bulut mu olsam
nazım hikmet şiiri olup, zülfü livaneli tarafından bestelenmiştir, son iki dizesi ayrı güzeldir.
denizin üstünde ala bulut,
yüzünde gümüş gemi,
içinde sarı balık,
dibinde mavi yosun,
kıyıda bir çıplak adam,
durmuş düşünür.
bulut mu olsam,
gemi mi yoksa?
balık mı olsam,
yosun mu yoksa?..
ne o, ne o, ne o.
deniz olunmalı, oğlum,
bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla!
denizin üstünde ala bulut,
yüzünde gümüş gemi,
içinde sarı balık,
dibinde mavi yosun,
kıyıda bir çıplak adam,
durmuş düşünür.
bulut mu olsam,
gemi mi yoksa?
balık mı olsam,
yosun mu yoksa?..
ne o, ne o, ne o.
deniz olunmalı, oğlum,
bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla!
devamını gör...
ailesiyle yaşayanların yapamayacakları şeyler
gece geç saatlere kadar dışarıda takılmak.
kaç yaşına gelirseniz gelin niyeyse aile bu durumdan rahatsız oluyor ve eve gelene kadar bir kaç kere arayıp nerde kaldığını ne zaman geleceğini soruyor.
kaç yaşına gelirseniz gelin niyeyse aile bu durumdan rahatsız oluyor ve eve gelene kadar bir kaç kere arayıp nerde kaldığını ne zaman geleceğini soruyor.
devamını gör...
akraba
kan yoluyla bulaşan en çaresiz hastalıktır, akrabalık.
devamını gör...
uzun entryleri okumak
ilgi alanımsa hiç üşenmeden yaptığım şey.
...ama evet, paragraflara ayrılmadığında işkenceye dönüşebiliyor gerçekten.
...ama evet, paragraflara ayrılmadığında işkenceye dönüşebiliyor gerçekten.
devamını gör...
bursa'da sebepsiz yere kadına tekme atan suriyeli
-bir kadına geçerli sebep olduğunda bir suriyeli tekme atabilir mi?
-bir kadına geçerli sebep olduğunda herhangi biri tekme atabilir mi?
-bir insana geçerli sebep olduğunda herhangi biri tekme atabilir mi?
-bir canlıya geçerli sebep olduğunda herhangi biri tekme atabilir mi?
sorularını aklıma getiren olay.
haberin yazılış biçimi aslında toplum olarak nasıl bir şiddet batağının içinde olduğumuzu düşündürüyor.
bazı şeylerin hiç normalleşmemesi gerekirdi.
-bir kadına geçerli sebep olduğunda herhangi biri tekme atabilir mi?
-bir insana geçerli sebep olduğunda herhangi biri tekme atabilir mi?
-bir canlıya geçerli sebep olduğunda herhangi biri tekme atabilir mi?
sorularını aklıma getiren olay.
haberin yazılış biçimi aslında toplum olarak nasıl bir şiddet batağının içinde olduğumuzu düşündürüyor.
bazı şeylerin hiç normalleşmemesi gerekirdi.
devamını gör...
iko (yazar)
sesini yidiğim, artık şu bildirim uyarı zımbırtısı ile oynamasan mı acaba? dediğim yazılımcımız.
15 dakikadır yakalamaya çalışıyorum, ahaha
15 dakikadır yakalamaya çalışıyorum, ahaha
devamını gör...
renkli mahlas
sırf yeşil diye almadığım mahlas rengi.
şöyle aslanağzı,ekru,fuşya, rose, somon, manolya, mor gibi mahlas renkleri olsa karma puana aldırış etmeden gözüm kapalı alırım.
yeşilin en çirkin tonuna 1 krş bile karma puan harcamam. sanki fosfor yeşili adidas çakması kapşonluyu yüksek ısı da makineye atmışlar da 100 kişinin arasında belli olacagin bir yeşilin tonu çıkmış ortaya. ıyk hiç güzel değil.
o yeşil tona o kadar karma puani vereceğinize kafa store 'da daha güzel ozellikler aktif edilebilir, bir sürü rozet alınabilir.
şöyle aslanağzı,ekru,fuşya, rose, somon, manolya, mor gibi mahlas renkleri olsa karma puana aldırış etmeden gözüm kapalı alırım.
yeşilin en çirkin tonuna 1 krş bile karma puan harcamam. sanki fosfor yeşili adidas çakması kapşonluyu yüksek ısı da makineye atmışlar da 100 kişinin arasında belli olacagin bir yeşilin tonu çıkmış ortaya. ıyk hiç güzel değil.
o yeşil tona o kadar karma puani vereceğinize kafa store 'da daha güzel ozellikler aktif edilebilir, bir sürü rozet alınabilir.
devamını gör...
bir abinizin normal sözlük gözlemleri
işimbu severek okuduğum bir yazar yazdığı da yine haklı güzel bir yazı olmuş. yalnız şikayet ettiği şeyleri bizzat yapan yazarların kendisine katıldığını görmek beni çok güldürdü. bence herkes kendinin farkında olduğu zaman problem kalmaz.
edit: herkes istediğini yazar yaziyor da zaten siyaset konuşmayın tamam ama gündeme dair hiçbir şey yok. ben gayet de makara kukara başlıklarına da yazıyorum ama bazı yazarlar hiç sıkılmıyor makara kukaradan. ne güzel tabi isteyen istediği şekilde takılır ama gına getiren saçma forumsal başlıklar doluyosa kaliteli basliklar da dolmalı. ısyan edilen bu zaten ikisi de dolsa tamam ama sıkacak derecede aynı tip mizahsal forumsal şeyler sıktı artık. keyif aldığım için yazıyorum ama bazen bıkkınlık geliyor yapacak bir şey de yok.
edit: herkes istediğini yazar yaziyor da zaten siyaset konuşmayın tamam ama gündeme dair hiçbir şey yok. ben gayet de makara kukara başlıklarına da yazıyorum ama bazı yazarlar hiç sıkılmıyor makara kukaradan. ne güzel tabi isteyen istediği şekilde takılır ama gına getiren saçma forumsal başlıklar doluyosa kaliteli basliklar da dolmalı. ısyan edilen bu zaten ikisi de dolsa tamam ama sıkacak derecede aynı tip mizahsal forumsal şeyler sıktı artık. keyif aldığım için yazıyorum ama bazen bıkkınlık geliyor yapacak bir şey de yok.
devamını gör...
yazarından daha ünlü olan kitap kahramanları
bihter ziyagil
devamını gör...
türk dizi tarihinin en orijinal karakteri
bir de üşüdün mü leyla diye sorup evet cevabı alınca boyle tarzan gibi çıkarsan üşürsün tabi benim gibi giyinseydin diyip tıs tıs gülen koca yürekli arda vardı. dizi tarihinde sevdiğim tek kötü adamdır arda.
buradan
buradan
devamını gör...
gelmiş bulundum
edip cansever'in şiir kitabının ismi. seçme şiirlerden oluşan eserde bulunan şiirlerin ana temasını sevgi ve yalnızlık oluşturuyor diyebiliriz. sevdiğim bir alıntıyı da alta bırakayım hemen.
--- alıntı ---
gölgen yok senin, ayak izlerin yok
neden mi? acılar barınmamış ki sende
mutluluk yok, mutsuzluk yok.
--- alıntı ---
gölgen yok senin, ayak izlerin yok
neden mi? acılar barınmamış ki sende
mutluluk yok, mutsuzluk yok.
devamını gör...
40 yaş üstü yazarlar mafyası
yolun yarısına en az 5 fark atmış yazarlardır. ben de sizden sayılırım arkadaşlar, 3'ün 5'in hesabını yapmayalım. *
devamını gör...
alman bllim adamları'nın felçli fareleri tedavi etmesi
alman bilim insanları tarafından yapılan yeni bir çalışma, felçli farelere tekrar yürüme yeteneği kazandırdı ve dünya çapında felç geçiren yaklaşık 5,4 milyon insana umut verdi. bochum ruhr üniversitesi’nden araştırmacılari sinir hücrelerinin birbirleriyle iletişimini sağlayan sitokin proteinlerini genetik olarak yeniden kodlayarak, farelerin hasar görmüş omurilik sistemini uyarmayı başardı. belden aşağısı felçli olan hayvanlar tedaviden iki ile üç hafta sonra yürümeye başladı.
devamını gör...
beklentileri azaltarak yaşamak
yok ederek yaşamaktan iyidir. yok olmuş hayaller, beklentiler kişiyi bulunamayacak yerlere sürükler.
devamını gör...
unutulmayan lise anıları
9. sınıftaydık, 4 kişi okuldan kaçmaya niyetlenmiştik. içlerinden bir tanesine de yanıktım. neyse sakin sakin tellere yürürken arkamızdan hocanın geldiğini görüp daha da hızlandık. tam tellerden atlarken ve benim de biraz tombiş olmamın etkisiyle tellere pantolonum takılıp yırtılmıştı...
devamını gör...
sözlükte mükemmel biri olmaya çalışmak
sözlükte anonim bile olunsa, insanın “toplum tarafından kabul edilme” ihtiyacı ve beyinde gerçekleşen kimyasal süreçler nedeniyle gerçekleşen olgu. beğeni sayısının yazma motivasyonunu etkilediğiyle ilgili yorumlara çok rastladım. aynı şekilde birileri tarafından engellenmek, yazdıklarımızın beğeni almaması, takip edilmemek de bizi etkiler. bunlar da kesin oto sansüre sebep oluyordur.
devamını gör...
hüseyin nihal atsız
şair.
vaktiyle bir atsız varmış derlerse ne hoş
anılmakla hangi bir ruh olmaz ki sarhoş.
varolsun!
nihal atsız, 12 ocak 1905’de istanbul’da doğdu. annesi fatma zehra hanım, babası binbaşı mehmet nail bey olan atsız’ın iki kardeşi vardı. atsız, ilk ve ortaöğrenimini kadıköy’de tamamladı. ardından askeri tıbbiye’ye girdi. atsız, askeri tıbbiye döneminde türkçülük akımının etkisine girmeye başladı. bu nedenle yaşadığı sorunlarla 1925’de askeri tıbbiye’den atıldı. sonra kabataş erkek lisesi’ne yardımcı öğretmen oldu.
şehirlerarası vapurlarda kaptan olarak çalışmaya başlayan nihal atsız, 1926 yılında yatılı olarak istanbul darülfünunu edebiyat bölümü’ne girdi. askerliği nedeniyle okula 1 yıl ara vermek durumunda kaldı. üniversiteye geri döndüğünde ise bir arkadaşıyla “anadolu’da türklere ait yer isimleri” isimli bir makale yazdı ve bu makale türkiyat mecmuası’nda yayınlandı. 1930 yılında bu okuldan mezun oldu.
yazdığı makaleyle hocası mehmet fuat köprülü’nün dikkatini çekmeyi başardı. köprülü, atsız’a yardımcı olmaya ve onu yanına almaya çalıştı. mezun olduktan sonra 8 yıllık mecburi hizmeti affettiren köprülü, 1931 yılında atsız’ı üniversiteye yanına asistanı olarak aldı. atsız, fuat köprülü, zeki velidi togan, abdülkadir inan gibi isimlerle birlikte “atsız mecmua” isimli türkçülük yanlısı dergi çıkartmaya başladı. ancak dergide yer alan “dârülfünûn’un kara, daha doğru bir tabirle, yüz kızartacak listesi” makalesi nedeniyle 1933 yılında asistanlıktan uzaklaştırıldı.
öğretmenlik yapmaya karar veren atsız’ın malatya’ya tayini çıktı. burada bir süre türkçe öğretmenliği yaptıktan sonra edirne’ye gitti. bu sırada “türkçü dergi” sıfatıyla “orhun” adında bir dergi çıkartmaya başladı. ders kitaplarında okutulan tarihi, açık ve ağır şekilde eleştirdiği için bakanlar kurulu derginin yayınına yasak koydu.
nihal atsız, 1934’de istanbul’daki deniz gedikli hazırlama okulu’na atandı. 4 yılın ardından 1938 yılında görevden alındı. öğretmenlik görevine 1939’a kadar özel yüce-ülkü lisesi’nde devam etti. 1939-1944 yılları arasında boğaziçi lisesi’nde görev yaptı. bu arada orhun dergisini tekrar yayınlamaya başladı. ikinci dünya savaşı’nın sonuna gelindiği ve türkiye’nin de ideolojik çatışmalara sahne olduğu bu yıllarda atsız, orhun dergisi’nin bir sayısında dönemin başbakanı şükrü saracoğlu’na bir çağrı yayınladı. tepki uyandıran bu mektubun ardından nihal atsız, boğaziçi lisesi’ndeki görevinden alındı ve orhun dergisi tekrar kapatıldı.
sabahattin ali’nin atsız’a bir hakaret davası açması üzerine nihal atsız 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. 1944 yılında dönemin cumhurbaşkanı ismet inönü, nihal atsız ve 34 arkadaşı aleyhine yaptığı konuşma nedeniyle grup yargılanmaya başlandı. 6.5 yıllık hapis cezası temyize gidince bu süre 1.5 seneye indirildi. 2 yıl işsiz kalan atsız, 1949 yılında milli eğitim bakanı olan arkadaşı aracılığıyla bir kütüphanede çalışmaya başladı. ardından demokrat parti’nin iktidara gelmesiyle haydarpaşa lisesi’ne atandı ve öğretmenlik yapmaya başladı.
1952’de “türkiye’nin kurtuluşu” adlı konferansı sebebiyle bazı gazeteler atsız’ın aleyhinde yazılar yazdı. böylelikle haydarpaşa lisesi’ndeki görevinden alınarak tekrar kütüphaneye tayin edildi. 1952 yılına kadar süleymaniye kütüphanesi’nde çalıştı. 1950 yılında “orkun” isimli dergide yazarlığa başladı. aynı zamanda “ötüken” isimli dergiyi de yayınladı. bu dergilerde yazdığı yazılar yüzünden büyük tepki topladı. “ötüken”deki yazıları gerekçe gösterilerek atsız ve bir arkadaşı açılan davayla 15 ay hapse mahkum edildi. çalıştığı üniversitedeki öğretmen ve öğrencilerinin dönemin cumhurbaşkanı fahri korutürk’ten atsız’ın affını istemesi üzerine, nihal atsız serbest bırakıldı.
nihal atsız, 1931’da mehpare hanım’la evlendi. 1936 yılında da bedriye hanım ile evlendi ve 1975 senesinde boşandı. bu evlilikten, 1939 yılında yağmur atsız ve 1946 yılında buğra atsız dünyaya geldi. şair atsız, geçirdiği kalp krizi sonucu 11 aralık 1975’de hayatını kaybetti.
vaktiyle bir atsız varmış derlerse ne hoş
anılmakla hangi bir ruh olmaz ki sarhoş.
varolsun!
nihal atsız, 12 ocak 1905’de istanbul’da doğdu. annesi fatma zehra hanım, babası binbaşı mehmet nail bey olan atsız’ın iki kardeşi vardı. atsız, ilk ve ortaöğrenimini kadıköy’de tamamladı. ardından askeri tıbbiye’ye girdi. atsız, askeri tıbbiye döneminde türkçülük akımının etkisine girmeye başladı. bu nedenle yaşadığı sorunlarla 1925’de askeri tıbbiye’den atıldı. sonra kabataş erkek lisesi’ne yardımcı öğretmen oldu.
şehirlerarası vapurlarda kaptan olarak çalışmaya başlayan nihal atsız, 1926 yılında yatılı olarak istanbul darülfünunu edebiyat bölümü’ne girdi. askerliği nedeniyle okula 1 yıl ara vermek durumunda kaldı. üniversiteye geri döndüğünde ise bir arkadaşıyla “anadolu’da türklere ait yer isimleri” isimli bir makale yazdı ve bu makale türkiyat mecmuası’nda yayınlandı. 1930 yılında bu okuldan mezun oldu.
yazdığı makaleyle hocası mehmet fuat köprülü’nün dikkatini çekmeyi başardı. köprülü, atsız’a yardımcı olmaya ve onu yanına almaya çalıştı. mezun olduktan sonra 8 yıllık mecburi hizmeti affettiren köprülü, 1931 yılında atsız’ı üniversiteye yanına asistanı olarak aldı. atsız, fuat köprülü, zeki velidi togan, abdülkadir inan gibi isimlerle birlikte “atsız mecmua” isimli türkçülük yanlısı dergi çıkartmaya başladı. ancak dergide yer alan “dârülfünûn’un kara, daha doğru bir tabirle, yüz kızartacak listesi” makalesi nedeniyle 1933 yılında asistanlıktan uzaklaştırıldı.
öğretmenlik yapmaya karar veren atsız’ın malatya’ya tayini çıktı. burada bir süre türkçe öğretmenliği yaptıktan sonra edirne’ye gitti. bu sırada “türkçü dergi” sıfatıyla “orhun” adında bir dergi çıkartmaya başladı. ders kitaplarında okutulan tarihi, açık ve ağır şekilde eleştirdiği için bakanlar kurulu derginin yayınına yasak koydu.
nihal atsız, 1934’de istanbul’daki deniz gedikli hazırlama okulu’na atandı. 4 yılın ardından 1938 yılında görevden alındı. öğretmenlik görevine 1939’a kadar özel yüce-ülkü lisesi’nde devam etti. 1939-1944 yılları arasında boğaziçi lisesi’nde görev yaptı. bu arada orhun dergisini tekrar yayınlamaya başladı. ikinci dünya savaşı’nın sonuna gelindiği ve türkiye’nin de ideolojik çatışmalara sahne olduğu bu yıllarda atsız, orhun dergisi’nin bir sayısında dönemin başbakanı şükrü saracoğlu’na bir çağrı yayınladı. tepki uyandıran bu mektubun ardından nihal atsız, boğaziçi lisesi’ndeki görevinden alındı ve orhun dergisi tekrar kapatıldı.
sabahattin ali’nin atsız’a bir hakaret davası açması üzerine nihal atsız 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. 1944 yılında dönemin cumhurbaşkanı ismet inönü, nihal atsız ve 34 arkadaşı aleyhine yaptığı konuşma nedeniyle grup yargılanmaya başlandı. 6.5 yıllık hapis cezası temyize gidince bu süre 1.5 seneye indirildi. 2 yıl işsiz kalan atsız, 1949 yılında milli eğitim bakanı olan arkadaşı aracılığıyla bir kütüphanede çalışmaya başladı. ardından demokrat parti’nin iktidara gelmesiyle haydarpaşa lisesi’ne atandı ve öğretmenlik yapmaya başladı.
1952’de “türkiye’nin kurtuluşu” adlı konferansı sebebiyle bazı gazeteler atsız’ın aleyhinde yazılar yazdı. böylelikle haydarpaşa lisesi’ndeki görevinden alınarak tekrar kütüphaneye tayin edildi. 1952 yılına kadar süleymaniye kütüphanesi’nde çalıştı. 1950 yılında “orkun” isimli dergide yazarlığa başladı. aynı zamanda “ötüken” isimli dergiyi de yayınladı. bu dergilerde yazdığı yazılar yüzünden büyük tepki topladı. “ötüken”deki yazıları gerekçe gösterilerek atsız ve bir arkadaşı açılan davayla 15 ay hapse mahkum edildi. çalıştığı üniversitedeki öğretmen ve öğrencilerinin dönemin cumhurbaşkanı fahri korutürk’ten atsız’ın affını istemesi üzerine, nihal atsız serbest bırakıldı.
nihal atsız, 1931’da mehpare hanım’la evlendi. 1936 yılında da bedriye hanım ile evlendi ve 1975 senesinde boşandı. bu evlilikten, 1939 yılında yağmur atsız ve 1946 yılında buğra atsız dünyaya geldi. şair atsız, geçirdiği kalp krizi sonucu 11 aralık 1975’de hayatını kaybetti.
devamını gör...
yolda yürürken durduk yere gülen insan
hayata dair mutlaka gülecek bir şeyler bulan insandır. iyi yapıyordur başka türlü çekilmez ki. *
devamını gör...

