81.
az yağlı veya neredeyse temiz olanları yıkamayı seviyorum. aşırı yağlı ve büyük tepsi veya tencereler sinirlerimi bozuyor. özellikle dibini tutturmuşlarsa...
büyük artıkları çöp yerine lavaboya dökenleri dövesim geliyor. birkaç kez denk geldim; ev olsun misafirlik vs. çok iğrenç ama. bir de el atmamızı bekliyorlar, olmaz. ben onu çatalla veya kaşıkla açıyorum...
bir de cif kullanın. deterjan nasıl normalse bulaşık cifi de öyle olmalı. ben temiz veya kirli gözetmeksizin öyle yıkıyorum. o koku veya tad tam gitmeli...
ağır kokulularda ilk çamaşır suyu sonra cif. çamaşır suyu iyi ama berbat kokuyor. ve tam arındırılması önemli. (et/balık dışında kullanmıyorum. hem solumak hem de deriye değmesi çok zararlı. bir araştırın...)
büyük artıkları çöp yerine lavaboya dökenleri dövesim geliyor. birkaç kez denk geldim; ev olsun misafirlik vs. çok iğrenç ama. bir de el atmamızı bekliyorlar, olmaz. ben onu çatalla veya kaşıkla açıyorum...
bir de cif kullanın. deterjan nasıl normalse bulaşık cifi de öyle olmalı. ben temiz veya kirli gözetmeksizin öyle yıkıyorum. o koku veya tad tam gitmeli...
ağır kokulularda ilk çamaşır suyu sonra cif. çamaşır suyu iyi ama berbat kokuyor. ve tam arındırılması önemli. (et/balık dışında kullanmıyorum. hem solumak hem de deriye değmesi çok zararlı. bir araştırın...)
devamını gör...
82.
makine kullanılmıyorsa biriktirip yıkamak makbuldür.
devamını gör...
83.
devamını gör...
84.
bel ağrıtır ama o köpüklerle oynamak eğlencelidir. sonu genellikle lavabodaki yemek artıklarını temizlemekle biter.
devamını gör...
85.
tam bir zulümdür
devamını gör...
86.
benim için terapi niyetine yapılan iki ev işinden biri, kirlileri paklayınca mutlu oluyorum. bir diğer iş ise evi süpürmek, sanki içimi de süpürüyorum minnacık tozları alırken.
devamını gör...
87.
benim için bulaşık makinesinde yıkanan bulaşıkları bir kez de elde yıkamak demektir. şöyle kaynar suyla, bol oksijenli toz sabunla. pırıl pırıl.
devamını gör...
88.
ev işlerinde en sevdiğim aktivite. hatta bulaşık makinesine bulaşık dizmek veya makineyi boşaltmaktan daha çok elde yıkamak hoşuma gider. kirli bir tabağın yıkandıktan sonra parlamaya başlamasıyla yaşattığı zevk tercihimdir.
devamını gör...
89.
eskişehirde yalnız yaşadığım süreçte çokça alıştığım, hatta mümkün oldukça da büyük itinayla bulaşıkları elde yıkadığım süreçte bu durumdan ciddi anlamda keyif alıyordum. açıyordum telefondan müzikleri. onlar akarken ben de akıp giden suda bulaşıkları yıkıyordum. o günlerimi özlüyorum.
devamını gör...
90.
geçenlerde keşfettim.
- bulaşık deterjanı şişesinin %30 kısmına çamaşır suyu ilave ederek artık hiç bir şeyi özellikle çamaşır suyuna basmadan kullanabileceğimi keşfettim. neden zamanında beni kimse aydınlatmadı şaşarım.
- herkese tavsiye ederim.
- bulaşık deterjanı şişesinin %30 kısmına çamaşır suyu ilave ederek artık hiç bir şeyi özellikle çamaşır suyuna basmadan kullanabileceğimi keşfettim. neden zamanında beni kimse aydınlatmadı şaşarım.
- herkese tavsiye ederim.
devamını gör...
91.
yemeklerden önce hep yaptığım şey.
devamını gör...
92.
basit istir aslinda. alisinca tabi.
devamını gör...
93.
devamını gör...
94.
bulaşık makinesinin olmamasına delalettir.
devamını gör...
95.
..
önceleri kasten yaptığım düşünülerek, ısrarla şahsıma uygulanan ceza, konuya dair doğuştan yetersiz ve sorunlu halime acınarak tecil olundu ve makinayı boşaltarak hepsini yerlerine koyma şeklinde infaza dönüştürüldü. tüm özen ve iyi halime rağmen, sürekli artan envanter eksiği ve bunu gizleme amaçlı takımların karışık yerleştirilmesi cinfikirliği de anlaşıldığında, büyük kıyamet koptu tabii. e hanımları bilirsiniz.. nihayetinde onun koleksiyonlarından kıymetli sayılacak halimiz yok.! mutfak ve çevresine üç beş metreden fazla yaklaşmamaya mahkum edildim. kırılabilir, çizilebilir türden ürünleri , gözlemci onayı olmaksızın yerinden kımıldatmam veya dokunmam yasak. mutfak muhataplığım, sadece filtre kahve makinası ile sınırlı (tam iki tanede fincanım var. hep yıkadığımı söylüyorum ama yalan, laf aramızda hafif bir yosun kokusu muhtemelen kahveden değil.) ama maalesef makinayı çalışma odama taşımam da yasak. patates, patlıcan benzeri sebzeleri soyma, çöplerin atılması, masanın silinip ortalığın süpürülmesi şeklindeki uzmanlık gerektirir kaliteli işlerden sorumluyum. artık dikkatliyim de çünkü beğenilmezsa tekrar yaptırılacağını biliyorum.
haftada birkaç gün gelen yardımcımız da var. kaderin cilvesine bak ki o kadıncaaz da yaptıklarımı beğenmiyor, neye el atsam: 'abi kurbanın olam dokunma bişeye nolur' diyerek kendisi işi yükümlenip, beni ya çalışma odama, ya bahçeye ya dışarı gitmeye iknaya çalışıyor. (bir tür örtülü kadın dayanışması mıdır anlamıyorum. belki de acıyor bana bilmiyorum ki.)
kabul ediyorum söz konusu işlerde belki biraz sakar ve dikkatsizim; ama bana yeterince fırsat verilmediğini, hakkımdaki kanaatlerin yanlış olduğunu, değişebileceğimi, başarabileceğimi kimseye anlatamıyorum. düşünün bir çağ harikası ve oldukça komplike bir makinaya kahve çekirdeklerini koyup, doğru tuşlara basarak bir barista cool'luğunda onların öğütülüp kahve yapılmasını bilen, karafı kırmadan kahvesini fincana alıp, dökmeden çalışma masasına kadar götürüp, devirmeden içebilmesini başaran bir insan, nasıl bu denli aşağılanabilir aklım almıyor. maalesef hayat işte böylesine acımasız dostlarım. (ama yok öyle..ben de onları çalışma masama yaklaştırmıyorum. kısasa kısas. dışarda olduğum sıralar odanın süprülüp havalandırıldığını da henüz farketmediğimi sanıyorlar. ama yanıldıklarını anlayacaklar. herşeyin farkındayım ben, siyah fincanımdaki yosun kokusu durduk yere yok olmuş olabilir mi. saf mıyım ben.!)
..
önceleri kasten yaptığım düşünülerek, ısrarla şahsıma uygulanan ceza, konuya dair doğuştan yetersiz ve sorunlu halime acınarak tecil olundu ve makinayı boşaltarak hepsini yerlerine koyma şeklinde infaza dönüştürüldü. tüm özen ve iyi halime rağmen, sürekli artan envanter eksiği ve bunu gizleme amaçlı takımların karışık yerleştirilmesi cinfikirliği de anlaşıldığında, büyük kıyamet koptu tabii. e hanımları bilirsiniz.. nihayetinde onun koleksiyonlarından kıymetli sayılacak halimiz yok.! mutfak ve çevresine üç beş metreden fazla yaklaşmamaya mahkum edildim. kırılabilir, çizilebilir türden ürünleri , gözlemci onayı olmaksızın yerinden kımıldatmam veya dokunmam yasak. mutfak muhataplığım, sadece filtre kahve makinası ile sınırlı (tam iki tanede fincanım var. hep yıkadığımı söylüyorum ama yalan, laf aramızda hafif bir yosun kokusu muhtemelen kahveden değil.) ama maalesef makinayı çalışma odama taşımam da yasak. patates, patlıcan benzeri sebzeleri soyma, çöplerin atılması, masanın silinip ortalığın süpürülmesi şeklindeki uzmanlık gerektirir kaliteli işlerden sorumluyum. artık dikkatliyim de çünkü beğenilmezsa tekrar yaptırılacağını biliyorum.
haftada birkaç gün gelen yardımcımız da var. kaderin cilvesine bak ki o kadıncaaz da yaptıklarımı beğenmiyor, neye el atsam: 'abi kurbanın olam dokunma bişeye nolur' diyerek kendisi işi yükümlenip, beni ya çalışma odama, ya bahçeye ya dışarı gitmeye iknaya çalışıyor. (bir tür örtülü kadın dayanışması mıdır anlamıyorum. belki de acıyor bana bilmiyorum ki.)
kabul ediyorum söz konusu işlerde belki biraz sakar ve dikkatsizim; ama bana yeterince fırsat verilmediğini, hakkımdaki kanaatlerin yanlış olduğunu, değişebileceğimi, başarabileceğimi kimseye anlatamıyorum. düşünün bir çağ harikası ve oldukça komplike bir makinaya kahve çekirdeklerini koyup, doğru tuşlara basarak bir barista cool'luğunda onların öğütülüp kahve yapılmasını bilen, karafı kırmadan kahvesini fincana alıp, dökmeden çalışma masasına kadar götürüp, devirmeden içebilmesini başaran bir insan, nasıl bu denli aşağılanabilir aklım almıyor. maalesef hayat işte böylesine acımasız dostlarım. (ama yok öyle..ben de onları çalışma masama yaklaştırmıyorum. kısasa kısas. dışarda olduğum sıralar odanın süprülüp havalandırıldığını da henüz farketmediğimi sanıyorlar. ama yanıldıklarını anlayacaklar. herşeyin farkındayım ben, siyah fincanımdaki yosun kokusu durduk yere yok olmuş olabilir mi. saf mıyım ben.!)
..
devamını gör...
96.
ben makinaya yıkatıyorum.
devamını gör...
97.
bulaşık yıkamak şu hayatta en sevmediğim işlerin başında geliyor. evime ilk çıktığımda beş kuruş param yok ama bulaşık makinesi almıştım taksitli. sırf bulaşık yıkamayı sevmediğim için. buzdolabım olmadan idare ettim birkaç ay mesela ama bulaşık makinesiz asla..
devamını gör...
98.
normalde temizlik yapmayı seven biriyim ama bulaşık yıkamak aralarında en yorucu, en uğraştırıcı ve en angarya olanı bence. şu ara evde tek başımayım, kendi kendime çıkarttığım bulaşık miktarı fiziken yorgunluğunu geçtim zihnen de yoruyor. bir de askerdeyken 50 kişilik bölüğün bulaşığını da yıkadığınızı düşünün, hayatımın en işkence dolu dokuz günüydü, yanımda beraber bulaşık yıkadığım arkadaşımla birbirimize söve söve iş yapıyorduk, asla birbirimize hakaret etmiyorduk sadece yaptığımız işin b*ktanlığından ötürü sinir atmaya çalışıyorduk. nefretimsin bulaşık yıkamak.
devamını gör...
99.
guzel 1 rahatlama araci.
devamını gör...
100.
iğrenç bir iş. bir çorbadan bu kadar bulaşık çıkmamalıydı.
devamını gör...