bartın

karadeniz bölgesi'nde yer alıp adını bartın çayı'ndan alan şehir 1991'de zonguldak'tan ayrılarak il statüsüne kavuşmuştur. toplamda 189 bin merkezde ise 75 bin nüfusu ile sakin bir şehir özelliği göstermekte olup eşsiz doğası ile dikkat çekmektedir.

200 bin nüfusu vardır.

yeşilçam oyuncusu ekrem gökkayanın vefat ettiği il.

türkiye istatistik kurumu (tüik) verilerine göre nüfusu 198 979 kişi olan şehirdir.

herkesin bir sahil kasabasına taşınıp orada hayatımı idame ettirmek istiyorum diyebileceği bir yerken neden gözden kaçırdık anlayamıyorum. bartın için en doğru tanım gözden kaçan şehir olabilir. sosyal aktiviteleri sınırlı da olsa o kadar nüfusla her sene onlarca konser ve tiyatro etkinliği yapılmaktadır. ama ben halkının biraz tuhaf olduğunu düşünüyorum. sizi hiç tanımayan biri üstüne vazife olmayan diyaloglara girmekten çekinmez bartın'da. gözden kaçması da halkının tuhaflığına bağlı olabilir. esnafı tam bir kazıkçıdır. bartın esnafı kadar kazıkçı ve para düşkünü olan esnaf topluluğu görülmemiştir kayseri'ye rakiptir. memur şehridir aslında. doğal güzellikleri görülmeye değerdir. aydın bir kesim bartın'a göç etse tadından yenmeyecek bir yer olur he.

memleketimdir,batı karadenizdedir ama karadenizle alakası yoktur. konuşma şekilleri daha çok egeliler gibidir; ''gelcey mi'' ''gidiyoy mu,'' ''napıyoy'' vb vb. insanı genelde sarışın olur.insanlarını pek sevmem, pek işe yarayan adam çıkmamıştır. bilinen bir (bkz: barış akarsu) bir (bkz: yıldıray baştürk) vardır.
amasra ve inkum'a çok fazla insan gitse de ben pek bir cacık olduğunu sanmıyorum. sadece ufak bir kasabadır, büyük bir çoğunluğunda dindar kesim hakimdir, elit insanlar da vardır. ama ayyaşları meşhurdur. bartınlı çok fazla gurbetçi vardır. şu aralar üniversite açılmış çok fazla genç nüfus akın etmiştir. yine de bana çocukluğumu hatırlattığı için köyümü severim.

su içinde kalan canım memleketim.

ortalık şu an o kadar kötü ki. 2016'da yine böyle bir sel olmuştu; o zaman ölümden dönmüştük, elektrik direklerinin ve derenin arasında kalmıştık belki de hayatımın en korkunç günüydü. ölümü iliklerime kadar hissetmiştim ve yolun sonu olduğunu düşünmüştüm.

şimdi yine maddi ve manevi hasarlar var. hatta öyle ki 1998 yılında yaşanan selden daha beter olduğunu söylüyorlar. bütün yollar kapalı, insanlar evlerine gidemiyor, hayvanlar perişan... sağ olsun başkan yardımcı oluyor, o da hep üzülüyor... keşke şu afetlere artık gerçekten bir çözüm bulabilseler. daha yeni yapılan barajlar, köprüler yıkılıyor, duvarlar suyu kaldırmıyor. hiç kimsenin durumu gerçekten iyi değilken insanlar evlerini, eşyalarını, giden onca emeklerini tekrar nasıl toparlayacak aklım almıyor. çok üzgünüm ve ne yazık ki burada aktifliğimi yitirmemin tek nedeni üzüntü. umarım düzelir. "karadeniz'e bir çare bulunsun," diye bir yerlerimizi yırtarken bazı kişiler hâlâ utanmadan gündemi meşgul ediyor. çok üzülüyorum, çok.

bartın-karabük-safranbolu.*

türkiye'nin (bkz: pink floyd)'u sayabileceğimiz güzide grup (bkz: kara mancar)'ın (bkz: atom heart mancar) albümünde yer alan seni bartın avm'sinde bekliyorum isimli şarkısına konu olmuş küçük, şirin şehir. sözlerini de yazam tam olsun.

bekliyorum, öyle bir hava da gel ki
vazgeçmek mümkün olmasın
seni bartın avm'sinde bekliyorum
.............
bartın'da avm yok abi.

ek: amasra ve civarındaki sahil köyleri dışında bir numarası olmayan, diğer batı karadeniz kentleri gibi yeşili bol bir şehir. yanlış hatırlamıyorsam merkez ilçe haricinde yalnızca üç ilçesi var. kurucaşile, amasra ve ulus. ulus'un pidesi güzeldir, denizi yoktur.. amasra'nın denizi, doğası, balığı ve salatası. kurucaşile ise atanamamış amasra diyebilirim. ekonomik durumu iyi olanlar amasra'ya gider genel olarak. daha alt segment ise kurucaşile'yi tercih eder. amasra demişken, yukarda bahsini ettiğim kara mancar'ın bir şarkısını daha bırakayım.

amasralıların sahili pisleyen karabüklüleri döverken dinlediği şarkı

bartın amasra ve kurucaşile'dir

10 temmuz 2023 tarihi itibariyle komple boğulmuştur:
twitter.com/mervekarra/stat...

halkı ve belediyesinden bir halt olmayacağı için gelişmemiş ve gelişse en az bir ege, akdeniz şehri kadar turist çekebilecek nitelikte tarihi, doğası ve denizi harika olan bir yer. her yağmurda bir sel tehlikesi atlatır. memur ve öğrenciden başka şehri kalkındıran bir şey yoktur

bir arkadaşının daveti üzerine ziyaret ve gezi maksatlı giden hanım arkadaş kişisi döndüğünde tüm komşuların biribiriyle yattığı ve herkesin bildiği bir yer demişti.
biz swinger memleketi olarak adana, antep diye bakarken burnumuzun dibinde bartın varmış.

dünyanın güzel yerlerinden biri olan bu ilin maalesef halkı bir işe yaramadığından kimse gitmez ,30-40 sene evvel bbatı karadeniz'de ormana bağlı ahşap sanayi vardı gidiyordum ufak tefek eğlence yerleri ve gazinolarda takılıyordun şimdi o da kalmadı.
dedikodu olayı doğrudur ama herkes birbirine bok atan yalan dolan dedikodu yapar ,bu karadeniz,akdeniz arası batı anadolu'nun heer yerinde olan olay.
örneğin kahvede oturuyorsun yada içkili bir yerde arkadaşlarla ,biri masadan kalkmasın ne karısının orospuluğu kalır ne kızının yatmadığı erkek ,üstüne erkeklerin çoğuna yakını pedofilidir ,lafta yada fiiliyatta .bu dediğimi fethiye'den eşkişeghir'e oradan kastamonu'ya kentleşme kültürü olamayan her yerde (batı anadolu bloğu) görürsünüz.

ben cide'ye gitmiştim epey eskiden dünya doğa mirası fakat her yer odun dolu, yalnız şimdi anladılar ziyaretçinin değerini onu da ekleyeyim.
ben hep yazıyorum ,mö.100 yunan çekilip roma girdiğinden beri böyle ,roma gibi bir devlet bile bir şey verememiş anadolu'ya.

kader utansın.

cinque terre'ye çok benzeyen bir il olup da bu benzetmenin olduğu bir görsel veya yazı arayınca google'da hiç bulamamışımdır sadece ben mi böyle düşündüm nedir. cinque terre ne kadar ilgi görüyorsa bu da tam tersi gibi.