maçın zor geçeceğini bilmiyordum özür dilerim
doğum günün kutlu olsun sevgili yazar*
yeni yaşın musmutlu, gamsız, kedersiz, bol kahkahayla geçsin. hadi üfle bakalım *
yeni yaşın musmutlu, gamsız, kedersiz, bol kahkahayla geçsin. hadi üfle bakalım *
devamını gör...
baba
çok özledim. çok. kelimelerle tarif edemem. o yüzden uğraşmayacağım boşuna.
nereye gitti bilmiyorum. bir yere gitti mi onu da bilmiyorum. bu dünyada olmadığını, bir daha onunla olamayacağımı artık alıyor aklım. ne kadar zamanım kaldıysa geriye, yanımda, yöremde olmayacağını artık, biliyorum. onu bir daha göremeyeceğimi, ne kadar özlersem özleyeyim ona bir daha sarılamayacağımı, bir daha onunla tartışamayacağımı, her defasında yemek arasında almak zorunda olduğu ilacı unutması yüzünden ona yarı şaka yarı ciddi takılamayacağımı, şarkı söylemesini, kuran okumasını dinleyemeyeceğimi, spor müsabakalarında çocuk gibi heyecanlanmasını izleyemeyeceğimi, kokusunu duyamayacağımı kabul ettim. ettim etmesine ama içimdeki boşluğu neyle dolduracağımı hala bilmiyorum. bu boşlukla yaşamıma devam etmek zorundaysam buna nasıl alışacağımın, bunun alışılabilir bir şey olup olmadığının cevabını hala arıyorum.
fotoğraflarına baktım bugün. moralim bozuktu, modum düşüktü. bir iki video var. son zamanlarından. onlara bakmadım bilerek. eski fotoğraflarına, kocaman gülümsemesine, herkese neşe saçan, herkesi yükselten hallerine baktım. iyi gelmedi. yokluk, hiçlik, bir daha asla durumu öyle anılarla, fotoğraflarla falan hafifleyen bir şey değil. değilmiş. zamanla zaten anılar da silinecek kafamdan biliyorum. sesini, kokusunu, mimiklerini, teninin dokusunu unutacağım. belki zorlayacak buna rağmen hatırlayamayacak kadar uzun süre yaşayacağım.
ya boşluk? boşluğunu da unutabilecek miyim? bu boşlukla barışabilecek miyim?
nereye gitti bilmiyorum. bir yere gitti mi onu da bilmiyorum. bu dünyada olmadığını, bir daha onunla olamayacağımı artık alıyor aklım. ne kadar zamanım kaldıysa geriye, yanımda, yöremde olmayacağını artık, biliyorum. onu bir daha göremeyeceğimi, ne kadar özlersem özleyeyim ona bir daha sarılamayacağımı, bir daha onunla tartışamayacağımı, her defasında yemek arasında almak zorunda olduğu ilacı unutması yüzünden ona yarı şaka yarı ciddi takılamayacağımı, şarkı söylemesini, kuran okumasını dinleyemeyeceğimi, spor müsabakalarında çocuk gibi heyecanlanmasını izleyemeyeceğimi, kokusunu duyamayacağımı kabul ettim. ettim etmesine ama içimdeki boşluğu neyle dolduracağımı hala bilmiyorum. bu boşlukla yaşamıma devam etmek zorundaysam buna nasıl alışacağımın, bunun alışılabilir bir şey olup olmadığının cevabını hala arıyorum.
fotoğraflarına baktım bugün. moralim bozuktu, modum düşüktü. bir iki video var. son zamanlarından. onlara bakmadım bilerek. eski fotoğraflarına, kocaman gülümsemesine, herkese neşe saçan, herkesi yükselten hallerine baktım. iyi gelmedi. yokluk, hiçlik, bir daha asla durumu öyle anılarla, fotoğraflarla falan hafifleyen bir şey değil. değilmiş. zamanla zaten anılar da silinecek kafamdan biliyorum. sesini, kokusunu, mimiklerini, teninin dokusunu unutacağım. belki zorlayacak buna rağmen hatırlayamayacak kadar uzun süre yaşayacağım.
ya boşluk? boşluğunu da unutabilecek miyim? bu boşlukla barışabilecek miyim?
devamını gör...
ülkenin geri kalmışlık belirtileri
sağ partilerin yüksek oy oranları.
devamını gör...
narsisistik kişilik bozukluğu
bilinenin aksine bu kişilik bozukluğunun temelinde aşağılık kompleksi yatar. kişiler kendilerini temelde sevmezler, guzel ya da basarili bulmazlar. ödünleme savunma mekanizması ile surekli kendilerine yatırım yaparlar. benliklerini şişirirler. bu sebeple en küçük eleştiriye tahammül edememektedirler. cunku temeldeki o özgüvensizligi tetiklemektedir bu elestiriler. bir de bunun çeşitleri vardir. bir narsist ne yazık ki asla hatasını kabul etmediği icin ve haksızlığa dayanamadığı icin tek çözüm yolu terapi almasıdır. ama ben bir narsistin kendisinde problem görerek terapiye gideceğini sanmamakla birlikte narsist birey çevresindeki kişileri elinde tutabilmek adına ve terkedilme korkusu ya da kontrol manyakligi da denilen yönetme isteği ile çeşitli manipulasyon tekniklerine maruz bırakabilir. love bombing mesela ilk başta sizin icin ölür, sizi hediyelere, ilgiye sevgiye boğar. sizi kendine bağladıktan sonra ise sizin tüm enerjinizi çeker. surekli yargılanırken, eleştirilirken bulursunuz. haklı olduğunuz konularda bile bir bakmışsınız özür diliyorsunuz. ya da gaslighting bunun filmi de mevcut. her gün gaz lambasını bir miktar daha kısıyor filmde manipulator kisi diger kisi ise yavaş yavaş oldugu icin farkına varmıyor. misal ilişkilerde ilk başta küçük çapta başlayan kiskancliklarin ya da hakaretlerin git gide büyümesi ama kişinin buna alışması gibi. git gide bilinç düzeyinden çıkıyor kisi. gaslighting yaşanan ikili ilişkilerde baskın olan birey idealleştirme, değersizleştirme ve gözden çıkarma şeklindeki üç aşamayı izler. baskın olma ve manipüle etme amacındaki birey ilk olarak birlikteliklerinin harika olduğu algısı yaratıp hayran olma safhasına geçer. bir sonraki ve en zor olan evre, yani değersizleştirme evresinde hayranlık duyulan birey sorunlu, ideal olmayan ve hiçbir şeyi beceremeyen bir kişiye evriltilir. gözden çıkarma safhasında ise mağdur terk edilerek yeni arayışlar içine girilir. evet narsist bireylere karşı gelir, onların yaptıklarını yüzüne vurursanız ya da uzaklasirsaniz sizi gozden çıkarıp yeni bir kurban arayışına girerler. persona filmi kesinlikle izlemeli .(bkz: persona).
bu noktada narsist bireyi çeken kişiler soyle dikkat etmeli boyle dikkat etmeli diye birçok instagram sayfasında yazılar görürsünüz. maalesef narsistin kurbanları ki bunlardan biri de bir zamanlar bendim. bunun farkında olsalar bile o döngüden kurtulamayabilirler. cunku narsist bir bireyle ilişki icinde olan ve bunu uzun zaman sürdüren kişiler temelde kendilerini sevmeyen ve benmerkezci olmayan insanlardır. ya kendilerini kimsenin sevmediği bir dünyada onu ilgiye ve güvene boğan narsiste bağlanır hatta saplanirlar. narsist onu asla beğenmese bile zaten sevilmemis ve kendini sevmeyen kisi buna inandığı icin narsistin onu ilgiye ve güvene bogdugu kısmi sık sık kendine hatırlatır ve bununla avunur. benmerkezci olmayan yani benim yarabandi insan dediğim insan turu, benim de bu grupta olduğumu söyleyebilirim. surekli dünyayı, acı çeken insanlari düzeltmeyi iyileştirmeyi kafasına takmış insan tipidir. bence bunda da temelde bi ozsevgisizlik vardir. kendisini güçlü hissetmek icin, ya da birini memnun etmeye alışmıştır bu kisi. surekli empati yapar yapar yapar. affeder unutur. onu iyilestirmeliyim. o bunu yapıyor cunku cok acı çekiyor ya da bunları yaşadı diye kendinizi kandırabilirsiniz. narsistin ağına düşen insan grubu genelde bu kişilik tipindedir. değersizlik hissi yatar temelde. kisi kendini değerli hissetmek icin kendinden verir de verir ve elinde hicbir sey kalmayınca, terk edilir. bunun çözümü kişinin oturup kendisiyle yuzlesmesiyle kendini kandırmaktan vazgeçmediyle olabilir. terapi zaten şart, ilişki terapisi ve sema terapisinin bu noktada etkili olduğunu düşünmekteyim.
narsizm mitolojide narkissostan gelir. narkissos ölünce göl ağlarmış. periler gole biz de üzülüyoruz oyle guzel birini kaybettiğimiz icin demis. gol de öyle mi demis narkissos cok mu güzeldi. o bana bakarken gözlerinde kendi guzelligimi görürdüm de ona ağlıyorum.
hayatta bircok narkissosla karşılaşabilirsiniz. kendinize saygınız, şefkatiniz olsun, yapıcı olmayan hicbir eleştiriyi kabul edip kendinize küsmeyin. hayır diyin ve hayir diyince sevilmeyeceginizden korkmayin. sizi seven insanlar seveceklerse sizi sevsinler. hatalarınızla, kusurlarınızla, guzelliklerinizle. mükemmel olmanıza ya da o kişinin istediği kisi olmanıza hic gerek yok. bunu bilin. sevilmek sizde olanin gorulmesinden ziyade seven kisinin gorduguyle alakalidir. denizde yürüseniz yüzmeyi bilmiyorsun diyen bir narsiste zaman harcamamaniz dileği ile.. sevgiyle kalın.
bu noktada narsist bireyi çeken kişiler soyle dikkat etmeli boyle dikkat etmeli diye birçok instagram sayfasında yazılar görürsünüz. maalesef narsistin kurbanları ki bunlardan biri de bir zamanlar bendim. bunun farkında olsalar bile o döngüden kurtulamayabilirler. cunku narsist bir bireyle ilişki icinde olan ve bunu uzun zaman sürdüren kişiler temelde kendilerini sevmeyen ve benmerkezci olmayan insanlardır. ya kendilerini kimsenin sevmediği bir dünyada onu ilgiye ve güvene boğan narsiste bağlanır hatta saplanirlar. narsist onu asla beğenmese bile zaten sevilmemis ve kendini sevmeyen kisi buna inandığı icin narsistin onu ilgiye ve güvene bogdugu kısmi sık sık kendine hatırlatır ve bununla avunur. benmerkezci olmayan yani benim yarabandi insan dediğim insan turu, benim de bu grupta olduğumu söyleyebilirim. surekli dünyayı, acı çeken insanlari düzeltmeyi iyileştirmeyi kafasına takmış insan tipidir. bence bunda da temelde bi ozsevgisizlik vardir. kendisini güçlü hissetmek icin, ya da birini memnun etmeye alışmıştır bu kisi. surekli empati yapar yapar yapar. affeder unutur. onu iyilestirmeliyim. o bunu yapıyor cunku cok acı çekiyor ya da bunları yaşadı diye kendinizi kandırabilirsiniz. narsistin ağına düşen insan grubu genelde bu kişilik tipindedir. değersizlik hissi yatar temelde. kisi kendini değerli hissetmek icin kendinden verir de verir ve elinde hicbir sey kalmayınca, terk edilir. bunun çözümü kişinin oturup kendisiyle yuzlesmesiyle kendini kandırmaktan vazgeçmediyle olabilir. terapi zaten şart, ilişki terapisi ve sema terapisinin bu noktada etkili olduğunu düşünmekteyim.
narsizm mitolojide narkissostan gelir. narkissos ölünce göl ağlarmış. periler gole biz de üzülüyoruz oyle guzel birini kaybettiğimiz icin demis. gol de öyle mi demis narkissos cok mu güzeldi. o bana bakarken gözlerinde kendi guzelligimi görürdüm de ona ağlıyorum.
hayatta bircok narkissosla karşılaşabilirsiniz. kendinize saygınız, şefkatiniz olsun, yapıcı olmayan hicbir eleştiriyi kabul edip kendinize küsmeyin. hayır diyin ve hayir diyince sevilmeyeceginizden korkmayin. sizi seven insanlar seveceklerse sizi sevsinler. hatalarınızla, kusurlarınızla, guzelliklerinizle. mükemmel olmanıza ya da o kişinin istediği kisi olmanıza hic gerek yok. bunu bilin. sevilmek sizde olanin gorulmesinden ziyade seven kisinin gorduguyle alakalidir. denizde yürüseniz yüzmeyi bilmiyorsun diyen bir narsiste zaman harcamamaniz dileği ile.. sevgiyle kalın.
devamını gör...
arada sırada radyo yayını
devamını gör...
kitaptan alıntı yaparak cevap veren insan
arkadaşlık kurmaktan çok keyif aldığım insandır. okuyor yetmiyor okuduğunu anlıyor o da yetmiyor anımsıyor ve kullanıyor. daha ne olsun
devamını gör...
meyveleri kabuğuyla yemek
"vitamini kabuğunda" denilerek yararlı bir eylem olduğu algısı oluşsa da son derece sağlıksız bir iştir.
meyveler, gerek yetiştirme, gerek lojistik zamanlarından manav tezgahlarına gelene kadar onlarca tarım ilacına maruz kalmaktalar.
bu sebepten her türlü meyvenin kabuğunu sıcak su eşliğinde imtina ile yıkamakta fayda var.
meyveler, gerek yetiştirme, gerek lojistik zamanlarından manav tezgahlarına gelene kadar onlarca tarım ilacına maruz kalmaktalar.
bu sebepten her türlü meyvenin kabuğunu sıcak su eşliğinde imtina ile yıkamakta fayda var.
devamını gör...
kendisi yapamayınca hiç olmuyor sanmak
kendini kandırmaktır. eğer bunu farkedebilirse asıl başarılı olabilecektir. farketmezse yerinde saymaya mahkumdur.
devamını gör...
yoldaş bakkal rozet önerileri
kitap veya kitap karakterleri rozeti olabilir.
devamını gör...
çılgın hırsız 2
2013 yapımı çocuk, komedi, macera, animasyon filmidir.
pierre coffin ve chris renaud yönetmenliğinde cinco paul ve ken daurio senaristliğinde çekilmiştir. çılgın hırsız 1'in aynı kadrosu devam yani bu devam filmindede.
yine yoğun eleştirilere maruz kalmış bir minyon filmi. baş karakter gru. gru'nun karakterinde keskin bir değişim olduğu ve bu durumun filmi dibe çektiği idda edilmiş.
hangimiz karakter çatışması yaşamadık ki? ayrıca gru saf katıksız bir kötü değil zaten. erol taş filmlerinde bazen olurdu hani. erol taş kötü karakter ama filmin ortalarında değişirdi. ayrıca bu gerçek hayattada olan bir durum.
gru karakterine çok fazla eleştiri geliyor. yeni iyi kalpli anne profili de eleştiri yağmuruna tutulmuş. gru kötü adamlığı bırakıp kendini kızlarına dıyor. reçel ve mermelat işine girip kendine yeni bir dünya kurmaya çalışıyor. daha güvenli daha ailece bir yaşam arzuluyor.
anti-kötü birliği ulaşıyor gru'ya. kaçırılan bir laboratuarı bulabilmek için destek istiyorlar. çiçeği burnunda çatlak dedektif lucy'le kötülerin peşine düşüyorlar.
dr. nefario ayrılıyor ilk yanından sonrasında teker teker minyonlar kayboluyor esrarengiz bir şekilde. kızlara yetişme telaşıyla hiç birinin peşine düşemiyor, fark edemiyor gru.
diyaloglar, minyonların itilip kakışmaları, gru ile lucy'nin ilginç ilişkisi, kızlar agnes, edith ve margo'nun olagan halleri güldürüyor izleyenleri.
ailecek beraber keyifle izlenecek bir film istiyorsanız doğru adrestesiniz.
iyi seyirler efem.
seslendirme ekibi;
gru (ali ekber diribaş)
lucy (arzu doğan)
eduardo (levent dönmez)
agnes (idil küner)
edith (mısra balka
margo (melis severcan)
dr. nefario (faruk akgören)
floyd (murat şenol)
silas (sinan divrik)
pierre coffin ve chris renaud yönetmenliğinde cinco paul ve ken daurio senaristliğinde çekilmiştir. çılgın hırsız 1'in aynı kadrosu devam yani bu devam filmindede.
yine yoğun eleştirilere maruz kalmış bir minyon filmi. baş karakter gru. gru'nun karakterinde keskin bir değişim olduğu ve bu durumun filmi dibe çektiği idda edilmiş.
hangimiz karakter çatışması yaşamadık ki? ayrıca gru saf katıksız bir kötü değil zaten. erol taş filmlerinde bazen olurdu hani. erol taş kötü karakter ama filmin ortalarında değişirdi. ayrıca bu gerçek hayattada olan bir durum.
gru karakterine çok fazla eleştiri geliyor. yeni iyi kalpli anne profili de eleştiri yağmuruna tutulmuş. gru kötü adamlığı bırakıp kendini kızlarına dıyor. reçel ve mermelat işine girip kendine yeni bir dünya kurmaya çalışıyor. daha güvenli daha ailece bir yaşam arzuluyor.
anti-kötü birliği ulaşıyor gru'ya. kaçırılan bir laboratuarı bulabilmek için destek istiyorlar. çiçeği burnunda çatlak dedektif lucy'le kötülerin peşine düşüyorlar.
dr. nefario ayrılıyor ilk yanından sonrasında teker teker minyonlar kayboluyor esrarengiz bir şekilde. kızlara yetişme telaşıyla hiç birinin peşine düşemiyor, fark edemiyor gru.
diyaloglar, minyonların itilip kakışmaları, gru ile lucy'nin ilginç ilişkisi, kızlar agnes, edith ve margo'nun olagan halleri güldürüyor izleyenleri.
ailecek beraber keyifle izlenecek bir film istiyorsanız doğru adrestesiniz.
iyi seyirler efem.
seslendirme ekibi;
gru (ali ekber diribaş)
lucy (arzu doğan)
eduardo (levent dönmez)
agnes (idil küner)
edith (mısra balka
margo (melis severcan)
dr. nefario (faruk akgören)
floyd (murat şenol)
silas (sinan divrik)
devamını gör...
evlenmelik eş arayan yazarlar veri tabanı
devamını gör...
cinnet geçirten yazım yanlışları
hayla,
herkez,
herşey,
direk,
beyenme,
benmi?
bak yazarken bile elim ayağım titredi.
herkez,
herşey,
direk,
beyenme,
benmi?
bak yazarken bile elim ayağım titredi.
devamını gör...
içilen en lezzetli su
canlı sudur. canlı şu, şifa veren su veya yaşayan su olarak da bilinir. canlı suya yağmur suyu, doğal kaynak suyu ve zemzem suyu örnek olarak gösterilebilir.
suyu canlandırmak için bilinen çeşitli yöntemler vardır. bunlardan bazıları şu şekildedir:
- bir kaptan diğerine boşaltmak,
- buzdolabında dondurup çözdürmek,
- içerisine bir miktar zemzem suyu damlatmak,
- ametist, kuvars, akik gibi doğal taşları suyun içerisine koyarak enerjilerinden faydalanmak,
- suya güzel sözler söylemek
- dua etmek
suyu canlandırmak için en çok kullandığım yöntem, ametist ve pembe kuvars kullanarak oksijen değerinin yükselmesini ve frekansını dengelemek. bu bizim ne işimize yarayacak diye soracak olursanız, kısa vadede değil ama uzun sürede vücudunuzda başta bağışıklık sisteminiz olmak üzere bir çok sistemde iyileşmeyi kolaylaştırıcı etki ve hücre yenilenmesine katkı sağlayacaktır.
suyu canlandırmak için bilinen çeşitli yöntemler vardır. bunlardan bazıları şu şekildedir:
- bir kaptan diğerine boşaltmak,
- buzdolabında dondurup çözdürmek,
- içerisine bir miktar zemzem suyu damlatmak,
- ametist, kuvars, akik gibi doğal taşları suyun içerisine koyarak enerjilerinden faydalanmak,
- suya güzel sözler söylemek
- dua etmek
suyu canlandırmak için en çok kullandığım yöntem, ametist ve pembe kuvars kullanarak oksijen değerinin yükselmesini ve frekansını dengelemek. bu bizim ne işimize yarayacak diye soracak olursanız, kısa vadede değil ama uzun sürede vücudunuzda başta bağışıklık sisteminiz olmak üzere bir çok sistemde iyileşmeyi kolaylaştırıcı etki ve hücre yenilenmesine katkı sağlayacaktır.
devamını gör...
aşık olmak
aşk dediğimiz kavram göreceli bir kavram olsa da, aşık olmayı sanırım tutkulu yoğun bir şekilde sevmek olarak tanımlarsak yanlış olmaz. herkeste uyandırdığı his farklıdır. midende kelebekler uçuşur ya da bunu kelebek yerine daha olumsuz bir şeyle de ifade edebilirsin tabii. bir kere bakışını değiştirir ya. her şeye aşkla bakarsın. sokakta gördüğün kedi artık daha sevimlidir, ağaçlar artık daha yeşil, çiçekler daha canlıdır. içine çektiğin hava daha temizdir, ciğerlerine nüfuz edişini hissedersin. sanki pembe bir gözlük takmış gibi hissedersin. tabii bu bahsettiğim durumlar biraz daha ilk zamanların duyguları. işler iyice sarpa sarınca kara sevdaya dönüşürse biraz keyifsiz olabiliyor. o zaman da insan kendini dünyanın en mutsuz insanı zannediyor. dinlediğin duygusal olmayan bir şarkı bile gözlerinin dolmasına sebep olabiliyor. daha hüzünlü oluyorsun, bir tarafın eksik kalmış sanki. her türlü bir şeyleri çok daha yoğun duyumsarsın. yaşadığını hissedersin. bazen vücudum aşık olmanın verdiği heyecanı aramıyor değil.
devamını gör...
osman öcalan'ı trt'ye ecevit çıkardı
doğru bir tespittir. rahmetlinin vasiyeti yerine getirilmiştir ama açıklanmamıştır. abla büyük resmi görmüş.
devamını gör...
türk ateisti
--! spoiler !--
türk ateisti
--! spoiler !--
tabire bak.
sayın türk müslümanı;
en azından salladıkları şey kılıç ve kurşun değil. hangi müslüman bireyle konuşsam psikolojimi bozuyor. asarım, keserim, döverim, ağzını burnunu kırarım. hep şiddet.
ateistlerin sallamasına mahal vermeyin o zaman. o kadar düzgünseniz, sallamalarının hiç bir anlamı yok, neden gocunuyorsunuz.
(bkz: mal turnosolu başlıklar)
türk ateisti
--! spoiler !--
tabire bak.
sayın türk müslümanı;
en azından salladıkları şey kılıç ve kurşun değil. hangi müslüman bireyle konuşsam psikolojimi bozuyor. asarım, keserim, döverim, ağzını burnunu kırarım. hep şiddet.
ateistlerin sallamasına mahal vermeyin o zaman. o kadar düzgünseniz, sallamalarının hiç bir anlamı yok, neden gocunuyorsunuz.
(bkz: mal turnosolu başlıklar)
devamını gör...
yazılacak kitabın ilk cümlesi
halihazırda yazmış olduğum kitabın girişi şu şekildedir;
"soğuk ve yağışlı bir güz sabahıydı. güneş henüz doğmamıştı. kül rengi bulutlar gökyüzünü kapatıyor, yeryüzündeki her şeyin hastalıklı bir griye bürünmesine neden oluyordu. uzaklarda bir karga sürüsünün çığlıkları savaşı bekleyen askerlerin yüreklerine uğursuzluk korkusu salıyordu."
"soğuk ve yağışlı bir güz sabahıydı. güneş henüz doğmamıştı. kül rengi bulutlar gökyüzünü kapatıyor, yeryüzündeki her şeyin hastalıklı bir griye bürünmesine neden oluyordu. uzaklarda bir karga sürüsünün çığlıkları savaşı bekleyen askerlerin yüreklerine uğursuzluk korkusu salıyordu."
devamını gör...
arçelik
güney afrika cumhuriyeti'nde fabrikaları var.
devamını gör...
sağlık çalışanlarının eşlerinin aşılanması
devamını gör...

