ankara deyince akla gelenler
çocukluğum, üniversite yıllarım en acısı da annem gelir.
devamını gör...
anne veya babanın hastalanması
büyümek istemiyorum annem babam yaşlanır demiş şair.
çok üzücü bir durumdur.
çok üzücü bir durumdur.
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
michael jackson-thriller.
devamını gör...
can sıkıntısı
insanı alim de yapabilecek,delirtede bilecek durumdur. dehşet bir üretkenlik durumu ortaya çıkarır. eğer bir ilgi alanınız yoksa beyin kendini yemeğe başlar.
balzac, mesela can sıkıntısından kitap yazmıştır. ya da bazi felsefecilerin düşüncelerini bu can sıkıntısı eşsiz kılmıştır. özünde çok büyük potansiyel barındıran bir haldir. olumlu yöne çekebilmek umuduyla.*
balzac, mesela can sıkıntısından kitap yazmıştır. ya da bazi felsefecilerin düşüncelerini bu can sıkıntısı eşsiz kılmıştır. özünde çok büyük potansiyel barındıran bir haldir. olumlu yöne çekebilmek umuduyla.*
devamını gör...
alıntılarla yaşıyorum
çok beğendiğim booktuber. bilgi birikimi, ses tonu, diksiyonu ve akıcı konuşması çok çok üst seviyede. abone sayısı da kaliteye göre ters orantılı her booktuberda olduğu gibi maalesef. bir kere de şaşırt beni ülkem insani bir kere alüminyum ya! işemeli osurmalı, küfürlü, sığ şakalı, makyajlı, alışveriş çılgınlıklı kanalları az bırakın da böyle adamlara desten verin. emin olun beyniniz bunu like ile taçlandıracaktır.
devamını gör...
grey turner belirtisi
ingiliz cerrah george grey turner tarafından tanımlanmış olan akut hemorajik pankreatit tablosunda görülen
lomber bölgedeki ekimoza verilen özel isimdir.
bu görünüme cullen belirtisi eşlik edebilir.
görüntü aşağıdaki gibidir.
lomber bölgedeki ekimoza verilen özel isimdir.
bu görünüme cullen belirtisi eşlik edebilir.
görüntü aşağıdaki gibidir.
devamını gör...
uçak rotalarının düz olmama sebebi
uzun mesafeli uçuşlar yapan kişiler fark etmiştir. uçaklar asla düz bir rotada uçmazlar. kuzey yarım kürede kuzey kutbuna, güney yarım kürede olan uçuşlar için ise güney kutbuna doğru bir rota oluştururlar. peki bunun sebebi nedir ?
bu durum özellikle avrupa kıt'ası ile amerika kıt'ası arasındaki uçuşlarda söz konusu olmaktadır. uçak içerisindeki uçuş rotası haritasına baktığınız zaman uçağın düz bir çizgi üzerinde uçmak yerine grönland ve kuzey kanada üzerinden gerçekleştirilen bir uçuşla yolculuk tamamlanır. bunun nedeni ise basit matematik ve dünyanın fiziki şeklinden kaynaklanmaktadır. dünya'mızın çevresi; ekvator çevresinde çok geniş hatta en geniş sınırlarındadır. ancak kutuplara doğru üst enlemlere gidildikçe, dünyamızın çevresi çok daha düşük kilometrelerle ölçülmektedir. gezegenimizin, yani dünyamızın küresel şeklinin sonucudur bu.
dünyanın daha küçük olan çevresine göre uçuş yapmak; "büyük daire rotası" olarak adlandırılmaktadır. ve ayrıca abd'den asya'ya görünenden ziyade düz bir çizgi değil tam aksine alaska ve sibirya'nın çok daha üstünde yapılacak uçak uçuşları için dikkat çekici bir düzeydedir.
bir kürenin çapını, en geniş olduğu bölge olan ortasında, kuzeyinden güneyine veya güneyinden kuzeyine çizgilerle birleştirmeyi düşündüğünüzde, mesafe farkı ekvator kısmında çok daha belirgindir. ancak kutuplarına doğru yaklaştığınızda bu mesafe daralmakta, hatta kutup noktasında sıfır olmaktadır. işte uçuşlar bu yüzden düz bir rotada gitmez. hem zamandan hem de yakıt ve yakıt masrafından çok büyük tasarruf sağlanmış olur.
dünyamızın kendi ekseni etrafındaki dönüşü hepimizin malumu. bundan dolayı dünya'nın ekvatoru, dünya'yı ortasından "dışarı doğru çıkmaya" ve daha geniş olmaya zorlar. bazı teoriler aksini iddia ediyor olsa da; dünya katiyen düz değildir ve bu sebepten dolayı eğrilik, uçakların uçuşta izlediği rotalarda çok büyük derecede önemli bir konu haline gelmektedir. bu nedenle, dünya'mızın kendine benzer şekilde, uçaklar da dünya'nın şeklini izleyerek kuzeye veya güneye doğru kavisli bir rota belirler. düz bir çizgi üzerinde uçmaz.

kaynakça:
1- www.goklerdeyiz.net/ucaklar...
2- evrimagaci.org/ucaklar-nede...
3- boardinginfo.com/ucaklarin-...
bu durum özellikle avrupa kıt'ası ile amerika kıt'ası arasındaki uçuşlarda söz konusu olmaktadır. uçak içerisindeki uçuş rotası haritasına baktığınız zaman uçağın düz bir çizgi üzerinde uçmak yerine grönland ve kuzey kanada üzerinden gerçekleştirilen bir uçuşla yolculuk tamamlanır. bunun nedeni ise basit matematik ve dünyanın fiziki şeklinden kaynaklanmaktadır. dünya'mızın çevresi; ekvator çevresinde çok geniş hatta en geniş sınırlarındadır. ancak kutuplara doğru üst enlemlere gidildikçe, dünyamızın çevresi çok daha düşük kilometrelerle ölçülmektedir. gezegenimizin, yani dünyamızın küresel şeklinin sonucudur bu.
dünyanın daha küçük olan çevresine göre uçuş yapmak; "büyük daire rotası" olarak adlandırılmaktadır. ve ayrıca abd'den asya'ya görünenden ziyade düz bir çizgi değil tam aksine alaska ve sibirya'nın çok daha üstünde yapılacak uçak uçuşları için dikkat çekici bir düzeydedir.
bir kürenin çapını, en geniş olduğu bölge olan ortasında, kuzeyinden güneyine veya güneyinden kuzeyine çizgilerle birleştirmeyi düşündüğünüzde, mesafe farkı ekvator kısmında çok daha belirgindir. ancak kutuplarına doğru yaklaştığınızda bu mesafe daralmakta, hatta kutup noktasında sıfır olmaktadır. işte uçuşlar bu yüzden düz bir rotada gitmez. hem zamandan hem de yakıt ve yakıt masrafından çok büyük tasarruf sağlanmış olur.
dünyamızın kendi ekseni etrafındaki dönüşü hepimizin malumu. bundan dolayı dünya'nın ekvatoru, dünya'yı ortasından "dışarı doğru çıkmaya" ve daha geniş olmaya zorlar. bazı teoriler aksini iddia ediyor olsa da; dünya katiyen düz değildir ve bu sebepten dolayı eğrilik, uçakların uçuşta izlediği rotalarda çok büyük derecede önemli bir konu haline gelmektedir. bu nedenle, dünya'mızın kendine benzer şekilde, uçaklar da dünya'nın şeklini izleyerek kuzeye veya güneye doğru kavisli bir rota belirler. düz bir çizgi üzerinde uçmaz.

kaynakça:
1- www.goklerdeyiz.net/ucaklar...
2- evrimagaci.org/ucaklar-nede...
3- boardinginfo.com/ucaklarin-...
devamını gör...
dini inancın zayıflama nedenleri
din ve inanç.
ne kadar aynı anlam için kullansakta, aslında birbirini tamamlayan +- gibidir, biri manevi ve dünyevi kabulumuzu, diğeri bu kabulün bize verilen "mistik" güce inanmamızı sağlar.
dünya tarihi savaşların temelinde her ne kadar toprak, bağımsızlık, ve milli üstünlük mucadelesi olsa'da! aslında temelde hep din ve inanç kavramları mevcuttur.
zaman zaman dunya ülkelerin dinden uzaklaştığını, farklı bilimsel sonuçların tanrı ve tanrısal varlığın duyguyu körükleyip insan özgürlüğü kısıtladığı, ve bu bağlamda farklı siyasi tanrı inancına karşı zıt ama! bu zıtlığa karşı dinin mnemsizliği kabul etme karşılığında eşitliği savunmuş (komünizm) ideolojisi ortaya atılmış ve insanlık 0=eşitlik derecesine inandırılmış(inandırılmış)
yakın dönemde orta avrupa ve amerkada ve kökten-dincilik yeniden ortaya atılmış ve sanulmuşsada, neticede diğer toplumlardan uzaklaşmış, uzaklaştırılmış veya yalnız bıraktırılmıştır.
içinde bulunduğumuz teknoloji ve bilim çağda, insanların ilim, bilim ve araştırma kaynağına kolayca erişebilmesinden herşeyi sorgular hale gelmiş, binevi somut olmayan(varlığı hayal) olan birşeyden zahiri ödülün bir getirisinin inancını yitirip, dinin açıklayıcı olmayan kısıtlayıcı, baskıcı yanısıra. karşısında sürekli kendini yenileyen ve yineleyen evrim teorilerin bilimsel yaklaşımları yeni neslin yetiştirilememesi, kontrol edilememesi dinin sadece (duygusal bir bağlam) olduğuna inanmış aslında pekte mühim görülüyordu.
pek çokları için yanıt basittir; çünkü tanrı vardır. bunun doğru olup olmadığından bağımsız olarak, bu varsayım dinsel inancın doğasına ilişkin çok ilginç bir unsuru ortaya çıkartır. pek çok insan için, hatta bugüne kadar yaşamış olanlar için de, tanrı inancı zahmetsizdir. soluk alabilmek veya anadilini öğrenmek gibi, tanrı’ya inanmak da doğal olarak kendiliğinden oluşan bir şeydir.
bu nasıl oluyor? son yıllarda bilişsel psikologlar, insan beyninin dini fikirleri niçin bu kadar kolay benimsediği ile ilgili kapsamlı bir çalışma yürüttü. bu çalışmanın sonunda bilişsel-yan-ürün adını verdikleri bir kuram geliştirdiler. bu kurama göre din dışı nedenlere bağlı olarak evrilen insan psikolojisinin bazı özellikleri, tanrı’nın varlığını kabul etmemiz için de son derece uygun bir zemin hazırlamıştır.
sonuçta, dini öykü ve iddialarla karşılaşan insan bunları sezgisel olarak inandırıcı ve akla yakın bulur. örneğin yırtıcı hayvanlara av olmamak için her çalılığın ardında kendilerini bekleyen görünmeyen bir varlığa karşı olağanüstü bir duyarlılık geliştiren atalarımız, dünyayı yaratan ve değiştiren görülmeyen bir varlığı da kolayca kabullenir. bu duyarlılığının sayesinde pek çok dinin ortak iddiası olan görülmeyen mistik bir varlığı kabullenmeleri kolaylaşır.
tamamlayamamkla birlikte, burada noktalıyorum.
ne kadar aynı anlam için kullansakta, aslında birbirini tamamlayan +- gibidir, biri manevi ve dünyevi kabulumuzu, diğeri bu kabulün bize verilen "mistik" güce inanmamızı sağlar.
dünya tarihi savaşların temelinde her ne kadar toprak, bağımsızlık, ve milli üstünlük mucadelesi olsa'da! aslında temelde hep din ve inanç kavramları mevcuttur.
zaman zaman dunya ülkelerin dinden uzaklaştığını, farklı bilimsel sonuçların tanrı ve tanrısal varlığın duyguyu körükleyip insan özgürlüğü kısıtladığı, ve bu bağlamda farklı siyasi tanrı inancına karşı zıt ama! bu zıtlığa karşı dinin mnemsizliği kabul etme karşılığında eşitliği savunmuş (komünizm) ideolojisi ortaya atılmış ve insanlık 0=eşitlik derecesine inandırılmış(inandırılmış)
yakın dönemde orta avrupa ve amerkada ve kökten-dincilik yeniden ortaya atılmış ve sanulmuşsada, neticede diğer toplumlardan uzaklaşmış, uzaklaştırılmış veya yalnız bıraktırılmıştır.
içinde bulunduğumuz teknoloji ve bilim çağda, insanların ilim, bilim ve araştırma kaynağına kolayca erişebilmesinden herşeyi sorgular hale gelmiş, binevi somut olmayan(varlığı hayal) olan birşeyden zahiri ödülün bir getirisinin inancını yitirip, dinin açıklayıcı olmayan kısıtlayıcı, baskıcı yanısıra. karşısında sürekli kendini yenileyen ve yineleyen evrim teorilerin bilimsel yaklaşımları yeni neslin yetiştirilememesi, kontrol edilememesi dinin sadece (duygusal bir bağlam) olduğuna inanmış aslında pekte mühim görülüyordu.
pek çokları için yanıt basittir; çünkü tanrı vardır. bunun doğru olup olmadığından bağımsız olarak, bu varsayım dinsel inancın doğasına ilişkin çok ilginç bir unsuru ortaya çıkartır. pek çok insan için, hatta bugüne kadar yaşamış olanlar için de, tanrı inancı zahmetsizdir. soluk alabilmek veya anadilini öğrenmek gibi, tanrı’ya inanmak da doğal olarak kendiliğinden oluşan bir şeydir.
bu nasıl oluyor? son yıllarda bilişsel psikologlar, insan beyninin dini fikirleri niçin bu kadar kolay benimsediği ile ilgili kapsamlı bir çalışma yürüttü. bu çalışmanın sonunda bilişsel-yan-ürün adını verdikleri bir kuram geliştirdiler. bu kurama göre din dışı nedenlere bağlı olarak evrilen insan psikolojisinin bazı özellikleri, tanrı’nın varlığını kabul etmemiz için de son derece uygun bir zemin hazırlamıştır.
sonuçta, dini öykü ve iddialarla karşılaşan insan bunları sezgisel olarak inandırıcı ve akla yakın bulur. örneğin yırtıcı hayvanlara av olmamak için her çalılığın ardında kendilerini bekleyen görünmeyen bir varlığa karşı olağanüstü bir duyarlılık geliştiren atalarımız, dünyayı yaratan ve değiştiren görülmeyen bir varlığı da kolayca kabullenir. bu duyarlılığının sayesinde pek çok dinin ortak iddiası olan görülmeyen mistik bir varlığı kabullenmeleri kolaylaşır.
tamamlayamamkla birlikte, burada noktalıyorum.
devamını gör...
ölümüne en çok üzüldüğünüz yazar
ben en çok genç yaşta ölen şairlere üzülüyorum. yazılacak şiirleri, romanları kalmıştır geriye.
muzaffer tayyip, arkadaş zekai, rüştü onur, orhan veli ve niceleri.
muzaffer tayyip, arkadaş zekai, rüştü onur, orhan veli ve niceleri.
devamını gör...
geceye acı ama gerçek bir cümle bırak
et tırnaktan ayrılır.
devamını gör...
üsküdar vapuru faciası

60 yıl önce büyük çoğunluğu öğrenci olan, fırtına nedeniyle 400 yolcu ile sulara gömülen, türkiye'nin en ölümcül deniz kazasıdır. bu olaydan sonra hiç bir yetkili ceza almamıştır. 1 mart 1958 tarihinde gerçekleşmiştir. bu konu hakkında, izmit'te yaşayan insanlardan çok değişik hikayeler de anlatılmaktadır.
1 mart 1958 cumartesi günü, üsküdar isimli vapur, izmit - gölcük arasında günün son seferini yapmak için yola çıktıktan kısa süre sonra aniden bastıran fırtınaya yakalandı. yolcuların çoğu cumartesi günü yarım gün öğrenim gören izmit lisesi ve sanat okulu talebelerinden oluşan üsküdar vapuru fırtına ve dalgalara dayanamayarak körfez’in soğuk sularına gömüldü. vapurda bulunan çoğu öğrenci yüzlerce kişi hayatını kaybetti.
buradan
devamını gör...
yazarların itiraf edemediği şeyler
son günlerde ve haftalarda ve dahi aylarda, alkole fazla teveccüh göstermekten mütevellit, karaciğerim s.o.s veriyor olabilir. bundan kelli akşamları bitki çayı içip, haftasonları haşortman giyip eymir‘de doğa yürüyüşleri yapmalıyım.
iyi değilim ben.
iyi değilim ben.
devamını gör...
geceye bir bilgi bırak
bir insanı ilk gördüğümüz 7. saniyede bir kanıya, 4. dakikada ise kesin bir yargıya varırız. bu kesin yargı pek kolay değişmezmiş.
devamını gör...
normal sözlük'e veda
yarın öğlen 1 gibi askere gitmek için yola çıkacağım hakkınızı helal edin...
en yakın arkadaşıma hesabi devrettim girerse o entry girecek...
en yakın arkadaşıma hesabi devrettim girerse o entry girecek...
devamını gör...
çiftlerin birbirine sürekli aşkım demesi
ne diyem mahmut mu diyem?
devamını gör...
sakalsız erkekler istiyoruz
kendi adına konuş. kirli sakal kadar güzel bir şey yok.
devamını gör...
şeytanın iksirleri
ben hoffman'ın ilk olarak ''küçük zaches namıdiğer zinnober'' adlı kitabını okumuştum. yazarın orada yarattığı fantastik gerçeklik çok hoşuma gitmişti. anlatım tekniğinin de tek kelimeyle mükemmel olduğunu söyleyebilirim. bu kitaptan sonra da ''şeytanın iksirlerini'' okudum. medardus üzerinden verdiği bilinçaltı çarpışması ziyadesiyle hoşuma gitti. elbette bir lovecraft hissiyatı yaratmıyor ama okuru yeterince tatmin ediyor. günahın günahı tetiklemesi, çaresiz çırpınışlar, insan fıtratının en karanlık yönlerinin ele alınış tarzı falan tam kıvamında. zaten şu kilise göndermelerine ve onun üzerinden yürüyen bu tarz yüzleştirmelere bayılırım. hoffman bunu öyle bir yapıyor ki, insanın içinin yağları eriyor resmen. yalnız bu kitapta biraz soğuk bir anlatım var. yani sanki hoffman bu kitabı duygularını bir kenara bırakıp, buz adam kıvamında yazmış ya da bende yarattığı his bu oldu bilemiyorum.
kitap, gotik/gerilim ögeleri taşısa da bence tam bir yargılama kitabı. aslında kitabın birçok yerinde ''suçlu ayağa kalk!'' diye bas bas bağırıyor yazar ama ayağa kalkan kim olur o kısmı muamma *. cidden okunası bir kitaptır. naçizane önerim; lovecraft tarzı bir anlatım beklentisi ile açmayın kitabın kapağını. yazık edersiniz güzelim kitaba. boş levha bakış açısı ile başlayın. kitap bitene kadar kendi özgünlüğü ile sizi doldurur zaten.
kitap, gotik/gerilim ögeleri taşısa da bence tam bir yargılama kitabı. aslında kitabın birçok yerinde ''suçlu ayağa kalk!'' diye bas bas bağırıyor yazar ama ayağa kalkan kim olur o kısmı muamma *. cidden okunası bir kitaptır. naçizane önerim; lovecraft tarzı bir anlatım beklentisi ile açmayın kitabın kapağını. yazık edersiniz güzelim kitaba. boş levha bakış açısı ile başlayın. kitap bitene kadar kendi özgünlüğü ile sizi doldurur zaten.
devamını gör...


