bir zamanlar ben de aralarındaydım. ne olursa olsun kötü söylemek olmaz.
sonuçta hepsi gönüllülük esasıyla bu görevi icra ediyor.
takdir etmek lazım.
devamını gör...

aşı sağlam olsun da ücretli olsun dedirten sorunsal.
devamını gör...

yürümek
devamını gör...

bu yıl yapılan veya yapılacak merkezi sınavlarda basamaklar daha yükseğe çıktı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

güzel insan aramakla insandaki güzelliği aramak arasında derin bir fark var. “güzel insan” dediğimizde göreceli bir kavramdan bahsederken “insandaki güzellik” dediğimiz zaman iş bambaşka bir boyuta taşınıyor.

güzel insanla mı yaşanır, yoksa insandaki güzellikten mi doğar diye sorgulatır kendini aşk. kimine göre güzel insanla yaşamır kimine göre insandaki güzellikten doğar. ama bana göre insandaki güzellikten diyebilirim kuşkusuz. o insanın güzelliğinden doğan aşk zaten o kişiyi güzelleştirir de özelleştirir de. zaten bozulmayacak mı yüzümüzün ütüsü? geçmeyecek mi zaman? düşmeyecek mi saçlarımıza ak? zaman diye bir kavram varken güzellikten bahsetmek çok basit geliyor bana insandaki güzelliğe kıyasen.

birinin sen yanında yokken de seni düşünmesi ne kıymetli değil mi? güzel bir an yaşarken seni yanında düşünüyor mesela ya da bişeyleri seni düşünerek alıyor, seversin diye. ya da bişeyleri sırf seni mutlu etsin diye yapıyorsa yine sen yanında yokken, asıl güzellik bu değil midir? bu daha özel ve zamanın bile ütüsünü bozamayacağı birşey değil midir? uzak ya da yakın olmanın bir önemi kalmıyor, aynı düşüncelerde bir araya gelmek güzellik değil de nedir?

işte bu insandaki güzellikle doğan aşk sayesinde denk gelir insanlar birbirlerine. evet belki ilk başta etkilenmek için güzellik de gerekebilir ama her güzel gördüğümüzün içinde güzellik de bulamayabiliriz. o yüzden aşk denk gelmektir bana göre. “ömrünün geri kalanına denk geldiğinde hissedilecek birşeydir.” der bir yazar kitabında. ne kadar derin, içinde ne çok anlam barındıran bir cümle. bedenen yan yana olamasanız da ömrünün geri kalanına denk gelmek ne büyük bir anlam taşır, küçücük cümleye sığmayacak kadar aslında.

gerçek sevgi, gerçek aşk insanın yüreğinde saklıdır. duymadan seslenmeyi biliyorsa bir yürek, görmeden de sevmeyi ve özlemeyi de bilir elbet. o gerçek güzelliğini keşfedebileceğiniz insanlarla karşılaşırsınız umarım. o zaman bu güzel duygunun tadını bir ömür alırsınız. hayat da kimine göre uzun kimine göre kısa bir yoldur nihayetinde. yol arkadaşınızı bu yüzden iyi seçin. iyi seçin ki her nefesiniz kesildiğinde bahanelerle değil, yüreğiyle gelebilsin.

dokunmadan, dokunan cümleler biriktirebiliyoruz zaman zaman. kullanamadıktan ve aktaramadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı ki?

o yüzden hani meşhur bir söz var ya;
“yüreğin yorgunluk görmesin!”
yüreğiniz yorgunluk görmesin, kalbi güzellik dolu insanlara denk gelesiniz.

ve son olarak,
oscar wilde şöyle der;
“güç erkeğe, güzellik kadına verilmiştir. ama herşeyi yenen güç bir güzelliğe yenilmiştir.”
bir kadını güzel yapan yüreğinin güzelliğidir bence.
devamını gör...

bahtiyarlık

bahtiyarlık ne zafer kısrağına binmektir;
ne yaşarken dünya uçmağına inmektir.
şekli olmaz, rengi yok, belirsizdir ve tektir.
bahtiyarlık: ömründe bir kere sevinmektir.

bir karanlık geceye akıyorken bu varlık
bulunur mu dünyada ebedi bahtiyarlık?
mükafatın, yapsan da en büyük bir yararlık
nihayet zafer adlı bir kısrağa binmektir.

dört hecelik söz olan “bahtiyarlık”... o bir sır...
bilmeyecek insanlık bunu daha bin asır.
bilgi, bolluk, din, para... hepsi boş, hepsi kısır...
en fazlası bir dünya uçmağına inmektir.

her şeyin bir şekli var, her derdin bir ilacı...
türlü türlü yemişler verir dünya ağacı.
zafer çetin, ilim güç, bozgun kötü, aşk acı.
halbuki bahtiyarlık: belirsizdir ve tektir.

bahtiyarlık: boraca yüce dağları aşmak
varılmadan ölünen uzak yerlere koşmak,
tanrı’nın sofrasında mest olarak konuşmak
ve ömründe bir kere, bir kere sevinmektir.
devamını gör...

--! spoiler !--

okşo sozlok oskoso gobo doğol obo yo.

--! spoiler !--

ağza bak ağza. sanırsın ekşi kurucularından kendileri.
salın ya artık. neyse ne, ikisini de kullanın, istemiyorsanız kullanmazsınız. o kadar basit. orda çaylaklıktan kurtulamamış, gelmiş burda bla bla bla...
istediğiniz her şey mevcut orada. görmek istemediğiniz şeyleri görmeyin, işinize gelen konularda yazın.
burayı da geliştirmek için çabalayın., boş konuşacağınıza...

ekşi’ye bakıyorum, kafa sözlük hakkında 10 yorumun 9’u olumlu. buraya geliyorum bi gömmeler bi atar gider yapmalar. yapmayın efendiler, büyütmeyin sosyal medyayı gözünüzde.

yazınız, geçiniz efendim.
ulan ekşi’yi bile savundurttunuz bana burda ya, helal olsundu.
devamını gör...

sözlüğümüze en çok yakışacak yeni isim olabilir. umarım bu şekilde olur.
devamını gör...

dediler ki davet var, icabet gerekir
güzel insanlar hepsi, selam verilir
ama bu gece de şiraze kayık affola
âşık hıyari huzurda saygıyla eğilir

belki başka akşam başka gece olur
vişnenin üstüne mcarynk de konur
limonluekşilisalata kahve yapıversin
atışmanın hükmü o gece belli olur
devamını gör...

çok güzel görüntüleri ortaya çıkarmış taşınma olayıdır. böyle hoş haberler görmeyi özlemişiz.
devamını gör...

geçen gün - profilimde gördüğünüz fotoğrafı çektiğim - şelaleye gittik bir çay içelim dedik kuzenlerle. size yemin ederim geçtiği her yerin ama her yerin fotoğrafını çekti kuzenlerimin eşleri. o kadar bağımlı olmuşlar ki.. ben ise onların ısrarları ile birkaç yerde fotoğraf çektirdim ki zaten maksimum 3 fotoğraf beğenebildim. neyse demek istediğim ben elbisemi toplayıp, masaya oturup, ayaklarımı o buz gibi suya teslim edip çayımı yudumlarken bunlar delirmişcesine fotoğraf çektiler.. anlam veremiyorum.. bazı anlarda izlerim, yaşarım fotoğraf çekmem. bu daha özel kılıyor yaşanan ânı. özellikle tek başıma sahile gittiğimde, ya da özenle hazırlandığım pekçok günde fotoğraf çekmem. oysaki insanlar tam da bu gibi anlarda fotoğraf çekip ânı yaşamayı bırakıyor..
devamını gör...

bu sözlük ne kadar da olsa yeni bir sözlük. söz sahibi bir sözlük olması için çok daha fazla zaman yorum ve yazar olması gerektiği kesin. bunun olması için burada ki insanları dinlemek gerekiyor. istek ve arzuları şikayetleri göz ardı edilmeden dinlenmesi gerekir. zaman içerisinde şikayet istek başlıkları açan yazar çok oldu ama malesef. bu sözlük içinde kral dan çok kralcı olduğu için bu tür başlık açanlar linç edildi ve aynı şekilde devam ediyor. bunu yapınca sözlük savunuldu sanılıyor. böyle bir durum yok. derdi sorunu olan ve bu durum için başlık açan insanları linç etmek onları kaybetmek demektir. bu durum sözlüğe zarar vermekten öte gidemez. bu yüzden yetkili kişilerin bu tip başlıklar ile özel ilgilenmesi şart. yoksa bir avuç sözlük olarak olduğu yerde kalacaktır burası.amaç burasını kötülemek değil aksine burasını sevdiğimiz için bunları yazıyorum. uzun zamandan beri buradayım olurum da ölmezsem. ama lütfen insanların söylediklerine kulak verin.
devamını gör...

kendini arayan bir insanı konu alırdı. bir arayışta olan insanı ... kalbini, duygularını, inancı, aşkı ve en çok da içindeki özü arayan bir insanı ve bunlar uğruna yaşadıklarını anlatırdı.
devamını gör...

doğa, bitkiler, çiçekler, ağaçlar, yeşil alan ve suyun denizin olduğu her yerde huzur olduğunu düşünüyorum. böyle yerde kendimi çok iyi hissederim ve yaşamaktan keyif alırım.
devamını gör...

susarım. muhtemelen darağacına gelme nedenim söyleyeceğimi söylemiş olmamdır. ve o söylediklerim birilerine ulaşmış, bir şeyleri değiştirmeye başlamış ki oradayım. bunun haklı gururunu yaşarım.
devamını gör...


yeni türkü- konuğum ol


yeni türkü- sevgi özleyendir
devamını gör...

doğru tespit. bir keko olarak haftada iki kere yerim. keko olamayan bebeler de gitsin süt içsin, peeh!
devamını gör...

bizim vergimiz ile günah çıkarıyorlar sevgili sözlük.
devamını gör...

2. dünya savaşında en çok çeken ülkelerden biri olan polonya'nın en büyük kahramanlarından biri.
sovyetler ve naziler arasında kalmış, düşman farketmeksizin zulüm görmüş bir ülke. işgal altındayken sovyetler tarafından katyn şehrinde 22.000 subayı, aydını, polisi toplanıp, savunmasız hale getirilip kafalarına 1'er kurşun sıkılarak öldürülmüş, naziler tarafından halkı bastırılmış, komşuları,dostları sadece yahudi doğdukları için toplama kamplarında öldürülmüş, yetmemiş ordusu sürgüne gönderilmiş, halkı direniş başlatmış ve aslanlar gibi savaşmıştır.bu kahramanca direniş içerisinde bir çok isim var ancak ben witold pilecki gibisini okumadım.
13 mayıs 1901 tarihinde, göl kenarı bir şehirde doğmuş, sonrasında karelya düzlüklerinden kalkıp polonya'ya gelmiş, 1864 polonyadaki isyandan ötürü rusyaya sürgün edilmiş, isyan damarlarındaki kanda olan leh bir ailenin çocuğudur.
2. dünya savaşı çıktığında süvarı yüzbaşısı olarak görevde olan pilecki, 1939 yılında alman işgali başladığı zaman almanlarla çatışmış, bölüğü neredeyse yok olma durumuna gelmiş ve yeni bir bölüğe geçmiştir(41. bölük). ancak sovyetlerin de polonyaya girmesi ile birlikte polonya ordusu tamamen dağılmış ve iş başa düşmüştür.başkomutan edward śmigły-rydz'in romanya üzerinden fransa'ya çekilme emrini reddetmiş, polonya'da yeraltı direnişini örgütlemek için vatanında kalmıştır.
kasım 1939'da varşova'da włodarkiewicz önderliğinde , pilecki, jerzy maringe, jerzy skoczyński, jan ve stanisław dangel kardeşler ile ''gizli polonya ordusu(tajna armia polska)'' nu kurmuşlardır. büyük leh isyanındaki ilk yapılanmalardan biri olan bu örgüt, diğer vatandaşlara da cesaret vermiş ve direniş için çeşitli örgütler kurulmaya başlanmıştır.
içerideki bir köstebek yüzünden bu örgütün bazı elemanları yakalansa da almanlar tarafındna, pilecki ve włodarkiewicz yakalanmamıştır. włodarkiewicz tarafından düzenlenen toplantıda pilecki'ye almanların yaptığı katliamları belgeleyebilmek, batının dikkatini üzerine çekip bu zülme son vermek için auschwitz'e sızma görevi verilmiştir.
bir dakika bile düşünmeden kabul etmiştir.
almanlar tarafından yakalanmak için kendini ele verdirtmiş ölen bir vatandaşın belgelerini kullanarak kendisini auschwitz'e attırmış ve efsane olacağı 4859 numaralı tutsak numarasını almıştır.
katliamları kanıtlayan çok önemli belgeler toplamış, bunları bir şekilde komutanına iletmiş, her gün türlü işkenceler görmesine rağmen hiç bir zaman yılmamış, hapisteyken savaşmış, rütbesini ve kimliğini saklamış, tutsaklara moral vermiş, gizli yemek yardımları yapmış, ölmekten bir an bile korkmamış, ülkesi ve insanları için kendini feda etmeye her zaman hazır olmuş.
yakılmaktan, gaz odasına atılmaktan, üzerinde deneylerin yapılmasından korkmadan kendini ön plana atmış.
kamp'ı içerideyken özgürleştirmek için isyan çıkartmak istemiş ancak komutanları izin vermemiş.
1943 yılında kampın köşesinde kalan fırına atandığında, alarm telini kesip çalılardan 2 arkadaşı ile kaçmışlar, ss askerleri ormanda onları arasa da bulamamış.
karargahına gittiğinde ise anlattıklarından dehşete düşen komutanları daha da çok hırslanmış ve hızlı bir örgütlenme içerisine girmişler.
1944 yılında meşhur varşova ayaklanması çıktığı zaman rütbesini saklamış, sokaklarda askerleriyle birlike karış karış savaşarak isyan etmiştir.katillere, canilere geçit vermemiş, ülkesini ve insanlarını korumak ve yaşatmak için her şeyiyle savaşmıştır.
varşova ayaklanması başarısızlıkla sonuçlandığında almanlar tarafından tutsak edilmiş ancak yine kimliğini sakladığı için almanlar kim olduklarını bilmediklerinden öldürmeye vakitleri olmamış. 1945 yılında savaş bittiğinde serbest bırakılmış ve o çok sevdiği ülkesine kavuşmuştur.peki ülkesi özgür müdür?
hayır.
rus kuklası olan o dönemin hükümeti, bizzat rusyadan gelen emirle pilecki'yi yakalamış, kahramanlarını hain olarak görerek hapise atmışlar ve en acısı, özgür bırakmak için ömrünü verdiği vatandaşları tarafından yargılanmıştır.
rus baskısı yüzünden ingiltereye ajanlık yaptığı gibi saçma sapan bir iddia ile yargılanmış ve idam edilmiştir.
2. dünya savaşının en yürekli en gözü kara kahramanlarından biridir.
kurtuluş savaşı gibi kutsal bir bağımsızlık savaşı veren bir ülkenin vatandaşı olarak bu hikaye beni öyle etkiledi ki, kim bilir bizde böyle ne hikayeler vardır diye düşünmeden edemedim. witold'un hikayesini okuduktan sonra mustafa kemal atatürk ve arkadaşlarına, gözü kara askerlerine ve halkımıza bir kez daha saygı duydum, onlarla bağdaştırdım.
ben kendisini sabaton'un ınmate 4859 buradan ile tanıdım.
''ınmate in hell or a hero in prison?
soldier in auschwitz we know his name.
locked in a cell, waging war from the prison,
hiding in auschwitz he hides behind 4859.''
devamını gör...

kadını aşağılayan trol başlıklar için tam gaz mücadele olayıdır.
(bkz: sen çok yanlış gelmişsin kardeş)
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim