bruce willis

tam adı walter bruce willis olan, amerikalı oyuncu müzisyen.

yetenekli bir aktör, yakışıklı-karizmatik bir adam ve sin city'deki hartigan performansını bir kenara koyup da konuşacak olursak; güçlü bir sesi ve acayip bir sahne performansı vardır.

herif söylüyor. herif çalıyor:

yakışıklı keller kategorisinde zirvelerde bulunan başarılı oyuncu.

hala oscar'ı alamamış karizmatik oyuncu.

mavi ay*'la tanıdığımız, hafif kaş kaldırarak çapkınca gülümseyen yakışıklı dedektif*.

ağız eğritmenin en çok yakıştığı aktör.

son yıllarda oynadığı düşük bütçeli , çapsız filmleri ile üzen aktördür. bir diğeri için (bkz: morgan freeman)

kel.

afazi nedeniyle oyunculuğu bırakmış. geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz

beşiktaşlı tayfur gibidir. tam bir görev adamı. takım kazanırsa bruce'u en başa koyarak anımsarsın ama takım kaybetmişse tayfur'un ilk onbirde oynayıp oynamadığını bile hatırlamazsın.

bruce willis, kişisel yetenekleri yerine oyunculuğunu ortaya koyan ve görevini baz alan bir insan. adamın hayaranı değilsen (ya da benim gibi, insanlara hayran olma taraftarı biri değilsen) sıradan, vasat, silik biri olduğunu, abartıldığını, bir kaç yüksek performansından sonra söndüğünü falan düşünürsün.
bazı insanlar böyledir.

robert de niro, nicholas gage in ardından oynadığı son filmleriyle beni şaşırtan aktörlerden biri.
nerde 6. element filmi, nerde 30 sene önceki 12 monkeys, sin city, pulp fiction, die hard,
nerede bugün çektiğin filmler be abim.
tek başına filmi sırtlayıp götüren o 90 lardaki bruce i projektörle arıyoruz.

1955 doğumlu annesi alman ve babası abd'li olup, 80'li yıllarda sinemaya adım atmıştır. ülkemizde de yayınlanan moonlighting ( mavi ay) dizisiyle de sempatimizi kazanmıştır. ardından pek çok filmde rol almıştır. şu günlerde afazi denilen gizemli bir hastalığa yakalandığı ve bundan sonra hiç bir rolü kabul etmeyeceğine dair haberler yayıldı.

45-50 yaşlarında vefat etseydi, büyük bir efsane olabilirdi.
o tren kaçtı ne yazık ki.
ha, güzel bir hayat yaşadı ama. orası kesin.

bir başka ''bruce'' yaşayamamıştı mesela. kim?
bruce lee tabii ki!
32 yaşında vefat etti ve ne oldu?
''büyük efsane'' oldu.
bob marley de büyük efsanelerden mesela.

büyük iz bırakacaksın ve erken öleceksin! olay bu.
james dean'e ne demeli?
24 yaşında öldü ama üzerinden neredeyse 70 yıl geçmesine rağmen, adı halen daha dillerde...


erken ölmeyince ne oluyor peki?
yeni yeni nesiller yetişiyor o esnada ve hepsini birden etkilemek de, öyle kolay olmuyor haliyle.
sürekli üzerine koyarak yükselmeniz bekleniyor sizden.
müzik ve sinema sektörlerinde özellikle.

bruce willis de başaramadı en nihayetinde.
oysa 20 yüzyıl'ı efsane kapatmıştı, adı hep manşetlerde!
21. yüzyıl'da ise iz bırakamadı ne yazık ki beyaz perdede.

yine de, 93 yaşında ölse bile, bir efsanedir benim için kendileri ve hep de öyle kalacaktır.
ama işte şimdi, sen gel anlat bunu yeni gelen nesillere...
anlatamazsın!
''abartılmış balon'' derler, ''afazi olmuş'' derler...
''biliyom ben o'nu... son filmi berbattı'' derler...
gömerler işte böyle, 15-20 sene içinde.
özellikle de türkiye'de!

belleklerden silme konusunda bizim kadar başarılı bir ülke daha yoktur, inanın...
şu son 20 yıl, tüm dünyada bir acayip geçti geçmesine de, bizdeki değişim, müthiş fazla ultra seviyede.
çünkü bizde, komple toplum yapısı değişti bir kere en başta!

bu konuların yeri burası değil elbet...
bir gülüşle sonlandıralım o zaman şimdi biz de;
(bkz: bruce willis gülüşü)

bu gülüş, özel bir gülüştür...
yönlen şimdi o başlığa, sen de göreceksin.

bugün doğum günü olan, sevilen aktör.

afazi teşhisi konmuştu kendisine ve üzülmüştük. rahatsızlığı, yakınlarda ilerleyip frontotemporal demans olmuş.

mavi ay dizisini bilmeyen yoktu eskiden. willis de neredeyse herkesçe tanınıyordu bu vesileyle.

filmlerinden bahsetmeye gerek yok zaten.

sanırım yaşadığı (içinde bulunduğu) şeyin tedavisi yok. kendisi umarım huzurlu olur hayatının geri kalanında.

hepimiz isteriz gençliğimizde hayatımızı zenginleştiren figürlerin hep sağlıklı kalmasını.

ama hayat bu...

the newyork post a göre bruce willis oyuncu olmasaydı new york'taki en iyi barmen olabilirdi.
bruce willis oyunculuğu dışında esprili kişiliği yanında çok iyi bir şovmen olduğu söylenir.

wes craven'in yönettiği the twilight zone (1985) sersinin shatterday * bölümünde salya sümük oynamıştır.

"ağlama bruce, gül biraz
sana gülmeler yaraşır"