bunlara genel kültür sınavı yapılsa, türkiye'ye bir yıl yetecek mizah çıkar.
devamını gör...

şimdi o vişneyi yemeye taaa kuzguncuk’a nasıl giderim diye hayıflanırken kendisi kucak dolusu vişne gönderdi bana. tam heyecanla ağzıma bir tane atacaktım ki kıyamadım. hayır böyle gönlü zengin, eli bol vişne nasıl yenir. en sonunda hatıra defterimin arasında saklayıp, kurutmaya karar verdim. ara ara bakar, koklar kaldırırım artık. vişne de saklanır mı demeyin, bir vişneden daha fazlası kuzguncuktaki vişne takip ettiğiniz de siz de anlayacaksınız. okumadan uyumadıklarımdan olur kendisi.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kafasozluk.com/sozlukte-had...

başlığında böyle bir sorunun varlığından haberdar olduk ilk kez. konuya dair neler yapılabilir hususunda etraflıca düşündükten sonra sözlük yönetiminin biz değerli üyeleri için boş bir depo kiralayıp burda sorunların medenice çözüme kavuşturulması sağlanabilir.
korona zamanı bu tip etkinlikler sıkıntılı gözükse de maske takma zorunluluğu hes kodu ve kapıda ateş ölçer ile taraflar içeriye alınır ve olaya tanıklık etmek isteyen yazarlar da sosyal mesafe önlemlerini dikkate alarak çekirdeğiyle gelebilir. problemler masaya yatırılır taraflar argümanlarını sunar baktılar anlaşamıyorlar ne kadar tasvip etmesek de bir kaç yumruk sallarlar birbirlerine biraz deşarj olduktan sonra araya girip yalandan durun sizin gibi medeni insanlara yakışmıyor bu davranışlar deyip ayırırız baktık uslanmadılar ağızlarına kitapla vururuz olayı çözüme kavuştururuz.
devamını gör...

tarihi amerikanın keşfinden çok öncesine dayanır. kızıldereliler tarafından kullanıldığı biliniyor.
devamını gör...

35'te bıraktım. sayacak mıydık daha?
devamını gör...

ömrü boyunca istediği hiçbir şeyin olmaması bence.
bu kadar da olur mu, neden kader bana bu kadar acımasız, hiç mi düzelmeyecek, gibi çıkarımlar sonucunda insanlar son noktayı koymaya karar veriyor.
gelmesi çok zor, vazgeçmesi olmayan bir raddedir.
devamını gör...

neden düşlemek ve düşünmek istemedikçe en zifiri karanlıklarımda bile dehşet saçmaya devam ediyorsun. nedir bu ansızın sezgilerle yüklü olarak yürekten fışkıran ve hüznün yumuşacık havasını estiren şey?

hâlâ bilmiyorum artık son düşümü ne zaman terk edeceğini ışığının ne zaman artık ürkütemeyeceğini düşlerimi ve geceyi
mahmurluğun ne zaman sonrasız olarak ve tek bitip tükenmez bir rüyaya dönüşeceğini. cenneti çağrıştıran bir yorgunluk hissediyorum içimde. uzak ve yorucu bir yolculuktu kutsal yüreğine yaptığım hac ziyareti. kâbenin ağırlığı eziyordu karanlık düşlerimi. ama baştan çıkaramazsın beni hatıraların yosun tutmuş karanlıklarından ayrılmam için. yalnızca yorgunluklarıma sadık kalır bu gizli yüreğim birde onun yardakçısı olan küstah sevgiye. bana gösterebilir misin sadakatini sonuna kadar koruyan bir yüreği? senin düşlerinin beni tanıyan sevgi dolu gözleri var mı? yorgunluklarımın uzanan ellerini yakalıyorlar mı? sen misin ısrarla kapısını çalan gecenin? ya da gece miydi kapıları sonuna dek yüzüne açan? fütursuzca ölümün şehvetini yaşamın hazzıyla sunabilmektesin mazinin paslanmış dizelerine. hâlâ kendime gelmem için su çarpıyor geceme geleceğin tozlu rafları. ben de her geçen gün o tozların tabakalaşmasına göz yumuyorum.

sarhoş bir yaşam dalgalanıyor içimde tüm gücüyle. yukarıdan sana aşağılara bakıyorum. oralardaki sana. bir gölge taşımakta, sönüp gitmekte parıltın. ben değil sen tüket beni ey sevgili! sonuna kadar tüket ki uykuya dalayım ve tekrar sevebileyim seni. hissedebiliyorum sevginin ölümünü. yaşıyorum karanlık vakitlerde inanç ve korkaklıkla. yapmamız gereken vatana geri dönmek. zaten terk etmek hataydı bu yüzdendir birbirine yabancılaşan şu iki devlet. nedir hâlâ alıkoyan bizi dönmekten. hangi canlı hissedebilen varlık çevresinde yayılıp giden uzamın tüm karanlık görüntülerini aydınlatan kendi mavi denizlerinde yüzen sevgiye arkasını döner ki? ama yinede tatlı bir sarhoşluk içersinde açmaktasın ruhun ağır kanatlarını. bir cenneti çağrıştırmaktalar. ne kadar yoksul ve çocukça geliyor değil mi yazılanlar ve henüz görmediğin yazılmamışlar.
devamını gör...

virüsü dünyaya iteleyip, dünyanın büyük bir kısmının karantinada olmasına sebep olanların yaptığı kutlamadır. çin'in virüsün kaynağı olan vuhan kenti meydanındaki görüntüleri yayınlaması ise tam bir nefret sebebidir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kaynak
devamını gör...

kendine duydugun saygıyı bir kenara koymak.
devamını gör...

sihirli bir dünyanın içinde, huzurla . *
devamını gör...

bana bakıp bakıp acıma, yanılıyorsun
gayri senin bildiğin adam değilim.
islanıyorsam bulvarlarda bir başıma
bu benim kendi itliğim..
zaten istesen de sevemezsin beni
senden sonra anlamını da yitirdi gözlerim.
şimdi dünya güzeli gelse yanıma usulca
tutup «aşk» dese «hoşt» derim..
ama beni seviyordun diyeceksin, olabilir
mesela ben baklavayı da severdim.
bakardım -züğürtlük bu ya- kısmet olmazdı
ondan geçer, salyalarımı yerdim..
geçenlerde n’oldu biliyor musun şey;
hani palmiyeler vardı, yaslanıp seni beklediğim
hani diplerinde yemin bile etmiştik
sadakatımız üstüne
sıkışmışım -insan hali- diplerine işedim..
bizim tekçi rifat’a verdim mektuplarını
takas yollu dört tek şarabını içtim.
bir karım vardır -tanımazsın- topal zeyno
aynı gece onunla dalgamı geçtim..
resimlerinin de hesabı görüldü ogün
şaraba kül atacaktım, cıgaram yoktu.
derken onlar geldi aklıma, bir güzel yaktım
yanarken bile gözlerin gülüyordu..
yoo, «vicdan azabı çekiyorum» deme
değmez buna onların hiçbiri.
sen şimdi geleceğe bak boylu-boyunca
çıkar aklından o eski çapraz günleri..
sana beddua ettiğimi de nerden çıkardın
duam geçmez ki benim, bedduam geçsin.
hem sana yüzük alacak param mı vardı.
tabii başkasını seveceksin..
aşk maşk aslı yok, görüyorsun ya
iyisi mi hadi dön doğru geldiğin yere.
kocana sım-sıkı sarıl, gerisini boşver

aklın ermez senin böyle işlere..
bana bakıp bakıp acıma, yanılıyorsun
gayri senin bildiğin adam değilim.
islanıyorsam bulvarlarda bir başıma
bu benim kendi itliğim..

erdoğan çokduru'ya ait olan, benim de şu hayatta en çok sevdiğim ikinci şiirdir.
devamını gör...

yayın yankı yapıyor çünkü eyluling yok!
eyluling'siz kaçak yayın istemiyoruz. duy sesimizi canımız olay yöneticimiz.
hadi bekliyoruz.

ekleme: biliyordum geleceğini... yanına bi de yoldaşı almış. cansın eyluling. başladı yine şampiyonlar ligi.
devamını gör...

george orwell tarafından yazılmış kitap. siyasi bir hiciv romanıdır, bir stalinizm eleştirisidir.




çiftlikte koca reis isminde bir bilge domuza çiftlikteki herkes saygı duyardı. koca reis insanların çiftlikten kovulmasını, yönetimin işçi (hayvan) sınıfına kalması gerektiğini düşünüyordu. bu fikrini çiftlikteki hayvanlara yaptığı konuşma ile aşılamayı başarmıştır. koca reis konuşmasından birkaç gün sonra uykusunda ölür.

hayvanların en zekileri olarak bilinen domuzlardan en yeteneklileri olan snowball ve napoleon örgütlenmek için harekete geçerler. bir gün bay jones’un hepsini aç bırakması ve birkaç işçinin hayvanları kırbaçlaması sonucunda hayvanlar isyana başlarlar. ayaklanma başarıyla sonuçlanmış, jones çiftlikten kovulmuştur. artık çiftliğin adı beylik çiftliği değil, hayvan çiftliği'dir.

domuzlar bu olaydan sonra çalışmalar yapar ve hayvancılığın temel ilkelerini 7 emir altında toplar.


7 emir şöyledir:
iki ayak üstünde yürüyen herkesi düşman bileceksin
dört ayak üstünde yürüyen ya da kanatları olan herkesi dost bileceksin
hiçbir hayvan giysi giymeyecek, yatakta yatmayacak, içki içmeyecek
hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldürmeyecektir
bütün hayvanlar eşittir

zamanla napoleon ile snowball'ın arası bozulmaya başlar. snowball'ın fikri ile yel değirmeni yapmaya karar verilir. yel değirmeni sayesinde hayvanların çalışma süresi kısalacak, sadece 3 gün çalışılacaktı. napoleon ile snowball yel değirmeni hakkında hayvanların önünde konuşma yaparlar. snowball'ın konuşması sırasında napoleon'un kendi özel eğittiği köpekleri snowball'a saldırır, bu saldırı snowball'ın çiftlikten kaçmasına sebep olur.

bu saatten sonra snowball her kötü şeyin üzerine atıldığı bir günah keçisi hâline gelir, napoleon ise tek adam olmuştur.
napoleon yaptırdığı propagandalar ile hayvanları kendine hayran bırakmayı başarmış, napoleon çiftlik halkının kahramanı olmuştu.
napoleon yel değirmeni fikrini hayata geçirmeye çalışır, bu sırada hayvanlara yel değirmeni fikrnin aslında napoleon'a ait olduğu anlatılır. yel değirmeni inşası sırasında başlarına gelen her talihsizliği kaçtığı günden beri ortalıklarda olmayan snowball'ın üzerine yıkıarlar.

yönetimi eline alan domuzlar 7 emir üzerinde oynama yapmaktan geri kalmazlar, birkaç hayvan bir domuzu 7 emir üzerinde değişiklik yaparken görmüşlerdir. bu değişiklikler sonucunda 7 emir o kadar yozlaşmıştır ki artık tüm hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar daha eşittir halini alır .artık domuzlar insan gibi davranıyor, bay jones'in evinde kalıyor, içki içiyor, giysi giyiyorlardır. devrimin olduğu günün üzerinden uzun zaman geçmiştir, artık o günü yaşayan hayvanlar yaşlanmış, sayıları azalmıştır. hayvanlar artık bay jones'in yönetiminde olduğundan daha zor şartlar altında yaşıyor, daha az yemek yiyor ve daha çok çalışıyordur. ancak artık o eski dönemleri hatırlayan neredeyse kimse kalmamışltır.

bir akşam çiftliğe gelen çiftçiler her şeye özellikle yel değirmenine hayran kalmışlardı. akşam kahkahalar şarkılar yükselirken diğer hayvanlar evin bahçesinden gizlice izlemeye başladılar. bay pilkington masada esprisini yaptı: “sizler aşağı kesimlerden hayvanlarınızla uğraşmak zorundaysanız bizler de bizim aşağı sınıflardan insanlarımızla uğraşmak zorundayız.” espri masayı kahkahaya boğmuştu. bazı kararlar alınmıştı: bugüne kadar çiftlikteki hayvanlar arasında birbirlerine “yoldaş” demek salakça bir alışkanlıktı, bu alışkanlığa son verilecekti. çiftlik yeniden beylik çiftlik adıyla bilinecekti.
diğer hayvanlar artık domuzlar ile insanları birbirinden ayırt edemiyorlardı.
devamını gör...

cumhuriyet yıllarında kendi nefsi ile mücadele eden bir subayın hikayesini anlatan hüseyin nihal atsız tarafından yazılan romanın adıdır.
devamını gör...

hafta başının rutinidir. aferinlerden hakaretlere bu kulaklar neler duydu tırnaklarını kesmeyenler bir daktilo misali tak tak tak tırnaklarını yerlerdi.
devamını gör...

matematik'te,değişkeni diğer bir sayı veya ifadenin üssü olan fonksiyon'dur.
devamını gör...

bulaşıcı bir akciğer hastalığı.
veba ve kolera hastalığının nasıl ki ecnebiler tarafından romanı ve sineması yapılmışsa, bizim edebiyatımızın konusunu verem ya da diğer ismiyle tüberküloz belirlemiştir. buna örnek olarak reşat nuri'nin çalıkuşu, halit ziya uşaklıgil'ın kırık hayatlar, nabizade nazım'ın karabibik, yaşar kemal'in höyükteki nar ağacı isimli eserlerinde verem hastalığı yer edinmiştir. ayrıca abdülhak hamit tarhan da makber adlı şiiri veremden ölen karısı için yazmıştır. buna benzer şekilde hacı arif bey de verem yüzünden kaybettiği karısı zülfi nigar hanım için segah makamında unutulmaz bir eser bestelenmiş aynen şu şekilde :
"olmaz ilaç sine-i sad pareme.
çare bulunmaz bilirim yareme..."

dünya, bu verem illetinin romantizm kabul edildiği, aşk acısı göstergesi olarak gördüğü dönemleri yaşamış. pek çok roman ve sinemada esas oğlanın veremden öldüğünü okuduk ve seyrettik. kaderin garip bir cilvesi olsa gerek, verem hastalığı, deyim yerindeyse sanatçı hastalığı olmuş. voltaire, maksim gorki, peyami safa, rıfat ılgaz gibi pek çok edebiyat insanı bu hastalığa yakalanmış.
devamını gör...

tosa ken, tosa mastiff ya da tosa inu olarak da bilinen bu köpekler, adından da anlaşılacağı gibi, kökeni japonya olan köpeklerdir. bulldog, bull terier ve st.bernard gibi ırkların çiftleştirilmesi ile 1900'lü yılların başlarında ortaya çıkarılmıştır. ilk başlarda dövüş köpeği olarak üretilseler de daha sonra bekçi köpeği olarak kullanılmışlardır.

erkek köpeklerin boyları 60, dişilerin boyları ise 55 cm'e kadar büyüyebilmektedir. ağırlıkları dişiler de 60, erkekler ise 90 kg'a kadar çıkabilmektedir. yetiştirilmesi zor olan ırklardandır ve ilk kez köpek sahiplenecek olan kişilere pek önerilmez. sahibine sadakat ile bağlıdır fakat tehdit olarak algıladığı her nesneye düşünmeden saldırabilir.

ülkemizde tıpkı pitbull gibi yasaklı ırkların arasındadır, beslenmesi ve çoğaltılması yasaktır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yabancı rap dinleyemediğimi fark ettiğim program. sadece beatlerine bayılıyorum. sanırım beat yapmayı sevdiğimden.. .
nihayet denk düştük de programla, salı sallandı. necro harika bir giriş oldu bu arada ilk kez dinlememe rağmen, listeme ekledim...
iyi yayınlar diliyorum..

edit: hayatımın junglında bu beatın çaldığını fark etmem ve silkelenmem peki?..*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim