birinden hoşlandığında yaptığın en saçma hareketler

birinden hoşlandığımda, ondan kaçıyordum. evet bildiğiniz soğuk uzak ilgisiz duruyordum. daha saçması var mı.

düşmek. ilk görüşmelerde kesin ayağım bir yere takılıyor benim. dümdüz yolda kayıyorum falan saçma sapan.
bir de bununla bağlantılı olarak sakarlık, inanılmaz sakarlaşıp normalde gözüm kapalı yapacağım şeyleri yapamıyorum, tozu dumana katıyorum. beynim çalışmayı bırakıyor sonuç olarak. aferin beynime.

konuşurken fena saçmalıyorum. bir veya iki kere başıma geldi. hatta biri üniversite zamanı derslikte başıma gelmişti.

+ günaydın clark nasılsın?
- sen
+ anlamadım. sen, ne?
- sen
+ ne diyorsun oğlum?
- hava çok soğuk.
+ evet.
- günaydın.
+ günaydın canım günaydın.

halbuki iyiyim sen demek istemiştim. iyiyim demeyi unutmuşum. arada oluyor böyle şeyler. aniden ne geliyorsun günaydın diyorsun. aklım gitmişti. zaten bütün gece seni düşünmekten uyuyamamışım, sabah geliyorsun öcü gibi tövbe tövbe.

cocuklasmak simarmak bazen aşırı ciddi olmak.
vardır daha bir şeyler.

uzun zaman oldu lan birinden hoşlanmayalı unutmaya başladım böyle şeyleri

ömrümü harcamak oldu sanırım

lise ikide alt dönem bir hatundan hoşlanıyordum. gerzomal sıra arkadaşımın gazına gelip sabah erkenden bu hatunun sınıfına gidip tahtaya tebeşirle her dilde seni seviyorum yazmıştım. ilk dersleri ingilizceymiş. hocanın hoşuna gitmiş olacak ki sildirmemiş ders boyu.

bu da böyle bir mallığımdı zamanında. iyi güldüm şu an.

onun bunu farketmemesi için elimden geleni yapıyorum. ne kadar saçma sapan salakça bir hareket la bu.

laf dalaşı yapmak.*

her bokuna gülerim.
içmiş gibi bi gevşeme gelir. her lafı komik gelir. xd

hasılı
size gülüyorsam sizi seviyorumdur.

karşısında rezil olabileceğim ne varsa yaparım istemsize.

düz yolda yürürken düşerim mesela. yıllar önce hoşlaştığım çocuğu gördüğüm an dengemi kaybederdim. sonra gelip iyi misin falan diye sorduğunda da pardon deyip kaçardım.
yani neden pardon dediğimi hâlâ bilmiyorum.

konuşmayı unuttuğum oluyor, öyle mal gibi sırıtabiliyorum sadece.

sonracıma hem karşımdaki kişi benim ondan hoşlaştığımı anlamasın diye, hem de heyecanlanmayayım diye saçma sapan bir tokalaşma yapıyorum mesela.
tam olarak gibideki yılmazım be, ilkkanım be diye birbirlerine şey ettikleri sahne gibi.
dışarıdan bakılsa askerlik arkadaşı olduğum düşünülebilir.

onun dışında göz teması kuramıyorum fakat bu hoşlaştıklarıma özel değil, direkt kaç saniye göz teması kurmam gerektiğini çözemediğim için geriliyorum ve kuramıyorum.
herkese karşı böyleyim.

bir de heyecandan ötürü ciddi anlamda bazı fonksiyonlarımı kullanamıyorum.
ki ne yazık ki bu da hoşlaştıklarıma özel değil, her şeye heyecanlanan bir yapım var.

kendini seviyorsan şu saatten sonra birinden hoşlanmazsın milkcim. iyice deli gibi ediyorsun kendini.

saçma sapan hareketler yapabiliyorum, kısacası şımarıyorum. *

saçma hareketler , istemsiz ve farkında olunmaksızın veya engel olunamayan hareketlerdir. kimse bilinçli olarak saçma hareket yapmaz. (en azından yaptığı sırada saçma olduğunu düşünmez.)
bu yüzden de bu tür hareketlerinizin saçmalığını ya size başkaları söyleyebilir, ya da siz ancak ki sonradan farkına vararak kavrarsımız.

lisedeyken crush'ımla aynı dolmuşa binmiştik. ben heyecan ve ne yaptığımı bilmemezlikten dolmuş durmadan yere atlayıp düşmüştüm.*

üniversitede kafede çalışan bir kız cok hoşuma gidiyordu. sırf onu görmek icin her gün ayni kafeye otururdum. sonra kızla bir date uygulamasında eşleşmiştik. garip ama guzel bi deneyimdi

burnundan öpmüştüm.

tekbir getirmek.

mesajlarda aşırı saçmalarım, yüzyüzeysek saçmalamamak için az konuşmaya çalışırım. geveze biri olduğum doğrudur ve daha sonra tanışacaktır.

yavru ceylanımı korkutmadan narince stalklarım önce. 7 sülalesine kadar. maksat merakımız giderilsin.
sonra onunla konuşurken her telden saçmalarım. sorsun sormasın tüm hayatımı anlatırım. ceylanımız tuzağa düştüğünde de yüz yüzeysek eğer, batshuayi’ye hayran hayran bakan ecem dinçkal bakışım vardır benim; ondan atarım ve avım afallar kendine gelmesi zaman alacağı için çoktan mideyi boylar. sıradaki av gelsin.