selda bağcan'ın dekolte bana ayıp geliyor demesi
selda bağcan kendi düşüncesini dile getirmiş, kimseye karıştığı ya da müdahale ettiği yok. bunun nesini linç ederler anlayamıyorum. asıl özgürlükleri kısıtlanan lgbt bireylerini, şiddetle burun buruna olan kadınları (özellikle istanbul sözleşmesi fes edildikten sonra), hiçbir değeri olmayan hayvanları ve dahasını yapanları linçleyin efendim.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
bazı sebeplerden ötürü birkaç gündür tanım yazmayı bırakmış, kendi içime dönmüştüm. bazen insanın içine dönüp kendi halini hatrını sorması kadar güzel bir şey yok, herkese her gün nasılsın diye soruyoruz da kendimizi düşünmek, "acaba nasılım, bir şeye ihtiyacım var mı?" demek hiç aklımıza gelmiyor dimi? neyse ki şu son bir hafta içerisinde iyice sohbet edip kendimle, dertlerimi dinledim de arınıp dinginleşip soluğu burada aldım. bu sohbetlerden ve çevremden gözlemlediğim bir iki şeyi buraya da yazmak istiyorum müsadenizle.
öncelikle, hayattaki en önemli şeyin kendi akıl ve ruh sağlığımız olduğunu, sonrasında ise bu sağlıklı akıl ve ruh ile çevremize bakmamız gerektiğini benimseyebilirsek eminim harika bir sosyal hayatımız olacak. tam tersi bir pencereyle dünyaya baktığımızda her şey gözümüze daha çekilmez daha karanlık geliyor zira ya da benim öyle oluyor bilmiyorum.
yine eğer bir gün başkalarının ne düşündüğünden çok kalbimizin ne söylediğini ön plana alarak yaşamaya başlarsak hepimiz özgür bireyler olacağız. sanki her birimiz bileklerimize takılan "başkalarının dediği" kelepçelerine mahkum halde yaşıyoruz da haberimiz yok.
son olarak da insanları üçe ayırmak gerektiğini düşünüyorum; iyi gelenler, kötü gelenler ve geldiği gittiği fark etmeyenler. hayatında dönem dönem insanları önüne koyup eleyen biri olarak iyi gelenler kategorisindekilere vermem gereken değeri artırır, kötü gelenleri büyük bir keyifle çıkarır, fark etmeyenleri de oldukları yerde bırakırım.
bu sadece günlük hayatımda değil sosyal mecralarda da yaptığım bir uygulama. işte tam da burada "iyi gelenler kategorisinde" olanlara söylemek istediğim bir şey var;
ben sözlüğe kaydolalı 1 ay bile olmamasına rağmen şu kısacık yokluğumu fark edip birebir iletişimim olsun olmasın " nerelerdesin, karikatürler bugün neden yok, sesin neden çıkmıyor?" diyen, döndüğümü görüp "hoşgeldinler" ile karşılayan güzel insanlar iyi ki varsınız. iyi gelenler kategorisindeki insanlarınız çok olsun dilerim.*
öncelikle, hayattaki en önemli şeyin kendi akıl ve ruh sağlığımız olduğunu, sonrasında ise bu sağlıklı akıl ve ruh ile çevremize bakmamız gerektiğini benimseyebilirsek eminim harika bir sosyal hayatımız olacak. tam tersi bir pencereyle dünyaya baktığımızda her şey gözümüze daha çekilmez daha karanlık geliyor zira ya da benim öyle oluyor bilmiyorum.
yine eğer bir gün başkalarının ne düşündüğünden çok kalbimizin ne söylediğini ön plana alarak yaşamaya başlarsak hepimiz özgür bireyler olacağız. sanki her birimiz bileklerimize takılan "başkalarının dediği" kelepçelerine mahkum halde yaşıyoruz da haberimiz yok.
son olarak da insanları üçe ayırmak gerektiğini düşünüyorum; iyi gelenler, kötü gelenler ve geldiği gittiği fark etmeyenler. hayatında dönem dönem insanları önüne koyup eleyen biri olarak iyi gelenler kategorisindekilere vermem gereken değeri artırır, kötü gelenleri büyük bir keyifle çıkarır, fark etmeyenleri de oldukları yerde bırakırım.
bu sadece günlük hayatımda değil sosyal mecralarda da yaptığım bir uygulama. işte tam da burada "iyi gelenler kategorisinde" olanlara söylemek istediğim bir şey var;
ben sözlüğe kaydolalı 1 ay bile olmamasına rağmen şu kısacık yokluğumu fark edip birebir iletişimim olsun olmasın " nerelerdesin, karikatürler bugün neden yok, sesin neden çıkmıyor?" diyen, döndüğümü görüp "hoşgeldinler" ile karşılayan güzel insanlar iyi ki varsınız. iyi gelenler kategorisindeki insanlarınız çok olsun dilerim.*
devamını gör...
aşk acısı
aklına gelince kalbin sızlaması..
tahmini geçiş süresi belli değil, yaşadığın yoğunluğa göre kişiden kişiye değişir.
kolaylıklar dileriz.
tahmini geçiş süresi belli değil, yaşadığın yoğunluğa göre kişiden kişiye değişir.
kolaylıklar dileriz.
devamını gör...
mesajlaşamayan insan
benimdir.
ya sorulan soruya alakasız bir cevap veriyorum, ya anlaşılamayacak kadar yazım kurallarını ihlal ediyorum, ya doğru düzgün random atamıyorum. bir şekilde, kendimi aptal gibi gösteriyorum. büyük yetenek.
ya sorulan soruya alakasız bir cevap veriyorum, ya anlaşılamayacak kadar yazım kurallarını ihlal ediyorum, ya doğru düzgün random atamıyorum. bir şekilde, kendimi aptal gibi gösteriyorum. büyük yetenek.
devamını gör...
kek
yapmayı da yemeği de çok sevdiğim unlu mamül. her çeşidini pofuduk pofuduk yapabildiğim fakat tariflerimi paylaşmaya çekindiğim şekerlilerimdendir. herşeyin olduğu gibi kek yapmanın da bir usulü bir adabı vardır. malzemeleri sırasıyla koymaz, usulünce çırpmazsanız kek kabarmaz.
devamını gör...
geceye bir kelime bırak
muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizdenmişsinizcesine
devamını gör...
yazarlardan riyakarlık örnekleri
ailelerin çocuklarının yanında ,çocuklar doğdu doğalı sigara içip büyüyünce de sigara içmek zararlı naralari atıp,sigara içince de kızmaları.
devamını gör...
denizli
çınar, bayramyeri gibi gezilesi yerleri olan, traventerleriyle ünlü, kızının tozunun horozunun meşhur olduğu şehir.
devamını gör...
iyi erkeklerin nerede olduğu problemi
''iyi'' kavramı göreceli yani kişiden kişiye değişen bir kavram olduğu için net bir cevabı olmayan sorudur.
her yerde olabilir sizin ''iyi''nize uygun olan insanlar.
her yerde olabilir sizin ''iyi''nize uygun olan insanlar.
devamını gör...
normal sözlük’teki oylama alışkanlığı
sözlüğe ilk girdiğim andan itibaren edindiğim alışkanlık. hatta beğeninin sınırı olduğundan çokça üzüldüğüm durum*
devamını gör...
satranç
"bize hiçbir şey yapılmadı, yalnızca tam bir hiçliğin içine koyulduk, çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhunu hiçlik kadar baskı altına alamaz."
stefan zweig'ın son eseri olan satranç, adeta onun hayata bir veda mektubudur. nitekim kendisi de artık dünyanın asla eskisi gibi olamayacağını düşündüğü için, dünyanın içinde bulunduğu savaş ve kaos hali karşısında duyduğu endişe ile hayatına son vermiştir.
belirtmiş olduğum gibi son eseri olduğu için, bu kitap aslında intihar eşiğinde bulunan yazarın ruh halini ortaya koyan bir eserdir.
kitap kısacık bir öykü olarak görünse de aslında içinde barındırdığı imgeler ile harika bir eleştiri, başkaldırı kitabıdır. kitap insanlığın ve insanlık onurunun faşizm ve otorite karşısındaki ezilişini sayfalar arasında ilmek ilmek işlemektedir.
yazar kitaptaki karakterler ile dünyanın içinde bulunduğu durumu harika bir şekilde simgelemiştir. kitapta satranç tahtası savaş alanını, dünya satranç şampiyonu mirko czentovic ise nazi otoritesi ve acımasızlığını temsil etmektedir. kitapta psikolojik işkence ile sorgulanan dr. b ise; insanlığı, hümanizmi, çekilen sıkıntıları, savaşların insanlık üzerindeki etkilerini simgelemektedir.
tüm bu bilgiler göz önüne alındığında satranç, dünya edebiyatı'nda yazılmış en etkili eserlerden birisidir. basit bir hikaye olarak görülmemeli, satır altları üzerine uzun uzun düşünülmelidir. satırlarıma son vermeden önce stefan zweig'ın aramızdan ayrılmadan önce bizlere bırakmış olduğu cümleler ile sizleri baş başa bırakmak istiyorum:
"özgür iradem ve açık bir bilinçle bu yaşamdan ayrılırken, son bir sorumluluk yerine getirilmeyi bekliyor: bana ve işimi yapmama huzurlu bir ortam sunan harika ülke brezilya’ya içten teşekkürlerimi sunmak. her yeni günle bu ülkeyi daha çok sevmeyi öğrendim, ruhsal anavatanım avrupa kendi kendini yok ettikten ve ana dilimin dünyası yok olduktan sonra, dünyanın hiçbir yerinde hayatımı bu kadar severek yeniden kuramazdım. ama altmışıncı yaştan sonra tam anlamıyla yeniden başlamak çok özel bir güç gerektiriyor. ve benim gücüm yıllar süren vatansız yolculuklardan sonra iyice tükendi. bu nedenle hayatımı doğru zamanda ve doğru bir şekilde sonlandırmamın iyi olacağına inanıyorum. ki hayatım boyunca tinsel uğraşım en büyük haz kaynağım ve kişisel özgürlüğüm en yüce değerim oldu. bütün dostlarımı selamlarım! hepsine uzun geceden sonra gelen tanın kızılllığını görmek nasip olsun! ben, her zamanki sabırsızlığımla önden gidiyorum.”
devamını gör...
sokrates
değerli bir yunan filozof ve bilge.
idamı sırasında karısıyla arasında ibretlik bir konuşma geçmiştir.
"sokrates'in karısı, 'ah bu yargıçlar! seni haksız yere öldürüyorlar.' diye ağlarken sokrates, 'haklı olarak öldürselerdi daha mı iyi olurdu?' demiş."
idamı sırasında karısıyla arasında ibretlik bir konuşma geçmiştir.
"sokrates'in karısı, 'ah bu yargıçlar! seni haksız yere öldürüyorlar.' diye ağlarken sokrates, 'haklı olarak öldürselerdi daha mı iyi olurdu?' demiş."
devamını gör...
sillage (yazar)
seni seviyorum demenin farklı şekilleri başlığı altındaki girisi ile günün ünlüsü yazarımız başlığına adını kazıyan köftehor.
devamını gör...
ekşi sözlük’te gündem olmamız
reklam gibi bir şey oldu bence ki ben de oradan haberdar olup geldim,iyi de oldu.
devamını gör...
zakkum
doksanlı yılların sonunda kurulmuş olup ilk albümleri zehr-i zakkum 2007 yılında piyasaya çıkmıştır. teomanla düet yaptıkları albüme de ismini veren şarkılarıyla ilk tanımıştım kendilerini...
.....
"kırgın
bıkkın
dargın
yakarışların
lunaparkta unutulan bir çocuk sanki".......
.....
"kırgın
bıkkın
dargın
yakarışların
lunaparkta unutulan bir çocuk sanki".......
devamını gör...
kadınların bakir erkek istememesi
profesyonelden profesyonel anlar..
devamını gör...



