boğaziçi üniversitesi öğrencilerinin keyfi bir biçimde gözaltına alınması

"yaşasın hürriyet! kahrolsun istibdat."

hocalar ve öğrenciler rektör ataması konusun da ne kadar haklı olsalar da işin içine farklı gruplar girmeye başlayınca olaylar esas amacından sapmaya başlıyor. gezi olaylarında olduğu gibi saçma sapan bir duruma dönüşmeden önce ya amacında devam etmeli ya da farklı gruplar olayı ele almadan son verilmesi gereken bir konu bence.

en tabii demokratik hakkın terörizmle ilişkilendirildiği bir ülke olduk. haksız şekilde atanmış bir rektörü protesto etmeyecekler de ne yapacak bu öğrenciler? abuk subuk gerekçeler ileri sürüldüğünde polis devleti realitesi meşrulaşacak mı? iktidar zaten gemi azıya almış, tüm özgürlükleri çiğneyip duruyor. bir de orada burada, onun yaptıklarını haklı göstermek için saçmalayan, hatta bunu da geride bırakacak şekilde, hak isteminde bulunan herkesi kriminalize eden, kahverengi gömleği üzerine değil beynine giymiş bir tuhaf kitle var. j. s. mill yüz altmış dört yıl önce 'özgürlük üzerine' adlı ünlü makalesinde bir iktidarın ve onun çevresine kümelenmiş grupların, kendi siyasi görüşlerini toplumsallaştırmaya çalıştıklarında nasıl büyük bir tehlike oluşturacaklarını çok net dile getiriyor. tam yüz altmış dört yıl önce. biz hala bu farkındalıktan kilometrelerce uzağız. 'iktidar ne yaparsa haklıdır, çünkü iktidar devlet demektir' gibi ilkelliğin en uç noktası bir fikri tüm topluma benimsetmeye uğraşan bir iktidara, 'özgürlükler iktidardan da devletten de önce gelir' diyebilmek gerekiyor oysa.

anayasa'nın 34. maddesinin birinci fıkrasında, “herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.”
yani bunlar öğrenci hakkını savunuyor ve istenilmeyecek muamelelere maruz kalıyor. liyakatsız rektör istemedikleri için mi suçlular yani hani adalet partisiydiniz ? nerde kaldı adalet?

hakikaten kendi halinde slogansız sakin bir şekilde yürüyen öğrencilere polisler birden talimat gelmiş gibi ve düşman gibi müdahale ediyor.
tepki olunca pandemi ile mücadele ediyoruz gibisinden saçma sapan bir açıklama yayınlandı.
eğer görevini hakkıyla yapacaksa uludağda, kartalkayada pandemi ile mücadele etsin.
birde polislerin zorunlu askerlik yapması gerektiğini düşünüyorum. emir komuta ve taşıdıkları silahın anlamını ancak askerlikte öğrenebilirler.

z kuşagından babayı alacaklar seçimlerde.

çomar gestaponun provokatif söylemidir. maksimum 80ıq ile yaşayan toplumun sırtındaki bir kambur için hayli iddialı bir zırvadır. ama kabahat bunlara bu yetkiyi veren çomar başlarında.

hadi dediğiniz gibi ülkenin en yüksek puanlı ve en saygın üniversitesinde okuyan bu çocuklar terörist, saygısız, terbiyesiz, yasa anayasa tanımayan çocuklar. hadi polis sonuna kadar haklı. yahu bu ülkede yasayı, haklarını en iyi bilen ve bunun okulunu okuyan insanlar, hukukçular dövüldü tartaklandı daha birkaç ay önce aynı polisler tarafından. terörist muamelesi yapıldı. daha ötesi var mı?

iktidar kendinden olmayan, kendi gibi düşünmeyen herkese terörist muamelesi yapıyor. buna 18 yıl önce beraber yola çıktıkları yol arkadaşları bile dahil artık. öyle bir aymazlık içerisindekiler ki , mecliste bir muhalefet milletvekili "halk aç aç, kuru ekmek yiyor" dediğinde "demek ki aç değiller" diyebiliyor bir iktidar milletvekili. ve bizzat yüzüne karşı "evime ekmek götüremiyorum" diyen bir vatandaşa "bu bana biraz abartı geldi" diyebiliyor cumhurbaşkanı. ve işte ülkenin polisi de halkın değil bu iktidarın, kendi gibi düşünenler dışında kalan herkese, her düşünceye sırtını dönmüş iktidarın polisleri.

bu iktidarın halkla olan tüm bağı aslında gezi direnişinde kopmuştu. o günden beri sadece kendi kitlesini konsolide etmeye, elinde tutmaya çalışan ve bunun dışında kalan herkesi gözünü dahi kırpmadan terörist ilan eden bir iktidar var artık. ve iktidar gücünü elinde bulunduranlarla tüm müzakere yollarının kapandığı yerde de yapacak tek bir şey kalmıştır. mücadele etmek . tıpkı boğaziçili öğrencilerin yaptığı gibi. iktidar ve iktidarın maşası olmayı seçen polisler ne derse desin, ne yaparsa yapsın, o çocuklar haksızlığa karşı üniversitesini korumaya çalışan pırıl pırıl gençlerdir. ve sizin kirli zihniyetiniz bu çocukları karalamaya yetmez. altın çamura da düşse altındır çünkü.

ögrenci deyip durmayın şu dhkp artıklarına ya

'hangi öğrenciler' dediğim durumdur.

bir ülke kendi geleceğini nasıl yok eder izliyoruz, canlı canlı. bu üniversiteye giren gençler senelerini harcıyor kazanabilmek için ve bunun sonucunda hak ettiklerini misliyle alıyorlar!

gözaltına alınan 159 kisiden 102'si boğaziçi öğrencisi değil. söyleyeceklerim bu kadar.

kaynak

159 gözaltının bilmemkaç tanesi boğaziçili değilmiş? vay vay vay. bahaneye bak be! köyünden dışarısını görmemiş, babasının, muhtarının, imamının, şeyhinin, başkanının, politikacısının kısacası çobanının sözünden çıkamayan koyunlar anlamaz ama analatalım: 21. yüzyılda yaşıyoruz. senin 5 asır önceki ataların bile fazla vergi için isyan ediyordu isyan. baskıcı bir otoriteye, en temel yurttaşlık haklarına bile riayet etmeyen bir yönetimi protesto etmek herkesin hakkıdır. kadın haklarının savunulduğu bir gösteride kadın mı olmak gerekir? ya da hayvan haklarını savunmak için evcil hayvan sahibi mi olmalıyız? sizin beyniniz, mantığınız nerede?

demek ki ben şu an kalkıp boğaziçili arkadaşlarımı desteklemeye gitsem terörist de ilan edilebilirim, sebepsiz yere dayak da yiyebilirim, gözaltına da alınabilirim, şafakta evimde de basılabilirim öyle mi? sizin vicdanınız, insanlığınız ölmüş, hak aramanın ne olduğunu unutmuşsunuz haberiniz yok.

devran dönünce aynısını yapmayan sizin gibi şerefsiz olsun. hadi bakalım hodri meydan!

not: anayasamıza göre herkes, önceden haber vermeksizin dilediği gibi barışçıl gösteri yapabilir.

nasılda bizi ülke olarak geriye götürüyorlar. biz ülkesiyle gurur duyan çocuklar olarak büyütüldük. her gün utanıyorum ülkemde olanlardan.

söylenecek o kadar çok şey var ki gerek bu durumla ilgili gerek diğer durumlarla, konularla...
olan biteni şaşkınlıkla izleyip sadece yazık diye biliyoruz. yazık!!!

istanbul valiliği'nden yapılan açıklamada, üniversitesinin güney kampüsü girişinde dün gerçekleştirilen eylemler sırasında 108 kişinin gözaltına alındığı hatırlatıldı. bu kişilerden sadece 7'sinin boğaziçi üniversitesi öğrencisi olduğu belirtildi.
açıklamada, 101 şüphelinin boğaziçi üniversitesi'ne kayıtlı olmadığı, 15 kişinin de üniversite düzeyinde eğitim görmediği vurgulandı.

dünkü gözaltına alınan kişilerin boğaziçi üniversitesi öğrencisi olmadığının reklamını yapan valiliğin, bugün yapılan kimlik kontrolü ve toplu ulaşım engellerini hangi sıfatın altına sokacağını merakla bekleten olay.

keyfi biçimde gözaltına alınmakla beraber, üzerilerine araç sürülmektedir. zarar verilmektedir. zorbalığın daniskasıdır.

bir serbest çağrışım kelimesi olarak (bkz: schutzstaffel)

iyi unuttuk..bize her şey müstehak