budapeşte

budapeşte, macaristan'ın başkentidir. aslında tuna nehrinin iki yakasındaki budin ve peşte'nin 17 kasım 1873 yılında birleşmesiyle oluşmuş şehirdir.
ismi mi ilgimi çekti bilmem ama bir gidip göresim geldi bu şehri...

1526-1686 yılları arasında osmanlı yönetiminde kalan macaristan'ın başkentidir.

doğum yeri olması sebebiyle ilk aklıma gelen isim
(bkz: barbara palvin)

avrupa'da en sevdiğim yerlerdendir.
gidip görmeyi isterim.

dünyanın en güzel panoramasına sahip şehirleri arasında yer alan bir şehir. venedik'ten sonra en güzel kıyı şeridine sahip şehirler sıralamasında ikinci sırada gösterilmiş. insanı büyüleyen, yaşanılası, aşık olunası yer. özellikle buda tarafı tarihi yaşatırken peşte tarafı modern mimarisi ve yaşam tarzıyla bilinir. köprüleri arasında szechenyi (zincir köprü) yaygınlıkla bilinse ve şehrin ikonu olsa da liberty bridge benim favorimdir. köprünün üzerine oturup tuna'yı izlemek, birçok kişinin en sevdiği aktivitelerden. özellikle gün batımları izlenmeye değer. şehrin her bir köşesi ayrı bir sanat eseri. insana bambaşka bir evrende yaşıyor hissini uyandıran, masal alemi gibi büyülü, insanı güzelliğiyle büyüleyen bir şehir.

adeta dantel gibi işlenmiş bir macaristan şehridir. ben 2015 yılında ekim ayında gellerthill bölgesindeki bir otelde kalmıştım. otelin civarı çok ıssız olduğu için akşamları dönmek korkunçtu. meğer hiçbir güvenlik sorunu olmuyormuş. aslında yürüyerek gezilebilecek bir şehir ama ben hava yağmurlu ve serin olduğundan kaldığım iki gün de hop on hop off'a binmiştim. bütün tarihi binaları ve köprüleri gördüm. margaret adasının buda tarafındaki durakta inip gül baba türbesine de gitmiştim, ancak tadilat dolayısıyla 2017'ye kadar kapalıydı diye içeri girememiştim. 2. gün tuna nehrinde bot gezisine katılmıştım.

geçirdiğim 2 günün sonunda benim şehirde en çok beğendiğim yerler parlamento binası, aslanlı köprü, paganların azizi attığı tepe ve citadelle'den görünen manzaraydı.

son olarak bir de şu bilgileri vereyim.
* aynı dil ailesi olduğu için ortak kelimelerimiz zaten var. bir de bazı insanların vurgu ve tonlamalarından dolayı aralarında türkçe konuştuklarını sandığım olmuştu.
* her konuda osmanlılar'ın istilasına atıf var.
* doğru dürüst ingilizce bilen çok az insan olduğu için allah muhafaza kaybolunca otellere sormaktan başka çare yok.
* içme suları gerçekten hiç iyi değildi.
* yaya geçidinde yayalara hemen yol veriyorlar. yalnız bisiklet yolları az diye bisiklet tehlikeliymiş.

güzel şehir lakin kışın çok soğuk. hele tuna'nın çevresi. bizim yün şapkalar eldivenler falan kar etmez. çift kat; dışı yün içi polar olanlardan almak, giymek gerekiyor. bir de sokaklarda böyle kocaman dikdörtgen ama alçak, kapaklı çöp konteynırına benzeyen metal kutular var. hah, işte onlar çöp değil içine çöp atmayın, içinde tuz var kaldırımları kaymasın diye tuzlamak için. bir de nasılsa yol boş diye yayaya kırmızı yanarken cadde geçmeyin, sürücüler çok korkuyorlar.
insanları bize benzer; sıcakkanlı ve biraz çekingenler. publarda hep spor kanalı açık olur ama asla futbol görmedim. son olarak palinka çok sert ama çok güzel.

queen'in 1986'daki konseri gelir aklıma

tarihi dokusunu korumayı başarmış sayılı avrupa kentinden biri.

da ayrı. (bkz: komiklikler şakalar)

bir daha keyfe yurtdışına çıkınca muhtemel destinasyonumdur. yalnız aradan italya “yine bana gel bana gel” diye ayartmaya devam ediyor.

en iyisi italya + macaristan.

batı'da aşığı olduğum iki şehirden biridir. ilki de paris değil hayır...

engebesiz ancak tepeli caddeleriyle, gece şehri manzarasıyla, elbetteki tarihi dokusuyla oldukça ilgi çekici bir şehirdir.*

haa unutmadan, en sevdiğim çocukluk romanım, gizli bir tarihi seyir içinde burada akar: pal sokağı çocukları...

gece hayatı baya iyi buranın.

arkadaşımla girdiğimiz bi' ruin barda ortamı görünce baya sevinç çığlığı atmıştım, bu ne lan diyerek
onun haricinde bence avrupa'ya yolu bi'şekilde düşen her insanın bu şehre bir damlaması lazım, tarihi eserler, sokaklar, geceler, partiler falanlar filanlar her açıdan doyurucu bir şehir.

şehrin göbeğinde bi' airbnb çözülsün
sabah kahvenizi alıp, başlayın turlamaya sokaklarda
mis gibi valla.

budapeşte, macaristan'ın başkentidir.

tuna nehrinin iki yakasındaki budin (buda) ve peşte'nin 17 kasım 1873 yılında birleşmesiyle oluşmuş şehirdir.


tuna'nın incisi",
"tuna'nın kraliçesi", "avrupa'nın kalbi",
"özgürlüğün başkenti", "doğu'nun paris'i olarak da anılmaktadır.

şudapeşte, odapeşte.

margaret adası ile gül baba türbesi'nin tadının damağımda kaldığı güzel şehir. göçmen istilasına karşı sağcı hristiyan refleksin teyakkuzda olduğu, yeşil pasaportla girmemize rağmen, kalınacak yerle alakalı doldurulan formda ayrıntılara verilen önemden belliydi. sokaklarda arap vs mülteci yok. buna mukabil, binaların eskiliği ve yayılan küf kokusu hala komünist dönemin izlerinin tam olarak silinmediğinin göstergesi. alkol bence büyük bir sorun. parklarda yatan berduşlar var ve belli yaşın üzerindeki insanlarda ortopedik sorunlar çok fazla. terör müzesi'nin gezilmesini mutlaka tavsiye ederim. hem naziler hem komünistlerce kullanılan yerin altındaki beton ve rutubetli mahşer, klostrofobisi olmayanlara bile dehşet saçıyor. macar halkı ikisinden de çok çekmiş. şehirde türklerin işlettiği döner ve kebapçılar mevcut. kuru cacık favorimizdi. tekrar gider miyim bilmiyorum. ama güzel bir tecrübeydi.

bu da mı peşte? şeklinde soğuk bir espirim vardır ama hakikaten bu da mı peşte?

tüm sosyal aktivitelerin aynı saatte yapıldığı şehir

reenkarnasyon diye bi' şey olsaydı önceki hayatımda kesin ben burada yaşıyor olurdum herhalde*, bu şehre gittiğimden beri yurtdışına gittiğimde sadece buraya gidiyorum.

başkası yapsa mal mısın biraz farklı yerleri gez derdim, aynısını kendime diyorum ama yok usta sardı valla, şehrin merkezinde evini tutuyorsun, sabah akşam gez toz, ye, iç. tarih ile ilgili, müze gezmeyi seven insan için , doğa ile bütünleşmek isteyen insan için , gece hayatı seven insan için ayrı ayrı tatmin edecek güzellikte bir şehir bence, bazı avrupa şehirlerine nazaran o sıkıcılık yok, aktivite çok.

neyse yazın sziget festivali var, bu satırları yazmadan 10 dakika önce yine bilet aldım buraya, ağustos başı festivalde veya merkezde olan bi' sözlük yazarı olursa mesajını çaksın, birasını ısmarlarız, laflarız.

macaristan'ın başkenti.