ile birlikte parise gitme kararı alınca emel rolünü oynayacak bir kadına ihtiyaç hasıl oldu. emel rolünü darülbedai jaleye verir.
il sahneye çıkması 18 yaşına denk gelen jale; daha sonraları verdiği bir röportajda o geceyi ''hayatımda mutlu olduğum ilk gece'' olarak tanımlayacaktır.
müslüman kadının sahneye çıkması yasaktır demiştik o gece polis tiyatroya gelir efem...ilk sefer uyarıda bulunmak için gelir polis...
hee tamam derler, sonra peş peşe ''tatlı sır'' ve ''odalık'' oyunlarında oynar... tutuklamak için gelen polisten kaçarak yırtar. sonra yakalanır tabe...
polisten kaçamazsın...
o sırada içişleri bakanlığı bir genelge daha yayınlayarak müslüman kadınların sahneye çıkamayacağını bir kez daha vurgular. jalenin karakolda yaşadığı kötü muamele ve bu genelge ile hem gururu hem inancı kırılır...
ailesi tarafından dışlanır, yalnızlaşır...tiyatroda sıkı uyarılar sebebiyle kapıları yüzüne kapatır...
bu sırada bir bestekar olan selahattin pınar ile bir konserde tanışır ve evlenir...
tiyatrodan uzak kaldığı bu dönemde baş ağrıları migrene dönüşür. ağrılar için aldığı morfin onu bağımlı hale getirir...
cumhriyetin ilanıyla birlite kadınların sahneye çıkmasında ki engel kalkar ve burhanettin tepsi kumpanyası ile anadoluyu şehr şehir gezer ve oyunlarda yer alır..
sağlığı bozulan jale, eşinden sağlık sorunları sebebi ile boşanır ve ömrünün son yıllarını bakırköy ruh ve sinir hastalıklarında geçirir....
henüz 39 yaşındayken hayata gözlerini yuman bu kadın, bana nedense satranç oyuncusu bobby fischer'ı anımsatıyor.
bobby fischer dünyaya karşı belgeselinde bobby şöyle diyordu '' ben sadece satranç oynamak istiyorum''
jale de sadece ''oyun oynamak'' istiyordu... bu insanların sırtına bu kadar yük bindirmek neden?
''
''
jale 1902 kadıköy doğumludur. orta halli, kültürlü bir ailede dünyaya gelir. asıl ismi afife olmasına rağmen sahnede oynadığı jale isimli bir karekterden dolayı jale olarak bilinir.
sevgili dostlar; jale 1918 yılında ailesinin de isteği ile istanbul kız sanayi mektebinde eğitim almaya başlar.
müslüman toplumlarda kadınların sahneye çıkması yasaktır malumunuz, ama ilerde edeceği mücadelelerin ilk adımını böylelikle atar.
osmanlı güzellikler ev yada orjinal ismiyle dârü’l-bedâyi-i osmânî'yeye de değinmeden geçmeyelim. osmanlı imparatorluğunda kurulan ilk konservatuvardır. daha sonraları okul kimliğinden çıkarılmış ve tiyatro topluluğuna dönüşmüştür. günümüzde istanbul şehir tiyatrolarının tam karşılığıdır. tiyatronun gelişmesini büyük katkıları olmuştur.
bu topluluk sadece kadınlara yönelik oyunlarda oynaması için sınav açar ve bu sınavı jale ve behire,beyza, memduha katılarak kazanır. toplamda 4 kadın.
daha sonra ikisi zaten müslüman kadınlara sahnenin yasak olduğunu, asla sahneye çıkamayacaklarını düşünerek bırakırlar.
2 kadın ise yollarına devam eder. jale ve refika...
refika suflör olarak, jale ise stajyer oyuncu olarak kadroya alınır.
1920'ye kadar sadece provalarda yer alır.
müslümanlar için yasak olan sahne, gayrimüslimler kadınlar için serbestti. o sıralar kadıköy tiyatrosunda ermeni tiyatro oyuncusu eliza binemeciyan hüsyin suatın eseri yamalar isimli oyunda ''emel'' rolünde oynuyordu. aileden oyuncu olan eliza ailesi ile birlikte parise gitme kararı alınca emel rolünü oynayacak bir kadına ihtiyaç hasıl oldu. emel rolünü darülbedai jaleye verir.
il sahneye çıkması 18 yaşına denk gelen jale; daha sonraları verdiği bir röportajda o geceyi ''hayatımda mutlu olduğum ilk gece'' olarak tanımlayacaktır.
müslüman kadının sahneye çıkması yasaktır demiştik o gece polis tiyatroya gelir efem...ilk sefer uyarıda bulunmak için gelir polis...
hee tamam derler, sonra peş peşe ''tatlı sır'' ve ''odalık'' oyunlarında oynar... tutuklamak için gelen polisten kaçarak yırtar. sonra yakalanır tabe...
polisten kaçamazsın...
o sırada içişleri bakanlığı bir genelge daha yayınlayarak müslüman kadınların sahneye çıkamayacağını bir kez daha vurgular. jalenin karakolda yaşadığı kötü muamele ve bu genelge ile hem gururu hem inancı kırılır...
ailesi tarafından dışlanır, yalnızlaşır...tiyatroda sıkı uyarılar sebebiyle kapıları yüzüne kapatır...
bu sırada bir bestekar olan selahattin pınar ile bir konserde tanışır ve evlenir...
tiyatrodan uzak kaldığı bu dönemde baş ağrıları migrene dönüşür. ağrılar için aldığı morfin onu bağımlı hale getirir...
cumhriyetin ilanıyla birlite kadınların sahneye çıkmasında ki engel kalkar ve burhanettin tepsi kumpanyası ile anadoluyu şehr şehir gezer ve oyunlarda yer alır..
sağlığı bozulan jale, eşinden sağlık sorunları sebebi ile boşanır ve ömrünün son yıllarını bakırköy ruh ve sinir hastalıklarında geçirir....
henüz 39 yaşındayken hayata gözlerini yuman bu kadın, bana nedense satranç oyuncusu bobby fischer'ı anımsatıyor.
bobby fischer dünyaya karşı belgeselinde bobby şöyle diyordu '' ben sadece satranç oynamak istiyorum''
jale de sadece ''oyun oynamak'' istiyordu... bu insanların sırtına bu kadar yük bindirmek neden?
''
''
devamını gör...
gide gide bir söğüde dayandım
adana yöresine ait 2/4 lük bir türküdür. sözleri oldukça etkileyicidir, sözlerinde bahsi geçen çadır muhtemelen bir yörük çadırıdır. "uğrun uğrun ararım" cümlesinde geçen uğrun, gizlice demektir.
gide gide bir söğüde dayandım dayandım
o söğüdün allarına boyandım gelin boyandım
o söğüdün allarına boyandım gelin boyandım
ben o yare dağlar kadar güvendim güvendim
güvendiğim dağlar elime geldi elime geldi
güvendiğim dağlar elime geldi elime geldi
ölem ben ölem ben
kurban olam ağzındaki
dile ben gelin dile ben
ölem ben ölem ben
kurban olam ağzındaki
dile ben gelin dile ben
yüce dağlar size var mı zararım zararım
yar yitirdim uğrun uğrun ararım gelin ararım
yar yitirdim uğrun uğrun ararım gelin ararım
ben o yari her gelenden sorarım sorarım
güvendiğim dağlar elime geldi elime geldi
güvendiğim dağlar elime geldi elime geldi
ölem ben ölem ben
kurban olam ağzındaki
dile ben gelin dile ben
ölem ben ölem ben
kurban olam ağzındaki
dile ben gelin dile ben
pek çok kişi söylemiş olsa da ben ayfer vardar'dan dinlemeyi çok seviyorum:
gide gide bir söğüde dayandım dayandım
o söğüdün allarına boyandım gelin boyandım
o söğüdün allarına boyandım gelin boyandım
ben o yare dağlar kadar güvendim güvendim
güvendiğim dağlar elime geldi elime geldi
güvendiğim dağlar elime geldi elime geldi
ölem ben ölem ben
kurban olam ağzındaki
dile ben gelin dile ben
ölem ben ölem ben
kurban olam ağzındaki
dile ben gelin dile ben
yüce dağlar size var mı zararım zararım
yar yitirdim uğrun uğrun ararım gelin ararım
yar yitirdim uğrun uğrun ararım gelin ararım
ben o yari her gelenden sorarım sorarım
güvendiğim dağlar elime geldi elime geldi
güvendiğim dağlar elime geldi elime geldi
ölem ben ölem ben
kurban olam ağzındaki
dile ben gelin dile ben
ölem ben ölem ben
kurban olam ağzındaki
dile ben gelin dile ben
pek çok kişi söylemiş olsa da ben ayfer vardar'dan dinlemeyi çok seviyorum:
devamını gör...
normal sözlük'te aktrollerin kenetlenmesi
kargalar sürüyle gezer. oldukça normal olan kenetlenmedir.
devamını gör...
bangır bangır ferdi çalıyor evde
türkiye'de genel kitap okur kitlesi için geçerli olan bir nokta var ki o da çocukluk anıları ve nostaljik öğelerin fantastik ya da tamamen kurgu olan kitaplara göre daha çok tercih edilmesi. mahir ünsal eriş'i sosyal medya da takip etmesem ve az buçuk dünya görüşü hakkında bilgi sahibi olmasam bu kitabi da sırf beğenilme arzusu ile yazdığını düşünürdüm. oysa yazarın beğenilmek gibi bir derdi yok kanımca. onun derdi insanların düşünmesi ve hissetmesini sağlamak. kitap öylesine samimi ve naif öğeler ile dolu ki, yazarın bunları gercekten ama gerçekten yaşadığına kalibinizi basmak istiyorsunuz. kitap kısa surede okunabilecek, belki bir kaç zaman sonra aklınızda pek bir şey bırakmayacak ama duygusunu her daim içinizde yaşatacak bir kitap. şahsen ben ne zaman kitabı görsem ya da hatirlasam 87 yazında izmir'de geçirdiğimiz efsanevi yaz tatilini hatırlarım. mahir ünsal eris okumaya başlayacaklar için iyi bir başlangıç olacaktır. dil sade ve akıcı. konular kolay ve anlaşılır. sait faik öykü ödülünü hak ediyor muydu , kitapları edebi midir zaman zaman kafamda soru işaretleri oluşuyor ancak şöyle günümüz türk edebiyatına bakınca ve yazarın derdinin güzelliğini görünce siliveriyorum o soruları.
devamını gör...
sen çok farklısın
onu biliyorum.*
başka bir şey söyle.
başka bir şey söyle.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının sevmediği özellikleri
bende çok kafaya takıyorum. ayroca çok takıntılıyımdır.
devamını gör...
erkek kanka
yok artık ne yedek sevgilisi. o gözle baktığım birine neden kanka diyeyim ki baştan belli ederim niyeti. erkek kankam kankamdır kardeşimdir başka bir şey olamaz olmadı da hiç.
devamını gör...
kullanıcı adın bir cevap olsaydı sorusu ne olurdu sorunsalı
kim gelmiş?
devamını gör...
benjamin'i takip etmemek
sadece bir kişi var takip ettiğim.yoldaş'ı severim ama takip etmiyorum.müebbet mi cezam?
devamını gör...
selvi boylum al yazmalım
kıymetli cengiz aytmatov'un 1970 yılında kaleme aldığı romanı. aynı isimle türk sinemasına da uyarlanmıştır.
cengiz aytmatov romanında iki zıt karakter olan ilyas ve baytemir'i büyük bir ustalıkla işlemiş. öyle iki karakter ki, hem güçlü benzerlikleri hem de onları birbirinden ayıran güçlü farklılıkları var. zaten filmden de bildiğimiz üzere asya'nın filmin sonunda yaptığı seçimin nedeni de bu farklılık. küçükken filmi izlerken hep cemşit'in (kitapta baytemir) tarafını tutardım. kitabı okurken ilyas'ın duygularını daha iyi anlayabildiğimi düşünüyorum fakat ben yine baytemir'in tarafındayım. gerçek sevgiyi gösteren kişi oydu çünkü. eğer hayatta sevgi denen duygu/ his gerçekten varsa, baytemir'in sahip olduğu şeydi bu. çünkü sevgi neydi? sevgi; iyilikti, dostluktu. sevgi, emekti.
film'i de güzel elbet, hatta türk sinemasında türkan şoray, kadir inanır ve ahmet mekin gibi oyunculardan dolayı ölümsüz bir yere sahip lakin bazı duyguları daha iyi anlayabilmek için kitap filmden emin olun daha önemli. gerçi ben ikisini de çok seviyorum ve birbirinden ayrı düşünemem.
cengiz aytmatov romanında iki zıt karakter olan ilyas ve baytemir'i büyük bir ustalıkla işlemiş. öyle iki karakter ki, hem güçlü benzerlikleri hem de onları birbirinden ayıran güçlü farklılıkları var. zaten filmden de bildiğimiz üzere asya'nın filmin sonunda yaptığı seçimin nedeni de bu farklılık. küçükken filmi izlerken hep cemşit'in (kitapta baytemir) tarafını tutardım. kitabı okurken ilyas'ın duygularını daha iyi anlayabildiğimi düşünüyorum fakat ben yine baytemir'in tarafındayım. gerçek sevgiyi gösteren kişi oydu çünkü. eğer hayatta sevgi denen duygu/ his gerçekten varsa, baytemir'in sahip olduğu şeydi bu. çünkü sevgi neydi? sevgi; iyilikti, dostluktu. sevgi, emekti.
film'i de güzel elbet, hatta türk sinemasında türkan şoray, kadir inanır ve ahmet mekin gibi oyunculardan dolayı ölümsüz bir yere sahip lakin bazı duyguları daha iyi anlayabilmek için kitap filmden emin olun daha önemli. gerçi ben ikisini de çok seviyorum ve birbirinden ayrı düşünemem.
devamını gör...
whatsapp'ta sürekli sesli mesaj atan arkadaş
5 kelimeyle anlatabileceği şeyi hmm ee üü diyerek 1 buçuk dakika boyunca dinletmeye mahkum eden arkadaş. ısrarla mesajla cevap verilse de ses kaydından asla vazgeçmez.
devamını gör...
ölmesi gereken türk gelenekleri
kız istemedir. herkes için geçerli olmasa da temelinde sanki kadın alınacak verilecek bir eşyaymış, sahibi de babasıymış gibi bir sahipten başka sahibe veriliyormuşcasına yapılan eylemdir. hatta bazı yörelerde kadına maddi bir değer de biçilir ki satın alan kişi kadının sahibi oymuşcasına eş değil de evine eşya almış gibi davranır. temelinde kadının değerini sadece çocuk doğuracak bir bebek makinesi, ev işi yapacak bir hizmetçiye indirgeyen her türlü gelenek yok edilmelidir. o gelenekler bu zamanlara kadar gelmiş ama daha da gitmesin.
devamını gör...
futboldan anlayan kadın
rahmetli babaannem hepsine bir top verseler de kavga etmeseler derdi. anlamış kadın, çözmüş olayı aslında.
devamını gör...