candan erçetin

1963 doğumlu aslen müzik öğretmeni olan kızıl saçlı afet.
arnavut ve makedon kökenli olması nedeniyle müziklerine bu etnik havayı kullanmayı bildi.
onu daha çok sandalyeye ters oturarak söylediği umrumda değil şarkısı ve istiklalde herkesi arkasından yürüttüğü klibi ile hatırlarız. (eskiler en azından)
yalan şarkısı dillere pelesenk olmuştur.
beyazıt öztürk ile yaptığı atışmalarla da epeyce gündem oldu.

bir zamanlar galatasaray üniversitesinde ders veriyordu halen veriyor mu bilmiyorum.

şarkılarında bin anlam yatan türk sanatçı ve müzik öğretmeni.

gamsız hayat, yalan..
hayat dersi niteliğinde şarkıları olan sanatçı.

camdan olsaydı kırılgan olurdu

bır şarkısı var ki bazı sözleri içimi yaralar.sarkinin ismi,gamsız hayat.

zerafetin karşılığı hanımefendi. en güzel parçaları mete ozgencil'in sözlerinin yer aldığı albümleridir.

kendisi bir filozoftur, sadece sanatçı değildir, bir bilgedir çünkü her şarkısında uyumadan önce kendimize sorduğumuz bazen cevap bulduğumiz bazen cevap bulamadığımız soruları şarkılarıyla sorar. ben kimim der.
1963 doğumlu türk şarkı yazarı, besteci, müzik öğretmeni ve yapımcıdır aynı zamanda hayvanseverdir.

gölgesizler adlı filmin yapımcısı hem kendi hem de eski eşi hakan karahan'dır.
bir dönem mete özgencil ile ortak çalışmalara imza atmışlar, güzel şarkılar bırakmışlardır.
dünyada ölümden başkası yalan
git
gamsız hayat
git
ben kimim gibi enfes şarkılara imza atmıştır.

parçalandım

sandalyeye ters oturan kadın

melek şarkısını hala çok severek dinlerim. küçükken kuzenim doğduğunda ona söylemiştim.

türkiye'de kızıl saçı yakıştırdığım iki kadından biri. * onu gördükçe insanın kızıl saçlı olası geliyor. ki ben bu gaflete düştüm, şikayetçi de değilim fakat asla bir candan erçetin ya da şebnem ferah değilim.

camdan erçetin düşüp kırılınca yenisine candan erçetin demişler. aslında chamdan erçetin daha makuldü ama.

bahar diye enfes ötesi bir şarkısı olan öğretmen kişilik.

bugün tüm albümlerini dinlemeye başladığım benim jenerasyonun ünlü ettiği şarkıcı.
sanki çoğu şarkısı bizi bize anlatıyor muhtemelen bizim jenerasyona hitap ettiği içindir.
muhtemelen…
neyse buyrunuz beraber olsun.
meğer

çok büyük sanatçıdır benim gözümde . duruşunda asalet vardır . saçma şarkısını dinlemenizi tavsiye ederim.

şarkı söylerken ağzının bağımsızlığını ilan edip sağa kaçmasının nedenini hala anlayamadığım güzel şarkıcı.

vaktiyle müzik öğretmenliği yapmış olan ve galatasaray lisesi mezunu ve iyi derecede fransızca bilen arnavut asıllı 10 şubat doğumlu türk müzik kadını sanatçımız. elbette, hangi aşk adil ki ,vakit varken gibi hit parçaları ile pop müziğine kalite ve estetik katarak sanat ve popüler kültürü en güzel şekilde harmanlamıştır.

bende butun albumleri olan, istiasnasız butun parcalarını bildigim nadide kadın.

çok fazla sevemediğim, bence kolay kolay iletişime açık olmayan hanımefendidir. kişiliğine karşı sezdiğim bu garip olgunun dışında, sesini severim. 2009'dan beri galatasaray üniversitesinde müzik derslerine giriyor zaten galatasaray lisesinden mezun. yani bu galatasaray jargonu oradan geliyor. tabi lisansı istanbul üni. klasik arkeoloji bölümünde. galatasaray'da olan istikrarı, üniversite eğitimine taşınamamış.

aldığım haberlere göre, galatasaray'da pek hoş yaklaşımlar sergilemiyormuş. nedense kibirli olduğunu hissettiğim, yüz hatlarından ve mimiklerinden bunu çok belli ettiğine inandığım; kendine has bir sanatçıdır. son yıllarda baya elini eteğini televizyondan çekti,kendi halinde yaşıyor. 1 hafta önce izmir kültürpark açık hava tiyatrosunda konseri vardı.

yüz mimik yapısını emel sayın'ın gençliğine çok benzetiyorum. ayrıca kendisinde var olan istikrarı inanılmaz kutluyorum. yıllardır asla üşenmeden ve bıkmadan saçlarını kızılın en canlı tonuna boyuyor. o renk saç 2 haftada bir dip boya gerektirir. helal olsun, bıkmadı boyatmaktan.. resmen kızıl saçlarıyla tanınan nadir ünlülerden biri.

şarkıları b.k gibi ama işin ironik tarafı o şarkıları kendisi bile dinlemez. frankofon ve müzik öğretmeni olan birisi olarak müzik zevki çok daha rafinedir. ancak öyle iğrenç bir hırsı vardı ki 80'lerin ikinci yarısından beri ünlü olmak için her türlü sanatsal tavizi verdi. nihayetinde pop müziğin patladığı 1991-98 arasındaki o furyada talih kendisine de güldü. oradan yediği ekmekle, birbiri ardına iğrenç ve arabesk tınılarla dolu albümler çıkardı.

candan ekabir takımıyla anılmayı sever. beyaz türk değildir ama onlar gibi görünmede kusursuz bir imitasyon örneğidir. suyun öteki yakasındandır ama bir ara aynı zamanda yahudi olduğu şayiasını yayıyordu. istikrarlı yönü, asla islamcılara ve muhafazakarlara yanlamamıştır. aslında bunun da takdir edilecek bir tarafı yok. zira mekteb-i sultani'nin kapalı devre yapısı ve dinci kesimin, sanat alanına nüfuz edememesinden ötürü candan zaten bir alev alatlı veya engin ardıç gibi bu kesimle simbiyotik ilişki geliştirmeye ihtiyaç duymadı. haddizatında kendi topraklarından o kadar kopuk bir karakterdir ki türk ve müslüman erkeklerle bile kolay kolay takılmaz. bu ülkede kemalist silkelemek ile dinci silkelemek aynı oranda kolaydır.