biz bu çağda sıkılıyorsak taş devri insanları ne yapıyordu sorunsalı

yırtıcılardan kaç, taşı taşa vur ateşi bul, duvara resim çiz, odunu yont oku bul.. adım atsan yeni bir buluş bundan başka keyif mi olur misss.

onlar daha çok eğleniyordu. primitif yaşam candır.

sıkılacak kadar çok yaşamıyorlardı.

insan neden sıkılır sorusuna bir cevabım yok ama biz içine doğduğumuz tarih aralığına kadar yaşanmış olan olayların ve içinde bulunduğumuz din- dil - etnik mezhep - sosyal grup kültürü etkisiyle iç - dış dünyamızı belirliyoruz.

mağara adamının böyle bir derdi yok. yanındaki insana sen nerenin neanderthalisin demiyor. zaten bir şey de demiyor, aslan kaplan görürse zıplayıp homurdanıp derdini anlatmaya çalışıyor.

hayat onlar için basit öl ya da yarın ölmek için yaşa.

çağ atlamaya çalışıyorlardı.

sıkılmiyodu. cunku bu cagi bilmiyolardi ki o caga sıkılıp ileriye gitmek istesinler olm.

insan neyin içine doğduysa ona alışır ve bilmediği şeylerin eksikliğini de hissetmez (herkesin bildiği sıradan gerçekler). o çağda yaşasak mağaraya resim çizmek veya ne bileyim toprağa çomakla resim çizmek falan çok büyük eğlenceler ve anlamlı aktiviteler olabilirdi misal. tatmin edici olurdu. şimdi ise yeterli gelmez. zira pc oyununda headshot atma seçeneği daha keyifli geliyor falan. işin özünde pc oyunu veya toprağa çomakla resim çizmenin tatmin işlevi arasında sanıldığı kadar büyük bir fark yok. dönemin normallerine göre ikisi de aynı sonuca götüren unsurlar. neticede hepsi sıkıntı geçirmek için tutunulmuş algılardan ibaret. bu açıdan bakınca senin daha gelişkin eğlence araçlarının olması seni taş devrindeki adamdan daha kaliteli eğlence tatminlerine ulaştıracak diye bir sonuca varılamaz.

500 sene sonra insanlar: yav biz şimdi bunca teknoloji içinde sıkılıyorsak 2025'teki garibanlar nasıl durabilmişler hayret valla.

"hayat onlar için basit öl ya da yarın ölmek için yaşa."

taş devrinde değilim inşallah nolur rüya deyin.
bu devirde de böyle ki. bu devirde de kimse şah değil ölüyor insanlar.

aç insan sıkılmaz ekmek kovalar.

ölmemeye çalışıyorlardı. bu yeterince vakitlerini alıyor zaten. etraftaki yırtıcı hayvanlardan dolayı, yediğin veya temas ettiğin bitkilerden dolayı, yaşadığın bugün için basit, o gün için çözümsüz bir sakatlanmadan dolayı ya da en basiti yiyecek bulamadığın için ölebilirsin.

hayatta kalmaya çalışmak yeterince yorucu olduğu için sıkılmaya vakitleri kalmıyordur diye düşünüyorum.

dünyadan, doğadan zevk alıyorlardı herhalde.

sıkılmanın icat edilmesini bekliyorlardı herhalde.

elde mızrak , zütte yaprak geziyorlardı bütün gün .

bugünleri görselerdi o tekeri bayırdan aşağı yuvarlamazlardı. o tekeri yuvarlayarak bize çok büyük kötülük ettin emmi! o mağaradan hiç çıkmayacaktık.

biz bu bilgi ile taş devrine gitsek hayatta kalamayız canım kardeşim. adamların düşünmeye pek zamanı olmuyordu bence.

hayvan öldürebilecek kadar keskin ve sağlam bir taş bulmak kolay olmasa gerek. sonra hayvana denk geleceksin, etrafta başka yırtıcılar olmayacak, hayvanın peşinden koşup öldüreceksin, onu çakallar falan saldırmadan geri mağarana taşıyacaksın falan zor şeyler bunlar.

bizim şimdilerde kümeste tavuk bile yakalayabileceğimizi sanmıyorum swh. mesela modern insan markete gidip ekmek almaya bile üşendiği için sanal marketler çıktı. yada eve gece yemek sipariş edemeyince hollanda'ya göçmüş yazılımcılar şikayet edebiliyor. o yüzden biraz "ilkel" yaşayıp en azından marketten malzeme alıp evde yemek yapsak sıkılmayız.

ilkel yaşamın tadını çıkarıyorlardı muhtemelen.
ne toplumsal norm vardı, ne anarşist bi düzen. bence herkes yaşama ve yaşamı devam ettirme üzerine bir hayatın içindeydi. avlanıyor, ürüyor ve bir şekilde survival skill lerini geliştiriyorlardı.
valla düşündüm de kıyak iş. insanın geriye dönesi gelmiyor değil. çürümüş toplumun, teknolojiye bağımlı hale gelen sosyolojik yapının, kimin eli kimin cebinde belli olmayan düzenin ben taaa a..

sinirlendim şu an.

büyük ihtimalle hayatta kalmaya çalışıyorlardı. *

şu an hava karanlık . mağaraya çekilmiş oturuyorlardı. hadi mağaradan evlere geçmiş olsunlar. ateşin başında belki bir sepet örüyorlardı. belkide günlük işleri konuşup kralın firavunun yanlılarını söylüyorlardı. zam vardı her şeye.