carl gustav jung

cinsel ilişkiye girmediği hastalarının her biri için ayrı ayrı belgesel yapılması gereken kişi. bir şeyi yapmak ya da yapmamak bunca önemli idi ise..

freud'un otomatik tabancası olurmuş masasının çekmecesinde her zaman, yalamayanın bacaana sıkarmış muhterem. hem, psikolojik sorunları olan kadınlar da pek meşrep olurlarmış, hem solcu, hem yollu.. dindarlar çok iyi bilir bunları..

psikoloji dalının ismi en çok bilinen isimlerinden, analitik psikolojinin kurucusudur. arketip, anima ve animus kavramlarını bizlere kazandırmıştır.

kendisi, bakış açısı ve çalışmaları hakkında yazılan, kendi kitaplarını okumadan önce kısaca bir tanıyıp ne anlatmak istediğini anlayabilmek için özet niteliğinde, özlem küskü tarafından yayıma hazırlanan bir kitap mevcuttur.

jung’un “dışa bakan rüya görür, içe bakan uyanır.” cümlesinden yola çıkarak bahsi geçen kitaba bu isim verilmiştir. okumanız şiddetle tavsiyedir.

sigmund freud'u geçmiş ve daha başarılı olmuştur. freud'un çoğu tezini sacma bulmuş ve birçok anti-tez geliştirmiştir. (bkz: boynuzun kulağı geçmesi)

sevgilinize jung kitabı hediye etmeyen kendine sevmeyi biliyorum zekiyim de falan demesin.
ciddiyim. alın aldırın. üç beş bir şey öğrenirsiniz, kardır.

büyük bilge jung terapiye gelen hastaları için mükemmel bi tedavi bulmuş, terapinin adı da oral seks.. kişisel gelişim kitaplarını boklayıp psikolojiyi öğrenmeye değer bir bilim olarak görenlerin ortak noktaları hayvani libidoları..

“her yetişkinin içinde gizlenen bir çocuk vardır; her zaman orada olan, hiçbir zaman tamamlanmayan ve sürekli ilgi, dikkat ve eğitim isteyen ebedi bir çocuk. insan kişiliğinin gelişmek ve bir bütün olmak isteyen kısmı bu çocuk kısmıdır.”

''başkaları hakkında bizi rahatsız eden her şey, kendimizi anlamamızı sağlar.''

sigmund freud, jung'u ruhsal varisi olarak atar lakin alfred adler'de olduğu gibi jung'da freud'un izinden gitmez ve önemli ölçüde farklı olan kendi teorisini geliştirir. bu sayede analitik psikoloji'nin kurucusu haline gelir.

nevrozu olan, çatışmalı bir evlilik hayatı içerisinde bulunan mutsuz bir ailede doğar jung. bu yüzden mutsuz bir çocukluk hayatı geçirir. babası katı bir din adamıdır ve babasıyla özdeşim kuramaz. annesi ise bir hali bir halini tutmayan, neşeliyken bir anda homurdanmaya başlayan, boş alana saatlerce gözünü diken tutarsız davranışlara sahip biridir. annesi ne güzeldir ne de ilgili. işte burada freud'un anneye olan sevgiden ötürü erkek çocuğunda görüldüğünü söylediği oedipus kompleksi görüşü boşa çıkar. nitekim jung, annesini çekici bulmadığından ve annesinin ilgisini de görmediğinden ona karşı herhangi bir kabul edilemeyen duygu beslemez. bu noktada freud'un oedipus kompleksine ''bay bay'' demek düşer bizlere.

carl jung, ebeveynlerinin bu tutarsız davranışlarından kaçışı rüyalara odaklanmada ve odasında oymacılık yapmada bulur. not ettiği rüyaları değişiktir örneğin bir keresinde toprağı kazıp tarih öncesi hayvanların kemiklerini bulduğunu görmüştür. rüyalarındaki materyallerin kişiliği hakkında bir şeyler gösterdiğine inanır.

ailesinin yanında arkadaşlarıyla da sağlıklı ilişkisi olmayan jung, yalnız bir çocukluk geçirir ve bu yüzden ortaya attığı teorisi de otobiyografiktir. sosyal ilişkilerin dönüştürücü gücüyle ilgilenmez, iç gücümüze ve bireyleşme sürecine odaklanır.

yukarıda bir süreliğine de olsa freud'un oedipus kompleksine bay bay demiştik. şimdi onu karşılama vakti! jung, freud ile tanıştığında onu ''baba'' figürü olarak görür. oedipus kompleksinde babayı öldürmekten bahsedilirdi değil mi? sıkı durunn, jung ile freud'un fikirleri çatışınca yani farklı fikirlere sahip olduklarından ilişkileri 1913'de sonlanır. ve bir baba daha çocuğu tarafından öldürülür*.

kişiliği ''psyche'' olarak alandırır. kişiliğin üç ana sistemi vardır:
1- ego: şu anda farkında olunan her şey. kişiliğin küçük bir bölümünü temsil eder.
2- kişisel bilinçdışı: bastırdığımız veya unuttuğumuz tüm bilgileri saklar. ego ve kişisel bilinçdışı arasında sürekli bilgi trafiği vardır.
3- kolektif bilinçdışı: jung'un en belirgin ve ayırt edici konseptidir. kişilikte derin ve en az erişilebilir kısımdır. kişinin ve atalarının gizli anılarının deposudur. burada jack london'a ve değerli eseri adem'den önce'ye bir selam vermek gerek.

kolektif bilinçdışında bulunan arketiplere gelecek olursak: persona [#149053], anima, animus ve shadow'dan bahsetmek mümkündür. halihazırda persona'yı açıklamıştım. ilerleyen zamanlarda anima, animus ve shadow hakkında yazdıklarıma da başlıklardan ulaşabilirsiniz diye düşünüyorum.

isviçreli psikanalist.
okulların sadece çocuk ve gençler için gerekli olmadığını yetişkinler içinde devam etmesi gerektiğini dile getirmiş. mutsuz evlilikler yapan, hayal kırıklıkları yaşayan, sorunlarını çözemeyen yetişkinlerin eğitim hayatlarının devam etmesi gerektiğinden bahsetmiş.
o kadar hoşuma gitti ki bu düşünce. sürekli cehalet ile savaşmıyor muyuz? üstelik insanın kendi cehaletiyle savaşamaması durumlardan en ironik olanı değil midir? herkes tam anlamıyla olgunlaşıp büyüyemedi. bu hayatımızda ciddi problemler yaşamamıza neden oldu. şu an böyle bir okul olsa nasıl olurdu diye hayal ettim. aşırı iyi.. sonsuz eğitim okulu.. biz hayat okulundan mezunuz kestirmesini yaşatmadan. sal beni gideyim bıkkınlığını yaşamadan.
bir yol göstericiye her zaman ihtiyaç vardır. eğitim yaşam boyu devam etmeli. yol boyunca kendimize ve hayata dair yeni şeyler keşfetmeliyiz.

en gereksinim duyduğun şeyin kölesi oluyorsun. takıntılı oluyorsun, abartıyorsun. kölelikten kurtulmalıyız.
büyümeyen çocuklar haydi okula..

bahsettiklerimin üzerine iyi gelecek
şöyle efsane bir sözü var:

hayatta en acıklı şey, bir insanın problemin kendinden kaynaklandığını görememesidir.

e haklı. yalan mı?

her şey oldukları şeye değil, sizin onlara bakışınıza bağlıdır.

nevrotik biriydi.

analitik psikolojinin kurucusu.

bilinçdışı sembolist felsefemdeki en önemli şahsiyetlerden.

“siz bilinçaltınızı bilince dönüştürene kadar, o sizin hayatınızı yönlendirecek ve siz ona kader diyeceksiniz.” sözüyle insan ufkunu 2 katına çıkaran psikolojide de ufuklar açan isim.

(bkz: eth zürih konferansları)

evinin kapısında "çağrılsın veya çağrılmasın… tanrı vardır" yazan değeli, akıllı ruh hekimi.

bilim bir plajdaki taşların ortalama büyüklüğünü hesaplayabilir ama belki de plajda o büyüklükte tek bir taş bile yoktur.

-cgj

freud’a ihanet etmiştir. adler de bireysel psikoloji adı altında freud’u terkedenlerdendir. ancak freud, adler’i ti’ye alırken, jung’a öfke beslemektedir. bunun etkili olmasında freud’un jung’u evladı gibi görmesi etkili olmuştur.

bilim çevrelerinde sağ sapmalı denilerek anılır. freud, yobaz olmasına karşın devrimci biriydi, kendi keşifleri söz konusu olduğunda. freud burjuva eksenliydi, komünistler ile bu konuda kavgalıydı ancak jung, sanırım, freud'un 'çılgın' keşiflerine güvenemedi. darwin ve freud'un serüveni çok ilginç bir şekilde benzerdir. freud'u marksist zanneden insanlar görmüşlüğüm vardır ve iş bu insanlar marks'ı da darwinist zannetmektedirler.

neticede, sınırlı süreli bir devrimcilik bile sağlam popo istemektedir ve o popo jung'ta yoktur.

yaşamı boyunca kendini siyasetten uzak tutmak için aktif çaba göstermiş bir kişiyi siyasi boyutlarla ele almak her türlü büyük anlatıyı gözü kapalı izleyen kişilerin kaderi gibi bir şey. ha, "jung'un kuramı da bir büyük anlatı değil midir?" diye soracak olursanız çok güzel bir tartışmanın fitili pekâlâ ateşlenebilir.

t: isviçreli psikiyatr. kitaplarının türkçe çevirilerini say, pinhan, metis ve alfa yayınları basar çoğunlukla.

carl gustav jung

1875-1961 yılları arasında yaşamış isviçreli psikiyatr.
analitik psikoloji'nin kurucusu aynı zamanda freud ve alfred adler ile birlikte hayata geçirdikleri derinlik psikolojisi kurâmının üç üyesinden biridir.

kolektif bilinçdışı ve toplumsal bilinçaltı alanlarındaki fikirleriyle de tanınır.

jung'a göre kolektif bilinçdışı şudur;



bazı kitapları

°psikiyatri araştırmaları.
°psikoloji ve din.
°anılar, düşler, düşünceler.
°insan ruhuna yöneliş.
°insan ve sembolleri.
°kırmızı kitap.
°keşfedilmemiş benlik.